8 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

8 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—ş_ Şubat ç b SON POSTA lx—_l—h!ihad ve Terakkide on sene On ikinci kısım Nati aS Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen 0_ zaman bedbin olmak ya lrinsana Menfi ruhlIUğdğ saktı. Bedbin m,,deniyordu Bedbinliğin afaroz edîlm:; bulunması büsbütün haksız değildi. Bu noktada © dar ifrat ediliyordu ki ben bile, gördüğ nakletmek için iht 7_“[":'“" bu neşriyatı (.akıp ettiği v KE Zannedebilirdi ki, D Bütün husumeti, gökten akdığına | vetle, Alman — milletini| h:;"b:u silâhlandırarak — toprak ve Zej h düşma - İdandığz lî':"'“uı kuv ş tuhatına gitmekten ibaret tek r"—:;fui olduğunu zanneden Kay - ”’lyı.nr lrıuun c:ruf'mdnkı İıı.ıads!ulc l v;.nl-r_ muhitine muıeı.u'vhvlıf. ki, n' —,T'O”NTJ“ bu zan içinde idi- bu me Sibi ahvalde, insanlar, bir kere l II ikirlere kendilerini kapıırfiı - , ai hassa siyasetle meşgul olan- TMiya b, m..ıl_ bir satıh _uı:nnd: kay- aşlamışlar demektir. ; &n yavaş, bazan seri bir yuvarla- e. 'alinde, bu sathı mailden kayarak ü YA Yuvarla Yürümun n'Ş anarak sathı mailin sonuna, i dibine giderler. a #ene evvel, bu demokratlara s0- < * olsaydı, derlerdi ki: Riteçği ” barl dar Kelri çünkü değilgi imüş olmasına İngiltere razi tindey ; Ya Almanya, ya İngiltere, iki- dcüiı;i,_ irisi ezilmedikçe harp bitecek n Bulun Tülm çıkmasına sebep İn- Almanyanın bu ka- z Alman filosunun sapsağlam Uğu ve Almanyanın yorgunlu- ınıi&ınmına. durduğu bir zamanda biran) SBin demokratlardan gelecek Teti gğ Pa teklifini ancak bir zaaf alâ-| büyüy, vtek telâkki ederek harbe daha|nız Alman erkânıharbiyesi ile yaptığı "T emniyet ve istirahatle devam | temaşlarla tanıyor idiyse hariciyemiz muhakkaktı, Fakat, sakin bir|ve Berlin sefarethanemi ürda *deceğ 'Ecej z Bi Cek z de aynı mem e. bunu pek güzel düşünebile- |leketi yalnız Alman hariciyesi ile yap- kiş .n'; Alman demokratları “ığı KemaIEİarh tanıyor ve Almanyanın dizlik, unî"“yuılaıdw Bir taraftaki ümit |içinde böyle mühim bir kaynaşma bu- F b ların gözlerine öbür hı.ıfhkillılmduuundan haberdaı_ goıunn'ı:yofdu. larateğ İr vaha olarak göstermeğe baş- | Önceleri bunu, sırf diplomat ketümi- e yeti ile izah ederek kendi kendimi a « ttim, Fakat, sonra - şimdi vuttum ve teselli Ulı."uln'n seviyesinde bulunan gazete-| İâ'i muhtelif vesilelerle anladım ve &ibi, ıf" hassas siyaset barometreleri| Kani oldum ki, bizim sefaretimiz de Al. ı.uy'ü""’_ ki en küçük değişme te -| Manyayı kâğıt üzerinde ve şifreler, tah- karbu Grini derhal hissederler. Bun-| "iTatlar arasında görüyordu. . Bi plti hem alırlar, hem de verir-| — Sefarethanedeki — gaflet”“karşısında v:_*lîç_ günlük bir kaç alelâde te-|ben de onlarla konuşurken bu bahs ü- ni ı...,e"l—' onlar vermişler, ben de| zerinde çok durmadım ve ben de diplo- AR, Rusyadaki inhilâl ile sevi -|matca konuştum. Esasen bu gibi ah -| ğ u,_'"yıdaq şimdi, belki Rusya -| valde kat'i fikirler beyan etmek esaş i. n,"'c,'. değil, fakat, herhalde gene | tibarile yanlış olduğu gibi, eğer müşa İkeiıy G ve vahim bir inhilâl teh-| hedelerimden edinmiş olduğum fiki, dar izin,ıö'—'-".fyofd“ ıî"_'_ 'i"'d")j' k_?. ri fazla açıklık ve ciddiyetle ifade etmiş Peydi, Bözümüze görünmemiş bir tühinin ÇöMn harp matbuatı karar -|manki zihni: : bütün V6 onun bizdeki emsalinin, |bula avdetimde zayıf kalblilikle itham bütün j'tihbarat ve neşir şebekelerinin |edilmemi mücib olacak bir dedikodu terme l"'mile bize göstermiş ve gös- bile yapılabilirdi. -O zamanlar, henüz u_'h:'duı_u Almanya, yekpare harbin neticesinden şüphe etmek ya.« Tüttehiş pi bir kaya kitlesi halinde|saktı. Herkesin neticeye, nihai zafere dim 91z ” Almanya idi. Halbuki be- inanması lâzımdı. Aksini söylemek de- N'nı—,, ? Yazında Berlinde gördüğüm &il, düşünmek bile vatanseverliğe mu- dan îııîla' u kaya kitlesinin ortasın - halif sayılırdı. :şııeıiyhy'" ikiye ayrılmış oldu; Üz 5e b.',kk'f?'m bu kadar ciddiydi. Muayyen | ah yadeki ismnlana o a lerine göre, belki İstan- olöuydıriş.. kar eT ğunu| — Almanyadan sonra Avusturyada ve Z Börül . Uzaktan bu çatlak he - Macaristanda bir cevelân yaptık; cep- Yakindan îek kadar bariz olmasa bile heleri ziyaret ettik. Gayet sıkı tekay - 8 li —dııua"' bakınca çizgi vazih |yüd altında dol m'“'-ıca]: i; Almanya ayrılacak, par-| gazetecilerle yaptığımız temasiar, bize Ot 'V'f bü suretle yıkılacaktı!. — |bu memleketlerdeki vaziyet ar Paşa ji *© Berlinde sefirimiz Hakkı va idi, Bar ea a yi bi tarihte Türkiyenin ondan * sefiri olamazdı. Berlinde olduğum 'da bulunmadığı için onun- |dad!» diye fery edim. Fakat, acaba Alman- dilerini müthiş li ahvali rılmamıza rağmen, gösterme- ge kâfi geliyordu. Avusturya, yaralı, hasta, bedbin idi. Zaten bütün harb es- İnasında bu memleket, ikide birde Al- sırada |/manyanın yardımına 5 &n - 'a etmişti. Yalnız, ken- h götüşem hç P dahil S lanbin a. ke mf;î Üzerinde yapabileceği tesir- | vüşm dütünüyor> d'“zın. sefarethanemiz ne|te İslâvların hiyanı kalmadı, ” Giye merak etmekten hâli İrından, mağlüb olmuşlardı. Avustur - Si gl t yada ekmeksizlik ,yiyecek azlığ se; bi: li aret ©, Almanyadakinin D aske, r İslâv çemberi iç ve bu dahili ahva -| sıkışmış hisseden Macarlar güzel ir gün sefarethaneye gid tkânı ile konüştüm. N a ricalimiz “Almanyayı yal « |aksine olarak, intizamsızlık ye vesika ıl |kat, aynı zamanda, Büyük Harbin sonuna doğr askerlerinden bir kısmı siperlerde üm şeylerden topladığım intıbat iyatla söz söylemek lüzumunu hissediyordum u inhilâl eden Rus orduları bahsinde suüistimal hüküm sürüyordu. Buna mukabil, Macaristan, ziraat m: leketi olduğu için, bolluk içinde ( MacarlarlaşAvusturyalılar arasında ö« tedenberi mevcud ölan husumet bu sa- hada da kendisini göstermişti. Macaris- tan ÂAvusturyaya yiyecek vermekta pek fazla müşkülât gösteriyordu. Bu- nunla beraber, Macarlar, Avusturyalı- lara nisbetle daha sağlam bir mânevi kuvvet gösteriyorlardı. Mağlübiyetin kendilerine Avusturyadan daha paha: n liya mal olacağını bilmek, onları seba- ta sevkediyordu. Rusyanın inhilâli, Avusturyada da, Macaristanda da ümidleri canlandır - mış olmakla beraber artık harbten yo- rulmuş olduklarını görmek - kolaydı. |Bir aralık, Karpatlardan taşıp ovalara doğru inmek tehdidini göstermiş olan Rus orduları karşısında Budapeşte, kendisini tehlikede hissetmiş ve şehrin etrafına istihkâmlar hazırlamıştı. Eğer Alman ordusunun elile yapıl - mış olan meşhur Tarnov yarma hare- İKti Rus ordularını bir kere daha boz- İmamış olsaymış Avusturya - Macariş- tanın çoktan silâhlarını - teslim etmiş İbulunacağı görülüyordu. O tehlikeden kurtulmak, sonra da Rusyanın inhilâ- ni görmek, bunlara biraz daha kuv - vet ve ümid vermiş olmakla beraber, yorgunluk her tarafta bâriz surette kendisini gösteriyordu. Bütün bu ahvali gördükten sonra, ben, İstanbula, ümidleri bir hayli kı - nlmış olarak döndüm. O zamana ka - dar, karşımızdakilerin tükenmez kuve vet kaynaklafına dayandıkların? bile - rek bizim tarafın muzafleriyetine güç inanır, fakat, nihayet zayıf bir tahmin hesabı üzerinde duran bu tereddüd, her insanın içinde yaşıyan ümid ve te - menni hislerinden kuvvet alarak beni oyalardı: Almanyanın kuvvetine, teh - Kelbahir harbinde gösterdiği fevkalâde |gayretlere bakarak içimdeki ümidlere |kuvvet verdiğim zamanlar da olmuştu Rusyanın inhfiâli ise bu ümidleri büs- bütün arttırmış, bulunuyordu. *Arkası var) rHUzâye u, otuz nirl: inirli bir el kara tahtada alabildi - ğine koşuyordu İşareti koval dolduruyı sayılar işaretleri Bu el hesap hocasının eliydi. Bize ders veriyordu Tahtaya di sıra: nadan yazıyor — Üzsü iki — Zaidin nakısa hâsılı zarbı... — Kerreyi aç!. Gibi bizim için hiç bir mana anlat - mayan sözler çıkıyordu. Neden adam gibi geniş bir nefes dönüyor; - tebeşi kuluya sanki homurdanış yapan bir alarak biye — Anladınız m var bunda? Bi Böstersen o ondan her gülmeyi de u Hangimiz — Ben anlamadım! Diyerek kendisini sıpadan daha ka - fasız gösterebilirdi? Susardık ve ertesi ders te hiç bi bilmediğiniz için (izinsiz) cezasını a - hırdik. 'Tamam bir hafta mektebin dört du varı arasında bi günü de dışarı K Üstelik izinsiz kalanların hepsi mek - tebin bir sınıfına toplanır; nöbetçi mu- alliminin karşıs kitap okumiya, yıllık bir mektep hatırası- | İHAN HARBİNİN SON PERDESİ .: —— -—--— —— & Yaşasın uyuz... Yazan: Kadircan Kuflı bin doktoru da bur 1 küplere biniy En domuzu üç be durmadan muş soyulan u: ma sokuluyor ve ke e anak dolusu uyuz ilâc pis pis kükürt k sürmüyormuş., Dökü * gene uyuz kalıyorlarmış! Diye üzülüyorı O hafta gene izil olanlar da çik yer uz ma, bulundukları içerek, bol bol ej müyorlard Ertesi gün uyuz arkadı im ve dert yand şkına söyleyin bu r an islersek? yan isterseniz mi? ! Bizim etimisde r bu... » Böyle şeye hiş aklım m? Elimde m ğına gülüyordur © da bar — Bi Yarınki nushamızda : Kurtuluş bir tek çare O da 'aT * hesap r başka bir tarafa kaldı * Hep birden dualar ediyorduk; fakat| anlaşılan sesimizi Allaha duyuramı - yorduk. Bir gün içimizden birinin eksik ol - duğu görüldü. Muallim kızdı: »— Nejat nerede? Diye haykırdı. — Hasta.. — Yerinden kalkamıyor mu? — Kalkıyor... Yürüyor... . Kuvveti yerinde ... — Ne diye gelmiyormuş? — Uyuz Ş ta... Başkalarına ge - çer diye... n ç Hesap hocasının yüzünde bir ürkek- lik görüldü ve koltuk altını kaşıdı. Kenarda oturanlardan biri şordu: — Çağıralım mı? Ona dik dik baktı: — Otur yerine!.. Şimdi hepimiz uyuz dua ediyorduk. olmamız bir arkadaş vardı, Ertesi Dedil Herkes onu kıskanıyordu. Alhlahın ne talihli kuluymı Daha ert gün beş kişi daha gel - medi, Onlar da uyuz olmuşlardı. Sınıf yavaş yavaş boşalıyordu. Bo - şaldıkça da muallimin bütün ağ rliğı geride kalanların omuzlarına çöküyor- du. k olanlar her gün artıyordu. rdüncü gün sınıfta yalnız ben kal tım. Uyuz olanlar mektebin hamam ta - rafında ve ayrı bir kı gece ve gündüz orada tutuluyorlardı. Mektebin o tarafında kahkâhalar şarkılar eksik olmuyordu. Eh,bue ün sürmiyecekli. hafta sonra uyuzluk ge - 'a döneceklerdi afta deği ün geçli * ği halde katse revirden çıkmıyordu. on için İsa bu kadar s Fakat olmuyorduk. | toplanmış, | 1 Tramvayda bir kadın Yazan : Peride Celâl aralarına müşler. Aklım verdiği ilâcı kullanmı « bulunu Doktor yoruz. Başımızda kimse ki.. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Oradan ayrılırken, arkadaşım arkamdan sesle- niyordu: - Gel, benim çibanları deşelim de sürl. Bir ayak sesi beni oradan daha ça « buk uzaklaştırdı. Doğrusu bir uyuz çibanını parmaklarımın ârasına — sür türlü katlanamadım. Böyle olmayınca hiç olmazsa sınıfta tek kalmaktan kur- tulmalıydım. Ertesi gün hesap hoca şağı bir yukarı dolaş! döşemeyi sarsarken: — Ne belâlı şeymiş? Eşek v rTnez... Diyor, belki de doktora küfürler sa- uruyordu. Dayanamadım ve anlattım Gözleri iki kor parçası gibi parladı. Bir kaç dakika boş tahtayg baklı ve birdenbire sınıftan çıkıp gitti. deşerek fta bir a- , tepinir gibi Ö- » Buraya ge - Bunlar mektebin iri yarı ve izban - dut gibi iki hademesiydi. Üçü birden uyuzların bulundukları tarafa gittiler. Üç gün geçmeden sınıf tekrar do) » muştu: hamamda i de icut - e her talebeyi tutmuşlar; üçünc ana fırçasile onların bütün v ta bağırta, uyuz — ilâücıni ı temiz bir & madı; mara almi | Oni — Yaşasın uyuz!. 'Diye bağırmışlardı. Tuhaf şı Bense bütün yıl hi

Bu sayıdan diğer sayfalar: