TT aş ME İstanbulda Türkün Mevkiini Kuvvetlendirmek için ma Y ozan: Muhittin Birgen g stanbul Belediyesinin k dirilmesi lüzumu üzerinde ederken varidetça okuvvetlenen -bir Belediyenin İstanbulda Türkün ikt recek birçok iş- j ileceğini dün söylemiştim. Bügün de bu işler hakkında bir misal “ göstermek istiyorum. * İstanbulda Türkün kuvvetlenmesi için en iyi vasıta, en iyi âlet, bir mis- tehlikler kooperatifçiliği hareketidir. İstanbul Türtkünde eksik olan iki şey var: Sermaye ve Iktısadi bilgi. Serma- ye toplanmakla, bilgi de öğrenmekle el de edilir; Fakat, İstanbul Türkü serma- ye sahibi olabilmek için evvelâ elinde sermaye denilecek birşey bulunmak İ- cap eder. Eğer onda sermaye olsayd:, bugün onu yükseltmek çaresini arama- ya lüzum görmezdik. Sermaye yoklur. Sermaye, ancak sermaye ile elde edi- leceğine göre İstanbul 'Türkünün ken- di kendisine sermaye sahibi olması bek lenemez. Öte taraftan Türke iktisadi bilgi vermek lâzımdır. Bunu vermek için, çok şükür, hayli mektebimiz bu- lunmasına rağmen bu mekteplerden iktisadi bilgi alınmaz. İktisadi bilgi an- cak iş içinde alınır ve öyle alındığı zamandır ki fayda verir, Mektepler, ta- lebelerine - bilhassa bizim memleket- te - yalnız şahadetname verirler. Hal buki bize lâzım olan iş bilgisidir. Bunu da ancak işten alabiliriz. * İstanbul Türkünün iktısat işlerinde- ki mevkii böyle olunca onu kurtarmak için bence mümkün ve mutasavver 0- labilecek yegâne çare, biraz evvel söv- İediğim gibi, bu şehirde belediyenin yardımı ile kuvvetli «müstehlikler ko- operatifçiliğir hareketi uyandırmak- tır. Böyle bir hareket, iki gayeyi bir- den temin eder; Türke sermaye birik- tirir ve ona iş bilgisi verir, Bir koope- ratifin ne güzel bir sermaye biriktir me makinesi ve bir Ticaret Mektebi o- labileceğini göstermek için şu misali ileri sürebilirim: Vaktile Avdın incir- cileri arasında, birkaç idealist genç ta- rafından kurulmuş olup ta birkaç sene. İk bir perişanlıktan sonra 935 sene- sinde tekrar faaliyete geçmiş olan Ay- dın incircileri kooperatifi, ben İzmire gittiğim zaman, sakat bir hukuki bün- ye ile dört bin liradan ibaret bir ser- mayeye sahipti. Dokuz sene idaresine iştirak ettiğim bu kooperatif bu müd- det içinde takriben yüz elli bin lira ser- maye ile iki yüz elli bin Jira ihtiyat sermaye yaptı ve ortaklarına bu müd- det zarfında beşyüz bin lira kadar da kâr dağıttı. Piyasada müstahsil lehine yapmış olduğu pek büyük diğer hiz- metlerinden sarfınazar, şunu Söyliye- bilirim: Bugün Aydın muhiti içinde öy- le köylüler vardır ki bunların tiesret, şirket ve kooperatif mevzuları üzerin. deki ameli ve bir işe yarar bilgileri berhangi bir İktisat fakültesi mezu- Dundan ve hattâ bir kısım Iktisat dok- torlarından daha kuvvetlidir. Bu sözde en ufak bir mübalâğa yoktur. Köylü ile ve köyde kooperatifçilik yapmak güçtür. Şehirli ile şehirde müstehllikler kooperatifi yapmak ise çok kolaydır. Yalnız hareketin şuurlu olması lâzımdır. Böyle bir hareket İs- tanbulda o kadar kısa zamanda, o ka- dar güzel ve kat'i neticeler verebilir ki insan hayret eder. Yalnız, bu işi Be- lediyenin himaye etmesi ve himaye e- debilmesi için de bugünkü zayıf vazi- yetinden kurtulması Jâzıdır. Bugünkü Belediyenin kaçmaktan kovmaya vak- ti yoktur. Kadroları zayıf, parası daha zayıf ve bunların zayıfliği nisbetinde de Belediyecilik ve iş şuuru zayıftır. İçtimat hayatta kuvvet paradan ibarei- tir. Belediyeyi paralandırınız, onun uk- L, fikri, şuuru derhal kuvvetlenmeğe ve iş Üzerine daha fazla bilgi ve hâki- miyetle yürümeğe başlar. Öyle yürü- yüp, müstehlikler kooperatifçiliği ba- reketine sermaye bakımından bir i pat noktası vazifesini gördü gün İnsanlar kızgınlık bahsinde iki kıs- ma ayrılırlar, birinci kısma mensup olanların hiddetileri yüzlerinden o- kunur, dülerinde coşar, bağırıp çağı- rırlar. 24 Saatte gözlerinizi Hiç kırpmadan Durabilirmisiniz ? : e ” Amerikada yapıldığını işittiğimiz garip müsabakalara bir yenisi daha i- lâve edilmiştir. Bu göz kırpmamak ve muayyen bir yere bakmak müsabaka-| sıdır. Birinciye 100 dolar vaadedilen bu müsabakaya dört yüz kişi iştirâk et- miş ve Nevyorklu Mis Marian Tartes gözlerini tam 24 saat ayni yerden a- yırmadan ve kırpmadan durmak sure- üle birinciliği kazanarak mev'ut mü- kâfatı almıştır. Yıldızlar arası seyahatlar kulübü Üç sene evvel o Liverpolde açılan Yıldızlar arası seyahat klübü bir kaç gün evvel Londrada bir şube açmış- tr. Resmi küşadda tuhaf ve garip bir de vak'a olmuştur: Merasime gelenlerden bir tanesi re- Bi Kin İkinci kısma mensup olanlar hid- detlerini hiç belli etmezler, en kız- gın dakikalarında bile gülümsemeye çalışırlar, kızgınlıkları içlerinde sak- dır, gizli bir kin tularlar.. HERGÜN BIR FIKRA Ne diyecekler? Ankarada bulunan sevimli ar - tist Raşit Rıza son derece hazır ce- vaptır. En güç vaziyetlerde dahi s0- ğukkanlılığını kaybetmez, nükte yapmak fırsatım bulursa da hiç ka- çırmaz, Geçenlerde, bir ay sonu, Raşit, Karaoğlan caddesinde İzmir saylâ - vı ve gazetecilerle beraber bütün güzel san'atlar erbabının dostu ve hâmisi Hamdi Aksoya rastlar, — Aman, Hamdi Beyciğim! Pek parasızım.. Bana iki üç lira ver! der. Muhterem saylâv; — Vereyim amma, böyle sokak ortasında para verdiğimi görenler ne derler? Diye sorunca, Raşit, kemali cid - diyetle: — Hiç! Ne diyecekler? Raşide borcu varda onu ödüyer, derler; cevabını verir, * * Şu Peşteli gencin Yaptığını Yapabilirmisiniz? b fit Geçen pazar günü Peştenin maruf İokantalarından birine bir genç girer. Birinci kısma mensup olanlar ba- zan cân sıkarlar, fakat tehlikeli de- ğidirler, buna mukabil ikinci sınıfa mensup olanlar insanı mahvedebilir- “ler, Kin tutan adamlarla dost olma- yz... Bukadarıda Fazla Cesaret ! Tanınmış canbaz ve dansözlerden Mis Kentilla Pariste Entransijan gaze- tesinin idarehanesine uğramış ve ora- da muhtelif canbazlık numaraları yap- tığı esnada 30 metre yüksekteki bina- nın en üst katındaki parmakların ü- zerinde resimde gördüğümüz gibi dur- mağa muvaffak olmuştur. Amerikalılar ve zabıta romanları Amerikanın kitap tâbilerinden biri, yaptığı tetkikler neticesinde, halkı za- bıta romanlarından ziyade, cürüm eş- yalarının alâkadar ettiğini tesbit et- miş. Meselâ, halk uzun uzun tafsilât okuyacağına, kanlı bir bıçağı görmeği tercih ediyormuş. isin nutuk verdiği bir sırada sözünü Şef garsona yiyeceği yemekleri ısmar.| | Bunun için şimdi, zabıta romanile kesmiş: — Efendi demiş bizi aldatıyorsun!.. Biz bir an evvel aya merihe gitmek is- tiyoruz. Burada böyle oturmaktansa vagonl kumpanyasına memur yazılı rız, hiç olmazsa Avrupayı görürüz. dinleyiciler de bu mütaleaya iştirâk etmişler, resmi küşadı yapan Teisi si- kıştırmağa başlamışlar, o adamcağız, her ne kadar: — Seyahat için hazırlıklar yapıyo- ruz, fakat şimdilik buna imkân göre- medik, vesaiti fenniyemiz o mertebe kemale gelmedi o demişse de, sözünü dinletememiş ve istifa etmeğe mecbur olmuştur. Almanyada kaç tane ev var Almanya tapu ve kadastro müdü- riyetinin çıkardığı istatistiğe nazaran Almanyadaki evlerin tam 18 milyon olduğu tesbit edilmiştir. Nüfusa naza- ran Almanyadaki ev miktarı başka memleketlerden fazladır. Şu netice bi- ze kaynanalarile geçinemeyen gelinle- rin Almanyada en fazla olduğunu gös- termektedir. r lar, ve parasını da peşin verir. İsmarla- dığı yemekler şunlardır: Bütün bir kaz dolması, Altı tabak, salçalı balık, bir kilo kaz ciğeri kavur- ması, dört büyük parça salam, yarımı- şar kiloluk altı parça ekmek ve on üç tane bira francalasile üç litre şarap ve bir kilo muz. Lokantacı peşin aldığı para üzeri- ne müşterisine: — Eğer bu yemekleri tamam yedi- ğin takdirde kahvesini de ben cabadan ikram edeceğim demiş. Genç gülmüş, gelen yemekleri bi- tirmiş, ve sonra etrafına bakınarak: — Bir kabadayı (bulunur da ayni yemekleri ismarlarsa listeyi tekrar &- debileceğini söylemiş. Trenlerde aşk köşeleri Amerikada | İllenivis eyaletinde, tren kumpanyaları yeni sistem vagon- larını piyasaya çıkarmışlardır. Bu trenlerde vagondan vagona te- lefon olduğu gibi her kompartımanın ayrı birer radyosu, ayrıca da aşk köşe- leri vardır. FER beraber aynca bir kutu içinde kanlı katil âleti, (tabit minyatür halinde) cesedi, ilâh... beraber satıyormuş. A- merikanın bir çok evlerinde akşam ye- mekten sonra, bu kutular masanm ü- zerine yayılıyor, cinayet işleniyor, de- Hiller toplanıyor, ve katil bulunuyor- muş. Bu oyuncakların briç partilerini geride bıraktıkları söyleniyormuş. Pariste işsizlerin saçları bedava kesiliyor Paris belediyesi bir kaç gündenbe- ri enteresan bir yenilik tecrübe etmek- tedir. Pariste işsizler haftada iki defa meccanen tıraş olacaklar ve saçlarını kestireceklerdir. İşsizlerin traşını ve saçlarının ke silmesini deruhte ( edenler ise berber mektebi talebeleridir. Bunlar işsizlerin saçlarını bedava keserek san'at öğren- mektedirler, Bu hâdisenin ilâm işsizleri çok memnun etmiş, çiraklar çok rağbet görmüş, müracaat edenler de son dere- cede memnun kalmışlardır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Beyoğlu kazasında yaşayan 240,000 nüfus için tamam 890 tane doktor bulunmasına mukabil Şark vilâyetleti- mizin iki milyons yakın nüfusu besleyen 3 üncü Umum Müfettişlik bölgesinde sadece 69 tane doktor vardır. İNANMA! tutan İnsanlar.. E. Talu okuvorUğ B sanbul gazetelerinde solda | Belediye, halkın sokaklarda rüme yasağın: tatbika başl ünde epeyce de para ce sil etmiş, Belediyenin elinde keşki fazla kutl ret olsa da, hayatta doğru yürümesi bilmiyenlerden de ceza alabilse, İsta” bul şehrinin az vakitte yüzü güle bütçesi genişlerdi. Bu sağ - sol nizamı, ne yalan söğü leyim, hoşuma gidiyor. Günün birindâi dalgınlıkla yolumu şaşırıp ta ben de cezaya çarptırılsam ağzımdan tok bi sızlama kelimesi duyulmıyacaktır. Hayatta ber türlü Jâübeliliğin alej hinde olduğum gibi, bizim sokak lâü © bi ine de son derece kızanlarda © nım. Kalabalık sokaklarda yürüme benim için bir işkence, bir azaptır. EK$ eriyetimiz, tariki âma babamızın yaf) hı imiş gibi tasarruf ederiz. Eşya ko © yup geçidi tikar, yol ortasında duruğ yarenlik ederiz. Beyoğlunda, benim evin önünde si * rat köprüsünü temsil eden, 60 santi. eninde bir yaya kaldırımı örneği vari dır. Aksi gibi, tramvay da bu kuldı © ramı sıyırarak geçer. Çok defa, sü meraklısı bir vatmanın yıldırım hizi le sürdüğü katar, bu kaldırımın üzeri de yanımdan geçerken Azrailin gölgesi gözüme görünür gibi olmuştur. ! İşte bu ecel geçidinin üzerinde bile uzunca bir hasretin acısını bir tesa * düfte çıkarmak istiyen saygısız, patâ” vatsız insanlar vardır. Akşam üzeri İstanbul Balıkpazarı * nm, Eminönünde Bebek tramvayla * rinn durduğu noktanın, saat yedi ile yedi buçuk arasında köprünün bilhast sa sağ kaldırımının manzarası biraz a* sabi bir insanı deli etmek, onu sokağf çıkmağa ve yaya yürümeğe tövbe et * tirmek için kâfidir. Temenni ederim ki belediyemiz, bü” sokak Mübaliliğinin önüne geçsin, İs * tanbul halkını intizamla yürümeğe #* lıştırsın. Fakat bu lâübalilik ciğerleri mize öylesine işlemiştir ki, pek yakı” da müsbet bir netice elde edileceği” den pek ümitli değilim. İstanbullular, yıllarca çektikleri her türlü çile yüzünden kendilerin ermiş bilirler. Erenlerin de - malüm a . sağı, sml Biliyor musunuz? I — Ateş (Le Feu) kimin eseridir? 2 — Ruslar İstanbulu zaptetmek gö“ yesile gelirlerken Osmanlılarla İstan * bulun neresinde sulh muahedesi yap “ mışlardır?. 3 — Büyük Antil adalarını sayabilif misiniz? 4 — Küçük Antil adaları kaç tanedif ve isimleri nedir? (Cevapları Yarım) * Dünkü Suallerin Cevapları: — Kâğavuz Romanya Türklerinde! hirisliyan olan Türklere verilen isim dir. 2 — Fiyort iki veya üç tarafı, yalçı» ve bıçakla kesilmiş gibi kayalarla çev” rilmiş dar ve uzun körfezlere verileri isimdir. Norveç, İzlânda, İskoçva ve Amerikanın en cenup mıntakasındâ bunlardan binlercesi mevcuttur. 3 — Monna Vanna Belçika şairlerin. den Meterlingin meşhur operasıdır. 4 — Meşhur'Türk amiralı Burak Rei9 Moranın garbı cenubisinde, daha so” ra kendi adile yadedilen Küçük adanın şimalinde kendisini saran üç Venediğ gemisinden kKurtulamayınca, gemisi * nin cephaneliğine ateş vermiş, üç düş”