LA SAA LAN AA — ÇA B *i » 2 & . RER ik KA*RLR EE — eli İttihad ve Terakkide on sene İ Ön tüalü ha N HARBİNİN SON PERDESİ —— Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Cihan harbi yeni bittiği sıralarda! Efganistan Hindistana bir taarruz yapmış ve mağlüp olmuştu Esasen Hindistana taarruz etmek fikri Alman kımgîu;d_n hiç yok değildi. Fakat fikir, ciddi bir hareketten ziyade nümayişlerle meşgul oluyordu — Ruaya yıkılıp - gittikten ıam-a] Japonlar Almanyayı kendilerine rakip #ayarak İngiliz ve Amerikalıları mü - için kocaman bir orduyu Asya- hin ortasına kadar sokmağa kalkışa - taklarını aslâ hatıra getirmek caiz de- #ldi. Onların asıl rakipleri, Ruslardan sonra, İngilizlerle Amerikalılar oldu- Bu için bilâkis bu hareketten belki de Memnun olurlardı. Ancak Almanya- tan da Japonlarla anlaşması ve onun istediklerini kabul etmesi lâzımdı. en sonra İngiltere ile ittifaktan ayrılan Japonyanın harbin böyle bir Safhasında onu müdafaa için gayet bü- Yük bir askeri teşebbüse girişeceği ka- manevra edilemez.» <. İile maruf mühim bir askerin harbin — Bu plândan kimseye bahsettiniz ikinci safhası hakkındaki fikirleri bun- Mi idip < lardır. Bu fikrin en kuvvetli tarafı, -G — 918 senesi iptidalarında sulh / garp cephesinin — yarılabilmesindeki için Brest-Litovak da bulunduğum #-| müşkülâta ait olan tarafı idi. Bu taraf- talarda bizim heyetimize bu fikirlerimi/ taki ümitler, hiç yok denecek derecede izah eyledim. Bilhassa Hakkı Paşa gi- zayıf olunca öte tarafa ait olan plân, bi beynelmilel vaziyeti iyi bilen bir #i-| şecrübesi göze alınabilir bir mesele o Yaset ve tarih mütehassısı benim bu)| habilirdi. ikrimi çok muvafık buldu. - Fakat.| — Planın bazı noktalarda kuvvetli ol kendilerile temas etviğim Alman er | guğu da muhakkaktı: Meselâ, cihan ânı, muzafferiyetin neş'esi ile o ka-|harbi yeni bittiği sıralarda Rusyanın T keyifli ve mağrur idiler ki onlara|teşviki ile Efganistan yalmız a fikirleri anlatmaya ve kendiler olonya ve Rusyaya karşı rifk ile mua-| aa e başına meleye sevkeylemeğe imkân bulunma dığını görerek bahsetmeğe cesaret: e- dersedim. ," Bir çokları böyle bir plâna hayal diyebilir. Fakat, garp cephesini yar - Mak gibi bir muhal ile uğraşmaya ni- betle daha çok icra kabiliyeti olan bir Plân okluğunu zannederim. Hattâ ben tahminlerimde ileri giderek diyeceğim i bu hareket ciddi şekilde canlanacak olduğu zaman uzun boylu inkişafına Uzüm kalmadan itilâf devletleri ma- u esaslar dahilinde anlaşmaya meyle-| deceklerdi. Hindistan, İngiltere için © adar mühim bir hayat noktası idi ki ünun tehdit edildiğini görmek, onun Sulha yaklaşmasını mucip olmaya kâ- fi idi. Evet, bu plânı yapmak için ha- Yalin hayli hissesi vardır; fakat, o ta- Tihte öteki yol, yani üç milletin mpü- Faa ettiği garp cephesini yarmak Yolu, tekrar edeyim, bem bu işden da- 4 müşkül, hem de muvaffak olduğu Zaman derhal sulh getirebileceği meş- ük idi, -4 Şunu da söyliyeyim: Esasen Hin- istana taarruz fikri Alman karar -| &âhında hiç yok değildi. Fakat, fikir, | tiddi bir hareketten ziyade nümayiş- le meşgul oluyordu. Cihan harbine yeni girmiş olduğu- Muz sıralarda idi. Ben barbe iştirakin | #leyhinde bulunmuş olduğum için ba- ha henüz askeri bir vazife verilmemişti. Bir gün, Goltz Paşa gelip beni evimde ! Tiyaret etti. Ziyaretin sebebi, benden &ki Hint seferlerine dair bazı — şark &serleri aramak idi. Nadir şahin Hint | *eferine dair eseri olup olmadığını sor-| du.Bende de tesadüfün farisi lisanile ya | Zılmış bir kaç eserle bir Rus zabitinin Yazmış olduğu bir eser vardı, Bunları verdim, Bunlarla beraber benden bir| de merkezi Asyaya ait bir harita seçti Ve aldı, gitti. Bu hal, o büyük adamın Zihninda de böyle bir tasavvur oldu - Bunu gösterir. Rusyanın inhilâlinden | #onra eğer Göltz Paşa aydı bu Tehlikeyi Büyümeden Önleyiniz ! Myük, kük birçok hastalık- B lyır annuçlnk alginliği ile baş- Jar, Mikroplar üşüyen vücüde hü- cum ederler. Nezle ve kırıklık baş- gösterir, Hararet yükselir. Artık en korkulacak hastalıklar için bile zemin hazırlanmış demektir. Kendinizi üşüttüğünüzü hisseder etmez derhal bir kaşe GRiPiN GRİFİN sızi gripe — karşı ko- rür. GRİPİN en şiddetli baş ve diş ağrılarını geçirir. GRİPİN üşütmekten mütevellit bel ve sinir ağrılarımı, bütün sızı va sancılsrı dindirir. GRiPiN Efgııı hudutlarına yakın topraklarda İngiliz hafif bataryalarından biri 'ta beraber bulunduğumuz Alman er - |lardaki ruhi hâlet ve zihniyet öyle idi ki, eğer kendilerine bu fikri açmış ol- , | Hindistana bir taarruz yapmış ve mağlüp olmuştu. Diğer taraftan Kaf- kasyada dolaştığım sıralarda gördüm ki bizim ordu bu memlekete girdiği za- man Türklerden bir hayli asker almış ve bunlar da mükemmel surette as - kerlik yapmışlardı. Türk ordusunun Kafkasyaya girdiği sıralarda bu mem- lekette hüküm süren Ermeni ihtilâlci. lerinin terrörü altında, askerliğin ne olduğunu bilmediklerinden dolayı, her türlü müdafaadan mahrum kalmış o - lan Türkler arasında zayıf —mevcutlu | eöslerimninin v kadiri bolaykkıla olduğunu gösteren b hikâye askerlik etmiş pek çok Azeri gördüm ki bunlar bu askerliğin tatlı hatıraları - ni anlata anlata bitiremezlerdi. Bu hâ- diseler gösterir ki, bu tarafa sevkedi - lecek mühimce bir kuvvetin, orada göstereceği teşkilâtçılık kuvveti ile pek kolay artması mümkündü. Fakat, her | ne olursa olsun, proje, fikir, zahiren | çok hayali idi, O kadar hayali ki, eğer | bunun sahibi İzzet Paşa gibi bir asker olmasaydı, bunu hikâye etmeğe - bile| lüzum görmezdim. Zaten kendisi de| |bu fikirde idi. Bunun işin hikâyrsiniı şu sözlerle bitirmiştir: «— Ben bu fikri Brest - Litovsk * kânına açmamakla bir hatada bulun - duğumu hiç bir zaman farketmedim | ve bugün de etmiyorüm. O zaman on- sam, belki beni derhal — timarhaneye göndermezler, fakat, önlerinden ge - çerken, beni birbirlerine «deliye bak!» diye gösterip aralarında gülüşürlerdi. Onlarda o kadar büyük bir gurur ve azamet vardı. Vâkıâ orada, herkesin fevkinde, büyük bir şahsiyet — vardı. Ayni zamanda hakiki bir filozof ve kâmil bir insan olan şark cephesi u - mum kumandanı Bavyera prensi Leo- pold'a bu fikr3mi açabilirdim. Fakat, o da, karargâhı umumice tayin edilmiş olan hudut dahilindeki askeri vazife- sinden kıl kadar dışarı çıkmamıya iti- na ediyordu. Bunun için, faydasızlığı- nı düşünedek ona da açılmadım.» davet ederek: bir çok (? dinledim. Türk ordüsunda 8 No. 10 l İ | akleden: Faik Berçmen Şair Lafontaine tembel, gürült — halloldu.. diye cevap ver- ve kavgadan kaçar. bir adamdı. Yal -" di. nızlığı seven ve insanlardan ziyade| — nüz mü? hayvan ve ağaçlarla başbaşa kalmay — luyır, onu göreme « tercih ederdi. Ve böylece hayvan ve| dim lar üzerine uydurduğu hikâyelerle| Karısını bırak yirmi beş yıl endi hesabına - insanlardan öç âal -| sonra bir gün bir yerde hoşsohbet, ze« mak isterdi. hıA bir delikan! rastlamıştı. Uzun Şairin çok güzel bir karısı vardı. Bu | müddet delikanlıyla konuştu. Delikana güzel ve genç kadın, kocasının arkadaş|lı gidince arkadaşlarına sordu: larından bir zabite âşıktı; ve bu zabitle| — Bu konuştuğum genç kimdi? sevişirdi. — Oğlunuzdu üstat.. ü Bütün gün hemen beraber bulunur-| — Şair evvelâ şaşırdı, sonra: lardı. Fakat bu vaziyeti gören şehrin — Çok memnun oldum. dedi. Akıllr ahalisi dedikodu yapmağa başladılar. | bir gençmiş doğrusu.. Ve nihayet şairin düştüğü gülünç va-| Bir gün onu bir yere davet etm ziyeti bir gün kendisine söyledi fa- | lerdi. Y içtikten sonra bir söz kat Lafontaine herkesin dedi; koltuğ lak asan takımdan olmadığı için buna aldırmadı. Lâkin arkadaşlarının ısrarı üzerine gidip zabit dostunu düelloya Haydi çabuk olalım!, dedi. İkisi şehir ha - ricine çıktılar; ve bir koruluğa gel dikleri vakit şa - ir kilicini çe- kip: — Beni mazur görünüz aziz dostum!. | ğiml. dedi. diye bağırdı. Şerefimi Jekeliyecek ha -| — İyi amma, daha erken üstat!'. diye reketlerde bulunmuşsunuz. Herkes bi- | cevap verdikleri vakit: zim düello yapmamızı istiyor.. Haydi| — Ziyanı yok! hem bana buradan en başlıyahm. kestirme yolu gösteriverin!. demiş.. Dövüş on saniye sürdü. Neticede, Za- Yarınki nushamızda : Dağlının öcü.. Yazan: Kadircan Kaflı görünüz, Acade - mie'ye — gidece » Lafontaine, uzun zaman Madam L bit şairin elinden silâhını almağa mu- sablyerde pansiyoner olarak kalmış vaffak oldu. Bunun üzerine Lafontaine Madam ona: dostunun elini sıkarak: — Bütün uşaklarıma yol verdim. An- Şimdi, şehir halkile şarkın arzu - cak üç hayvanım kaldı. Köpeğim, ke- sunu yerine gelirmiş bulunuyoruz, de- | dim, bir de siz.. di. Artık istediğiniz vakit bizi ziyaret| — Derdi. edebilirsinz. Bugün gidip beraber bir öğle yemci k Ertesi gü bulunduğu kasabayı | ği terkeyledi ve Parise gitti. O ı.amınd;mw | | l in iç ge ler. Bu papaz şairin y rinde din aleyhinde fikirler görd iğü için onu imana davet için haylice uğ- rüşti i gören madam papaz aha görmedi. € dedi. O güna r mahlük olmaktan ziyade bir h Allah onu cehennem > cezalandırmaktan vaz geçec mişti. Onu Pariste görenler: — Nasıl üstat arlık barıştınız. değil | şin: mi? diye sorunca: b İtir v — Türk Hava Kurumu BÜYÜK PiYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. B.ci keşide 41/Mart/1937 dedir. Büyük ikramiye: 5 0 y 0 0 0 liradır... Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000 Liralık ikramiyelerle (10.000 ve 20.000) Hralık iki adet mükâfat vardır. DİKKAT: ! Bilct alan herkes 7/Mart/937 kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır. Bu tarihten sonra bilet üzerindeki hakkı sakit olur... a RUS-JAPON OY Kİ $ — TÜRKÇE HUA NERVİN günü — akşamına Bununla harbin olan şeylerini de - ğil, olmıyan tarafını hülâsa eden bu bahsi burada kapıyarak vukuâta ve bu vukuât arasındaki hatıra ve müşahede- lere geçiyorum. getirmekle beraber aynı zamanda İn - gilizlerin gerek Suriye ve gerek İrak Kaşelerini tecrübe ediniz. Bütün eczanelerde satılır. ikri terviç ettirmesi mümkün olurdu, Zannederim.» İşte, cür'etten ziyade ihtiyatkârlığı cephelerinde kuvvetlenerek üzerimize lıııüıem.ıdîyı-n yüklendiklerini de gör- müştü Ç(Arkası var) 917 senesi Rus cephesinin “nhilâlini | Sinir ağrıları, asabi öksürük'er, asabi zayıflık, uykusuzluk, baş ve yarım baş " ağrısı, baş dönmesi, baygınlık, çarpıntı, ve sinirden ileri gelen bütün rahatsızlık- |f ları giderir. Günde 2-3 kahve kaşığı. Her eczaneden arayınız. ŞARK iSPENÇİYARI LÂBORATUARI T.A.Ş. | ; İz v BERR ae Di ai a G E AA e 3d PN