A Poiyli İngilterede Kral l kupası ve Lik maçları Müsabakaların sona yaklaş- mış olması maçlara büyük| bir seyirci kitlesi topluyor İngiltere Ek Mmaçlarının - otuzuncu haftası oynanırken bu arada Kral ku- beşinci turu da yapılmıştır. On iki hafta sonra Hik maçları ve ni- t üç tur sonra da Kraj kupası maç tmiş olacağından maçların son- lara geldiğini bilen halk son oyunlara Derbi kalecisi ilk golü yerken büyük bir alâka göstermekte ve stad- larda binlerce seyirci toplanmaktadır. Kupa maçlarında bulunan seyirci ve yüksek hasılât İngiliz Urası — Beyirci Hasılât 4500 00919 Bolton - Vandererz Mancester Biti 4025 64445 Burnley - Arsenal yısa 44492 W. B. Albion - Ko- ventri 47 511409 Totonham - Bverton 2064 47478 Millool - Derblu 4500 48500 Swansea - Sanderland Kral kupasının Beşinci turu Sanderland Swansea 3 0 İngiltere lik şampiyonu Sanderland (kinci likte ön altıncı vaziyette olan Swansea takımile yaptığı bu maçın ilk devresini sıfır sıfıra bitirmşitir. İlk devrede büyük bir mukayemet gösteren Swansea ikinci devnede çok ağır basan Sanderland hücum hattı kar şısında daha fazla dayanamamış ve üst üste üç gol yiyerek Kral kupası maç ları haricinde kalmıştır. %ğ//?ğm İ LA S S İzmirin Lik Maçları Altay ve Göztepe takımlarının ikisi de şampiyon oldular Altay, Altınordu maçı berabere neticelendi ve hakem duran İngiliz antrenörü, Altınordu aleyhine şimdiye kadar görülmemiş bir ceza verdi Boyunbağlî bir F aust, çay elbiseli Mefisto ve son moda şapkalı Margarete Şehir Tiyatrosu san'atkârları radyoda Göte'nin Faustunu nasıl temsil ederler!- Yazan: İsmet Hulüsi — Burası İstanbul radyosu.. Muh- t terem dinleyiciler; şimdi size Şehir * 5 tiyatrosu san'atkârları meşhür Alman şairi Göte'nin Faust trajedisini dinle - teceklerdir. Tercüme eden Seniha Bed- ri Göknil. Faust: Zihni. Şampiyon takımlardan birisi olan Altay takımı İzmir 23 (Hususi muhabirimiz - den) — Bardaktan boşanırcasına ya « ğan yağmura rağmen stat müthiş ka- labalık.. Tribünler, saha kısmı tama - men dolmuş.. Denilebilir ki stadyom iki senedenberi bu kadar kalabalığı bir araya hiç bir zaman toplamamıştı. İzmirin Galatasarayile (Altay), Fo- neri (Altınordu), taraftarlarının alkış- ları arasında sahaya çıkıyorlar. İngiliz antrenörü hakemlik yapıyor. Fotoğraf- lar, para atma, kale seçme merasimleri uzuün sürmedi. Hoparlörler maçın baş- lama saatini ilân ediyordu. Stadın büyük saati ilk saniye üze - rinde harekete gelince iki taraf oyun - ecuları, yayından kurtulan oklar — gibi hedefe doğru uzanıyorlar. Oyun o ka - dar seri ve heyecanlı ki halk yerinde oturamıyor. Stat sanki uğultudan ya- pılmış bir makine hızile harekete gel- miş... Klüp taraftarları her hareketi teşci sadalarile karşılıyor. Tribünlerle koşu pistinin arasını doldut'an miğferli polisler en ufak bir intizamsızlığa mey- dan vermiyorlar, Oyunculara ve ha - keme hakaret yasak.. Yalnız alkış ve teşci sadaları yükseltilebiliyor. Top saniyeler zarfında bir kaleden öteki kâleye gidiyor. İlk on dakikâda iki taraf kalesi de mütemadi tehlikeler geçiriyor. İşte meşhur Sait Âdil kom- binezonu... Cemilin verdiği ileri bir pası Altınordu sağaçığı oıtalıyor. Top Mançster Siti Bolton Vandrerz Ssitte.. Âdil Altay müdafiini atlatıyor. ——— iyen bir şüt Altay ağlarında 60,000 seyirel önünde oynanan bu maç, haftanm en mühim maçı olmuş- tur. İngilterede müteaddit defalar Kral kupasını kazanmış olan Mançs- ter birinci likte yirmi birinci vaziyette olan bu takımı ilk devrede | - O mağ- lüp vaziyete sokmuş, ikinci devrede de dört gol daha atmak suretiyle âdeta ez miştir. Mançester birinci likte sekizin- ci vaziyettedir. Millwall Derbi Kanti z | İngilterenin cenubunda üçüncü lik- te, onuncu olarak bulunan Milhwai| kımı, birinci likte yedinci olan Derbi takımıni 47,478 kişi önünde 2 « | gibi bir farkla mağlüp etmiştir. Hemâyar futbol oynayan İngiltere takımlarında bu gibi neticelere Kral kupasında hemen her zaman tesadüf e- dilmektedir. ; İlk devre | - | berabere bitmiş, Der- bi yegâne sayısını sol muavinlerinin 40 yarda uzakten çektiği kuvvetli bir şütle yapmıştır. İkinci devrenin bitme sine iki dakika kala Derbi mağlübiyet golünü yemek suretiyle kral kupası ha ricinde kalmıştır. İngiltere milli takımının merkez mu avini meşhur beynelmilel oyuncu Bar kalıyor. Bu gol oyunun heyecanını arttırı - bir hâkimiyet tesisine çi yor. Altay müdafaası tidden güzel Güzel amma, Altınordu akımlarının ar- kası alınmıyor, Yağmur altında Namık, enstantane bir şütle ikinci Altınordu göolünü yapıyor. İlk devre 2-0 Altınor- du galiptir. Altayın mağlübiyeti — Altınordı şampiyon yapacak.. Fakat Altay mı ikinci devrede harekete geçiyor. O- yun gene eski hararetile devam ediyor. Altayın seri bir hücumu esnasında Al- tınordu kalecisi yatarak topu yakalı - yor. Hakem, tıpkı boks maçlarında ol- duğu gibi sayıyor: ker Derbi takımında oynamaktadır. Arsenal Burnley Ü l Arsenal ikinci likt, an ikinci vazi- iyette olan Burnley takımile yaptığı bu Maçı kolaylıkla kazanmıştır. r. Şimdi Altınordu oyun üzerinde| | Bir, iki, üç, dört, beş.. Altay oyuncuları sekiz yarda dahi - linde kalecinin etrafını kapladıkları için bu müddet Zarfında keleci topu defedemiyor. Hakem düdüğü öttürü - yor. Bu düdük Altınordu oyuncularını haytete düşürdüğü kadar Altay ta - raflarını da hayrete garkediyor. Tri - bünler ayakta... Hakem kaleciyi de dışarı çıkarmak suretile kaleyi boş bı- rakıyor. Bir Altaylı oyuncu, boş kale- ye sekiz yardadan çektiği şütle Altayın ilk gölünü yapıyor. Türkiye spor sahasında ilk defa rast- lanan bu sürprizli kararın futbol ka - valdinde yeri olduğu sö: d göl Altınordu oyuncula lim bir tesir bırakıyor. Bu sırada ikinci Altay gölü de oluyor. Hakemin tarafgirlik yaptığı iddia e- or, Bana kalırsa, ilk garip «gol» şekli istisna edilirse bu iddianın ye » rinde olmadığını zannediyorum. Oyu- nun son 15 dakikası İzmir futbolünün son senelerdeki terakkisini göstermesi bakımından çok kıymetlidir. İki takım, sanki profesyonel oyuncular gibi dik- katli, seri ve derin eşapeli bir oyun çı- karmışlardır. 34 üncü dakikada A) - tinordu muhacimlerinin yaptıkları go- le 43 üncü dakikada mukabele eden Altaylılar tekrar beraberliği tesis et- tiler. Bu suretle netice 3-3 — berabere bitti. Oyundan sonra hakeme oyun hak - kında mütaleasını sordum. Bana şun - ları söyledi: — «Altınordu takımı, bugünkü oyu- hile İzmirin en kuvvetli, en serbest yan, sistemli bir tarz takip eden takım olduğunu isbat etti. İstanbu- lun Galatasaray ve Beşiktaşile ayni â - yardadır. Bir sistem takip etmesi ba - kımından bu takımlardan dâ üstündilr, İlk devrede Altınordu, Altaydan kat kat iyi idi. İkinci devrede Altay, şan- sından da istifade ederek ve iyi bir g- yün çıkararak beraberliği temin etti Altay ve Göztepe takımları 22 şer pu- vanla İzmir şampiyonu olmuşlardır, Bundan başka maç yapılmıyacaktır. Altınordudan Sait ve Âdil, Altaydan Şükrü biraz daha çalıştıkları takdirde 'Türkiyenin en iyi oyuncuları olacak « lardır.» Fede iki sayı daha yaparı Aston Vilia * - | galip gelmiştir. Son hafta maçlarında galip gelen As ton Villa likte yavaş yavaş ileri doğru yükselmeğe başlamıştır. İlk devre 4 - 1 bitmiş, ikinci devre-| Fenerbahçe müessisler hey'eti de üç sayı daha yapan Arsenal 7 - | galip gelmiştir. ton Villa Bradfor 4 l toplanıyor Fenerbahçe Spor klübü Başkanlığından. Müessisler hey'eti 27/2/937 cumartesi gü- nü saat 15 de Kadıköyünde Klüp Merkezin- 20,000 kişi önünde yapılan LEk ma|de toplanacaklardır. Mücsala arkadaşların çında ilk devre 2 - 0 bitmiş, ikinci dev |teşriflerini eileriz. -|niyi Zihniye bakıyorum.. yakalıklı, bo - yunbağlı bir Faust.. elide bir bardak var, Bardağın içindeki Faustun gençlik eksirimi, diye merak etmiyorum. Su olduğunu biliyorum. Çünkü biraz ev- vel ben de içmiştim. Şpiker Mes'ut de- vam ediyor. — Mefisto: Sami Sami ayakta sinirli sinirli dolaşıyor. Bir şeytanlık mı düşünüyor; ne müna- sebet.. Şehir tiyatrosunda Sürtük var. Oradaki rolünü düşünüyor.. acaba ye- tişecek mi? yetişemiyecek mi? — Margarete, Cahide. Cahide bir koltukta oturuyor. Ba- şından şapkasını çıkarmamış, arkasın- da kahve rengi şık bir rop.. bu kıya- fette hiç de Magareteye benzemiyor. — Cahide: Denildiğini duyar duymaz yerinden kalkıyor. Ve gülümseyip tekrar oturu- yor, Çünkü onu rolünü yapmıya ça - ğırmıyorlar, Sadece Margarete rolünü yapacağını haber veriyorlar. — Valantin: Mahmut, Mahmut yanımda oturuyor. Onda bu akşam bir Valantino yakışıklığı gö- ze çarpıyor. — Müârte: Refika, — Efendim. Birdenbire başını rvolüne - çalıştığı defterden kaldırmıyor. Yanıldığını an- ladı. Kendini çağırmıyorlar, Gene def- terine eğiliyor. — Habis ruh; Kâni, Bu doğru işte, çünkü ben Kâ- Avrupada — tahsilde — biliyor « dum. —Karşımda görünce bir ruh gibi oradan oraya uçtuğundan şüphe - lendim. — Faustu takdim edecek olan Necdet Mahfidir. Şimdi size Ekrem Reşit Faus; hakkında bir kaç söz söyliye - cektir. Şpiker Mes'ut, mikrofondan çekil - di. Ekrem Reşit mikrofonda. Gözlüğü- nü düzeltti. Kitabını açtı. Faustu ve Göte'yi anlatıyor. Ekrem Reşit te çekildi. Sıra Necdet Mahfide, Necdet bütün dünyanın ken- disini dinlediğinin farkında.. Onun için ceketinin önünü iliklemeyi Uunutma - mış. Boynunu biraz sağa bükmüş, ter- biyeli, terbiyeli söylüyor: — Bu oda, odadan ziyade bir mah - zene benziyor. Yalan, vallahi, billâhi yalan. Hiç te mahzene benzemiyor. İstanbul radyo- sunun stüdyosu apaydınlık, koskoca - man bir yer, Mikrofonun başıma ge çip: — Yalan! Diye bağıracağım — geliyor. Necdet Mahfi de sustu. Faust, yani Zihni söze başladı: — Başlangıç sözdü. Daha burada iken duralıyorum. Biraz daha ilerle - mek için bana kim yardım edecek? Stüdyonun hademesi ayaklarının u- cuna başa basa mikrofona yaklaştı. Ni- yeti, Zihninin arzusunu yerine getir - mek, mikrofonu bir iki adım ilari ko - yacak. Fakat elini tutuyorlar, Geri çe- kiliyor. Sami Zihninin yanında: ürültü niye, efendime nasıl Faust soruyor: — Adın ne senin? Mahmut kulağıma eğiliyor. — Zihninin sormakta hakkı var, di- yor. Elindeki defterden başını kaldır - madığı için Samiyi göremedi, bu yüz - den adını sorüyor. Necdet Mahfi gene mikrofon başın - da, gene yalan söylüyor: — Burası Margaretenin odası. Mar - garele yalnızdır. Yalan işte. Burası İstanbul radyosu ve Margarete yalnız değildir. Bir alay insan var. — Alo alo burası İstanbul radyosu Margarete mikrofona geçti. — Bu güzel çekmece de nereden gele Miş. Çekmeceyi göreyim diye yaklaşı & yorum. Fakat nafile, çekmece filân yok. Cahide devam ediyor: — Bir elmas gerdanlık, gerdanlık bana yakışır mı? — Yakışır! Yahut: — Yakışmaz! Diyeceğiz. Ortada gerdanlık yok İf fikrimizi beyan edelim. Mikrofona yaklaşmak sırası mutta. — Buraya kimi çağırıyorsun? Hay * di cehenneme mel'un fare tuzağı; ev * velâ çalgı cehenneme gitsin, arkasın « dan da şarkıcı! Necdet Mahfi bir eline bir örgü şişi, öbür eline bir anahtar aldı. Tak.. tuk. tak.. tuk. Şişi anahtara vuruyor. —— Valântin, yani Mahmut gülüyor.. Sonra birden kendini topluyor. Bir fae elada rol alan aktörün sesile konuşıt « yor: — Zannedersem şeytan - çarpışiyorl Ne oluyor? Daha şirndiden elim uğüuş « mağa başladı. Eyvah #felâket, yanı-e ma geldi. Düelloda —öldü amma. — Sapa « sağlam yanıbaşımda.. Öbür dünyadan gelmişe benzemiyor ki, orada neler olup, neler bittiğini sorayım. Sön sahneyi dinliyoruz. Bu sahne « de Faust ve Margarete konuşuyorlar. — Ben sana hazirlıyacağın mezar * ları tarif edeceğim: Anneme en ivi ye“ ri vermeli, kardeşimi hemeri onun ya“ nına; beni biraz yan tarafa, fakat çok uzağa değil; küçüğü sağ göğsüme, za * ten benim yanımda başka kimse yala- cak değil.. Artık başka şeyle alâkadar olmuyo * rüz.. Gözlerimiz mikrofonda konuşan Cahidede. O, kendini tamamile rolüne vermiş. Sesini duyan radyo dinleyicir leri yazık ki onu göremiyorlar. Sesi hıçkirirken, yüzünde hıçkıran bir kadının çizgileri beliriyor. Ölüme gittiğini söylerken, hakikaten — ölümü gidiyormuş kadar ümitsiz... Mahmuda baktım, dinliyor. Samiy? baktım, dinliyor. Ekrem Reşide bak * tım dinliyor, Müzisyenleri birer biref gözden geçiriyorum. Hepsinin gdzlefl ayni alâka ile mikrofon başındaki ar * tistte. Mes'ut, elini şakağına koymuş.. Onü bu halde başka bir yerde görmüş ol " saydım, bir fotoğrafçı önünde poz al * maş acemi aktöre bonzetecektim. Mefistonun sesi yükseliyor. — Hükmü giydi, El işareti ile Mes'udu çağırıyorlaf ,Mes'ut mikrofonda. — Şehir tiyatrosunun bu akşaml temsili bitti. İsmet Hulüsi acaba bu Mah * SON POSTA Şubat 26