Çizmeci ustası söylemiyor, yalnız “ Yazanı A, R. Abdülâzizi kimin öldürdüğünü gece yatarken yatak odasına nereden girdiği anlaşılamıyan bir berberinin zehirli hançeri altında can verdi ,, diyordu Bana İlütfen, Don oze diye hitap edi- i im 'ani, yüzün « en asalet ve neca « nedir? — Beni.. doğdu « ğum gündenberi; üzel bir evvel bir isim... ve — âhırında bu Belki işitmişsinizdir. İ: lnın elinden ilk alan, bir Bi r. Fakat bur yı Got kra- 'arık isminde n daha ev- İspanya da; gene Berbe- rilerden (Ta bir ylediği bu sözler; Abdur - rahmanm çehresinde geniş ve mağrur bir tebessüm husule getirmişti Başını, biraz daha dik tutarak' — Evet.. bu iki kahramandan bahse- dildiğini çok defa ben de işittim. Demişti... Çizmeci Don Joze, deki şarabı son dumuna kad en sonra, sözlerine devam et önün- *— Ancak bu iki kahra Zın en mühim kıs Arabların en büyi a geçmişti nra, Musanın bu- ilmiş; © da oğlunu gitmiş- ti. Fakat î"hu.n de Gnl sar: lh- at; böylece oğlu At karar verm Üstelik olarak sabık kralın dul zevcesi Ejilonayı da nikâhla almış.. bedbaht Rodrikt kalan saray ve saltanata $ ti, Aradan çok geçmeden, bu sabik kraliçe bir kız dünyaya getirmişti. Günahı üzerinde n kızı; bazı da - kıpkıziıl lerdi. Fakat herkes ne söyler- . kızı benimse - mişti. Ve resmen, li kızı olduğunu Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım), Beyazıtta: (B - milyadi), Karagümrükte: (Kemzl), Fe- nerde: (Emilyadir. Samatyada: (Teofi- l0s), Şehzadebaşında: (İ. Hakkı), Eyüp- te: (Hikmet —Atlamas), Eminönünde (Hüseyin Hüstü), Küçükpazarda: (Yor- Bi), Alemdarda: (Abdültadir), Bakırkö- e: dİstepanı, Şehremininde: (Na - Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: — (Kanzuk), Günep, T S mde: (N abaşında: Beşiktaşta: Dal- A Riza Boğaziçi ve Adalarda: Üsküdarda: (Ahmediye), BSarıyerde: an), Kadıköyünde: (Saadet), (Os - Hulüsi), Büyükadada; — (Halk), (Tanaş) (Os: man Heybelide minde bir kahra -|i -İbir Berberinin İhem de ilân etmişti.. Gel zaman, git zaman, İgaliba, aradan beş sene kadar geçtik - ten sonra, katledilmiştir. — Dur, dostum — Durdum, günün birimnde Abdülâziz — Abdülâzizi kim kat!etti, Buna dair| |-. he biliyorsun?.. İhtiyar çizmeci bir arladıktan son — Bin türlü, rivayet — Bunların en doğ: — Haaaa.. ben, kulağı delik bir adam olduğum için, tabiidir K, ha bilirim, F; bunu mazurum. — Niçin?.. — Çünkü ben. bedbaht kra! hazr nın çizmecibaşısı adamı say h. damları, , müteveffa Tinin at uşakl. olduğum Ma ayların merd ve âlicenab bi â&mü( istemiyorum. ze şu kadarcık olsun çıtlatayım klarının iddia ettikle ziz, artık azgın bi alarak Got s. vası haline getirö nin emrile kat — Ya?.. — Saray adamlarına mahsus ketü yeti ihlâl etmemek için size şu cık çıtlatay - ©, Berberilere karsi gösterdiği k e nankörlüğ zasını çekti.. ve, n Buna rdiği anlaşılamıyan zehirli hançeri altında can verdi, — Âlâ. fazla tafsilât niz. Sa: ray adamlarına mahsus tümiyeti muhafaza ediniz, dostum.. gelelim, hi« -| kâyenin mâbaadine. . — Evet, cömerd asilzadem, hikâyenin mâbaadinc... İkinci kı - dan da kanlı bir âkıbetle dul kalan sa- bık kraliçe, bir müddet sarayda mün- zevi bir hayat geçirdi. Fakat ,maktul Abdülâzizin yerine onu saraydan tardetti. İşte o zaman; en eski İspanya asilzadelerinden olan metli Kont Belensiya, kraliçeye ac Onu konağına aldı. Es lâyık bir bürmetle yaşattı. Fakat ara: dan çok geçmedi. Bu ihtiyar ve âlice- Dab asilzade vefat etti. Burada hiç bir varisi olmadığı için bütün maâl ve valile beraber bu konak da hükümet tarafından zaptedildi, Hem kraliçeye, kızına nezaret ve visayet et - mek üzere, Abdülâzizin kardeşi Ab - durrahman, bu konağa yerleşt Demek ki, şimdi — Evet şimdi, o şahane konakta, bu adam büyük bir debdebe ve saltanat i- çinde yaşamaktadır. Daha kraliçe ile zavall vetini gasbederek bunları zevk ve se- fahati uğrunda, avuç avuç her tarafa saçmaktadır. — Şarabınız, bitti. Bir şişe şarap da- ha ikram edersem, her halde reddet - mezsiniz. — Ah, cömerd asilzadem.. beni; si- zin gibi bir zatın ikramını reddede « cek kadar terbiyesiz mi zannettiniz? , P- ( Arkası var ) yin edilen vali,| BARBAROS Korsan. Peşinde Yazan : Celâl Cengiz Barbaros Dogan Reisi aratıyordu Kadının bulun « duğu kamarada ya - Banc: bir grkek na » sıl yatabilirdi? Bi geçinceye kada menci Mehmedin ya nında oturan Doğan bey birdenbire ge « ninin içinde nereye Dümenci Meh - me! güvertede ko « şuşan gemicil: — Kimi arıyorsu. nuz? Diye sordu. Gemiciler; Barbaros, Doğar beyi istiyot, dedi - ler, önü arıyoruz. Nerede yatıyor gca- hmet dişlerini a€ı bir gü » şını salladı.. ni kurcalıyan kor- kunç bir ihtimali düşünetek, lerden birini yanına çağırdı: — Sen biraz dümene bak.. ben gidip onu kaldırayım. Ve dümeni gemicilerden birine bıra- karak yerinden fırladı. Dümenci Mehmet nereye gidiyordu? gemici - Yürüdü.. Dar bir merdivenden indi.! Küçük sahanlıkta durdu. Kamaranın kapısındaki İ nöbetciye - Prenses Jüzettanın yanında ı kaldırarak, kot &b verdi: — Kimse yok.. Ve hemen i — Bura; rebilir? rbarostan başka kim gi- Dümenci Mehmet, nöbetcinin erinden her şeyi okumuştu. le, dedi, başı. sonra., bir kaç florinle benziyorsun! Nöbetcinin çenel cevab veremiyor Bir ka' Birbirlerine ba! Nöbotci madı. iye sustular.. ştılar, tehlikeyi görünce â Mehmedin kulağına iğildi: - Ben namuslu bir adamım, Meh -| ! Bu işi yapmak için hiç kim « seden para filân almadım.. Doğan rels boynuma sarıldı.. yalvardı: (Pren bir çift sözüm var. Müsaade et de söy- leyip döneyim!) dedi.. dayanamadım.. yol verdim. İçeride ondan başka kimse yok. Kapıda duran nöbetci merd bir a - damdı.. Söyledikleri yalan değildi. Doğan bey nöbetciyi para ile tatmin edeme - yince boynuna sarılmış ve: — Jüzettaya bir şey söyliyeceğim. Bundan ötürü ne sana, ne de başka bi- rine fenalık gelmez. Demişti. Dümenci Mehmet dayadı. Dinledi. Doğanın sesini duydu. Dümenci Mehmet kapıda suçlu bir a- dam gibi titremeğe başladı. Doğan Reis Jüzettaya yalvarıyordu: «— Beni baştan çıkaran sensin, Jü - zetta! Dün gece kendimi senin ateşine kaptırmamak için ne kâdar tutuyor - dum. Fakat, içinde yanar dağlar tutu- şan gözlerini bana çevirdiğin zaman, ne tatlı bakışların, ne manalı gülüşlerin vardı. Beni neden yaktın, Jüzetta? Sen kulağını kapıya Barbarosun malı değil misin..?» Jüzetta cevab veriyordu: «— Ben, kendi kendimin mal Barbaros benim babam yerinde.. y ş_ bir adamdır. Seni görmeseydim, belki uzun yılların erkek hasretini onun göğ- sünde dindirecektim. Fakat, seni gör - dükten sonra, bunu yapamazdım.. ar- tk bu sert bakışlı deniz kurdunun koy- nuna giremezdim. Onu sarhoş ederek sızdırdım.. ikimiz de ayrı aynm uyuduk. Fakat ben, rüyamda bile seni sayıkladı: tımı hatır Doğan bey.. sakın ihmal etme., beni unutma» Dümenci Mehmet bu konuşmayı işi- iyorü ğan ı_um—.h ati yok. zavallı - ni yakan, bü kadindir. . ilk önce hi m.ıe içeriye gir « mişken, bir rezulet çık- masi nerek — höbetciye dündü: — Ben gidiyorum. sakın buraya gel- | Doğan Reise haber ver.. kendisini Bat baros çağırıyor. Korsikaya ılkünco ayak basan Türk denizcisi kimdir ? 'Türk gemileri limanın uğzında sırâ lanmışlardı. Barbaros, Doğan beyi görünce: — Nerdesin a kuzum, dedi, demin denberi seni aratıyorum? Hâlâ ayılma dın mı? Doğan Reis sersei Birdenbire silkindi.. turdu: — Dümen gözlerini uğuş ki halatların ara ] Barbaros Düşmanı kıstırdık nihayet bura limanı göste da... Etrafa bakmıyor musun? — Geldiğimizin bile farkında değil dim. Kürekctiler ki i sudan kal Korsikaya bu kadar kolay V geleceğimizi ummazdım. ( Arkası ver ) gaa vt |dar: ürızası v . crxksba e.moz