5 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

5 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MONOLOĞ SON POSTA 9 Z aa Ç | N İA Ben marangoz olacaktım Marangoz olacaktım, olamadım.. Ben ne olmak istesem muhakkak karşıma bir engel çıkarırlar. Maran - göz olmak istemiş - tim.. Marangoz bi - Hr misiniz. Hani koltuk yapar, kana- |pe yapar, masa ya- par, daha sayayım mı, yoksa - yetişir mi? < — Yetişir! P Dediniz, öyle mi? şPeki marangoz ne biliyorsunuz, işle ben marangoz olacaktım.. Elime şöyle ,biraz pâra geçmişti. Çok değil, bir tek Bracık, o lira ile gitlim.. Kendime gö- ve ufacıcık, tefecicik bir marangoz ta- kımı aldım; eve geldim. O gün de tesa- düfen evde kimseler yoktu. Oh ne âlü. (Çünkü annenmi, bâbam, ağabeyim evde alsalar işime karışırlar beni rahat bi - rakmazlardı. En evvel ne yapmalıydım, ben kırk yıllık marangoz değilim ya, işe ko - laydan başlamak gerekti. Koltuğa bak- tım.. Epey karışık; gardrop o hiç işime gelmiyordu, kapısı var, rafı var, şusu var, busu var. — Hah, dedim, işte bunu yaparım; Gözüme masa ilişmişti, dört ayak üs- tünde bir tabla.. Kolayın kolayı.. Her halde marangozluğun alfabesi bu oja— caktı. Ah ben de daha acemi idim, İşe alfabeden başlamak lâzım, Bir masaya baktım, bir marangoz ta- kımına.. İyi haş amma bu masanın ay- nını yapabilmek için bir alay da tahta almalıydım. Param yetişmedi, tahta- yı ne ile alayım.. Şöyle elimi şakağı- ma koyup düşündüm. Ha bakın ben eğer elimi şakağıma koyup düşündüm mü iş tamamdır. Şıp diye bir çare bulurum.. Bu sefer de bulmuştum.. Tahtaya lüzüm yoöktü. İş masa yapmak değil mi, hâ yeni fahta ile yapmışım, ha da eski hepsi bir.. Kendi kendime; — Bu masayı bözarım, yeniden ya- parım.. Dedim, hem böyle şeylerde benim çok tecrübelerim vardı. Bir çok oyun- caklarımı bir çok kereler bozmuş, ye- niden yapmışımdır. Aldım elime çekici, masanın ayağı - na bir kaç defa vurdum.. Vurdum am- ma nafile, öyle çabuk çabuk kırılacak cinsten değildi. Baktım olmiyacak; bi-| ! zim kilere gindim; orada bir keser var- dı. Hani kocaman bir keser.. Onunla 0- daya girdim. Vurdum, vurdum. Bu se- win yerleri belli oluyordu, - oluyordu.. Fakat, fakatı da şu; bir türlü bacaklar ayrılmıyordu. İnsan tek istemesin, istedikten son- ra her şeyi yapar. Masayı şöyle yere yan yatırdım. Bir ayağının üzerine ö- turdum. Zıplayıp tekrar oturunca a - yak yerinden ayrıldı. Oh mükemmel, masayı Çevirdim. Öteki, öteki ayakla - rını da birer biter bu tarzda kırdım. Arfık işim işti. Şimdi marangoz takı- mından istifâade edecek, masayı yeni baştan yapacaktim. Çekiç, kerpeten, testere, çiviyi birer Şana koydum. Ma- sâdan kopardığım ayaklardan birini aldım. Yerine takacaktım. Ne de aksi şey.. Bir türlü eskisi gibi nlmuyordu. Çat, çut.. Çat, çut nafile. Öbür ayağı |bir muayene edeyim dedim. O da öy - |les a. ac a. Artık canım sıkı'mıya | başlâmıştı. Hem 'de ter içinde kalmış - tira: — Ne yapıyorsun orada? amma nasıl uyanmalı.. çıngıraklı yok. «.* bir çekici gü- *s. ben zelce muma bağladım, mumü da- yaktım. fer de boşuna masanın ayağındâa lu-şe-!' (© (RESİMLİ Çıngıra kh saat — Sabahleyin erken uyanıp yola çıkacağım saatim de mum erimiş, eriyin- ce de çekiç yavaş Babam odaya girmişti. — Masa yapıyorum baba.. — Ne masası? — İşte baba, masayı kırmıştım, şim- di yeniden yapıyorum.. Marangoz takı- mı aldım. Onunla marangozlük ede - ceğim.. Masanın ayaklarına baktı. — Senin ayaklarını kırmalı ki anlı- yasın! dedi. Kü — Ben masa değilim ki baba. Ayakla rım kırılırsa yeni baştan yapmıya im- kân yoktur, Amma kime dinletirsin. Babam ku- lağımdan yakaladı Odanın birine beni kapadı. Tâ akşama kadar dışarıya çı- ikamadım. Çıktığım zaman da maran- goz takımını bir daha bulamadım. Ba- bam çöp tenekesine aimış, çöpçü de gelmiş götürmüş, Bana olduysa on'ara da oldu. Masa ayaksız kaldı, marangoz takımı atılmasaydı, ben muhakkak © masayı yeniden yapardım. Monoloğeu ÜNi aa ealeniii HİKÂYE | © | . — Ben bir çare buldum Bakın — görürsünüz., Çaçı- raklı saat gibi uyandırır.. ç gyürken v> » yavaş İndi ve tam #abableyin — boşuma — vurup beni uyandırdı Geçen bilmecemizde kazananlar GAZETEMİZİN BİRER AYLIK ABONESİ: İstanbul ticaret lisesi 1166 Nured - din, Kırıkkale süel san'at erbaş mek - tebi son sınıf 59 Fazıl Öztürk. MUHTİRA DEFTERİ 6 ncı mektep 273 İhsan Şener, İstap- bul erkek lisesi 1392 Şinasi, İzmir Basmahane Şeyh mahallesi Bahçe so- kak 35 de Makbule, Ankara Hamamö - nü Gündoğdu mahallesi Gedir sokak 30 da Nejad, Boğaziçi lisesinden Te - him Kemal Haşimoğlu, Şişli Terakki lisesi 3 den 167 Ulya, Ankara Akköp- rü, Yeni Turan mahallesi Aki sokak 2 de Hüseyin kızı Rıfkiye, Beyoğlu Rum ilk mektep 3 den Anna Ânı nastidu, Konya Mamuriye maha 122 sokak 5 de İbrahim kızı Sabıhat, İstanbul 10 uncu mektep 2/A da Ne- jat, ALBÜM Kırklareli orta mektep 1/1! den 132 Sabahat Gü köy Muvakkit- hane 118 de Güngör, Eskişehir Milli Zafer ilk mektep sın:£ 5. den 155 İs- met, İstanbul erkek lisesi 803 Nihat, Son Posta bilmecesinden bir fotogaf makinesi kazanan İsmail Gültekinle, bir mektep çortası kazanan Fabri Antalya lisesi $ dan. Sakip, Ankara Çankayada birbaşı Zeki oğlu Muam - mer, Süleymaniye 8 inci mektep 2/A dan 372 Necdet, Kayseri İisesi 3/A dan 192 Kemal Gürkan. TARAK Birinci mektep 4/B den Ali Mahir, Cağaloğlu Neşe apartımanı 6 da İhsan Özörge, İstanbül erkek lisesi 498 Rük- neddin Ulutuğ, Kumkapı orta mektep 2/5 den 601 Mazhar Talan. Küçük hı'kâge : Uslanan Kâmil, köy mektebinin en yaramaz rağmen o, hiç te sakin ve uysal değil- di. Arkadaşlarile hiç yoktan kavgaya tutuşüur, ufak bir vesile ile münakaşa- ya koyulur, herkesle vuruşur, dövü - şür, bu sebeple öğretmeninden her gün ceza ahr, fakat cezalandırıldığı için de haksız yere öfkelenir, bu öfke ile ikide bir mektepten kaçardı. Onunla ne öğretmen ve ne de baba - sı, başa çıkamaz olmuştu. Ders yılınin hemen hemen yarısını, mektep kaçak- lhığile geçirindi, Bir gün mektepten çıkinış, arkadaş- larile evine dönüyordu. Yolda bir kaç jandarmaya rastgeldi. Bunlar - bizim köye acaba neden gelmişler diye merak etti. Önüne gelene soruşturuyordu. Acaba zabıtayı alâkadar edecek köy- de bir hâdise mi vardı?. Yanında bu - lunan mektep arkadaşlarındn Saim, o1- | dukça kurnaz bir çocuktu. Kâmilin bu merakını izale için: — Jandarmalar, dedi, mektepten kaçan çocukların hüviyetlerini tahkik - için gelmişler, Babam söylüyordu, yeni bir kanun çıkmış. Bundan sonra mektep - ten kaçan çocukları hapse atacaklar - mış. Bu haberi alan Kâmil, düşün - ceye daldı,; vücudu hafif bir ür- perme geçirdi. Çünkü —Saim bun- çocuğu idi. Adının Kâmil olmasına | yaramaz |ları hiç gülmeden eiddi bir dut alarak söylemişti. Halbuki, jandarm lar, para bulmağa vakitleri müsait duğu halde hükümet zalığını verm te zorluk gösterenlerin kanun yo evlerinden eşya hacztne gelen tah darın yanında muhafız olarak geln lerdi. Pek hırçın ve fakat bir yant da sâf kalbli olan Kâmil, Saimin cevabından hayli ürkmüş ve korf muştu. Biraz düşündükten sonra Saime ! du: — Acaba beni de hapse atarlar dersin? Arkâadaşı hiç gülmiyerek: T bit dedi. Mektep kaçaklığında dev edersen, gideceğin yer orasıdır. M mafih, sen bir daha kaçmıyacağına verirsen, babam vasıtasile jandarmi |lara söyletirim. Bu defalık seni bıf kırlar!!, Kâmilin yüzü gülmüştü. Yürek! İkopan bir sesle derhal cevap ve Bundan sanra kat'iyyen kaçmam Sa ,lııi arkadaş evlerine gitmek üzere ! |rıldılar, Ertesi günden itibaren Kâf artık kimse ile kavga etmez olmuş mektebe muntazaman devama başl Mıştı. Onun eski halini bilenler, böyle denbire huyunu değiştirerek haki! ten kâmil.bir çocuk olduğuna Ş4 kalmışlardı. Şevket Aydol e vacerası Çocuklar, Önümüz bayram, bayramlık is tiyor musunuz? İsı.yo:'sunuı öy le mi., evet, bu sizin hakkınız.. £ kat çocuklar biraz düşünün, si; gibi bu hakka sahib olan daha b çok çocuklar vandır, ve onların i naları babaları bütün istekleril râğmen çocukları için bayramlı yapamamaktadırlar, — Baba, anne bize bayramli yaparken babaları anneleri bay ramlıklarını yapamıyan çocuklal olduğunu da hatırlayın, onlard& da hiç olmazsa bir tanesine bir ba) ramlık yapın! Yeni Bilmecemiz Bu adam bir iş adamıdır, işinin ba- şında çalışıyor. Amma işi nedir, işte bunu bilmek lâzım. Elinde bir şeyler olacak, ve ondan başka bir eksik daha var, Bu resmi keser eksikleri de altı - na yazar bize gönderirseniz, biz de &i- ze güzel güzel bediyeler veririz. Bir kişiye bir kilo çikolâta, bir kişiye ga- zetemizin bir aylık abonesi ve diğer yüz kişiye değişik hediyeler vereceğiz. Geçen sayıdaki bilmecemizi gön - dermekte acele ediniz. Hediyesini bi - liyorsunuz. Bir çift güzel şosondur. Tam mevsimi değil mi? Kazananları ö- nümüzdeki cumartesiye ilân edeceğiz. Bilmeceyi idarehanemize gönderdiği - niz zarfın üzerine bilmecenin gazetede çıktığı tarihi yazmalısınız, — Bir cam kırıldı, — Bir daha vürayiim..

Bu sayıdan diğer sayfalar: