İttihad ve Terakkide on sene On üçüncü kısim. No. 6 Merkezi Umumi âzalarının üzerine ağır bir kâbüs çökmüştü Talât Paşa da bir ınkılapçı cazıbesı, bir nev'i şeytan tüyü vardı; o busayede herkesin emniyetini kazanmış ve yavaş yavaş sivrilip sadrâzamlığa kadar gelmişti Her iki doktor da fikirlerinde mu- tırdırlar; ikisi de benim zayıf tara - fımdan yakalamak, korkaklıkla itti - ham edileceğimi söylemek tarafına gi- diyorlar. Ben bu hamleye karşı da za- yaf değilim. On senedir, arada sırada korkaklık, cesurluk imtihanlarımı ver- miş bir adam olmak hakkını artık haiz olabilirim. Artık, dünkü genç değilim; büyük kabine zamanında Tanin kapa- tıldığı zaman rahatça evimde oturup bile bile, beni Bökitağa bölüğüne götü- recek memuru beklemişim. Bugün de korkmuyorum, Bununla beraber, İtti- hat ve Terakki namına söylenecek ar- tık hiç bir söz kalmadığına kaniim. Mithat Şükrü de Taninin kapatılması fikrinde Görüyorum ki Mithat Şükrü de be- nim fikrimdedir. O da vaziyeti daha soğukkanlılıkla ve hakikt mânasile gö- rüyor: İttihat ve Terakki bitirmiştir. Vukuatın altında ezilmiş- B. Mitat Şükrü vazifesini|anlamak kabil değikdi. O tarihte mer-| konuşmalardan çıkacak. kezi umumide iki nevi aza vardı: J|tor Nazım ve Bahaettin, müfrit, sekter insanlardı. Her şeyde mücadeleci, en son noktaya kadar gitme ateşi içinde idiler. Doktor Rüsuhf fkir yapmak- tan ziyade, fikir tahlilcisi, iyi bir sko- lâstik mantıkçı, Ziya Gökâlp başka bir adam: İşe karışmaz, içtimai metot- la siyasi fikir doğuran bir mefküre ve iman makinesi, Mithat Şükrü, Ta - lât paşanın gölgesidir. Başlıbaşı arkadaşlarile beraber — bir fikir sahibi olarak merkezi umumide bir hareket yapan bir upsur da Kara Ke- maldir. Askerlikten gelme Rıza, Atıf, Hilmi gibi unsurlar ise herkesle bera- ber yürüyüp gidenlerdir. Şu halde mi yoktur; Talât paşa, arkadaşlarile konuşa konuşa bir karar verecektir ve İttihat ve Terakki de onu yapacaktır. O da, sabahtan beri içeride bir odada konuşup duruyor. Karar oradan, bu Fakat, ben artık kanim ki kararı tir. Silinmeğe, dağılmağa mahkümdur. Muayyen bir fikri olanlar, muayyen | bizzat Talât paşa verecek, fikirleri bir bir fikri olmayıp da kuzu gibi, sürü ile araya o toplıyacaktır. Onun haricinde — Korku mevzubhahs değildir. Mu-|beraber gidenler. Muayyen fikri olan-|bütün fikirlerde perişanlık vardı. Diyor ki : hittin korkmaz. Fakat «Ne söyliyece-İların da aralarında farklar vardı. Dok- ğim?» diye düşünmekte haklıdır. Ona karşı, Bahaettin Şakir, püsküren bir mantıkla, hâlâ İttihat ve Terakkinin henüz tarihi vazifesinin bitmemiş olduğunu ispata çalışıyor, tam bir jacobin! Halbuki, her iki zat da bir aralık Taninin son senedeki sönüklüğünden dolayı vaktile beni itham etmiş, bir aralık benim yanımda çalışan bir gen- €in benim yerime Taninin başına geç- mek emelile ve benim Avrupada bu - lünduğum sırada yapmak istediği en- trikalara safiyane alet olmuş insan - lardı. 917 senesinde Almanyadan dön- düğüm zaman Mithat Şükrü bana bu hâdiseyi haber vermiş ve «bak bizzat senin getirdiğin ve himaye gencin marifetleri... Bizim içimizde böyle adam bulunmamalı, bir şekilde aşırln demişti.. O zaman benim Tanini kâfi derecede canlı tu- tamadığımı söyliyen doktorlar, şimdi benim gazetenin başında, mücadeleye devam etmemi istiyorlardı! Münakaşa orada kaldı. Mithat Şük- rü benimle olduktan sonra iş kolaydı Fakat, asıl mesele Tanin de değil, eix| hat ve Terakkide idi. O ne oluyurdu) O ne yapacaktı? O gün sabahtanberi, kaynaşan mer- kezi umumide şimdiye kadar olup bi- ten şeyleri öğrenmiştim. Ya olacak geyler? İttihat ve Terakkinin yapacak- ları ve yapmak istiyecekleri? Ne olacaktı ? Meydanda olanlara, rastgeldikleri - me sualler soruyordum. Fakat, bir şey Nöbetçi Eczaneler Bu geceki nöbetçi eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri). — Beyazıtla: (Haydar). Fenerde: (Emilyadi). Şehre - mininde: (Nâzım). Karagümrükte: (A- münasip yiD. Samatyada: (Rıdvan). Şehzade - başında; (Asaf). Eyüpte: (Hikmet Atla - maz). Eminönünde: Küçükpaaarda; — (Yorgi). — Alemdarda (Abdülkadir). Bakırköyünde: (İstipan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl — eaddesinde: (Garih). Galatada: luşta: (Kurtuluş). —Maçkada: — (Feyzl) Beşiktaşta; (AlI Rıza Roğariçi ve Adaları (Hüseyin Hüsnü) (Galatasaray) ve (Aldayet). Kurtu - Sarıyerde: (Halk), Heybe- ). Büyükadada (Halk), lide: ateş | ettiğin | Meraklılarına 200 ll& 600 metro DAİMON ile kullanınız, markasına dikkat 1 — Kredi'0 2 —R.X.H. Yahni 3 — E. Bivas ve şürekâsı 4 — N. Alevropulu ve mahtumu S — Naum Y. Papatedero 6 Safro biraderler Naum Yorki ve şeriki 8 — Edvart Hazaryan 9 — Ruzkallo $Ş. Hayat 10 — İskonto ve ticaret kollekcif Ş, 11 — Zülfü Ali 12— —Sami Danon 13 — İzak Bahar Juda 14 — Sava Nettici 185— Darıgomiz N. Kmandaref DAiMON Fenerleri z DAİMON fenerleri gelmiştir. İyi oşık almak için yalnız DAİMON Ampullarını ve her yerde DAİMON (Arkası var) Müjde: işik veren Pilleri edininz. 16 — 17 18 19 20 — Leonide Kaleroni ve ş. 21 — Siyacı oğlu Arlin 22 — Jozef Negrin 23 — Vahram M. İşlemeciyan 24 — M Bakir 25 — Emanocel Satrancadis 26 — Rafael Evram Amon 27 — Gözen Şayo Eskinazi Negrin Ş. 28 — Hacı Maniş oğlu Naum 29 — Seyfi 30 — Albert Kohen ve İlya Kalderon 18/6/933 tarihinde 2279 No, h ödünç para verme işleri kanununun 9 uncu maddesi mucibince yukarıda isimleri yazılı faizcilerden werdikleri paraların 12 den fazlasında m idarei hususiye hissesi olarak belediyeye tediye 9o 12 den fazla” faizle kanunda yazılı nisbelter dairesindeki mikta- edilmiştir. Belediyeye verilen hiştelerin Go 25 i bu faizcilerden faizle para alanlara verilcceği gene ayni kanunda yazılı olduğundan alâkadarların 9, 12 den fazla faizin muayyen miktardaki idarei hususiye hissesinden kendilerine isabet edecek miktarı geri almak özere belediye- ye gelmeleri ilân olunur. (B.) (1647) &.4 Keşif bedeli 15,873 lira 22 kuruş olan Florya plâjı tesisatından soyunma kabi- neleri inşaatı kapalı zarfla eksillmeye konulmuş'ur. Şartnamesi ve keşif evrakı 80 kuruş bedelle Levazım Müdürlüğünden alınır. İhalesi 25/Mart/937 perşembe gü- mü saat 15 de yapılacaktır. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vetika ile 1190 lira 49 kuruşluk muvakkat teminat makbuz veya mektubunu havi teklif zarflarını İ« hale santinden bir saat evvel Daimi Encümene vermelidirler. «1360. * * Belediye kimyahanesi için lüzumu olan 29 kalem âlât ve edevat açık eksiltme- ye konulmuş'ur. Bunların hepsine 1050 lira bedel şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 — numaralı kanunda yazılı vesika ve 78 lira 75 kuruşluk ilk teminat makbuz veya 30/3/937 Salı günü saat 14 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar. (B.) tahbmin alunmuştur. — Listesile mektubile beraber (1464) WARis A 5 ; MÜTAREKE GÜNLERİNDE İTTİHAD VE TERAKKİ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen müttehit, mütecanis bir merkezi umu-| Kesik ba şla kollar Çeviren: Faik Bercmen Rio dö Janeyronun sokakları müthiş kalabalıktı. Herkes karnava! bayramı- nı tes'it etmekteydi. Kalabalığın ara sından iki kişi konuşarak yürüyorlardı. — Katil kaçarsa fena.. bugün diğer arkadaşlar da mezun.. Bunu söyleyen ser taharri Pyeriraydı. muavini sesini çıkarmadı. — Ben bugün katili mutlaka yakalı- yacağım.. Bunun üzerine muavini başını salla- di ve; — Her şeyden evvel şunuü unutuyor- sun, dedi, Daha maktulün kim olduğu- nu bilmiyoruz. Kollarla baş meydanda yok, Önce onları bu! ki. — Ben evvelâ katili bulacağım.. gö- receksin. Cinayet dün gece sokağın- d pılmişti. Muavin bir aralık: | —Gelş İmız dinle |dedi, İki taharri Santral kahvesine girdi- 1 du. Bütün müşteriler eririnin gözü, birden, yanı başların- daki masada şarap içen, ve sırtında u- zun siyah bir pelerin bulunan bır ada- |ma dü; ve arkadaşına doğru eğilerek: — İşte katil bu! dedi. — Bu mu? — Evet.. katil bu! Uzun siyah pel: şişesini daha boş nli adam bir şarap 1. Ve içti. Sonra tez- çıktı. O zaman Pyerira arkadaşına: Yolda, muavin: — Peki amma bunun ka kestirdin? 1 olduğunu 'ye sordu. mı bil, pelerinli adamın — yan onu yakasından tutlu ve: — Dur! dedi seni Dözarküs cinayeti- le maznun olarak tevkif ediyorum. Muavini arkadan yetişerek ilâve etti: Cumhuriyet namına., Bunun üzerine adam gülümseyerek omuzlarını silkti ve: - Öldürdüğüm adamın adıni bilmek isterdim! dedi. Sana onun ismini sonra ş'ı*nk lerim. Sen şimdi kollarla başı nereye koydu- ğunu anlat! Bu esnada etrafta bir kalabalık pey- dahlandı. Biri: — Ne yapmış acaba? diye sordu. Başka birisi cevap verdi.: — Galiba sarhoş! Bir üçüncüsü: — Ama tuhaf iş ha! diye homurdan- dı. Bayram gününde bile il yorlar. |Pyerira ile müavij nun olduğu halde, bir otomobile atladılar ve m larıma do, ü larla baş nexet Siyah pelerinli adam baş 1 Ve muzaffer bir gülüşle gül- | gâha doğru yürüdü ve parayı vererek | Hadi kalk dedi, arkasından gide- | h | Gedi. yollandılar. * Ser taharri, maznunu karşısına otur- | tarak: |rak: — Fakat söylediklerinizi anlamıyos -| rum! dedi, Başla kollar! Bu da ne de « mek? — Adın ne? — Bunu bana sormağa hakkınız var mı? Pyi bi ira elini kaldırıp adamın suratına le indi - Adın ne söyle be herif. Aadam gene aldırı Gülümseye« rek: — Her şeyden evvel beni ginizi söyleyi eli bir daha kalktı ve Na indi adı adı. arkasından bir yumruk daha ek ti. O zaman muavini: os'ul olacaksın! diye fisildediı: rışma! u sefer adamın kolunu tü- up “Müthiş bir surette büktü. - Söyle adın ne? Ada—n gene cevap vermedi. Ser ta harr ledi: 'n sana söyletmenin yolunu bu- lurum şimdi.. O zaman maznun: — Adım Fransisko Sabajodur, dedi, — Ha şöyle yola gel! Şimdi anlat kol- ŞI nereye sakladın? nerek. Görüyor musun, bu işde yanıldın! Hemen telefonu açtılar ve Orianeo şirketini buldular. Şirketten Fransisko Sabajonun ortak bulunduğunu ve na- fa vekilinin yeğeni olduğunu söy ker.. Bu malümat üzerine uzun siyah pe- lerinli adamı bıraklılar. Fransisko müdüriyetten çıkınca bir taksiye atladı ve doğru Santral kahvesi- i, Oradan, demin emanet bıraktı. ği küçük bir valizi aldı ve onu orada bekleyen kapalı bir otomobile bindi.. Otomobilde yavaşça valizi açtı. Valize de, kesik bir başla iki köl vardı.. Yarınki nushamızda : omayı yıkacağım! Yazan: Kadircan Kaflı Faydalı bilgiler (Baştarafı 7 inci sayfada) lardan maada çok sulu asid klorldrik örtleme de tatbik edilir. ilerde: Sıcak süt veya trebantin : içinde lekeli kısım parmakla ur