Mehmedin j 'eni Maceraları NDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 86 — Hadi sana, yardım edeyim de,| — Onları feda edersin. beni tanı... Hani bundan üç sene ev -| — E, bari bu tarafta görülecek iş Sirkecide Kürd hamallarla kayıkcı-|onlara değer mi?.. Tar bir kavga çıkarmışlardı. — Vallahi değip, değmiyeceğini bil- — Evet.. evet... mem... Ben, bu gece bir yerde iki kişi — O kavgada, sen de vardın. ile birleşeceğiz... Birleştiğimiz yer - — Evet.. vardım. den kalkıp hep beraber bir yere gitme- — Kürdün biri, seni iyi sıkıştırmış -| mizin ne kadar ihtimali varsa; o, bir - ti. Az kalsın, bıçaklıyacaktı, leşeceğim adamlardan - birinin bizden * — Dikiş kalmıştı; gidiyordum. ayrılması da muhtemel,.. O zaman — — Seni o zaman kim kurtardı?, — |sen, yalnız kalan adamı takib edecek- — -Kayıkcı, derhal elinden kürekleri bı- | sin. oraktı. Ellerini birbirine çarptı. — Fena değil... Bu adamlar kim?.. — Hay Allah, hayir .versin.. şimdi| — Biri, senin dostlardan.. Defci İ . tanıdım , y bo?.. — Diye bağırdı. — Yok canımt.. — Tanıdın, değil mi?.. — Dikkat et, Salih.. bu akşam se - — Tanıdım.. tanıdım... Hem de, i-İnin pek çolpalığın üstünde, Az kal « yice tanidım... sın, kayıkcının nazarı dikkatini cel - — — Hah.. öyle ise, iyi.. hadi baka -|bedecektin... Evetli. Şimdi.. şu anda —. Şimdi, asıl küreklere., işimiz, bi-|beni bekleyenlerden biri, Defci İbo. raz acele... Doğru, Beşiktaşa gidece -| — Vallahi, bu âlâ... Bu kurnaz til- ğiz. ki seni tanıyamadı mı?.. ! Kayıkcının kuvvetli kolları sayesin-| — Tanımadı. Ve tanıyamaz. Çün- de, yarım saati geçmeden Beşiktaş is - |kü, bu herifle ilk defa olarak Bahçe - — kelesine gelmişlerdi. kapı karakolunun bodrumunda karşı- İskeleye yanaşmadan evvel Gâvur |laştım. Tabitdir ki o karanlık bodrum- Mehmet kayıkcıyı durdurmuş, şu tali-|da çok ihtiyatlı bulunarak yüzümü o- Mati vermişti: na pek az göstermeye çalıştım... O za- — Bak İbrahim!. Şimdi iskeleye ben |man beni Karadenizli bir Türk olarak — çıkmıyacağım, sen çıkacaksın. tanımıştı, Bu sefer de, hâlis Samatyalı — Pekâlâ.. sonra?. balıket bir Rum olarak karşısına çık - — Doğruca karakola gideceksin. |tım. Rumca konuşuyorum. Sesimi de Kayıkcı, kulağını kaşıdı: iyice değiştiriyorum. Ve böylece de se- — Karakollarla pek aram hoş değil-|nin o kurnaz tilkiyi aldatabiliyorum... / dir amma.. hadi ne ise.. hatırın için gi-| Tabitd'r ki, bunlar, ehemmyetsiz şey- deyim... Kayakolda ne yapacağım? — |ler. Şimdi, bunları bırakalım. Asıl ya- —| — Karakolda, Salih efendi isminde|pılacak işler hakkında konuşalım, — bir memur vardır. Onu bulacaksın...| — Konuşalım. — Kendisi, iri yarı bir adamdır. Onun| — Fakat, konuşacağımız şeyler — kulağına eğileceksin. Kayıkta birisi|hakkında — sana iyi bir fikir verebil - — beküyor. Seni görmek istiyor; diye -İmek için evvelâ; birbirimizden ayrıl « — ceksin. dığımız dakikadansitibaren geçen şey- — O, şimdi karakolda bulunur mu? |leri sana anlatayım. — Tam, karakolda bulunacağı za-| — Çok iyi olur. —mandır. Gâvur Mehmet, Anemas zindanla- — Başüstüne. rının altından denize kadar uzıyan o Kayıkcı, kayığı iskeleye yanaştır -|korkunç kanaldan Ayvansaray sahili- miş; dışarı atlamıştı. ne çıktıkları gecenirt sabahı, Ayvan- Aradan beş dakika -geçmeden ya -|sarayda arkadaşlarından ayrılarak E- — nında (Eşekci Salih) olduğu halde, |şekci Salihle bir sandala binmiş.. Ga- kayıkcı gelmişti. k lataya gelmiş.. Aziziye karakolunun Eşekci Salih, o kadar metin bir za «|arkasındaki iskeleye çıktıktan sonra E- — bita memurü - olduğu halde, Gâvur|şekci Salihden ayrılarak onu bir daha — Mehmedi kayıkta görür görmez, irade- | görmemişti. — sini kaybetmiş.. büyük bir telâş ile ka-| — İşte şimdi Gâvur Mehmet, o günden — yağa atlıyarak: sonra başından geçen şeyleri birer bi- — Aşkolsun, Mehmet. Burada ne|rer Eşekci Salihe naklederek, birbirinin — âşin var?.. Beşiktaş toprağına ayak bas- | içine girmiş olan işler hakkında ona u- — Mamak, için hakkında kat'? iraedi se-| mumi bir fikir vermişti. — niye olduğunu bilmiyor musun. Yok -| Bu uzun konuşma esnasında da, sa, başımızı derde mi sokacaksın? artık ortalık epeyce kararmaya başla- Demişti. mış; kayık da (Fener) iskelesi önleri- Gâvur Mehmet, kayıkcıya: ne gelmişti. — — Çek bakalım İbrahim.. şöyle E -| © zaman Gâvur Mehmet - sözünü — yüpsultana doğru.. bir hava alalım. — (kesmiş; başını kayıkcıya çevirerek: — Dedikten sonra, Eşekci Salihin ku-| —— Jbçahim!.. Ortalık kararıyor. Va- /— lağıma eğilmiş; büyük bir şükünetle, (Çit geç. Eyübe kadar gidersek, saat bi- — Şü cevabi vermişti: ri bulacak. Dönüşte belki, seni de kol — — Hakkın var, azizim. Lâkin ben, | sandalları çevirirler... Biz; şuradaki “ne iradei seniyenin hududunu tecavüz | meyhanelerin birinde, bir iki tane ça- |edecek, ne de sizin elinize geçecek ka-|kacağız. Sonra, karadan gideceğiz. Bi- — dar budala değilim... Benim, Beşik -İzi şu iskeleye çıkat. Sen de, vaktinde taş — toprağına ayak — basmam; |dön. — iyasak. Ben de, bu yasağı bozmadım.| — Demişti, Karaya, ayak basmadım. Denizde bek- ek sana haber yolladım. — Bu cevab, Eşekci Salihin hoşuna gitmişti. Bir hayli güldükten sonra: ü * Gâvur Mehmet, koltuğunun altın - daki paketlerle o karanlık mahzene so- kulduğu zaman, gene o peltek Rum- — — Ulan, Mehmett!. Bazan, Acem |a ile: , İzzet (1) gibi lâf söylersin. — Hey.. arkadaşlar!. Burada mısı- Diye mukabele etmişti. nız).. Gâvur Mehmet, boş yete vâkit ge-| Diye seslenmişti. p. â'irm'ck'î!temiyeıel derhal maksada gi- (Arkası vl;).- — Tişmişti. PASİTN ÜND Beşiktaş DİKİŞ YURDU Tahsili en yüksek biçki mekte- bidir. Kayıd devam ediyor. El- işleri sergisi 7 İlk Teşrine ka- dar umuma açıktır. Akaretler 87 No. Telefon: 43687 — Saliht.. Seni niye çağırttım, bi Tiyor musun?.. — Yoocosok. — © — Bu gece seni biraz yoracağım. —© — İyi amma, bu gece karakolda be- — nim bir kaç işim vardı. — (1) Çâcem İzzet), o devrin meşhur Avukatlarından biri idi. Bilhassa avam — ve zahila memurları arasında büyük ir şölirete malikti. lağkaa ea İttihatçılar Devrinde ' D Ç ” MUHALEFET *7i Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? Son Posta'nın slyast tefrikesı * E -İi0o- Yazanı Ziya Şekir Muhalif gazetelerin serptiği tohumlar, muhtelif şekillerde filizlerini göstermişlerdi. Murat Beyle tevkif edilen Nazif, Sururi ve Uryani zade Cemil Molla hakkında tahkihat devam ederken, bir başka vak'a zuhur etmişti İttihatcılar, bunları da Murad bey- mir den bilmişler: — Şahsına ehemmiyet verdirmek.. ve milletin şefkat ve merhametini cel-|taburlarına emir verilmişti. betmek için, Murad bey bu yaftaları Artık o zaman; askerliğin demir gi-(nüne sirayet, etmiş.. oradan da yıldır bi sarsılmıyan kanunu tatbik edilmiş; 'rım sür'atile karşıyakaya aksetmişti. bunları itaata mecbur etmek için avcı|Netice malüm... Gelelim, kaçakcılara.. bu iki serseri, Âsiler, kendilerine son defa olarak |bir çiban başı koparmak için ortalığı adamlarına yapıştırtmıştır. verilen emre de itaat göstermedikleri |birbirine katmışlar; koskoca zabıta Demişlerdi. Bir çok kimseler de: |için arada bir müsademe başgöster - |kuvvetini yerinden oynatmışlar.. hat- — Eğer ittihatcılar Murad beyi öl-|miş.. üç neferin maktül düşmesi ve ü-İtâ, zaptiye nazırı Samişpaşayı bile, çar- dürmek. isteseler, her halde böyle ilânçünün de yaralanması üzerine, diğer - 'şıya gelerek vaziyete bizzat müdaha - etmezler. leri, derhal silâhlarını teslim etmişler - (leye mecbur bırakmışlardı. Diye, ittihatcılara hak vermişler «|di. Artık halkın, hükümete zerre ka - n Bu kanlı vak'anın neticesi, muhte -|dar emniyeti kalmamıştı. Ve kalma - Kf tesirler husule getirmişti. makta da hakkı vardı. Çünkü; (Mem-| 1 — Neşrutiyete ve ittihatcılara|lekette muazzam bir inkılâp oldu.) di- muhalif olanlar, yaptıkları bu mel'anet| ye barbar bağırılmasına rağmen Hıl ve müfsidetle, böyle bir faciaya sebe-|hâlâ hükümeti idare edenler, - sadrâ - biyet vermişlerdi. zamından, zaptiye neferine kadar - .. 2 — (Âmirleririe itaat) gibi en şe-İki memurlardı. yaya gitmişti. refli ve faziletli bir meziyetle dünya -| — Babiâli, yerinde idi. Nazırların san- Fakat; Murad beyin çıkıp gitmesi-|nın her tarafında şöhret kazanmış olan | dalyeleri, - hiç olmazsa yenilik olsun le, hâdisatın arkası kesilmemişti. Mu-|Türk askerini yanlış bir yola sürükle-|diye - yerlerini bile değiştirmemişti. halif gazetelerin serptiği — tohumlar, İmişlerdi. (Ankazı istibdad) diye, Bekir ağa bö - muhtelif şekillerde filizlerini göster -| 3 — (Memleketi düşmandan koru-|lüğüne doldurulanların heyeti mec « mişlerdi. Murad beyle beraber tevkif e-|mak) tan başka hiç bir vazifesi olmi-| muası ise, ancak ve ancak (151) kişi- dilen (Nazif Sururi) ve (Uryanizade|yan asker arasına, bugünden itibaren | den ibaretti... Demek ki, Abdülhuamid Cemil Molla); memleketin dahili em-|bir (siyaset dedikodusu) sokarak or -| devrinin bütün seyyiâtını ancak ve an- niyet ve asâyişini tehdid eden tahrikâ-|duya çok büyük bir fenalık etmişler -|cak bu (151) kişi idare ve idame et - tın âmilleri olmakla itham edilmekte -| di. miş; ve (38 milyon halk) da, bu (151 lerdi. İttihatcıların buradaki başlıca hata- İ kişi) karşısında tiril tiril titremişti. Bunlar hakkındaki tahkikat devam|ları, bu işe (avcı taburları) nı karıştır- (Arkası var) ederken, - şimdiye kadar vukua gelen | maları idi. Esasen âsilerin bu hareket- aT hâdiselerden bambaşka - bir vak'a zu-|lerini aklı başında olan arkadaşların - hur etmiş; ve çok acı bir netice ver »|dan hiç biri kabul etmemiş ve onların l Muhakkak olan bir şey varsa; artık © da, Murad beyin (mânevi ölümü) ne hükmedilmiş olması idi. Nitekim, Mu- rad bey de bunu hissetmiş; hükümete müracaat ederek memleket haricine çıkmak için izin istemiş; çıkıp Roman- lar F rm ee nn A Bir Doktorun mişti. hareketlerine iştirâk — eylememişlerdi. | Günlük Perşembe Meşrutiyet — tarihinde — (Taşkısla| Buna binâen, İstanbulda bulunan ta -| Notlarından (') vak'ası) namını alan bu hâdise, hiç bir|burların hangisi olursa olsun, bunların ciddi sebeb ve bahaneye müstenid de-| üzerine sevkedilse; hiç şüphesiz ki ay- ğildi... Ve bu da, gene ittihatcıların ha-|ni netiçe elde edilebilirdi. — tası yüzünden vukua gelmişti. Halbuki avcı taburlarının, daha he- İttihatcılar; Rumeliden getirttikleri (nüz çarıklarının tozlarile bu işe karış- iki tabur (avcı) askerinin, her derde|maları halk ve bilhassa avam üzerinde devâ olabileçeğini zannederek, - bir'çok fena bir tesir husule getirmiş, itti- türlü emniyet edemedikleri - ikinci fır-|hatcılar aleyhinde yeniden bir kanın askerlerini birer bahane ile İs -!dedikodulara sebebiyet vermişti. tanbuldan uzaklaştırmak istemişlerdi.| Nitekim, aradan iki gün geçmeden |Buna binâen, Taşkışlada bulunan ikin-| mühim bir hâdise daha zuhur etmiş - |ci fırka efradından iki tabur askerin|ti... O gün, Kapalıçarşının en kalaba- (Cidde) ye sevkine karar vermişler -|lık bir zamanında, sırtlarında çuvallar di. bulunan, bellerinde koca Karadağ ta- Fakat bunu haber alan fesadcılar, |bancaları sallanan üç dört kişi çarşıya derhal bu askerlerden bazılarının da-| girmişler.. kuyumçular çarşısının köşe- marlarına girmişler: sinde çuvalları indirmişler. İçlerinden — Sizi, (Yemen) e sürgün ediyor-| çıkardıkları birer ikişer okkalık kaçak lar. Artık, evinize barkınıza hasret ka«|tütünleri güzelce teşhir etmişler.. ta- lacaksınız; Yemen çöllerinde mahvo -| mamile pervasız bir vaziyetle alış, ve- lacaksınız. İsyan edin. Gitmeyin, Şim-|rişe girişmişlerdi. di, hürriyet var. Bunu haber alan polisler gelmişler, Diye, tahrikâta girişmişlerdi. Biraz|tütünleri müsadere etmek istemiş - akıllı ve zeki olan efrad buna inanmak İlerdi. O zaman o herifler, Karadağ ta- istememişlerdi. Tamamile sâf ve cahil|bancalarını çekmiş’er: derhal müda - bir zümre ise, bu müfsidane tahrikâta | faa vaziyeti almışlar: kanıvermişlerdi. »— Bize müdahaleye ne hakkınız Teşrinievvelin 16 nci günü, iki ta-| var?.. Meşrutiyet sadece Ahmede, bura hazırlık emri gelmişti. Tahrikâta | Mehmede gelmedi yp. Biz de, bu mem- kananlardan, seksen nefer, derhal kışla |leketin evlâdıyız... Bizim mahallede- avlusuna silâh çatarak: ki çamaşırçı Eminenin oğlu Sidikli — Terhis tezkeremizi isteriz. Baş-| Abdi.. cemiyete âza oldu diye, 300 ku- ka bir yere gitmeyiz. ruş aylığa geçirildi. Üç sene evvel rüş- Demisler; ve diğer arkadaşlarını da| vet aldı diye muhtarlıktan çıkarılan bu çirkin harekete sürüklemek iste -|Sarsak Receb, tekrar muhtarlığa ge. - |mişlerdi. tirildi;. (ben, cemiyettenim!..) diye, Bunlara, hiç kimse iştirâk etmemiş-| mahallenin başıng belâ kesildi... Ce- ti. Ve kendilerinin bir takım softalar| miyetten olanlara şapur şupur da; bize ve müngfıklar tarafından iğfal edil -|yarabbi şükür mü? Hırsızlık etmiyo- dikleri anlaşıldığı için, askerlik şeref|ruz, dolandırıcılık etmiyoruz. Canı -» ve kiymetini haleldar edecek olan bu| mızı dişimize takarak ekmek parası hareketten vazgeçmeleri hakkında bir|kazanıyoruz. Üzerimize gelmeyin, hayli nasihât verilmişti. Fakat, fikirle-|alimallah, yıkarız. Hem siz bize az|| ri tamamen zehirlenmiş olan bu bed -| gelirsiniz. Gidin de, avcı taburlarını || bahtlar, verilen nasihatları dinleme -| gönderin. mişlerdi. Diye, bağırmaya başlamışlardı. Saflığın ve cehaletin derecesini şun-| — Ortalık, karışmıştı. Dükkânlar, bir dan anlamalıdır ki; bunlar ,tam üç günlanda — kapanmıştı. Halk - birbirlerini üç gece avludaki silâh çatısının başın-|ezerek kaçmaya başlamıştı. dan ayrılmamışlar, orada öylece ter -| — Kaçın!. his tezkeresi beklemişlerdi. Artık ü -| — Bu bir tek söz, matlüb olan tesiri çüncü gün, gene kim bilir kimlerin teş-İhusule getirmişti. Mahmud paşa cad- vikile, mütecavizâne bir harekete geç-|desinde başlıyan korkunç panik, Sul- mişlerdi. tanhamamına, Bahçekapıya, Eminö - Sık sık nezle Olmamak için Kendinizi soğuğa alıştırmanız lâzımdır. Bunun için de sağuk duşlar yapmalısı «nız. Fakat bu da birdenbire olmaz. Evvelâ yazdan deniz banyoları ve sonbaharda ilık duşlar ile vücudü alıştırdıktan son- ra soğuk duşlara başlanılır. Buna alıştıktan sonra insanlar — kolay kolay rüzgürdan, cereyanlardan kork « maz. Ve bıpnun noeticesi olarak — mezle, bronşit ve salre gibi hastalıklara tutul- (*) Bu notları kesip saklayınız, ya - * Son Posta * İstanbul Gelir ve Para BORSASI 30 -9 .1036 Türk Devlet Borçları Lira Lira ©, 1AT.B. I 2235 (| 96 8 Hazine B. 4600 &, 14'T. B IZ 20,10 | Dahili istikras 95,75 ©o 15'T. B. I7100,00 İ