SÖ HERÇ UŞT GAŞ 10 Sayfa ge Soıı Posta ,, nın tefriKası : a SON POSTA —a - son Posta 'sta ,, nın zabıta rom: :ıbııı roıııınııza Yazan : Hugh Austin ğ İnıili_ıceden çeviren : Hasnun Uşaklıgil Cemil Anna ile karşı karşıya şarap içiyordu. Söz Pren- T e b z d KA d Be k e seslere geldi. Cemil onlar için “ birer züppe dedi. lz ı.r u u S e S ı Bizim memleketimizde böyle kızlara bir santim bile yer vermezler, hattâ boyle şımarıklarla alay ederler.,, — A.. niçin gelecekler?.. Bunlar; Kontesin, Prenseslerin aamimi dostla- rıdır. Kazayı duymuşlar; geçmiş olsu- na gelmişler. Kim bilir, daha kimler gelecek?.. — Şatoya her zaman böyle misafir- ler gelir mi?.. — İlkbahar ve sonbahar mevsimle- rinde, şato âdetfa panayır yerine döner. Moskovanın, Sen Petersburg'un ne ka- dar genç ve güzide halkı varsa, hepsi takım takım gelirler. Günlerce şatoda kalarak partiler tertib ederler. — Annal.. — Her kumandan!.. — Lütfen bana bir şişe şarab getire- bilir misin2.. — Derhal, Her kumandan.. hattâ, bir tabak salçalı sazan.. iki parça yağ- sız jampon. .küçük bir fıçı havyar.. bis raz çavdar ekmeği... — Hayır.. hayır. şarab. Anna, koşa koşa çiftlik dairesinin kilerine gitmişti... Cemil, Annanın verdiği bu havadisten garib bir ıztırab hissetmişti... Yumruklarını sıkarak el- lerini ceblerine sokmuştu. Sinirli a - dımlarla odada geziniyor, ve düşünü- yordu: , — Bana, sadece doktorların gele - ceklerinden bahsettiler. Böyle bir &- lay zirzop maskaranın geleceğini hiç söylemediler... Sözde yarın gidecektim Sadece, bir şişe ımn üzerine dizerken Gospodin Moranof, köy papazlarına benzer. Her şeye karışan ukalânın bi- ridir. — Ah, Anna., ben senden - yalnız bir şişe şarab istemiştim. Bak, neler getirmişsin... Anna, tepsinin içindekileri masa - sözüne devam etti: — Canım, getirdiklerim fazla bir şey değil ki... Biraz kaz ciğeri. Biraz turna balığı pastırması.. iki tane soğuk piliç. Bir tabak da domuz budu söğü- Şü... Bu sefer, size başka markalı bir şarab getirdim. Bu şarab, aşağı çiftli- Bin Orojkova buğlarınnı 'sanbaaliti- « den yapılmış. Vâkıa, biraz taze, Dört senelik,. Amma, kilercibaşının rivayeti- ne bakılırsa, Kıbris şövalyeleri bile ö- Mmürlerinde böyle şarab içmemişler... Buyurunuz. Mazanız bazır, — Geç karşıma, Anna. Beraber i- çeceğiz. — Beni affetseniz olmaz mı?.. — Niçin2.. — Belki siz yalnız kalmak istersi - niz., çünkü.. demin... — Evet.. demin, yalnızlığa ihtiya - cım vardı. Biraz başım ağrıyordu, Fa- kat geçti... Hadi, doldur bakalım ka - dehleri... — Şerefinize, Her kumandan. — Muhabbetinize.. Fröylayn An - de, Kontesle şatonun tarihi mahzen - B lerini gezecektik... Ne münasebet?.. Ne yarın, ne başka bir gün. Bir daha oraya kat''yyen ayak basmıyacağım... Yok; Konilar.. Prensler.. bilmem, ne züppeler... Bir alay sırmalı, pudralı, kokana kıyafetli herifler... Ne işim var, onların arasında, Esasen onlar ol- masa da, oraya sık sık gitmem doğru değil... Ben, insanca bir vazife ifa et- tim, Bitti. Artık onlarla ne alış, verişim var, Bâhusus burada esir bir adamım. Onların arasında bulundukca, içimde daima bir sızı duyacağım. İyi ; bir daha semtlerine uğramam, vesselâm. Anna geniş geniş nefes alarak e - linde bir tepsi ile içeri girmişti: — Ah, Her kumandan.. galiba sizi biraz beklettim. Fakat ne yapayım ki, ben de orada bekledim. Kilercibaşı ile Göspodin Moranof arasında dehşetli bir kavga başladı. Daha hâlâ da devam ediyor. P Sebeh?.. — Sebeb, malüm... Bılımnıı ya, Bir Doktorun Günlük Cuma Notlarından — () Bademcik Büyümesi Ve Vejeltasyonlar Zayıf, kansız çocuklar vardır. Züfiyeti bir türlü giderilemez. Baslt bir muayene He bu zâfiyetin sebebi anlaşılır: Çünkü boğazındaki bademcikler bü - yümüş, sarkmıştır. Kezalik burunlarının grkasındaki etler de fazla büyümüştür. Çocuk geceleri yatarken daima ağzı açık ı 4 vak'alar karşısında basit, hat- || r, vejetasyonlar alı- 'a çocuğun rengi ye- kilo almağa başlar, Hattâ boy- yük farklar görülür, Bademcikleri büyük ve sarkık olan ço - cuklarınızı derhal tedavi ettiriniz. (*) Bu notları kesip saklayınız, ya - hut bir albürme yapıştırıp - kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. — Oooh!.. Şarab nasıl, Her ku - mandan?.. — Enfes.. Anna. — O halde, bundan sonra size hep bu şarabdan getiririm. — Hiç fena etmezsin, Anna. — E, Her kumandan.. - söyleyiniz bakalım; şatoyu nasıl buldunuz?. — Manzarası lâtif. Eaki ve muhte- şem bir bina. — Yok canım.. onu demek istemi- yorum. Yani; şatodaki hayatı nasıl buldunuz?.. — Fena değil. Her tarafta bir kibar- hk var... Hadi bakalım, Anna.. birer kadeh daha içelim. — Ah, Her kumandan.. bazan o ka- dar tuhaf olursunuz ki... Bir şeyi an- lamak istemediniz mi?. Onu mutlaka anlamazsınız... — A, kızım!.. Bir çay içtim, kalk- tım... Bu kadar müddet zarfında da ancak insan bu kadar şey ahlıyabilir? — Amma siz, aşağı yukarı, buradan dört beş saat ayrıldınız. Bu zamanı şa- toda geçirmediniz mi?.. — Hayır, Anna.. yollarda vakit ge- çirdim... İçsene kızım. .. bu gece siz beni sarhoş et - mek istiyorsunuz, Her kumandan. — Ben de sarhoş olmak istiyorum da, onun için, — Kontes, hoş kadın değil mi?. — Birak, canım.: kendini beğen - miş. kart kokananın biri. Anna, bir kahkaha attı. Fakat, der- hal kendini topladı. Yüzünde daha hâ- 14 o kahkaha Bakiyesi olarak, parmağı- nı dudağına dayadı: — Biraz yavaş söyle, Her kuman - dan. Dedikten sonra, Cemile doğru eği- lerek fısıldadı; — Ya, prensesler2.. — Onlar da.. birer züppe... Bizim memleketimizde, böyle kızlara bir san- tim bile yer vermezler. Hattâ, böyle şi- marıklarla alay ederler. — Yavaş söyleyiniz, Her kuman - dan... Bir şişe şarab daha getireyim mi?.. (Arkası var) Madam Arnold merdivenleri bir iki basamak çıktıktan sonra birdenbire ire koşmağa başladı Eğer kadın kocasını tekrar luz- dırdı. ise mümkündür ki... Fa - kat Madam Arnold da kocasının Ma - dam Merrit'i görmeye gideceği düşün- cesini kabul etmektedir. O halde ka - til olarak bu ikisinden birini seçmek lâzım. Amma hangisini? Yazı ile tu- rTa oynıyacağız. Çavuş birdenbire : — Kim bilir, belki ikisi de suç orta- gıdırlar, dedi. Kent: — Mükemmel olurdu, cevabını ver- di. Fakat her ikisi de bu tehlikeli yolu seçecek kadar budala değildirler. Ha- yır dostum. Şimdi bize lâzım olan şey silâhı bulmaktır. O zaman belki silâhırt kimin tarafından saklanmış olduğunu da keşfedebiliriz, sen çiçek camekânı- nı da arat! Hendriks bu emri polis memurla - rından birine devrettikten sonra tek- rar şefinin yanına gelerek sordu: — Ya.. öbür mesele? dedi. Yeni bir haber yok mu? Polis şefinin cevab vermesinden ev- vel ot biçen motörün sesi işitildi. Po- lisin bahçivanı araştırdıktan sonra ser- best bıraktığı anlaşılıyordu. Kent: — Bir kaza olacak, dedi. Maamafih hiddet esnasında yapılmış bir hareket de olabilir. Çavuş şapkasını çıkardı. Alnı tek- rar ter içinde kalmıştı, mendili ile ku- rulandıktan sonra: — Bu burun kesme işinin hususi bir manası olmasına ihtimal vermez misi- niz? diye sordu. Sırrı ağızdan kaçıranın dudaklarını kesen haydudlar da var - — Ben ümid ederim ki meselede esrarengiz bir cihet yoktur. Aksi halde bu burun kesmenin manasını anlıya - madıkca katili bulamayız. Her şeyden evvel makası arıyalım. Hendriks kemerini sıkarak memur - larının yanına gitmeye hazırlandı ve işte tam bu dakikadadır ki acı bir dü- dük sesi muhiti çınlattı. —18— BİR KADIN SESİ ( Soat $ dakika 29 - eat $ dakika 40 ) Madmazel Patton hâdiselerin kendi- sine yüklediği vazifeyi memnuniyet - #zlikle düşünüyordu. Madam Arnold sorguyu geçirdikten sonra hole girmiş, birinci kata çıkan merdivene doğru yürümeye başlamış- İtı. Bir iki basamak çıktıktan sonra da koşmıya koyulmuştu. Arkasından ko- caşı ona seslenmişti: — Sana bir hizmetci miı? — Hayır, hayır. Madam Arnold titrek, hem de bo « guktu. Derin bir sarsıntıya delâlet edi- yordu. Madam Arnold merdivenin sahanlıs ğinda gözden kaybolduktan sonra Mösyö Arnold: — Biraz yalnız kalması müreccah- tır, diye söylendi. Madmazel Patton kadının - yalnız kalmak değil, kocası tarafından tesel- li edilmek istediğini biliyordu. Ma - demki Mösyö Arnolkd bunu anlamıştı, © halde onun yerine bu vazifeyi yap - mak Madmazel Patton'a düşecekti. Bir kadının sessiz, sessiz yanında bulunu- yollıyayım şu Vlndnm Arnold'a muhakkak sükün | sonra bir bardak çay tavsiye ediyordu. verirdi. gevezelik edecek olan abdal bir zenci- nin bulunuşu elbette sinirlerini arttı - rırdı. Bununla beraber Mis Patton ev sa- hibesinin arkasından gitmekte tered - düt ediyordu. Koltuklara serilmiş olan dört er - keği bırakmaktan mütcessif değildi amma Mösyö Arnold'un sahte neş'esi ona sinir veriyordu. Mösyö Arnold herkese dostâne tav- siyeler yapıyor, herkese bir banyodan i D Rabye | Buna mukabil mütemadiyen | Bugünkü Program 6 İkinciteşrin 1936 İSTANBUL Öğle neşriyatı : 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50; Hava- dis. 13.05: Plâkla hafif müzik. 13.23: Muhte- lf plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı : 18.30: Caxz: Plâkla, 19.30: Spor musahabe, leri: Eşref Şefik tarafından, 20: Türk musiki heyeti. 2030: Vedia Rıza ve arkadaşları ta - rfamdan Türk musikisi ve halk şarkıları. 21: Bayan Elsestangel tarafından piyano solo. || 21.30: Orkestra, 22.30: Ajans havadisleri. BUKREŞ 16.15: Orkestra. 1820: Musahabe, 18.25: O- pera havaları. 2146: Haberler. BUDAPEŞTE 1730: Örkestra. 18.80: Musahabe, 19: Muh- telif havalar. 19.30: Operadan nakil, 22.30: Caz havaları. 28: Haberler, 23.5: Salon örkeş- tragı. 24.5: Haberler. PRAĞ 1610: Dans müusikisi. 1640: Kuartet. 17. 40: Nakiller. 10.290: Halk şarkıları. 19.d0: Ti- yatro. 21.38: Bratislav'dan nakil, 22.15: Balet havaları. VİYANA 1920: Şarkılar, 20: Hafif dans musikişi. 2230: Kuartet, 2340: Plâk neşriyatı. YARŞOVA 1630: Krakov'dan nakil. 17.15: Muhtelif havalar. 19.20: Şarkılar, 19.45: Opera. 21.90: Plâk neşriyatı (hafif musiki). 22: Varşova- dan nakil (şarkılar). 2230: Kısa temsil. 22. 45: Dans muzikisi, Karınki proezram 1 İkinciteşrin 936 İSTANBUL Öğle neşriyatı : 12.90: Plâkla Türk musikisi. 1250 Hava- dis, 13.05: Plâkla bafif müzik, 13.25: Muhte- lf plâk neşriyatı. Akşamı neşriyatı : 1830; Ambasadördean naklen varyete mü, ziği, 20; Saz heyeti, 20.30: Müzeyyen ve ar - kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 21: Plâkla sololar, 21.30: Orkstra. 2230: Ajans havadizleri. TAKVIM 2 inci TEŞRİN ——6 Alıh“:“ııne Resmi sene) 1938 Rumt sene 1862 1 ci Toşrin İhar 185 Maamaf'h daha evvel biraz kuvvet bul- mak için bir mikdar viski de içilemez * değildi. Mösyö Merrit teklifi yorgun bir ses- le kabul etti, Mösyö Arnold da yerin « den kalkarak, kendisine bir genç adam - tavrı vermek istediği zaman takındığ! iki tarafa yalpalı yürüyüşile içkilerin saklı bulunduğu küçük odaya tevec « cüh etti. Madmazel Patton elinden gel- seydi bu adatmmı muhakkak döverdi. * İ * Son Posta 4 lstmbul Gelir ve Para BORSASI B-1l1 . 1936 Türk Devlet Borçları Lira Lira © TAT.B. 123,725) & G HazineB. 46,52 & TAT.B. II 21,675 Dahili istikrmz 99,00 & 75.T.B, ITT 00,00 || Devlet Demiryolları Borçları Lira Kira Ergani 96,7$ | Anadolu Ivell d2, 55 Sivas Erzurum 96,75 || Anadolu M — 4610 | » » Hâ » » Name 618,00 ıx Dolar İsterlin P. Frangi ı?.ıuo Hurıı Riş. 20 F. Frangi — 117,00 1 Dolar 125,00 1 İsterlin — 614,00| 20 Liret h 1 Mark 20 Drahmi 20 Leva Kredi Fonsiye 1880 senesi 1908 10911 00,00 103,00 97.00)| Nöbetci Eczaneler . Bu gece möbetci olan eczaneler şunlar - dir: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda : (Sarım). Alamdarda : (Ab- dülkadir), Bakırköyünde : — (Merkez). Beyazıtta: (Cemil), Eminönünde: (Hüx, nü Haydar). Fenerde : (Vitall). Kara - gürarükte : (M. Fund). Küçükpazarda : (Yorgi), Samatya Kocamustafapaşada : (Rıdvan). Şehremininde : (Nâzım). Şeb- zadebaşında : (Halil), Beyoğlu cihetindekiler: Galatada : CYeniyol Mustafa Nall). Has- köyde : (Barbut). Kasımpaşada : (Va- sif, Merkez nahiyede : (Galatasaray, Matkoviç). Şişlide : (Asım), Tüksimde : (Kürkeiyan, Zafiropulos, Ertuğrub. Üsküdar - Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada : (Şinasi). Heybelide : (Ta- naş), Kadıköy eski İskele caddesinde : (Botraki). — Yeldeğirmeninde : (Üçleri. | | Üsküdar Aftmediyede : (Ahmediye), TiIFOBİL Dr. ihsan Sami Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- tulmamak için ağızdan alınan tifo haplarıdır. Hiç rahatsızlık vermez. Herkes alabilir. Kutusu 55 Kr.