151 numaralı şehit (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) Yazan : AR O korkunç denizin, insafsız dalğalarile tokatlana tokatlana dağılan cesetler Japon köylüleri, bir taraftan henüz Kaşinozaki'de bulunan kazazedelerle meşgul oluyorlar; diğer taraftan da, denizdeki cesedleri çıkarıyorlardı. Bu cesedlerden bir kısmı, kümilen parçalanmıştı. Bir kısmı da, geminin Üstüste yığılan enkazı ile kayaların ya- rıkları arasında kalmıştı. Bunları çıkarmak kolay — ol - muyordu. Kaza yerinde bu iş için küçük kıt'ada on Japon gemisi çalışı - yordu. O korkunç denizin, zalim ve insaf- tız dalgalarile tokatlana tokatlana da- Şılan cesetler, çok güçlükle toplanı - yordu. Yol, ve hattâ en küçük bir par tika bile olmadığı için, bu cesetleri sed- ye ve saire ile taşımak imkânı yoktu. Onun için bu fedakâr köylüler, aziz Türk şehitlerini omuzlarına alıyorlar; © çetin kayalara tırmanıyorlar, O su - şetle yukarıdaki düzlüğe çıkarıyorlar- d Bütün araştırmalara rağmen, Os - man Paşanın cesedi bulunamıyordu. Kobiden en mahir dalgıçlar getirtil - Mişti. Bunlar, denize dalmışlar; derin- deki kayaların altında taharriyat baş- lamışlardı. Bu çalışma da iki gün de - yam etmişti. Yalnız onun, (liva ami- tal) lara mahsus olan üniformalı ce - Keti bulunabilmişti. Burada bu cesetlerle üğraşıladur. - gun; (imparator Motso-Hito) tarafın- ğan (Kobi) ye gönderilen teşrifat na-| zirı (M. Niva), kazazedelerin istira - Batlerini temin edecek her şeyi hazır- Tamıştı. (Kobi) de bulunan (Vol£) ismin - Meki Alman ganbotu (Oşima) ya gön-| 'i Beş gün, beş gece; Herilmiş.. kazazedeler kâmilen aldı ydmıştı. Kaşinozükide yalnız, (imâm Ali Efendi) ile, (İnebolulu Hayri) is- mMminde bir nefer kalmıştı. Bunlar; de- Bizden çıkarılacak efradı teşhis ede - tek bir deftere kaydedecekler.. Ve şe- Hitleri defnetmekle meşgul olacaklar- di. Mübarek Türk şehitlerini defnet mek için, kaza yerinin üst tarafındaki Gdüz arazi, derhal bir (şehitlik) haline Betirilmişti. (Oşima) fenerinin 200 r Bir Doktorun Günlük Pazarteel Notlarından — (*) Vücutta duyulan Ağırlık ve Raha ıvel iştiha geli « din renginde sarılık — varsa, tereddüt etmiye mahâl yoktür. Karaci- ğerde iltihap var demoektir. Bu taktirde Kdrarın rengi de bozulur, İshal başlar. Karaeliğer bir nevi kanl linde olduğu için maruz k: tesirler, derhal, vücutta al par, bunu tevlit edet Ayyaşlar için derhal Iç mek lâzımdır. Çok yemek meselesi in! Tektir. Fakat asil mı hildir. Rahatsızlığın devamı müddetin- ge yalaız sütlü şeyler alınmalıdır, Birine- tice xaplıca tedavisi bir zaruret olabi - lir, k ge - müş- (* Bu notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir dokter gibi imdadınıza yetişebilir. Dr. HORHORNi Eminönü Eczanesi yanında her gün akşama kadar hastalarını kabul eder. Tel. 24131 , çok guçlukle toplanıyordu mil kadar cenı:bu şarkisinde bulunan bu dümdüz meydan, muhteşem bir ta- rasaya benziyordu. Her tarafından; zümrüt gibi yemyeşil otlar arasından, binbir renkte çiçekler yükseliyordu... Binlerce mil mesafeden kopup gelen büyük Okyanusun dalgaları, bu mey- tında ikiye ayrılıyor; bir kısmı (Ko - ra), diğer kısmı da (Kushimata) li - manlarına doğru akıp gidiyordu... lüm yatağı) denilen o meş'um kaya * hık ta - tabiatin bu enfes manzarasile istihza eden, korkunç bir canavarın simsiyah dişleri gibi - o haşmetli tara- sanın önünde bir şeamet çemberi çe- viriyordu. Kaşinozaki, Oşima ve Soya köyle- rinin balkı buraya akın etmişti. Hep - si de, canla başla çalışıyordu. Fırtına - nın henüz tamamile dinmemesine rağ- men, cesur Japon köylüleri küçük ge- miler ve sandallarla (Ölüm yatağı) nın fıkır fikir kaynıyan dalgaları üze- rinde dolaşıyorlar, Hayrete şayan fe - dakârlıklarla cesetleri toplıyarak bu şehitliğe nakletmekte devam öediyor - lardı. Kobide bulunan teşrifat nazırı M. Niva, cesetlerin muayenesi ve şehit - liğin tanzimi için kalabalık bir heyet göndermişti. (Yapayama) ismindeki Japon vapurile (Oşima) ya gelen bu heyet; © vapurun kaptanı (M. Mora), Kobi hükümet kâtiplerinden (M. Ka- gas), doktor M. Devi, doktor M. İşi Vare, doktor yüzbaşılarından M. Bo - şinvi, bahriye yüzbaşılarından M. So- tokiden mürekkepti. Bu heyetin mai - efradı verilmişti. Mütemadiyen sarfedilen hümmalı bir mesaiden son- ra, ancak (121) şehidin cesedi bulu- nabilmişti. Şehitlik, derhal tanzim e- dilmişti. Ortada, Osman Paşa için bir kabir hazırlanmıştı. Ve sonra kumandan diğer kabirler, muntazam birer saf ha- -İlinde birbirinin arkasına sıralanmıştı. Denizden ve o sarp kayalıklardan bin müşkülât ile çıkarılan cesetler, meydana gelir gelmez, (imam Ali E - fendi) ye teslim ediliyor. Onun tara- fından teşhis edilerek deftere kayde - dildikten gömülüyordu. Her mezarın başucuna küçük bir kazık di- kiliyor.. Bu kazığın üstüne de, orada | yatan şehidin isim ve hüviyetini bil-| diren tahta bir plâka asılıyordu Japonlar, Türk şehitlerine karşı 1â- yıkile hürmet gösterebilmek için, her şeyi inceden inceye düşünmektelerdi. Şehitliğin, her tarafa uzak ve yoldan mahrum olmasına rağmen köylülerin sırtlarında tahtalar, keresteler taşıt - İmışlar; marangozlar ve ustalar getirt - İmam Ali Efendinin tarifi mu- İcibince tabutlar yaptırarak, — şehitleri kâmilen tabutla defnetmişlerdi. * Kobiden gelen heyet; toplanan ce- setlerin adedi*(150) ye baliğ olunca, şehitlikte ruhani bir âyin ve askeri bir merasim yapmıya karar vermişli, Fa- kat, ne kadar garip bir tesadüf eseri - dir ki; ayın 24 üncü günü akşamına kadar, ancak 149 ceset bulunup def - nedilebilmişti. Heyet, verdiği kararı aynen tatbik etmek istediği için mutlaka bir ceset Haha buldurarak ertesi gün merasim İicrasını arzu etmekte idi. Fakat, bütün araştırmalar netice (150) adedi ikmal edilememişti. Halbuki heyet âzalarından bazıları, ayın 25 inci günü âyin ve merasimin yapılarak, işlerinin başına avdetini ar- zu etmektelerdi. Nitekim; ayni günü sabahı birleşerek bir münakaşaya gi - rişmişlerdi. sonra, mişler.. menfi vermiş; 1 (Arkası var) danı teşkil eden kayalık burunun al - (Ö- yetine, bir bölük te bahriye silâhendaz | “ Son Posta ,, nın büyük deniz romanı : 8 BARBAROS Korsan Peşinde Yazan : Celâl Cengiz Barbarosun sesini duya Leventler, birdenbire düşman üzerine ok yağmuru yağdırmağa başladılar Barbaros o gün Ayşeye: — Donanmamızı kuvvetlendiriyo - ruz, Ayşel! demişti. İstanbuldan üç ge- mi ve bir çok denizci geldi. Bunlar da bu sahillerde benimle birlikte çalışa * caklar.. ve korsanlarla bundan sonra daha iyi çarpışmak imkânını bulaca - giz. Ayşe sevindi. Evin önündeki tarasadan yeni gelen gemileri gördü. Barbaros Ayşeye Maryanadan bah: sediyordu. — Hamzanın sevgilisini Salih Reis yolda bulmuş.. gemiye alıp getirdi. Dedi, O gün bir tesadüf eseri olarak Ham- za da llmana gelmişti. Haraza limana çıkar çıkmaz Barba” rosu aradı.. eve koştu . Hamza çok heyecanlıydı.. Barbaros Hamzanın yüzüne dikkat- le baktı; — Maryanayı mı arıyorsun.. bu ne İtelâş? Diye sordu. Barbaros delikanlının telâşını gö - rünce Maryanayı evde görmeyip mü- tecasir olduğunu sanmıştı Hamza : — Maryanayı sonra görürüz. Şimdi kadınlardan bahsedecek vaktimiz yok.. Cerbe açıklarında beş Venedik yelken- lisi dolaşıyor. Bunların limana bir baş- kın yapmaları muhtemeldir. Dedi, Barbaros, Hamzanın sözlerini dik- katle dinliyordu. — Koca aslan! Sevgilinden önce iş düşünüyorsun! Bana bu tehlikeyi vak- tnde haber verdiğ iğin için, gel, seni al- nından öpeyim| dedi. Ayağa kalktı.. Hamzayı kucakla - dı.. Alnından öptü. Sonra birden Ayşe ile vedalaşarak evden çıktılar. Ayşe bir lâle gibi boynunu bü kapının önünde kendi kendine sö niyordu: — Başbaşa kalıp bir yemek bile yi- yemedik.. Allah yardımcın olsun.., Venedik korsanlarile kanlı bir. çarpışma Barbaros limana indi.. Bütün kaptanları başına topladı: — Arkadaşlar! Aylardanberi peşin- de koştuğum Venedik korsanları Cer- be açıklarında dolaşıyormuş.. hemen hazırlığınızı yapıp demirleri çekiniz. Ortalığı karanlık basınca limandan çıkalım. Korsanlar beş gemi ile dolaşır yormuş. Biz onlardan üç misli fazla - yız, Her halde bu gemiler mal ve para yüklü olarak kim bilir nereye gidiyor- lar. Bunları çevirip esir alalım. Gemiciler derhal hazırlandılar.. Limanda bir faaliyet başlamıştı. Gemiler demirlerini çekiyordu.. Biraz sonra kürekciler kürek başı - na geçtiler.. ve yelkenleri şişirerek İi - mandakı çıktılar. Limandan epeyce açılmışlardı. bir yelkenli görünüyordu. Bu büyük yelkenlinin arkasında yedi, sekiz ge- mi daha vardı. Barbaros ve Salih Reis iki fırkaya ayrıldılar. Sağ cenahta Barbaros, sol cenahta da Salih Reis.. iki taraftan top ateşi açarak düşmanı sarmağa çalışı - yorlardı. Barbaros: — Venedik korsanları çok kurnaz- dırlar. Fakat, bu rki kurnazlıkları para etmiyecek. Çünkü onlar beni şim- |diye kadar toplu bir halde görmüş - lerdi. Şimdi iki firkaya ayrıldık.. hepsi- ni çevirip esir alacağız. Diyordu.. Top muharebesi bütün şiddetile baş- lamıştı. Salih Reis Akdenizde bir kaç kere düşmanla çarpıştığı için, maiyetindeki gemicilere daima cesaret telkin ediyor ateşten korkmuyordu. Barbaros, sol cenahtan ateş ederek ilerliyen Salih Reis fırkasını uzaktan görüyor ve: — İyi bir denizci, acemi on deniz - ciden daha faydalıdır. Salih Reis ya - ve *İman bir deniz kurdu imiş. Diyerek göğsünü kabartıyordu. Barbaros Cezayir kıyılarında bir asır Düşman cephesinde ilk safta büyük | daha - ömrü vefa etse de - dolaşsa, Sa Kh Reis gibi merd, cesur ve tecrübeli bir arkadaş bulamazdı. Barbaros ateşten ve ölümden yılma dığı için, böyle bir arkadaşla birleşince büsbütün coşmuştu. Birdenbire gem? nin güvertesine çıktı: — Haydi çocuklar, Soldan ilerliyes fırkaya yetişelim.. düşmanı sağdan çe virip içimize alalım. Diye bağırdı. Barbarosun sesini duyan gemiciler, birdenbire düşman üzerine ok yağmu ru yağdırmağa başladılar. Zaten top « çular da gülle yağdırmaktan geri dur: muyordu. Barbarosun maiyetindeki gemilerin hepsinde top yoktu. Hattâ kendi ku « manda ettiği geminin bile baş ve orta rteleri üstündeki toplar düşmani yıldırtacak kadar mükemmel değildi., attıkları güllelerin çoğu denize düşü - yor, hedefe varamıyordu. Bereket versin ki, Salih Reisin ge « misinde hem uzun menzilli iki büyük top, hem de yangın çıkaran toplar var- dı. Bu topların attığı gülleler yangın paçavralarını tutuşturarak düşman ge- milerine düşüyor ve gemiler bir anda yanmağa başlıyordu İşte bir büyük gemi, birdenbire he» tarafından ateş almıştt.. Venedik korsanlarından: bir çoğu kendilerini denize atıyorlar ve diğer gemilete sokularak: — Bizi kurtarın.. Türklerin — eline düşmiyelim... “ (Arlasıvar) Dr o Ipl.!âımu;;hli idrar yolları hastalıkları mütehassısı. Köprübaşı Eminönü han Tel: 21916 Dr. SUPHİ ŞENSES İdrar yolları talıkları Ül paramız. Tel, 43924 Üsküdar Mıntakası Tahsilât Müdürlüğünden: -— Göztepe Göztepe mahallesinin eski Çukurçeşme yeni Kadirağa sokağında kâin eski 10 - 11 yeni 11 - 11 sayılı ve mütasarrıfı Binbaşı Tal borcundan dolayı mahalli mezkür müzayedeye 30/4/1937 Cuma günü saat 14 de icra in 608 lira 47 kuruş vaz'edilmiştir. İhalei evveliyesi kılınacağından talip olanların 9 7,5 pey akçeleri ile birlikte Kadıköy kazası idare hey'etine müracaatları. (1953)