" 14 Sayfa “ Son Poste ,, nın tefrikası: 23 191 numaralı, şehit (Ertuğrul faciasına” karışan aşk macerası) Yazan ı AR /ğî_ A )'xa Abdülhamit Japonyaya Ertuğrul vasıtasile şu hediyeleri gönderiyordu:Murassa imtiyaz nişanı, Kraliçe için yakut ve zümrütlerle işlenmiş bir taç, bir gerdanlık, İmparator için, altın üzerine mine işlemeli bir sigara tabakasi ve gayet kıymettar bir sigara ağızlığı. Dünyanın öteki ucunda sâkin|ile, gene hususi yaverlerden (Rifat olan ( ye'cüc ve me'cüc taife -|paşa zâde) yüzbaşı Talât bey, bir kaç si) ni ziyarete gidecek olan bu ce-|resmi elbiseli tüfekci tâkib etmekte i- sur ve kahraman gemiyi görmek.. onu |di. selâmetlemek; (mukaddes bir vazile)| Süreyya paşanın elinde, al atlas bir SON POSTA « Son Posta » sen Tarihi Telrikam : 66 SÜMERYILDIZI EKTRNDANS Yazan : Celâl Cengiz Sama şu sözleri duydu “Tanzeri buldum, onu yattığı mezardan çıkaracağım ve Tunçayla evlendireceğim ,, — Cinler beni boğuyorlar.. gerçek |beni boğuyordu, dedi, şimdiye kadar| — Onun beni boğması mümkündük yedi taht devirdiniz.. ülkeler feth etti-|Fakat, ben onu boğamazdım. Göze halinde, halkı sahillere sürüklemişti. İkese.. Mehmet paşanm elinde, gene al| ben Samaya onlardan çok bahsetmiş - Denizdeki manzara da görülecek İrenkte çuha torba içinde uzun bir mah- | tim-... şeydi... Eyüp, Sarayburnu ve Beşiktaş|faza.. diğer yaverlerle tüfekcilerin el-| n arasındaki sâha, bayraklar ve defneJlerinde, ağızları mühürlü torbaların i- ve bu işkenceden kurtulması için bü- niz amma.. bir eli kırmağa muvaffak |görünmeyen bir insanı nasıl ele geçi Hallarile donanmış sandallar, kayıklar, |çinde bir takım kutular ve muhı..ı.ıı.ııtüı;:î—b““m Yalvarıyordu. mavnalar, salapuryalar, alamanalar, a-| bulunuyordu. teş kayıkları, çatanalar, romörkörler - den geçilmez bir hale gelmişti. Faaliyetin en mühim merkezi, di - yanhanenin önü ile (Ertuğrul) un a - rası idi. Tersanenin önünde, sıravüri Hizilmiş olan nöbetci dubalarının ara- tından ok gibi fırlıyan üç çifte kikler, muhteilf gemilere mensub beş çifte fli- kalar, mütemadiyen (Ertuğrul) a bah- riye ümera ve zabitanını nakletmekte idi. Bazan, sert bir boru sesi, Halicin - durgun havası içinde dalga dalga yük - heyeti istikbal etmişler; önlerine dü - şerek kıç taraftaki salona sevk eyle - mişlürdi. Salona girer girmez, Süreyya paşa elindeki atlas keseyi Osman beye ver- miş: — Zâti şâhâne tarafından, Japonya hükümdarı hazretlerine hitaben yazıl: mış olan ,nâmei hümayun... Bunu, hükümdar hazretlerine bizzat takdime memursunuz,.. Zâti şâhâne, gerek si- ze ve gerek zabitan ve asker evlâdları- beliyor: na selâm ve duâğlar buyurdular... İn - — Liva amiral borusu çalıyor.. a-|şallah, âfiyet ve selâmetle gider gelir - taba gelen kim?.. siniz. — Ferik borusu çalıyor. Galiba, Ah-| Demişti... Ve arkadan, Mehmet pa- met paşa geliyor. şa ile diğerlerinin elinde bulunan hedi- yeleri, birer birer teslim eylemişti. Abdülhamid tarafından, Japonya imparatoruna gönderilen bu hediyeler, şunlardan ibaretti: Murassa', imtiyaz nişanı., İmparatoriçe için; elmas, yakut ve zümrüdlerle işlenmiş bir taç, gene im- paratoriçe için; sade pırlanta işlenmiş bir gerdanlık. İmparatora mahsus, altın üzerine hurde pırlanta ve mine işlemeli bir si- gara tabakam. * İmparatora mahs bir sigara ağızlığı. İmparator hânedanı erkânından mü- nasib zevata verilmek üzere birinci rüt- beden osmant ve macidi nişanları. İmparatoriçeye mahsus, gayet ağır altın sırma va ihcilerle işlenmiş bir ma- sa örtüsü. Sözleri, ağızdan ağıza geziyor.. kar gibi beyaz beş çifteler, etraflarına kö- Pükler saçarak, Ertuğrul'a doğru ka » yıp gidiyordu Birdenbire, Unkapanı köprüsünün tersane tarafındaki gözünden beyaz boyalı, sarı pirinç boyalı bir istimbot gaıkmış.. (Ertuğrul) a doğru yaklaşmı- ya başlamıştı. Ertuğrul'un güvertesi, birbirine ka - tişmıştı. Lombar ağzına bir takım &i « lâhlı asker fırlamış; saffı harb nizamı almıştı. Lstimbot, Ertuğrul'un merdivenine yanaşmıştı... Sarı pirinç kabzalı uzun Kkılıcını çeken takım zabiti, âhenkli bir sesle, kumanda vermeye başlamıstı: — Hazırol!.. — Haaaas, dur!... — Selââğâm, dur!.., Geminin kumandanı olan miralay| İmparatorla imparatoriçeye mah - Osman bey ile; süvari, kaymakam |sus, gene altın klpdanla işlenmiş bir (Tekirdağlı) Cemil bey, büyük üni -|sofra takımı, formalarını giymiş oldukları halde, ge-| Süreyya paşa, bunları t lenleri karşılamışlardı, ten sonra, ağzı mühürlü bü; Merdivenden ilk çıkan, mâbeyn baş- |bayı da Osman beye vermiş: kâtibi, Süreyya paşa idi. Süteyya pa -| —— Bunların içinde de, muhtelif rüt- şayı, Abdülhamidin kayınbiraderi ve |beden nişanlar var... Seyahatiniz es - hususi nasında, geçtiğiniz yerlerde, nâmı pas S1 Mzsesae eeei gayet kıymettar ettik - bir tor İzâtlşra verirsiniz. | Demişti. Burada teslim ve tesellüm merasimi yapılırken; istimbotta bulunan, bir te- kim - halı renklerile, en nefis tütün Bir Doktorun Günlük Notlarından Pazar © Gençlik Ve sigağalarla Holu Glün' - sendikler da, Ve Knlüye sekladinilşei Bazlar daç-Abı Yalnızlık dülhamid namına, imparatora takdim Büdüğ devrinde bulunan genç delikanlıla- edilecekti. rın yalnız yerlerde uzun zamat kalma - ları câiz değildir. Mekteb müdürlerinin, çocuk babalarının ve velilerinin bu nok- tada ehemmiyetle nazarı dikkatlerini celbederiz. Gerek mütalea ve çalışma devirleri ve gerekse uyku zamanları dalma kontrol altında bulundurulmalıdır. Uyku vakti gelmeden gençlerin yatak odalarına çe- kümeleri eğiz değildir. Gençlerin yatak- larızın oldukca sert olması — faydalıdır. || Gençlerin his ve hâyallerini tenbih e - decek açık resimler, kartpostallar, ro - manlar ve nihayet açık sinema filmleri- ni sık sık seyretmesi msla calaz olamaz. 'Tahsil devresindeki çocukların hisleti - nin kamçılanması değii, bilâkis frene e- dümesi Jâzımdır. Unutmamalı ki gençle- rin hayatta eğlenecek çok zamanları var- dır. Bunun vakitsiz yanl vaktinden ev - vel inkişafı sıhbat ve istikballeri üzerine çok menfi bir tesir Jerg oder. () Bu nofları kesip saklayımız, yahut bir albürme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir dokter g' imdadınıza yetişebilir. merasimle avdet eylemişti. Vakit, ar - tık öğleye gelmişti... Gene, tiz bir bo- TU sesi işitilmiş: — Kaptan paşa geliyor. Sesleri, bir anda geminin bütün, ü- mera, zabitan ve efradını harekete ge- tirmişti. Camiaitındaki iskelenin önünden lerek (Ertuğrul) un yanına gelmiş.. al çuha serili olan merdivenine rampa etmişti. Güverteye, sağ başta endaz) dizilmişti. Geminin bütün üme- ra ve zabitanı da, önlerinde kumandan Osman bey olduğu halde bahriye na - zırını istikbal etmişlerdi. (Arkası var) Osman bey ile süvari Cemil bey, bu | N |Tanzerin gözlerine kızgın mil çektir - dişahtye olarak bunları da münasib| Bu heyet, vazifesini ifa etmiş; gene | .. kalkan, beyaz bayalı, sarı pirinç baca-| İ (Nâhid) istimbotu, ağır ağır süzü -| Ertuğrul'un | bandosu olmak üzere, bir bölük (silâh | Diyerek adetâ cinlerden özür dileyor | olamıyorsunuz! rebilirdim? Hamonun bu sözünden Gudea çok| — Demek Tanzer yaşıyormuş.. öy* mütecssir olmuştu. le mi? mno o gece güneş doğuncaya ka- dar ne uyuyabildi.. ne de yatağından kalkmak fırsatını buldu. Kımıldadıkça yumruk yiyor ve korkudan boğulan sesini bir türlü kimseye jşittiremiyor- du. Hamo gittikten sonra, Samayı ça-| — Yeğeni öyle söyledi. Ve ben inan- ğırdı: dım ki, prens Hamoyu dün gece sabe* — Nipur'a götürdüğün — kurbanlık |ha kadar rahatsız eden de odur. kızın günahsız olduğunu sanıyordum.| — Bense bunları (Sefahat mâbu « Meğer onun da günahı varmış.. du)nun yaptığına kaniim.. — Nereden anladınız. — İnanmayın buna! (Sefahat mâs — «Gazep ve şiddet mâbudu» nun|budu) Nipurdan buraya gelecek halde bu gece misafirime işkence yapmasın-|değil. Dişleri dökülmüş.. kuyruğu düf dan.. müş.. tüyleri seyrekleşmiş.. yerindet — O işkenceyi yalnız misafiriniz de-|bile kımıldayamıyor. ğil, ben de gördüm. Gudea hiddetle gözlerini Samaya — Ne dedin. Sende mi gördün? çevirdi: — Evet. Hattâ benden ve misafiri.| — Hayır, Samal Sen onun şiddetini nizden başkaları da.. görmemişsin! Ben mâbutlarla müca “ Ertesi sabah.. Prens Hamo yatağından kalktı.. hiz- metçisini çağırdı. Sabahleyin korku ve tereddütle prensin yanına giren hiz -| metçi, gece yarısı göze görünmeyen yumruklardan kurtulup gelemediğini söyledi: — Sumerli nöbetçi bile dayak yedi..| — Kimdir onlar? deleye muktedir değilim. Şimdi emre" yere düştü.. başı yarıldı. İmdadınıza| — Prens Hamonun hizmetçisi.. ve|diyorum: Ur'da yeni bir kurban ura * gelemedim. Kusurumu affediniz! dedi. | bir nöbetçi, yıp bulsunlar.. hiç günah — işlememif Bu kısa konuşinadan anlaşılıyordu ki, cinler saraydan — uzaklaşmışlardı. Hamo tekrar Samayı gördü.. gece ba- pına gelenleri birer birer anlattı: — Bu nasıl iş? dedi. Göze görünme- yen bir mahlük beni az kaldı boğuyor- du. Kalkmak istedikçe boğazıma sarıl- di. Aman atimi çabuk hazırlasınlar.. muhafızlarımla beraber hemen yola çı- kacağım. Cinlerle uğraşmağa ne vak- tim var; ne de gücüm yeter.. Sama muhafızlara emir verdi.. Atlar hazırlandı. Hamo gece odasına geldikten son- ra, Samanın odasında da şöyle bir ses işidilmişti: w«— Tanzerin izini buldum.. O, ÜUr civarında yaşıyor. Fakat, ş'm - dilik onun nerede bıılıınduğuııııl söyliöyemem. Gadanya. git, haber | ver; Tanzer ölmemiştir. Onu aldat- mışlar!» Sama bu sesi işidince Tanzerin ye- ğeninin boş durmadığını ve bu gece prens Hamoyu rahatsız edenin de o olduğunu anladı. Sama: — Tanzer, Suz kralının oğlundan bu gece öc almak için, onu boğmak is- temiş. Hakkı da var ya.. kral Nabo, Güdca hayretle Samaya sordu: ve erkek yüzü görmemiş olsun, Yaşi — Acaba Nipurdaki (Sefahat mü-Jon dörtten yukarı olmasın.. ancak budu) kendisine ikram ettiğimiz kur-| mâbuda yeni bir kurban vermekle bu bandan memnun kalmadı mı? felâketten kurtulabiliriz. Sama gülümsedi.. hakikati anlatmak ... maksadile kralın yanına sokuldu: Guden, Nipur mübudu için yeni blf — Size, Nipur'a gitmeden de söyle-|kurbanlık kız aratırken, Sama odasın" miştim: Bu, mâbutların gazap ve şid-|da geceleri uyku uyuyamıyordu. Her deti değil. Sadece Tanzerin yeğeninin | gece Tanzerin yeğeninin sesini düyu"| öç almasıdır. Bu gece benim odama da| yordu: geldi: (krala git, haber ver.. Tanzer| — Tanzeri meydana çıkarmak içit yaşıyor!) dedi. senin de yardımını istiyorum! — Bu mel'un sesi neden boğmadın?| — Sama: (Arkası var) Türk Hava Kurumu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 5.cl keşlide 11/Mart/1937 daedir. Büyük ikramiye: 50_000 liradır... Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000 Liralık ikramiyelerle (10.000 ve 20.000) liralık iki mdet mükâfat vardır. DİKKAT; Bilet alan herkes 7/Mart/937 günü akşamına — kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır. Bu tarihten sonra bilet üzerindeki hakkı sakit olur... mişti.. şimdi onun yeğeni göze görün- mez bir hale geldi.. her yere girip çıkı- yor. Bakalım bu boğuşmanın sonu ne- reye varacak? İstanbul Liman İşletme İdaresinden: 1 — Karaköy Köprüsü ağzından Galata Rıhtımının 150 metrelik kısmi” man terfi ameliyesi için taliplerin 1000 liralık muvakkat teminatlarile ehli- yeti fenniye ve ihtisas vesikalarına bağlıyacakları — fiat tekliflerini - kapali zarfla 27/Şubat/9837 saat 10 da şefler Encümenine tevdi edeceklerdir. 2 — Keşifnamesindeki vahidi kıyasi esası üzerinden yapılacak olan bt tekdiflerin tetkülânde teklif sahiplerinin bu gibi işlerdeki ehliyet ve ibtisef larına aid tercih sebeplerini araştıracak olan idare işi en ucuz fiat verene ihir leye mecbur kalmıyacaktır. 3 — Bu işe aid her türlü izahatla beraber ve projeler 5 Tirt mukabilinde Galntada Merkez Rıhtam hanında İdare Rıhtım Tamirat Büro” sundan almacaktır. 47220 ÇAM TURKİYE Şeker Fabrikaları ANONİM ŞİRKETİNDEN: 1937 Senesinde kullanılmak üzere fabrikalarımıza lâzım olan şeker sandıkları için kereste alınacaktır. Kapalı zarf usulile ihalesi 5 Mart 1937 Cuma günü saat 10da “İstanbulda Bahçekapıda Taş Handaki şeker bürosunda yapılacaktır. ilere şariname parasız verilir. Yirmi beşbin sandık veya dörtyüz metreye kadar kereste vermeğe talip olanların teklifleri de nazarı itibara altaacaktır. Yeni kurbanlar aranırken.. Prens Hamo yola çıkarken, Süumer kralına o gece başından geçenleri an- — Bu gece göze görünmeyen bir el Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan eezaneler şunlar - yt İstanbul cihetindekiler: Aksarayda : (Şerdâf). Beyazıdda : (Aşa- dör). Penerde : (Vitali). Şebremininde: (Hamdi), Karagümrükte : (Susd). Sa « matyada : (Teofilos). Şehzadebaşında ; (İ. Hakkı), Eyüpte : (Arif Boşir). Eminü- nünde : (Hüseyin Hüsnü). Küçükpakar - da: (Hulüzb. Alemdarda: — (Sırrı Asım). Bakırkâyünde : (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstikllâ enddesinde : (Kanzuk). Daelre - de ; (Güneş). Topçularda : (Rporldis), Taksimde : (Nirameddin). Tarlabaşın - da : (Nihad), Şigilde : (Halk). Beşiktaş- || ta : (NO Halidi. Boğaziçi ve Adalarda: Üşküdarda : (İttihad). Barıyerde : (A- saf), Büyükadada : (Halk), Haeybelide :