İttihat ve Terakkide on sene No 3 — İTTİHAT VE TERAKKİNİN SONU Talât, Enver ve Cemal nmasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Anzavur Boluyu işgal ederek Ankara 1 üncü kısım SON P OSTA *Sayfa 13 ile irtibatımızı kesmişti H ş —?;5“1 olmak ta o kadar iyi değil - hjçh;h’“'*-'î bu kadar mâni! olmayı ZMedemez. am ettim: - tü 'fşherxol m amma, evvelâ cürmü- * Dit edelim de ondan sonra... ire, Börm £ kahve içtik, onları kızanlarını kini g6© Kiltiler. İşin tetkik ve tahki * $e bana bıraktılar. Üğı €ttelim... İnsan canının ucu Sünler! Evet, hakikaten h İüzim. Türk mülletinin istik ÜN h a Mezi, SMek istiyen herkesin dam ) Bebertilmesi lâzım. Fakat, bu &- t im bir mektep arkadaşımdır "henıu Nasıl gebertebilirim, yahut, uukti*:ımesîne nasıl müsaade ederim? işaret ederk yanıma çağırdım; q.“_ Reldi, yanıma oturdu. Arka- kingi, ONüştuk. Mektuptan bahsettim, 'lun":'"de". burada yaptıkla taf çaç Kabahatlerini hep Olüya YOr. Zaten çoktanber! tehlikede Vayi —lnuj kendi de hissettiği için, ku tan bil; lı'?“'"i" kaçması üzerine, fırsat- hlerkş'“'fade o da İstanbula kaçmak| ""yo,.n bizim gelmiş olduğumuzu an-| Bl“a'lhuldnn gelen Üç zabit tüi Tkadaşımın hatlâ karısını da ta - “.Bunları buradan aşırmaktan $öre yok. Kendisine fasihat edi- i bir daha bu işlerle uğraşmı - İ pij * İövbe etliriyorum ve iki gün İ ak bizimkilerle mu- 3 Tamamak şartile, karadan İs R g“"d&rı_yn"“n Otaş “dirada aldığı: h ız haberlere göre, ç lâzım geldi. Oraya n"“ Yedinci günü gelm t Ü ederek binayı bize karargâh Mektep, zaten küçük bir bina bi İÇin ancak bizim siyasi kafile ile küy lşn"m. için kâfi geliyordu. Diğer Bdi r| de hanlara ve kahvelere da - kş O tim Kandıraya gelip yerleş- ::":ızı Müteakip Ys!anbuldsnpıîç z:ığ( Atıt ğ::î_'; bunlardan biri kaymakam Yeti bi ' idi. O geldikten sonra, vazi - q,_r];"ıkıe tetkik ederek bir takım kaşha, / aldik ve, artık işler ciddiyet Ordüm $ bulunduğu için onu bizim başkumandanı yaptık. Yeni tertibat ıkş,ğ;mün - Düzce âsileri hâkkında Tada :'Z haberlere göre bunlar, o sı- doğru'“»vh kuvveilenerek Ankaraya &. Yü sarkıntılık etmeğe başlamışlar- Çey 'nı trini bir kere de bizim tarafa küvyor eTi ihtimaline binsen, biz de €rimizi ona göre tertip © ha.(d"ay | V('ı 1 müdafaa ederek müsait bir| nyr"luhim ıjnk',ıımının muhafaza- Y er; ayr müfrezelere vererek bun- an “7"_14* göndedik. Bu arada İstan- 7"loğı Belip bize karışmış olan bir dost, Sepher, Üye maruf - İsmail Hakkı da Kana * Bitti. Bizim hâssa alayı da Vayı doğrudan doğruya müdafaa whd'iriı(â]:n en mühim bir noktaya bi î;j““_'bu terlibat alındıktan sonra h?kl“ü':"ln ahvalin gidişini seyrederek v Milli mücadele devrinin mü- Famanlarının bir kısmını da l—;h,_nt'ı'"ir teşkil ederlerdi. Bunlar, d,ı.—g"h gündüzlü çalışırlar, el- C.n | tellerin yetişebildiği yerler- elj Alümat toplarlardı. Hattâ telgraf Tinga Sden istifade ederek şehirler ara- İergi, ğ:_loıı ıı(n:habemleri temin eder- im Kandırada da böyle iyi hnı :'ll:r bulunduğu için bunlar, İstan- Tet muA:lkıra arasında bir hayli müd- 'q'ün 'Htazam ve gizli bir. muhabere K l;hun:tmlilordx. Fakat, Adapazarının ğ_ıe €h sonra Anzavor. Boluyu da 9 olduğu için artık Ankarayı | 7|m . Mekte-|si bulamıyorlardı. Biz de karanlık içinde| idik. i Milli kuvvetler Boluda Karanlık Nisanın yirminci günü idi denbire açıldı. Bolu, Ka verdi; mülli küvvetle lerini mağlüp edi etmiş olduğu kurtuluş yaklaşış Ertesi günü Ankara Kandırayı ara - » telgrafhaneden malümat temiş, bizim ©o bulunduğumuzu haber 3- -|lince de Nadi telgrafhaneye gelerek be- ni telefona çağırmış, Teigrafhaneye *|köştum, telefonu aldım ve Nadi fle ko- ihuştum. Nadi benden bir takım malü- mat aldıktan sonra, bir iki gün içinde yolun açılacağını temin ve endişe et - miyerek sebat eylememizi tavsiye etti. Ayni zamanda nisanın 23 üncü günü Ankarada Büyük Millet Meclisinin a- "|çılacağı haberini de veriyordu! Bu güzel haberler, Kandırayı çok se- vindirmişti. Fakat, maalesef, daha çile miz dolmamış ulacaktı ki sevinç çok devam etmedi. Ertesi günden itibaren Bolu, tekrar susmuş, Ankara tekrar kaybolmuştu. Telgrafhanenin dolaşık yollardan aldı; tekrar Bol olduğunu işgal etmiş gösteriyordu. Bununla beraber, biz ürmdimiz medik ve Nadinin bana söylediği leri saymakta devam ettik Anzavur kuvvetleniyor Fakat, bizim vaziyetimiz güçleşmek- te idi. Anzavur bizimkilere hayli falk küvvetlerle bir hücum yaptı. Âsileri nizam ve intizamdan mahrum kuvvı lerinin bu ilk hücumlarını kolaylıkla defetmiş olmamıza rtağmen, gelen ha- berler fena idi. Anzavurun kuvveti de, âhı da artmakta olduğu için mühim- ce biy kuvvetle bizim cephbemize yük - ğ haberler, Amıvnrun[ mekti, Buna zaten karar verilmişti. Fa- için buna bir yol bulmak lâzımdı. Telgrâfhanede etrafı ararken, bir gün .JEreğli ile konuşmaya imkân oldu. O - vcadaki hükümet ve kaymakam hakkın- da telgrafhaneden malümat ahrken gördüm ki kaymakam benim eski bir arkadaşım olan Sabri idi. Kendisi ile 'ondi üştüm. Sabri'- şimdi da- |biliye Vekâleti erkânındandır - Ereğ- |liye kadar gelmenin imkânını bulduğu- muz takdirde ondan - sonrasının kolay olduğunu söylüyordu. Ereğliye doğru Bu muhabereden sonra Ereğliye na- ıl gidilebileceğini tetkike başladık ve yegâne mümkün yolun deniz yolundan baret olduğunun — görülmı üzerine Kefken adasına gidip orada İpsiz Re - cep ile anlaşmaktan başka çare bulun- madığına karar verdik. İpsiz o tarafla- kendisine saltanat merkezi yapmı |Kuvvayı milliyeye — dost beraber, doğrudan doğruya işe de ka- rışmıyor, yani Kuvvayi milliyenin ida- resi altına girmiş bulunmuyordu. Bu- Jnun için, ona müracaat etmek hem fay- dalı, hem de zararlı olmak ihtimalleri | vardı. Umumi ahvalimizi tetkik ettikten nra, o sıralarda bize iltihak etmiş olan doktor Raikle - Raik kendisini bi- raz tanıyordu - birlikte kendisini «zi - yaretı e ar verdik ve bir arabaya atlıyarak en yolunu tutluk. Kefken, hem bir küçük iskelenin, hem de bunun biraz şarkında bulunan küçük bir adanın ismidir. Recep reis, daha kısaca Reis - oralarda İpsiz lâkabı kullanılmıyordu- Kefken adası üzeri görünmekl kat, asıl maksat, ileri gitmek — olduğu PARASI Z LORD Yazan : Kadircan Kaflı O, tam manasile, paranın nasıl elde e- dilebileceğini bilen bir adamdı. Hiç bir | Birdenbire karşımda durdu: — Buldum. Bizim Behzattan kırk iki li- zaman zengin olamadı, fakat her zaman |ra alacağım var, onu isteriz. bir zengin gibi yaşadı. Bir cumartesi günü akşamı Adaya dön- | m mek için iskeleye indim. Ufaklık çan - tam boştu, Cüzdanımı aradım, fakat o - e|jnu da bulamadım. Sonradan hatırladım — Behzat Kadıköyünde... 1 gideceğiz? — Söylediği şeye bak. Sen sahiden ço- cuk kadar safsın. Haydi, yürü bakalım. Kadıköyüne gidiyoruz, hem 'de bir lord Yürüyerek ki elbisemi değiştirirken almayı unut -| Bibi... muşum. Etrafta hiç bir tanıdığım yoktu.. Şimdi ne yapabilirdim? Uzak veya yakın arkadaşlardan birine | gitmekten başka çare yoktu. Fakat bu sırada Ferhat Nuriyi hatırladım. Kendi | kendime: — Ona gideyim. Kırk lira alacağım var. | Bepsini veremiyeceği şüphesiz amma bir iki lira verebilir ve bu parayı borç iste- mektense borca mahsuben almak daha| törcüye döndi kolaydır. Dedim. Beyazıtta oturuyordu. İster istemez oraya kadar yaya gittim | ve evinin kapısını çaldım. Beni görün Gene şaka ediyor sandım. Fakat ısrar edince çıktım, Caddeye çıkınca bir taksi, — Ne yapıyorsun? Demeğe kalmadı, bir lord gibi yerleşti. Köprüde motörlerin durdukları iskele önünde durduk. Şoföre: — Bir motörcü çağır! Dedi. Şotö rüdüm. çevirdi. içine motörcü Hle geldi. Arkadaşım mo — Kadıköye gideceğiz. Şoförün para sını ver, Orada hesaplaşırız. Buna aklım erdi ve hayran oldum. Fakat ya bundan sonrası?.. Motör sağa sola köpük saçarak ilerli - de fenerler idaresi tarafından onün ika-| , boynuma sarılıp ta şapır şupur öpme- | yor ve arkadaşım altın tabakasından çı metine mahsus olmak üzere inşa edil- miş iki sarayda oturuyordu: Sarayın ğe başladı — Azizim, hangi rüzgâr attı böyle! Ö- lendiği zaman mukavemel etmemizin | biri eski, diğeri yeni fener - binası 'i_l:. lur şey değil, sen buraya gelesin ha!.. imkânı görünmüyordu. Bunun için, bu | Fener — kulelerinin altlarında — ikişer | p. Su senin bir kaç lirayı uzun zaman- | lacağız. müşkül vaziyetten çıkabilmek üzere bir çare aramak zamanı gelmişti. Göz önünde dolaşan en basit çare, büyük bir kuüvvet karşısında bizimkiler mağlüp olurlarsa, o zaman hep birden orman- ek ve tekrar çeteciliğe dön- İhücreli iki daire vardı. bunun birinde lkcnd. İ Jar, yani çı İşte, Reis bizi bu küç sinde karşıladı ve sarayında iki gece misafir etti. tArkası var) Paranızı beyhude yere sokağa atmayınız! RADYOLİN Sizi; terkibi meçhul ve ondan üç dört defa pahalı ecnebi mamulâtını kul Bize bütün yerli mallarını ya- bancı mallara tercih ettiren en kuvvetli sebeb olanların taze, ucuz ve saf olmalarıdır. Bu evsafı taşı- yan öz Türk mamulâtı dururkeı pahalı ve muhteviyatı şüpheli ec- nebi mamulâtına para vermek günahtır. n Radyolin diş macunu hudutsuz muvaffakiyetile halis yerli malının bu meziyetini parlak surette isbat etmiştir lanmaktan kurtarmıştır. Daima Radyolin “|ma, ne yapayım ki danberi veremeyişim pek kötü oluyar. “|Onun için gelmiyorsun, anlıyorum am - kababat bü bende değil. Param olduğu zaman gı yorsun da... Kalbim çarptı. Ve canım sıkildi. tün — Ben senden çok bir şey istemiyo - rum, Hiç olmazsa bir lira... — Bir lHira mı? Amma yaptın ha? Bu kadarcık şeyi vermektlense ölmel daba iyi. Yahu! Beni bu kadar sıkılmaz mı sandın? Verdikten sonra hiç olmazsa dörtte birini birden vermeliyim. — Ben vaz geçtim o kadardan.; Hattâ yarım liraya da razıyım. İstersea — borç | olsun! Ne nimle!. Ona doğruyu anlattım. — Vah vah, üzüldüğün şeye Bak. Bu- rada kalırsın! — Kalırım amma yarın gene gitmek lâzım değil mi? — Doğru... O halde?.. — Vapur parasını bulmalı ve gitmeli, — Meteliğim yok. Belki şüphe eder - sin. Fakat etme! Başka yalan â, bu kadar küçük bir para için y iyemem, Buna inan!.. — Ne yapacağız? Apartıman kapıcısın- dan alıver! — Ölürüm de yapmam bu işi... Ttibarla yaşıyorum ben... Odada gezindi. L Yeni neşriyat —I Havacılık ve Spor — 1 Mayıs sayısı çıkmış- tır. Abdülhak Hâmid, Abidin Daver, Şakir Hazım ve Server Ziya'nım yazılarile dünya havacılığına ve Türkkuüşü'nün çalışmalarına ler vardır. ömik — Bu aylık — tıbbi Mayıs sayısı çıkmıştır. Dem vyollar Derg'si — Bayındırlık Bakan- kardığı bu meslek dergisinin diyorsun? Şaka yapıyorsun be - zaman mermuanımı kardığı son sigarayı rahat rahat dumanlarını savuruyordu. — Kadıköyde ne yapacağız? Rezil o - içiyor; Dedil Gülümsedi: — Sen işi bana bırak, Minareyi çalar kılıfını hazırlar. İskeleye çıkmadan önce motörcüye emretti: Bir taksi çağır! Başüstüne! Gitti ve bir şoförle geldi. Arkadaşım bu sefer şoföre döndü: Bizi Modaya götüreceksin. Motörün parasını ver, besaplaşırız. Şoför bu emri hemen yaptı. Otomobile kuruldu. Cebine deste des- te banknot yığmış olan bir adamdan hiç bir farkı yoktu. Onun rol yaptığını ben bile urutmuştum Ağır bir sele: Bal.. | iye kumanda ediyordu. Kapıda durduk. Şoför büyük bir neza- ketle kapıyı açtı. Arkadaşım gene emretti: — Bekle!.. Döneceğiz. İçeri girdik ve içimde büyüyen korku çok şükür hakikat olmadı: Behzat evde imiş. Bizi pek coşkun karşıladı. Olanları an- latınca çıkarıp parayı verdi. Biraz sonra otomobille iskeleye gel - dik. Şoför sordu: Bir motör çağıralım mı? — Lüzum yok. Parayı ödedi. Benim elime de bir lira sıkıştırdı ve kulağıma Tısladı: — Biletimi al, biraz da sen masraf et bakalım. Yarınki nushamızda : Babil yıkılırken tek Nakleden: Faik Bercmen