12 Eylül Sn Posta'nın tariht tefrikası birlikte batacağına, yahut yanacağı - ha şüphe yoktu. ortondoyu ve askerlerini alıyordu. İspanyollar Türk gemisile olan bağ- ları kesmişlerdi. Zaten İlyas Reis te İspanyol gemi - sinde çıkacak olan yangından zarar Börmemek için leventlerini çabucak Şi çekiyor, uzaklaşmağa çalışıyor « i ” o Her iki gemide de bir kargaşalık © Yazdı. N İki gemi birbirlerinden ayrılmışlar - İlyas Reis bu sırada Jan Portondo- © Ya yardıma gelen gemiye aborda ol - | Muş, kendisi en önde olduğu halde dö- Vüşüyordu. Koca Ali Jan Portondonun gemisi « me sırıklarla dayanarak, kürek çeke - tek uzaklaşıyor, ayni zamanda levent- in tamam ep olmadıklarına bakı- Yordu. İşte Kırlı Hasan İlyas Reisin yanın- | da kılıç salkyor. Mansur onun sa - © Randa bulunuyordu. Aydınlı Durmuş © İse onun sol tarafında ve geniş göv - desile, demirden yapılmış gibi her ge i devirip atıyordu. Fakat, Uzun Veli nerede?.. Çopur İsmail de görünmüyor. Gardiyanlardan biri Koca Alinin unu tuttu: — Oraya bak.. Hasan orada kal - — Hangi Hasan?.. Ezineli Hasan genç bir İeventti. Koca Ali, gösterilen tarafa baktı. İlevendi on beş kadar — m ii elindeki kı- İç ta düştü ve kalabalıkta kayboldu. Ölmemişti. Çünkü İspanyol gemisi ğı halde oralarda onun ölüsü Yoktu. Başka bir kürekçi de yeni bir haber | Verdi: — Uzun Veliyi görüyor musunuz? Onu götürüyorlar. Esir düşmüş... Bu da doğru idi. Koca Ali Çopur İsmaili de gördü. Bunları reise söylemek ve hemen onların yardımına koşmak istedi. Fa - ri Kat biraz sonra kocaman bir bomba gi- i bi patlıyacak olan İspanyol gemisinin Mümkün olduğu kadar uzaklarına git- mek gerekti. Onları kurtarayım der- ken bütün leventleri ve gemiyi kay - « İftmek ihtimali pek çoktu. Jan Portondonun gemisinin iki ta- | Tafındaki Türk ve İspanyol gemileri Ondan yirmi otuz kulaç kadar uzaklaş- | « Mışlardı. Denize bakanlar orada bir : Aliyi, Parmaksızın Mehmedi de gör- müşlerdi. Fakat onlar — maksızın Yakup görünmüyordu. Koca Ali bunların hepsini İlyas Rei- *€ haber verdi. N — Yel b Salanmıştı. Diğerleri de ya kendilerini deniz. rd Hanlar bütü rteyi kapladı. Ça - tdılar arp ve Kika yy lüyor ve gömüldüğü yerde döne dö- Kalan bırakıyordu. Yazan i Kadircan Kefli Çünkü düşman gemisinin barut fı |nm imdadına koşuyordu. Bu sirada yo- © Sıları patlarsa İlyas Reisin de onunla|lunun üstüne gelen ve suda çırpınan İspanyol askerlerini de topluyordu. üncü bir İspanyol gemisi Jan! Mehmet te onun gibiydi. Yakup yüzerek kendi gemisine git- mek için uzaklaştı. , SON POSTA Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera KORSANIN KIZI Numara ; 69 Cevabını verdi. — Ben de az biliyorum. z İN Hikâye F Midesinde sancılar başlamıştı. Ar - tık fırçayı tutan elinin titrediğini, göz- lerinin renkleri silik gördüğünü inkâr edemiyordu. O zaman doğruldu. Paleti- ni de fırçasını da bir kenardaki masa - rın üstüne fırlattı. Sandaldakiler bu sözlerin türkçe ol.) Olduğu yerde gerindi. Küçük Ali ölümle pençeleşiyordu. |duğunu anlamışlar; — Türko Türkö... Diyerek üzerlerine yürümüşlerdi. Bir İspanyolu kurtarırlarsa sadece Esnedi. — Vay canına... hal. Diye söylendi. Dar ve pis ve bir sokak üstünde kü - Amma da acırmişım — Reise haber veririm, sizi kur «| iyilik yapmış olacaklardı. Fakat esir Ya-| çük bir pencereden dışarı bakan ar - kaladıkları takdirde mükâfat vardı. kadaşına düözğdü: tarmıya geliriz. Diyordu. Yakup uzaklaştığı sırada gemisi onların yanlarından geçiyordu. Dehizdekileri toplıyan: sandaldakiler onları da gördüler ve başları açık ve vücutları da su içinde olduğu için İs- panyol sanarak yaklaştılar. Ellerini u- zattılar, Küçük Ali ile Mehmet ellerini ver- mediler. Mehmet: — Kaçalım... Dedi. Küçük Ali: — Ben yüzme biomyorüm? # Iztırap Komisyoncuları! İstanbul mezarlıklarında, işlenmek «, mezarlıklarımızın asrileşmesini bekle- te olan bir şekavet var ki, önüne geçil meye bir asır daha katlanabiliriz, fakat mesi için, bütün emniyet kuvvetleri «| mezarlıklarımızın mizi seferber etsek yeridir, Bizleri yere vurmak için, en zayıftır. Anımızı gözleyen bu şakiler bence, dağ başlarında yol kesen müsellâh rm daha az tehlikeli değildir - er, Bilmem şu; mezarlıklara pusu ku « ran iskatcılardan bahsettiğimi anlamı» yan var mı? Ve bilmem, üfürükcülüğün, büyü « cülüğün, falcılığın cürüm sayıldığı bir zamanda, mezarlık ıskatcı meş- u bir kazanç yolu ZAN ir memize imkân görülebilir mi? Sevgisini, bir daha açılmıyacak bir çukura gömen bir insanın ıztırabın - dan komisyon alınması, mânevi bir cinayettir ki, cezasını vermekte hâlâ gecikişimizin sebebine bir türlü akıl yatıramıyorum, Ben dün, aziz bir ölünün mezarı ba- şında; ıskatcıya karşı yürekten isyanı bir defa daha duydum. Oradan dönerken koluma giren bir R arkadaş: — Sen, dedi, bilmezsin bunların iç- yüzlerini... Şu gördüğün adam, bura- ya, gelen »skatcıların elebaşısıdır. Bu? nun aleyhinde yazmakla, belki bir kari kaybedeceksin. Çünkü hazret her sa - bab, bütün İstanbul gazetelerini, kesten evvel okur: Kimler ölmüştür? Cenazeleri nere - den kaldırılacaktır, nereye gömüle - cektir? Hangisine gitmek daha kârlı o- parçasına sarılmış olan Küçük İur? Hangisi fakirdir? Bütün bu sorguların cevaplarını, yıl kendilerinden |larca sürmüş tecrübelerin verdiği ya - > 3iyade İspanyollara yakındılar. Par -Jman ihtisasla öyle mebaretle bulur ki şaşarsın! Bunlar, bugün, mekteplerimize el u- zatacak kadar ileri varmış bulunuyor-| © Geriden gelen Türk gemileri de ojlear. © Ramana kadar yetişmişler, birer İspan-| Mâsüm mektep talebelerini, mezar- lıklarda dilenmeye teşvik ederek, ve İlyas Reis aborda olduğu ikinci İs-|onların küçük avuçlarına konulan ku-| © Panyol gemisinin grandi direğine ka -|ruşlardan yüzde alarak geçinen bu a - > “dar ilerlemişti. İspanyollardan o zama- damlar, kaç biçarenin istikbaline kıy» © Ma kadar yandan çoğu ölrüş veya ya-|mışlardır, bilseniz? Yalnız ben, üç zavallı yavru biliyo- atıyorlar, yahut teslim oluyor-İrum ki (1), bu ıskatcı reisinin iğfaline kapıldıkları için mekteplerinden, âti- Jan Portondonun gemisinde iştellerinden, hattâ evlerinden, anaların - bu sırada birdenbire büyük bir)dan, babalarından, kardeşlerinden, ar-|dulsrile, heyecanile çalkarıp durmak- rd oldu. Alevler ve beyaz du -|kadaşlarından olmuşlardır. Bilmem, sönen ocaklardan, ve yıkı- kocallar taze hayatlardan yüzde yüz kâr|zı» adında bir köy vardır. Bu köye bir tekne ateşler içinde kaldı, Bir kaç da -İalarak, akşamları sandal safasına çı - sonra İspanyol gemisi sulara gö-|kan bu ıskatcı reislerinin: z a — Yaşasın ölüler!.. diye attığı nâ.jcuttur. »e Şukurlaşan beyaz köpükler ve dal-İrâları ne zamana kadar duyacağız? Ben de bilmiyorum. Ben de ayni eu-|i789 Jen Portondo yeni gemisile babası- | ah soruyorum. Ve ben diyorum ki, (Arkusı yar) Ispanyol| Beyoğlu dördüncü sum hukuk mahkeme - sinden: Jülyo, orada ne yapıyorsun? a bir gençti bu... pencereden bakmak karın Şişli halaskâr Gazi caddesi 285 numaralı |doyurmaz. Bugün çok acıktım. Git te Asri apartmanın ? numaralı dairesinde o-| bizim Cskamodan bir şeyler shver, tarmakta ve Sirkeci Sanasaryan hanının a)- | Hem de güzel şeyler olsun... tında 46 numurada Serkis Kasapyan şirketi azasından iken ölen Serkis Easapyanın te - yekesine mahkemece el konulmuştur. İlân — Fakat... — Ne var? — Para var nu diye suracaklım da... Ressamın Lirası... | tarihinden başlamak üzere alacak verecek) — Ne çabuk unuttun. Markettinin ve sair suretle alâikadarların bir sy miras- |tavanma yaptığım resim için daha dün cıların üç ay İçinde Beyoğlu dördüncü sulh |tamam bir lira almadık mı? Dün ak - hukuk mahkemesine baş vurmaları aksi tak- İşim epeyce içtik, yermek te yedik am- dirde müddetinde bâş vurmayanlar hakkında |ma gene ârtrmşiı, Ceketimin cebinde - kunanu medeninim 661569 uncu maddeleri dir. Onu veri Haydi sen hemen git. hükümleri tatbik edileceği in olunur. (723) Bu sözleri söyliyen adam: uzunes boylu, solgun bir gençti. Adı Rafaeldi. (On beşinci asırda İtalyada şöhret yap- maka ü ydi. Fakat onun ne ölmez eserler yapacağını ve adını san'at ta - rikine he parlak bir şekilde, hiç silin - memek ve kararmamak üzere yaza - cağımı henüz kimse kestirememişti. Jülyo bir çocukluk arkadaşıydı medenileşmesini ve da Müsoliniyi devirmek isteyen bir ko- ai dakika sonra Iokantacı Cakomo- münist şebekesinin yakalandığını ilk İnun çırağı ressamın odasındaki tek ma- olarak yazmıştık. Londra gazetelerm -İsanm üstüne çorba, dorouz sucuğu ve her - ve de de ayni günde çıkan bu haber üze-|beyaz ekmek getirmişti. rine İtalyanın Londra sefiri gazetelere gönderdiği bir tebliğ ile bu havadisin asılsız olduğunu bildirmşitir. Bu tekzip telgrafı dün ajans vasitasile İstanbula da gelmiş ve güzeteler neşretmişlerdir. di nn Londra sefirinin tekzibine d delikanlı karşı karşıya geçtiler. Büyük bir iştiha ile yediler. İkisi de pek mes'ut görünüyorlardı. Karşılıklı gevezeliğe başladılar, Vaktin nasıl geçtiğini bilemiyorlar- Bir saat sonra kapı vuruldu ve lo - zağmen dün gece Londra radyosu hâ-| kantacının çırağı göründü. Masanın üs- disenin vâki olduğunu bildiren Royter| tünden tepsiyi ve tabakları aldı. Kapı- ajansının şu haberini kime dünyaya | nın önünde durdu ve sordu: yaymıştır. Haber şudur eyâletinin Terni şebrinde büyük bir «— Sinyör Rafael parasını sonra mı Londru, 12 — Sabak saat 2,45 — verecek? omanın şimalinde bulunan Umbria| Ressam doğruldu. — Şimdi... Şimdi... “İkomünist teşkilâtı meydana çıkarıl -) Duvarda asılı olan ceketini aldı. Bü- mıştır. Bu haber İtalyan mahafiinde de bugün teyid edilmiştir. Teşkilâta mensub bir çok amele tevkif edilmiş- lerdir. Bunların arasında bulunan 20 şebekenin elebaşısı addedilmekte- tün ceplerine baktığı halde elleri boş kalkıyordu. Orada para yoktu. Pantalonunun ceplerini karıştırdı, masanın tek çekmecesini yokladı, Fakat inn meydana ( çıkarılmasile | Sosyalist kongresi münasebetiyle bu- beraber Terni şebrinin faşist erkânın-| gün Nüremberg'de muazzam nümayiş» dan bir çoğu da, ihmalleri ü *İler yapılmıştır. Nümayişlere 140 bin zerine, işten el çektirilmiş ve nezaret kişi ilg etmiş ve bir geçit resmi ya - altına alınmışlardır . pılmıştı Bu komünist şebekesile alâkader ol- Fi ei yapılan bu geçit dukalrı zannedilen bazı kimselerinde| resminde Hitler de hazır bulunmuş ve Romada tevkif edildikleri bildirilmiş- | kıtaatı teftiş etmiştir. vd bu haber henüz teeyyüd etmemiş-| oNümayişlerin heyecanla devam et - etmiştir. “Bu şebekenin yakalandığını bütün| (Hitler, bu nutkunda Nasyona! Sos- dünyaya yaymağa muvaffak olan mü- | yalistlerin idareyi ele aldıkları günden "him bir Amerika gazetesinin muhabiri, | beri Almanyanın kalkınması için sarfe- bu haberi verdiğinden dolayi, 24 aa-|dilen mesâiyi kuvvetli cümlelerle tellardadabulunmuştur..., at içinde İtalyayı terketmeğe davet e Yİ dilmistir. Müthiş bir facia Sındırgı, (Hususi) — Burası, bir â- ya yakm bir zamandanberi, görülme- ki duyulmamış bir facianın dediko- sallanmaktadır. şaşırmışlardır. ittir. Fatma, «Medrese Boğazı» köyünden, İbrahimin kızıdır. Zavallı kızın vücudunun belinden aşağısı, ormanın aç ve vahşi hayvanla- rı tarafından parça parça edilmiş, ve li. Köylüler, biltabi o vaziyette bıraka- mıyaçakları cesedi köye götürmüşler- tadır, Kazamız civarında, «Medrese Boğa- buçuk saat mesafede ise, Günseli is- minde oldukça büyük bir orman mev- ç Yirmi gün evvel, Günseli ormanına giren köylüler, ormanın bir yerinde Yazan: Kadircan Kaflı bir tek mangır bulamadı. — Tuhaf şey... Bu para nereye git « ti? Yabancı yerde yatmadım. Kalaba « lıkta gezmedim. Nereye gider bu? Jülyu merak ve heyecanla bakıyor « du. Para bulunamıyordu. Lokantacı çırağı da hâlâ bekliyordu, Rafael birdenbire elini başına götür « dü. Mül bir şey hatırlamıştı, Elleri yana düştü ve dü ası gülümsedi. it eve dönerken yols rastlamış ve coşkun« takla bütün parasını ona vermişti. Çırağa döndü; i — Ustana selâm söyle. Parayı ak « şama gel de al. Akşama kadar elbet bir çaresini bu- İurdu. Hemen sokağa fırladı. Baş vurduğu yerlerden boş döndü. Yörgun bir hâlde âtelyesine girdi. Şimdi ne yapacaktı? Gözü masanın altına kaydı. Orada bir boş tabak vardı. Öğleyin yemek yer ken kendisi koymuş, çırak ta almayı We DUtmuştu. Tabağı aldı. Oraya bir altın liranın resmini yaps İL O kadar güzel olmuştu ki sahiden als tn sanılıyordu. Çırak geldi. Rafael tabağı ona uzate ii « Bunu &l ve hiç ellemeden iii . ğu 1 gibi ustana götür. Çırak alık alık bakıyordu. 'Tabak yan geldiği halde içindeki lira beklemeye tahammülümüz kalmamış-İondan daha kü - he sağa, he sola NACİ SADULLAH İçüktü. Marketti i kayıyordu. : (1) Çocukların adresleri bende)de bir meyhane - Yarınki nushamızda : apk çk ay -İmahfuzdur. ciydi. Meyhane - Ez n elle « İşine kendi edi Güzin Eldiven ami, Game Musoliniyi devirmek istiyen | vermişti. Mağazası By ii komüni: iğ Jülyo o sevi - İH can on münist şebekesi nek me Yazan: H. İMSET dike öğiliği Dün Paris radyosuna atfen İtalya - ti ki lokantacı Cakomo kapıda göründü. Ressam sarardı. Fakat Cakomo onu yerlere kadar €« ğilerek selamladı. Sonra lira ret yaptığı tabağı ona uzattı: — Dalgınlıkla bunu bozduk. Kusu « ra bakmayın. Lütfen düzeltiniz ve pd ranın üstünü de kabul etmenizi rica € derim. Dedi. Masanın üstüne dört altınla biz yığın mangır koydu. Ve ilâve etti: — Sizin Uralarımızın değeri bunda çok yüksektir. Lâkin benim gücüm bu kadarına yetiyor. Kusura bakmayınız. Tabağı almak için gene çırağımı gün- deririm. Yeniden ressamı büyük bir saygı ile selâmladı. Çıkıp gitti, Derler ki bu tsbak, bugün de dün « yanın en büyük müzelerinden biriniş en değerli parçalarındandır. Hitlerin dün gece söylediği nutuk Londra, İİ (Hususi) — z bariz ettirdikten sonra harici siyasete de ilişerek demiştir ki: «Eski düşmanlarımız, günün birinde bize saldırmak cür'etinde o bulunacak olurlarsa, onları oldukları yerde, ta- mamen, ezeceğiz. Bu saldırış şarklan, garptan, şimalden, cenuptan ve nere den gelirse gelsin, bugünkü Alanys bunu boğacak vaziyettedir. Almanyadaki bugünkü rejim mus vakkat değildir. Ebedidir. Bunu her; kes bilsin...» Hitler nutkunun sonunda Bolşevik- Jere karşı son derece şiddetli hücum- larda da bulunmuştur. bağlanmış bir ipte, yarım bir vücut BLM te ee iin Nİ Sa yaadırmıştır. O uyandırmıştır. Fakat, bu hâdiseden biraz sonra, yas Köylüler, bu yarım cesedin morar-İpılan bir ihbarım şüyuu, facianın gizli muş yüzüne dikkatle bakınca, büsbütün |bir cephesini mevdana çıkarmıştır. Bu ihbara göre, biçare kızcağız, bir Çünkü, iple boğazından asılmış olan İdelikanlı tarafından köyden zorla ka- bu ceset, Fatma adında bir kızcağıza â-İçınlarak ormana götürülmüş, ve ber- bat edilmiştir. Kızın peşinden epey zamandır köş- tuğu halde yüz bulamadığı söylenilen bu delikanlı, kızın, başma gelenleri ifş şa eteğinden korkmuştur. > Ve bu korkuyla da, ilkinden daha müthiş bir canavarlık yapmış, namus sunu berbat ettiği kızcağızın, hayatına da kıymış, ve onu, boğuzından ağaca â- sarak uzaklaşmıştır. Bu delikönu zan alına alınmıştır.