OSMANLI Dördüncü Meh dürmadan at koşturduğu günler Tay derin bir sükün içinde idb Kurşü- hi kubbelerde güvercinler ötüşüyor, Kocamış çınarlı bahçeler, harem dai - Teleri, küşkler, kasırlar, padişaha mun- fazır, gece ve gündüz uyuklu_v_ordu. Bazı geceler yatsıyı okumağa ç:k:m Müczzinler, Ayasofya — minarelerinden Saraya baktıkları zaman, harem pçn “î"l"î'ıdr bol ışıklar, mütemadiyen &Belip giden gölgeler güri ğ a Hlmk.â: avdan dönm ş:rayou Sünbüş varl. diye düşünürlerdi. * Ör ğ Y özü —avdan Dördüncü Mehmedin & di dka bir şey görmüyordu. Saray * düğü geçğ)ğı ıîıile. hep av rüyaları ile UYyur, ertesi sabah taze Ve Yecan ile yeniden ovalara, .Yfrslîm âtılırdı. a Tayda işahın Ve mu'sıem?d;:ive- yarasındl SK than Sultan, başhasekisi Gülnür Sültan ve başcariyesi Afife kadın Olur Turlardı. Deli İbrahim dnvrınln"knd.â ;:î'.":-kulnn artık tamamen sönmüş £ i kubbelerin- ler, ak- kırlara, ba- yüz «hüsna Sabah, sarayın kurşuni temiz bir güneş ışığı ile a Şam, erguvani renkleri ile kzig!lü:'j Tengârenk camlarında sbne.'di._ı n düzleri haremin küçük, loş. ZAFİ reğİ Tında, ipek halılar üsıündeşnlıumn"mk a in ayakları gezinir, demif Pa Kİ hklr pencerelerden, sık kafesli Sâ İN #inlerden cariyelerin gölgeleri S& Tardı, Padişahın en çok - 5€ n Gülnar Sultanla, Afife hatundu. GÜl - har Sultan, padişahin gönlünde aşk V kadını olarak yer almışti. ş Buna mukabil Afife kadın ince, Sas zekâsı, şair ruhu ile dördüncü Meh- Hi mestederdi. İt kadının beyaz, penbe teni, b Saçları ve bal rengi gözleri ile saray ümtaz bir mevkil vardı. Oı:]ıfân[r;r; Din, göğsünü içalarının inhinaları, " göğsünün, kalçalarıı n Ptdişahı kendisine daha çok — bağlar, E&celeri bir arada dizdize otur:ıı:ak şar- ilar okurlar, şiirler göylerlerdi. , Dördüncü Mehmet, Afife kadını ba Zan bir kadın gibi, bazan da bir arka $ gibi severdi. Avdan yorgun mdıışk : 'aya geldiği geceler başını A îik y tmn yumuşak dizlerinde _gunle_n rğ' Büzel cariyesinin okuduğu şiirleri zevk- dünlerdi. b Afife kadın yalnız şiir okvumı_.kh ::ılç Maz, kendisine mahsus bir güzelli fürler de yazardı. vdiği kadınlar | / Bir gün dördüncü Mehmet, gf;(z:ılıd ı;a; Tiyesi tçin enfes bir kıt'a yazıp 'ne verdi: 'azlar giydiğince bir dürrü yek- ea ) T benzersin, Siyehler giydiğince hemen Leylâya - Yeşiller giydiğince tutüi güyaya İ Benim hoşbu Afifem sen gülü râna- K Afife hatun padişahın bu enfes Ü :u“a karşı yalnız ümle muk:u le etmedi. Kendisi de padişahin filrine enfes bir nazire yazdı: v Beyazlar giydiğince padişahım 5? a .. bei üly Siyehler giydiğince Kâbei Üyet” İydiğ /heri sahraya Kızıllar giydiğince cevhe! isin; Benim heybetli hünkârım — hemiü a deryaya bı""î; Böylece padişahla cariyesi ArasınC? ŞE" Zeçtikçe büyük bir samimiyet Pe oldu. Menederdi. L_L'::— dH a edin hassas ve şair cariyesi padişaha: b kârım hemen deryaya ben- tatlı bir he- |Y has- | çıkmaj benzersin, | £! $ Afife Kadın Yazan t CĞi — € Benim beybetli l_ıu_ â "” vegersin!>, gibi şiirler yazardı ——— dan döndüğü gece, harem | Dördüncü Mehmedin aV p;ıîje soî:;:ırî:ı n dan döndüğü gi em — Halvel!. Sesleri çınladığı zaman en ziyade müteessir olan Afife kadın- di. ğ T varlar ve odalar arasında el a Kai n somra sofaların kabarık c kildikte! ';;:(ılgf üzerinde padışa!ım a_x_-ak sesle- ri duyulur, hünkâr cariyelerin bulun- Su odaya girerdi. dnşı;dıodîîı: îur'ıye. bu koca odada 'el pençe divan, dördüncü Mehmedin gözü içine bakarlar, iltifat oekleş-.nerq:. Nihayet padişah eündekx_mgndı'ı en çok beğmdiğı bir cariyenn üslüne aıı;, genç kız sevinç içinde mı-crkm(,i mağ- rur ve mütebessim dışarı ç_ı)ur a ş İltifata mazhar olan lâi:ny;ulîrıîcî İN NB YE :l'ı:nkârm odasına | gulur, süslenir ve n ürülürdü. wî(ıi'îel“kadm bütün bu hâdiseleri bir kaç dakika içinde haber alır, odasına kapanarak ağlar, şiirler yazardı. * Yalide Turhan Sultan ölmüştü. Mem- leket büyük bir badire iç'mdf: yuvarla- nıyor, serhadlerde her gün bir kale da- ha düşman eline düşüyordu. Osman o- gullarının Viyana kapılarına kadar u- zattığı kılıç, şimdi, parça parça parça- lanarak kuvvet ve kudretini kaybedi- yordu. et Padişah avdan başka bir şey düşün- müyor, Edirnede avlanırken yeni ğır mağlübiyet haberine karşı ancak mü- teessir olmasını biliyordu. $ Devletin en nafiz uzuvları olan üle- ma bile;, artık isyan el.miıltıdl.#vdnnr saray eğlencelerinden, Bogaziçindeki ki:u; safalarından baş ku!dı:mıya_n pa: dişaha karşı her kafadan dik bir se: iğa başlamıştı. â Hele Viyana bozgunundan _ıııııı-ı en küçük vaizler bile padişaha itaat et - ır, camilerde: . |miyorlar d:ı:ıı:r(;lı B Ümmeti Muhammet!. Devlet sa - jpsiz kaldı!. v hığsığrî duyuluyor, en rîıi'ıfuılu üle - a işi karşı ulu orta: mıp;fîâıaxu hay huy, nefsi anıxemz: uymalar?. Nice bir gaflet uykusundi x';şarwuıî ” Diye çıkışıyorlındı. : KA H:lk padişahın ava gitmesini bir ıtılı:; lü çekemiy l:ı.rıflan şikâyet fazlalaşınca dördüncü Mehmet niha - yet avdan Vaz geçtiğini _soylfd:üve s: - Taya çekildi. Fakat bir türi u);e : yamıyor, mükeddef ve meyus mü madiyen av rüyaları görüyordu. Hü ü Padişahın lı-e.:ı:ı:line en çok işti hol ti â“g:;emA(ih kadın oldu. İkide birde padişahın yanıbaşına sokuluyor: 3 — Niçin gamkinsiniz?.. Yoksa ser - hadden bir bed haber mi geldi?. dıye soruyor, şiirler okuyarak, şarkı.lıı" w - liyerek padişahı ıvuunıg_a çahşı;nn.ıı Şiddetli kışlar, açlık, kıtlık ve yı.n nlar, dördürcü Mehmedin saltanatını kemiren korkunç birer âfet haline ı;ıılıA - mişti. Birbiri ardı sıra gelen bugfem. ketlerden padişah dilhundu. uev: kudretini kıybıama&. yaşamakta 7 "Boheıguveî k:l.ılrln.:“:ıîîlhk haberlerini aldıkça, yanıbaşından eksik olmıynıî vefakâr cariyesi Afife sında: - &ae , öleydim, bugünleri keş ki Fö:âi;':;dim?:ugünleri görmekten öîı:ek yektir!. diye ağlıyordu. * ütün enerjisini kaybeden padişaha ..ıî:: ve vüzera hükmediyordu. Sa - n /dan beş YÜZ cariye dışarı çıkarılmış. v Mehmedin bütün - tazıları, alımmış, tayinatı kesilmiş, tazı - atları ıkılmişti. yöŞ -— hanelari Yıpın bir sabahında dördüncü ARAYINDA KADIN ELLERİ ve şefkati göste -| SON POSTA : Ragıp Şevki endişeli idi. Elinde burulmuş bir be - yaz kâğıt vardı. Bir kaç adım atarak padişahın karşısında dürdu. İğilip ye- rı öpeceğine elindeki kâğıdı uzattı: — Buyurun!. Kt Padişah, kızlar ağasının terbiyesiz - liğine sinirlenmişti: — Nedir?. diye bağırdı. Arabın kalın dudakları yalnız iki kelime çıktı, — Hattı hümayun... Padişahın yanıbaşmda olurah Afife kadının yüzü birdenbire bembeyaz ke- sildi. Padişahin elleri titriyordu. — Kâğıdı açtı, titrek nazarlarla satırlara göz gez- dirdi. Sonra başını kaldırıp Ali ağanın yüzüne' baktı. , Ali ağa boynunu bükerek: — Muradullah bu imiş. Buyurun ha- pishaneye!.. diye mırıldandı. arasından Ertesi gün dördüncü Mehmet, kar - deşlerini hapsettiği odada meyus — ve gamlı yatarken saray kapılarından bit araba çıktı. Ve ağır ağır Babıhüma - yundan Ayasofya ve Divanyoluna u - zandı. Arabanın içinde yan yana Gül- nar Sultanla Afife kadın oturmuşlar - dı, Gülnar Sultan mütemadiyen hıçkı- riyor, başı Afife kadının omuzunda durmadan ağlıyorndu. ü Afife kadının yüzü sapsarı ve göz - leri kupkuru idi. Bütün yol hiç bir ha- reket yapmadan, taş gibi durgun ve hissiz durdu. Araba, mâhlü ve ölü padişahların ha- saki ve cariyelerine mahpes olan eski saray kapılarında durunca, Afife kadın birdenbire boşandı ve hıçkıra hıçkıra kapıdan içeriye girerek merdiven erde boldu. TAKVİM Arabi sene 1355 Hızıc 1 ci Teşrin | Resmi senol 1 83ö 162 Hasan Tıraş Bıçağı Bir dakikada tıraş eder, Ne sa- bun, ne de fırçaya ihtiyaç vardır. Katiyen paslanmaz. Alâmeti fa - cika ile ihtira beratı vardır. Ne İngilizler, ne Fransızlar, ne de Amerikalılar, ne de bütün dünya aynını yapamaz. Hasan tıraş ma- kinasile Hasan tıraş sabunu ve | Hikâye - N Yazan: Kadircan Kaflı Arde kalesi bir türlü ele geçmiyor- du. Roma ordusu kaleden çıkan olur - sa hücum ediyor, eğer olmazsa baskın vermek için fırsat bekliyordu. Hele ge- celeri hiç bir şey yapılamıyordu. Ka - lenin açlık ve susuzluktan teslim ol - masını bekliyor gibiydiler. Roma kralı büyük Tarkinin oğlu Sekstüs, genç ve güzel, fakat kötü bir adamdı. Evli olmasına rağmen güzel kadınlara düşkünlüğü vardı. Zaten ba- bası Romada bir Tirandan farksızdı ve dilediğini yapıyor, kimseye aldırmı - yordu. Oğlu da babasından örnek ala - rak keyfine göre yaşıyordu. Akşama doğru çadırının önünde otu- Fürken amcasının İki genç oğlu da ora- ya geldiler, Şuradan buradan konuşur- ken Sekstüs enlardan birisine: — Kollatin, acaba şimdi karın ne yü- piyor? Dedi, — Onunla evlenelirçok olmadı ve ça- buk ayrıldık. Fakat 0 kadar çok iyi kalblidir ki yüz yıl beraber kalsak ben- den usanmaz ve ben yokken uslu usluü oturur. — Acaba?,. — Başkaları için dilediğin gibi dü - şünebilirsin, fakat benim karımdan şüphe edemezsin!.. Öteki delikanlı söze karıştı: — Benimkinden de kimse şüphe ede- mez. Şimdi evinde iplik eğirmekle va- kit geçir — Acaba — Kolayı var, Bu gece atlara biner, Romaya gideriz ve gözlerimizle görü- rüz. Arde kaleşinin karşısında miskin miskin beklemektense böyle bir İşe gi- rişmek her halde daha eğlenceliydi. Hattâ şimdi üçü de karılarının -o sıra- da ne yaptıklarını, ayrılık zaman:nda yas çekip çekmediklerini merak edi - yorlardı. — Olur mu? — Olur.. Atlarına bindiler ve Romaya doğru yollandılar. İşte bundan iki bin dört yüz kırk yıl önce, Arde ile Roma arasındaki larından çıkıyordu. * Roma kapısından parola vererek gir- diler. Atları orada bıraktılar ve hiç gü- rüjtü etmeden, sessizce saraya gittiler. Sekstüsün karısı saraydaki — daire - sinde vur patlasın, çal oynasın eğleni- yordu. Etrafım Yunanlı cariyeler, Af- rikalı kızlar sarmışlardı. Sekstüsün canı sıkıldı. Bununla be - raber kendisini avutmak için: — Neyapsın başka türlü vakit ge- çer mi? Sizinkiler sanki başka türlü mü yaşıyorlar? — Onları da görürüz. Gittiler. İkinci arkadaşın karısını da eğlence- sinde buldular, Sıra şimdi Kollatin'in karısı Lük - res'e gelmişti. Onun evi daha kenarda ve sessiz bir yerde idi. Sekstüsle arkadaşının kulakları ki - rişteydi. Çalgı seslerini duymak isti - yorlardı, fakat duymuyorlardı. Kollatin'in yüzünde karısına karşı beslediği 6 sonsüz inanç bir an bile ek- silmemişti. Pencereden baktılar. Lükres iki cariyesile birlikte çıkrığı kurmuş iplik sarıyor ve büküyordu. Yüzünde kocasından ayrı kalmanın a - eıları açıkça okunuyardu. Bu, ne kadar güzel bir kadındı. Sekstüs pencerenin önünden bir tür- “m'. ılınıuktıı'. Kanlı Hançer... Yarınki nushamızda : Musikişinasın aşkı yollıa;ı'ia x;e_ka - yarak: ranlıkta- dağlara a : — Sus diyo « vuran nal sesleri Nâkili: Faik Bercmen rum, Bana l:linı bu üç atlırın nal - ol, yoksa seni dej Posta T. T. Fabrika Müdürlüğünden: İmâl olunacak 5500 adet ikili takaza muktazi 22 bin kilo Ü maktalı lü ayrılamıyordu. l Parlak ve kumral saçları, iri kirpikli irl gözleri, bir sedef kadar beyaz ve düzgün vücudu, ince elleri vardı. Kollatin onun kolunu tuttu: — Haydi, gidelim artık... Ne çol! baktın? 1 Sekstüs istemiyerek çekildi ve ke * keledi: d — Gözlerime inanamıyorum. Geldikleri gibi Arde önüne döndü « ler. S Artık konuşmuyorlardı. 1 * Üç gündür Sekstüs çadırından çık «İ miyordu. Hasta olduğunu söylüyordu.! O akşam uşağını çağırdı: İ — Atımı al ve karşıki yamacın gcrigh sinde bekle! Dedi. Gece oldu. Çadırdan çıktı. Askerlerin araların« dan geçti. Nöbetçiler onu tanıdılar ve selâmladılar. Sekstüs uşağının beklediği yere gel di ve atına binerek Romaya doğru dört, nal uzaklaştı. Roma uyuyordu. Lükresin evi de karanlıktı. Bir hırsız gibi bahçeye atladı. Genç kadının oda: sının nerede olduğunu biliyordu. Ora- ya gitti. Pencereye tırmanarak açtı ve içeri atladı. Dışarıda hafif bir ay ışığı vardı. Genç kadın odasında bir erkek gö « rünce sevinçle seslendi: — Kollatin, sen misin? Fakat hayır, o değikli. Güzel vücudunu örtmeğe çalışarak geriledi: — Sekstüs!. Sen ha?.. Burada ne &- rıyorsun? Kralın oğlu genç kadının ağzını a « vuçladı: — Sus!.. Senin için geldim. Seni sevi- yorum. Senin için çıldırıyorum, — Fakat... — Sus! Genç kadın ağzını açmak ve bağır : mak için çırpın d Romalı — prens onu bir kolile kocanı da öldürürüm. Diye homurdandı. Kendisinin ölmesini düşünmüyordu. Fakat kocasının ne kabahati vardı? Sekyüs'ün de babası gibi her iste « d'.ğ&ni yaptığına şüphe yoktu. : enç kadın yalvarmak için uğraşı « e çin uğraşı Fakat söz dinletemiyordu. — Kocamı öldürme! Diye inledi ve kendisini yatağın içis — ne bıraktı. : * ; Prens gider gitmez genç kadın uşağıe, ni uyandırdı. — Arde önüne git. Babama ve kocas ma-haber ver. Buraya gelsinler. Ben ö lüyorum. Dedi. Babasile kocası geldiler. Onlarla beraber Brütüs te vardı. Genç kadın gece olup bitenleri gör yaşları arasında anlattı. Sonra elbise sinin altında sakladığı hançeri çekti: — Öcümü almız! K Diyerek bir anda kalbine sapladı. —— Kanlar içinde ve cansız olarak yere — serildi. "Sü Babasile kocası bu yiğit kadının üs - — tüne kapanarak ağladılar. İ Brütüs kanlı hançeri çekerek sokağı fırladı, Halkı topladı. Kralın fenalık * larından usanmış olan Romalılar ayak landılar. Romada cumhuriyet kuruldu. Afife kadın padişahı bütün haseki- | OL e. e müsahabesi — Afife |D * . kremi, traş kolonyası, tıraş lerden ve bütün. ı:îil;elerd!n kıska |N anla birlikte kasırlardan birinin| pudrası birer şaheserdir. Mutlaka .ı.'d" İnce, hassas kalbi tle, henüz YiT penceresine oturmuş, gözlerini boğazın (B Hasan markasını arayınız; — israr Bi dördünü dolduran genç hönkürü ü“mıdlym'km'”ı'"”'mdü' ediniz. Hasan deposu : Ankara, karşı büyük bir sevgi taşırdı. Fakat ": :ü',, süyan İstanbul, Boyoğlu, 'ün temizliği onu entrika çevln Bir aralık kapı açıldı ve içeriye kız> Zamazlık ve hile yollarına n Ali ağa girdi. Ali ağanın yüzü| öW vasir irür Bu demirin beher kilosunun muhammen bedeli 9,5 kuruş mecmuunun bedeli 2090 liradır. İsteklilerin şartnameyi görmek için her gün eksiltmeye —— iştirâk için de 2/11/936 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat on beşde — 167 liradan ibaret muvakkat teminatlarını vezneye yatırmak suretile ko.- — e giZ ŞA çET C ee c si> i eeei aĞ lEA AA