Kont Ciano seyahatlerini Londraya kadar Uzatacak mı? —— Yazan: vizm karşısına yeni bir mü- kuüvveti olarak ilk defa no, Hariciye Nazırlığına geçer geçmez kendisine bit seyahat programı yapmış olduğunu gö- rüyoruz. Hariciye Nazırlığının balayı seyahati denebilecek olan bu siyasi velânin şimdi de Londraya kadar u- zanacağından bahse başlanıldı. Bu ha- ber doğru mudur, değil midir? bilmiyoruz. Fakat, ve bu sahadaki tec rağmen, kendisine, tevdi edilmiş olan bu zatın, yın pederi nezdinde büyük bir emni- yete sahip bulunduğuna nazaran baş- Jamış olduğu seyahatlerin tevali ede- ceğine şüphesiz nazarile bakabiliriz. * Zannedersek bugün İtelya için mev- cut olan en mühim mesele, dün silâh kuvvetile meydana getirilmiş olan bir emrivâkiin hukukan teyidinden başka bir şey değildir. Bunun için Berlinden ve Merkezi Avrupadan başlıyarak bi- ribirini kuvvetlendiren birtakım anlaş- malardan sonra belki de Kont Ciano Londraya kadar gidebilir. Ancak, Lon- dra ile Roma arasındaki münasebetle- tin son safhası henüz ümit- verici Lir şekilde görünmüyor. Geçenlerde Mu- Bolüni, büyük bir nutuk söyledi. Milâ- noda bir taraftan karşısındaki muaz- zam Faşist kitlesine ve bir taraftan da radyo vasıtasile bütün dünyaya ve bil- hassa «kendisini Tadyoda dinlemekte olmaları muhtemel» - İngilizlere hitap ederek patenik bir ifade ile söylenen sözler, muhtelif meseleler karşısında İtalyanın görüşünü izah ediyor. Bu nu- tuk İngilterede hemen akisler yaptı ve İngiliz Hariciye Nazırı da sakin bir dille İngilterenin görüşünü izah ile müukabele etti. Bu esnada gördük ki Akdeniz davasında «Akdenizin İn- giltere için bütün yollar gibi bir yol, fakat İtalya için bir hayat meselesi ol- duğunu» söyleyen İtalyaya karşı İn- giltere «Akdenizin İngiltere için bütün yollar gibi bir yol değil, belki de bir -.Şah damarı mahiyetinde bulunduğu» cevabını verdi. Bunun gibi, Faşist Füh- rerin Milletler Cemiyetinin mânasızlı- ğinı iddia etmesine mukabil İngiltere Hariciye Bakanı, İngiliz siyasetinin Milletler Cemiyetine müzaheret esası- na isinat ettiğini söyledi. Diğerlerinden sarfınazar, yalnız bu iki nokta üzerin- deki görüş ihtilâfı, İngiltere ile İtalya arasındaki ihtilâfın ne kadar esaslı ve derin olduğunu göstermeğe kâfidir. Bu kadar derin bir görüş ihtilâfına rağ- men, Kont Cianonun İngiltereye kadar gitmesi ve oradan müsbet neticeler ge- tirmesi ihtimali var mıdır? Mister Baldvine göre bu süale müsbet cevap vermek kabildir. Üç gün evvel Lon- drada bir ziyafet esnasında İngiliz Baş bakanı, İtalya ile İngiltere arasındak! menfaatlerin zıt değil, biribirini mü- temmim menfaatler olduğunu söyle- miştir. * Kont Ciano, İngitereye kadar gider veya gitmez. Muhakkak ojlan cihet şu- dur ki İtalya, bugün Habeşistan emri vâkiini beynelmile! hukuk kitabının en yeni bir maddesi haline sokmak için dolaşıyor. Berlindeki hararetli dostluk Viyanadaki hararetli kabul merasimi, Viyana matbuatının tantanalı makale- leri ve bunu takip edecek Macaristan ziyaret ve iadel ziyaretleri, bütün bu siyasi nümayişler gösteriyor ki şimdi- den birtakım dost devletler, yeni yazı- lacak bu hukuk maddesinin altına «ka- bul» imzasını atmaya hazırdırlar. Di- ğerlerine gelince, ekseriyetin bir gözü Kont Cianoya, diğer bir gözü de İngil- tereye bakıyor, Eğer İngiltere de «e- vet> diyecek olursa nihayet, genç Ha- riciye Nazırı memleketine seyahat he- diyesi olarak güzel bir İmparatorluk tacı götürmeğe muvaffak olacaktır, Bu tacın en parlak pırlantasının İngiltere piyasasından tedarik edileceği muhak- — kak olduğuna göre Kont Ciano da Lon- — Graya ancak böyde bir alışverişe imkân ) Resimli Makale: Muhittin Birgen —-? z ' y Kadın, erkek bazı insanlar muha - taplarına derhal bir temizlik hissi ve- rirler, elleri yüzleri temiz, giyinişleri tomiz, konuşuşları temizdir. (si Cenubi Afrikada Halk doktorlara Boykot yaptı Cenubt Afrikada — doktorlar ara - sında şiddetli bir mücadele başgöster- miştir. Doktorlar, büyücülerin hasta tedayi etmelerinden şikâyet ederek hükümet vasıtasile bunların — icrayi san'attan menedilmelerini taleb eyle - mişlerdir. Halk bu talebe fena halde kızmış, kâfirlerden ve şeytandan ders alan doktorların memleketten ihraç e- dilmelerini istemişlerdir. Bu vak'a üzerine hastanelere kimse gitmediği gibi doktorlara da giden yok- muş: Sekiz evli kadının kurdukları bir yankesicilik şirketi Yugoslavya zabıtamı son günlerde 8 kadından mürekkeb bir yankesici şe- bekesi yakalamıştır. Bu şebekenin iki üç ay zarfında yaptığı yankesicilik mikdarının 200 ü geçtiği anlaşılmış - tır. Şebekenin reisi 30 yaşında iyi tah- sil görmüş çok güzel evli bir kadın miş. Diğer kadınların hepsi de evli i - mişler. Kocaları çaldıkları eşyayı satar- larmış. Şebeke efradı bilhassa çanta a- şırmakta mütehassıs imişler. Polisin yakaladığı 8 kadın cürümlerini itiraf ederek mahkemeye verilmişlerdir. İspanya Cumhur Reisinin karısı Arapmış Ispanya — Cumhurreisi - Azananın karısının İsviçreye - gelmiş olduğunu gazeteler yazdılar. Bugün İspanyanın haline hüngür hüngür ağlayan Madam Azana eski Arap balifelerinin hiristi- yanlaşmış evlâtlarından biridir. 21 ya- şında Azana isminde ufak bir memur ile seviştiği ortalığa aksettiği zaman, berkes hayret etmiş ve kızın midesiz- Hğine hükmolunmuştu. O gün kötü bir kâtip olan Azana bugün Cumhur reisi olmuş ve karısını da İspanyanın kanlı tarihi içinde yaşatmıştır. olmak şartile gider. Bu imkân var miıdır? Böyle kıymetli bir taş kaça alınabilir? Bunu elbet gö- receğiz. Müuhittin Birgen İSTER İNAN Kıztaşı semtinde bir köpekte kuduz eseri görüldü, Ağ- zından salyalar akıyordu, dili sarkıyordu, tutmak iste- diler, kaçtı, Şehzadebaşiına doğru koşuyordu, orada sar'a- so N POSTA B Maddi temizlik, manevi temizlik.. g Fakat maddeten tertemiz görünen bu adamların bazılarında adi, sefil, küçük, kirli biz ruh saklıdır. Bu a - damlar maddeten temiz, fakat ma - nen kirlidirli Maddi temizlik vücut için, sıhhat için elzemdir, fakat manevi temiz - liğin kıymeti maddi temizlikten az değildir. Dışımızla birlikte içimizi de temiz tutalım. ASINDA lş——-———. HERGÜN BİR FIKRA Bu biliyor mu sanki? Ankaranın kendisini, — Ankara caddesine tercih ederek oraya gö - çüp Ulus refikimize kapılanan Nu- reddin (Topluiğne) geçenlerde bir ahbap evinde, bir heveskârın ke- man çalışmı dinliyordu. Bir aralık, yanında oturan arka - daşına döndü, ve: — Bu zatı dinledikçe Neyzen Tev- fiği hatırlıyorum.. dedi. Arkadaşı hayretle sordu: — Ne münasebel? Neyzen Tev - fik keman çalmasını bilmez ki! Nureddin güldü, ve: — İyi ya! dedi. Bu, biliyor mu sanki? * 4 Japonyada vergilerini Muntazam Ödeyenlere mükâfat Veriyorlarmış Japonyada vergi toplama işlerinde fevkalâde güzel bir usul vazedilmiş i- miş, bir İngiliz seyyahı Japonyada kendisinden istenen bir vergiyi der - hal vermiş. Bir hafta sonra bir mek - tub almış, bu mektubda maliye daire- sine gelmekliği yazılıyormuş. İngiliz vergiyi eksik verdim zannederek telâş ile şubeye girmiş, orada kendisine : — Vergiyi derhal verdiğinizden do- layı hükümet teşekkürlerini bildirir ve sizden şu hediyeleri kabul etmenizi ri- ca eder demişler ve altı tane gümüş çay fincanı ile bir çaydanlık vermişler. Yankesicileri tutmağa giderken soyulan polis müdürü Bükreş ile Yaş arasında işleyen trenlerde yolcuların eşyaları ve para - ları çalındığından, şikâyet edilmiştir. Bükreş polis direktörü, bizzat bu - hırsızlık işlerini tâkibe memur edilmiş ve hırsızlığın nasıl yapıldığını bizzat etkik etmek için Bükreş ile Yaş ar 'sında bir seyahate çıkmış. Yaşa geldiği zaman içinde 100 bin ley bulunan çan- tasının aşırıldığını görmüş, efkârı u - kiş; ÖZ A ) Denizlere açılarak Balık tutan Yılanlar Holandanın bazı adalarında yetişen yılanlar, adaların fazla hâli olmasın - dan dolayi rızklarını denize açılmak ve balık tutmak suretile temin ediyorlar- mış. Bu yılanlar hakkında tetkikat ya- par bazı hayvanat mütehassısları yı- laşların balıktan fevkalâde hoşlandık- larını ve başka bir şey yiyemediklerini söylüyorlarmış. Landon gazetecilerle nasıl alay etmiş? Amerika Reisicumhur intihabatın- da Ruzvelt'in en ciddi rakibi olan Lan- don iyi resim yaparmış. Bir gün bir baloda otururken, karşıda bir kaç ga- zetecinin kendisini tarassut ettiklerini görmüş. Derhal kalemini çıkararak ma- sa örtüsü üzerinde bazı şeyler karala- mağa başlamış. Gazeteciler bu fırsatı kaçırırlar mı? Landon kalkıp gittikten sonra bu tarihi masa örtüsünü almak üzere Landon'un yerine gittikleri za- man, masa örtüsünün üzerinde kendi karikatürlerini görmüşler. İspanya hâdiseleri ve Fran- sanın sağ meb'usları Fransız gazeteleri yazıyorlar: Meb'uslar Fransız meclisinin kori- darlarında konuşurlarken — sağ taraf meb'uslarından biri: — Mösyö Blum için ne büyük bir felâket demiş.. Madrit düşerse Başve- kilimiz çok müşkül bir vaziyette kala- cak. Bir başka meb'us söze karışarak şunları söylemiş: Prens Kaunits'in fikrası malüm- dur. Ölümden fena halde korkan bu zata arkadaşının gözlerini hayata ka- padığı söylenecekmiş. Baş müsahibi bu işi üzerine almış, Prens Kaunits'e: — Altes, demiş arkadaşınız (...z) hiç bir yerde bulunamıyor ve buluna- miyacak. Mösyö Blum'a da öyle söyleriz: — Ekselans deriz, Madrit hüküme- |, tini hiç bir yerde bulamıyoruz. Bulamı- yacağız da...» mumiyeye de rezil olmak istemediği için sesini çıkarmamıştır. D L y ea STER İNANMA! yekdiğeri arkasından ısırdı ve nihayet bir köşeye sıkıştırılarak öldürüldü. Biz bu vak'ayı da öğrendikten sonra bütün rağmen İstanbulda köpek derdinin ortadan kalkmıs ol - ||.Kuba, Jamayka, Hafti, Porto Riko. iddialara sı artmış olacak ki, saldırmıya başladı, önüne çıkan beş | duğuna inanmadık, fakat ey okuyucu sen: İSTE R İNAN İSTER İNANMA! ' r_ D .. ı Sözün Kısası 1 İnsan kudreti E. Talu ; ektepte, tarih hocalarımız bizüı M ilk ve orta çağlardaki insanlarll başarmış oldukları müuazzam işlel söyliye söyliye bitiremezlerdi. Şöyle düşünmekle, hiç bir lüzum ve manâ ifade etmiyen Misir ehramları nazar” mızda, beşeri kudretin bir daha başa * rTamıyacağı birer harika olarak, büyü” dükçe büyümüş, ehemmiyet almıştı. Neticede bunlar, çölün ortasındaı bilmem hangi Firavunun adını, sanı * nı ahlâfa unutturmamak gayesile üst* üste konmuş birer taş yığınından bü$” ka bir şey değildi. Ve buraya sarfe * dilen himmet,- mesali, hamle, enerjl hedrolmuştu. Onun içindir ki ben, bu ehramlarlğ resimleri karşısında hiç bir heyecafi duymam. Ben, bu çağın adamı, insah kudretinin, insan zekâsının ve insallk mesaisinin gene insanlara faydası o * lacak işlere sarfını diliyen ve anlıyan* lardanım. Ne Firavun Keops, ehram yaptırdiş. ği için, ne de Süleyman, meşhur ma * bedini kurduğu dolay dimde büyük adam deği rın büyüklüklerini tasdik iç! hifelerinde başka meziyetlerini ararımla *Diyeceğim şu: Ankarada, geçen hafe ta açılış töreni yapılan Çubuk barajınış gitlim, gördüm. 125,000 nüfuslu bir şehre su verem, hayat veren cumhuriyetin bu azamete li ve hayırlı eseri önünde duyduğum insanlık gururunu, eski eserler mef < tunu her hangi bir âlimin Keops eh « ram: önünde duymuş olmasına imkâf | yoktur. Vatandaşlık gururu — demiyorum. Çünkü yurdumun on beş yılı henüz tamamlamamış olan en son tarih fas < hnda bana iftihar ve gurur veren nic€ muazzam eserler vardır. — Lâkin düne kadar susuzluktan, su 'bulamamak ümütsizliğinden murztarip bulunan bir beldeyi çağıl çağıl sula - mak, ona hayat vermek için Türk mü- hendislerinin, Türk işçilerinin ve but- ların hepsinin de başında Türk hükü- metinin sarfettikleri çok yüksek — ve eşsiz hamlenin bu güzel ve heybetli neticesini ben nadir bir heyecanla sey- rettim. | İnsan kudreli, Çubuk barajı kadar beliğ bir şekilde, henüz hiç bir taraf- ta temsil edilmemiştir. Misirin, meşhur. bir Asuan barajı vardır. Azamet itibarile, Çubuktan kat kat mühlmdir. Lâkin orada, dünyanın en büyük nehirlerinden biri olan Nil akıyordu. Asuan barajını yapanlar Ni- lin gür sularını toplamaktan ibaret bit iş gördüler. Bizimkiler ise, iğne ile ku- yu kazar gibi, şuradan, buradan, ek « seriya kilometrelerle uzaktan, incecik su sızıntılarını arayıp bularak ve hi « riktirerek, cesim bir hazine vücude ge- türdiler: Âdeta yoktan var edercesine! İsmet İnönü, açılış günü, bu baraj için çalışmış olanlara: — Su gibi aziz olun! demiş. Başvekilin bu duasına bütün 'Türk milleti «amin'» demelidir. ö Biliyor musunuz? | — Fatih Mehmet İstanbulu fet - hettiği zaman kaç yaşında idi? 2 — Admerika birleşik hükümetinin ikinci reisicumhuru kimdir? 3 — Descartes kimdir? (Cevapları Yarın) y Dünkü Suallerin Cevapları: | — Ateş (Le Feu) meşhur İtalyan şairi Dannunziyonun eseridir. Ayrı- ga Fransız muharriri Henri Barbusun da bu isimde bir eseri vardir. , 2 — Ruslar İstanbulu Zaptetmek ga- yesile gelirlerken Osmanlılarla İstan- bulda Hünkâr iskelesinde sulh mua « hedesini yapımışlardır. 3 — Büyük Antil adaları şunlardır: — 4 — Küçük Antil adaları 10 tanedir, işunlardır: Barbad, Guadelup, Marti - ,nik, Dezirad, Mari Galan, Tabako, Sen Lusi, Trinite, Sen Marten, Grenad. —