i Hergün Fransızlarla açıkça Görüşelim!.. Yazan: Muhittin Birgen < yenin Sancak meselesinde tuttuğu azimkâr yolun, vaktiy- le Fransaya teklif etmiş olduğumuz dostluk paktının Fransa tar dedilmiş olmasından ile bi ile izah edilmek isten efkârinı oyalamak ve gaf! mak İS lerin ve kafa da kirleri, ağızlarından çıkan sözlerle sak lamak yolundan gidenlerin eseridir. Fransa ile pakt yapmak veya yapma tiğimiz veçhile, Suriyede bi Tür kiye aleyhine takip edilen siyasetten müterakim hesaplar meselesi de büs- ü a birşeydi. Pakt yapılmış ol- a da bizim Sancak ve Suri-| ye meseleleri karşısındaki vaziyetimiz değişecek değildi. Binaenaleyh, er veya geç, bü wiyase- sit hesapların temizlenmes* sâzımdı;/ msâ ile Suriye a ittifak me selesi, bu hesap tasfi zaruretinin ; meydana çıkmasına <ebep olmuştur. Fransız efkârı umurtyesine karşı açık olarak söylenmez! tâzımgelen hakikat budur. Bunu böytece hem Fransız, hem de cihan efkâr. umumiyesine bu suret- le söylerken yunu da ilâve edelim ki eğer Fransada veyahut Suriyede bu- nun başka türlü olduğunu zanneden devlet adamı veyahut yüksek vazife sahibi vaemurlar varsa onların da der-| hal fikirlerini değiştirmeleri ve işin hat-katini anlamaları lâzımdır. Başka türlüsü ya bir gaflet, yahut ta Türk Fransız münasebetlerinin istikbaline | karşı bir hiyanet olur. * Bu noktayı böyle tesbit ettikten son Ta Fransızlarla şu meseleyi de açıkça te görüşebi! Bizim teklif ettiğimiz şey Sanı e. Ta verilmesi Suriye bozmak demek olacağı için, bunu ka bul edemiyeceklerini söylediler; bu n sermekten al ve hakikaten bir olan Lübnanı ondan ayırmak liğini bozmuyor da, Suriye ncağın İs- ri bozuyor? şüp d nin pari Lübnana istiklâl verip te vermiyen Fransa, demek oluyo cakta başka emeli zim de şi etim; biz de bu emellere karşı ruz. Fransa, ya bizim d halde böyle emeller taşımamalı; yahut ta dostumuz değildir, Sancakta bir Ma- kedonya yaparak oradan bizim hudut» larımızın içine doğru süzülüp yayılmak istiyor, bu takdirde de biz böyle şey- müsaade edemiyeceğimizi ve bu-| #arşı emniyet tedbirler zımgeleceğini açikça söylemeliyiz. Her türlü münasebette dostluk ancak sami miyet üzerine kurulabileceği için biz bu vazifemizi de ya ruz ve Fransız efkârı umumiyesine « rek Fransa-| nın müstemleke siyasetlerini idare e-| denleri Fransızların da huzurlarile ce- vap vermeğe davet ediyoruz. Biz pürüz 5 lesiz bir Sancağı Suriye es- s bir unsur şekliyle yı leklif edince Suriyeyi kuvvet- lendirmek isteyen bir dost oluruz. Bu- na mukabil, Fransa hududumuzun ya- nıbaşında Sancaktan bir fesat ve entri- ka yuvası yapmak istediği zaman, bi- zim karşımıza dosttan başka herşey çehresile çıktığını kabule mecburuz- dur. geliyor, syan ediyo- ımuzdur, o * İzıkcılık, kavga, dövüş filân etmeden jbirer ,birer sıralarını savarak yemekle- ş | bardak su içtiği zaman o suyun dün -| İşte, bütün mesele buradadır! Fran- sa ya dosttur, bizimle istediğimiz e- saslar dahilinde anlaşmalı, yahut, de- Bildir, bunu da açıkça itirafa mecbuf olmahdır. Bizim siyasetimiz budur. Bu nu bugün söyleyeceğiz, yarın söyleye- ceğiz, dost devletlere söyliyeceğiz, Mil İetler Cemiyetine söyliyeceğiz, velha- sıl, âleme anlatacağız ki Fransa ile Türkiye arasında dostluğa mâni ve ge çimsizliğe sebep olan kuvvet, Fransa müstemlekecilerinin kafalarında yaşa» yan gizli maksatlardır. Bu maksatlar kere açıkça meydana çıksın, bize kâfidir. Biz mücadeleden korkmayız ve davadan da vözgeçecek değiliz. | Kıskançlık öyle bir hastalıktır ki dünyada bu hastalığa müsap olmu - yan insan parmakla gösterilecek ka- dar azdır. # Zondra hayvanat Bahçesinin halır, Gönül sayan kuşları müz kuşlar Londra hay- vanat bahçesinin en sevilen misafirle- ridir. O kadar terbiyeli, hatır ve sayan hayvanlardır ki, yemek zaman- lari geldi mi, bir sıraya dizilir, hiç me rini yerlermiş. 28 senede biten Yugoslav Parlâmentosu de Belgradda reami küşadı yapılan parlâmento binasının insaatı | Geçenl m 28 sene sürmüştür. İnşaat bit-| onra, İslâm, Ortodoks, Katolik | müştereken takdis edilmişti Binanın temelleri 1908 de atılmış ve bugüne kadar inşaat sekiz defa inkıtaa uğramıştır. İçtiği suyun kaynağını bilen adam Şarab-ve bira mütehassıslarının a - #ızlarına aldıkları bir yudum bira veya #arabın nerede ve kimin tarafından i- mal edileni olduğunu bildiklerini yaz- mıştık, Fakat son gelen Fransiz göze- telerinin birinde daha garib bir haber okuduk. Bu habere nazaran Pariste bir su mütehassıs türemiştir. Bu adam bir yarın hangi memleketinde çıktığını bilirmis. Evinde 6000 çeşidden fazla su nümunesi varmış. tediğimizi alıncaya kadar m vam edecektir. Fransa bizden dostluk mü Hâzırız, bir şartla: Bizim Suriye ile dostlük yapmamıza mâni olacak siya- seti ortadan kaldırdığının maddi deli-! lini göstersin. «Hayır, ben bildiğimden | şaşmam!» mı diyor? O halde evvelâ bu- nun herkesçe görülmesi ve anlaşılma- sı lâzımdır. Ondan sonra mücadelenin kendisi ve safhaları gelir. Dünyanın hiç bir gallesinden yılmamış bir millet sıfatiyle biz Şarki Akdenizdeki Fran- sa entrikasından korkmadığımızı gös- termeğe her zaman kadiriz! * , Bu salırları Fransız milletine karşı| duyduğumuz an'anevi iyi hislerin te- İ sirile ve Türk efkârına tamamen ter- recesi de salıcınm insafına bağlıdır. m — İSTER İNAN İSTE Bigada oturan bir arkadaşımız anlattı; “Burada sütün kilosu sekiz kuruşadır, kesafetinin de- tahammül ederiz, fakat bana geçen gün getirdikleri o kadar açık renkti ki dayanamadım; Sulu dedim, sütçü | aksini iddia elti, hemen iddiamı isbat İSTER SON POSTA Bİ Hıskançlığa sebep olmayınız! Her hastalığım olduğu gibi kıs - kançlığın da derecesi vardır, bazıla- rında vücudumuzdaki zararsız mik - roplar gibi uyuşuk bir haldedirler. ARASI | HERGÜN BIR FIKRA Cevap ver Fıkra Nasreddin Hoca fıkrasıdır amma ek dile dü ? Nasreddin Hoca bir gün iki okka et alıp evine göndermiş. Hocanın karısı eti olduğu gibi dostuna ver - miş.. Hoca eve döndüğü zaman ka - rısına sormuş: — Eti ne yapim? Kadın cevap vermiş: — Senin gönderdiğin eti kedi kaptı, yedi. — Hangi kedi? — Hangi kedi olacak, bizim kedi. Nasreddin Hoca kediyi yakala - muş, kantarı almış, kediyi tartmış.. Kedi iki okka gelmiş, Karısına dönmüş: — Bak kadın, demiş, kedi iki ok- ka geldi. Eğer bu tarttığım kedi ise, ei, nerede? Etse, kedi nerede? Ce » vap ver. » İki metre 18 Santim boyundaki ie erin dini mümessilleri tara) Xadın Roca bulamıyor Şimdiye kadar dev cüsseli ve uzun boylu erkek azmanlarından hayli bah- setmiştik, Fakat bunların © kadın. larının da mev - cod. © olduğünü hiç bilmiyorduk. Son gelen Ame rika gazetelerin « de okuduğumu - Za göre iki met» re İ$ santim bo yunda o Joanne Saffelle isminde bir kadınm mev- cud olduğunu ve bunun mankenlik yaptığını yaz maktadırlar, Bu kadın iki ke- re âşık olmuş, fa kat her iki defa» sında da kendisi- ne yüz vermemişler ve: — Biz sevecek kadın isteriz, dev a- nâsıni ne yapalım! demişler, ——. cüman olarak yazdık. Bunları okuya- cak olan Fransızların bu satırlardaki samimiyeti takdir etmelerini ve bu a- çık kalpliliği anlamalarını isteriz. Bu sözleri anlayacaklar mi? Fransızlar derler ki: — A bon entendeur salut! Doğrudur. Neticeyi önümüzdeki hâ- diseler gösterecektir. Muhittin Birgen bile yoktu.» Buna ekseriyetle için bir süt | fakat ey okuyucu R İNANMA! derecesi araştırmaya çıkım, koca şehirde bir tane Bazılarında ise sonuncu şiddet devresine girmiştir, insana cinnet buhranları geçirtecek derecede ileri gitmiştir. Kıskançlığı doğuracak se - beplerden daima çekinmeliyiz!. NDA Ömründe balık Tutmamış bir Balıhcılar reisi b. “e e eğ ği i Amerikanın bütün balıkcıları bü - yük bir teessür içindedirler. Zira reis- leri olan Taylor hükümetin emrile va- zifesinden uzaklaştırılmak üzeredir. Taylor ömründe bir defa dahi balık (7 tutmuş bir insan olmadığı için hükü”- met kendisini balıkcıların reisi olarak tanımamıştır. Halbuki Taylor, memle- kette yaptığı propagandalarla sarfiyatı arttırmış, halkın eti tamamile terk ede- rek balık yemelerini teşvik etmiş. Vü- cuda getirdiği yeni usul makinelerle balıkları otomatik bir surette başın - dan, kuyruğundan, kılçığından ayırmış ve öylece satışa çıkarılmalarını temin etmiştir. Taylor balıkcılık nazariyatı hakkın- da mühim eserler yezmiş ve konfe - ranslar vermiş bir adamdir. Ayda gömülmek istiyen kadın Belçikada Hana isminde garip bir kadın hakkında gazeteler uzun uzun makaleler yazmaktadırlar. Dedikoğlu - nun mevzuu şudur: Hana zengindir, yazdığı vasiyetna- mekendisi âllükten sonra noter huzu- rile açılmıştır. Bu vasiyetnamede şu di- lekler okunmuştur: Ben ayda gömülmek istiyorum, ser- vetimden 250 bin dolar kıymetindeki esham ve tahvilâtımı aya yolculuk ya- pabilecek muhterie vakfediyorum, be- ni de mumyalıyarak o muhteri meyda- na çıkıncaya kadar muhafaza ediniz, e- Sözün ! Diyojen sağ © l D iyojen sağ © neri Babıâlidf p: — Diyojen, ne Diye soran edebi” — Edebiyat aryurpya Cevabını 4 Diyojen sağ olsaydi yat gecesinde saydı, yolunu — Ne arıyorsun Diye soran edebi”. lerine cevap vereceli. — Edebiyatçı art ii Ru | Diyojen sağ ob edebiyat anketcile , 1 cekti, anketciler a — Ne var Diyo. di) anketine cevap MW ip, Diyojen de diye ta — Hayır, ben $' Ta tine mevzu olabi mi arıyo N varsa onu arıy aj Edebiyat müna”i ti, çar kabilinden ağ o şayı açtırıp biribirif tin tıp tuttukları bu bi, olsaydı, elinde feneri ü: sed — Aramıza niye Si kararı sen mi v€ 2 Diyojen tuhaf tul 1 fener aramıza &* Bu sefer gene © — MünakaşanıZ arıyorum da.. * 4 ! 5 Bir edebiyat si ek ekmiş.. Diyojen * > lecekmiş, Diyojen isi el aktı se seri a Diyojen elinde di cesi yapılacak Yeri pi ind — Ne münas# gif evka sınm unutulduğu nl m, yat gecesi yapılmas” in rum. : a e v Biliyor mi Mi 1 Reprui MENEM, tarihten hangi te” e etmiştir? Gi 2 Kovno şehri Sen 3 — Niyemen n€ ki, kadardır? i m * a e ği (Dünkü sualleri” “a I — Livta malül ği id şamış Romalı bir & (Se paratoru Aw g san İmparator Tiber€ n olmuştur. af da 12 1023.24 yıll” iğ ty Gİ rkiyeğ ; Ar, şebbüsü 1908 de Eği e, bir teşekkül halinde iii, eli saylavı ve Ç i be mu Başkanı Dokt9# Li e, b ii vatanpE Sı, Çin hükümeti 15 gran; ve mali bakımdan SOĞĞEMa; ninde sonunda ayda gömülmek iste -İyettedir. Bunu bilki tea rim, Mahkeme bu vasiyetnamenin mu - hak olduğuna karar vermiş ve 250 bin dolarlık esham ve tahvilâtı bu uğurda sarfedilmek üzere bankaya de- po ettirmiştir. Biz arkadaşımızı tanımaklığımıza rağmen koca şehir- de bir süt derecesi bulunamayışına vek inanmadık, sen: İNAN İSTER İNANMA! mahkümlarından 9“ Ki bir şey yememeğ” rilmesi lâzımgele da hükümete teberfi vermişler, ve beri N B., çekmişlerdir: a ken, «HapishanedeYi” ilini. vatanımiza bir şeyl 4 ce aç kalıp bedelini; Eği, başka çare bulamoö fiği rınca şu paralari k Hükümet gön” bul etmiş ve bu | mahkümlara bildi hanelerde 400,000 el Şimdi bunların ba” tutarak yemek beğ meleri için bir kan" çi