7 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

7 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Köy röportajları : 13 Lira ile dünya evine giren delikanlı Bu 13 lira davul, basma, ğıcır!ı kundura, bir iki bakır masrafı imiş, yeni yuvanın mevcudu 14 olsun diye bir lirada biz verdik “>SON POSTA — RHâd. ââ Tramvay kapıları Tramvay kapılarını, tramvaylara so- nuncu olarak binenler kapıyacaklar - mış. Desenize meclisi bezme en sonra gelen ekâbir oluyor da, tramvaya - en sonra gelen niye kapıcı olmasın!.. *Ut Gümrük idaresi bir memurl aleyhine dava açtı Vazifede ihmal ve terahi gösterile -|şahid olarak çağırılmasına lüzum ı“; * Â Sokakta göreceğiniz elleri kapkara —< 1 FO ERRR Ş ZN ” SKU t y e LAİ C NN SŞ K e NON SS Z D T İT Ğ E Ğ GY A AF ! ! ğ t t b Yazan: Güneş ufukta henüz kızarıyordu. Dik ve ser; bir meyil üzerinden Körfez koyunun ihtişamına bakıyorduk. e Yanımızdan uzun bir davar sürüsü ağır ağır, geçti. Üstü başı lime, lime, genç bir çoban işkefe ekmeğini dürüm yapnuş, yiyerek bakınıyor. Şu iri köpeğin korkunç gözleri ışıl ışıl yanmasa, manzara cidden güzel.. * Küçük, basık, toprak bir evin önün- de duralıyoruz. Sakalının çoğu aklaş « van boylu bir adam: iniz, diyor. — Hoş bulduk. Derken, etrafımızı - çıplak — ayaklı, renk renk, entârili bir sürü çocuk hal - kalıyor. «— Bu köyün 10 yıllık muhtarıyım. Alimallah devletin her maslâhatını be- eoririm.» İnanmazsan Kasım Çavuşa soru ver. Köyümüzde şükür Allaha.. Ne ek - sik ki... Mısır tevatür oldu. Tütün der- sen demetlendi. Denk bilem yapılıyor. 'Tahsildarın parasını ferah ferah veri - yoruz. Emme gel gelelim pazardaki tücca- ra borcumuzu ödiyemedik bir türlü... — Ya, mektep, diyoruz. Bu çocuklar okumuyor mu? Başını bilmiş adamların edası ile büküyor. Kıt Jügat dağarcığı içinden şunları çıkarıyor: — Köyhlü kısmı, hâşâ huzurdan, böy- le gelmiş, böyle gidiyordu. Sağ olsun, ata babamıza, bize <efen- di» deyiverince, efendi dedi mek - tepte okur. Biz olamıyacağız. Çocuk - larımız bari olsun diyerek karşı diva- nın mektebe gidiyorlar. Fakat mek - tep uzak. Kış günleri pek zör oluyor bu işler...2 * Esmer, kalın kaşlı bir delikanlı kar- şımızda el bağladı. Ve yerden bir te - menna yaparak, elimi öpmek istedi. Kendimi bizim eski Halkevi reisi yüce Rifat sandım: — El öpenlerin çok olsun, dedim. Meğerse, evleniyormuş bu delikanlı. Köy düğünlerini az çok görmüşümdür. Erbaanın Çerkes düğünlerine bayı - —— aa Cevdet Yakup lındım. Samsun, Çorum, Tokat, Balıke- sir, Adana köy düğünlerinde sağdıçlık. bile ettim, Delikanlı 13 lira ile dünya evine gi - recekmiş. Bu da, davüul, basma, gıcırlı kondura, bir iki bakır masrafı imiş.. Üst tarafını eksik olmasınlar, hısım ak- raba vermiş. Hattâ muhtarın beyaz atı da gelin için hazırlanmış bile.., Genç köylüye | lira da biz verdik. Şu 13 şaametten kurtulsun da liraları 14 olsun diye.. * Yılan gibi kıvrılan dar bir palikadan Kazıklı iskelesine iniyoruz. Gözlerimde renk renk, boy boy, na- siyeleri temiz, içleri, dışları temiz in- sanların hayali var.. Hallerinden ve yaşayışlarından memnun insanların... aa ———r——.—————. ÖNÜL İŞLERİ' Vak'asının esasını Satırlar arasında Sezeceğiniz bir mesele Bay «Mi, 'T. C, Aş.» a: Mademki kararınızı verdiniz, tat- bik edeceksiniz. Meselenin his ve mantık bakımından bana verdiği dü- şünceleri bir kenara bırakarak sa - dece suallerinize cevap vermekle ik- tifa edeceğim: » | — Kadının mektüpları bana sa- mimi olduğu hissini verdi. Kendisini temiz ruhlu olarak gördüm. Fakat a- ranızdaki beş senelik yaş farkı ki - min aleyhine, tâsrih etmemişsiniz. Bir gönül macerasında en mühim bir âmil olan bu nokta müphem kalın - ca, kat'i bir hüküm vermekten çe - kindim. 2 — Ayrilmak kararını veren ka- dını kocasının yanında «sonuna ka- dar» tutabilecek hiç bit kuvvet yok- tur. Mahkemeye müracaat edebilir. Sebep olarak — «geçimsizlik» gibi müphem bir vaziyeti ile Üürebi lir, izahat vermekten çekindiği tak- tirde «ruhi anlaşmamazlık» ta diye- bilir. Hâkim talebi muhakkak red - dedecektir. i bir talep dermi taktirde hâkim bir anlaşma müdde- ti tayin edecektir. Bu müddetin hi- tamında da ısrar edilecek olursa sı- ra muvakkat ayrı yaşama kararına varır. Nihayet talâk kat'iyet kesbe - der. Fakat bu taktirde dahi kadına bir yıl evlenmeme cezası verilebilir. Meselenin üç sene uzaması ihtima - Tini göze alınız, 3 — Erkek k&çan karısını zabıta kuvveti ile evine getirtebilir. Fakat kadının evinden ayrılması talâk ta - lehini müteakip olursa bu mahzur n kalkar. 4 — Evli kadının - kendi rızasile olsa bile 4bir yabancı erkeğe kaç - ması yabancı erkeğe teza tahmil e - der, 53 — Vicdan önünde meselenin bi- ricik kabili müdafma tarafı kadının çocuk sahibi olmayışıdır. Fakat «geçinmek niyetinde olmadığı için çocuk yapmaktan çekinmiştire id - diası bence kabili münakaşadır. Biraz derinleştirilince altından &a - demi ehliyet» in çıkmasi da müm - kündür. Size küçük bir hatıramı söy - yim: Bundan tam 7 sene evvel sizin- ki ile tamamen ayni vaziyette bir ai- le ile tanıştım. Garip bir tesadüf be- ni kadınla da, erkekle de karşı kar - Şıya getirdi. Sizin önünüzde teres - süm etmekte olan yola ayak bastı - lar. Adli safha dört yıl sürdü. De - mek ki 3 senedenberi evlenmek im- ü n irler. Fakat dört yıl süren uğraşma sinirlerini o kadar bozdu ve yıprattı ki bugün kendile- rinde yeni bir yuva kurmak imkânı- nı bulamıyorlar. Münasebetleri ke « silmek üzeredir. TEYZE | biri bir tek beyaz eh 13 lira ile yuva kuran, 13 dönümlük | | İnsanları sakın ayakkabı cu olarak binenlerdir. * Tramvaya biner binmez söyliyecek: yet Nihayet? — Tramvaya sonuncudan bir evvel binmek fırsatını bulabildim. * Tramvay kapısında: — Sana söylüyorum, kapı ha da yüzüme bakıyor, aç zifen değil mi, patlasan da, açacaksın. yı aç. Da - lasan da * Genç erkek, genç kızın tramvay kapısında duracaklar; bir a - ğızdan söyliyocekler: «Açılsın demir kapı, açılsın demir kapı», «Yâr seninle benim için, yâr senin- le benim içine * Eskiden bir kapıyı açık bırakıp gi - dene: — Evinde kapı yok mu senin? Derlerdi. Tâbir değişecek: — Hiç tramvaya sonuncu olarak bin- medin mi? diyecekler. * Apartıman kapıcısının yüzü güle cek; — İyiroldu, kapıcılığın ne güç bir iş olduğunu öğrenirler. * Sonuncu binen tramvay kapısını ka- pamıştı. Biri inecek oldu; açtı. İnecek görgülü bir insand. Kapıyı açanın a- Yucuna bir on kuruşluk sıkıştırdı. Gazetelerde şöyle hâvadisler göre - ceğiz: «Tramvay kapılarını, tramvaya son binenin kapaması usu lidenberi şehirdeki mağazalardan hiç wven â.'ıîâwı;ş « lardır.» * — Bu yanındaki adam kim? — Uşağım! — Ne diye yanında gezdiriyorsun? — Tramvaya benden sonra binmesi topraktan ekmek çıkaran «k dilerimizin» bu, sade hi ve ışık katmak için derti Köy kalkınmasının ana hatları köy- lü içinde yaşamakla, köylüyü tanımak. la ve bilhassa köylüyü anlamakla in - kişaf etse o zaman beklediğimiz egü - neş> sanırım ya, daha erken doğacak... Siyah Grogren kanotye, kenarı i- ki katlıdır.. Menekşelerle slüdür. Seyrek delikli vualet'in üze mor puanlar iylcnmişu';. kolunda | tatbik edile -| boyacıları |Tek, gümrük idaresinin zararını mücib |dü. Duruşmanın devamını, 28 may zannetmeyiniz. Onlar yramvaya sonun-|netice ortaya konulduğu iddiasile açı- |cuma günü saat 10 a bıraktı. lan bir davanın duruşması, üçüncü ce- zada başlamıştır. Davacı, İstanbüul İdhalât Gümrüğü- — Epey zahmet çektim amma; nihâ-| gü Gümhrük Vekili, şöyle diyor: T ' 4 — Bir zaman mühâsehede namzed | Binda Cafer ve Cemil ı|memur olarak çalışan Zahid, bir be - yanname meselesinde müruru zımana sebeb olmuş ve bu suretle gümrük ida- resini 229 lira 38 kuruş zarara sok - muştur. Eğer vazifesinde ihmal ve t Va -|rahi göstermeyip de, bu işin doşyasını |Ü tetkik etseydi, bu para gümrük idare- since varidat kaydolunurdu. Halbuki, müruru zaman dolayısile buna imkân kalmamıştır! z Zahid, şimdi burada değilmiş. Taş- rada bir yerdeymiş. Kendisinin duruş- madan vareste tutulması isteğile, ora- da istinabe yolile verdiği ifadede, id- halât gümrüğü muhasebesinde namzet memur olaşak çalışırken, azami gay - ret gösterdiğini, hattâ işlerin çokluğu dolayısile bazı evrakı - evine götürüp geceleri evde tetkik ettiğini, mevzuu- bahs işlerle başka muhasiblerin de meş İgul olduğunu, mürüru zamana uğri - yan te'kid mektubu meselesinde ken- - İdisinin hiç bir ihmal ve terahisi bulun- madığını, o sirada bu işin dosyasını, başka bir yerden gelmiş olan muha - siblerden Mehmet Aliye devretmiş bu- lunduğunu anlatıyordu. Reis Necib Nadir, gümrük vekilinc, dosyaların bir memurdan diğer bir me mura devri muamelesinin, — etraflıca kayda'ğiçip geçmediğini sordu. Güm: rük vekili: — Gelen yeni memura «bu evrak artık sana aiddir-» denilince, — teslim İve tesellüm işi tamamdır, dedi, devir myuamelesi tekemmül etmiş, demek « tir. Zaten bir memurun infikâki ve di- ğer bir memurun >vürudile beraber, vaziyet bu şekle girer. Artık, yeni me- murun zimmeti meşgul sayılır! Heyek muhasib Zahidin müdafaa- sına nazaran, muhasib Mehmet Alinin İdilmiştir. !_______s_________________.._/ L —. Sizin ise “ Son Posta ,, dan hediyenizi alınız | Her resmi cık;ı okuyucuya 8 liralık hediye veya bedelini veriyoruz. arasında Son Posta okuyucuları bir eğlence tertip etti: Hergün memleketin bir köşesinde çekilmiş kalabalık bir halk - kitle- sini gösteren bir fotograf çektiri- yoruz. * Bu fotografı — altıncı — no- ter Bay Galip Bingöle göstermekte, içinden tek bir simayı ayırmaktayız. Dikkat ediniz: Bu seçilen sima belki sizi, belki bir dostunuzu, belki uzaktan yakından bir tanıdığınızı gösteriyor. Mesele basit: Seçilen resmin sahib. ida- remize müracaat ettiği zaman kendisi- ne üç İiralık bir hediye takdim edile- gektir. Okuyucu taşrada ise mektupla müracsalını müteakıp hediyesi yolla - yangının, atölyede | | — Sultanahmet birinci sulh ceza, d“' Abud efendi yangını işi mahkemede Marpuççularda Abud Efendi h' kardeşlere #" atölyeden, geçenlerde yangin çı atölyenin üç odasındaki ahşap kıstlif lar, çorap ve fanilâlar yanmış, m neler de kısmen harap — olmuştu. © çalışan Ay?e'f" tü fişini prizde bırakması neticesit de, kızan ütünün üstünde bulunduğ? masanın tutuşmasile — başladığı şılmıştı. Bunun üzerine de, mal sahif” leri iki kardeşle atölyede çalışan AY7 ve Hamide haklarında takibata girif mişti. bu davaya bakmış, suçun mahiyeti i!” barile, davayı asliye — cezaya ait göf müş, dosyayı müddeiumumiliğe İ*d göndermiştir. Kadını yaralıyan berbere ceza kesildi Kadıköyünde Kurbağalı derede KÂ mil bey sokağında oturan berber Muf tafa oğlu Tevfik, bundan bir mü: evvel; Leman isminde bir - kadını #9 kulağı yanından tabanca kurşunile YX ralamıştı. Bu suçtan dolayı da ağır ©? zada duruşması yapılıyordu. Berber Tevfik, Lemamı başbaşa & lenmeğe davet etmiş, Leman bu teklir h reddedince, hiddete kapılan berbef silâha davranmış ve..... Vak'anın duruşması, dün ağır ©7 zada karara bağlandı. Tevfik, bir sen& iki ay hapis cezası yedi. Bergamada parasız pamuk tohumu dağıtılıyor Bergama (Hususi) — Pımukcuh: ra parasız tohum dağıtılmıştır. Tohut lar en iyi cinstendir. Yalnız Bergamt bölgesi için 25 bin kilo tohum tevzi © nacaktır. Yukarda gördüğünüz (om&': İstanbulda çekilmiştir. Çehresi yuvü| lak dahiline alınmış olan Bayan Mt baamıza müractaat ederse hediyesi d:; hal verilecektir. Bundan evvi neşte & gimiz — fotoğraflarda — kendilerini *, nıyan — okuyucularımız maıbnn':'uı za müracaat ederek hediyelerini âl tadırlar. * ğ DİKKAT: Bu sütunda resimleri , hafta içinde almalıdırlar, haklarını kaybedeceklerdir. Bu #” v det İstanbul haricindeki okuyucul” mız için gn beş gündür,

Bu sayıdan diğer sayfalar: