SON POSTA İttihad ve Terakkide on sene On ikinci kısım No. 27 CİHAN HARBİNİN SON PERDES Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Talât Paşaya şu sözleri söyledim : “Paşam siz de Enver Paşanın karşısında gevşeklik gösterdiniz ! ,, “Eğer harbe emrivakilerle sürĞklenmejip de kendi irademizle girseydik, memleket'n maddi ve manevi kuvvetlerini bu derece israf etmemiş olurduk,, Fakat, ben o gün — dikkatini bu tarafa celbedince, odanın ortasında demindenberi yaptığı gezintiyi bıra -| karak durdu, bir lahza düşündü, sonra yeni mesele karşısında yeni bir vae Ziyet almak istiyormuş gibi, yakınında bir koltuğa oturdu. Vahdettin tarafın- gelecek müşkül hakikaten büyük #Okluğu için bunun hatırlatılması onun Canını sıkmıştı. Sağlam yapılı ve sağ- sinirli, her zaman neş'eli ve alay- ti Talât Paşada o gün ilk defa gördü- ğüm bir düşkünlükle içini çekti. Son- Ta, hayalen gözlerinin önünde, şeytan Ve munafık çehresile Vahdettini görü- Yormuş gibi: — Muhittin, dedi; bizim en büyük talihsizliğimiz, böyle bir zamanda pa- dişah olarak başımızda böyle bir ada- min bulunmasıdır! Böyle bir adamın böyle bir zamanda Milletin başında padişah olarak bulun- Ması hakikaten büyük bir talihsizlikti. Fakat, bence memleket için de, İttihat Ve Terakki için de, en büyük talihsiz- lik o değil, Enver Paşa idi. Çoktanberi m kat'iyetle bu kanaate vasıl olmuş- tum, O gün, o teessür içinde bulunan bu tarih kurbanını üzmeği ve yarala- Mayı hiç istemediğim halde, ihtiyarsız- Sa, ağzımdan bu fikir dökülüverdi: | — Padişa olarak başımızda bu heri- fin bulunması hakikaten büyük bir ta- lihsizlik olduğu muhakkaktır. Fakat, 'nce en büyük talihsizlik Enver Pa- Hadir, dedim. Bu söz onu sarsmıştı. O gün, kafa- Sinin içinde mütemadiyen — geçmişin ""_'hıkemeıini yapıyor gibi zihnen meşgul görünen, bazan, dikkat Etmediği için bana bir sözümü iki de- tekrarlatan Talât Paşa, gene düşün- du. Sonra: — Ne gibi? Diyerek benden Fikrimin izahını is- i. O zaman, ben de açıldım. Fikrimi Talât Paşaya açıkça anlattım İttihatçı olarak, içinde bulunan On — senelik ilk — defa Tarşisi lamı hayatım- fırka — iye- bir inkılâp karşısında genç ve İttihat ve Erakkiye meşrutiyetten sonra karış- Miş bir İttihatçı sıfatile, serbestçe söz B lüyordum. Bizim zamanımızda bü- Yüklere karşı itirazda bulunmak ayıp fayılırdı. Ben de bu terbiyeyi almış TMahcup ve haddini bilir bir insan ol - 'd:'ium için beğenmediğim şeyleri on- Tın karşısında nihayet mütevazi bir =üllhııı kaydi şeklinde ifade eder, h'c bir zaman iddialı söylemez ve bil- X"— iddiah münakaşaya girmezdim. !_ndilen“le hber gün veyahat sık sık "“"g»cbeue bulunduğum — ve benim :""ıni bir adam olduğumu bildikle - 'Nden emin olduğum bir kısım mer- ':" umum? azaları müstesna, İttihat v Terakki elebaşlarile daima müte - ;"_Vı silik konuşurdum. Bütün '<b'usluk hayatımda bir defa maarif Szırı Şükrünün Darüleytamlar hakkın eı.kf hayali bir projesine karşı Maarif 'tümeninde vaziyet almış, bir defa u mlîtbımm kâğıdı meselesinde En- _n'-P_ı_şn ile münakaşa etmiştim. Bu- t niçin, Talkt Paşanın karşısında © :':ı-jı_k defa olarak harbin idaresinin ü 'd_ı_ne girişmek benim için büyük T ahlâki cesaret idi! Bu satırları oku- yanlar, belki güleceklerdir. Fakat, Al- lahın bildiğini kuldan saklamıya lüzum yoktur: Ben siyasi gazeteciliğe ve si- yasi hayata başladığım zaman henüz çok gençtim, Bizim zamanımızda ço- cuklara, büyüklere hürmet hissi çok kuvvetle telkin edildiği için, uzun za- man onların karşısında tenkit ve mü- nakaşaya girişmeği, kendi kendime terbiyesizçe bir hareket telâkki eder - dim. Bunun için o gün Talât Paşanın « ne gibi?» diye yaptığı izah daveti ü- zerine — talihsizliğimizin — sebeblerini izaha başlamak bence büyük bir cesa- Tet demekti. Yavaş yavaş, Talât Paşayı incitmeyecek — kelimelerle — fikirlerimi izah ettim. Enver Paşanın arkasından sürüklenmişti Harbe nasil girdiğimizden başladım. Kendisine «Almanların bokuna harbe girmiyelim!» diye o aırada bizzat har| be girmeğe muhalif olduğu halde En- ver Paşanın emrivakit ile işin olup bit- miş bulunduğunu hatırlattım. Ondan sonra Enver Paşa #le İamail Hakkı Pa- şa tarafından temsil edilen askert ida- renin memleketi nasıl sıkı bir tazyik altına almış bulunduğunu hatırlattım. —— Abranosyandan bahsettim, Daha son- ra, harbin askeri idaresindeki her göze çarpacak derecede bariz hatalardan bahsettim. Nihayet neticelere geçtim: — Eğer, dedim, bütün bunlar olma- saydı, yani biz harbe kendi irademiz ve içtihadımızla en münasip gördüğü - müz bir zamanda girmiş, harp esna - sında halkın hissiyatını bu derecede tazyik eden tahakküme meydan verme- miş ve memleketin can ve mal kuvvet- lerini bu derece israf etmemiş olsaydık, bugün memleket ve biz bu halde bu - lunmazdık. Bütün İrak ve Suriyenin işgal edilmemiş bulunacağı muhak « kaktı. Elimizde kendimizi belki de bir |müddet daha müdafaa edecek kuvvet bulunurdu. Bu sayede de sulh müza- kerelerine daha kolaylıkla girişebilir - dik, eğer bütün bu hatalar olmasaydı, Vahdettin ne yaparsa yapsın memle-| ket bizimle beraber olur, yahut, rejim- jden ziyade talihi itham ederdi. O za- |man, sizin tasavvur etti z siyasi ha- reket daha çok kolay olurdu. Bu tarz- da harbetmiş, harbin sonunda bu va- ziyette bulunan bir memlekete karşı düşmanlar da sulh şartlarında o kadar |müşkül bir tavır almaya cesaret ede- mezlerdi. (Arkası var) Pendik istasyon büfesi mukavelenin akdi tarihinden itibaren 20 — nisan 938 tarihine kadar açık arttırma ilea mart 937 perşembe günü saat 10 da letme müdürlüğü komisyonunda yapılacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 13455 kuruşluk muvakkat - teminatı paşa vezne makbuzile ve kanunun tayin ettiği vesikalarla birlikte arttırma gün ve saatinde komisyonda hazır bulunmaları lâzımdır. Bu işe aid şartnameler Pendik istasyonundan ve Haydarpaşa İşletme müdürlüğünden parasız tedarik olunabilir. Kadıköy VYakıflar Direktörlüğü ilânları Kadıköyünde Zühtüpaşa mahallesinde Tahtaköprü caddesinde 53 sayılı dükkân Beylerbeyinde Abdullahağa mahallesinde Rasimağa 30- kağında tarla üç sene müddetle Yukarıda mevki ve cinsleri yazılı vakıf yerlerin kira arttırmaları beş gün | uzatılmıştır. İsteklilerin ihale günü olan 6/3/937 cumartesi günü saat 11 de Kadıköy Vakıflar müdürlüğüne müracaatları. Mütercim Alına kiraya verilecektir. Açık arttırma 25 | Haydarpaşa gar binası dahilinde İş - verdiklerine dair alacakları Haydar - | (1249» 31/5/938 sonuna kadar (1271) eee caktır Askeri Fabrikalar Umum Müdürlü ğünden : Almancadan Türkçeye Türkçeden Almancaya tercümeye muktedir bir mütercim alınacaktır. İsteklilerin istidalarile Mart 937 sonuna kada Umum Müdürlüğte müracanları. ve Eksiltme “1010,, Istanbul Sıhhi Müesseseler Arttır—m—; Komisyonundan: Çemberlitaş civarında eski Komirimehane binası mahzenlerinde bulunan 11 kalem hurda eşya pazarlıkla satılacaktır. 1 — Arttırma Cağaloğlunda Sıhhat ve içtimai Muavenet müdürlüğü binasında kurulu komisyonda 10/3/ Tacaktır. 2 — Teminat 13 lira 50 kuruştur. 3 — İstekliler satılacak malları ve ğundan görebilirler. 4 — İstekliler belli saatte teminat 1937 çarşamba günü saat 15 te yapı- şartnameyi Daire ambar memurlu - makbuzlarile komisyona gelmeleri. (1274) İNME Çeviren: Faik e sallıyor ve Alfredo, yüksekçe olan iskemlesi: oturmuş bem bacaklarını hem de Vecchio köprüsünü seyredi - yordu. Bu saatte köp: iden geçenler a- zalıyordu. Dükkânın küçük olmasına rağmen, dün nn her tarafından bu- raya antika eşya ve inet almağa gelen- ler çok olurdu. Alfredo hilekârdı Bununla beraber yeni aldığı genç karısımı çılgınca sevi- yor ve boyuna onu düşünüyordu. Çırağı bugün izinliydi. Onun için mal sahibi dükkânda yalnızdı, Alfredo köprüye bakarken, birden dükkânının önünde lüks bir otomobiliti durduğunu gördü. Otomobilden inen şoför ona yaklaşarak güzel bir İtalyan- cayla! — Sinyor sizinle görüşmek istiyor, dedi, Yanına gelmenizi rica ediyor. Çürlkü kendisi inmelidir. Yerinden güçlükle kalkabiliyor. Dükkâncı, pekâlâ, deyip otomobile yaklaştı. İçeride buruşuk yüzlü aksaçlı ve elinin birisi, paltosunun cebine so- kulu bir ihtiyar vardı — Bana broşlarınızı gösterebilir. mi- siniz? Sade olanlarından karıma küçük bir bediye alacağım da... — Başüstüne sinyor. Alfredo telâşla dükkâna girip tekrar döndü. Elinde iki kutu getirmişti. İhtiyar anlayan bir bakışla mücev- herleri muayene etti: — Sizde daha iyileri bulunacağını zannediyorum. Şöhretinizi duydum da geldim. — Fakat sinyor, siz sadelerinden is- temiştiniz. Alfredo köprüye şöyle bir baktı Son- Ta müşterisine dönerek: — Sinyor, dedi, dükkânımı — yalnız bırakarak büyük ve kıymetli şeyler çı- |karmak zor olacak. Eğer sinyor zahmet |buyurup inerlerse. ustav bana yar » Meflüç ihtiyar, şoförünün ve Alfre- donun yardımlarile otomobilden ine - |rek dükkâna girdi Bir çok baktıktan sonra ihtiyar, safirden bir Lroş al - mağa karar verdi. — Bu karımın doğduğu zamana ait bir taştır. 3000 liret mi dediniz? — Evet üç bin liret.. isterseniz gayet güzel inci kolyelerim var. Ve birbiri arkasına, Alfred> bir çok inci kolyeleri çıkarmağa başladı. İhtiyar bunları görünce: — Güzel, çok güzel! dedi. Fakat daha | başka iyi leriniz yok mu? O zaman dükkâncı kasaya doğru gi- derek âçtı ve içinden bir kulu çıkarıp masaya bıraktıktan sonra: — İşte, sinyor! dedi. İhtiyar müşteri kölyeyi eline alarak: — Kolye böyle olur işte! diye bağır- dı. Ne kadar dediniz? — Sinyor için ikiyüz bin Bret! — Bu kadar büyük bir masraf yap mak üzere ev ikmamıştım. Bunun. la beraber bu kolyeyi almadan gidemi- yeceğim, Sağ kolum gördüğünüz gibi tutmaz bir halde, Lütfen pardesümü kaldırıp iç cebimden — cüzdanımı alır mısınız? Pekâlâ, şimdi onu açın! Alfredo cüzdanı açarak: — Burada yalnız on bin liret var, de- di. ; — Pekâlâ, bu on bin 1ireti alın!, Şimdi lütfen cüzdandaki beyaz kart - lardan bir tane çÇıkarın., peki! Bunun üstüne karıma bir kaç satır. yazmak zahmetine katlanmaz mısınız? Başlayın! « Caro Amelis..» Alfredo bu ismi duyunca: — Bu karınızım adı mıdır? Ne tesa- gdüf.. benim de karımın adı.. — Öyle mi.. ne çıkar. Devam edin: « Ansızın bir çıktı. Bu mühin. meselenin halii bir paraya mü tevakkıftır. sana bu kartımı getirince, ya cut iki yüz bin l1ireti alıp öna Parayı alelâde ve adressiz bir zarfın | Arcan. içine koy! Akşam güzel havadisler ve- receğim.» | Bercmen Alfredo genç karısına başına gelenleri anlatıyor tan sonra içinden çıkılmıyacak bir #i rü harfler sıraladı.. o vakit Alfredo; — Ne kadar garip bir tesadüf, sinyon dedi. Sizin de isminiz benimki gibi «A> ile başlıyor. — Çok güzel! Lütfen cüzdanımı ye« rine koyup pardesümü düzeltir misi e niz? Bir mahzur yoksa burada bekle- yebilir miyim? Şoför on beş yirmi dakika sonra dön- dü. İhtiyar parayı alıp dükküncıya u- iz, tamam mı acaba? dedi. yleyse kolyeyi iç cebime ko « r mısınız? Çok teşekkür ederim, Otomobil hareket ettikten sonra Alı freda şöyle düşündü: « Zavallı adam, bu kadar zengin ol» duğu halde böyle sakat.. ne acınacak bir adam..» Mücevi akşam evine dönünce karısı onu hararetle karşıladı. Fakat onu kucaklamak isteyen kocasının kol- larından sıy k: — Yoo, acele etme! dedi, Evvelâ şu güzel havadisleri söyle de sonra.. iste- diğini gönderdim. Böyle ansızın hangi mühim bir iş çıktı? Biriktirmiş oldu » ğumuz parayı kasadan çıkartacak kae dar seni zorlıyan iş nedir? söylesene dostum! Uzun bir zaman geçtiği halde Alfre- do karısının bu sualine cevap verme - mişti. Ve başı omuzlarına gömülü bir sürette sanki beynine inme inmiş saat- lerce yerinden kalkamadı. Yarınki nushamızda : Bir köy hikâyesi Yazan : Peride Celâl ndaki kasada mev- | Mahmut ver!|musikisi, 19.30: Çocuklara masal: İSTANBUL Öğle neşriyatı: 13,30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- diz, 13: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tara- fından bir temsli, Akşam neşriyatı: 18,30: Varyete müziği Ambasadörden nake Jen, 1990: Konferans Ordu Saylavı Selim Bırrı Tarcan (Rama), 20: Müzeyyon ve arkâ- daşları tarafından Türk — musikisi ve halkt garkıları, 20,30: Ömer Risa tarafından A- Tapça söylev, 20,45: Münir Nurettin ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve halk şar kıları, 21,15: Orkestra, 22,15: Ajans ve borsa haberleri, 2235: Plâkla sololar, opera ve ©- peret parçaları. Yarınki program 8 mart 937 pazartesi İSTANBUL Ökle nesriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Havadıa, 1305: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: YT: İnkilâb dersleri Üniversiteden naklen at Bözkürt, 19,30: Plükla — dans £. Gallb Rifat ve arkadaşları tarafından İTürk müusikist ve halk şarkıları, 20,40: Ömer |Rıza tarafından arabca söylev, 2045: Safi- İye ve arkadasları tarafından 'Türk musi « — Şimdi dostum şu kalemi parmak-|kisi ve halk sarkıları; saat ayarı, 21158: Şe- larımın arasına koyun imza İhtiyar müşteri bir «A» harfi yazdık- | edeyim, (hir tiyatrosu Dram kısmı (Verheri, 2218 Ajana ve borsa haberleri, 7235 Plâkla solo- lar, öperave öperet parçaları,