B Sayfa İlk Devlet treni geçerken Trakya hattı boyunda muazzam tezahürat yapıldı, istasyonlarda develer, boğalar kurban edildi y Kabakça istasyonunda köylü lor bir deve kurban ettiler Mektepliler ilk dev let trenini alkışlıyorlar SON POSTA Garbi Avrupada Bir çıban başı İyileşti (Baş tarafı 3 üncü sayfada) tereken buralarını işgal — etmişlerdi. Halbuki Balear adaları şimali Afrika ile Avrupa arasındaki muvasalaya hâ - kim noktalardır. Bunun haricinde At- lantik'den gelip şarkt Akdenize geçe- cek İngiliz deniz kuvvetlerinin de yo- lu üzerinde bulunuyorlar, Bu sobeble İngiltere, bu adaların İspanyadan baş- kalarının eline geçmemesine çok ehem miyet veriyor. Son anlaşmada, bu me- sele de halledilmiş ve Kont Rossi, ar - kadaşlarile beraber Balear adalarını tahliye etmiştir. Bu suretle garbi Avru panın çıban başlarından bir tanesi da- ha deşilerek vaziyet kısmi sürette 1s- Selim Ragıp Dil burnunda oturan gemi kurtarıldı Bir hafta evvel İzmit — körfezinde Dil burnunda karaya oturan krom yük- lü 3500 tonluk Yunan bandıralı Geors gios vapuru Türk gemi kurtarma şirke- tinin Alemdar ve Saros kurtarma ge- mileri tarafından kurtarılmıştır. Kurtarma ameliyatı esnasında ge- minin hafiflemesi için boşaltılan bir kısım hamulenin bugün tekrar yüklen- mesi işi neticelenecek ve Georgios gemisi kendi vesaitile Hamburga mü- teveccihen yoluna devam edecektir. İkincikânım 3 Adana sık sık vukubulan feyezaf ifaclalarından nasıl kurtarılabilir (Baştarafı 6 ıncı sayfada) yesini, Ts her sene vukubulmıyan tuğ- yan seviyesini ve FTS istisnaf, felâket- li tuğyan seviyesini gösterir. Adana gibi mühim bit şehir tabildir ki FTS - seviyesine göre korunmalı- dır. Felâketli tuğyanların su miktarı daima âdi aşma su miktarının bir kaç misli olur. Bunun için sedlerin yüksel- tilmesi işe yaramaz, aralarındaki mesa- feyi genişletmelidir. Yani Karşıyaka- daki seddin öteye yapılması zaruridir. Bu suretle her türlü inşaattan âri bir tuğyan mıntakası hasıl olur. (İki numaralı krokiye bakınız ) İki seddin arasındaki mesafe bu- gün azdır. Dar bir profile sığınan sula- rın sür'ati fazlalaşır ve büyük çakıllar bile yürümeğe başlar. Şehir sonunda iki seddin nihayet bulması ve suların ovaya yayılmasile su sür'ati birdenbire azalıp suyun getirdiği çakil, kum ve toprak döküntülerini artık daha uzağa kadar nakledemez. Yılanvari ırmak yatağında tabif sedler meydana gelip şehir civarındaki yatağın tabanı yük- selmeğe başlar. Gelecek - feyezanlar yapılan sedleri aşabilirler.» Tuğyan hâdisesini ilmi ve müdel- lel bir eurette anlatan mühendis Falih mektubunun sonunda, su idaresile be- —— Bütün hat boyu ilk devlet tre nini uğurlayan halkla dolmuştu. da ve bütün istasyonlarda parlak me- rasim yapılmıştır. 'Trenin her durduğu istasyonda halk tarafından kurbanlar kesilmiştir. Ka- bakçada köylüler bir deve, bir de boğa kurban etmişlerdir. Tren geçerken mektep çocukları en ön safta olduğu halde bütün halk yol- cuları selâmlamış, bandolar — İstiklâl Ayın birinden itibaren devlet tara-| hattında Edirneye hareket eden ilk tre| marşını ve milli havalarımızı Çalmış- fından işletilmeğe başlayan Avrupa|nin gidiş ve gelişi esnasında hat boyun | lardır. ——— “Son Posta,, nın Edebi Tefrikası: 9 Fakat düşüncelerimi hiç bilmiyor - du.. Nikâh hazırlığı ilerledikce, verdiğim karardan yavaş yavaş soğumıya, bü - yük bir hata işlediğime kani olmıya başlamıştım. Sık sık sizin o son günkü bakışınız, gözlerime bir yığın alev ser- pen o ateşli gözleriniz hayalimde can- lanıyordu: «Peki, niçin bana öyle bak- tı?» diye, kıvranıyordum. Günler ız - tirab içinde, gelmemesini — istediğim günler, acül bir elin vakitsiz kopardığı Taberlik temennf ederek şereflerine i- çelim.» diye, neş'eyle bağırınca ben de: «Yapamıyacağım, yapamıyacağım bunu, yapamıtyacağım.» diye, haykır - mamak için kendimi zor tuttum. Du - daklarımı kanatır gibi sıktım — ve o: «Fakat bu yolculuk beni sana unut - türmasın küçük;/sakın2» diye, gülüm- seyerek dönünce yanaklarımda silmi- ye vakit bulamadığım — yaşları gördü. Yüzündeki tebessüm hemen silindi. takvim yaprakları gibi birbirinin üze- Herkes bu yaşları yarın başlıyacak yol- Tin kapanıyordu. Nihayet: “aYarın|culuğun ilk yöz yağları diya, kâbul et- dediler, yarın nikâh.» İşte bu gece ba- | mişti. Fakat 'babam her şeyi biliyordu. bam yarınki nikâhın şerefine bir ye - Sesini çıkarmadan titriyen parmakları mek verdi. Bütün yakın dostlar, Ah -Iîıc çenemi okşıyarak bir şey söylemes met Necib, akrabaları, süslü geniş bir ' di. masanın kenarına toplandılar. Babam| Gece - misafirler dağılıp, odamda bir tarafına beni, bir tarafına sevgili | yalnız kalınca düşünmiye başladım. damadını aldı. O zaman xözler.ndewbıima aynit şeyi bir nekarat gibi mırıl- büyük bir aaadet tutuşmuş, kumral bı-| danıyordum: «Yapamam, yapamıya - yıklarının altında pembe dudakları bir|cağım bunu..» ve gözlerimde Ahmet çocuk gibi saf tebessümler saçarak ba-|Necible beraber, onun nüvazişlerine ma bakan nişanlıma acıdım ve babam |tahammül ederek yapacağım yolculuk elinde şampanya kadehi: canlanıyor, onu yanımda kocam olarak «Yarın nikâhlarında bulunup, mes'-|düşünmek beni çıldırtıcı bir ıztıraba vd bir yolculuğa çıkaracağımız genç|düşürüyor, titriyordum .Yarın her şey - bitecekti. Kendime kızıyordum. Ne di- ye, son defa sizinle açıkca konuşma - mış, yüreğimi bütün çıplaklığı ile size açarak: «Niçin bana öyle bakıyorsun söyle) »ndiye, sormamıştım. — Bunları düşününce çılgınca bir karar verdim. Daha vakit geçmemişti. Yarın Ahmet ııiıunlıinm daima elele mes'ud bir be-|Necible berâber nikâh memufünun ö - nüne çıkmadan evve| son defa sizi gö - receklim. Her şeyi anlatacaktım. Size zavallı bir genç kızdan, yüreği parça parça bir kadından, seven bir kadın - dan bahsedecektim. Ve işte bu çılgınlı- ğt yapmış bulunuyorum doktor. Artık şimdi söz sırası sizde. Ne nişanlısını, ne babasını düşünemiyecek kadar çıl. gınca hislerle bekâr bir adamın apar- tımanına gelmekten bile çekinmiyen bu çılgın kıza son sözü siz söyliye - ceksiniz.. Susmuştu. Bir çok yol yürümüş yor- gün insanların aldığı kesik nefeslerle göğsü inip kalkıyor, iri siyah gözleri hasta bir humma ile alevli, doktorun üzerinde geziniyordu. Sırrı Nihad asabiyetle, oturduğu koltuğun iki yanını sıkarak birdenbire ayağa kalktı. Yüzü sapsarı, elâ gözle- rinin içi sisli bir karanlıkla şimdi daha koyu görünüyordu. Genç kızın önün- den başı göğsüne düşünce ile düşmüş, ağır adımlarla geçerek pencereye doğ- ru ilerledi. Tül perdeleri sıyırarak dı- şarı baktı. Ortalık yavaş yavaş ağarmı- Çorluda trene üçüncü kolordu ku- mandanı General Salih binmiştir. Edir neden gelen üç kişilik heyet te treni Uzunköprüde karşılamıştır. Yunan hu dudundan tren Türk ve Yunan bayrak larile donanmış olarak geçmiş, burada da Yunanlılar tezahürat yapmışlardır. Dün de bildirdiğimiz veçhile Edirne- de tren muazzam bir halk kitlesi tara- fından pek parlak tezahüratla karşılan mıiş Ve uğurlanmıştır. lediyenin nazarı dikkatini celbediydi Ankaradan gelen haberlerden hif kümetin bu işe büyük ehemmiyet fettiğini öğreniyoruz. | Hakikaten 4 kânunuevvel felâ görüldükten sonra Adananın Seybilli nehrile uğraşılması lüzumu bir kat d ha kendini göstermiştir. Bu itib hükümetin bu yerinde alâkasını dirle karşılamamak mümkün deği Müstafa Fuad © Bir adam kamarada kömür — çarpmasından öldü Sirkeci rıhtımında bağlı Erki gemif sinde makinist, Benvanate kamarasili” da yatarken kömür çarpmasından öf Müştür. Çivi tüccarlarının müracaatı Çivi tüccarlarından bir kaçı dün Ti caret Odasına — gelerek Oda tetkil Müdürü Galip. Bahtiyarı görmü: fabrikaların yaptıkları çivi tröstü etrif fında izahat vermişlerdir. Ticaret Odası bu mesele etrafın piyasada tetkikat yapmış, edindiği naate göre müdahaleye mişti. Çivi tüccarları bilâ makamların vaziyete müdahale etı lerinin mecburf olduğu kanaatinded er. Otomobilin çarptığı kız öldü Evvelki gün Balatta şoför Hamzat| nın çarpmış olduğu 12 yaşındaki pina kaldırıldığı musevi hastanesind€ | ölmüıı_i_i_!;__ş__of_d_ı__ıevkif edilmiştir. Resimli zabıta | Hikâyesinin hal seklica f 12 numarali resim, hakiki suçlunuz f kim olduğunu, size bütün açıklığile gös- terir, Eğer, göremediniz, bulamadınızsa || resme bir kere daha bakınız. j Polis hafiyesinin bulduğu delli, cese- | din yanına düşmüş olan, — pipoya konu- lan tütünü bastırmaya mahsus üç maşa- | | h, çakı idi. İhtiyar amca Beçer sigaradan başka || bir gey kullanmazdı. Yeğenlerden Foks da, gördüğünüz gibi sigara tiryakisi İdi. Robert de sigara içerdi. Beş numaralı resimde avucunda lü- tünü yuğurmasından anlaşılacağı vec- | | hile, pipo kullanan yegâne delikanlı | Dik'di. Ameâsını aşabiyete kapılıp o öldürmüştü. ) hafif dökülmiye başlıyarak sonradan miş insanların azmi toplanarak, fakat — coşan bir su gibi, hıçkırıklar omuzları- nı saramıya başlamış ağlıyor, ince ha- zin bir ses salonu hasta bir inilti ha - linde dolduruyordu. Sırrı Nihad birdenbire ona dönmüş- tü. Kirpiklerini kısarak genç kıza uzun uzun baktı. Sonra tüllerini sıyırdığı pencereyi işaret etti ve hemen halılara parça parça düşen ölgün gün ışığını göstererek mırıldandı: — Sabah oluyor., O zaman Seza birdenbire yerinden fırladı. Yol yol göz yaşlarile ıslanmış gene de kekeliyerek devam etti: — Halbuki ben size yalnız sevgili bir dastun kızı, beğendiğim, hürmet ettiğim bir genç kız diye, bakmışım * slir. Zannediyorum ki, siz buna da in” ce, hayalperest hislerinizle başka ma * nalar verdiniz. Şimdi yanıldığınızı söy- lersem bana kızmayınız Seza hanım: Bilseniz sizin bu ince, başka bir erkek için bulunması ender olan içli sevgini" Ze cevab veremediğim için ne kadat müteessirim, Yalnız bir teselim var. Ben de babanız gibi kuvvetle ümid e solgün yüzünde vahşt bir mana beli -| diyorum ki, zaman, genç kocanız size- rerek ona doğru ilerledi. sonra vaz - her şeyi unutturacak, iyi olacaksınız. geçmiş gibi odanın ortasında —durdu. |'Tekrar ediyorum Seza hanim beni afe Sesi gayet boğuk, kendi kendine konu- şur gibi başını ellerile sıktı: — Sizde kalb denen şeyden eser yok mu doktorl. . Sırrı Nihad pencereden ayrılarak ona Yyaklaşmıştı. Sesi şefkatle cevab verdi: , — Ben sandığınız kadar fena bir insan değilim Seza hanım. Sizi sevmi- yorsam bile anlıyorum. Fakat suçum şu ki, bunu daha evvel hissedip size hiç görünmiyecektim. Size çok garib baktığımı, ümid verdiğimi söylüyor - fediniz, bir yığın hâdise var ki.. Sırrı Nihad birdenbire susmuştu. Genç kızın bütün manası boşalmışı yaşlar içinde parlıyan gözlerine endişt ile ve bu endişenin üstüne çıkan garib titriyerek |bir ateşle bakarak devam etmekten vaz” geçti ve Sezanın yüzüne bakmadığı i“ çin farketmediği o garib ateş elâ göz” lerinin derinlerine çekilince, yavaşc& onu kolundan tutup, bir koltuğa oturt* tu. Munis bir sesle mırıldandı: — Sizinle dostca ayrılalım Seza har nım, Beni affettiğinizi söyleyiniz.. sunuz. Adeta bu sözlerinizde acı bir| Genç kız onun oturttuğu koltuktan itham gizli.. yavaşca kalkmıştı. Gözleri uzaklart Biraz duraklıyarak kendini toplamak | alârak, bir kâbustan kurtulmak: istef ister gibi bir hareket yaptı. Sonra göz- ya başlıyordu. Ve şimdi genç kız hafif|lerinde her şeyi söylemiye karar ver - gibi elini alnından geçirdi: j — Beni evime götürünüz doktotı dedi.