21 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

21 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iy e y 2) e : Mi # ei ; ş Adanaya kaçan âş “dir, bi — denize « Dikkat ve iYi HAZIM ediniz. lık, (Baş tarajı 1 inci sayfada) “Gen, şımartıcı bir şefkat ve ihtimam İ- i erken inkişaf etmiştir. Ve on üç Yaşına henüz basmış bulunmasına rağ Men, ön yedisini doldurmuş. bir genç kiz dar olgun, dolgun görünmekte * © Nihal, Şehzadebaşındaki 42 nci ilk - bin son sınıfında bulunmakta, we Yen Fakültesinin bahçe kapısı kar- ç Pina düşen küçük, ahşap evde otur - ; dar. Babası, Türkiyenin en eski meddahı, Bey Tahsin Dinletir'dir. © Küçük «Nihal Dinletir» kal du - daki, hafif yayık burunlu, fazlaca es- » ve çok kıvırcık saçlıdır, Fakat u- “Bavlarının, mmevzun yüzündeki çok â - benii birleşiş, ona cazib bir sevimlilik ip. Muhitinde, Nihale; dudaklarının ka- o kalığından, burnunun hafif yatıklığın- dan, Saçlarının fazla kıvırcıkı'ğından, İl teninin fazla esmerliğinden dolayı: ailabeşı, ve orijinal güzelliğinden do- iyı da: «Krâliçe> lâkabı takılmıştır. Küçük «Habeş Kraliçesir, neş'esi, 26 Pl Samimiyeti ve sevimliliği sayesin- kendisini hemen bütün arkadaşları- #evdirmiştir. x Annesi Halide, ve babası Tahsin de Üstüne titremektedirler. * (M.), yani Mehmet, on sekiz yaşın - « O da çok esmer, şehlâ bakışlı, kı- yvru, zayıf bir deği si saçlı, kısa boy'u, zay Bundan on beş gün evveline kadar, azâdebaşındaki HUÂl sinemasının bi- Köntroj memurluğunu yapan Meh - e mütemadi ihmalkârikleri yüzün” bu vazifesinden çıkarılmıştır. mi madı, Mehmet, işsizliği pek u - #amamıştır. Çünkü ZEeVcesi ve küçük kerimesile oturan ba- Bası, kendisine de bakubilecek vazi * Yettedir, Cağ ” * ge ehmetle Nihal, bundan 7 - 8 ay ka- Hip e bir gün, Mehmedin çalıştı sinemasında tanışıyorlar. Daha Kenan, aynı muhitte bulundukları ij birbirlerine sık sık rastlıyan, göz| gülümsiyen küçük âşıklar, o gün| a da konuşuyor, ve başka bır yer- İuşmak üzere sözleşiyorlar. iyii etle başlıyan münasebetleri de ük, a devam ediyor. İki tecrübesiz â- “ münasebetlerini gizlemek Jüzumu- ula ymadıkları, hattâ bu maksadla en in, bir tedbire bile başvurmadıklar: a a şakalarım, Şehzadebaşı mu - Kay veya bilmiyen, görmiyen İr. balerkesin bildiği, duyduğu, gördüğü aya oradan yalnız, Nihalin ailes. ha- in Söylediklerine göre, zeytir ek - Maaş iken bile, Adanadaki halasının a Servetile, ve muhayyel mace- le övünen hayalperest bir deli - Adır, * Evvelki gün, birdenbire ortaya çıkan 4 a Şehzadebaşı muhitine, hâ - am eden bir dedi kodu mevzuu rıyor. tragı habere göre, Nihalie Mehmet, kaybolmuşlardır, ve aileleri * kaplarının, zabıtanın bütün tah- Ye ,, 3, tâharriyatına rağmen, nere » e Siltikleri bir türlü anlaşılamamış - fiz » » bu firar hâdisesinin meçhul, tarafları hakkında malüma e- mek üzere, Nihalin, Fen Fakülte » karsisindaki evine gittim, miş baht ana ve baba, küçük evleri- karyıya deye bakan odacığında karşı de, er ağlaşıyorlardı. nlan kızın annesi Bayan Hâli- i : yi İş Bilmezsiniz, dedi, siz kapıyı ça * Ya im nasıl ağzıma tıkandı. h bir im, yahut ta kızıma dair hayır Bar ser geldi zannettim. ,, bası, iri gövdesi, ve seri yüzile tey, Le$kil gden bir zaaf içinde, zev - Ge yetiştiği için, vücudü vaktinden|* ayi > ” Çabuk, iyi çiğnemeden yemek yiyenler, fazla baharatlı ve biberli yiyenler, bilhassa içki içenler midelerini aris e Ekşilik, Hazımsız- ağırlık baş dönmeleri hissederler. Muhitinde Habeş Kraliçesi diye tanılan küçük Nihal linden sözlerle teselli vermeğe çaba * larken, kendi hıçkırıklarını yenemi * yor: — Tam, diyor, 48 saattir gözümüze uyku, kursağımıza ekmek, gönlümüze rahat girmedi! Polis müdüriyetile Be- yazıt merkezi, Beyazıt merkezile ev, ve evle postane ârasında durmadan, S0 - luk almadan mekik dokumaktan diz bağlarım çürüdü. Bir yerime inme inmezse, sayacağım!.. Ve göğsünü daraltan azabı boşalt * maya çalışır gibi, geniş bir nefes al - dıktan sonra ilâve ediyor: — Telgraf, tramvay, telefon, otomo» bi) masrafı on beş lirayı aştı... Cebim- de on beş param kalmadı. Çünkü kız, mucize alevin içinde ne kadar para varsa alıp götürmüş. Şimdi, yatının nafakasını, masrafını bulmak için, bu gece hokka” bazlık yapmak lâzım. Allah rızası için söyleyin, bu kafayla, bu gövdeyle, bu yürekle insan mahalle kahvesinde med dahlık edebilir, gülebilir, güldürebilir mi? Fakat elinden gelirse çıkma! Annesi, dert dökmek ihtiyacile, ve sual sormamı bile beklemeden, kızının ortadan nasıl kaybolduğunu bir de ba- na anlatıyor: — Dün sabah (Çarşamba sabahı) s3- at sekiz sularında idi. Baktım, Nihal kalkmış, evin içinde bir aşağı, bir yu * karı dolaşıp duruyor. Halini beğenme- dim. Ya bir şeyini kaybetmiş, yahut ön sancılanmış sandım, Ben toparlanıp da aşağıya İnmeye hâzırlarnırken: — Anne... Ben fırına kadar gidiyo - rum. Bir çörek alacağım! Diye seslendi. Üç beş dakika sonra döndüğü zaman değildir. Mehmet, yakın dest -Jeli boştu. Ben sebebini sorunca; — Baystmış... Vazgeçtim almaktan! dedi, Ve bu odada bir müddet oturduk- dan sonra yanıma geldi; — Anne... Biz bu sene mezun olaca- gız ya! Mektepten nüfus kâğ'dımla, dört tane resmimle, bir tane de pul is- tediler... Diploma için lâzımmış bun - dart. Ben, bu talepten şüphelenmeyi aklı- ma bile getirmedim. İstediklerini ver - dim. Alıp, koşa koşa gitti. Ben yukarı çıkınca, sandığın üzerinde duran yeni ipek çoraplarını ortada göremedim. Kendisi dönünce, çoraplarını nereye koyduğunu sordum: — Arkadaşım Selmaya verdim! de- di. Fukat bu cevabı verirken kekeleyiş: ve sararişı içime kurt düşürdü. Satmış olması ihtimalini düşündüm. Böyle bir huy peydahlaması tehlikeliydi. Sıkış - tırdım, Beni yeminlerle o Kandırmay« çalıştı: — Pek âlâ... dedim... Mektebe kadar beraber gidelim. Sen Selmayı çağır. Bana uzaklan çorapları kendisine ver- diğini söylesin, yeter... O itiraz etti. Ben de ayak diredim; — Vallahi, billâhi seninle berâber mektebe gitmem! Dedi. Ve beni ikna için ilâve etti; — Fökat öğle tatilinde sana ya Sel- mayı, ya çorapları getiririm! ıkların macerası — Hayır... Siz yalnız konuşur, anla" Şırsınız... Vakı Selma doğru kızdır am ma, sen kandırırsın. Hemen şimdi gi- deceğiz! Bu vaziyet karşısında kurtulamıys- cağını anlayınca: — Peki... dedi... Fakat ayrı ayr: yol lardan gidelim, Çünkü ben beraber gitmem diye yemin ettim. Ben buna Tazı oldum. Birlikte ev - den çıktım, Ayrı ayrı yollardan gide - rek mektebin kapısında buluştuk. O mektebe benden evvel varmış. Ben: görünce: — Girdim, sordum... Selma daha gel: memiş! dedi... Vâziyet beni büsbütün şüpbelendir- diği için: — Ben, dedim, bu işin peşini bırak- mam... Şimdi gil müdürden izin al.. Selmanın evine kadar zideceğiz! O biraz düşündükten sonra razı ol- du. Ben evs döndüm. O da izin alıp & ve gelmek üzere mektebe girdi. $ Eve girip yukarı çıkınca bir dene — Ağlama... Allah büyüktür! sabi - | öreyim? Kızın sade çorabı değil, man- tosu, fanilâları, ipekli esvapları da or- tada yok!. Hele, konsolun gözünü açıp, «750» litanin yerinde de yeller estiğini görünce, baş örtümü bile alamadan ev den fırladım, Soluğu mektepts aldım, Mektep muallimleri: Si hiç görünmedi! deyince, neye uğradığımı şaşırdım! Mâceranın mâbadini, gittikçe heye- canlanan biçare zevcesini, ikide birde a, süküta'davet eden bay Tah - sinden dinledim; — Bana haber geldi. Derhai karako- la koştuk. Mektep arkadaşları arasın » da tahkikat başlar haşlamaz Mehme* â dında birisile “düşüp kalktığını öğren- dik, Mehmedin en yakın arkadaşı İsmail ymiş. Derhal o ele ge- at o zamana keder bir kaç İsaat vekit geçmişti. İsmail istıntakta sıkıştırınca; — Evet... dedi... Sizin kızı kaçıran Mehmettir. Sabahleyin ben de beraber- dim. Birlikte otomobile bindik. Oto » mobille Kadıköy İskelesine, vapurla Haydarpaşaya geçtik. Onlar, Adanaya birer bilet alarak, saat onu yirmi geçe kalkan trene bindiler. Ben de tren ha- reket ettikten sonra geri döndüm! Onunla aylardır dolaştığını herkes biliyormuş. Kimse çıkıp ta bana: — Kızına göz kulak oi! demedi. Bu muhitte, karınca kaderince herkese iyi- lik ettim, Birisi imdadıma yetişmedi! Bu işde aşk maşk yoktur. Delikanlı, hem canımı, hem malımı dolandırdı. Aşık çolsaydı, evvelâ gelip kızı benden istemesi lâzım değil miydi? Hem on beş yaşında mektep kaçkını sevgiden ne an- lar? — Henüz hiç bir haber mı? , — Hayır... Eskişehir emniyet mü » dürlüğüne, bir yıldırım, bir de iadeli telgraf çektik. Gözlerimiz Kapılarda, Fakat aradan bu kadar zaman geçtiği halde, ne gelen ver, ne haber! Ben uzaklaşırken, matemli evin ka- alamadınız pısını, ibtimsl dedikodu mevzun edine- Semtimeşhur ve mahallesi cadde ve sokağı cek havadis sızdırmaya gelm's çarşafli ihtiyar iki komşu kadını çalıyordu: — Zavallı ana baba... dedim. Kim bis lir kaçıncı defa sukutu hayale uğraya- caklar? Selim Üsküdarda bina vergisi Ankara 20 (Hususi) — Umumi bina tahriri bitirilen Üsküdarda hazirandan itibaren bina vergisi yenı gelirler üze- rinden tahakkuk ettirilecektir. İstanbul 4 cü iera Memurluğundan; Evvelce Galata Kürekçiler caddesi Man- haym hanı 5 ve ö No. da mukim iken hülen nerede olduğu billnmiyen Mehmet Zekiye: cunuz olan 337 lira ve 50 kuruştan MEYVA TUZU > inkıbazı defeder. Suriyede Yumuşame harekeli (Baş tarafı 2 inci sayjada) miza Ermenilerle çıkması kadar yanlış bir siyaset olamaz. . * Bundan on beş sene evveline kadar büyük bir Ermenistan davasının arka- sında dünyanın en büyük devletleri var- ken de Türkiye, mevhum bir varlık kar- Şısında Türk hakikaten Türk olan bir hakkı ısrarla müdafaa etmiş ve maksadı- na nasil olmuştur. Bugün, Suriyenin, mevcut olmıyan bir Türk tehlikesine karşı mevcut olmıyan bir Ermenilik kuv- veti ile tedbir almayı düşünmek, sadece bir gaflettir, Öyle bir gaflet ki Türkiye- yi sinirlendirir, fakat Suriyeye fiilen hiç bir şey temin etmez, Bunun için, gönül isterdi ki Abdurrahman Şehbende: gibi Suriyenin nasyonalizm hareketine ön- derlik etmiş bir insan, bu gaflete düş- İ mesin ve Suriyedeki taraftarlarına desin ;ki: «Tarihte kendi kendisini yiyip bitir- miş bir milletin bakıyetüssüyufu ile bir- leşip tarihteskendi kendisini yapmış ve her zaman hâkim olarak yaşamış bir mi!- lete karşı durmak abesle iştigaldir.» Suriyedeki yumuşama hareketi esna- | sında bu sözlerin faydalı olacağını zan- i nediyorum. Muhittin Birgen Maaş alan mütekait Ve yelimlerin Adedi 76 bin (Baş tarafı 1 nci sayfada) maaş alan tekaüt, dul ve yetimlerin umüu- mi yekünu 75.884 ü bulmakta idi. Hazine, mütekait, dul ve yetim maaşı İ olarak âyda 1373.908,53 lira ve senede | 16.509.755,90 lira ödemiştir. Bu rakam ve yekünlara vatani hizmet tertibinden ma- âş alanlarla mülhak bütçe ile idare edi- len daireler ve devletin doğrudan doğ- ruya işlettiği müesseselerden tekaüt ve yetim maaşı ile tazminat âlanlar ve te- kaüt edilenlere verilen ikramiyeler da- hil değildir. Esaslı emek sarlile vücuda getirildiği anlaşılan bu cetvel, yurdun hayat Ucuz- luğu noktasından hangi mahallinin te- kaüt, dul ve yetim maaşı alanlar tarafın- dan tercih edildiğini göstermek bakımın. dan da ehemmiyetlidir. Devletten tekaüt ve yetim maaşı alanların mütekâsif bu- lundukları başbca vilâyet | İstanbuldur. Burada bü nevi maaş ashabından 20.205 kişi oturmaktadır. Her ay hazins İstan- i bulda tekaüt, dul ve yetim maaşı olarak / 661.148.15 lira, yani her üç ayda bir iki milyon liraya yakın para dağıtmaktadır. İstanbuldan sonra, bu gibi maaş ashabi- nın temerküz ettiği başlıca vilâyetler si- ra ile şunlardır: Ankara, ir, Bursa, Kastamonu, Konya, Manisa, Sıvas Ankarada 3.842, İzmirde 3318, Bursada 2987, Kastamonuda 2077, Konyada 1885, Kocaelide 1464, Manisada 1120, Sıvasla 1079 teksüt, dul ve yetim maaşı alan var- dır. Hakkâri vilâyetinde ise ancak 19 ma- Sayfa 11 Hazımsızlığı, mide ekşilik ve yanmaları giderir. Bugünden Obir şişe MAZON alınız Hiç bir mümasil müstahzarin kıyas kabul etmez. MAZON isim Deposu : MAZON ve Boton ecza deposu İstanbul Yeni postahane arkasında No. 47 horoz markasına odikkat, Peştede neler görüşüyorlar ? Macaristanla Yugoslavya arasında anlaşma zemini hazırlanıyor ” Roma 20 (A.A.) — Corriere Pada » na, B. Ciano'nun Budapeştedeki görüş“ melerinin Macaristan ile Yugoslavya as rasında bir anlaşma vücuda getirmeği, Trianon muahedesinden ve Küçük İti lâfın tesisindenberi Budapeşte ile Bek grad arasında muallâkta okalmaş olan meselelerin hallini teshil için İtalyanın bir tavassutta bulunmasını istihdaf eks mekte olduğunu temin eylemektedir, | Ayni gazete diyor ki: «B. Ciano, Macaristanın yeniden sis lâhlanması meselesini de görüş Bu silâhlanmaya evvelce muarız olay Küçük itilâfın, Avrupanın şimdiki vas ziyeti dolayısile, artık muhalefet etmk yeceği zannolunabilir.» mererssan sarrasasarsaesaransase saa sar yememe Bütün cihanda elli senedir daima üs- tün ve eşsiz kalmıştır. KREM BALSAMIN Büyük bir bilgi ve uzun bir lecrübe mabsulü olarak vücuda gelirilmiş yegâne sıhhi kremlerdir. KREM BALSAMIN Şöhretini söz ve şarlalanlıkla değil sihhi evsafını Londra, Paris, Berlin. Nev - York güzellik enstitülerinden yüzlerce krem arasında birincilik mü- kâfatını kazanmış olmakla isbat ot- miştir. KREM BALSAMIN Gündüz için yağsız, gece için yağlı ve halis acibadem kremleri. Tanın- miş ecza, ılriyat ve tuhafiye mağaza- Jarında bulunur, Deposu : İngiliz Kanzuk Eczanesi aş sahibi bulunmaktadır. Beyoğlu - İstanbul İstanbul Vakıflar Direktörlüğü ilânları | Nr:s Cinsi Aylığı Lira K. Unkapanı, Üskübi Üskübi, 51-58 Ahmed Buhari 60 00 . i harem ve se- ğ JAmlık dairesi Aksaray, Sofular. Şeftali, 8 Hane. 70 Şehremini, İbrahimçavuş. Yaylacamii 10 » 40 Kadırga, Bostamâli, Cami yanında, 2031 Dükkân ves 7 00 tünde oda, Unkapam, Papaszade. 20-28 > 10 0 Sirkeci, Hocapaşa, Vezir çıkmazı. 44 Dükkân. sı Çelebioğlu Alâaddin. Yenicami avlusunda. o 8134 » 10 0 Bahçekapı, Hobyar. Yenipostahane karş- o 252 » 4 sında. Eyüp, Cumiikebir. Haffaflar 1 Kahvehanear 7 00 kasında ardiye * ile arsa, Bakçekapı dördüncü Vukıf Han dördünen katta 28 Oda 4 Manhaym sigorta şirketine kiradan bor - | Müddeti icar: Teslimi tarihinden 938 senesi Mayıs nihayetine kadar, Seni Eyüp, Eğrikapı, Otak. Bostan, > 0 dolayı 9371/181 No. lu dosyamızla tahtı hapse ahı - nan yamhanenizdeki eşyanın ieraen haezine karar verilmiş olmakla, bir diyeceğiniz var- sa üç gün içinde İcra ve İflâs K, nun 103 ün- cü maddesi mucibince bildirmeniz lüzumu ilânen tebliğ olunur. 432788) çılar. ki Müddeli icar: Teslim tarihinden 939 senesi Ağustos nihayetine kadar, Yukarıda yazılı mahaller pazarlıkla kiraya verileceğinden istekliler 31 mayıs 937 Pazartesi günü saat 15 e kadar İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü binasında Ma İz yeğ ilmi md Mİ e da ğa a le die

Bu sayıdan diğer sayfalar: