ge ğ B Sıyfı SON POSTA Balıkçılar, tekziplere ragmen boykotu teyid ediyorlar! (Baştarafı 1 inci sayfada) Hakikaten kuzu gibi törikler tablaya sıralanmış, kulaklarının altı kıpkır - gece gırgırcıları denize çıkarmadık. Fakat fiat artık umduğumuz gibi yük- .mişlı: Bu gece bolca balık tutula - mızi, tombul tombul yatıyorlar. Biri| cağını umuyorum. laştı. On kuruş verdi. Yarım balık rüdü, Balıkçı arkasından söy - — Yürü, 4 kilo eti iki çeyreğe bul - dün ya, Sordum: Tani balık çıkmıyordu? Balıkçı- lar ho)x:n yapmıştı? — Eh neylesinler fıkaralar, müşteri yok. Tutup tutup denize dökecekle - rine, tutmuyorlar. Tam balık mevsi - mindeyiz. Bu mevsimde de balık para etmezde ne zaman eder. Hani balık - çılık enstitüsü? Nerede balıkçılar ce - miyeti? Bâlıkhaneye girdim. Zemini beton bir yer. Ortasına bir kantar, bir de üstü mermer masa koymuşlar. Etrafını da demir parmaklıkla çevirmişler. Bir sü- rTü küçük küfelerin içinde cins cins kü- Ççük balıklar getirdiler. Bir zat kanta- rın başına geçti. Kâv'plerden birine yaklaştım: — Balıkçılar balık «çıkarmıyorlar - miş, dedim. -Duymamazlıktan — geldi. — Bugün kaç çiât torik kaydettiniz? dedim. Muhasebeci ile görüşün, cevabını aldım. Muhasebeci pek nazik bir zat... İza - hat verdi: — Bu sene, torik ve palamut pek bol. Fiatlar düşmeğe başladı. Balıkçılar da ne yapsınlar, ittifak ederek piyasayı yükseltmek için bir iki gün tutmamıya karar vermişler, — Bugün hiç gelmedi mi? — Geldi amma, birer seyyar dalyan olan gır gırlarla balığa çıkmadılar. Dalyanlar da getirmedi, sade bir kaç taka geldi. Son zamanlarda fiatların düşmesi harici ticareli de sarstı. Ec - nobiler de ucuz almağa başladılar. Dü- şünün 7-8 kiloluk toriklerin çiftine 15- 20 kuruş veriliyor. Halbuki ben ayni siklette bir çift toriğin 15-16 lira etti- |* ği zamanları hatırlarım. Hem de pek uzak zamanda değil. Mütareke yılla - rında, Balık mevsiminde aylık normal balık yekünu 100-150 bin çift içinde - dir. Bu, vasati olarak 700-800 bin kilo balık demektir. 5-10 bin kilo da küçük müuhtelif balık çıkar, Balıkçılar cemiyeti reisi de bana şunları söyledi: «— Her sene harice külliyetli mik - tarda torik ve palamut göndeririz. Bu- günlerde Hmanda alıcılar azaldı. Öyle- sine ki tuttuğumuz balıkları alıcı çik- maması yüzünden denize atmak mec- buriyetinde kaldık. Balıkçıların he'y hude yere zarara girmemeleri içiıı Diğer taraftan İlalyan ve Yunan ge- milerine balık satmayı üzerine almış olan balık kabzımalı Yusuf ta şunları anlattı: — Torik ve palamut ahlıcıları, lima- nımızdan İtalyan gemilerinin uzaklaş- ması yüzünden azalmıştır. Tutulan ba- lıkları denize atıyoruz. Bunun önüne geçmek için iki gece palamut ve torik tutmadık. Bu gece balığa çıkılacaktır. * Kumkapının meşhur balıkçılarından Kirkoru gazinonun korkuluğuna da - yanmış denizleri seyrederken buldum. — Ne dersin, dedim, baksana siz boy- kot yapmışsınız? — Boöykot olup olmadığın: bilmem. Fakat baktık ki balık rezil oluyor. De- nize Ççıkmadık. Bir ihtiyar balıkçı yaklaştı: — Ben altmış yıldır balıkçıyım. Bu biçim kepazelik görmedim, Hiç torik ize dökülür mü? İşitilmiş, görül - Fintlar düştükçe düştü, üştü. Eh millet te çoluk ço- cuk sahibi, canını dişine takıp dalga - lara göğüs geriyorsa bir ekmek parası içindir. Balıkçılarla uzun uzadıya konuş - tum, Meselenin esası sermayesizlik. — Biz gı.nu gününe çalışır, adam- eeeneseceesenAdene İşsiz 'bir adamın karısı üç çocuk birden doğurdu İzmir, 5 (Husust muhabirimiz- den) — Karşıyakada Alaybeyinde o- turan Ayşe, bir batında üç çocuk do- ğürmuştur. Bayan Ayşe otuz yaşında- dır. Ve Ahdül isminde işsiz bir ada- man eşidir. Çocukların üçü de erkektir. Kü- çükler çok zayıf ve çelimsiz doğmuş larsa da bir hafta içinde gürbüzleşmiş- lerdir. Abdül işsiz olduğu için bu üç çocuğun bakımına maddi kudreti mü- sait değildir. Adamcağız doğacak bir çocuğunun geçimini endişe ile karşı- larken bir anda üç çocuk babası olma- sı kendisini hayli kederlendirmiştir. Korkutelinde tutulan tarikatçılar Baştarafı 1 inci sayfada) yapılmaktadır. Şimdilik Korkutelinde avukatlık yapan hoca Sadık, Antalya- larız, diyorlar, takas işine dayanabi - lir miyiz? Tüccar da Avrupadaki pa - rasını almadan yeni mal devredemi - yor. Balık mevysiminde malımız re - zil oluyor. Yarın bakalım mübarek ge- ne çıkar mı? Ya, hava döner de çekilir giderse yan yanabildiğin kadar. Fakat çaresiz balığa çıkmadık işte. Tuzlayıcı- lar, ölü fiatına kapatmak ister, takas yüzünden 40 bin çift alan vapurlar 12 bi nçift yükler. Şaşırdık kaldık. Ça - resiz balığa çıkmadık. 'Tutulan balık hani pek fazla olsa ci- ğerim yanmaz. Anadolu balık yemeğe alışamıyor. Ah takas işlerine dayana- cak bir sermaye bulup bir de Anadolu- ya sevketmeğe başlasak bak o vakit ba- lık tutmamazlık eder miyiz? Hem de bu yıl mübarekler de ne de okkalı idi. Lâkin ne yaparsın; iki gün tutmadık, fiatlar bak nasıl aynadı! * Balık işleri karma karışık olmasa, bir iki gün içinde, hayatını her an teh- Ekeye koyarak bir ekmek parasına ça- lışan zavallı balıkçıların aleyhine ola- rak milli bir servet ağlara girmişken sajtverilmezdi. Bunun adı ister ma - nasını bilenlere göre (boykotaj), is - ter, manasını bilmiyen zavallı balıkçı- lar için (piyasayı canlandırmak ça - resi) olsun her halde sevinilecek ve bir kaç yarım yamalak tekziple ge - çiştirilecek bir mesele değildir. Bilâ - kis çok ehemmiyetlidir. K.T. Yollarda sağdan Yürümiyen 18 kişi cezalandırıldı Belediyece halkın yollarda sağdan yürümesi için verilen kararın tatbikı- nâ dünden itibaren başlanmıştır. Bü- tün kazaların umum? caddelerinde za- bıta memurları dolaşarak yeni nizam- nameye riayet etmeyenleri cezalandır- mışlardır. Dün şehrin en kalabalık semtlerin- de bu yeni yürüme — nizamnamesine aykırı hareket eden-18 kişi cezalandı- rılmıştır. Bu 18 kişiden 8 zi Beyoğlunda, 6 sı Eminönünde, ve 4 dü de Fatih kaza- sındadır. Dün Köprü üzerinde yukarıda zik- rettiğimiz 18 vatandaştan başka 20 kâ- dar yolcu daha polis tarafından çevril- mişse de bunların Anadoludan henüz geldikleri anlaşıldığından bir daha böy- le usulsüz yürümemeleri tenbih edile- rek serbest bırakılmışlardır. lı Tongal hafızın oğlu Mehmet, İspar-İmış ve tevkif edilmişlerdir. Tahkikatı ki|tadan gelme bir de semerci yakalan-İbizzat polis müdürü yapmaktadır. “Soıı Posta,, nın edebi tefrikası : 22 Yaz, Mueszzez Tahsin Bırkınq — Dün ondan gelen mektubda şun-|den beni götürecekler mi? Bu mevsim- lar vardı: «Kendisine güvenilebilecek |de seyahat ne güzel olacak! «temiz ve intizamlı bir memur buldu-| — Bu helecan tâ akşam altı buçuğa ka- ağumuza pek memnun kaldım. Ben |dar sürmüştü. Hofman ancak şapkası- «de bana gönderdiğiniz tercüme ve|nı alıp çıkarken Muallâyı altüst eden «mektubların iyi bir kalemden çıktı -|bu haberi hatırlamıştı: ağını anlıyordum. Mösyö Hofman -| — Bayan Dalmen, pazartesi günü udan, burada imzalanacak mukavele | Peşteye gideceğiz; lütfen hazırlığınızı an! kadar büyük bır metanet gösterdi. Ben | giyersin, larak ağlarken o beni avutmağa çalışı- yordu: — Üzülme artık, görüyorsun ya Meziyet beni bir saniye yalnız bırak « mMıyacağına söz verdi. Sonra Feridun da var, — Kendinizi boş yere hırpaliyorsu« |Ti nuz. Bediayı yalnız bırakmıyacağımı- Za söz veriyorum ben. Bunu Feridun söylüyordu. Elin » de kocaman bir demet çiçekle vagona girmiş, Muallânın çantalarını kendi e- Kle yerleştirmek istemişti. Bütün bu acıklı sahneden bir şey lamıyormuş gibi yuvarlak gözlerinin Kadınların askerlıgı Baştarafı 1 inci sayfada) (masına imkân görülmemektedir. Bu hale nazaran hazırlandığı söyle| — Kadınlarımız asker olurken yaradi” nen ve Başvekâlete giden proje hikâ- lışları icabı olarak gözönünde tutulmar yesi asılarzdır. sı zarurf olan baller de - oldukça & Yalnız Türk kadınının hayatın her | , -mmiyetlidir. lik hi olduğu gibi vatsama saker- Hülâsa ortada ne bir kanun lâyihat KNĞ "*.:I"M s1, ne de proje yoktur. Lâyiha olma” değil, icap ederse geçmişde olduğu gi- yınca kadınların cephe gerisi hizmelt" bi, ön safta da çalışması kararlaşmış- lerinde ezcümle karargâh, muhaber&: tar. levazım, nakliye işlerinde — kullanıla' l::ı:îm; wı:lt:lu î:'dbı;'çy:k' cakları sırf bir tahminden ibarettir. r. Bu ;çlıln ve ...ımı çalışmaları doğu-| — Hâdise doğrudur fakat havadis yanı / |racaktır. Zaten bütün dünya kadınla- lıştır. Kanun projesi — hazırlandığı 28 rının ordularının yanı başında yer alır-|man onu da ayrıca bildireceğim. ken, Türk kadınının bu işde geri kal- Adil Vanda kaçakçılıktan 'Bir İngiliz meb'usunun Bir tahsildar S Tevkif edildi Ağır sözleri Van (Hususi) — Hakkâri maliye Londra, 5 — Avam Kamarasınd$ tahsildarlığında bulunan Vanın Şaba-|Komünist meb'us Gallocher, Almağ niye mahallesinden Mehmet Zeki a- dında bir tahsildarın evine kaçak eşya getirdiği ihbar edilmiş ve alınan arama emri üzerine gümrük ve zabıta me- murları tarafından — evi araştırılmıştır. Yapılan arama sonunda bulunan eş- yalar müsadere ve tahsildar da tevkif edilmiştir. Denizaltı harbi — * İnsanileştirilecek Londra 5 mahafilde sanıldığına göre, önümüz- deki cuma günü imza edilecek olan Bt denizaltı gemileri harbinin insanileşti- Heye!ı gidiyor rilmesi hakkındaki protokola Almanya| — Atina, 5 (Hususi) — Umumt harpr da iştirâk edecektir. Protokol salı gü-|de Makedonya cephesinde maktul dür nü meşrolunacaktır. Egede 4 milyon kilo tütün satıldı İzmir 5 (A.A.) — Bölgenin her tara- fında tütün piyasası açılmış, 32 mer - kezde satışlara hararetle devam e - dilmektedir. Fiatlar tütünlerin kali - tesine göre altmış ile yüz on kuruş &- rasındadır. Dün saat on birdenberi E- ge bölgesindeki tütün satışları dört milyan kiloyu bulduğu tahmin edil - mektedir. Fransada şüpheli bir Alman — |mektedir. Sofya üniversitesinden bir müder” P: 5 (Husust) —F l.,nıÇınkofııehhıMm a yolların f.| — Belçikada askerlik müddeti Alman elçisi hakkında Büyük Elçisi Von Ribbentrop'un Lon draya muvasalatında «tek bir düşmar nımız varsa o da komünistliktir.» sölf lerini mevzuubahaederek «bir kimser nin elleri işlediği cinayetlerin kanlaril kirli bir halde buraya gelerek böyle şeyler söylemesi İngiltere için ne hi zin bir yüziğetiker dünelşti; Alman Büyük Elçisi, kendi şahsi* na karşı yapılan bu tecavüz hakkındaâ İngiliz Dış Bakanlığının nazarı dikka* tini celbetmiştir. Selâniğe bir Yugoslav şen ve Selânikte gömülü bulunan Sırp askerleri için yapılacak dini âyinde ulunmak üecre Yugoslavyadan harbi” ye, nafia, adliye nazırlarile Yugoslavy3 patriğinden mürekkep bir hey'et sal günü Selâniğe gelecektir. Eski Bulgar - Başvekili Romaya gidiyor Belgrad 5 (Husust) — Eski Buk gar Başvekili Prof. Çankaf'un Rom& ve Berlini ziyaret edeceği haber veril panya hududunda, demir yolların fo- toğraflarını çeken şüpheli bir Alman, — Brüksel, 5 — Van Zecland, parlâ* yakalanmıştır. mento ordu encümeninde beyanatt Mevkuf hakkında yapılan ilk tah-|bulunarak Belçikanın müdafaası için kikattan sonra, kendisi Marsilyaya| 18 aylık askerlik zaruri olduğu noktal gönderilmiştir. işti fakat mutlaka kendine Peş-|disini Peştenin yabancısı gibi görmü * getirmelisin. Sesi daha yumuşıyarak ve tatlıla - şarak teyzesine sokuluyor: — Kuzum Muallâcığım, benim ti kimi unutma e mi? Bir de sana ismini verdiğim dudak boyasını mutlak iste- rim. — Unutmam küçüğüm.. onları ve' daha başka şeyleri... Fakat sen verdi- ğim adrese bana her gün mektub ya - zacağına söz ver, her gün.. şimdi eve gider gitmez yazacaksın değil mi? — Evet teyze... yordu. Kirpiklerinin arasında Tuna üzerin” deki köprülerin hayaliyle uyudu. — | * İlk yokculuk gecesinin sabahında genç kız garib bir rüyanın tesiri altın” da sızlıyarak gözlerini açmıştı. ğ — Ne tuhaf şey! Kendimi bir genif su içinde çırpınırken gördüm. Burasl Tunadır diye düşündüğümü hatırlıyo" rum, Yukarıda köprüler.. yüzlerct köprüler vardı. Ve ben bu su içerisin” de çırpınırken karşımda Ekremin yü * zü bana gülüyordu. Fakat bu benir «için Peşteye gelirken ll"l Dalmeni şimdiden görünüz. Osmada ne kadar wde beraber getirmesini rica ederim. kalacağımız belli değildir. #Çünkü mukavele almanca ve türkce| gün, belki de bir ay.. aolarak imza edilecektir.» Muallâ - işittiklesine inanmıyormuş gibi Özkana bakıyordu: — Ne diyorsunuz — Allah aşkına? Ben Peşteye mi gideceğim?. — Ben bir şey demiyorum. Müdü- rün mektubunu sizc anlatıyorum. Muallâ akşama kadar büyük bir he- yecan ve ateşle çalışmıştı. Bu habere seviamek mi, üzülmek ai lüzim geldi: ğini bilmiyordu. Fakat içindeki sevinç her halde üzüntünün üstüne çıkmıştı. — Senelerdenberi Avrupayı ne ka- * görmek istiyordum. Acaba sahi - . Ekepresle ceğiz. Tabit siz ııdeee kendi şah yalarınızı - hazırlıyacaksınız. şeylerle ben meşgul olacağım, Yalnız size Bay Taylanın bu mek- tubunu vereceğim. Oraya götüreceği- miz dosyaların isimleri yazılıdır, lütfen o kâğıtları da hazırlar mısınız? * Başka bütün açıklığile onlara şaşkın şaşkın |* Belki iki'bakan Hofmanın hali ne komikti, gide-| Bunu şimdi düşünürken Muallâ ©- Si e| muzları sarsılarak gülüyordu. — Bir kaç günlük bir ayrılık için bu ne kadar gözyaşı Bayan Dalmen? Sizi bu kadar kuvvet ve büyük bir karak. terle çalışıyor görünce metin ve sinir- siz bir Alman kızına benzetiyordum. Bunda ne kadar yanılmış - olduğumu şimdi anlıyorum. Siz şarklılar, hepiniz Muallâ başını kompartımanın pen-|hasta insanlarsınız. ceresine dayamış, gözlerini kapamiş- Ve sonra, gene Bedianın bir sarma- tı. Dışarıda kıpırdayan, — koşan, uçan İşik gibi onu doliyan kolları: bir karanlık vardı. Bu karanlık şimdi — Teyze, her ihtimale karşı valizi- boğazını tıkıyor, kulaklarına bir uğul-|ne tuvaletinle lâciverd tayyörünü koy- tu vererek gözlerini yakıyordu. dum. Orada alacak vaktin olmaz da bir —SevıılıBedıı.buılkıynhhınıyeııııunııımlınhhnınbunlın rlınıılııılırwlıdhlınlphhı- Tren yavaş yavaş sıyrılarak uzakla- '“Gıu“ evvel tanıdığım genç değik şirken birdenbire hızını almış bir vah-» |di. Başka bir adamdı. Ve ben o adamılf şi hayvan gibi soluyarak gardan çık - Ehemolduhmıınhdıuuıvılııp mıştı. mı öte tarafa çeviriyor, köprülere hl' küçük çocuklar gibi hıçkırarak, sarsı -|teden biraz giyecek ve tuvalet eşyası mak istiyordum. Birdenbire suyun Kai ai _d',f'_':,’l_'f_'_'n“h'_':_ zü hep bu başka Ekremlerle dolmuştu: bır sersem gibi bir şey düşünemiyor - Ellııılııl vzatarak bu bin bir yüzlü 6 du. İçinde sonsuz bir boşluk.. bir bık- maşlık, bir isteksizlikten başka bir şey de;_,w__, Haklabm ae Fit yoktu, 4 bi üler: Nereye gidiyorum? Ne yapmağa ? lıepamıü::kü“ıu 'öa Niçin ? rime bak... Beni ancak orada tınıyı Yatağına uzandı. Serin çarşaflar a-İcaksın. rasında başını büyük bir rahatlıkla yas-| Ve onun gözleri etrafımda döndüe tığa bırakarak Peşteyi düşünmek iste-|döndü. di. Yabancı bir memlekete giderken Orası hakkında © kadar şey oku «Jçin senelerin hayalimde — soldurdu muş, sinemalarda o kadar şey görmüş|bir yüz bu kadar israrla karşıma çık * 2. t vımı:ıdıpııl-hmıukıdııın-u : Si