14 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TT — 144 Birinciteşrin- v l L KAT 50"_:9"* ö * Sayfa 9 USMAN“ SARAYINDA KADİN ELLERİ İLH"kâ.'l' Kanlı Hançer... yi Blar Afife Kadın Yazan D—ördüncü M “ Benim he)fbe zersin! Dördüncü Mehmedin aV peşinde dürmadan at koşturduğu günlerde Sa - ray derin bir sükün içinde idi. KurŞt- ni kubbelerde güvercinler ötüşüYOr., kocamış çınarlı bahçeler, harem örael releri, köşkler, kasırlar, padişaha Mur- tazır, gece ve ; gündüz uyukluy_of du. Bazı geceler yatsıyı okumağa çıkan Müezzinler, Ayasofya minarelerinden Saraya baktıkl.at'ı zaman, harem P.er_ı ş Cerelerinde bol ışıklar, mütemadiyen gelip giden gölgeler görürler: — Igîünkâî; aîdan dönmüş.. Şarayda Cünbüş var!.. diye düşünürlerdi. * ğ . Dördüncü Mehmedin gözü AYĞN başka bir şey görmüyordu. Saraya do_î' düğü geceler bile, hep aV ruyala_rl Te Uyur, ertesi sabah taze VE tatlı bir he- Yecan ile yeniden övalara, kırlara, ba- ylgara atılırdı. P arayda padişahın yedi Y Ve müîtesnî cîriyeı' afasmfîa înası Turhan Sultan, başhasekisi Gulrğar Ultan ve başcariyesi Afife ?sa’dm odu; Turlardı. Deli İbrahim devrinin kad'r î?iıtl'îl—îaıarı artık tamamen sönmüş 8i0 ldi, Sabah, sarayın kurşu de temiz bir güneş ışığı İ Şam, ersuvani renkleri VOĞ rengârenk camlarında sönerdi. dala- Üzleri haremin küçük, 10Ş. Yîaıîıt : _aka Tında, ipek halılar üstünde ,_anımml k K ayakları gezinir, demir Ramğnî 4 h_kll pencerelerden, sık kafesli Ş& Ti <ü #inlerden cariyelerin gölgeleri 58 hirdı, Padişahın en çok - se i Gülnarş Sulta nla,ç Afife hat_ı:mdu- Cîll'_; har Sultan, padişahın gönlünde aŞX V #evk kadını olarak yer ahmşf-l' Buna mukabil Afife kadmnmc.F'M b Sas zekâsı, şair ruhu ile dördüncü We Medi mestederdi. Henüz yirmi üçüne bas fe kadının beyaz, penbe t€l a Sâçları ve bal rengi gözleri ile saray' Mümtaz bir mevkü vardı. Omuzları - Nın, göğsünün, kalçalarının inhmaiları. Padişahı kendisine daha çok bağlar, Seceleri bir arada dizdize oturarak Şar- ilar okurlar, şiirler söylerlerdi. Dördüncü Mehmet, Afife kadını ba- Zan bir kadın gibi, bazan da bir arka - $ gibi severdi. Avdan yorgun düşüp Saraya geldiği geceler başını _Ailfe .kî- dlnın yumuşak dizlerinde dınle_ndln-ı Süzel cariyesinin okuduğu şiirleri zavb- le Ginlerdi. Âfife kadın yalnız Maz, kendisine mahsus $lirler de yazardı. üz «hüsna ni kubbelerin— le akseder, âk- ile kasırların ydiği kadınlar mış olan Afi- teni, kumral iir okumakla kal- ü bir güzellikle Bir gün dördüncü Mehmet, güzel ;ia; Tiyesi için enfes bir kıt'a yazıp kçeri Sine verdi: : - çT k- azlar siydiğince bir dürrü Y Beyazlar giydiği taya benzersin, Si izince hemen Leylâya iyehler giydiğince banairllk Yeşiller giydiğince tutli göyaya ben- eşiller giydiğince tu gü <- Benim hoşbu Afifem sen gülü rân2- : ya benzers'9. Afife hatun padişahın bu enfes ı!îtaı: fatına karşı yalnız tebessümle MüU bu le etmedi. Kendisi de padişahın İrine enfes bir nazire yazdı: Beyazlar giydiğince padis - aya benfefsi"' Siyehler giydiğince Kâbğîn:î:î Kızıllar giydiğince cevhı!ı'ğ,e î:;ğâ: Benim heybetli hünkâhmm';îîş; ; deryaya |Böylece padişahla cariyesi a da igğçtikçe büyük bir samimiyet , Oldu. ; leAhfe kadın padişahı bütün hasekı: Tden ve bütün cariyelerden lîmka',-. Pdı. İnce, hassas kalbi ile, henîlz Xıra İ dördünü dolduran genç hünkü? Tşi büyük bir sevgi taşırdı. F aa Unun temizliği onu entrika $ *ö Samazlık ve hile yollarına k Menederdi, rasında pey- m has-|© evîrmek" Ş Padişah avdan döndüğü gece, harem nda: : soîalalriıalvetî.. Sesleri çınladığı zaman en ziyade müteessir olan Afife kadın- di. lar ve odalar arasında el a- a%(oğeîğılâîîîten sonra sofaların kabarık ğalıları üzerinde padişahın ayak sesle- ri duyulur, hünkâr cariyelerin bulun- su odaya girerdi. duşî—di yîiz cariye, bü koca od:îda a el pençe divan, dördüncü Mehm_edı.ıı gözü içine bakarlar, iltifat beklıeşırleıdcıiıı: Nihayet padişah elindeki mendi'i İn çok beğendiği bir cariyerfn üstüne aLr_;, genç kız sevinç içinde tıtı'erkenâ mağ- rur ve mütebessim dışarı ç_ıkar İ. İltifata mazhar olan cariye O gece vikanır, vücüdu bin türlü _kokularla Ü- “—ılur, süslenir ve hünkârın odasınâa ın, bütü âdiseleri bir fife kadın, bütün bu hâdise kağ îiakika içinde haber alır, odasına kapanarak ağlar, şiirler yazardı. * , Valide Turhan Sultan ölmüştü. Mem- leket büyük bir badire îçind_e yuvarla- niyor, serhadlerde her gün bir kale da- ha düşman eline düşüyordu. Osman 0- gullarının Viyana kapılarına kadar u- zattığı kılıç, şimdi, parça parça parça- lanarak kuvvet ve kudretini kaybedi- yordu. d Padişah avdan başka bir şey du.ışur.ı- müyor, Edirnede avlanırken yeni b_ır mağlübiyet haberine karşı ancak mü- teessir olmasını biliyordu. E Devletin en nafiz uzuvları olan üle- ma bile, artık isyan et.mişlerdi._!şvdanî saray eğlencelerinden, Bogaziçindeki kiraz safalarından baş kaldırmıyan pa- dişaha karşı her kafadan dik bir ses ıkmağa başlamıştı. N Hele Viyana bozgunundan /sonra en küçük vaizler bilâ padişaha itaat et - İ amilerde: mıî—mğğı’mceti Muhammet!. Devlet sa - hipsiz kaldı!. Sesleri duyu ma padişaha karşı ulu — Nedir bu hay huy, ııymalar?. Nice bir gaflet yaşarsmlzıîl ıyorlardı i e ı ş : AYA 1 * . I]?Ia'îk ğadişahm ava gitmesini b.ır ttılığ; lü çekemiyordu. Etraftan şıkarîğ : fazlalaşınca dördüıîıîı:ı _Mîhm;jt î ; yet avdan vaz geçtiğini söyle l__we S raya çekildi. Fakat bir türlü ı.ı);u S yamıyor, mükedder ve meyus müte - madiyen av rüyaları__ görüyordu. dera Padişahın teessürüne €n çok__ış__ ıt ; eden ve en bol teselli ve şefl_:a!:ı gös rîi ren gene Afife kadın oldu. İkide birde padişahın yanıbaşıng şokuluyor: İ — Niçin gamkinsmız?.._ Yoks_î seı - hadden bir bed haber mi geldi?. d_ı_ye soruyor, şiirler okuyarak_, şarkılar scây- liyerek padişahi avutmağa çalışıyordu. Şiddetli kışlar, açlık, kı!;lık ve yan - ınlar, dördümü Mehmf:dın sal_tanştım fıemiren korkunç birer âfet haline Şeılâ- mişti. Birbiri ardı sıra gelen bu felâ- ketlerden padişah dühunduıkta Bu;îg kudretini kaybetmiş, yaşama z i kalmamıştı. l VeBı:)îğîsr: kıtlık, hastalık haberlerini laldıkça, yanıbaşından eksik olmıyan vefakâr cariyesi smîal.qe olaydı, öleydim, bu'güı_'..xleri keş- ki görmiyeydim!. Bug_ünlerı görmekten ölmek yektir!. diye *aglıyordu. ütü rjiisini kaybeden padişaha ü ıînî;uîeeîîlzjera hükmediyordu. Sa - ü dan beş yüz cariye dışarı çıkarılmış, l ü cü Mehmedin bütün tazıları, îâı::»f ı;ımmış, tayinatı kesilmiş, tazı - ' i yıkılmıştı. ğ * ha?ğğğnyğmm bir sabahında dördüncü vefakâr müsahabesi Afife Mîğ;îît’birlikte kasırlardan birinin a ceresine oturmuş, gözlerini boğazln mğuemadiyen akan sularına dikmiş, dü- snüyordu. r ugılş' aralık kapı açıldı ve içeriye kız- luyor, en nüfuzlu üle - orta: : nefsi emarenize uykusunda Afife kadının karşı -| : Ragıp Şevki ehmedin hassas ve şair cariyesi padişaha: tli hünkârlm hemen deryaya ben_.n ,, gibi şiirler yazardı endişeli idi. Elinde burulmuş bir be - yaz kâğıt vardı. Bir kaç adım atarak padişahın karşısında dürdu. İğilip ye- ri öpeceğine elindeki kâğıdı uzattı: — Buyurun!., Dd Padişah, kızlar ağasının terbiyesiz - liğine sinirlenmişti: — Nedir?. diye bağırdı. Arabın kalın dudakları yalnız iki kelime çıktı. — Hattı hümayun... Padişahın yanıbaşında oturah Afife kadının yüzü birdenbire bembeyaz ke- sildi. Padişahin elleri titriyordu. Kâğıdı açtı, titrek nazarlarla satırlara göz gez- dirdi. Sonra başını kaldırıp Ali ağanın yüzüne'! baktı. , Ali ağa boynunu bükerek: arasından pishaneye!.. diye mırıldandı. * Ertesi gün dördüncü Mehmet, kar - deşlerini hapsettiği odada meyus ve gamlı yatarken saray kapılarından bif araba çıktı. Ve ağır ağır Babıhüima - yundan Ayasofya ve Divanyoluna u - zandı. Arabanın içinde yan yana Gül- nar Sultanla Afife kadın oturmuşlar - dı. Gülnar Sultan mütemadiyen hıçkı- rıyor, başı Afife kadının omuzunda durmadan ağlıyordu. Afife kadının yüzü sapsarı ve göz - leri kupkuru idi. Bütün yol hiç bir ha- reket yapmadan, taş gibi durgun ve hissiz durdu. Araba, mahlü ve ölü padişahların ha- seki ve cariyelerine mahpes olan eski saray kapılarında durunca, Afife kadın birdenbire boşandı ve hıçkıra hıçkıra kapıdan içeriye girerek merdivenlerde kayboldu. — Muradullah bu imiş. Buyurun ha-| Yazan: Kadircan Kaflı Arde kalesi bir türlü ele geçmiyor- du. Roma ordusu kaleden çıkan olur - sa hücum ediyor, eğer olmazsa baskın vermek için fırsat bekliyordu. Hele ge- celeri hiç bir şey yapılamıyordu. Ka - lenin açlık ve susuzluktan teslim ol - masını bekliyor gibiydiler. Roma kralı büyük Tarkinin ağlu Sekstüs, genç ve güzel, fakat kötü bir adamdı. Evli olmasına rağmen güzel kadınlara düşkünlüğü vardı. Zaten ba- bası Romada bir Tirandan farksızdı ve dilediğini yapıyor, kimseye aldırmı - yordu. Oğlu da babasından örnek ala - rak keyfine göre yaşıyordu. Akşama doöğru çadırının önünde otu- Yüurken amcasının iki genç oğlu da ora- ya geldiler. Şuradan buradan konuşur- ken Sekstüs onlardan birisine: — Kollatin, acaba şimdi karın ne yâ- piyor? Dedi, — Onunla evleneli"çok olmadı ve ça- buk ayrıldık. Fakat o kadar çok iyi kalblidir ki yüz yıl beraber kalsak ben- den usanmaz ve ben yoökken uslü uslu oturur. — Âcaba?.. — Başkaları için dilediğin gibi dü - şünebilirsin, fakat benim karımdan şüphe edemezsin!.. Öteki delikanlı söze karıştı: — Benimkinden de kimse şüphe ede- mez. Şimdi evinde iplik eğirmekle “va- kit geçiriyor. — Acaba? — Kolayı var. Bu gece atlara biner, annaya gideriz ve gözlerimizle görü- ruz. Arde kalesinin karşısında miskin miskin beklemektense böyle bir işe gi- rişmek her halde daha eğlenceliydi. Hattâ şimdi üçü de karılarının -0 sıra- da ne yaptıklarını, ayrılık zamanında yas çekip çekmediklerini merak edi - yorlardı. — Olur mu? — Olur... Atlarına bindiler ve Romaya doğru yollandılar. lü ayrılamıyordu. iri gözleri, bir sedef kadar beyaz düzgün vücudu, ince elleri vardı. Kollatin onun kolunu tuttu: — Haydi, gidelim artık... baktin? Sekstüs istemiyerek çekildi ve ke « keledi: ; — Gözlerime inanamıyorum. Geldikleri gibi Arde önüne döndü - ler. l Artık konuşmuyorlardı. * ve Ne çok! miyordu. Hasta olduğunu söylüyordu.! — AÂtımı al ve karşıki yamacın goeri- sinde bekle! - Dedi. Gete oldu. Çadırdan çıktı. Askerlerin araların: dan geçti. Nöbetçiler onu tanidılar ve selâmladılar. İ Sekstüs uşağının beklediği yere gel4 di ve atına binerek Romaya doğru dört, nal uzaklaştı. Roma uyuyordu. Lükresin evi de karanlıktı. Bir hırsız gibi bahçeye atladı. Genç kadının oda- sının nerede olduğunu biliyordu. Ora- ya gitti. Pencereye tırmanarak açtı ve içeri atladı. Dışarıda hafif bir ay ışığı vardı. Genç kadın odasında bir erkek gö « rünce sevinçle seslendi: — Kollatin, sen misin? Fakat hayır, o değildi. Güzel vücudunu örtmeğe çalışarak geriledi: Sekstüs!.. Sen ha?.. Burada ne a: rıyorsun? Kralın oğlu genç kadının ağzını a « vuçladı: — Sus!.. Senin için geldim. Seni seyi- yorum. Senin için çıldırıyorum, — Fakat... — Sus!.., Genç kadın ağzını açmak ve bağır |* PASLANMAZ Hasan Tıraş Bıçağı Bir dakikada tıraş eder, Ne sa- bun, ne de fırçaya ihtiyaç vardır. Katiyen paslanmaz. Alâmeti fa - rika ile ihtira beratı vardır. Ne İngilizler, ne Fransızlar, ne de Amerikalılar, ne de bütün dünya aynını yapamaz. Hasan tıraş ma- kinasile Hasan tıraş sabunu ve tıraş kremi, tıraş kolonyası, tıraş pudrası birer şaheserdir. Mutlaka Hasan markasını arayınız; israr ediniz. Hasân deposu : Ankara, | İstanbul, Beyoğlu. ' lar ağası Ali ağa girdi. Ali ağanın yüzül y at 9 h K , — Ne yapsın — başka türlü vakit ge- çer mi? Sizinkiler sanki başka mü yaşıyorlar? — Onları da görürüz. Gittiler. İkinci arkadaşın karısını da eğlence- sinde buldular. Sıra şimdi Kollatin'in karısı Lük - res'e gelmişti. türlü yerde- idi. Sekstüsle arkadaşının kulakları ki - rişteydi. Çalgı seslerini duymak isti - yorlardı, fakat duymuyorlardı. Kollatin'in yüzünde karısına karşı beslediği o sonsuz inanç bir an bile ek- silmemişti. Pencereden baktılar. Lükres iki cariyesile birlikte çıkrığı kurmuş iplik sarıyor ve büküyordu. Yüzünde kocasından ayrı kalmanın a - cıları açıkça okunuyordu. Bu, ne kadar güzel bir kadındı. Sekstüs pencerenin önünden bir tür- demir alınacaktır. misyona müracaatları, Ü Ğ V, T ri Ş et y Onun evi daha kenarda ve sessiz bir | ne bıraktı. * nı uyandırdı. — Arde önüne git. Babama ve koöca- ma haber ver. Buraya gelsinler. Ben ö lüyorum. Dedi. Babasile kocası geldiler. Onlarla beraber Brütüs te vardı. Genç kadın gece olup bitenleri göl yaşları arasında anlattı. Sonra elbise sinin altında sakladığı hançeri çekti: — Öcümü alımız! u, Diyerek bir anda kalbine sapladı. Kanlar içinde ve cansız olarak yeri serildi. Babasile kocası bu yiğit kadının üs - tüne kapanarak ağladılar. Brütüs kanlı hançeri çekerek sokağ& larından usanmış olanı Romalılar ayak landılar. Romada cumhuriyet kuruldu. Posta T. T. Fabrika Müdürlüğünden: İmâl olunacak 5500 adet ikili takaza muktazi 22 bin kilo Ü maktalı Bu demirin beher kilosunun muhammen bedeli 9,5 kuruş mecmuunun bedeli 2090 liradır. İsteklilerin şartnameyi görmek için her gün eksiltmeye iştirâk için de 2/11/936 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat on beşdt 167 liradan ibaret muvakkat teminatlarını vezneye yatırmak suretile ko- 421070 - ğ D DK Ööirüle 4 e 4 VAY AA F v el ği LAİ ada D, F, Parlak ve kumral saçları; iri kiı'pikli' Üç gündür Sekstüs çadırından çık «| — " O akşam uşağını çağırdı: x Prens gider gitmez genç kadın uşağıs — — 4 D fırladı. Halkı topladı. Kralım fenalik -— ğ Ka ğ aü mak için çırpın şte bundan iki , Ş " TAKVİIM bin dört vüz kak | Yarınki nushamızda : ÜRremit W 1 ci TEŞRİN yıl önce, Arde ilc:: K e l onu bir kolik _ , Roma arasındaki |Musikişinasın aşkı | sımsıkı kucaklı Rumt ş)ene 1 4 Aralı):-ısa sene 'yollarda xîe _ka « e yarak: SER n BÜ b zzglk <. | Nâkili: Faik Beremen | —— Sus diyo - i ci Teşrin | Resmi sene Hızır vuran nal sesleri rum, Bana teslim 1 1938 162 bu üç atlınn nal - ol, yoksa seni dej —— larından çıkıyordu. kocanı da öldürürüm. ÇARŞAMBA K Diye homurdandı. - Roma kapısından parola vererek gir-| Kendisinin ölmesini düşünmüyordu. SABAH İMSAK İldiler. Atları orada bıraktılar ve hiç gü-| Fakat kocasının ne kabahati vardı? b (i Recep 5. | D. İlrültü etmeden, sessizce saraya gittiler.| Selwyüs'ün de babası gibi her iste « 12 | 36 27 10 | 57 |İSekstüsün karısı saraydaki — daire -|diğini yaptığına şüphe yoktu. ! 6 | 09 4 | 31 |lsinde vur patlasın, çal oynasın eğleni-| Genç kadın yalvarmak için uğraşı « Ö 38 | İkindi | Akşâ&in| Yatsı yordu. Etrafım Yunanlı cariyeler, Af- | yordu. SAvA a H e DA y rikalı kızlar sarmışlardı. Fakat söz dinletemiyordü. g.| 6 |27|9 (34 isl—İt (30 Sekstüsüıîı canı sıkıldı. l'Bı%nımla be -| —— Kocamı öldürme! z. | 12 |00|15 07 |17 034 )| 19 104 raber kendisini avutmak. için: Diye inledi ve kendisini yatağın içi« . - D Âi v a

Bu sayıdan diğer sayfalar: