Beğendiğiniz kadın ve erkek tipleri hangileridir? v M e Erkek züppe olmamalı ! Beğendiğim erkek: Vücudü: Uzun boylu, boyuna mütena- sib eni, buğday rengi siyah dalgalı saçlı, kübik omuzlar, Doglas bıyıklar, biryan- tinli saçlar gibi züppeliklerden haşlan - mam. 'Türkçeye fransızca karıştırarak konuş- mamahı, içkili aile toplantılarından hoş- Janmamalı. Ailesine ve yuvasına sadık olmalı. Kendisine hürmet ettirmesini ve ailesine hürmet etmesini bilmeli. Tah- sili yüksek olmalı. Beğendiğim meslek: Tayyareci subay- Jarı, mühendisler ve kimyagerlerdir. Ankara: Gül (Sarih adres ve işminin neşrini istememiştir) - 11 Kadın uysal olmalı Kendi kanaatim ve yaşıma göre, uzun müddet beraberce yaşıyacağım kadın, tip itibarile uzun boylu, geniş omuzlu ve cs- merce olmalıdır. Çünkü ben de iri yapılı ve sarışınım Tabiati selim ve uysal olması şarttır. Fazla okumuş olmadığım için eşim de benden az bilgili, yani orta tahsilli ol - malıdır. Ev işleri aradığım meziyetlerin başında gelir. Ankara Demirtaş mahallesi Abalı sokak No. 1 de M. Ali Günençer aB ee “ Gönül kimi seviyorsa güzel odur ,, Her erkeğin beğenebileceği kadın tipi başkadır. Kimi esmerden, kimi beyazdan, kimi de kumraldan veya sarışından hoş - lanır. Bu itibarla bu suale ancak şu ata- lar sözile cevab verilebilir: «Gönül kimi severse güzel odür!» Bence en çok hoşa gidecek kadın tipi şudur: Boyo orta vücud tam manasile mütena sib ve balık etinde, alınla bir kavis teş- kil eden muntazam bir burun, orta bü - kara göz ve kara kaşlı, ahlâkı: TTam bir erkek olmalı. Şimdiki genclerin yaptığı yüklükte bir ağız, renk - boya kullan -| de, tatlı yüzlü, esmer tenli, tahsil of gel Kadın hayatı anlamış olmalı: İdealim olan kadın: Mazbut ahlâklı, hayatı anlamış ve onun iyi günlerine ol- duğu kadar elemlerine de fütursuz uy - mayı bilmiş ve bilhassa kadımlık zara - fet ve taravetini nefsinde toplamış, kum- ral ve mevzun bir tiptir. Göz, söz gibi güzellikleri aramak ben- ce kadınlığın hüviyetini bilmiyenlerin dar telâkkileridir. Kadınlığını ve onun icablarını bilmiş ve karaktoer sahibi her ince ruhlu kadın sevilmeğe ve sayılmağa lâyıktır. Ankara İmaret mahallesi Gürcüler sokak No. 32 de Âdil Fişekçiler ĞÜ L Erkekte evvelâ ahlâk ararım Beğendiğim erkek tipi: Kumral, orta boylu, kusursuz vo ol - dukça güzel.. Bir erkekte aranılan başlıca şey ahlâk- tar. Terbiyeli, nazik, ve evine bağlı, ida- reli, kimseye muhtac olmyacak kuc malik, yüksek tahsilli bir erkek tam er - kektir. Edremid H. (Sarih edres ve ism istememiştir) — 5342 — Erkek doğru sözlü ve güler yüzlü olmalı! Beğendiğim erkek tipi: Bence bir erkek, oldukça gösterişli, tatlı kalım sesli, mütehakkim tavırlı, ka- zancı ailesini mahrumiyet içinde yaşat - mıyacak kadar elverişli, evine çok bağ eşine sadık, akşamcılığı yok, idaresini lir, sözleri mantıklı, işinin eri, tahsili yüksek, aleyhimde bile olsa doğru #öyle- mesini sever ve güler yüzlü olmalıdır. Biga M. Kemalpaşa mahallesinde No, 54 te Huriye öit ğ e Kadın ayağını yorganına göre uzatmalı | Aradığım ideal kadın şudur: 20 yaşlarında, orta boylu, balık etin- n neşrini mamak şartile - beyaz, saçlar isim ve -| yeti orta, iyi bir sile terbiyesi görmüş, remediğim altın sarısile siyah arasında | yuvasına ve erkeğine çok bağlı sadık, bir kumral. Tahsili: Kocasile anlaşabilmeli, Uysal olup evine ve kocasına sadık kalabilme - lidir. Kastamonu İsfenderyar — mahallesi Tokludoruk sokağı No. 6 da Necmeddin Yılmaz —- — Son Posta'mın Tefritası: 35 Ai e- — — ev kadını, ahlâkı, konuşması iyi, biraz musikiden anlar. Erkeğinin hal ve vazi- yetinden anlar, ayağını yorganına göre uzatır. İşte ben böyle bir kadınta bahti- yar olurum. İzmit: H. Artar (Sarih adresinin neşrini istememiştir) SON POSTA İRADYO| EFEMELONOYİ Bugünkü Program 16 - Mayıs - 1987 « Pazar İSTANBUL Öğle neçriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250 Hava « şdis. 13: Beyoğlu Halkevi Gösterit Kolu tara- fından bir temsil, Akşam neşriyatı: 18.20: Plâkla dans musikisi, 19.20: Konfe- rans: Ordu Saylavı Selim Sıcrı Tarcan (Ço- cuk Terbiyesi). 1945: Konferans: C. Halk Partisi namına: Hıfzı Tevfik (Sporun feva- 141 hakkında). 20: Müzoyyen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 2030: Örner Rıza tarafından arabea söylev. 2045: Muzaffer ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saşt âyarı). 2115; ORKESTRA, 22: Matbuat U, M. İst. Mümeskili Neşel Halil Atay tarafından Türk Yunan dastlüğu hakkında bir kaç söz. 22.15: Vatis ve arkadaşları tarafından yunanca şar- kılar, 2230: Ajansş ve borsa Haberleri. YARINKİ PROGRAM Y1 - Mayıs - 987 - Pazartesi İSTANBUL Öble neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 1250 Hava - | dis. 13:Mahtelif plâk neşriyatı Akşam neşriyatı: YT: İnkuâp dersleri: Üniversiteden naklen Mahmut Esat Bözkürt — tarafından, — 18,30: Plâkla dans musikisi, 19,20: Afrika av batı- 19,45: Konferans: C, Hall di hakkında), 20: Rifat tarafından Türk müsikisi ve halk çsaat âyam), 21,15: Şehir tiyatrosu kısmı tarafından bir temsil, 22.1$: Ajans ve haberleri ve ertesi günün 22,10: Plâkla sölolar, öpera ve öperet Di ları, 23: Son, Tarihten sayfalar ( Baştarafı 7 inci sayfada ) Sonra eflâtun renkte bir seccadeye doğru yürüdü. Veliaht ta onun şarkıları geçti ve namaza durdular Bu sırada diğerleri türbeden çıkıyor - lardı. * Osmanlı saltanatının bu son kılıç ala- rduları bin türlü mah- rumiyet içinde canlarını dişlerine takarak dört senedenberi dünyanın en büyük or- dularına karşı harbediyorlardı. Son Osmanlı padişahi ne kuşandığı kı- hen ve ne de oturduğu tahtın kıymeti- ni biliyordu, hele bunların hepsinden de- ğerli olan milletin muhahbetini kazan - maşı hiç düşünmüyordu. Sonunda kendi behimi ihtiras ve ihti - yaçlarının temini düşmanla birleşti. İşte o zaman Türk milleti Anadolu yaylâsında Türklüğün milli kılıcını ku- şandı. Bu kılıç düşmanı denize döktü, pa- dişahı bir düşman gemisine sığınmıya -| mecbur etti ve memlekei kurtuldu. Padişahların kuşandıkları kılıçlar ko- ca bir imparatorluğun bir yağmalık ma- h haline gelmesine engel olamadı. Fakat Atatürkün millote kuşandırdığı milliyet kılıcı bir çölde cennet, bir ölüde hayat, büyük bir millet© hürriyet, dün- yya milletleri arasında yüksek bir kıymet yarattı. Aram | Turan Can İ ae ; Yerli mallar sergisi M Temmuzda açılacak olan yerli mallar Sengisl hazırlıklarına —devam edilmektedir. İktısat Vekâleti, serginin itina De tertip c - dilmesini iştemiştir. Dün Sanayl Birliğinden bir hey'et, Galatasaray lisestine giderek pa- viyonların kurulacağı yerleri gözden geçir miştir. - b Bu sene yerli mallar sergisinde bir Ce çi- çekçilik kısmının vücuda getirilmesi düşü - nülmektedir . 4 SEZMK UA GARR T ALER İstanbul Borsası kapanış fiatları 15 - 5 - 1937 ÇEKLER Açılış Kapanış 625.50 — 626.00 0,7892 — 0,7881 MENS Yısıns M,987$ 46838 87.30 5,4488 6388715 14365 12,6250 4.1875 13.9684 1.9696 41690 39715 107.5075 Budapeşte Bükreş . Belgrad Yokohama Moskova Stokholm Anadolu ga. 9 60 peşin A Şin. © 60 vedeli Bornonti - Nektar Aslan çimento Merkez bankası İş Bankası Telefon İttihat ve Değir. Şark Değirmeni 'Terkos | İSTİKRAZLAR Açılış — Kapasay 00.00 0000 2945 215 TAHVİLÂT 'Türk borcu I peşin » » I vadell » K vadeli | İ İSTANBUL Ticaret ve Zahire Borsası | 15/5/937 FİATLAR CİNSİ — | Aşağı Yukarı K . 621 615 5 5 132 112 20 46 || Buğday yumuşak || Buğday sert || çavdar Misir sarı TIftik mal “Tiftik derili Susam yağı | Get Şahin isminde gene bir kundur# ee Balık istihlâkini çugal__ İktisat Vekâleti balık ihracatının 'F retle çoğalabileceği hakkında U * pılmasını Ticaret Odasına — blldi A hususta telkikler yapmak üzere Ş de Murad, Hamdi Rasim, Nuri Hat mürekep bir komisyon teşkil edil Atletizm müsabakal? ( Baştarafı 7 inci sayfada ’ Disk — Sabahaddin R. K. 363, ” ,giyadis R. K. 34, Mehmed H. P. Cirid — Poguyan R. K. 43.80, BUT H. P. 41.72, Kiryakos R. K. € 4X100 — Haydarpaşa takımı 468 lej takımı Haydarpaşa takımı 59 puvan, * | takımı 57 puyan. * Örmer Betif Bugünkü müsabakalar — | İstanbul atletizm bayramının sek? müsabakaları bugün Bebekte Koleİ hasında yapılacaktır. 4 Bütün İstanbul atletlerine açık * letler Ankarada yapılacak üç şelif letizm müsabakalarına ! Güreşler Güreş Federasyonu tarafından” e | edilen müsabakaların sonu bugüü latasaray kulübü salonunda yap Bugünkü müsabakalar milli |namzedler arasında yapılacaktır. bakalara on ikide başlanacaktır. Bir dilsizin muhakemesi , Karabet iszminde bir dilsiz, bir #f | | nan yanında çırak olarak çalışmış: # J ra, kendisine yol verilmiş. Bu sıradi sablaşma yapmış ve dilsiz, ılmıll,.l Bil; bilâkis 20 kuruş borçlu çıkmiş! Dilsiz, dükkândan . gittikten A' kunduracı, bir de bakmış ki bir bef”) rin ısmarladığı bir çift kundura yok ? tada! Dilsizin bunları ayağına öyle gittiğine hükmetmiş ve fill birkaç gün sonra sokakta sizin ayaklarına bakınca, berberin # marladığı kunduraları görmüş, n seslenmiş, dilsizi yakalatmış. O da İği İ Dün sabah Sultanahmed birinci cezada bu davaya bakıldı ve Şahin, ©© dedi «davamdan vazgeçtim; fakir bif dam!. Neme lâzım!> Z Ve hâkim Reşidin müsaadesile Ö yerinden çekildi. Duruşma, dünkü seye gelmiyen dilsizin Ki hid dinlenilmesi kararile, kaldı. * | Kayıp: Kadıköy Rum mektebinin nifi İf di kısmından 1911 senesinde aldığım Üğyi Vdetnameyi kaybettim. Yenisini e eskizinin hükmü olmadığını ilân Kadıköy Osmanağa mahallesinde Hırıstaki Athanasiyadi p ÇİTLENBİKo Başını tekrar Ööne çevirdiği za- man bile genç kadının yumu - şaklığı, :lıklığı Turhandan uzaklaşma- dı, öylece kaldı. Sinetnanın sonuna ka- dar bu sıcaklık gittikçe arttı; ikisini de tutuşturacak — kadar ısındı; önlar da yavaş yavaş büsbülün birbirlerine so- kuldular, Filmin kahramanlarını, hep öyle dudak dudağa bağlıyan sahneler geçtikçe Kâmiran da başını çeviriyor, loşluğu içinde biraz daha so- kuluyor, yaslanıyordu. Necla ile Perihan sanki bunu gör - müyorlardı; belki de ya pek alıştıkları; yahut da Kâmiranla aralarında kimbi- lir daha böyle, buna benzer nası! mace- ra ortaklıkları vardı. $ Turhan bir aralik titredi: — Acaba, beni denemek için mi ya- pıyorlar?.. Sakın gidip Lebibeye an - latmasınlar!., Diye korktu. Sonra bütün vücudüne dağılan, iliklerine kadar her tarafını tutuşturan o sıcaklıktan uyuşmuş gibi, kendini koyuverdi. Sinemadan çıkarken Kâmiran: Yazan: Kenal Ragıp soruyordu. Yok değil mi?.. Çitlenbiği görmeğe gidedekseniz o, başka... Yok- sa bu saatlen sonra İnsanın ne i: Haydi bize gidelim. Başka misafirler- miz de var. Levinin Marsilyadaki or - taklarından ikisi İstanbula gelmişler, Nihat bu akşam onları yemeğe çağırdı. Haydi, hep beraber eğleniriz. Necla (e Perihan da: — Ya, ne iyi olur, diyorlardı. Üçü birden zorladılar; Ayaspaşada, denize ka Küâmiranın — oturduğu büyük bir apartımana Turhanı götürdüler, Le- vi, Nihadın ortağı, çoktan gelmişti. Kârniranın Turhanla berabeyr içeriye girdiğini görünce gözleri Üzüntü ile, kıskançlıkla gölgelendi. Sonra bunlara o da alışıkmış gibi, yahut böyle gör mekten başka elinden bir şey gel ceğini kendisi de biliyormuş gibi gü - lüp söylemeğe başladı. Üstelik Turha- nın yüzüne de pek gülüyordu. Kâmiran: — Siz ne içersiniz?.. Diye seslendi. Turhan, içmek iste - miyor gibiydi. Hep birden: Bu akşam hepimiz içeceğiz. Ölümlü dünyada birazçık eğlenmiyelim mi?.. Levi viski içiyordu. Turhana da ver- diler. iran: — Ben vermut ile sodaya pek bayı - hrım. Hele aç karnına öyle tatlı bir başdönmesi veriyor ki... Necla: — Bunların ki sözüm ona alafran - galık... Rakıdan iyi içki olur mu?.. Perihan: — Bana bira getirsinler.. başka içki- ye dayanamıyorum. Kâmiran gülmekten katılıyordu: — Aman, hele karışık içince senin halini bilirim!.. Bu akşam yabancı mi- safirler olmasaydı da seni Sarhaş etsey. dik!.. Turhan kaç gündür Lebibeyi görme- mişti. Bugün sinemada bunlara rastge- lince yüreği çarptı; belki Çitlenbikten bir haber alabilirim, diye gizliden giz- liye sevinç duydu. Halbuki onlar Lebi- beyi hiç çekemezlerdi. Ne zaman Nü- veyre ile ikisinin adı geçse, kimisi du- dak büker, kimisi — Aman; kendilerini sanki bir şey zannediyorlar!.. — Deli saraylının kızları, ne ola - cak!.. Diye gülüşüyarlardı. Onların da, Kâmirandan olsun, Neclâ ile Perihan- dan olsun pek hoşlanmadığını Turban, men sadece arada bir oyun oynamak i- çin görüşüyorlar, denilebilirdi. Hele Nüveyre, kendini hiç tutamaz: — Görüşecek insan o kadar az ki... Derdi. Kâmiran, Lebibeden yaşca büyük - lü. Fakat hepsi birbirini mektepten ta- nıyordu. Şimdi ne kadar güler yüzle |konuşurlarsa konuşsunlar, aralarında İ|hep o çocukluk günlerinden kalma bir kıskançlık vardı. Hele Kâmiran, Lebi- beyi hiç çekemezdi. Belki Turhanla ar- kadaş olmayı da gene ona inad olsun, diye istiyordu. Kâmiranın kocası, o iki Marsilyalı Yahudi ile beraebr, neden sonra, gele- bildi. Bu gece buradaki eğlenti, Arif paşalardaki toplantılara hiç benzemi - yordu. Uzun uzun içtiler. Sonra yemek yediler, Saatlerce sofra başında oturdu- lar, Perihana türkü söylettiler, Sonra dans edildi. Kâmiranla Levinin arasın- da gelmiş geçmiş, mullaka bir şeyler vardı. Kadın ona her dediğini yaptırı- yor, © da onün karşısında kul köle gibi dolaşıyordu. Bir aralık, ne oldu ise ol- du, Kâmiran adamcağızı eni konu ters- fedi. O zaman zavallının boynu büsbü - tün büküldü: — Turhanı kıskanıyorum, zannet - me,.. Bunun için sakın bana darılma.. ne istersen onu yap... Diye yalvarıyormuş gibi bir hali var- Turhan Marsilyalılarla oturmuş; “ y içiyor, hem de onlara uzun 5| şeyler anlatıyordu. Bir aralık Kâl yanlarına geldi: — Oyun oynamıyacak mıyız?. Diye sordu. Turhan da boş — Gelecek başka misafirleriniz — mı?.. t Dedi. Neclâ oldukca sarhoş olmnui tu, alıldı: ' — Ne o, diye güldü, Çitlenb bekliyorsun yoksa?.. Kuzum, All kına şu rüküş hanımların da Turhanın başı dönmeğe — Evet, nesine?., Diye söylendi; o kuruntu ile arkasından bir kaç kadeh daha rafında kırılan, dökülen bütün bü kadınlarla şakalaşıyor, gülü: Sönra oyun masasına oturdular. hanın bu gece de, gene geçen &! gibi bir türlü değişmiyen bir şansi dı. Çılgın gibi oynuyor, bir dü zanıyordu. Saât üçten sonra, meği için sofra hazırlandı. AY tünde bir kaç lokma yediler, tekf yuna oturdular. Ancak ortabk ken dağıldılar. Misafirler kap'! karken, Kâmiran Turhanı bif çekti: g — Yarın çaya bir iki luomî“ğ: U dım. Belki oyun oynarız. Sizi ğ lerim, /)