“ 2 Sayfa Hergün Su işlerini tanzim için Verilen büyük tahsisat Yazan: Muhittin Birgen S on zamanlarda harici mesele - ler, bilhassa Sancak meselesi bi- zi pek ziyade meşgul etmiş olduğu için dahilde olup biten bir hayli iş üzerin- de durmıiya imkân olmadı. Halbuki, bu müddet esnasında dahilde de büyük meseleler vardı. Dahildeki işler arasında çok mühim elan şeylerden biri de su işleri için tesbit edilmiş olan büyük tahsisattır: Otuz bir milyon Jira! Evet, 31,000,000! Türkiyede su işlerinin tanzime muh- taç olup olmadığı meselesini tetkika ve münakaşaya mahal olmadığını söyle - mek fazladır. En mühim şehirlerinde bile su meselesi ya yeni halledilmiş, yahut ta henüz tamam halledilmemiş olan bir memlekette, bu meselenin tantime muhtaç olup olmadığını dü - şünmekte mana yoktur. Halkın hayatı bakımından tanzimi lâzım gelen şey - lerin başında bulunan meselelerden biri ve belki de en mühimmi budur. Bir çok yerlerde su, en iptidaf şekiller- de tedarik edilir. Bir çok yerlerde su henüz halkın sıhhatini zehirliyen bir şeydir. Bu vaziyetin bir an evvel ısla- ha lâzımdır. Dahiliye Vekâleti bu işi düşünmüş, bunun için bir proje yapmış ve 31,000,.000 milyan liralık tahsisat istemiştir. Bu işte lenecek yegâne söz takdir ve teşekkürden Jbare' * Fakat benim söylemek iste şey daha var. Çünkü su işl zimi denildiği zaman ben dalır kayı hatırlarım. Bundan beş altı sene evvel İzmirde neşrettiğimiz «Türk Koo- esaslı n:şnyıt vıpm ş! m. bir çok işler gibi su işleri | ledilmiştir. Fakat, Belçikada tecrühe edilen ve gayet iyi neticeler alınan bu kooperatif tarzı, yalnız fertler arasın - da yapılan bir kooperatif şekli değil - dir. Şehirler, nahiyeler, husust devlet idareleri gibi hükmi şahsiyetler yrasın da yapılan bir kooperasyondur. Bu tarzda kooperasyon, Belçikada gayet mühim bir mesele olan su ihtiyacının tanzimi zaruretini doğurmuş, devletin idare ve himayesi altında sarfedilen bir takım gayretler arasında, yavaş ya- vaş inkişaf eden bir tanzim hareket;, tedricen nev? cinsine münhasir — bir kooperatifçilik esaslarını ortaya koy - muştur. Sade suya değil, bilâhare Bel- gikanın bir kısım şimendiferlerinin in- şa ve işlenmesine de tatbik edilmiş o - Resimli Makale: Heyecansız insan, cansız bir heyke le benzer. Çalışması, yaşaması ve eğ lenmesi bir makinenin çalışması gi- bidir. Meydana kendiliğinden bir &- ser çıkaramaz. Yaptığı şey, aldığı emri tatbik etmekten xbaremr ÖZ ARAS NDA Eşi olmıyan Bir resim sergisi İngilterenin eski Paris sefiri M. Klark'ın eşi Madam Klark zerafeti ka- -|dar san'atkârlığı Tablolârı bir resim üstadının tabloları kadar kıymetlidir. Fakat bu tabloların de kooperatif şirketler vasıtasile hal - bir mahzaru vardır. Bünler kolaylıkla| ” ile de tanınmıştır. ele geçirilemez. Madam Klark kocast ile Londraya dönmeden önce Paris sefaretinin muh- teşem salonlarında eserlerini teşhir et- miştir. Fransız gazeteleri: — Dünyanın hiç bir sergisi, dünya- nin en meşhur adamlarını bu sergide olduğu kadar bir araya toplamamış- tır, diyorlar. Fransadaki Rus kadın- larının sevinci Fransada — bulunan Rus kadınları geçenlerde büyük bir içtima yaparak, Sovyet Rusyadaki hemcinsi lerinin neş- lan bu hükmf şahsiyetler kooperatifi | SiNe iştirâk etmişlerdir. Bu toplantı tipl orada gayet iyi neticeler vermiş - Rus — kadınlarının — tekrar — tüvalet t yapmağa, süslenmeğe, — ipekliler giy- Bundan dolayıdır ki ben bu fi © sıralarda ebemmiyetle mevzuu bah- solan İstanbul terkos sularının müba- yaası meselesinde de mütalea edilme - Sİnİ arzu etmiş, bunun için gerek yazı ve gerek sözle hayli propaganda yap - mıştım. Bu propagandanın tesirile tanbul bekdiyesf bir aralık bu mesele- | SI ve hknn yeni olması do- layısile bunun tatbikına gidilmemiştir. İstanbul — valisi Muhiddin - Üstündağ, şahsan bu fikre mütemayil göründü. Fakat, işi tetkik edenlerin bazıları ken- disini teşci etmiş olmadıkları için bu fikrin lehinde kat'i bir karar vereme - di, Ben hâlâ o fikirdeyim ki İstanbul - da suyun idaresi bir kooperatif şel de olsaydı elbet hem iş daha iyi idare edilir, hem de halka iktisadi bir terbi- ye vermek bakımından hesapsız fay - dalar temin olunurdu. * Su işinde kooperatif şirket şeklinin ne suretle tatbik edileceği hakkında burada teferrünta ait malümat ver mek imkânsızdır. Suyun tedariki ile tevzii hususları ayrı ayrı birer iştir ve bunun biri diğerine bağlı, ve biri di - ğerinin yanında olarak kooperasyon u- | sulile hal ve idare edildiği taktirde bü-| yük faydalı neticeler elde edilir. Bu fikir ilk defa Belçikada icat ve tatbik edildikten sonra pek çok faydaları gö- rülmüş ve başka memleketlerde ve bu- na benzer başka işlerde de talbik olun- muştur. Bunun için Dahiliye Vekili - mizin bü işle meşgul olmasından isti « ,|meğe müsaade istihsal ettikleri için ya- pılmiş. Ve bu içtimaz açan reise şu sözleri söylemiştir: «Sovyet kadınları en büyük saade- te kavuşmuşlardır. Kadın doğuştan #üse meclüptur. O bazı rejim mülâha- zaları sebebile en esaslı bakkindan mahrumdu. Şimdi artık bu hakki ikti- sap etmiştir. Kadınt siyasi — hâdiseler alâkadar etmez, kadın ancak süslene- bildiği gön hürdür.» fade ederek bugün bu fikri bir daha Ortaya almaktan kendimi alamadım. Devletin etanist rejimi ve bu rejimin takip eylediği terbiye gayesile müva- zi giden bu kooperasyon şeklini Dahi- .|liye Vekâleti bir kere tetkik edecek 0- hursa projelerini tatbika geçerken çok iyi bir usul ve bir tatbikat şekli bula- caktır. Buna o kadar eminim, yapıla - cak tetkikatın bu işle meşgul olanlara pek yeni ve pek iyi ilhamlar verece - ğine o kadar kanlim ki, fikrin yabana atılmamasını ve bir kere telkik edil - mesini, bu işlerin ehemmiyetini çok İSTER İNAN İSTER İngilizce Observer gazetesine İstanbuldan çekilmiş | bir telgrafla şu haberi okuduk: «Adana şehrinde kokteyi, viski ve şampanya içil. | mesi yasak edilmiştir. Bunun sebebi umumiyetle ha- i riçten getirilmekte olan bu gibi pahalı içkilere genç- | İSTER SON POSTA B İnsanda heyecan BB Nİ A Heyecan hayatta lâzımdır. Fakat faydayı insanın ruhunda gizli kaldı- ği zaman verir, Harice taşan, göze çar pan heyecan datma zararlıdır. Sahi- binin ciddi olmadığı hiasini verir, ih xırıı ugındmı- Hayatta iz bırakan ressam, heykel traş, musikişinas veya fen adamı gi- bi büyük dâhilerin eserlerini tetkik ediniz. Hepsini ilerleten kuvvetin he yecandan ilham şldığın: görürsünüz. Aslanile gezen T HERGÜN BİR FAKRA || Sönema geee Kıpıyı kapa Kapıkarşı komşu idiler. Biri zen- ı-& Evinde kuş sütünden başka her şey vardı. Öteki fakirdi: Evin- de Ne üstünde oturacak qyı, ne yi- yecek bir şey vardı. Ecel geldi, zengini aldı götürdü. Zengini tabuta koydular, tabut e - nazeyi buraya getiriyorlar. Amerikalılar sürre Alayını ne Zannediyorlar? sabah aslanını bir gezinti yapar. | | tomobil kullanmak mesi büyük bör şey değil midir) | Amerikada motosiklet kazalarının önü alındı olmuşlardır. devrilmemektedir. l:—tlı.lıı bu yıl MMWM:!"?:- lerle techiz edilmelerini istemiştir. re alayı yolladılar. Alay tle DERAK Ka vekillerii Garip bir müsabaka daha laştırıldı, soora dualar — arasında ,,ı. çıkarıldı. Amerikalılar Sürrenin ne olduğu- nu bilmezler. Resmi almışlar, gazete. lerine koymuşlar. Fakat — yerinde kü- çücük bir tahkik yapmayı ihmal ede. rek fotoğrafın altına şu cümleyi yaz. mışlar: «Kahirenin büyük camiinin hahla- Ti toplanmış, okunup — takdis edilmek üzere Medineye yollanmıştır.» Bu müsabaka şu imiş: 'dan bilhassa rica Muhittin Birgen etmek istedim. memiş. İNANMA! lerin mühim miktarda para vermekte olmalarıdır. A- dana belediyesinin bu kararı bir târaftan rakı, şarap ve likör gibi Türk müskirat inhisarı idaresinin yaptığı içkilerin sarfını arttıracak, öle taraftan da gençleri çok para harcetmekten kurtacaktır.» İNAN İSTER İNANMA! Dünya gazetelerine inanırsanız bu — |Holivud yıldızının o kadar tatlı bir gü- lümsemesi vardır ki, ormanlar kralını bile yumuşatmıştır. Genç aktris her etomobiline bindirir, tıpkı bir kurt köpeği gibi onunla uzun Resime dikkat ederseniz aslanın a- yağının otomobilin karoserine bağlı ol- düğunu görürsünüz. Fakat bu vaziyet- te dahi güzel yıldızın aslanın pençesi- nin ve dişinin yetişebileceği yerde o- cesaretini göster- Kristof Kolomb'un yumurta hikâ - yesini herkes bilir. Amerikahlar buna Müşabih bir keşifle şimdi, motosiklet kazalarının önüne geçmeğe muvaffak Bu yeni ihtira şundan ibarettir: Te. kerleklerin yanına birer ve daha kısa tekerlek konmakta ve ancak motosiklet yan yattığı sıralarda o tekerlekler üze- rinde kendisine istinad temin ederek Hükümet bir kanun çıkararak bütün motosikletlerin böyle ihtiyat tekerlek - Amerikalılar garib müsabakalar | - cad etmekten geri durmuyorlar. Son zamanlarda Kaliforniyada — fevkalâde tuhaf yeni bir müsabaka yapmışlardır. Tayyareciler üç ay sakal koyuvere- cekler ve sonra havalanacaklar, hava - da sakallarını traş ederek aşağıya ine- cekler ve en evvel traş olup da aşağıya inen 1000 dolar alacakmış. Bu müsaba kayı 64 yaşında eski bir tayyareci ka- zanmış ve yukarı çıkıp traş olup tek - rar aşağı inmesi 6 dakikadan fazla sür- AA A O S —— Sözün Kısası Kliringin fezaili Babındadır mumi harpten sonraki devrenin U bususiyetlerinden olan şu | ring denilen nesnenin iç yüzünü me « Tak eder dururdum.. Hele şükür me- rakım zail oldu; bizzat başımdan bir tecrübe geçti de, mahudun nenin nesi olduğunu öğrendim. evlâdı beşikten mezara ka « dar, daima ve daima bilgisini arttır « maâlı imiş. Yunanistana kısa bir seya « hat beni nelere agâh eyledi. Malüma- tım arttı, tecrübem tekâmül etti, çile doldurup hemen hemen eresim geldi. Bütün bunlar kliring sayesinde.. Balkan Basın Birliğinin Türkiye âzası sıfatile Atinaya kısa bir yapmak lâzım geldi. Âdete resmi bir vazife. Orada toplanacak bir« liğin içtima da yurdumun matbua« tını âcizane temsil edecektim. Masraflarıma karşılık bir miktar dö-' viz alıp çıkarmama hükümetim lütfen izin verdi. Usul ve nizamı dairesinde bankaya baş vurdum. ğ — Nakit veremeyiz. Yunanistanda kliring hesabımız var. Oraya havale er gitmez alırsınız! dediler. fıtratan saftır. Saf olma» sa da ne yapacak? Kanun kanundur; nizam nizamdır. Gerek banka ve ge «" rek ben, yasalara boyun eğmeğe mec- buruz. Ban m sözüne kandık, temis natına #nandık, paramızı — yatırdık, makbuzunu cebimize yerleştirdik, çık« tık yola.. Havale benden bir gün önce gönde« rilmişti. Hiç değilse, Atinaya beraber varmamız gerekti.. Saygı saydık, kibar davranalım dedik.. Yirmi dört saat, kesedeki kırıntılarla geçindik., Üçüncü gün gittik Yunan devlet bankasına: — Benim, İstanbuldan bir havalem olacak. Gişedeki memur yüzüme baktı; son: ra bazı kâğıtlar yokladı.. Sonra da sar- du: — Ha musunuz? Cebimdeki makbuzun tarihini gös « terdim. Memur; — Ocohi. dedi; en az bir hafta bek- liyeceksiniz? — Ne? Ben üç gün sonra dönüyo « Tum.. İşim bitiyor.. Kalamam ki! İki omuz havaya kalktı.. İki el sağa sola açıldı.. Gişe yüzüme kapandı.. Ö- nünde kala kaldım. Sözü uzatmayım: Eşten, dosttan ö « dünç aldık.. Ufak tefek masraflarımı « zı oturduğumuz otelin kapıcısına ödet- tik.. Yunan bankası imzamıza — itibar etti, oradan beş ön pera avans çek « tik.. Ve her gün mü, her gün.. Zabıta ne- zaretindeki sabıkalılar gibi mukrizle- Fimizin yanlarına varıp isbatı huzuf eylemeğe mecbur olduk. Paramız gelmedikçe yola çıkamıya- Cağımız için, cumartesi dönemedil, ikametimizi salıya kadar uzattık. Nihayet salı sabahı havale geldi. O bankaya gelmese, zaten bana gelecek- ti.. O mertebe hicap içerisinde, sıkmtı içerisinde bunalmış, kalmıştım. Kliring usulü sayesinde, seyahatim, hafif tertip burnumdan geldi. Ve bu usulün mucidini hir hayli takdis et * üt !3“_4_ 3000 Sene diri kalan bir hayvan Şarkt Sibiryada fenni tahriyatta bus hunan bir Rus heyeti derin bir kuyudasi aklığı bir toptak Ze sağünk İtar içerisinde eritmiş ve — toprağınl iiçınıle karidese benzer bir. hayvanini Faucağı görünce kıpıudamağa beşlkdili nı müşahede etmiştir. Hayvan çabuk ölmüştür. Fen adamlarının tahminlerine gör* bunların en aşağı 3000 yıl ve belki de daha fazla bir müddet uyur bir hald€ toprağın altında ve buzlar içerisinde kaldıkları zannedilmektedir. Yazan: E. Talu tarihli bavaleniz?,. Biliyor