10 Sayfa —— “Son Posta ,, nın tefrikaşıîAZ y İ e D d Cemil, elini Prenses Emmanın eline uzattı. Bu mi ni mini nermin elde, hissedilecek kadar bir hararet ve titireme vardı. Cemil yumuşak ele değdirdi — Onlar, Çarlıkla harbediyorlar. Biz de, Çarlıkla harbediyoruz. Şu hal- de, aynı düşman karşısında, ve aynı cophede birleşiyoruz... Çarlığın dev - rilmesi, ihtimal ki bu kanlı harbi bir - denbire durduracak.. ve.. belki de beşe- riyeti bir felâketten kurtaracaktır. Şu halde. Cem sos Emma onu durdurarak kulağına e-! gilmişti — Bakınız.. zihnimi o kadar karış - tırdınız ki.. size söylenmesi lâzım ge- İçn bir şeyi az kalsın unutacaktım. Demişti. Ve sonra teklifsizce Cemi- Tin koluna girerek ilâve etmişti: — Size gönderdiğim son mektubu sakın kaybetmeyin. Ve.. şâyet bugün- kü şu mülâkatımızdan dolayı, her han- kalırsanız; , birdenbire titremişti. Pren gi bir isticvab karşısında hiç çekinmeden, bunun âşıkane bir ve- da mülâkatı olduğunu söyleyin. — Sebeh? — Çünkü siz, tarassud altındası - mız... Hizmetinize tâyin edilen kız, doğrudan doğruya hükümet tarafın - 'dan gönderilmiştir. — Evek bümniş biliyoram. bi çifelikteki hizmetcim'de, aynı vazifeyi ifa ediyordu.. hükümet sizden korku - yor. Yarın da, her hangi bir sebeble benim üzerimde bözı şüp- heler temerküz edebilir. — Evet../buna; çok dikkat etmeli - siniz, — Bug yer; ve çe iphesiz... Fakat bilinmez ki.. küçük bir düşüncesizlik, insanın bü - tün sırlarını ifşaya kâfi gelir... İşte, böyle bir hâdise karşısında, bugünkü mülâkatın mâhiyetini değiştirmek i - çin; böylece başbaşa kalmamızın se - bebini aramızda bir aşka atfetmek lâ - zım gelir... Malüm ya.. bizim saraylar mühitin görülebi sâ ,o d. dir rassud alt k maceraları daima hoş ffedilmiyen bir şey var- rlık aleyhindeki hareketler- di, ben eminim ki; sizi ta « nda bulunduran bu kız, si- zinle benim burada birleştiğimiz hak- kında derhal bir rapor verecektir. Fa- kata, | mektubumu — size verme | gizlice açıp okuduğu Bir Doktorun Gürlük Perşembe Nolarından — €) Süt çocuklarında Ağız temizliği Ve “Pamukcuk,, Süt veren anneler, çocuklarına süt vere- cekleri zaman meme başlarını sicak sü- silmelidirler. Eğer buna Ti- üyet edilmiyecek olursa çocukların ağ - zında «Pamukcuk. bu denilen bir. hastalık görülür. Pamukcuk çocuğun ağzının her tara - bartılar şeklinde tebarüz eder. Ga veya bayas peynire benzer. Bu bazan çocukta sürgün de yapar dma da sizayet eder. Bu h lik ço m o ağız temlzliğini te: mome ruya mükropla — oyuncaklar n umuml temizliğine ünden hüsüle ge - vermek dikkeat lir Tedavi e tir. © ve çocu etmemek yü n yapılacak şey gene temizlik- ğün ağçını ve makadın! günde tefa Dol bol sıcak sabunlu su İle ve bir bardak sıcak suya bir vağı (Börax) koyarak temiz bir ocuğun ağzını günde bir taç melidir. notları kesip saklayınız, ya - İmile elini uzat; Muhakkak geliniz. eğildi ve dudaklarını için, bu taporuna, mevhum aşkımızı da ilâve edecektir. — Buna emin misiniz?.. — İsterseniz, zarfı muayene ediniz. Bunun; maharetle açılmış, ve tekrar kapanmış olduğunu göreceksiniz. — Şu halde.. Moskovaya gidecek o- lursanız, sizinle muhabere edemiyece- ğim. — Doğrudan doğruya muhabere e- demiyeceğiz. Ancak size ben vamta göstereceğim, — Kim?.. — Çiftliğin başmuhasebecisi, Mora- nof. Cemilin gözlerinin önünden, sanki bir perde kalkmıştı. Bu, bağrı yanık a- damın, kendisine pervasızca söylediği sözlerin hikmetini, şimdi anlamıştı. — Demek.. Moranof da (Kızıllar) - dan... Biz, onunla az çok anlaşmıştık. — Daha iyi anlaşırsınız. — Ya, Prehs Yüsupof?.. — Kim bilir.. belki, onunla da iyi bir dost olacaksınız. — Şu halde, müsaade ederseniz bir sual sorayım?.. — Sorunuz , — Aleksi baba için bana bir şey söylemediniz. Prenses Emma, gülümsedi: — Aleksi baba.. koca adam... Hele acele etmeyin, Zamanı gelirse, size on- dan da bahsederim. Cemil, derin derin içini çekti. Şikâ- yeti andıran bir sesle; — Artık, gidiyorsunuz. Şi Bâhusus; bu gidişinizin esasını, bir izdivaç me- selesi teşkil ediyor. Bir daha sizi nere- de ettiğiniz dakikada, her şey bitecek zan- nediyorum Diye söylendi. Prenses Emma, bu sözlere birdenbi- Te cevab vermedi, Bir kaç dakika, sü- küt ile geçti. Hayır.. evlenmiyeceğim. Bütün teklifleri, birer bahane ile reddedece - ğim. Ve.. hâdisatın sonunu bekliye - ceğim, Diye mukabele etti Şatoya geldikleri zaman, ortalık eni kanu kararmış çı Prenses Emma, Ce- — Yarın, öğle yemeğinde beklerim. Diye mırıldandı.. Cemil, elini Pren- | ses Emmanın eline uzattı. Bu mini mi- ni nermin elde, hissedilecek kadar bir hararet ve titreme vardı... Cemil; eğik di, eğildi, ve eğildi. Dudaklarını, bu ılık elin ipek kadar yumuşak derisi üzerine değsirdi. Gözlerini kapadı, Bir kaç sa- niye, öylece Kaldı. * Cemil, dairesine girer girmez, doğ-| ruca yatak — odasına çekildi. Kapıyı kapadı. — Prenses — Emma - nin mektubunu Kebinden — çıkararak n ters tarafını dikkatle muayene Ve sonra dudaklarında acı bir te- bessümle: iyice içi € — Evet.. Emma, yanılmamış... Bu zarf, evvelâ açılmış. Her halde mek - tub okunmuş. Sonra da kapatılmış... Vay mel'un kız vay... Şimdi ben, bu car'ıs kaltağa ne yapayım?.. Nasıl mu- | ömdüüdeyim. Diyühriylendi. Koridorda ğerinöü; yemek müdasını tanzim jçin gidip gelen Maşanın naza: rı dikkatini celbetmemek için sürmeyi açtı. Ellerini pantalonunun inmeye başladı. üne gezinirken, beyni- ceblerine di yo odasında, otun arkasında gibi, diye düşündü . SON POSTA AERAA Yazan : Hugh Austin Cesedi koltağun üzerinde yarım dönmüş vaziyetteydi, başı ve omuzları koltuğun yan kolunun üzerine yaalan- |mıştı. Sol kölüu sarkıyordu, eli secca - deye değer gibi idi Başı da'dönmüştü. Gözleri polisler- deydi. Armma bu camlaşan gözler artık hiç bir şey göremiyorlardı. Ağzı açık- tı, onları çağırır gibi idi. Dili çıkmıştı. Şimdiden kararmıştı. Baynunda rob- döşambrın. yeşil kuşağı gerilmişti, Hendriks: — Katil geride durmuş olacaktır, ye düşündü, tıpkı kameriyede sarı- n kadının arkasında, Arnold'un ban- olduğu İki adam koltuğun etrafını dolaştı - lar. Seccadeye dökülen kan, adamın karnında açılmış geniş bir yaradan a- kıyordu. Charles Patton'un burnunun ucu kesikti. ee Bi BİRİSİ KAPIYI TIKIRDATIYOR ( Sast 6, dakika 35 -esat 6, dakika 37 ) Hendriks şimdi, Jobn Arnold'un o- da kapısında yaptığı gibi sık sık solu- yordu. Aynı zamanda da çayır makinesinin yorulmak bilmiyen töf - örebileceğim... Buradan hareket 'töf sesini işidiyordu. — Tık! Kuru bir sez, sükün içinde bir rovel- ver gibi patladı: — Tık, uk! Birisi odanın kapısına vuruyordu: — Tık, tık! Kent dişleri sıkı sıkıya kilitli, yüzü sapşarı kapıya doğru yürüdü, Hen - driks de sağ eli rovelverinin kabzasın- da, şefinin arkasından yürüdü ü. Kapisin topüzü dööüp 'de kasledli v ldığı zaman Kent iki ayak gerisin - deydi. Norman Lang bir adım atarak içeriye girdi. Ayaklarında hasır terlikler, ar - İkasında bir rob döşambr vardı, saçları henüz ıslaktı, yeni duş yaptığı anlaşı- hyordu. Bir saniye sadece (Kent) e baktı. Sonra gözü polisin yüzünden ayrılarak odanın dip tarafına kaydı. O zaman daha iyi görmek istiyormuş gibi bir - denbire bir adım ilerledi, geçti. Kapının yanında bir vaşdı. Sandalyenin arkalığı üzerine bir tuvalet havlusu atılmıştı. biraz yana sandalye Norman Lang sarsıldı ve dayanmak in bir elile sandalyenin — arkalığını |tuttu. Sandalyenin arkalığını polis memu- Tünun mümanaat için sert bir hareket İyapmasından evvel tuttu Norman Lang bu harekete ehemmi- yet verir görünmedi ve birden tuttu - |ğunu bırakarak boğuk bir sesle: — Allah aşkıma Jan nerede? - diye bağırdı. İleri atılacaktı. Fakat Kent önüne geçti. Norman Lang genç kıza öülüki olmak için en kısa yolun banyo dairesi olduğunu düşünetek zorla geçmek is- tedi, fakat Kent onu şiddetle iterek hid- |detli bir sesle: — Odanıza gidiniz, dedi. Lang bağırdı: biçki | « Son Posta ..' nın zabıta ı:;ı;ını 40 1 â/, VE Dİ ea ARAJSINDA İngilizceden çeviren * Hasnun Uşaklızil Seccadeye dökülen kan Norman Lang boğuk bir sesle; - Allah aşkına Jan nerede?.. Diye bağırdı. İleri atılacaktı. Fakat Kent önüne ? geçti Jederse üzerine otur, emrini verdi. Lang: — Allahım, diye söylendi, bana an- latmıyacak mısınız ki... Polis şefi delikanlının sözünü kes - ti: — Genç kız alt katta ve sağdır, şimdi caddeyi tutunuz bakalım. şa koşa odadan çıktı. Kent hiddetinden sapsarı keşilmiş, arkadan bağırıyordu: — Hey, o kadar çabuk değil! D_elikıuhnıe arkasından seğirtti. Sahanlıkta, merdivenin üst basama- ğından genç kızı gördü, Genç kiz holü oturma odasından ayıran geniş kapının ortasında, ayakta durmuş yukarıya ba- kıyordu. Onun yüzünü görünce genç kızın bir ölüm haberi beklemekte ol - duğunu anladı. i kovalıyan iki adamın mer- RADYO Bugünkü Program İSTANBUL 26 İkinciteşrin 936 Öğle neşriyat 1230: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dls. 13.05: Plâkla hafif müzik. 1326; Muhte- Hf plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı : 18.30: Plâkla dans mMusikisi. 1930: Mono- doğ: Hazım tarafından, 20: Rufat ve arka - daşları tarafından Türk musikisl ve halk şar- kıları. 20.80: Müzeyyen ve arkadaşları tura- fından Türk musikisi ve halk şarkıları, 21; Örkestra, 29: Plâkla gololar. 2230: Ajans ve borsa haberleri. BUKRE$ 16: Caz havaları. 1820: Kuartet. Senfoni konser, 2145: Haberler. BUDAPEŞTE 17.30: Brahms'ın sonatları, 18.15: Plâk neş- İriyatı. 18.20: Tiyatro. 22.20: Şarkılar, 23.15: Dans plâkları. 24.5: Haberler, PRAG 19.25: Balet havaları. 20.00: Tiyatro. 21.16: Plâk neşriyatı. 21.30: Viyolon havaları. VEYANA 1825: Orkestra, dans havaları, şarkılar. Z1: Varyete plâkları. 21.30: Muhtelif havalar. 22. 30: Bach'dan parçalar, 23.10: Dans havaları. VARŞOVA 16.35: Viyolon plâklatrı. 17.16: Orkastra. 19: Operet, 21: Mühtelif havalar. 22: Orkestra 2230: Plâk neşriyatı. 23: Dant havaları. Yarınki! program 27 İkinciteşrin 1936 İSTANBUL 14.15: | Öğte neşriyatı: 1230: Plâkta Türk müsikisi, 1250: Hava, dis, 13,06; Plâkla hafif müzik: 13.95: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriy: 1830: Plâkla dans müsikisi. 10.390: Spor muzahabeleri : Eşref Şefik tarafından. 20: 'TTürk musiki heyeti. 20.80: Vedia Rıza ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, İl: Örkestra. 22: Plâkla sololar. 2230: Ajana ve borsa haberleri. soğuk ve rütubetli havalarda AKRiDOL Kullananlar soğuk algınlığında, grip, nezle ve boğaz olmaktan kurtulurlar. AKRIDOL Boğaz ve bademcik iltihaplarını da pek çabuk geçirir, Her eczanede bulunur. | Lang topukları üzerinde dönerek ko-| divenlerden yüvarlanırcasına inişleri genç kıza öğrenmek istediği şeyi der- hal öğretmiş oldu. Kent genç kızın göz kapaklarını ka- padığını, sallandığını, sonra dimdik kesilerek üst kata doğru korkudan çık- dırmış bir nazar atfettiğini gördü. Arkası var) * Son Posta 4 İstanbul Gelir ve Para BORSASI 25-11 . 1936 Türk Devlet Borçları 'ı' $ 7ST.B, 110,00 © 75T.B, TIT 00,00 | lüra * 6 Hazine B. 00,00 © T76T.B. KI 21,10 | Dahili istikraz9o,06 Devlet Demiryolları Borçları Lira Lira Ergunt $1.00 [ Anadolu Iveli42.85 Bivas Ersurum 96,75 || Anadolu M — 4610 Sosyeteler Eshamı Lira Lira 81.00 || İst. Tramvay 22,50 10,00 || Bomonti 945 10,00 || Terkos MT 81,00 || A. Çimento — 15.25 İs. B. Mü, » » Hâ, » » Namü Merkez B. D. ÇEKLER Krş. 616,00 — || Dolar « 17,09. İ|Lizet NAKİT Kry. 11660 || 1 Mark 125,S0|| 20 Deahınl 618,00|| 20 Leva 150,00 || 20 Ley LT.L için 0,7955 15,0910 İsterlin P. Frangi 20 F. Frangi 1 Dolar 1 İstertin 20 Liret Borsa Dışında L K Kredi Fonsiye | Mübadil Bon. 00,00 1880 senesi — 0000 Gayrl » » 0,00) 1908 103,00 | Altın 590 191i 97,00 / Mecidiye » Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şanlardır: İstanbul eihetindekiler : Aksarayda : (Barim). Alemdarda : (Ab- dülkadir). Bakırköyünde : (MiâD. Beya- zidda * (Cemll). Eminönünde : (Mahmet Kâzım), Fenerde : (Vital). Karagüm - Tükte : C Fuad). Küçükpazarda : (Yor- g). Samatyada : (Teofilos). Şehreminin- de : Nüzim). Şehtadebaşında : (Halih. Beyoğlu cihetindekiler : Galatada : (İsmet). Hasköyde : (Bar . but), Kasımpaşada : (Vasıf). Merkes na- hiyede : (Kansuk, Baronakyan, İlimad). Şişlide : (Necdet), Taksimde: (Taksim). Üsküdar - Kadıköy ve Adalardakiler : Büyük âdada : (Şinasi). Heybelide : (Ta- naş). Kadıköy eski İzkele caddesinde * (Satraki). Kadıköy Yeldeğirmeninde * (Üçler). üsküdar Selimiyede: (Selimiye). AĞIZ veBOĞAL DEZENFEKSİYONU TI “ÂKRİDOL hin içindeki siyah-bulutlar yavaş ya - vaş dağıldı. Ve nihayet: (Arkası var) > albiüme yapıştırıp — kolleksiyon Sekınti zamanınızda bu notlar — Jan nerede? Kend, Çavuşa dönerek: — Bunu odasına götür, mukavemet | 15 tanesinin kulusu 35 kurüşlur. 40 70