P ü şüm Dünyanın en zengin ve en hasis hükümdarı : 'BON POSTA Tahsil, zenginin Veliahtın çocuğunun erkek . . ' imtiyazı olamaz! , oluşu bütün İtalyanları . sevindirdi Haydarabat Nızamı lıııB m:&mbgm Bugün münevyer İopllml: lçı: l;milyon yerine 2,5 milyon arasından seçmeler yapıyoruz. Yüksek tahsil fırsatım para mik- yasile tahdit edersek bu kuvveti de kansızlığa mahküm bırakırız. Yazan: Sadri Ertem vypi Dostum ve meslekdaşım Hakkı Sü- j kat evvelâ istenen oğlandır. Bu| ha Artışı önünde cidden tedbirler dü - hisse hükümdar ailelerinin ara -| şünmeğe mecbur olduğumuz bir mese- sında daha fazla rastgeliriz: leye temas etti. Ömrünü mektep ve ta- İki yıl önce İngiliz kralının o- | 1ebesi için vakfeden bu arkadaş her gullarından biri bir çocuk bekli-| hartinin dibinde bir ıztırap yatan bir yordu. Hâdiseyi anlatan İngiliz| makale silsilesi ile talebe işine dair fi- gazeteleri dünyaya gelen çocu -| kiylerini söyledi. Hakkı Sühanın tah- ğgun oğlan olduğunu haber aldı- | | yerine iştirak etmemek, mektebi tanı- ğı zaman o, bütün hislerine hâ-| yan bir insan için mümkün değildir. kim olan İngiliz prensinin yerin- | Fakat dostumun terkibi hükümler, bul den fırlayarak «horra» diye ba- | guğu çareler bana hiç te makul görül- gırdığını yazdılar. medi. Hattâ ben, kendisinin bu tahlil- !kı'. yil. î'nüu ’;alyı;' ucliqh:ı' bir | den çare diye gösterdiği senteze nasıl çocu iyordu. Yavru kız çı- | geçti; â hayretteyim. kınca mes'ut baba sevindi. Fa- SARE _y K kat, «inşallah oğlanı da gelecek Evvelâ, ailenin mekwbı_n bir yardım- defaya!n demeyi unutmadı. İtal-| 5! olmayışından neden şikâyet ediyor. | —ya veliahdinin bu duası, bu te- Türkiyenin bünyesi, tarihi — oluşu bu- , — menmnisi bu yıl yerine geldi. İtal-| günkü aile ile mektebi tezad haline koy ya sehkiz günden beri müstakbel | MYTtUr. bir veliahde maliktir. Aşağıdaki | Mektep bizde herşeyden önce yeni satırlarda hükümdar ailelerinde | itiyatlar, yeni hamleler hilâfına yeni bir Prens dünyaya gelişinin na- | bir cemiyet halketmek için çalışan bir müessesedir. Yeni T! yede mek!lep , gl karşılandığını okuyacaksı - nız.» bütün muhafazakâr telâkkileri ğe mecburdurlar. Yüksek tahsil için Napoli, 12 (Şubat) — Birdenbire kör| na bırakarak, inkılâpçı bir rol se' ibi | ise daha fazlasını.. Hülüsa Cavada yer- almuştür. Bunu bugün tam ve kâmil |1 kimse okuyamaz. Fakat İngilterenin şekilde yaptığını iddia edecek deği bünyesi, iktışadi kuruluşu — ve liberal Faka bir cemiyetin çatıları kuru- | telâkkileri buna hak werdirecek bir lurken mektep aileden kuvvet ala! kildedir. Hâlâ bir İngiliz içi Alle ancak mektebin telkinleri altın -| on adamın çalıştığını, bir kilometre İn: j da yeni formunu almaya başlar. giliz ana vatanı hesabına 350 kilomet- l vardır: Gelecek yavrunun erkek olmasını bekler. Erkek olanca ni hayeta'z bir sevinç duyar. Kız ço cuk ta ayni derecede, bazan da fazlasile sevilmez değildir. Fa - ı İcabında Londranın bütün sokaklarını altın ve mücev- herle kaplıyabileceği iddia edilen Nizam, bir ayakkabıyı birkaç kere pençeletmeden yenisini almıyor Muharrir, Türkiye, Fransadan, İn - giltereden daha zengin değildir! diyor. Biz de bunu bildiğimiz için Türkiyede lise tahsili meccanen olsun diyoruz. İn- Hakkı Süha gilterede tahsil — paralıdır. Ve devlet mümkün olduğu kadar bu işi hususi te şebbüslere terketmiştir. Cavada da ilk tahsili bitiren insanlar, orta tahsil için Ücret verme> taddelerini altına gümüşe — garkeder, mücevherlerile İngiliz milletini zengin eder. Bu sözleri bir taraftan viski içen ve Hiğer taraftan da kahkaha atan genç Hint prensi Azam Tah söylüyordu. A- ;ım Tah Haydarabat Nizamının oğlu- ur, Filkakika Haydarabat Nizamının oğs Ju yalan söylemiyordu. 14 milyon te ı baası olan Nizam dünyanın en zengin adamlarından binidir. Nizam olduğu- hun 25 inci yıldönümü münasebetile Hir kaç gün evvel yapılan büyük me- fasim, onun serveti hakkında da çok Mmükemmel bir fikir verecek mahiyet- tedir. Fakirlere ziyafet çekmek için on bin bığırla on bin koyun kesilmiştir. Donanda Haydarabat Nizamina beş #nilyona patlamıştır. Haydarabat Ni - Zamı merasimden sonra, muhteşem a. pebasile çöhri dolüşmiş ve öznünde dör pan iki altın çuvalından etrafa çil çil paralar saçmıştır. layı da muhit ve etrafından şüphe et - mektedir. Fevkalâde merasimler müstesna, Haydarabat Nizamı gayet berbat gi- yinmektedir. Kendisini görenler, ihti- yaç içinde kıvranan bir adam zanne- İderler. Kılığı hemen hemen bir dilen- ciyi andırır. Türkiye bugün bu vaziyettedir. Vaziyet böyle olduğu halde aile :le lise arasındaki irtibatı lise tahsilini mu ayyen bir para verebilecek olanları ilmi muayyen servetlerine bağlamak, relik bir sahanın servet ve refah verdi- ğini hatırlamak lâzımdır. Tersaneleri, fabrikaları ve bütün hayat şartlarını n |böylece endividüalistleştirmeğe muvaf fak olan İngiltere ile bizim mukayese bir oliğarşinin eline vermek demektir. Devede kulak kabilinden meccani tah- sil lüks bir memleketin millete şamil edilmemiz asla yerinde olmaz. Lise tahsili yüksek tahsilin ilk ka- bir vermez. Sokak demagojilerine düşmeden bu nokta etrafındaki fikirlerimizi açı iyiz. Bu memlekette yüksek söylemeli tahsil Türkiye nüfusunun — yüzde y misini bile temsil elmiyen şehir içinden seçilmektedir. Her sene lisel ilim seviyesi elde etmesine imkâ demesi olduğuna göre onun çok yük- sek bir kaliteye sahip olması şüphesiz ki lâzımdır. k| Fakat bu şartları liselere zengin ço- 1 doaldurmak temin edemez: Evvelâ, liselerin materyel ve perso- 1 İnel bakımından takviyesi lâzımdır. Sanıyorum ki bizde personele veri - n rin, orta mekteplerin meccani dühül len maaşla materyele şarfedilen para ü € edilirse bizim liselerin derdi inden ortaya çıkar. Müaaş faslı makta, matoryel masrafi yerinde Kendisini ziyarete gelenlerden bir çokları, sarayın salonlarında onunla karşılaştıklarının farkında olm.ımı!'-lfıı imtihanlarının yapılış tarzı bile bu im- tihan merkezlerinin nihayet kasabala- Ta dayandığını gösterir. Nizam neler yaptı? Haydarabat - Nizamı çok münevver bir adamdır. Memleketine büyük hiz- Metler ifa etmşitir. Onun idaresi al - Hında bütün hastalar yatacak yatak bulmuşlar, bütün çocuklar mektebe gitmek imkânına erişmişlerdir. Fabri- kalar açılmış ve halk ekmeğini kazan- mağa başlamıştır. İki sene evvel Osmaniye mevkiinde temelleri atılan bir üniversite 150 hek- kendisini uşak zannederek: — Nizam Hazretlerine haber veriniz biz geldik demişlerdir.. Nizam küunduralarını daima pençe- letir, ve kendisinin müsaadesi olma - dan ne bir ayakkabısı ne de eski bir e bisesi bir fakire verilebilir. kendisine ne zaman böyle bir şey teklif edilse — Ayol bunun nesi var? Mükem- Veliaht ve zevcesi fezin üzerinde top gürledi. Önce tek bir darbeydi, akisleri şehrin en uzak lana uzadı. Derken ikinci bir patlı 18 milyon içinden ancak şehirlerde xi istidatları şöyle böyle seçiyoruz. Üniversitemiz tam Türk halkınmm ve- kâsını, ilim seviyesini tebarüz ettirmi- yorsa, orijinal şahsiyetlere sahip d iilsek bunun kabahati herşeyden & : münevver toplamak için 18 milyon y mahallelerine kadar yuvarlana yuvar-| — 2 5 milyon arasında seçmeler yap a Ki 't * | mamızdır. 15,5 milyon balk henüz bi- sakin havayı sarstı. Sonra bir üçüncü | , pir san'at ve ilim faaliyetimi - saymaktadır. Halbuki bunların başba- şa gitmesi lâzımdır. Bu vaziyete göre hal şudur: Talebe artmaktadır, hattâ hoca da ge *| çen senelere nazaran çoğalmıştır. Fa- kat onların ilim vasıtaları, mektep bi- naları ihtiyacımıza tevafuk edecek hal- de değildir. Mevcut bütçeye nazaran en iyi, en far bir saha üzerinde inşa edilmekte -|mel ayakkabı veya mükemmel elbise &. F t z yanı şükran şekilde çalışan milesse- dir. Ve bu üniversiteye 250 milyon der... g bir dördüncü işitildi. Ve & vakit Napo- | ,, ictirah aB Bi : te iştirak imkânından mahrum bulun- |—i Doi muhakkak ki Maarif Ni halkı anladı: Yukarıda, pembe külk-| / yi ! Fransız frangı sarfedecektir. Bundan| — Haydarabat Nizamı bir gün Kalkü-|çesi ile körfeze hâkim olan Regla sara-| " Şimdi şehirlerdeki Insanlara olsun Vekâi Bizim bir dert olarak ileri j | Üüç sene evvel Nizam Delhide kendisine (tada bulunduğu sırada, at yarışlarına .yında bir prens doğmuştu. Bu, bütün | yerilmiş olan okuma, yüksek tahsil fır sürdüğümüz vaziyet geçen senelere na ! Hünyada emsali bulunmayan bir saray İ gider, hava sıcak olduğu . için canı| şehirde birden bire uyanış YÖON ÜY Na | satmı para mikyasile Yahdit etmek sa, | Zaran bir tekâmtil, bir ilerleme hamle- f sidir. Fakat biz daha iyisini, daha gü- iyat fışkırması gibi birşey oldu. 'ar y k zelini, daha olgununu istiyoruz. tepelere saldıran ağır dalgalar halin -| püyyetlerini de kansızlığa mahküm et- de top salvoları yuvarlana yuvarlana | » ek demektir. (Devamı 8 inci sayfada) devam edip dururken halk bir saniye | — a — ——— içinde evlerden fırladı, hümmalı sokak =-——"——"_______————_—_'_—_—'_=_-—-——-—— darı doldurdu. — Un Maschio, un maschio!, — Bir oğlan, bir oğlan.. En kuytu, en küçük sokaklara varın- | İhşa ettirmiştir. Bu sarayın yalnız ha- dondurma yemek ister. nıyorum ki Türkiyenin son kalan bu tem dairesinde 180 oda vardır. Ayni paraya en fazla dondurma Haydarabat Nizamı bu seferki cülüs | yeren dondurmacıyı bulmak için hayli Şüörasimlüde bütün köylere birer vad-|bekler 've bepsile pezarlık eder. 'Niha yo makinesi hediye etmiş ve bunun i-|yet bir tanesile uyuşur. Tam dondur- #:? on milyondan fazla para sarlet - mayı yiyeceği zaman, dondurmacının S istediği kadar vermediğini görünce, Şunu da ilâve etinek lazımdır ki Ni-|bastonunu adamın kafasına patlatır - a. aai DE. batideie di 14 - Bdi düzi seni fetmektedir. Kendi şahsi servetinden fek bir santim dahi sarfetmemiştir. Esasen Haydarabat Nizamı, dün - Şanın en hasis hükümdarı — olmakla Maruftur. Sarayının bodrum katında olan ha- gineleri uklım tıklim dolüdür. Altın- İam; mücevherleri paketlerle değil kamyonlarla getirirler. Mücevherler birbirinin ü zerine yığılan — sandıkları doldururlar. 1932 de Nizam Avrupadan bir mü- İbela CHEĞLAE Yacevhürlarla aç SY Akkaresi * önemi ği <B tehasese beş senedenberi geceli gün - düzlü çalıştığı halde işin ancak yarısı- ha gelebilmiştir. Haydarabat Nizamı bile servetinin Mikderini bilmemekte ve bundan doe- ken. lu insanları iflâs mı ettireceksin? yemeden locasma döner. Haydarabat — Nizamının zu, kadındır. tiği zaman kesei düşünmeden düğüm vurduğu paracıklarını sayar. — Haydut, diye haykırır... Namus- garajında | kordelalarla lüküs otomobiller vardır. Fakat o bun-. lara binmeğe kıyamaz, daima — kötü bir Ford otomobili ile gezer durur. Resmigeçitlerde bir kaç kere o bo- zuk otomobili durmuş ve Haydarabat| / 31 San Pransisko klisesinin teşkil Nizamı 'da yo.h'm nn..”md' kalmıştır. pttiği haşmetli kadro arasında, dairevi | Mumaileyhin en cümert davrandığı :sütunl.ın.nııı içinde, kolordu ve hükü- ve üzerinde hiç pazarlık etmediği mev-| met saraylarının önünde çok geçmeden Sarayına, cariyeler alınmak icab et- inin ağzını açar ve hiç üstüne düğüm| d- caya kadar her evden bu ses işitiliyor- gu. Müşterek bir sevinç dalgası esiyor du. Ve dünyanın bu en ':Hfııin adamı| gonra sinirli ellerin pencerelere aile iflâs etmekten korktuğu için dondurma | bayrağını asmasını müteakıp, —mağaza çamekânlarının yeşil, beyaz, kırmızı süslenmesini müteak:p herkes Plebisit meydanının yolunu tut- $u, İlk gelenler, Kral sarayının büyük ikapısı önüne bir çocuğun doğduğunu ilân eden an'anevi beyaz kordelayı da- ha evvel asılmış buldular. Regia sara- on binlerce kişi toplandı. Saray balko- nunda aile efradından birinin görün - mesine intizaren şarkı söylemeye başla (Devamu 12 inci sayfada) Kundura işçilerinin İstekleri Son günlerde İspanyadaki dahili vaziyetten dolayı Almanya sığır deri ihtiyacımı Romanyadan temine baş - lamış ve bu yüzden de deri fiatların- da on on beş gün evvelkine nazaran $0 kuruş bir yükselme görülmüştür. Bu fiat yükselişini gazetemizde oku- yan Bürhan Meraklı isimli bir kun- duracı okuyucumuz bize yazdığı bir mektupta diyor ki: — Siğir derisi fiatının yükselişi bittabi ayakkabı flatlarına da- tesir etti. Halbuki işçi yevmiyelerinde hiç bir tebeddiliolmadı. Bu zam saye - sinde kazanan işçi değil, satıcılardır. ha " İit zağa Halbuki biz gece ve gündüz elile, gözile, dizile çalışan bir zümreyiz ki, uzun yıllardanberi kurulu olan ce - miyetimizden her gün yardım bek- lemekteyiz. Esnaf ve işçinin huku - kunu ve menfaatini muhafaza vazi- fesile kurulan Kunduracılar cemiye- tinden başka işçinin mamui malını korumak gayesile teşkll edilmiş bir de kooperatif vardır. İşte bizim beklediğimiz şey, bu iki teşekkülün bugünlerde husule gelen fiat yükselişlerinden, işçinin de isti- fadesini temin etmektir. Biz, hiç bir zaman dericilerin, köselecilerin Za- rarlarına siper olmak, menfaatle - rinde de bigâne kalmak istemeyiz. Cemiyetimizle beraber alâkadarların nazarı dikkatini celbederiz. KA