SON POSTA 16 Mart L—OMATBUAT HATIRALARI — || “ Bu gece de Ka KİK F3 Sahneye Hâmit, “Ben rüyamda Çık.-caksın !, bile bö le heze ann İngilterenin tanınmış yle hezey etmem!,, diyordu aktörü, ölürken zevcesinden bunu istedi z Londra, 12 (Mart) — Bu gece Kral Fiorinalı elinde Hâmidin mektubu olduğu halde bomba |: Ş &ibi içeri girdi. Çok kızmıştı. “Teessüfler... Diye bağırdı, | beni üstadın yanında mahcup ettiniz !, Ankarada Futbol Maçları Ankaragücü ile Gençlerbirliği 1-1 herzge_ra _klldılar Oyunun temdidi ı;ı_;lul bulunamadığından şampiyon tiyatrosunun büyük afişi ateşten harf lerl ene «Cennet geçidi» piyesinin aoynanacağını ilân ediyordu. Bu afişin da gene elekirik ampullerinden it Hikmet, gibi hariku- ır çok kuvvetli nın bi - âs ettiren be- Hâmitle, Fikretle, tapla, Sami Paşazade Sezai Beyle Olan yakın muarefelerinden bahseder- Ü. Ve ökide birde redingotunum iç cep- lerine ellerini daldırarak oradan çı * küme küme mektupları bize BÖösterirdi: — İşte bu üsladı âzam Hâmidin. — İşte bu Tevfik Fikreti — İşte bu Cenab — Bu da Sami Pa: n bu mektuplar bu m kend! e! yazılarile . Bunda hiç bir ferdin tered. 'e şüpbesi yoktu. Fakat o, bu mek- ları, her geldiği akşam birer vesile Ularak bize okurdu. O derecede ki, n yanındaki edebi soh- rt üstadın almamağa çalış - Osman Cemal bir Te yisanla «Cenap> derken Filori- dinin elini cebine soktluğunu görür ez birden irkilip dilini değişti - — Evet, Cenab, Cenab.. Cenabıhak :*: büyüktür. Hikmetinden sual olun- Z.. ye dilini ve sözünün mecrasını fahvil ederdi. *Mübarek şiir kralının elbisesi alelâ- Öe bir elbise değil, iki ş l Ti Üstat ve meşa rer seyyar ktup kütüphanesi idi. Belki de o, h:“!n için elbise olarak daima gayet ! ve geniş redin, meği tercih bi at etmi Cisminin ve cirminin Bi Misli olan ne rağmen ce - İhdeki mektuplar ona mahmul — bir Rki veriyordu. urî“îh.ıyeı ona karşı tasmim edilen lâ - Şu şekilde kararlaştırıldı: mtbduıhak Hâmidin müşaşa ve tan- ,lı-“ Üslübu taklit edilerek bir şiir Bacak; bunun, Hâmit Beyin gayri ;_m*evir bir şiliri olduğu söylenecek, Üki isine arzedilip muvafakati ahn - _a'an sonra (Şebap) da neşrine mü - _h'îhf alınması için kendisinin tayas- Tica edilecekti. o T gün bunu aramızda tesbit edip .“'“:" Beyi Eminönü meydanında bi- Iktan sonra Sait Hikmetin cebir ve _h.dr_ı:e Balıkpazarına doğru dümeni h.,_“k' Ve onun ısrarile orada bir mey- ye girdik. ,_b'_'_'"îr. Mütareke devri olmakla be- kaka, B_a!_ıkıumrx meyhaneleri İtilâf Rolj serinin sokulamadığı yerlerdir. lar) - SOkakları eciş bücüş darlığı on - hekten — korkutuyordu. ilk defa arkadaşlarımla BT 6 a ör, 3.4 kişi de tez- ünda fasulya piyazı ve turp sa- -| .|lan mua latasile meze yaparak rakı içiyorlar - dı. Meğer meyhanenin üst katı da var - mış. Fakat oraya kimse çıkmaya lü « zum ve zaruret görmüyor. Nihayet Sait Hikmetin zorile yuka- rı kata tırmandık. Hakikaten orası $bomboş, asude ve tenha idi. Aramızda takarrür eden — ilk şart, Abdülhak Hâmide atfedilen şiirin ila- de itibarile azamf ahenkli olması ve fakat o nisbette de manadan uzak bu- lunması ve yahut, mananın ahenk için- de kaybolması idi. Hepimiz birer mısra söyliyerek ve bir hayli kafa patlattıktan sonra şiiri ikmale muvaffak olduk. Hafızam be- ni aldatmıyorsa şöyle bir garibe mey - dana çıkmıştı: Çengi hayabımdan olmaş Bahrıumman çüki çâk Mürgt ruhsarından aşkı eylemiş dil tabınâk Dideler şellâlei kikülkarayı hunfeşan Hakimarlar asumana eylemekte inhimâk Mihrü mahı pute içere mezcedip — kıldık gubar Ravzal hicranda vuslat eyledi yari helâk Badei gülçehrenin her katrası bir kühsar Düferalar tarı tertarında aşkın püküpük Samıtı canan kârı nayabundan — etmişti züzer Cuşa geldi meyvet derya olan ulku semâk Guürrei pür iplihacı iptisamı bestelep Lavha didar eyleyip gösterdi levlâke levlâk Reybü zatıla veede varmış fşıki çarpareyim Mefharı vicdamı şevkim yeştekikü iştikâk! İşin ağır tarafı asıl bundan sonra idi. Bu şiiri aramızda hangı babayiğit, gülmeden ve belli etmeden Nazım Be- ye okuyacaktı. Bu noktada bütün ar - kadaşlarım beni yalnız bıraklılar - ye hiç kimse bu işi üstüne almak - iste medi. Hakikaten, böyle bir işin, onların çe- kindiği kadar müşkül olduğunu, erte- si akşam, bu şiiri Nâzım Beye okur - ken hissettim, Gülmemek için nefsimi ne kadar zorladığımı bir ben, bir de Allah bilir, Nihayet şilirin okumasını bitirdim amma, ben de tamamen bit - tim ve olduğum yerde külçe gibi kal . dim. Nazım Bey, mısraların bazı kısımla- rında «imale» ler bulmakla beraber bunun Hâmidin şitri olduğunda tered- düt göstermedi. Hele ©o «Kâkülsarayı hunfeşan » — terkibine bayıldı. Bu- nun, «Mmaşukanın saçları diken di- ken olmuş ta altından kanlar fışktırıyor» manasına geldiğini söyledi. Kendisine uzattığımız kalemi eline a- lan Nazım Bey Hâmide hitaben bir mektup yazdı. Meali takriben şu idi: «Bazı şebanı edip, şöyle bir Ze desteris olmuşlar. Mecmuala - şretmek istiyorlar. nle o - refemden bilistifade bu husus- |ta müsaadenizi istihsal vazifesin! bana |tahmil ettiler. Onların istirhamı benim | de istirhamımdır.» O akşam da bermutat alayıvâlâ ile Babıâğliden indik. Postahanenin önüne gelince Osman Cemal onu hemen pos- da neşr daha büyük harflerie başlıca ân ediyordu. ahınç- dolu idi, Piyes bilhassa bir mul enin n merak ediyordu. ra ona da geldi. Bir aktör rüş bi damdan bahseder - ken Mary Tempest'e : — Ölüm, son nefesini verdiği daki- kaya kadar hiç bir zaman aklına gel. Aktris : — Bunu başkası da acaba düşünür mü? mukabelesinde bulundu. Bu cümleyi tıpkı aylardan beri yap tığı şekilde lemişti. Sesinde ne bir iftreme, ne bir eseri vardı. Halbuki dinleyenler belki de bir hıc. | yüklenmiş olan Gençler Birliği bir sa- İ bi cası ölmüştü. Fakat hasta da karısına: — Bu gece de oynayacaksın, temsii |'devam etmelidir. Söz ver bana, demiş ti. Ve işte aktris bu gece oynarken elli yıldan beri birlikte yaşadığı. sevdiği, hayat ve sahne arkadaşlığı ği ada- |ma verdiği sözü yerine getiriyordu. Şu İnu da söyliyeyim: Ölen İngilterenin yen iyi aktörü, karısı da dâhı sayılan en | büyük aktrisi idi sevdiği ko-| ği sıra- Güreşcilerimiz dönüyorler Avrupadaki güreşçilerimiz bugün saat iki de Romanya vapurile şehrimi- " |ze geleceklerdir. | tahaneye soktu ve zarfı kendi elile pos- taya attırdı. Artik içimiz rahat etmiş, onun cay - ması korkusundan kurlulmuştuk. Yapılacak iş, şimdi neticeye intizar- d. Aradan 34 gün ya geçli, ya geç - medi, bir gün vilâyetin önündeki so - kaktan Filorinalının bir elinde şemsi - yesi, pardesüsünün etekler: yelken gibi açılmış, hal ve vaz'ile yelesi dikilmiş bir aslan heybetile gelmekte olduğunu | görünce gülmekten kırılıyorduk. Ni hayet hışımla kapiyı açtı, içeri bomba gibi girdi. Çok kızmıştı. Daha bize söz söylemeğe vakit bırakmadan: — Teessüfler, teessüfler, beni üsta- dın yanında mahçup ve şeremsar et - tiniz, diyerek söylendi, durdu ve gön- derdiği mektuba karşı Höâmitten aldı - ği cevabı okudu. Hâmit, cevabında Nazım Beye tees- süf ediyor ve diyordu ki: «Gençler böyle bir şiir olabilirler; fakat sen bana n ta bu şiirin nâzımı olmağı Böyle bir şiir yazmam şöyle dursun, ben rüyamda bile böyle hezeyan et - mem,e Salâhaddin Enis takım tayin olunamadı. İki Ankara, 14 (Hu « çe susi) — Ankara lik maçlarının nihaye- — tinde, sayıları müsa © vi olan Ankaragücü — ve Gençlerbirliği ta kımları lik şampi - yonluğu için pazar günü ücü seçilmiş olan bu ku | “lüplerin şampiyona — Maçı tahmin edildi- © ği kadar büyük bir heyecan uyandırma di Genç ve oyun tec rübeleri henüz lüzumu kadar inkişaf et memiş olan bu iki takım oyuncuları doksan dakikalık maç esnasında ender kaydedilebilecek güzel hücum ve mü- dafaa yapmışlar, oyun devamı müdde- tince de bezgin ve yorgun didişmeler- den kurtulamamışlardır. Ankara Tik maçlarının nihayet sekiz on Oyundan ibaret olan maçlarından klüpleri hesabına endişe eddlecek ka . dar yorgun bir vaziyette olan bu ta- kımlar Temmuz ortalarına kadar de - vam edecek olan «milli küme» oyunla- rında büyük zorluklar içinde kalacak. lardır. Birinci devrenin başlarında büyük bir hâkimiyetle Ankara Gücü kalesine yı yaparak oldukça hâkim bir vaziyet. te haftaymı galip bitirdiler, Rüzgfr altında kuvvetlice bir müda: faa yapmak zaruretinde olan Ankara- gücü devreyi böyle savuşturunca hiç değilse beraberlik kaygusile ikinci dev re daha açık hücumlara girişti. Ankaranın cidden en isabetli oyun- cusu sol açık Hamdi, her yakaladığı fırsatta Gençler kalesi müdafaasını ko layca sarstığından hücum peşinde ko- şa koşa güzel bir şütle beraberlik sayı- sını da yaptı. Beraberlikten sonra oyun tamamile Ankara Gücü lehine döndü. Oyun şekli göründüğü gibi devam etsey maç bilâ tereddüt birkaç sayı farkl gençlerin aleyhine bitecekti. takım birinci addedildiler Gençler Birliği yalnız uzun vuruşlu bir müdafaa. Ankaragücü de fazla c- min bir oyun sistemi tutturmuş, kale yakınlarında yakalanan birkaç fırsa! ta kaçtığından maç | - | berabere bitti. Oyun temdit edilmesi için şekil bu- lunamadığından şampiyon takım tayin edilemedi. Fırsat olursa birincilik için iki takım gene karşılaşacaktır. Bundan başka tuhaf bir tesadüf bu hafta milli küme maçları için bu iki takımı gene karşı karşıya getirecektir. Atletizm mevsimi için hazırlıklar başlıyor Atletizm federasyonu yeni mevsim programı için geniş hazırlıklar yapmak tadır. Bugüne kadar faaliyet: ancak bir kaç şehri aşamamış olan Atletizm işle- rimiz bugünkü yeni şekil ile daha şi- mullü bir vaziyet almaktadır. Atletizmin bugüne kadar lâyik oldu ğu mertebeye yükselmemes! bu sporg karşı memlekette alâkanın da uyanma Masına sebep olmuştur. Bu sahadaki en büyük noksanı tama mile kavramış olan Türk spor kurumu en başta gitmesi lüzim olan bu spor için bütün kuvvetiyle harekete geçmiş bir haldedir. Türk spor kurumunun bir memleket işi olarak ele aldığı Atletizm en kısa bir zaman içinde bütün memlekı çelik çember gibi saracak, en yakın bir (Devamı 14 üncü sayfada) 7 yaşında bir mektep Çocuğu bir işte Çalışabilir mi? 'Tramvay şirketi mekteb tlebe - lerine paso verirken ellerindeki il- mühaberlerin «hariçte bir iş yap « madıkları» bakımından polis tara - fından tasdik edilmiş bulunmasın! istemektedir. Bu tasdik ilk ve orta- mekteb talebelerine de teşmil edil- miştir. 7 ile 16 yaş arasında bulu - nan bu talebelerin bu yaşta hariçte bir vazife almış olmalarına zaten imkân yoktur. Bu tasdik hem za - bitayı lüzumsuz yere işgai, hem de talebenin boş yere vaki: sarfetme- sine sebeb olmaktadır. Dün bu yüz- 1 ve talebeyi böş yere yorma- herhalde çok yerinde bir reket olacaktır. Okuyucularımızın -sorgularına cevaplar Kütahya Gazikemal mahallesin - de Bayraktar oğlu Ali Bayr Arz ve taleb kaidesi ne arzede - ne, ne de laleb edene karşı biçbir külfel yüklemez Bu antikacı sizden bir anlika almak isltedi, pcu l âr etmek isteği gene ona mahsus ahiâk preosibidir. Bu yüzden kendisini muvacehe etmeğe dahi hakkımız yoktur. Karamanda H. Sevile: — «Karamanın koyunu, sonra çı- kar oyunu» sözü şu tarihi hâdise- den çıkmıştır: Osmanlı devletinin teşekkülü sıralarında — Anadolunun en kudretli beyleri olan Karaman beyleri hilelerile meşhurdular. Hat- ta bu sayede diğer beylikler orta - dankalktığı halde bunlar Fatih za- manına kadar devletlerini yaşattı - lar. Bunların arasında bir Mehmed Bey vardı ki Çelebi Sultan Mehme- de esir olduğu zaman koynuna bir güvercin saklamış ve padişahın ö- «Bu can bu tende iken sana katten ayrılmam'» kadar düşmenim » d ketine kaçmıştır. İşte bu #öz aynen dilimize geçm