K Son Posta'nın tarihi tefrikası Bunu alaylı alaylı söylemişti Mansur merakla sordu: — Tutulacak yolun birini anladık Gemiye arkadaşlarımızı orada kurtarmağa çalışacağız. Bu kor- kulu bir yol.:. Bir de ötekini anliya hm, gireceğiz ve Bunu kabul ederim. Bunun için rum. O da 'a yolunda ben ikinci yolu tutmak İspanyol gemisini Valansiy yak. — Çok iyi olur. Yüzde yüz kazanı amak... Tız — Haer il; yolu birden tutarsak? Ne gibi?.. Ben İspanyol gemisine girerim. Siz de kadırgaya döner yolumuzu ke - sersiniz. Mansurun baktşlarında bir karaltı oldu. Nedense bu işi çok korkulu bulu -| yar ve yapılmasını istemiyordu. | Yollarının üstündeki lokantaya gir- diler, İlyasla Yakub iştihah iştihalı yi- yorlardı. Fakat Mansur böyle değildi. ! Sandalyesinde geriye doğru yaelin - mış ve külak kabartıyordu. İlyas oraya bakınca iki genç papaz gördü. Hem yemek yiyorlar, hem de yavaş sesle konuşuyorl İlyas Mansura: — Ne var? Diye sorar gibi bir jest yaptı ve gö- zünü kırptı. Mansur parmağını dudağına götürdü. ve yemeğini yemeğe başladı. Papazlar biraz sonra gidince : — Yarın Kardinal Merkandonun ve- isliğinde büyük âyin yapılacakmış Dedi. Mansurun bir türlü öcünü daba san- raya bırakmak istemediği anlaşılıyor- du. Şimdi İlyâs şunlarr söylüyordu: — Beni dinle. Siz şimdi hemen ka- .dırgaya dönün. Mademki İspanyol ge- misi yola çıkacaktır, onu her halde ya- kalarsınız. Yakalayınca da yoldaşları | kurtarmak pek kolaydır. — Anladık. Bu fikir bence de iyidir. Fakat sen gelmiyor musun? — Ben kalmaliyım. * Merkando'yu her zaman görmek mümkün değildir. Yarin ona kolaylıkla — yaklaşabilirim. Yarın intikamımı alahileceğimi göz - lerimle görüyor gibiyim, O kadar ina- nıyorüm. Bu fırsatı kaçırmamalıyım. — Peki, sonra ne yapacaksın? - İspanyolları hakladıktan buralara gelirsiniz. Ben bir sandal bu- | lur açılırım ve kavuşuruz. | sonra | Mansurun bu seferki söz söyleyişi o kadar candan idi ki İlyas bunu kebul etmeyi bir arkadaşlık borcu bildi. Za- ten onun dediklerine hak da veriyor - du. Koca Ali İspanyol gemisini tam zamanında yakalıyamazsa? Don Al - fonso veya Garsiya, İlyası ancak on bir yıl önce bir iki defa, o da harb esna sında görmüşlerdi. Tanımaları ihtimali pek zayıftı ama büsbütün yok değil - di. İlyas kadırgaya dönmek - kararını verdi ve Mansuru da beraber götürmek için zorladı. Mansur, İlyası nasıl tehli- kede görüyorsa, İlyas da Mansuru öy» le görüyordu. Şehirden çıktılar. Mansurla öpüştüler. Her ikisinin de gözleri yaşarmıştı. * Mansurun son sözleri şu oldu: — Belki bir daha görüşemeyiz. Hak. kını helâl et! İlyas onun sırtını okşadı: — Benim sende ne hakkım var ki... Sen bir yiğit yoldaşamı:. sağlığını di'- lerim. Zira senin yerini kimse doldura- maz. Sen benim yolkdaşım değil, kar- deşimsin. Elbet gene bulaşacağız. Gö- zünü dört aç ve kendini kolla! — Kim bilir.,, Belki dönmek kıs - met olmaz diye söylüyorum. İnsallah gene kavuşuruz. — Allaha ısmarladık |doğru bu taraflara geliriz. Seni enginde ;bulamazsak, şehre girer, ararım. Şehir- SON POSIA Kıhrımanlık, nşk hoyecın ve macera ORSANIN KIZI Yazan : Kadircan Kaflı Numara : 81 Jyet İlyas Reisden Barselonaya a — Biz yarın akşama kadar İspanyol basmıyacağına dair söz almıştı. gemisini haklarız. Ondan sonra dos - — Selâmetle gidin. &ae den çıkarsan bizim karaya çıktığımız yerde beklersin. Çıkmazsan bugün ye- mek yediğimiz lokantada ararım. Ol - maz mı? ae B7 z KANLI ÂYİN — Sen gelme buraya... - Beni eğer| denizde bulamazsanız bir daha arama- yın, Belki dağlara kaçmak lâzım olur. Bu bahs üzerinde bir müddet çekiş- Mansur yapmak istediği işin ne ka yordü. Bunun için beraberinde gözü .ırık ve cesur bir arkadaşın bulunması |tiler G (onun için | - işi — Gelme! için büyük bir nimetti ve bu işi — Gelirim. Olmaz... Sehi ararim Diye birbirlerini zorluyorlardı. Mansuür daha inatçi Çikmış ve n hiç değilse yarı yarıya kolaylaştırırdı Fakat bunu — istemeye bakkı yoktu. (Arkası var) je A b ; Dahiliye Vekâletinden: . 1 — Ankarada Yenişehirde Vilâyetler evi arkasındaki sahanın tesviyesi ve tanzimi işi kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konmuştur. 2 — İşin muhammen keşif bedeli 7077 lira 89 kuruştur. 3 — Bu işe ait şartname ve evrak şunlardır. A — Eksiltme şartnamesi. B — Tesviyei turabiyeye ait fenni şartname. C — Keşif cedveli. D — Projedir. 4 — İstiyenler bu şartnameleri ve eyrakı bedelsiz olarak Vekâlet leva -| zım Bürosundan alabilirler. 5 — Eksiltme 28/9/936 tarihinde saat 15,30 da Vekâlet binası içinde toplanacak satınalma komisyonunca yapılacaktır. 6 — Muvakkat teminat 531 liradır. 7 — Teklif mektupları yukarıda 5 inci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Dahiliye Vekâletine getirilerek eksiltme komisyonu reisli- ğine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mek - tupları yine 5 inci maddede yazılı saate kadar reisliğe gelmiş bulunmaları | şarttır. Teklif mektuplarının dış zarfları mühür mumu ile eyice kapatılmış olmaları şarttır. Postada vaki olacak gecikmeler kabul edilmez. «837» «1199» İnhisarlar U. Müdürlüğünden: , — Şartname ve projesi mucibince 45816 lira 32 kuruş mu- hammen keşif bedelli Paşabahçe Fabirkasında yapılacak beton arme iskele ve rıhtım inşaatı kapalızarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. 2. — Eksiltme 26/1X/1936 tarihine rastlıyan Cumartesi günü saat llde Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. 3. — Muvakkat teminat (3437) Liradır. 4. — İsteklilerin, eksiltmeye girebilmeleri için ihale gününden en az iki gün evvel İnhisarlar Umum Müdürlüğü Müskirat Fabrikalar şubesine müracaat edip bu gibi rıhtım ve köprü işlerini muvaffakıyetle ptıklarına dair vesikalarını ibraz ederek ayrıca vesika almaları lâzımdır. 5. — Bu işe ait şartname ve projeler 229 kuruş mukabilinde Kabataşta Levazım ve mübayaat şubesinden hergün alınabilir. 6. — Teklife ait kapalı zarflar ihale günü en geç saat tam ona kadar adı geçen Komisyon Reisliğinde makbuz mukabilinde verilmiş olmalıdır. Kimyager alınacaktır. Askeri Fabrikalar U. Müdürl den: Ankara Civarında İstihdam edilmek üzere diplomalı Kimyager alına - caktır. İsteklilerin İstida ve vesikalarile Umum Müdürlüğe — müracaatla - .. 1 .. üğün- CILDINIZI Tehlikeden koruyunuz. Herhangi bir kremin ona Mizumu olan gıdayı verece. Kini zannediyorsanız bu tec- rübe size pek pahalıya mal olabileceğini —derhalır edi- niz. Hiçbir krem size Krem Pertev kadar sadık kalamaz. ÖREŞİKTA Ş, Si 009 ee L Ç DIKİŞ YURDU IHTiİDA Tahsili en yüksek biçki mektebidir. İsmim Limonya iken bu kere İslâm olarak Kayıt başlamıştır. Mezun talebe- | mdayet tesmiye etilm. Bunun kanunu me- lJerin dikiş sergisini mutlaka gö- ninid & B Tünür Akaredar No 87 Telafon, İ Yezinin 28 na maddesi mücibince ilân ede. rima. Hidayet (1544) 43887 İdd' tehlikeli ve büyük olduğunu bili 'ı Hıkagc Ben n fus k.ı;.,ıd mı günü gü ıddı.ı eden babam da İsa bugün tam otuz rum. Ben bu yaş göyle böyle, kıt kmm;ı' değilim; iylemiyor snda olüyo- e Kadar hep ki y gü dtiğim pa i zaman - bile bulun işim KAZAI larda cebimde bir tek " Şöyle havad n olacak, bende o talih ner h.n.ıd.ın düşer, ne de piyangodan çı - düm (ıı.u böy amma ne de olsak gi da yaşıyoruz. almak âdet olmuş. Bir gün, hem de |satanla: — Kırk bin lira, alan kazanıyor! Diye bar bar bağırıyorlardı.. Almıya niyetlendim, niyetlendim amma cebim- de tastamam yetmiş beş kuruşum var- dı. Onda bir bilet alabilmek için bir o kadar para daha lâzımdı. Düşündüm: Yarısını alırım! Dedim. Satıcılardan nına yaklaştım. Onda bir biletin yarısını da verir misin? — Veririm! Satıcı bileti keserken bir genç kız ya- nımıza geldi. Hani şöyle alıcı gözile is- ikarpinlerinin burunlarından, - şapka - sının kenarına kadar baktım. Baka - İrım ya, yaş otuz iki, serde gençlik var.. düşünür sanız; ümit dür » çıkmasın bir bilet Ben de keşide in: ryorum, günü, bilı birinin ya * Onda bir biletin yarısı ' î ENLE P L'E . Çonmm a d Yazan: İsmet Hulüsi İMSET verdim. Geriye tam bin beş yü: n kalmıştı. Cebimde r aldığım biletin yarısını a par kızın hayali müyordu. mek ve 9 Piy Genç arar yok adres ya götür ümü nasıl bıraka i memnun ederim. Hıw alay dil döktü. Ben onu göturi sem belki bir kaç bilet satamı bunun kâi ekemmiyeti yok, biletlerden birine bir * a bet edecek olursa, bileti makla yalnız. kârından değil, müj larak alacağı bir kaç yüz liradan ola - cak acak; nm fakat Kâfi, dedim, al sana iki yüz li Bin üç yüz Hram kalmıştı. Bilet tan adamla birlikte güzel genc ik, Aksiliğe bakın ki bir hafta ev den çıkmışlardı. Nereye taşındı! öğrenmek istedim, bilen yoktu Mahallede - sordum, — soruş Yalnız şunu öğrenebildim. Ev yalarını bir kamyonla çıkartmıslardı. İstanbuldaki bütün kamyon şofor konuştum ve nihayet içlerinden söyledi Ne adum, ile biri gittiklerini — bilmiyorum, |Pek te çirkin değilim; en sonunda da (erkeğim. Baktım, baktı - ğima da — hem İmemnun — oldum, İhem de - pişman! Genç kızı bilmem İbin kaç senesinde güzellik ği salardı Bin kaç k birincisi olan kız ©-| k te dö - l Jinir elime su dökmek istiy kemiyecekti a gitmedi, içim çekmedi de - | ylemiş olurum. Yok ben| Oonu kim görse haşuna giderdi yâ Bir defa güzeldi, hem de eşi bulunmaz güzellerden, sonra ne bileyim onda öy- le bir hal vardı ki hani halile insana: Ben sevilmek için adıldım. Diyordu. Genç kız da benim gibi bir yarım bilet müşterisiydi, benim aldığım bile sem değ let elimde yüzüne baktım. O da baktı bir şey söylemek istiyordum.. Ne di - yebilirdim: Şey, dedim, bayan talihiniz varsa bana da çıkar, Güldü, gülerken bir kat daha güzel olmuştu. — Sizin talihiniz diyeyim! O bileli aldı, yürüdü. Ben bileti al- dim, yürüdüm. İşte hepsi bu kadar, O gün öğleden sonra idi. Ben piyan- göyu filân tamamile unutmuştum, yal- varsa bana çıkar nı dan çıkmıyardu bir türlü | a çalışıyordum. Odanın kapısı açıldı. Gündüz kendisinden ya - rım bileti aldığım adam göründü: — Müjde? — Ne var?. — Piyango çıktı. — Piyango mu? — Bvet, kırk bin liralık ikramiye si- ze çıktı. Onda bir bilete dört bin lira düşüyor. Sizin biletiniz bunun yarısı olduğu için iki bin lira alacaksınız!, Boynunu büktü, sesini yavaşlattı: — Tabii benim de müjdemi unut - mazsınız. 'Tabli onun da müjdesini unulma - dım. Ve fena da para vermedim, İki yüz lira! Bin sekiz yüz lira kalmıştı. Bu paranın yüz elli lirasile ufak te - fek borçlarımı ödedim. Yüz elli lirasi- le de yakın eşı. dosta _ı(.ık tefek borç - Yarınki nushamızda : İNKİSAR Nakleden: Faik Bercmen bimz |vilâyet, aklımda o genç kız vardı. Aklım -|? fakat ben vapura gütü ları Karadenize giden bir Teşekkür - edip ayrılacaktım; eli « me sarıldı naat etmedi hayet yüz liraya sulh olduk. Paralar suyunu çekiyordu. Vapur a- ndan b y öğrenemedin aniz seyahatine çık- adewiz sahilinde uğramadığım uğramadığım kaza, uğramadı ğım köy kalmadı. Her uğradığım yer - de bir kaç gün kalıyor, sor turuyordum. Seyahate çıkalı altı geçmişti. En sonunra Hopaya varmış- tım. Hopaya © ç tım. tin ikinci yarımını da o aldı; yarım bi; | | yarım Bilet sat tim. — Onda bir biletin yarısı! dedim, dam bileti ortadan ikiye böldü. Tam ben parayı verip bileti alacağım zaman bir de ne göreyim. Bundan çok e bilet alırken gördüğüm ve a beri- peşisira gezdiğim, güzel genç yanımda duruyordu. Biletin öbü nlardan birinin yanın: rısını da o alacaktı. Yüzüne baktım, yüzüme baktı.. O da beni tanımıştı. Cebimden kibrit kutu- mu çıkardım.. Aldığım, bir biletin on da birinin yarısını yaktım: Güzel genç kız şaşırdı: — Niye yakıyorsunuz? Bir daha peşii laşmar-ak için! Arac ğımı bulmuştum. Fakat cebim- de piyangoda kazandığım paradan bir tek metelik bile artmamıştı. Orada konuştuk, orada anlaslık, ve evlendik.. Dünya güzelinin eline su dö- kemediği genç kız karım oldu amn ben gene parasız kaldım. Kârı koca ancak kıt kanâat yaşıya- biliyoruz. Şimdi bir tek kaç yüz, bir kaç bin lira di »yüzümüz gülse diye bekliyoruz a Bizde o talih varmı ki! z sıra aylarca do « biletimiz var.. £ Hukuk P akultesı Dekanlıgından : Fakültemiz iktısad ve içtimaiyat Enstitüsüne 50 lira ücretle alınacaktır. Yabancı dil bilmek şarttır. bir daktilo İsteklilerin bir hafta zarfında Fakülte Dekanlığına müracaat elmeleri. «1584»