Dünyada spora niçin veriliyor ? ehemmiyet İnsanlığın mücadele ateş dürmek lâzımdır. Spor bi söndürmek suretiyle Yazan: Bütün dünyada spora gösterilen alâ ka başdöndürücü bir hızla artıyor. H gün dünyanın her tarafında kırılamı - yacak zannedilen rekorlar kırılıyor. İn- Banlar bir hamlede (8) metre atlıyor. yse 10 saniyede ko- - Bu büyük pa ve —Amerika:; gazete metmualarında daha bariz bir şı görülmektedir. Meselâ gün — oluyor ki| Fransanın 2,5 milyandan - fazla (Pari - Soir) 8 sahi üç sahifesini spora ayımı man, İngiliz, İtalyan, hattâ Yı Yunan, Bulgar gazetelerinin bir çoğ da günde bir kaç sahifelerini tamamile spora ayırırlar, Bunun sebebi barile mücadeleye, kavgaya me' dirler, Küçük çocuklar bu ihtiya biribirlerile sık, sık kavga ederek gös- terirler. Fakat insanlar büyüdükçe bu hevesleri yaşamak duygusile omuz, muza olarak yükselir, ve küvvetleni i Yalnız şüphe yok ki bunların şekilleri de değişir. Yumruk rekabeti yavaş ya- vaş iş ve hattâ aşk rekabetlerine filâ dökülür. Eski insanlarda bu duy; timafleşmiş ve harp döğüşmesi şek ne dökülmüştür. İskenderin peşine or- dular takarak Makedonyadan Hindis - tanı fethetmeğe, Sezarın bütün dün - yayı avucu içine almağa kalkması, At- tilânın Azyadan koparak Fransanın gö- beğine kadar ilerlemesi hep bu harp, daha doğrusu müşerileşen mücadele * Selim Tezcan |bir felâket olduğ , | kaddes mücadele ateşi sönmedi. Me - yerlerini sür'atle cemiyet | yapılmağa başlandı. M: AUAT ” ini spor sahalarında sön- riken enerji ve ihtirasları sülha hızmet edebilir miştir Fakat insanlar medenileştikçe harbi ü ne kadar fena, ne kadar kilde insanlar med met düyguları da arttı. Bu süretle bu- gün bir milletin mecbur olmadığı tak- dirde harp açması bir barbarlık, bir . Halbuki ö - gençliğin - insanlığın mu- deniyetin ilerlemesi bu ihtiyacı söndü di. Bilâkis daha fazla alevlen bu arzulara cevap vermek üze- ük bir saha keşfedildi. Spor: Şüp- O sanlar eskiden spor yapar- lardı. Fakat bu & bugünkü gibi ge- niş bir halde değildi. Bu saha da çok nül etti. Teklerin sporları porlarına 1 müsabakalar Fransa, Ale çabuk tekâ terkettiler. Uluslar Irak istiklâle nasıl kavuştu ** Umumi Harbin neticesinde İngiliz mandası altına girmiş olan Irak- hlar, hür yaşamağa ve kendi mukadderatlarına kendileri hâkim olmağa azmetmişlerdi. Irakta İs- tiklâh müjdeleyen ilk kurşun 930 Haziran 1920 de patladı Umumi hartlin neticesinde — İngiliz mandası altına girmiş olan Traklılar, mağa, kendi mukadderatıma hâkim olmağa aznietmiş her et gibi son derece müteessir idiler. Irakta, Irak istiklâlini müjdeliyen ilk ayaklanma kurşunu, 30 haziran 1920 de patladı. Ve bu mücadele İngiliz fevkalâde ko- miseri Vilsonun azledilmesine ve İn - gilterenin istiklâl âşığı Iraklılarla hür- riyetleri için müzakereye girişmeği ka- bul edinciye kadar durmadı. Vilsonun yerine tayin edilen yeni İn- giliz fevkalâde komiseri Koks vazife i. |başına gelir gelmez İrakın ileri gelen eşrafını toplıyarak vaziyeti görüştü. Ve 27 teşrinlevvel 1920 de Abdürrah- man Geylâninin riyasetinde milliyet - perverlerden müteşekkil bir muvakkat , Irak hükümeti kuruldu. İhtilâl altı ay sürmüş ve altı ay ne- manya futbol müsa sı bir Fransa, Almanya harbi kadar içtimat vicdanı) , mücadele hırsını do - yabilir. İngiltere gibi, İ-) memleketler çok! diler. Bu arada hâ-/ rlanan cenubi A - mıyan ayni cinsten komşuları ÂArjan - tinliler dünyanın en kuvvetli futbol, S eBiM n takımına malik olduklarını isbat etti-) > ler, Bir çok Avrupa memleketleri spor ve! gençlik teşkilâtına görülmemiş derecede ! kıymet ve yer vermeğe başladılar, Hat-! tü bu arada Almanyada Hitler yerini, sırf bu spor ve gençlik teşkilâtları yü - | duygularinın muhassalasıdır. Bu mü- cadele ihtiyacı ayni zamanda, beşeri - yetin içinde yanan mukaddes bir alev- dir, İnsanlar bu duygularını kaybettik - leri zaman ölüme mahküm olacaklar- dır, Meselâ bir kedi yavrusu küçük ve genç iken ne kadar çeviktir. Ne ka - dar kavga etmek, oynamak ister. Hal- buki ihtiyarladıktan sonra karaya otur- muş bir vapur gibi bir türlü yerinden kımıldamak istemez. Bu atalet ölüme işarettir. Nitekim Bizans zevk ve sa- faya daldıktan, yani mücadele kabi - liyetini kaybettikten sonra sukut et - zünden kazanmıştır denilebilir. Ayni şekilde içlerinde mücadele ateşi kuvvetli olan Türkler de spor sahasm- da fevkalâde neticelet aldılar. Kuvvet- lerini, maharetlerini Avrupada atalar sözü haline getirdiler. Bütün hayatları müdderince kolları bükülmemiş ve bü- tün dünya güreşçilerini matetmiş ya - man pehlivanlar yetiştirdiler. Şimdi Türk gençliği kara ve deniz sporları - nın her sahasında iİleri gitmek için var kuvvetlerile çalışmak istiyor. Ancak bu hususta daha pek geri olduğumuzu, bir çok noksanlarımız bulunduğunu u- nutmıyalım. Hastalığı teşhis onun te - davisini kolaylaştırır. GÖNÜL İSLERİ! Denizli hastanesinde Görülen Bir genç kız ! Denizliden «H.E» rumuzile uzun bir mektup aldım. Bunu yazan oku- yucumun derdi büyük amma üç beş Gatırla hülâsa edilebilir. Diyor ki: «Tarihten 6 ay kadar evvel bir zi- yaret için Denizli hastanesine git - Miştim. Bir genç kız gördüm, Tanış- tık, zamanla seviştik, konuşuyorduk. Münasebetimiz dar muhitte çabuk duyuldu, evlenmiye karar - verdik, Kızı ağabeyinden istedim. Müte Mayildi, fakat o sırada kendisi de ni- Şanlı bulunuyordu. Nişanlısma sor: Mmuş, fena bir fikir almış, kız karde- şini bana vermekten vaz geçti. Bu- nun sebebi malüm: Hakkımda fena fikir veren kız bence malümdur ve #ğlebi ihtimal beni aile içinde gör - Mek istememiştir. Şimdi ne yapa - yım?» * Hakikat acaba gerçeklten bu oku- yucumun gördüğü gibi midir? Fikir edinmek için Kkarşı tarafı da dinle - mek lâzım. Okuyucumun aleyhinde mütalea beyan eden kız ile arada ne geçmiştir? Ne şekilde bir münascbet vardı? Bu münasebet kızda ne te - sir bıraktı? Bütün bunları bilmeden evvel yapılacak bir tavsiye mektubu yazan gencin de, almak istediği kı - zın da aleyhinde bir netice verebi - lir. Bundan çekiniyorum. ... Ankaradan imzasız hir mektup al. dım; aynen aşağıya yazıyorum. «l9 yaşlarında bir genç kızım. Tahsilim ortadır. Bir dairede çalışıyorum. Bir senedir bir genci seviyorum. Fakat onun da beni sevip sevmediğini kat'? olarak bilmiyorum. Yalnız bana sık sık randevu veriyor. Randevuların. da sevgi eseri gösteriyor. Fakat ev- lenmekten hiç bahsetmiyor. Ve bu bahis açılsa hemen kapatıyor. de utancımdan ısrar Ne dersiniz?» Ben edemiyorum. * Ne diyeceğim, yukarıki nasihat - lerimi okumasını tavsiveden gayri. Teyze en | : âı X Bdi | Irakın yüksek kralı Gazlülevvel ticesinde Irak istiklâlini kazanmak için ilk adımı atmıştı. Bu sırada müteveffa kral Faysal Lon- drada bulunuyardu. JIrak meselesini hal için İngilterede diplomatik temas- lara başlamıştı. Nihayet 9 mart 1921 de Kahirede Mister Çerçilin riyasetinde Irak mu - rahhaslarının dahil bulunduğu bir iç- tima yapıldı. Ve bu içtimada müstakil İrak devletinin kurulmasına ve bu devletin başına da kral Faysalın geçi- rilmesine karar verildi. Karar derhal Londrada bulunan Faysala bildirildi. Kral Faysal Londradan 31 mart 1921 de hareket ederek Kahire ve Hicazda bir çok Irak ekâbiri ile temaslarda bu- lundu ve 29 haziran 1921 de Bağda - da muvasalat etti. Faysalı — istasyonda n İrak eşraf ve zadegânı büyük bir sevinçle karşıladılar, Nihayet 11 tem- muz 1921 de vekiller meelisi Faysalm İrak kralı olarak ilân edilmesine karar verdi. Ve bu karar İngiliz fevkalâde komiserinin mürakabesi altında yapı- lan umumi bir rey toplama ile 96 97 reyle tasdik edilmiş oldu. 1921 de kral Faysal cülüs etmiş, bu suretle Irak ta tamamiyeti mülkiyesi- ne kavuşmuştu.. Trak hükümetini ilk tanıyan devlet Türkiye cumhuriyetidir. 1931 yılında Ulu Şef Atatürkün res- mi daveti üzerine kral Faysal Anka - rayı ziyaret etti. Bu fırsatla iki devlet arasında çok kuvyetli bir dostluk mua- hedesi aktedildi. 30 teşrinievyel 932 de Irak hükü - meti Cemiyeti Akvama kabul oluna - rak bütün dünyaca resmen bir devlet olarak tanınmış oldu. 1933 de kral Faysal berayi tedavi İs- viçrede bulunürken Asuriler lrak hü - kümetine karşı isyan ettiler. Bu isya- nı kral Faysalın muvakkaten yerine bıraktığı oğlu | inci Gazi bastırdı. 8 aylül 1933 de kral Faysal İsviçre- de kalb sektesinden vefat edince genç veliaht Gazi, | inci Gazi ünvanile Irak tahtına oturdu. MT şi aa Ha Avrupa gazerele- < rinden alınan ha: berlerden Habeşis» tanda İtalya ile Ha: beşler arasında mu> harebelerin yeniden başlamak üzere ol- duğu anlaşılıyor. Şimdiye kadar - Habeşistanda olup , bitenler düşünülür ve İtalyanlar — tara. fından istilâ edilen #t Ü yerlerin büyüklüğü BE gözönüne getirilirse yakında başlayacar ğ bildirilen bu çar pışmalara — Habeş mukavemet — veya mukabil — taarruz manâsına — da ler İtalya ile harp edebilirler mi? Yağmur mevsimi durmuştur; Habeş maneviyatı sarsılmıştır. Bunun için Habeşlerden ciddi mukavemet beklemek manasız olur Yazan: İhtiyat Kurmay Kaymakamı Nüzhet Karamanlıoğlu Habeş harbine ait bir intiba geleceği —için — |ten bütün muharebelerde elindeki ya- muharebe ismi vermek bile muvafık | hın kılıcı ve çıplak bağrındaki vatan aş- olamaz. Bu; olsa olsa İtalyanın Habe- şistanı; ele geçirilmemiş hiç bir yeri kalmamak şartile tamamen işgal ve is- tilâ etmesi demek olacaktır. Hatırlardadir ki İtalya hükümeti; Habeş Kralının memleketini - terke mecbur olması üzerine artık ortada bir Habeş bhükümeti kalmadığını ileriye sürmüş; (Adisababayı) da işgal ettik- ten sonra askeri harekâtın bittiğini ve Habeşistanın İtalyaya ilhakını ilân ey- lemişti. Fakat Habeş mürahbaslarının Cenevrede bu defa toplanan Milletler Cemiyetine kabul edilmesi; İtalyanın feth ve ilhakını hükümsüz bıraktı. Şimdi İtalya son ve kat'i bir hamle ile Habeşistanda bugüne kadar işgal edemediği yerleri de ele geçirerek Mil- letler Cemiyetine fi'len bir cevap ver- mek istiyor. İşte Gore mıntakasında başlamak üzere olduğu bildirilen hare- kâtı; karşılıklı bir muharebe olmaktan ziyade İtalyanın son ve kat'i hamlesi şeklinde kabul etmek - daha doğru e- lur. İtalya - Habeş harbının - başlangı- cındanberi Habeşler için çok müsait faraziye ve tahminler — yapıldı. Hattâ (Adisababanın) işgalinden sonra bile yağmur mevsiminden bilistifade Ha- beşlerin; ileriye sarkan İktalyan kuvvet- lerini her taraftan ihata ederek onları çok fena şerait içinde boğabilecekle- rine bile ihtimal verildi. Bu bahse ait Avrupada tanınmış muharrirler yazılar faraziye ve tahminler; istilâ ve tecavü- ze uğrayan bu milletin masum ve maz- lâm mevkide görülmesi; İtalyanın ise doymak bilmez bir emperyalizm hırsı ile yanıp tutuşması saik olmuştur. de- nilebilir. Habeşlinin cengâver vasıfları; ve bundan kırk sene evvel (Menelik) i- daresinde İtalyanlarla yaptıkları (A- duva) muharebesinde memleketlerini müdafaada gösterdikleri yüksek va- tanseverliğin onlara dünya efkânu- mumiyesinde — kazandırdığı — büyük sempati de bunda mühim bir âmil sa- yılabilir. Hakikaten; muharebenin ilk baş- ladığı gündenberi Habeşlinin olup bi- kından başka bir vasıtası olmamasına rağmen gösterdiği ferdi cesaret ve kahramanlık çok takdire değer. Krallarının memleketi bışakıp git- mesinden, ordularının dağılmasından, başlarındaki kumandanlarının — kendi- lerini başıboş bırakıp savuşmasından sonra bile çete grupları halinde topla- nabilen Habeşler; son yağmur mevsi- minden bilistifade - (Adisababa) nın şimal ile muvasalasını kesmek - için (Dessieye) taarruz ettiler. Hattâ (Pa- yitahta) bir kaç defa baskın yaptılar. Bütün bunlar neticesiz kaldı, İtalyan- lar için en gayrimüsait olan o yağmur mevsiminde Habeş taarruz ve teşebbü- sü müuvaffakiyetsizlikle kırıldı. Halbu- ki Habeşlerin en ziyade muvaffakiyet Ümit ve ihtimali yağmur mevsiminde olabilirdi. Şimdi artık yağmur mievsimi geç- miş, İtalyanlar için Habeşlerin dayan- dığı son (Gore) mıntakasının da iş- galine müsait zaman gelmiş bulunu- yor. Habeş - mürahaslarının — Milletler Cemiyetine kabul edilmesi Gorede bir Habeş hükümetinin mevcudiyetini ta- nıttıdiği için İtalyanlar tarafından bu mıntakanın da biran evvel işgali zaru- râ bir hal almıştır. Ayni suretle (Gore) mintakasının müdafaası ve sonuna ka- dar elde bulundurulması da- Habeşler için hayati bir ehemmiyet kazanmıştır. Son düğüm (Gore) de çözülecek Bu çarpışmalarda — muvaffakiyete esas olan maddi ve manevi elemanlar Habeşler için çok az ve müsaadesiz ol- duğu için Habeşlerin İtalyanlara bura- da da uzun zaman mukavemet edebil- meleri pek şüphelidir. Habeşlerin maddi yokluklarının derecesi; harbin daha ilk günlerinden beri anlaşılmış bulunuyor. Memleke- tin müdafaası için kabul edilen yanlış harp sistemi, sevk ve idaredeki hata ve noksan, Raslardan bir kısmının düş- mana dehalet etmeleri, imparatorun memleketten uzaklaşması şüphe yok ki Habeş maheviyatını — çok sarsmıştır. Bunun için Habeşlerden bu defa da ciddi bir mukavemet beklenemez. Me- ğer ki Habeşler bir mucize yaratabil- sinler. A, Nüzhet Karamanlıoğlu ——— —— Trakın ilk kralı müteveffa Faysal 12 |ta, hukuk fakültesi, tıbbiye, yüksek as- anat sürmüş, bu müddet zar- , medeni bir seviyeye getir- mek için bütün gayretile çalışmıştır. Oğlu | inci Gazi babasının yolunda ha- len bütün ciddiyetile yürümektedir. Bütün memleket imar edilmekte ve imaarife dehşetli ehemmiyet verilerek | mı ilk ve orta mektepler, liseler açılmak- I keri mektepleri ihdas edilmiş bulun - maktadır. 'Türkiye, dost ve kardeş bir devletin terakki yolunda kazandığı müsbet mer- haleleri alâka ve muhabbetle takip et « mekte ve genç, komşu devletin yü esini dilemektedir. R. Işin