Hergün Tatilsiz dip!o;nası' neler Yapıyor? Yazan: Muhittin Birgen — gel ve yılbaşı, Avrupanın ve bil- hassa Anglo - Sakson kül ürüne mensup olan kısmında mukaddes bir “tatil devridir. Noel gelirken herşey du- rür ve yılbaşının sersemliği geçinceye kadar insanlar yalnız bayramla meşgül olurlar, Fakat, bu sene öyle olmadı. Noel ve yılbaşı günleri diplamasi hemen hiç tatil yapmadı. Her tarafta konuştu, mü zakere etti, gizli söyledi, açık söyledi, fakat, herhalde çalıştı. Herkes tatil yap tı, yalnız diplomatlar yapmadılar. Bu tatilsiz diplomasi ne yaptı? Ne yapı- yor? Hattâ biraz daha merakı ileri gö- türerek kendi kendimize sorabiliriz: Ne yapacak ? Meçhul. Eğer zahire bakarsamız, or- tada mühim bir şey yoktur; yalnız bir İspanya meselesi var ki hayli tehlikeli bir safhada olduğundan bal Fakat, bir İspanya meselesi yük gaile çıkmaz, zannedilebilir. Eğer geride başka şeyler de yoksa... J Fakat, diplaomasinin bu tatilsizliği- in de kendisine göre bir mânası ol- lak lâzımdır. Acaba bu nedir? br ” * “San günlerde Avrupada iki muhte- Tif sahada iki türlü faaliyet var: Biri büyük devletler, diğeri de küçükler &- — rasında. Büyük devletler İspanya me- selesi ile meşgüldürler; Almanyanın müstemleke meseleleri üzerinde konu- F ayorlar. Bir taraftan ümit ediliyor ki ğgihcre ile İtalya arasında dostluk ia- — de ve Almanyada münasip bir surette tatmin edildikten sonra bu iki memle- keti tekrar Milletler Cemiyetine getir- meğe imkân hâsıl olacaktır. Fakat, ge- anın, gerek İtalyanın İs- iünde almış oldukları tav. ğildir. Çünkü İspanya meselesinde 1lk — nizde Bolşevizm için bir blokhavz ya- — pılmasına İtâlyanın müsaade etmiye- ceğinden bahse başladılar. Bu, hayır alâmeti değildir. * — BSiyasetlerini büyük devletlerin siya- setlerine göre âyar etmeğe meraklı o- lan küçük ve orta çaptaki devletlere gelince, bunların arasında da son 7za- manlarda büyük bir hareket vardır. Bu hareket hiç durmadı. Bu arada Yu- goslavya ile Bulgaristan arasında ak- — tedilmek üzere bulunan dostluk misa- > kına ait müzakereler yılbaşına rağmen — devam etti. Vâkta bu iki memleketin < dini günleri, ötekilerden biraz sonra gelirse de yılbaşı günlerine tesadüf eden günlerdeki faaliyetleri gene dik- kati çekmekten hali kalmıyor. Bilhas- sa, Romanya ile Macaristan arasındaki ın şiddetlendiği bir sırada 'a ile Macaristan arasındaki - Münasebetlerin - son zaâmanlarda çok — yumüşaması ve gene son günlerde Yu- Röoslavyazmatauatında Macarislar haks kında gayet dostâne yazılar neşredil- Mmesi gibi hâdiseler, son Belgrat mü- zakerelerine hususi bir mâna verilme- $ine sebep oluyor. Almanya ile İtalva- nın Merkezi ve Şarki Avrupada biri- birlerini tutarak yaptıkları siyasi ham lenin, bu memlekeilerde birtakım te- ürler vücude getirmiş olduğu muhak- b rinin son haftalardaki faaliyetleri bu - fesirlerin mahsulü olduğu muhakkak- tır. * Küçük ve orta çaptaki memleketler 'asındaki bu siyasi faaliyet, bunların —Almanyanın silâhlanmasından sonra 'ılynellerini yeni bir elekten geçirmek / istediklerini gösteren alâmetlerden ol- — Makla beraber, acaba bu eleme hâdise- Si sırf yeni bir vaziyetlere göre si: | setlerine az çok uzak bir istikbal için Ş yeni bir veçhe vermek arzusundan mı ile geliyor, yoksa aldıkları bazı koku- lar _üzerlue Kcil ( açlara karşı, yeni yeni vaziyetler almak mecburiyetini mi hissediyorlar? Asıl mühim mesele buradadır ve buna da biz cevap vere- — bilme mevkiinde değiliz. Bunun için, -— İspanya meselelerinin ve bu meseleler ısında Almanya ile İtâlya tarafın- A CA A defa olarak İtalya matbualı da Akde- | kaktır. Bütün Şarki Avrupa devletle-| İnsan tab'an menfaatine düşkün- dür, Bu hususta yekdiğerinden an- cak derece farkı ile ayrılırlar. Menfaatini gerçeklen bilenler, 1ti- dalde kalanlar, menfaatini bilmiyen- lerde ifrata gidenlerdir... İnsanlar fazla açıkgöz tanınmaktan Diyorsunuz.. Yok şaşırmadım. Şaşıra çekinmelidirler. Çünkü muhitlerinde | cak ne var ki... Edebiyat gecesinin iyi- ihtiraz uyandırırlar, binnetice alda- nırlar.. SÖZ ARASINDA Dünya yüzünde İki tane Madam Simpson mu var? İngilterede Kral Sekizinci Edvardın, uğurunda tahtını terkettiği Madam Simpson tarihin malı oldu. Bütün dün ya gezeteleri hâlâ ondan bahsediyorlar Resmini gördüğünüz kadın çok benze- mesine rağmen Madam Simpson değil: dir. İnsanların eş yaratıldıkları iddiası na hak verdiren bu resim Teksasiı, sis Tomi Consondur. Ve halk kendisi; Madam Simpsonla karıştırma 'Tomi- Madam Simpsona o kadar çok benzemektedir ki, bir kere Amre:kan gazetecileri bile fotoğraflarını alarak, saatlerce peşinden koşmüuşlar, yüzler- ce resmini almışlardır. Gaz maskeler kasa hırsız- larının işine yarıyor Kasa hırsızlarile kasa yapan fabri- kalar arastnda — müihiş bir rekabet mevcut olduğu malümdur. Nihayet fabrikalar yaptıkları kasaları hırsızla- rın elinden, kurtarmak için kasalar içi- ne gaz doldurmak ve hırsızlar kasayı kırdikları takdirde bünları gazla ba- yıltmak çaresini bulmuşlar: Fakat ka: sa hırsızları da-bu tedbire derhal bir tedbirle mukabelede gecikmemişlerdir. Şimdi, kasaları o gazlar için yapıl- miş huüsüsi maskeleri yüzlerine tak- tıktan sonra kırtyorlarmış. B dan tutulacak hareket istikametlerinin inkişafını olsun görmek lâzımdır. Şi: diki halde kat'i olarak tesbit edebile- ceğimiz yegâne hâdise şudur: Şarki Avrupada siyasi durumda yeniden bir kalıp değiştirme hareketi vardır. Bu, nasıl bir kalıptır? Ne tarzda inkişaf e- decektir? Bunları zamanla anlayaca- ğız. Muhittin Birgen —Ö A ee * kalâde denecek şekilde zekâ âsâür gös- İNAN İSTER İNANMA! 'Tokalta oturan bir arkadaşımız anlattı: Reşadiye kazasında memleketin tanınmış simaları ara-| sında bir mübahase oldu. İçlerinden biri: İSTER — Adanada bir inekten bir katır gözlerile gördüğünü söylemişti. Mecliste hazır bulunan- lar inanmadılar, Ü RERGÜN BİR FIKAA | Kalb kırmayiız İhtiyar biy ayyaş bir akşam Balık pazarı meyhanelerinden birine gir- mişti, Tezgâh başında bir kadeh ra- kı istedi. Meyhaneci kadehi doldur du. Ayyaş, tam ağzına götürürken, kadeh elinden düştü ve kırıldı. Mey hanedeki kabadayılar: — Meyhanede kadeh kıran da kim? Diye ayağa kalktılar. İhtiyar ayyaş bunlara baktı: — Darılmayın dedi. Biz kadeh kı- rarız ama kalp kırmayız! Karısının yanında Oturmıya mahküm Edilen koca Varşova gazeteleri yazıyorlar: Her hususta mükemmel bir ev kadı- ni olan 32 yaşlarında Madam Statley çok asabi imiş en ufak bir hâdiseden den müthiş gürültü çıkarır ve komşu larile mütemadiyen kavga edermiş. Ma dam Statley yalnız kocas) evde bulun duğu zaman sinirlerini yatıştırır ve sü künet bulurmuş. Geçenlerde kocasının ufak bir seyahate gitmesinden istifa - de ederek gene ortalığı kırıp geçirmiş. Nihayet komşular dayanamamışlar ve müşterek bir istida ile kadını mahke- meye vermişler... Mahkeme kadının 'kocasının seya- hatten dönmesini beklemiş ve nihayet şu kararı vermiş: — Mademki refikanız sizin himaye nizde ve yanınızda us.u oturuyor, &- nu yalnız bırakmamalısınız. Sizi dai - ma karınızın yanında oturmağa mah- hüm ediyoruz. Sekizinci Edvard için Viyanada yeni bir telefon hattı. çektiler Sabık İngiltere Kralı Sekizinci Ed - vard 'on gündenberi Viyanada Enzeş- feld şatosunda Roçil, misafiri ola- 'lralı bularnmaktadır. Roçild kendisine |beş ödalik bit daire ayırmıştır. Bu mü- |hasebetle " Erizesfelde mütaddan çok |fazla yabancı gelip gitmeğe başlamış, |orası bir panayır yeri haline girmiştir, Kral fevkalâde çok telefonla konuş - tuğu için telefon nezareti Enzesfeld i - çin yeni bir hat çektirmiştir. Gaza mukabil ağız armoniği Almanlar, her şeyde mübadele u- sulünü tatbik ediyorlar. Son günlerde Standard Ovil kumpanyasile yaptıkla- | rı bir anlaşma neticesinde, bir kaç mil- yon ağız armoniği mukabilinde gaz al- maya muvaffak olmuşlardır. Şimdiye kadar, Almanyanın mü- n& Baytar Müdürl doğduğunu kendi İddıayı ileri atan zat ısrar etti ve nihayet kızarak Ada cevapta ineğin katır do; Bununla beraber mesel ya atan zet iddiasında elân İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir kadının Saçları Kaç para eder? Londranın şeker fabrikalarından bi- rinde çalışan 18 yaşında Mis Sarp is-| zü vardır. minde bir kız dikkatsizliği neticesi ola| Ama ben de diyeceğim ki: rak saçlarını makineye kaptırmış ve makine saçlarını kafasının derisiyle be| danmak! raber soyup çıkarmış. Derhal hastahaneye nakledilen Mis Sarp iyi olup çıktıktan sonra, fabrika sahipleri aleyhine bir tazminat davası açmış. Mahkemede Mis Sarp'ın bu işte ka dir? bahatli olduğu anlaşılmış. Fakat hâ - kim: — Kendi dikkatsizliği yüzünden en güze| ziynetinden mahrum -lan bir genç kız kocasızlık felâketine uğradık tan sonra ona tazminat vermemek hak sızlık olur demiş ve fabrikanın sahibi-| 8 Mehmet Emin paşadır. Asıl İşmi ni 1120 İngiliz lirasına mahküm etmiş tir. Gazetecilik mektebinde bir imtihan Amerikadaki gazetecilik mektebin- | ğidır. Sırb ve Bulgar topraklarından &- de cereyan eden bir imtihanın hali| kar. Sırb topraklarından akan kolun u- pürmelalini gene Amerikan götetele- | 7Unluğu 200 kilometre, Bulgar toprak- ri anlata anlata bitiremiyorlar. Talebelerden biri Adisababanın, Habeş Kralının ismi olduğunu söyledi- ği gibi diğerleri de Litvinof'u Bulgar uzunluğu 319 kilometredir. Kralı, Eden'i kaptan, Samuel Hor'u amiral zannetmişlerdir. badele politikası tarihinde böyle bir anlaşmaya tesadüf edilmediğini ayrıca ilâve edelim. üğüne bir telgraf çekip sordu. Gelen ramıyacağı bildiriliyordu. Edebiyat gecesi İsmet Hulüsi .- u niversiteli gençler, 5 Kânunusar ni gecesini Edebiyat gecesi olar rak seçmişler.. O gece bir yerde topla« nacak, nutuklar söyliyecek, merasim yapacaklarmış, Muhakkak ki iyi bir şey. Ölülerimiz! daima yadetmeliyiz.. — Şaşırdın? liğinden bahsediyorum. — Edebiyat ölmüş mü? Diye sorabilirsiniz. Ve ben size öldü demesem de-can çekişiyor derim.. Fa« kat yaşıyor.. İşte bunu diyemem. Ölü. bir kadın için yaşıyor diye sahte ilmi haber veren mahalle imamı değilim ki... "R 'Tarihe dikkat ettiniz mi bilmem.. $ Kânunusani, senenin en uzun gecele rinden biri.. Üniversitelilerin gece seçmekteki isa betlerini beğendim. Edebiyat gecesi için bundan daha münasip bir gece ola- mazdı. Edebiyat gecesi de o kadar uzun sü« ren bir gece ki: Şebi yeldayı muvakki!- le müneccimden iyi bilen müptelâyi gam bile benim bu fikrime muhakkak iştirak eder. * Edebiyat gecesi öyle bir gece ki sa- bahiı olmüyor ve olacağa benzemiyor. Bakın ufukta en silik bir ışık çizgisi bile yok. Üniversitelilerin tertip etükleri ge- cenin sabahında Edebiyat gecesin'n de bir sabahı - olacağına inanabilseydim geceyi geçirmek için değil, fakat tek sabahı karşılamak için —bu merasime Iştirak etmek isterdim, Ve altı ay ge ceden sonra gündüze kavuşan Eskimo« Jular gibi ben de bâyram yapardım. Ama mafile ümit yok.. Gece o kadar kesif ki gün doğacâğa benzemiyor. Gün doğmayınca da meşimel şepten birşey doğmiyacağı belli oldu. Ama diyeceksiniz ki: — Sönmez ebedi; her gecenin gündü- — İnan Halük ezeli bir şifadır al- İsmet Hulüsi Biliyor musunuz ? | — Güzelliği ile meşhur olan Luc- röce Bergia hakkında kimler, nasıl e- serler yazmışlardır? 2 — Monte Ktisto adaları nerede « 3 — Amerikanın ll inci cüm « huru kimdir? (Cevabları yarın) * (Dünkü suallerin cevabları) : | — Aslı bir Alman olan Mısırlı Pae Edouard Sehnitzer'dir. Silezyada 1840 da dağmuş, 1892 de de bir Arab tara- fından katledilmiştir. 2 — Lehistan kralları içinde en çok kullanılan ve geçen isim Ladislas'dir, 3 — Morava nehri Tunanın bir aya- larından akan kolun uzunluğu da 261 kilometredir. Ayrıca Çekoslavakya ve Avusturya topraklarını suliyan - bir Morava nehri daha vardız ki, bunun da Böyle çocuk olur mu? İsveç gazeteleri şu haberi vermek » tedirler: Şimal şehirlerinden birinde Gustave isminde sekiz yaşındaki bir çocuk, feve termektedir. Çocuk - şimdiye |nazariyelerinin — bir kadar aynştayn kaç noktasının yanlışlığına temas etmiş ve yazdığı T- porlar, fen akademisi tarafından hay- |retle ka Gustave'in aynı zamanda üç yeni fizik kanunu da keş- fetmiştir. Gustave'in tertib ettiği ri « yaziye meselelerini, İstakholm üniver- 'ılleıi riyaziye profesörleri halledeme- lmişler. mıştir.