Ziraat Bahisleri: Tiraatçıların ehemmiyet vermeleri lâzım gelen bir sebze: Şoya fasulyası Soya fasulyalarına _]apon!ar “kemiksiz et, , Çinliler de *fukara sütü, diyorlar. Bizim köylüler ise “yağlı fasulya, ballı fasulya,, derler, bu fasulya sığır etinden de kuvvetlidir ve havalisinde soya fasulyesi yetiştir- n umum müfettişlik tedbirler aldırtıye larında bu nebatın yerleşmesine çalı - gılacakmış. Büyük harptenberi Karadenizin Or- du, Rize ve Trabzon taraflarında p?k ilmekte olan soya fasul: uzun diğer yerleri pek da büyük ham! aıcaklı iden askerle .| rimiz getirmişlerdi. yıllar zarfın- da ehemmiyetinin gittikçe artması, so- ya fasulyesinin bütün memleket için benimsenmestne lüzum göstermiş ve bu maksatla da Yeşilköy tohum ıslah enslüitüsü işe elini koymuştu. Bu kıy - metli ilim müessesemiz şimdi bir ta - raftan soyanın yurdumuzda yeıişebı . leceği yerleri araştırmakta, bir taraf - fan da onu toprak ve iklim şartlarımı. za |nre ıslah etmektedir. Böylece gün- den güne yurdun müuhtelif yerlerine girmesine önayak oluyor. Soya en çok Çinde, Japonyada, Man: Çüride yetiştiriliyor. Besleyici madde - lerinin çokluğu —yüzünden oralarda belli başlı bir gıda ölarak harcanmak- tadır. O kadar ki Japonlar soyaya «ke- miksiz et», Çinliler de efıkara s derlermiş! Bizde yapılan bir tahlili filhakika —azotlu — maddelerin yüzde 33 ve yağlı maddelerin yüzde 19 dan çok olduğu görülmüştür ki bu nis- bet sığır etinin kuvvetinden bir arpa boyu yukarıdır. Tevekkeli bizim kö lüler soyaya; yağlı fasulye, ballı faşul: ye dememişler... Sebzesi de, kürusu da mükemmel ye- mek olur.. Hayvanlar da hem yeşilini, hem kurüsunu yaj halinde yerler... Karadenizde ve Adapazarının Kafk: yahı bazı köylerinde mısırununa karış- tırılarak ekmek te yapılıyor. Garpta margarin diye işittiğimiz bir nevi yağ, envai türlü sabunlar, tuvalet kremleri, Lesitin adındaki sinir ilâcı, bazı patla- yıcı maddeler, bazı çikolata ham çocuk mamaları ve daha bilmem neler hep soyadan yapılmaktladır. Yağından geri kalan küspesi topraklar için en iyi| bir gübre, hayvanlar için en besleyici bir yem olur. Amerikalılar sıcak yerle- rinde, soyayı çayır halinde yetiştirip hayvanları için biçmektedirler. Hülâsa ciraat ve sanayi âlemi bugün soyaya apayrı bir yer vetmiştir. Soyayı kendi topraklarında yetiş » tiremiyen Almanya ve benzeri olan şi- mal memleketler her yıl — külliyetli miktarda ithalât yapmaktadır. İşe biz- —— Okuyucularıma Cevaplarım Diyarbekirde Bay H. C. P. ye: Genç kız size karşı tamamen İ4- kayıt olsaydı mektubunuzu hiç al- mamış gibi hareket ederdi., Cevap verişi alâkasını, cevabında kardeşm sıfatını kullanışı da ihtiyatkârlığını gösterir. Haklıdır. Sizin yerinizde ol saydım mektupla doğrudan doğruya babasına müracaat eder, bu muhabe reyi de söylemek suretile vaziyeti an latır, evlenmek istediğimi erdim. Sarıyerde Bay (H. C.) y Çocuk olmayışının sebebi sadece kadında aranmaz. Erkeğin de ayni derecede tesiri vardır. Eşinizi rahim suiteşekkülü veya dönmesi noklasın dan bir defa da kadın muiehassıı'u- "ına baktırdıktan sonra kendinizi de musyene ettiriniz. Evlâtlık almak sonra düşünülecek şeydir. Ve bu his zamanında erkekten evvel kadına ge Br. Meyak etmeyiniz. Karamanda Bayan (M. E S.) ye: Bizim Son Posta yazıyordu: Alpullu | hakikate, uzaktakine değil kine bakmalı. aşka değil, den önce girişen Balkan hüküme' ri şimdi Mançüriye rekabet için uğraş- | maktadırlar. muş. Bu yıl Trakya toprak -| Soya, gerçi her iklim ve toprakia ko lay kolay barışamazsa da ıslah sayesin- de türlü çeşitlerini ve türlü kabiliyette olanlarını yeti. ek mümkün ol tur, Delri toplu bir şey söylemek lâ | zım gelirse denebilir ki; sayanın en çok wd.,_ yerler, yetiştiği aylar zarfında 11.19 dereceden aşağı ( 3 ile gündüzü farksız, ol yen, geci ça yağışlı ve hele nisan mayıs ayların- | yerlerdir. | da yağmuru eksik olmıyan Nemli, ağır topraklardan ziyade hafif topraklarda iyi olur. Kara topraklara bayılır. Yerini kıştan önce sürmek ve baharda çok Karıştırmadan ekmek ge—W rektir. Bakla sınıfından olduğu için e- kildiği yeri azotça zenginleştirir. Bir memleketin ziraatine bakla sınıfından bir şey karışması ise oradaki diğer mahsullerin bereketini de arttırır. Ekimi nisanda, daha doğrusu mısırla beraber başlar. 40-50 santim aralıklı sıralar üzerine beşer onar santım fa - sıla İle ekmek en güzel usuldür. Bu - nun için ikişer karış aralıklı dâı bulunan bir el * ile tarlada sı. lar açılarak bu sıralara ufak e! çe lerile iki üç parmak derinlikte ekil (Bu işi tabif makine de görebilir) Or - du ve Adapazarının bazı köylerinde mı. sırla beraber karışık ekiyorlar. Soyalar çimlendikten on gün sonra bir defa çapalanır, seyrekleştirilir, bir müddet sonra bir çapa daha vur: dipleri doldurulur, otları ayıklanır. nihayet kemale gelince elle yoluna - rak yerinde kurutulur, sonra harman yerine taşınarak dövülür ve tanesi çu- vala sap samanı da samanlığa konulur. |Bu samanı koyunlar pek severler, Or- talama bir hesapla iyi bir yılda (Sarı Dobruca) çeşidi eski dönümünden 150-200 kilo tane, 300-400 kila da sap saman verir. Soya zirsaati komşularımızda gittik- 'İçe artıyor. 936 senesinde Romanı vya 40 bin hektar, B- bin hektar, Yugosl. Bulgaristan 15 bin hektar ekmişti. ümiz 200 hel lumuz için değerli bir nebat olmak istidadındadır. Ona ehem miyet verelim. Tarımman (Çiftçi) Not — Fazla malümat istiyenlere Yeşilköy Tohum Islah Enstitüsü yar direktörü Rahmi Yıldrzoğlunun (Soya) adlı kitabimı tavsiye ederim. (Devlet matbaası 1936), Bence bir genç kız hayale değii, yakında- Kendisine v babası anne vasıtasile haber aldığı gönül bağına ehemimi- yet vermelidir. Delikanlı mademki ailenizle temasa gireceğini söylenek tedir. Samimt olup olmadığını anla- mak için elinize güzel bir fırsat ver- Miş demektir. Bırakınız müracaat et sin, ve siz de ilk söylediğime bakı- nız. * Ankarada Bay Nuri'ye: Mektubunuz gecikerek geldi. İste diğiniz günde derci mümkün değ'l- di, olmadı, Israr ederseniz bir başka sını ve daha kısasını yazar, dercini istediğiniz günden bir hafta evvel yollarsmız. Çankırıda «Ufuk» a: Bana o hissi yazınız ve üslübunu- zun şekli vermişti. Nihayet yanılmış alabilirim. İcabında tekrar yazınız, dertleşelim. TEYZE | Hâdisel, arşısı Bayram kimin? Geçen cumartesi, on yaşındaki oğ - lum mektepten çıkar çıkmaz eve gel - - İ mişti: — Baba, dedi, mektep tatil. Yarın de- | gil, öbür gün bayram, bayramda çok çok gezer, eğleniriz. — Bayram, dedim, daha ziyade ço - | cuklarındır. — Bayramda — eğlenmek hakkı benden ziyade senindir. Çocuğum sevindi: — Öh ne iyi, bayramda doya doya! eğleneceğim. Bayramın ma geldi: — Hani baba bana bir şey vadet - miştin.. — Neydi vadettiğim? — Bayramda bol bol eğlenecektim. yalnız biraz * müsaade et; ilk günü erkenden y götü - rüp, nerede gezdirecek, nerede eğlen- direcektim: bütün şehirdeki eğlence yerleri birer birer aklımdan geçti. Kendi kendime sor — Sinemaya göt Kendime, gene kendim cevap ver - dim: — Macera filimlerine çocuğu götür- — Tiyatroya götürsem? | — Aşk Mektebi çocuğun seyredece- Bi bir öoperet değil.. — Gülhane parkına götürsem? — Çocuğu eğlendirecek orada var ki. Düşündüm: Acaba nereye, nereye götürysem? | Dost, ahbap evinde çocuğun canı sı -| kılacağı muhakkaktı. sokak sokak ge- zip kalabalık görmek, vitrin seyret - mek hoşuna gitmiyecekti. Mahalle kahvesine götüremezdim. Çalgılı mev: | hune)c adım attırmak istemezdim. Pe- ki amma ne yapacaktım? Nereye gö - türecektim? Ben bunları düşünürken odamın ka- pisi açıldı., | — Bâba... — Ne var oğlum? — Düşündün mü? Bir yalan söylemeyi, doğruyu söy - lemiye tercih etmekten başka çare kalmamıştı: — Düşünmedim oğlum; ben sana şa- ka söylemiştim.. — Şaka mı bi ların değil, ne lenmek çocük- yüklerin bakkıdır. İMSET Gaziantep telefn tesisatı |hakkında, Fatma Dosyamdaki de 22 yaşında bir delikanlı, Nurosma- niyede bir sokak kıyıcığında durmus, fırıldak oyunile kumar oynatıyormuş. Kendisi, kumar oynattığını kabul et- miyorsa da, şahitlerin ifadeleri böyle! Derken, uzaktan Alemdar — komiseri görünmüş. Komiseri ilk gören satıcı- lardan, Niyazinin yanı başında yumur- İta satan 12 yaşında Serkis, sepetini kaptığı gibi, kaçmağa kalkışmış. Telâş- la, eteği Niyazinin — fırıldak tepsisine çarpmış, tepsi kenarındaki sigara, ye- re düşmüş. Serkis, bunu yerden alıp Niyaziye vermiş, fakat o sırada Niya- ziden bir şamar yemiş. Bu yüzden ka- çamıyan Niyazi, — fırıldak - tepsisinin wlrndı:mc ait olduğunu kabul etmiyor- |du! Niyazinin, Sultanahmet üçüncü sulh ceza hakyerinde, meşhud suç ka- nununa göre, duruşması yapıldı. Niyazi, evvelâ inkâr etti. Şahit fo- tografçı İzzetle inhisarda makinist Bir hakaret davasında suçlunun cezası tecil edildi Bakırköyü civarında Osmaniye kö- yünde olan bir hakaret hâdisesinin du- ruşması, Sultanahmet birinci sulh ce- za hakyerinde, meşhud suç kanununa göre yapılmış, Hüseyin isminde biri isminde bir kadına sövmekten 4 gün hapis, 4 lira para ce- Fakat, kararı Hüseyinin halini cezanın zası kararı verilmiştir. veren hâkim Reşit, ve mazisini gözeterek, bu irilmemesini de kararına Hüseyin, hakyerinde — «evet, hid-| detle ağzımdan kötü bir söz çıktı. Çünkü, komşu — Mes'udenin — evinde karım Ayşeyle bu Fatma karşılaşmış- lar. Halbuki, ben, karımı Fatma - ile |konuşmaktan menetmiştim, CGittim, karımı dışarıya çıkardım ve o sırada.... İşte çıktı ağzımdan kötü bir sözl» de- miştir. Biyada sevinç Uyandıran bir haber Biga (Hususi) — Evlenme muame- lelerinde hiç bir resim ve masraf alın - | maması hakkındaki karar buradaki köy lüleri çok sevindirmiştir. Nikâh mua - melesinin ve kütüğe tescil rTafından dolayı orman nikâhı ılbıı .A,. ettirilmeden — imamlara len ve tescil 'yaptırılan nikâhların artık terk edilece- ği anlaşılmaktadır. Karabigada Atatürk heykeli Karabiga (Hususi) — Nahiye mü- ikmal olundu Gaziantep (Hususi) — Posta, tel- graf ve telefon idaresince başlanan te- lefon 'tesisatı hitama ermiştir. Antepte muntazam telefon tesisatı.' nin bugüne kadar yapılmamış olması bissedilen noksanlardandı. — Vaziyeti takdir eyliyen posta, telgraf müdü İşmış ve şehrin telefon ihtiyacını sağ. lamıştır. telefon idaresinin yeni memurları he - nüz gelmemiştir. Eski müdür Bayram yeni teşkilâtta merkez müdürlüğüne verildiği gibi kalem teşkilâtı da ihdas olunmuştur. Antebin aylık posta ve telgraf mua- melesi mühim bir yeküna baliğ olmak- tadır Bayram bu iş için lüzumu kadar ça -| tâyin edilmiş ve kendisine bir muavın | dürü Şevket kasabanın imarı yolunda çok çalışmaktadır. Büyükcami mahal « İlesinde güzel ve suyu bol bir çeşme İyaptırılmıştır. Yakında sahi! parkıma Atatürk'ün güzel bir heykeli konacak - |lr. Bunun için belediye bütçesine tahr isat konmuştur. Mardin Belediye Reisliği Mardin (Hususi) — Yedi aydan- Genişletilen Antep telgraf, posta ve | Peri belediye reis vekilliğinde bulunan Halkevi Başkanı Doktor Aziz Oras'ın lasaleti Dahiliye Vekâletince tasdik e- llnüşür! Sıhhi şartlara aykırı hareket ettik- lerinden dolayı şebrimizin bütün ha- mamları belediye - tarafından kapatıl- mıştı. Hamam müstecirleri bu noksan- Tıklarını ikmal ettiklerinden — çalışma- Jlarına belediyece müsaade edilmiştir. katmış- ; kayıt yanlış ben sabıkalıyım! Kumar oynatmıktan suçlu maznun, iddiasında ısra ediyordu, mesele tetkik edildi ve haklı olduğu anlaşıld Kurban bayramında, Niyazi ismin-' Mahmut, çocuğu tokatladığını söy yince, “«bunlar, fırıldak oynadılar, rıldakta bozukluk para kaybettili Ondan bana garez — bağladılar» da Fakat, sonradan «kim bilir, belki | doğru söylüyorlarn — diye omuzlari şöyle kaldırıp, dudak büktül Hâkim İhsan Yarsuvat sordu: — Senin sabıkan var mı? — Var. 34 de mi, 35 de mi? İyi hatırlıyamıyorum! eden bu sabıka? — Kaçak eroin satmaktan? — Ne kadar ceza yedin? — 6 ay. 20 gün! Dosyada, sabıka kaydına tastları madığına dair cevap vardı. — Hâkin Niyazinin ifadesi üzerine, celseye a) verdi, mevcutlu, hapishane - direktö lüğüne gönderildi. Bir saat sonra, müsbet cevapla bi likte getirildi ve hâkim, Niyaziye 2 gün hapis kararı verdi; ayni zamandi kendisini alakoydu! 4 Bayram günündeki cürmü meşhut vak'aları Kurban bayramında, İstanbul müt delumurafliğince, 37 meşhud suç val ası kaydedilmiştir. 4 gün — içerisin: bu vak'alardan biri, ölüme sebebiyel le neticelenen kazasıdı! Bundan başka dövmek, sövmek, çal mak vak'aları da vardır. Fakat, vak'i > lardan en çoğu, sarhoşluktur! seyrüsefer Antepte saat 12 düdüğü Gaziantep (Hususi) — Maarif Bab | çesi önüne konulan âyar saatinin doğrt gitmediğini göz önünde tutan beledi ye bir canavar düdüğü getirterek Hü seyin Paşa camiinin minaresine koy muştur. Düdük saat on iki olunca çal maktadır. Şapka modeli y | ÇAM AMAR T S YAYAY Z AŞ TARYA nn NU *gp— Kahverengi fötr. Garnitürü bof) | tüyündendir.