Şenlendirmek için Alınan tedbir —oydazan: Muhittin Birgen — T sadile hükümetin geniş mikyas ta bir takım ledbir almakta ve bir ta- kımlarını da hazırlamakta olduğu gö- Ziraat Vekâletinin h & köyünü şenltendirmek mak- nan şeyin büyük ehemm moydana çıkıyor. Yeni to nun toprak mülkiyeti üzerinde inkılâp denecek mahiyeti haiz müdahale pren- sipleri, köylüye toprak vermeği iemin edecek, köylü ayni zamanda bu topra- Bi işleyecek vasıtaları ko lekette hareket ve mübadele artacak, arTtacak... Bizo bütün bu iyi şeyleri vâ deden yeni tedbirlerin iyi fiki n iyi plârilar olduğu muhakkaktır. Fa- kat, bunların istenilen neticeleri ver-! meleri bakımından en ziyade mühım olan nokta, bu fikirlerin tatbikata ge- çiriliş tarzıdır. İyilik te, fenalık ta bu tatbikata bağlıdır. * Her yerde olduğu gibi, bizde de her yeni şeyi tenkit etmek âdettir. Bızim itiyatlar halinde katılaşmış olan fikir- lerimize arzolunan her yeni şeyi biz evvelâ tenkit ile karşılarız. Bunun için, gerek toprak kanunu, gerek kombina- ları tenkit ile karşılamak ta mümkün dür. Ancak bu dünyada eğer her yeni şey tenkit edilip bir tarafa atılmak ik- tiza etseydi, hayatta değişme, mede- niyette ilerleme imkânları kalmazdı. Bütün yeni şeyler, evvelâ bir tenkitle karşılaşmalarına rağmen, bir müddet sonra kendilerini berkese kabul ettir. mişler ve bu suretle de hayatta ilerle- me hâdisesi, hiç durmaksızın devam e- dip gitmiştir. Bu sözleri söylemekten maksadım, aşağıda kaydedeceğim mülâhazaların yeni şeylere karşı göslerilen tenkit ar- züsunun eseri oldu habına mahal bırakmamak içindir. Bilâkis tereddüt. süzce şunu söyliyebilirim ki hazırlan- nılan şeyler arasında pek görüş mahsulü pek iyi un- surlar vardır. Tatbikat politikasına a esasları tamam bilmediğim için kat'i bir şey söyliyemem, yalnız esas fikir- lerin doğruluğunda hiç şüphe yoktur. Acaba, tatbikat, bu iyi esasların aza- ml randıman vererek hayata geçmesi. ni temin edeceek tarzda olacak mıdır? Bence asıl mesele buradadır. ve kay- dedeceğim mülâhazalar da buna * Hayatta, fikir, proje, plân halinde hiç bir yeni şey yoktur ki tatbikatta birtakım, evvelden hesabı mümkün ol- mıyan, ârızalarla karşılaşmasın. Bunun için, şimdiden — gözlerimizi kapayarak söyliyebijliriz ki, hazırlanan iyi proje- lerin de tatbiklerine geçildiği zaman birtakım ârızalara uğrayacağı muhek- kaktır. Bilhassa ziraat sehasındaki tat- bikatın ârızaları, işin bünyesi itibarile, daha çoktur, Halk Hisanında «evdeki pa Zar Çarşıya uymaz» söziyle ifade edilen bu hal, bu meşelede de kendisini terecek - ve plânların tatbikatçılı rwe)dep tahmini mi ün olmıyan bir. takım ârızalarla karşılaştıracaktır. Zi- raatte herşeyin bir âmil ve müessir kuvveti vardır; sermayenin, makine - nin, havanın, piyasanın ve bu iktısa- di âmillerin yanıbaşında, köylüdeki iti yalların, fikirlerin, hülâsa herşeyin uy rı ayrı tesirleri olur. Bunun için, ziret kalkınma işinde ilk hareketin çok ya- vaş ve ihtiyatlı olarak yapılmasında çok fayda vardır. Muayyen bir teşkilât sistemi vücu- de getirip buna muayyen bir takım prensipler içinde ve muayyen bir İsti. kamete doğru hareket verdiğimiz za- man görebiliriz ki bu yaptığımız işte şu veya bu noktayı tadil ve ıslaha fhti- yaç vardır. Hareketi başlangıçta ne ka dar geniş tutarsak bu tadil ve ıslah iş- lerinde o kadar fazla müşkülâta uğra- rız. Bunun için, ilk sene, bir fikir man- zumesinden ibaret olan plânlarımızı bir kere iş üzerinde prova etmeğe tuh- sis eylemek bizi muvaffekıyete götüre tek olan en iyi bir metot olur. AŞ — M LA — a U—— İK esimli Makale: Kadın yaratılışı icabı her vakit er- keğin gözünü çekmek merakında - dır. Bunu bir mecburiyet telâkki e- der, Maksadına varmak için zama - nına, mevkiine ve kabiliyetine gö « re muhtelif çarelere müracaatte bu. lunur. —a —a 1100 İngiliz lirasına Mal olan l11 öpücük K Londrada Predering Larrington is- minde bir delikanlının idare ettiği spor otomobil bir gün, bir sağa bir sola gi- iyor, en kalabalık caddede halkı bir« birine katıyormuş. Otomobilin —arka- sında motosikletli polisler koşmağa başlamışlar. Larrington —hiç aldırma- mış, kaza da olndamış, araba nihayet gideceği yere varmış. Her ne kadar Fredering Larrington . İsarhoş görülmüşse de kendini idare & decek halde olduğu müşahede edilmiş. Fakat mesele delikanlının yanındaki sarışın kadında imiş. Yolda nişanlısı olan bu kadını öpüyormuş ve moto- sikletli polisler de kadını her öpüşün- de sayıyorlarmış, Bütün yol imtidadınca 11 kere öp- tüğü anlaşılmış ve kendisinden alenen yapılması suç olan her öpücük başına 100 İngiliz lirası ceza alınmıştır. De- likanlı otomobili satıp 1100 İngiliz k- rasını verirken, bir daha değil otomo- memeğe yemin etmiş, İşte söylemek istediğim mülâhaza- ların esası budur. Başlangıçlta pek müş bir kül, hattâ imkânsız görülen birçok iş- ler vardır ki bu esasa dikkat etmek sa- yesinde müsbet neticelere bağlanmıs- ğ da bulunduğunu tır. Eğer bu işle de öyle hareket eder- ;'ı":'_ı otetlü -Yondığına göre müstak- sek elbet iyi neticelere Bazı kadınlar göze çarpmak için boyanırlar, fazla süslenirler, k harekette bulunurlar, Ba- e boyanışlarında, giyinişle - rinde, konuşuşlarında sadeliğe aza - mi derecede riâyet ederler, ÖZ ARASINDA ) ç— PERGUN BİR FIKRA | Unutmuşum Müarifte işi olan birisi bu işin ya- pılması için Emrullah M« €a etmişti. Emrullah Efendi: — Hay hay işinizi yaparım . Dedi. Bir müddet geçti, Emrullah Efendi bu iş sahibine tesadüf etti: — Affedin, dedi, siz bana bir iş söylemiştiniz, ben de yapacağımı yüdetmiştim. Dalgınlığıma — geldi unutuverdim. — Aman efendi hazretleri; unu - tuverdim, ne demek, vüdettiğiniz işi siz yaptınız. — Ya, demek yaptım ha; dalgın - lığıma bakın.. Meğer ben işi yap - mayı değil, işi yaptığımı unutmu « şum. Greta Garbo Kiminle evleniyor? Greta Garbo filmlerinden birinde Greta Garbonun artık evlenmeğe karar verdiği haberleri gene Fazla süslü kadın da göze çarpar, fazla sade kadın da göze çarpar, iki- sinin arasındaki fark, birincisinin müstehzi bir tebessüm, — ikincisinin takdir uyandırışıdır. Sadelikten, ta- bülikten ayrılmıyalım. Viyanada İdama mahkhüm Edilen hırsız Viyanadan yazılıyor: Viyana gazeteleri Avusturya ceza mahkemelerinden birinin verdiği bir idam kararından — bahsetmektedirler, Bu kararı bazı gazeteler alkışlamakta iseler de, diğerleri «adalet namına böy« le bir kararın verilmesi — faciadır» de- mektedirler, Hâdise şudur: 20 yaşımda bir bahçıvan 74 yaşında ihtiyar bir bekçinin fevkalâde zengin olduğunu haber almış, adamın evine girmiş ve paralarını çalmış. Balıçıvanın geçinecek kadar parası varmış. Bu parayı aldığı gibi Holivuta giderek sefahat yapmak istemiş. Fakat trene binerken yakalanmış, polisin e- linden kaçmış, bu sefer iki ay sonra Vi- yana barlarının birinde paralarını yer- ken yakalanmış. Mahkeme kendisine bu parayı niçin çaldığını sorunca: — Sefahat yapmak istiyordum, ben çok haris bir insanım. Sinema perde- Ba-İlerinde gördüğüm artistleri elde etmek zetelerinde okunmağa başlamıştır. Ma- | istedim. Ne yapayım, muvaffak olama- amafih aztistin müstakbel zevcinin kim yınca paraları Viyanada yemek iste- olduğu hakkında gazeteler arasında|dim, demiştir. ihtilâf vardır. bilde, hiç bir yerde hiç bir kimseyi öp-| — Aftonbladet gazetesine nazaran bu Mahkeme böyle azgını toprak pak- lar diya kendisini idama mahküm et- adam gerek İsveçte, gerek hariçte ta-|miştir. nınmış bir ressamdır. Diğer bir İsveç gazetesi de artistin Amerikah ile evlenmek üzere ol- duğunu ve evlendikten #onra artık Ka- liforniyada büsbütün yerleşmek tasav- yazmaktadır. doğru, müşkü. lâta rağmen kendimize güzel bir yol aç. |Pel karı koca bir villa yaptırmaktadır- B S P. Orota Garboyu, iyi tanıyanlar bu| tatılmıştır. Kendi cinsinden dünya yü- rivayetlerin ağilsız öldüğunda ısrar et-|zünde 80 - 100 tane bulunan bu kö- Muhittin Birgen — 'mektedirler. manın kolayını buluruz. Arayan bulur. ua ——— n A F ae T İSTER İNAN İSTER İNANMA! Boğaziçine mümkün olduğu kadar fazla alâka celbet- mek için çalışmakta devam eden Şirketi Hayriye bu rde- fa da Sarıyerde mükemmel bir lokanta yaptırtmıya karar verdi. Şirketin yorulmadan, bıkmadan çalışmakta devam etmesini aikışlamamak mümkün değildir, Fakat hiç de- ğilse 40, 50 tane asri köşkü, rosu ile mükemme! hele nakil vasıtalarını çoğaltıp biraz daha ucuzlatma - dıkça biz. Boğaza tam bir alâka celbedilebileceğine inan. mıiyoruz, fakat ey okuyucu sen: İSTER İNAN İSTER İNANMA! Dünyanın en pahalı köpeği efendi değiştirdi Dünyanm en pahalı köpeği tüyden çehresi görünmiyen mini mini bir hay- vandır, Şimdiye kadar dört elden geç miş ve son defa 2500 İngiliz lirasına Pekbııdnıiı_yıçluıiıüş Bazinosu, sineması ve tiyat. bir mahalle vücuda getirmedikçe, Sözün Kısıs: Hep hısım akrabayız! — İsm>t Hulta — İnsa İstanbulda hiç bir zaman akrat Blmaz, Dedim, misafiti - bulunduğu: evin yaşlı sahibi; bayanı ve genç kızı Luhaf tuhaf & baklılar —N yorsunuz? 5 zedelim ki: İstane ne hısımınız var. bulda ne akrı Şöyle bir « Kendilerini ertesi i söyliyerek yane larından ayrıldım. Ertesi gün sözleştir ğimiz saatte gene evlerine gittim. Yaşlı erkek, yaşlı karısı ve genç kızları haa zırlanmış, beni bekliyorlardı. — Buyurun çıkalım. ' Dördümüz beraber bir tramivaya bilâ dik, Kondüktör geldi; — Baybaba bilet! — Size söylüyorlar, dedim, bakın illğ ağızda kendinize bir evlâd buldunuz, Hem de yetişmiş bir evlâd. Bir kadın, genç kızın yanında dure du. — Ben senin teyzenim, şöyle biraş sıkış ta ben ilişip rahatlanayım. - İşte küçük bayan, size de bir tey» ze, Tramvaydan inerken vatman yaşlı kadına söyledi: — Valde birâz acele eti — Bu da bayan; sizin mahdumlare dan biri. ç Tramvaydan inmiştik. Ağzında sö « nük bir cigara ile yanımızdan geçem bir genç beni görünce durdu: — Ağabey, olgaranı ver de cigaramı yakayım. Cigaramla, cigarasımı yaktım. — Yabancı değil! Bu da benim küçüli erkek kardeşim oluyor. Bahçekapıdan Muhmutpaşaya doğru yürüdük. — Bay birader istediğin elbise bizde var! K Yaşlı dostuma haber verdim: 4 — Size söylüyorlar; eh yaşça aşağı rı size çöâk yakın bir kardeşiniz., Yaşlı kadını bir dükkânın önünde duran delikanlı yakaladı. , 'Teyze bizim mağazaya gel! ! — Ben birşey alacak değilim ki! — Gel teyze zarar yok, birşey almât istersen. Otur, bir çayımı içersin! Semg benim teyzemsin ! — İşte, Bayan! Yeğeniniz karşınızda, Hem de cömert bir yeğen; hemen çayf ısmarlamaya bhazır, Bir kürkçü dükkânmdan fırlayan km vırcık saçlı, ciliz adam genç kıza müle tefit bir çehre ile seslendi: — Vay hemşire siz misiniz? Buyue run kardeşim.. ; — Nasıl küçük Bayan? Bay birade« rinizi gördünüz mü?. — Ağabey, bizim dükkâna gelmeli yok mu? — Bu da, benim bir başka kardeşim, Dönüşte konuşuyorduk: — Hem bu hısım, akraba, dedim, ö teki hısım akrabadan bir nebze dahg iyidirler. Hliç olmazsa bunlar paramıs zi alır, iyi kötü bir mal verirler. Ötev kilerin içinde, paramızı aldıkları halda mukabilinde yüzümüze gülmek Kilife. tine bile katlanmıyanlar çoktur. İsmet Hulüsi Biliyor musunuz ? | — Galiyen kimdir? 2 — Meşhur İngiliz şalri Byron kag yaşında nerede ölmüştür? 3 — Çekler hangi yılda istiklâlleri « ni ilân ederek müstakil bir Çekoslo « vakya devletini kurmuşlardır? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suullerin Cevapları: | — Bizim Fas dediğimiz memleke « tin beynelmilel ismi Marocdur. 2 — Eski Galilöe eyaleti Filistinde idi. Kama, Betulâ, Kafarnaün, Naza « ret, Ptolennays, Seforis şehirlerinden | ibarettir. 3 — Budda dinine 470 milyon insan saliktir.