14 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

14 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TE A w A caç n UT -. at w»——,_—-——ı—;?— T G iî 5 Ğ İ A KİRCEĞTİ, L SÖON POSTA Hergün Büyük devletlerin büyük Mucadelelerı arasında Küçük devletler Ne yapmalıdırlar? —ymazan: Muhittin Birgen D ünya hâkimiyetini bir türlü pay- laşamıyan büyük devletler ara- sında mevcut mücadele son zamanlar- da artık en keskin şekillerini ajmıştır. Buna komünizm - faşizim mücadele - sini de ilâve edince ıazwetm ne kadar gergin bir hale gelmiş olduğunu da gö- Tüyoruz. Büyük devletlerin büyük hakımiyet davaları arasında bir de küçük devlet- lerin küçük davaları, yani rahatça ya- şayıp çalışabilmek, nefislerini müda - faa edebilmek ihtiyaçları, vardır. Şim- diye kadar daima gördüğümüz şey şu- dur: Küçük devletler, büyük devlet - lerin büyük politikâlarının kuyruğuna takılıp giderler ve daima başları be - lâya uğrar. Cihan harbi, cihan harbin- den sonra büyük bir devletin Türkiye üzerine attığı Yunanistanın istilâ — ve fütuhat tecrübesi bu hakikati bütün fecaatile göstermeğe kâfidir. Hattâ ci- han harbine küçük bir devlet olarak gi- rip te, Romanya ve Sırbistan gibi, harpten büyümüş olarak çıkanların ka- zançları dah şüphelidir. Çünkü, onla - rın hep böyle büyük devletlerin, büyük politikalarının peşinden gitmek yolun- da devam ettiklerini farzedecek olur: - sak, ikinci bir bâdireden de bu defa büsbütün küçülmüş olarak çıkmalar: imkânsız değildir. ni Şu halde küçük devletler ne yap - malıdırlar? Kendi kendimize bu suali sorarken gözümüzün önüne alelâde na- zari bir meseleyi getirmiyoruz. Demek istiyoruz ki Türkiye gibi, Balkan dev- letleri gibi ötedenberi büyük devletle- /| rin siyasetleri arkasından yürümeği â- det edinmiş olan küçükler, orta çap - taki devletler, bir kelime ile, Balkan devletleri, bugünkü dünya keşmekeşi arasında nasıl bir yol takip etmelidir- | der ki bu, onlar için azami derecede faydalı bir yol olsun? İşte, Bulgaristan ve Yugoslavya hü- kümet adamlarının Belgradda her ta- rafta ciddi bir alâka uyandırmış olan konuşmalarda bulunduğfu ve bu konuş- malara Türkiye Hariciye Vekilimnir. de isminin karıştırıldığı bir sırada Balkan devletlerinin kendi kendilerine böyle bir sual irat . etmeleri Dünyanın-Her dakika patlamıya mü - heyya bir barut fıçısı, bir zehirli gaz deposu haline geldiği, büyük devlet- lerden yalnız bir tanesinin bir senelik milli müdafaâ bütçesi bir küçük dev - letin bir kaç senelik umumi bütçesini yutacak derecede şiştiği bir zamanda böyle bir sualin büyük bir ehemmiyeti ve lüzumu vardır. . * Ben bü suale kendimce şöyle cevap veriyorum: Hepsi bir araya 'geldikleri —zaman büyük bir memleket ve büyük bir kuvvet vücude getirebilen bu dev- letler, aralarında ihtilâfa sebep olabi- lecek sebepleri tamameri ortadan kal - dırmıya eheramiyet verirler ve sıkı bir anlaşma tesis ederlerse hepsi birden müşterek ve dünya cereyanlarına nis- betle Balkan bakimından müstakil bir siyaset takibine imkân bulabilirler. -— Bu anlâşmaniın bugünkü dünya hareke: |ti içinde çok mühim ve sağlam bir e- /— Bası vardır: Avrupada he olursa olsun, — eğer korkunç bir hercümerç- yeniden dünyayı yerinden oynatır, ölüm ve se- |— falet makineleri yeniden dünyayı tara- - Mıya başlarsa Balkan devletleri; bir - ; birlerine sımsıkı davyanarak dünyaya karşı «harp ejderhası bizim hudutla - rımızdan içeri giremez!'» diyebilme - lidirler, Bu, öyle bir anlaşma olmalıdır ki sa- de askeri sahada kalmamalı, icabında /— Mali ve iktisadi sahalara kadar da git- p — meği esas olarak kabul etmelidir. Beş Balkan devleti, beş ayrı küvvet, gün | gelince, bir kuvvet haline gelmeli ve| ; /| biri diğerinin sulhunu müdafaa etmek için beşi birden harbi göze almalıdır. Çünkü bütün Balkan devletleri, şim - /| diye kadar geride kalmış milletlerden mürekkep olmak itibarile sulha en ziya- de muhtaç olan memleketlerdir. Ne onların hayatları dünya yollarımı el- lerinde tutmayı zaruri kılmıştır; ne'on- .lar, nuîuelarmı besîıyecek kâfi top - e iREeL l' hh _4 5 p b : Si 4 çok lâzımdır. | S - Ki Fayatın hedefleri : B Yapraksız bir ağaç mut- laka hastadır. Bir müddet toprağa kakılmış bir kazık gibi durur. İç sıkar ve ni- hayet kökü selmadığı için bir gün devrilip gider. Ağaçsız bir ova insan eli değmemiş, tabiatten de fa- kir yaratılmış bir sahadır, içinde oturandan başka or- tasında gelip geçeni de sı- kar, hüzün doludur. I'JI' “Üzerinde küçük bir san- dal, bir beyaz yelken, baca- sından duman saçan bir va- pur dahi görülmiyen bir de- niz eansız bir denizdir. İn- sanı kısa bir zaman eğlen- dirirse de sonra sıkıntı ve- Yapraksız gaç!ı ağaçsız ova, cansız bir deniz ney- se çocuksuz evde odur. Ev lenenin ilk hedefi çocuk sahibi olmak olmalıdır. 60 evlâdı olan 130 yaşındaki baba Asrımızın evlâdı en fazla olan in- sanı Mısırda yaşayan 130 yaşındaki Salimülhündavi ismindeki adamdır. Salim şimdiye kadar bir çok kere- ler evlenmiş ve müteaddit karıların dan 80 tane evlâdı olmuştur. Salimin bütün çocukları sağdır. Bütün aile bir köyde oturmaktadır. Ve bu köyün de 200 nüfusu vardır. Bu iki yüz kişi ço- cukların ailelerile onların evlâtlarından ibarettir. Salim hayatından fvekalâde memnundur, meyva ve sebze yiyerek uzun yaşadığını iddia etmektedir. Sa- lim şimdiye kadar ağzına ne bir siga- İra ne de bir kadeh içki koymuştur. Kendi kendisini hapse mahküm eden hâkim Piçburg şehrinin ceza hâkimliğine tayin edilen Musmano isminde bir a- dam ilk kararı kendi aleyhine vererek kendisini üç gün hapse mahküm et- miştir. Hâkim kendisinden bu garabeti so- ranlara: “— Hâkim cezaya hükmedeceği za- man, mahkümları hangi şartlar altın- da yaşamağa mahküm edeceğini bil- melidir. Aksi takdirde isabetli karar olamaz. demiştir. Hapishaneye kendi ayagıle gclen bu garip ziyaretçi bütün ısrarına rağ- men geceleri evine gönderilmiştir. rak sahibi olamamaktan müştekidir - ler; ne onlarda istilâ ihtiyacı vardır ve ne de'onların dünyada hâkim kilmak is- tedikleri: bir doktrin - veya. içtimai bir mezhep iddiaları bulunur.-Onlar bir şe« ye -muhtaçtırlar: Sulh ve çalışmak. İş- te, biri ötekinden ayrılmıyan bu iki şe- yi elde etmek içindir ki böyle geniş bir anlaşmıya zaruret vardır. * : Gönül istiyor ki, hattâ bu anlaşma, bir gümrükler ittihadıga kadar dahi gitsin. Çünkü bu beş devletin beşi de sanayileşmeğe müuhtaçtır ve beşi de sanayileşmek için halen mütemadi bir faaliyetlerinin * iyi.neticeler - ivermesi için bu beş memleketin beşinin de te- sis edilecek sanayi faaliyeti için mev- cut olan istihlâk piyasası hudutları dar dır. Eğer bu. sanayileşme hareketini kendi aralarında tanzim ederek istih - lâk piyasası hudutlarını genişletebi - lirlerse bundan hesapsız iyilikler çıkar. Bu memleketler düriyanın en ucuz gayret sarfediyor. Halbuki sanayileşme |- A —— HERGÜN BİR FIKRA | Doksanından sonra | Cesur ve sözünü esirgemez oldu- ğu için «Deli» lâkabile arılan ve | bundan 'bir iki yıl evvel yüz küsur yaşında ölen, 93 muharebesi kah - ramanlarından müşir Fuat Paşa hayatınım son zamanlarında biraz ateh getirmişti. Bazan muhakemesini toplıyarak, yanındakilere sorardı: — Çocuklar! Ben saçmalıyor mu- yum? Onlar da cevap verirlerdi: — Asla, paşam! Çok makul sözler söylüyorsunuz. Bu suali böylece bir kaç defa tek- rar edip, her seferinde ayni cevabı aldığını görünce, kızdı ve; — Yahu! dedi, ben daksan yaşına kadar Deli Fuattım da, doksaniın - SN.Aİ 60 sene evli | Kaldıktan sonra Boşanıyorlar *dan sonra akıllı mı oldum?! * Golf oynamak insanı Kendine âşık Eder mi? şampiyonudur. Başka bir yerde 'olan nişanlısı ile evlenmek üzere seyahate çıkarken' kendisinden bahseden ' yaze- telerde basılan resimlerini göre göre kendisine âşık olmuş ve nişanlısından ayrılmıştır, — (Benim gibi güzel bir-kız ona lâyık değildir) demektedir. sanlar da dünyanın en müreffeh insan- yeye doğru tevcih etmemeli? men meydana getirmek kolay bir iş de- gildir ve biraz zamana muhtaçtır. Fa- kat, hiç olmazsa, dünyanın şuü tehlikeli günlerinde, Balkanları büyük devlet « lerin peşlerinde sergüzeşte sürüklen - mekten kurtaracak müşterek bir bal - kan sulhü için şimdikinden' daha kuv- | vetli ve daha şümullü bir anlaşma im- kânı bulünamaz mı? Muhıttııı Bırgen Mia:Diyana :Plamtiyon- ösimli İagi- ; liz kızı dehşetli bir golf meraklısı — ve ları olurlar. Neden gayretleri bu ga -| Bilirim ki böyle bir siyaseti tanşa * Belgrad hukuk mahkemelerinden birisi bütün matbuata dedikodu mev- zuu olan bir karar vermiştir. Mesele şudur: Elyevm 102 yaşında bulunan bir ihtiyarla 75 yaşında olan karısı G0 se- nedir evlidirler. Fakat son zamanlarda ayrılmağa karar vermişlerdir. Mahke- me her iki tarafı dinledikten sonra, ka- rı kocanın da ayrılmak istemelerine rağmen taleblerini reddetmiştir.. Kocanın şikâyeti şudur: Ben haya- tiımi yürümekle uzatıyorum. Halbuki karım beni artık takip edemiyecek ka- dar ihtiyarladı. Yollarda tek başıma kahyorum, kendisi beni yalnız bıraktı- ğı için boşanmağa karar verdik. - Mahkeme böyle bir talebi ciddt bulmamış karınin kocayı her yerde ta- kibe mecbur olmadığını ileri sürerek 60 senelik bir yuvayı yıkamıyacağını söylemiştir. Japonyada — mağazalarda satılan karı ve kocalar Japonyada büyük mağazalarda bi - rer de nikâh şubesi vardır. Evet o ma- gazalardan insan Aayakkabı, çorab, gömlek aldığı gibi karı, koca da alabi- İir. 'Memurun . önünde durursunuz... Ben bir.karı istiyorum dersiniz; - size hemen kataloğlar çıkarır, kızların ren- gini, boyunu, kilosunu gösterir, ve ad- resini verir. Siz de gider kızla evlenir- siniz, Japonlar, bu dükkânlardaki tav-auüt işinden fevkalâde memnunmuşlar, Zi- ra bu bürolar senede 42 bin çiftin ev - lenmesini temin. ediyormuş. Mirasını güvercinlere terkeden adam Macaristanda' yaşıyan zengin bir a: dam güvercinleri çok severmiş. Her gün güvercinlerin bulunduğu belediye meydanına gider, yaninda goturdugu darıları güvercinlere serpermiş. Zengin adam epey yaşlı imiş, niha- yet ölmüş. O öldükten sonra vasiyet- namesi açılmış, bu vasiyetnamede zen- ginin bütün servetini ıguveı'cmlere ter- kettıgı okunmuı,ıtur memleketleri ve buralarda yaşıyan in-! İSTER INAN Komşu memleketlerden Himanımıza münhasıran balık ahv gölürmek maksadile 9 vapur geldi, fakat İstanbulda almıp götürülecek kadar balık yoktu. O zaman vapurla - İSTER. İNAN İSTER Iıxuıuxınıuııı rını kaptanları öğrendiler ki İstanbul tabiimek için havaların soğumasını ve - rın sürü halinde boğaza girmelerini bekîemektedırlâr. İSTER İNANMA! ri balık tu- soğuyunca balıkla- Sozun Kısası — n SI İç ve dış eçenlerde, Sahaflardan geçiyol : ken, bir dükkânin camekânın * da gözüme, çok musanna bir cilt kitâğ ilişti. 4 Benim nazarı dikkatimi çeken, kitâ” tulmuş bir Türk san'atkârının elınd ü çıkma, çok zarif, çok cazip Bir kap.. — İçine bakmadan, kitabı pazarlık elt aldım. piri bir daha, uzun uzun, doya doya seyretmek, onü gözlerimle ve ellerimle hakikaten nefisti ve iyi muhafaza edil besk motifler vardı. Cildin kenarından dizlanmıştı. İç tarafında, lâcivert zemili üzerine ebrülü bir kâğıt yapışıktı.. Bu kapağın kuşattığı esere de: «Bir bakayım!» dedim. Şöyle böyle bir tahk yazı... Yer yer lekelenmiş parşömen sa- hifeler.. Heyeti mecmuası bir rüya tâ- birnamesi! siniz!. Tamamile indi, hiç bir ilmi ve fenni esasa istinat etmiyen bir takım bunak kocakarı veya üfürükçü yâve - leri. Cilde emek veren san'atkâra acıdım. Ben böyle bir kabın içerisinde hiç de- ğilse Hayyamın Rübailerini, Hafızın Divanını, Fuzulinin Leylâ ile Mecnu- nunu umuyordum. Çıka çıka, kim bilir hangi ma'tuh yo- kandırmağa, muhakemeleri zehirleme- ğe vasıta olarak kullandığı bir maska- ralık çıkmıştı. İlk duygum derin bir teessüf oldu. Şu kitap sâyesinde ömrümde bir 'defa daha sukutu hayale uğramıştıim. Fakat sonra düşündüm: Bu nefis cilt ile bunun ihtiva ettiği hezeyan a - di. Böyle, içi dışına uymıyan, harici fazlı kemal — manzarasına — raâmen dünyanın erç leim mahlüku olan in - sanlara hayatta sanki hiç mi rastlamı - AA Biliyor musunuz ? 1 — Napolyon Elbe adasına kaç yıl evvel nefyedilmiştir 2 — Gramofon icadedildiği zaman Fran- sız ilim akademisinde nasıl bir tesir yap « mıştır?, 3 — Ruhun, öldükten sonra bilâistisna her lerdir?, 4 — (Berberi) denilen Ârablar hangi top- raklarda yaşarlar?. (Cevabları yarın) * (Dünkü Suallerin Cevabları) 1 — Meşhur Fransız ihtilâlcisi Robespierre: siyasi hayata atılmadan evvel avukatlık ya- pardı. Müteâkiben ihtilâlden sonra kurulan atarak bütün iktidarı eline almıştır. açan ve Türkiyeye kaçan Macar Kralı Ra « koçi'dir. Kendisi Osmanlılara sığındıktan sonra hürmet görmüş, Tekirdağda senelerce ikamesine müsaade edilmiştir. ; 3 — Süveyş kanalını 67 yıl evvel Fransız mühendislerinden Ferdinand de Lesseps' açs mıştır. - Sudan başka bir şey içmiyenlerin kabinesi Fransız gazeteleri İsveç — kabinesi İlhakkında bu tabiri kullanmaktadırlar: AFıfbakıka İsveç kabinesinde bulunan, hariciye, maliye, ticaret ve nakliye na- — zırları şimdiye kadar ağızlarına alkol İ manları cemiyetinin fa'al âzalarıdır. ( Haa ü Y M di G z bın kabı olmuştu. Kim bilir hangi un _'İ;( tim ve ikrarından hicap duyacağımı âdeta bedava denecek bir fiata sa'ııl1 Akşam, evde, ele geçirdiğim kele * okşamak istedim; paketi açtım. "L* n..şti. Koyu pelesenk renginde meşinilt üzerinde, altın yaldızla işlenmiş ara * — ince bir - zırh geçirilmiş ve bu da yal- | Amma, ne saçma! Tasavvur edemez- bazın hem kendini, hem de başkalarını — rasındaki aykırilık yeni bir şey değil- — mahiüka intikal edeceğini iddia edenler mm— | 2 — Avüsturyaya karşı isyan ederek harh | :| Ü Hj ilk meclise âza olmuş, Danton'u mevkiinden - İ || koymamışlardır. Bunlardan başka iki' ;1 nazır da Yeşil Salib'in yani içki düşe 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: