İlmi Bahisler: ilmi kongrelere her ne hahasına olursa olsun Iştirak etmeliyiz Avrupa medeni ailesine sokulabilmek için mevcut olan müteaddit yollardan biri ve hâttâ en mühimmi ilim ve fem yoludur Yakınlarda (Bükreş )te toplanacak olan askeri tababet beynelmilel kon - gresine bizden de bir heyeti murah - hasa tayin edilmiştir. Bu heyeti mu « rahhasanın Müdafaai Milliye sıhhiye dairesi relsi olan âzasile arkadaşını ta- nımıyoruz. Fakat heyetin diğer üzası olan operatör Bay Muratla, dahili em- raz mütehassısı Bay Abdü'kadir bulda çok marufturlar. Biri operatör - lükte, diğeri iç hastalıklarmda büyük bir şöhret sahibi olan, her ikisi de mes- leklerin kudretleri kadar seciyeleri - nin de yüksek ile tearuf eden bu ilk doktorum , hiç şüphesiz kendi âyarlarında olan diğer iki arkadaşları ile böyle mühim bir kongrede Türki - yeyi temsile memur olmaları cidden mucibi memnuniyettir. Avrupanın muhtelif merkezlejinde zaman zaman içtima eden ilim ve fen kongrelerinin çok büyük ehemmiyet- leri vardır. Bir kere bu köngrelerde, her şubei lim ve fennin, en son terakkiyat ve te- kâmülâtı ortaya konur ve bu - suretle kongreye iştirak etmiş olan bütün âza © şube hakkında edineceği esaslı malü- matı memleketine getirerek bundan memleketin istifadesini temin etmiş dulunur, İkinci derecede kongrelerden edile - cek istifade, bizim gibi ilim ve fen sa- hasında henüz ism; işitilmeğe başlamış olan milletler de az çok kendilerini ta- nıtmak fırsatını bulmuş olurlar, Avrupa medent ailesine sokulabil - mek için mevcut olan müteaddit yol - lardan biri ve hattâ en mühimmi de ilim ve fen yoludur. Garplılar, bilhassa ilim ve fen saha- sında çalışarak ortaya eser çıkarabilen milletlere çok itibar ederler. Hattâ bu itibar, askeri ve siyasi muvaffakiyet - Jerle temin edilen itibardan daha kuv- vetli, hele daha devamlıdır. * Meselâ bir 'Türk doktoru, her hangi bir hastalık hakkında yeni bir ilâç keşfedecek, meselâ (nezle, grip) gibi Ahastalıklara karşı bir serom bulacak olsa veya bir kimya adamımız, sanayide inkilâp yapabilecek yeni bir keşifte bulunsa emin olalım, ki Türkün ismi, iAvrupa siyaset âleminde olduğu gibi ilim âleminde de birdenbire büyük bir yer tutar, O cihetledir, ki bu kongrelere ehem: Tdiğimiz kadar, a kongrelerde ân namını ilân ve teşhire vesi- çalışmalr memleket kadar ehemmivet wermiyo - ruz. Meselâ bundan bir iki sene evvel galiba Brükşelde toplanmış olan (kân- ügresine kâfi derecede ehem - rilmemiş, Oraya yalnız başına doktorlarımızı Bay Kâzım gönderebilmiştik. Hattâ o vakit L Askeri tababet kongresinde bizi temsil edecek olan kiymetli doktorlarımızdan Bay Murat işittiğimizde yanılmıyorsak Bay Kâzım İsmaili bu kongreye kendi masrafını galiba kendi görmek suretile, yani an- cak kendi ilim merakını, ihtiyacını tat- min için gitmişti. Halbuki (kanser) meselesi bugün be- şeriyetin en ziyade ehemmiyet verdiği çok hayati meselelerdendir. Bu müthiş cihanın her yerinde olduğu gibi, kyasta — tahribat yapan marazlardan biridir. Bizde ise kanserle uğraşan değ doktorlarımız pıyorlar, kanser hakkında bir çok hu- susi kanaat ve fikir sahibi bulunuyor- r köngreye böyle döktoör - larımızdan m li yet gönder ven büyük hizmetler i mıyiz? İşte bu mütalealara binaendir, k defa reş) kongresine, isimlerini saydığımız kıymetli damlarımızın gönderilmiş olmasını cid- den büyük bir muvaffakiyet addedi - yoruz. Askert doktorluk başlı başına ayrı bir meslektir. Hele zamanımızda harp inanılmaz derecede terakki ve tenevvü etmiş olması, ordu etibbası- nın vazifesini de o derece büyütmüş ve tenevyü etlirmiştir. Bir harp halin- de askerin sıhhat ve hayatını korumak bir meydan muharebesi kazanmak ka- ar, belki daha ziyade mühimdir. Bi- * İnaenaleyh bi bu hususa her| leketimiz namma edilecek istifade pek çoktur, Kongreye gi an — heye ise gerek alelâde doktorluk, ge keri doktorluk nazarından m müfit olac yoktur. ——— —— ı ———”: — 4 & ONUL İŞLERİ Okuyucularıma Cevaplarım İzmirde (Başdurak) ta P. Ç.> ye: işandan ve nikâhtan evvel sev- diğini söyliyen erkek ekseriyetle sö- zünde samimidir, Fakat siz bu sa - mimiyete inandığınız gün onu dö - hekliğe sevketmiş olursunuz. Nişa- na, hayır nikâha kadar inanmıya - Bayan göre âyar edersen Mak istediğinizi anlıyar haydi İ inizi bu sözlerime yanılmazsınız. ş * İzmirde Karşıyakada Bayan (AA,) ya: Bu hususta neden benim fikrimi al- dim, fakat liyey İzmiri tercih ede - lerek, severek anlıyarak ter- €ih ederim, * Samstunda Bayan «M, M.» e: Ben sizi haksız ,kocanızı haklı gö- Nankörlük Bundan altı ay evvel konuşulmuştu: — Nasıl güzel mi? — Fevkalâde güzel. — Acaba kaça verir? »— Ne isterse veririm. Hoşuma gitti. — Bari bir yerine birşey olmadan eve gitse. — Nereye koyalım ! — Salonun köşesine.. Yok, yok köşeye olmaz.. İyi gözükmez.. Şöyle öteye koya- lım. — Nasıl? Kim görse bayılacak! — Komşuların hepsinin gözleri kala- cak.. Bari nazar değip bir yeri filân kırıl- | Mmasa.. — Allah esirgesin! — Oh, ne kadar baksam gene bakmak istiyorum. | * | Bugünlerde konuşuldu: | — Bu koca alâmet te burada kaldı. — Gördükçe, beynime ateş çıkıyor sa- | nıyorum. — Şeytan diyor ki vur tekmevi, parça parça olsun! * — Kaldırmalı. — Hem bir an evvel, — Gözüm görmesin, — Kapıcıyı çağırayım mı? — Çağır ! Kapıcı gelir, — Şunu kaldırsanan — Yalnız götüremem.. Belki kırılır. — Kınlırsa kırilsın. — Nereye koyayım? — Nereye koyarsan koy! At bodruma, kalsın orada, Salondan bodruma evvel kendisi —haki duymamıştı snilenleri de duy madı. Çünkü demirden ve taştan yapıl- Mişti. Eğer duysaydı, fusanların ne ka- dar nankör olduklarını aplar. hiç şüphe- | siz duyduğuna pi ilan soba; altı ay nda — söylenilenleri h olurdu. İMSET Etek - bluz — | İkışmasından çıkmış Şişhane yokuşu başında bir tramvay arabasının devrilmesi üzerine, bir çok ki- şinin ölümü, ağır ve hafif yaralanmalari- le neticelenen foci kazanın duruşmasına, Ağır cezada devam ediliyor. Beşinci hukukta da, dün bu faciayla alâkalı bir dav. bakıldı. Vak'ada ya- ralananlardan riye, Hasibe ve Abdul- lab, Tramvay Şirketi aleyhine topyekâün 120,000 lira tazminat isteğiyle bir dava açmışlardı. Tramvay Şirketinin avukatı, Erkek meclisinde kadın Ağırcezada dün akşam üstü, bundan bir müddet evvel Nişantaşında olan bir . yak'anın duruşmasına başlanılmıştır. Suçlu yerinde, şaför Salıh Ali Nalbant- oğlu bulunuyor, 1359 numaralı taksi oto- mobilinin şoförü olan Salih Ali, asker Naci Mehmetle aşçı Ahmedi bıçakla ve öldürmek kasdiyle yaralnmaktan suçlu- dur. Vak'a Nişantaşında bir rakı mecli- ginde olmuş, şoförün, eskiden dostu olan Vedla isminde bir kadını dövmeğe kal- ş. Askor Naci Mehmet le ahçı Ahmedin müdahalesi üzerine, üçü boğuşmuşlar ve bu arada ikisi yaralan- maış. Kararnamede vaziyet böyle yazılı. Salih Nalbantoğlu, sorgusunda şunları göyledi: z — Evvelce dostum olan Vedia, ben, kendisini bırakıp evlenince, bana husu- | met bağlamıştı. İkide bir önüme çıkar, para ister, tehdi! ederdi. O akşam ısrarla daveti üzerine, evine gitmeğe mecbur ol- dum. Orada asker Naci Mehmetle aşçı Ahmet, rakı içiyorlardı. Kendilerini ta- nımazdım. Ben de oturdum. Gramofon ça larken Vedia «niye beni biraktın da baş- kasile evlendin sanki?» diye söylenme- ğe başladı. Susturmak üzere elimi kal- dırdım. Erkek misafirler «burada kadın dövülür mü? Kendi evinde döv, baril» diye ayağa kalktılar, bıçak çektiler. Ben, onları menetmeğe el attım, Kapıyı tutup beni salıvermediklerinden. boğuştuk. So- bunda ben kapıdan çıkmağa muvaffak oldum. Gittim, işi polise haber verdim. Vurulmanın kim tarafından, nasıl vukua geldiğini bilmem! Evvelce alınan ifadesinde «nâçar vazi- yette vurdum. dediğine işaret edilince, <orada da böyle söylemiştim» dedi. Raporlar okundu. 12 Şubat 1937 de ve- Tilen asker Naci Mehmedin muayene ra- porunda, yaranın alnında sabit iz bıra- kacağı, <felci veçht> husule geldiği, bu- nun zamanla geçip geçmediğinin altı ay sonra belli olabileceği yazılıyordu. Ahçı Ahmedin omuzundan aldığı yaranın mu- âyene raporunda, onün yarasının daha fazla olduğu anlaşılıyordu. Bu sırada şoför, bir şey daha ilâve e- deceğini söyliyerek, «Vedianın beni o- Taya davet etmesi ve orada erkeklerin bulunması, bana bir turak kurulduğunu Bösterir. Onların beni öldürmek kasdi vardı!l. dedi. Şahitler çağırıldı. Bun! teber isminde genç bir kı di : — İçki içerlerken, Vedin şarkı söyle- şlayınca, bu Salih Ali men'etme- ğe, Vediayı dövmeğe kalkıştı. Misafirler, müdahale edince, ortalık karıştı. Bu Sa- lih Aliyi, asker Naci Mehmedi yumruk- rdan ilki, Mu- ndı. Şöyle de- (4) Beyaz yünlü etek her üki yanda açıktır. Buralara lâcivert jerseden gano geçirilmiştir. Bluz lâcivert jersedendir. jile şeklin larken gördüm. O sırada elinde bıçak bulunup bulunmadığının farkına varma- dım. Salih Ali, Naci Mehmet ve Ahmet, biribirlerile o akşam ilk defa ve Vedia vasıtasile tanışmışlardı. Misafirlerin, Ve- dianın — tokatlanmasına müdahaleleri, l «hiç kadın dövülür mü? Hem de erkek meclisinde'» şeklinde sözle oldu. Salih te ,*Vediayı bana karşı müdafaa edecek siz Mi kaldınız?> diye büsbütün hiddetlendi. Şahit olarak çağırılan Vedia gelmemiş- ti. Polis İbrahim dinlenildi. Şişli merkezi mürettebatından — olan bu 591 numaralı polis memuru, vak'anın tahkikatına el Tramvay şirketinden 120 binlira tazminatisteniliyor Şişhane faciasında yaralanan Kadriye, Hasibe vt Abdullah beşinci hukukta yeni bir dava açtılar bu hususun Ağırcezada görülen âmilf davasında da bahsi geçtiğini, üstelik de burada şahsi dava açılamıyacağını 077 taya attı. Buna karşı davacı vekilleri dt «Biz Ağırcezadakinden çekildik. Ta nat isteğimizi burada ileri sürüyoruz> diler. Heyet, davacıların hukuk davüfi kanunen makbul olduğunu kararlaştırd ve tahkikat genişletilerek. tekrar umif mi heyete gönderilmek üzere, dosyâfi tahkikat hâkimliğine verdi. dövmek yüzünden çıkan hâdisenin muhakemesi yapılıyor Şoför Salih Ali, «benim bıçağım yöl” tu. Evde bıçak bulunmaması, kadınlar & rafından suç delilinin imba edildiğini &* bat eder!» dedi. Şahit olarak dinlenilen ahçı Ahmedifi karısı Satı, da vak'ayı anlatırken, aşağ! yukarı Muteberin ifadesini tekrarladı. Vediayla Hikmet Isminde bir şahit dif* lenilmek üzere, duruşmanın devamı dı. Çapada Meryemi çiğneyen şoför mahküm oldu Çapada olan bir otomobil kazası duru$" jmasından, evvelce muhtelif safhalarıfi etraflıca yazarak, bahsetmiştik. Meryefil isminde 14 yaşında moektepli bir kızcâ” #azın kurban gittiği bu feci kaza davasıfi” /da, İstanbul üçüncü ceza hakyeri, dÜf sabah kararını bildirdi. Şoför Hayrinin, istasyonda önünde dü” ran tramvayın sol tarafından ge üzere, otamobili hızla ve korna çalmak* sızın sürdüğünü, açıkça sabit gördü, VE mevkuf suçluyu, tedbirsizlik, dikkatsiz” lik, seyrüsefer nizamlarına rlayetsizlikle ölüme sebep olmaktan, bir sene haps€ mahküm etti. Bundan başka, kendisil€ otomobilin sahibi Necmiyeden, 800 lirâ tazminat alınarak, Meryemin annesi Haf riyeye verilmesini de karar altına aldk Davacı yerinde duran Meryemin y! gnnesi, her celsede olduğu gibi, siyabla* ra bürünmüş, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Şoför, kararı, sakin bir tavırla karşıladı' lar evvelden de ve mebzilen vardı. “Son Posta,, nın Müsabakası : (Baştarafı 3 üncü sayfada) Şimdi müsabakanın esasını anlata * hm, 40 tane tanınmış simanın 10! rafını aldık. Her fotoğrafı üçer parçâ” ya böldük. Bunları birbirlerile karâ” tırdık. Bu parçalardan her gün iâalet” tayin üç tanesini neşredeceğiz. 40 güh bitince elimizdeki resim parça'arı dâ bitmiş olacaktır. Sizlerden bu resilil parçalarının her üç tanesini bir aray4 yapıştırarak bir fotoğraf vücude getif” menizi istiyoruz. Bu iş iç (€ zor olmıyacaktır. Çünkü gördüğünül gibi bu üç resim parçası ile berabtf ayrıca parçaladığımız resimlerin asılla” Tını da neşrediyoruz. Parçaların yanında hergün tanınmif bir simanın fotoğrafını bulacaksınZ Parçalardan biri bu resim, diğerlert daha evvel çıkmış veya daha sonra ©" kacak resimlere ait olabilir. Yapılacak iş şu: Bu resim parçalarımi kesip saklamak, yanlarındaki modelle” ri de kesiğ ayrıca hıfzetmek, resim nef” ri bittikten sonra modellere bakarâk her üç resim parçasından bir fotoğf*' meydana getirmek, Bu suretle elinizde 80 resim olpeakı bunları sarih isim ve adresinizle biZ? yollıyacaksınız. İşte müsabakamızın © sası bundan ibarettir. Resimlerin gönderme müddeti ga3f” tede resim neşri müddeti bittikten $0f ra üç haftadır. Bunu müteakıp net” ilân edilecektir. < Birinciye bir beşibiryerde altın, ikiP” ikinc; çocuğun Küyorum. Made: A a yaya gelişini beklemek daha ihtiyat- —Tapivet ı;”aîn::“yî:;cmğ:;î;:ı' kârane bir hareket olur, O halde sözümü dinleyiniz: Birlikt İki, bazan daha fazla çocuklu ai - hareket edeceksiniz. lelerin de yıkıldıkları görülmemiş de dedir. Arkada beli meydana çıkaran sı-| koyup, şikâyetçi ve şahitlerin ifadelerini kı bir tokasi var, Önü iki dikişlidir. Bel| alırken, vak'ayı müteskıp evden kaçınış yerj (pens) lerle inceltilmiştir. Göğüs | olan Salihin de karakala geldiğini, ifade- ve belde dört cebi var. Bu cepler elbi- | si alınıp alıkonulduğunu anlattı. Biçağın seye çok gençlik vermektedir, —- | İbulunamadığını da ifadesine kattı. ciye 2,5 liralık bir altın, 3 kişiye birtf altın, !0 kişiye yarımşar altın, 20 K” şiye çeyrek altın ve diğer 165 okuyü TEYZE cuya hoşlarına gidecek hediyeler V'f' ceğiz. Hü Ka lli ea