12 Eylül e 9 İzmir 9 Eylülde, 14 sene- evvelki klııuı)uşmmı kutluladı. 9 eylül her Türk için, aşağı yukarı, #Yni tahassüsle yol açan bir tarihtir. | Fakat bu'tatihi ne zaman işitsem, ne Zaman görsem bende çok canlı bir in - tıbam hususi hâtırası uyanır. Bu hâtıra - Sügün tam on dört senelik bir maziye Mâliktir, fakat tipkı düne ait bir fotoğ- Taf klişesi tazeliğile hâfızamda yaşar. Canlı ve tarihi intıbaı yalnız nefsime şümımeie hakkım olmadığını bildi - ğim için onu ber hangi bir vesile zu - hurunda muhataplarıma — anlatmakta Si ve târif edilmez bir zevk duya- hm, Bu zevki bugün daha geniş bir | Mikyasta duymaktayım. Çünkü o hâe | *tayı daha geniş bir muhite nakletmek tibi bir vesile ve imkân karşısında bu- tüyorum: Milli mücadelemizin en mahrumi - Yetli, en müşkül safhalarını yirmi ü - tüncü fırka ile beraber yaşamıştım. Bu Mandanı şimdiki - İstanbul — komutanı bir buçuk ay kadar önce fırkamdan ay- Bu saadetin en büyüğü - garp cephesi, lıüyülı erkânıharbiye ve başkuman « danlık karargâhlarının bizim ordu ka- Targâhile, hemen her zaman, bir arada bulunmaları hasebile - gerek garp cep- hesi kumandanı general İsmet İnönü'- Hün, gerek mareşal Fevzi Çakmak'ın, Rerekse Atatürkün bu üç tarihi sima- Bin, muühtelif ahval ve şerâit içindeki Tuht hâletlerini büyük bir merak ve Ripta ile tetkik edebilmek imkânından oğuyordu. Bugün temas etmek iste- diğim 9 eylül hâtırası, pek çokları ara- indan bir tanesidir: Büyük taarruz yapılmış, düşman #tdusunun büyük kısmı imha edilmiş- &. Şimdi harekâtın takip safhasında lunuyorduk. Ben, vazifem icabı, or- d karargâhının en ileride hareket et- ha ileride bulunuyordum. İzmir-Kasa- ba hattı üzerindeki Ahmedli istasyo - hundan sonra emrimize bir Berliye kamyoneti verilmişti. İzmire doğru çe hklıileıı dağınık düzen bir kısım Yu » Tan kat'alarını akıllara dürgüunlük ve- ten bir çabuklukla takip eden Türk sü- Vâri ve piyadesi NİF (şimdiki Kemal- Püşa) kasabasını garba doğru aşmış- hırdı. 9 eylâl 922 günü saat beşe doğ- Ti altımızdaki kamyonetle bu sevimli l"llıı hizasından geçerek (Belkah - h *e) ye vardık. Burası, İzmire doğru u- - &anan ve gittikçe alçalarak - nihayet dBıleven arazinin en hâkim noktası'- . Bu sebeple İzmir şehri ve körfezi, ı""dııı görülebilir. Buraya varınca l—nYwena atladık. ve sevinçten ya- Tran gözlerimizle güzel İzmiri seyre Süldık. Dörder, beşer dakika fâsıla ile "e karargâhlarının birinci kademele - :“ı birlikte general İsmet İnönü, ma- Üai Fovzi' Çakmisk ve'nibayet; kü & ndan Mustafa Kemal de gelerek ay- H""ohadı otomnobillerinden — indiler. biği birisi tahassüsünü ve sevincini bir D lil"u şekilde izhar ediyordu. Otomo- nden çevik bir hareketle yere atlı - GN Atatürk'ün ağzından çıkan ilk tlarak birinci ordu karargâbında bir|dır. Bunun için de orada, (Belkahve)- Vazife almam icabetti. Bu suretle son |de, Atatürk'ün - ellerini arkasına bağ- Üyük taaruzumuzun hazırlanışı icrası, |liyarak durup uzun, uzun İzmiri sey - başkumandanlık meydan muharebesi-|rettiği - ve «mis gibi bitti!» dediği yer- hin- cereyanı ve takip safhalarını pek |de bu sahneyi aynen canlandıran'bir â- Yakından görmek ve bütün bu safha-|bide dikilmelidir. Ben bu sahnenin bü - vazife almak saadetine eriştim. İtün teferrüâtı hakkında her türlü iza- TMesi lâzımgelen kademesinden de da-| Eylüla ait — —bilinmiyen hatıralar 9 Eylül 1922 günü Mustafa Kemal; kurtardığı İzmiri uzaktan, yüksek bir tepeden ilk gördüğü yanında idim. Büyük Başkumandanın ağzından çıkan ilk cümle şu oldu: Hitamuhü misk Yazan : Yedek kurmay binbaşı Celâl Dincer Büyük Başkumandan İzmire vardığı gün tmekdar ve kahraman fırkanın ku «İcümle şu oldu: Hitamuhü misk! (1) Hakikaten her şey «mis gibi bitmiş», 'neral Ömer Hâlis Bıyıktay idi. | başkumandanından «İlk Hadefiniz Ak- ağustos 922 tarihine rastlıyan son |denizdir!» emrini alan Türk İstiklâ! or- ve büyük taarruzumuz — başlamazdan | dusu bu hedefe yıldırım hızile varmıştı. Bence bu hatıra tarihe mâl olmalı.- hatı mahallinde vermeğe hazırım. v Bu sırada güzel İzmirin se- ması ve denizi ' püslü — görünü - yor . Acaba bu bir — yangın başlangıcını haber veren duman mı?.. Pek kestiremiyoruz, Süvarı ve atlı pi- yade kıt'alarımızın İzmir istikametin- de — geçip gittikleri muhakkak, Fakat henüz resmi hiç bir rapor gelmedi. Bü- yük kumandanlar arasında bu mevzu- da görüşmeler oluyor. Benim gözlerim hep yolda... Nihayet tek atlı ve iki te- kerlekli bir arabanın yaklaştığını gö * rüyorum. Arabanın içinde bir şeyler var. Dikkat ediyorum: Koltuk, kanâ- ' folanları bile böyle düşünüyor veya ya- — SON POSTA amamamanz “ v ee dakikada bilsin ki bir başkumandan, — sırtına, yalnız şekli düzeltilmiş, bir nefer ka -| putu giyerek en ileri kıtaatın peşinden | koşmak ve takibi adım adım sevk ve i-| dare etmek rolünü kendi üzerine de a» hrmış!.. O, büyük karargâhlardaki in- sanları; sırmalı, deste deste nişanlı el- biseler içinde, şehirlerin mükellef sa - lonlu otellerinde oturur ve muharebeyi yüzlerce kilometre uzaktan sevk ve i- dare etmeğe çahışır biliyor. Bunu böyle bilen zaten yalnız © değil tığımız ordunun en büyül ne emir ve kumanda etmek mevkiinde | pıyor... (2) Arabacıyı meraktan kurtarıyorum: u— İşte Gazi Paşa, büyük Mustafa Kemal odur!»... Ne yazık ki o sırada elimde bir fa - İtoğraf makinesi yöktu... dünyada; haj- | “.et, taaccüp, takdir, tebcil ve ilâh... manasına-gelen ne kadar kelime varsa bunların bütün medlülleri bu adamin yüzünde toplanmıştı... Elindeki tüfek bir tarafa, kolundaki dizginler öbür ta- | tafa düştü..» Dudakları, bir insan ağ - zının alelâde hareketlerinden çok daha manalı bir kipırdanışla oynadı. Sonra, ellerini göğe kaldırıp yüzünü avuçla: rile sıvazladı; kırmızı yazma mendili- ni gözlerine bastırdı... Ve bana hiç bir şey söylemeden, dua - ederek, sevinç gözyaşları dökerek yavaş. yavaş yo - lün kavrımını döndü ve gözden kay - baoldu... Bu manzara İzmirli Türk'ün Ata - türk'e karşı olan şükran ve minnet duy- güsunun ilk tecellisi idi... " Celâl Dincer (2) General Trikupis, esir edildik- ten sonra, (Uşak) da Atatürk tarafın- dan kabul edildiği zaman Türk Büş Kumandanının, harekâtı bu kadar yu- kından idare etmesine şaşmış ve kon- | di umumi —karargühlarının bu işi (İz- | mir) den idare etmeğe kalkmasına te- es<$f etmişti. — C. D. pe gibi ev eşyası.. arabacının elinde de bir tüfek var; harp tüfeğil.. Arabacı- ya yaklaşıyorum: e— Hemşerim, sun?..» ç a Evvelâ beni şöyle bir süzüyor son- ra, elile işaret ederek, cevap veriyor: «—- İzmirden ») Daha sonra arabasındaki eşyayı gös- tererek ilâve ediyor: , «— Yerli bir Rumdan alacağım var- nerden — geliyor - |dı.Kaçarayak horcunu eşya ile ödedi.» — Pekâlâ; (İzmir) de ne var, ne yok; bizim askere rastladın mı, (İz - mir) €& yaklaşmışlar mı?..b u— Efendi, onlar sabahtanberi İz - mitin içinde at oynatıp duruyorlaâr; sen ne diyorsun?..» Bu haberi hemen ordu erkânıharbi- ye reisine yetiştiriyorum; başkuman - dana kadar bildiriyorlar. Başkuman - dan Mustafa Kemal arabacıyı. yanına çağrıyor ve kendisine bir kaç sual so- ruyor. O, evvelce söylediklerini tekrar- hyor... Biraz sonrta tekrar arabaz.nın yani- na yaklaşıyorum ve Atatürk'ü göste- rerek sorüyorum: «— Şimdi seninle konusan bu ku - mandan kim, biliyor musun?...» «— Bizin tabur kumandanı mı?..» sualile cevap veriyor. Biçare adam ne (1) «Mis gibi bitti!» manâsına kir darhı meseldir. 5 h BİR KiISIM HAMALLAR AÇ KALDIKLARINI SÖYLİYORLAR. Dün sİstanbul merkez hâlinin diş bö- Bük bamalları» tarafından yazılmış bir mektap aldık. İslekleri yazımııın başına Koyduğumuz başlık ile hülüsa eğilebilir. Fakat mektuplarının bazı parçalarında bazı teferrüğat var ki okunması ve bilinme- Bi faydaşız değildir. Onun içindirki yazıyı aynen koyuyoruz: * Bizler hemen hemen hepimiz (Eski , Meyvahoş) Yamanındanberi burada sıra- sına göre iki yüz kilodan fazla yükleri bile sırtımızla taşıyârâk gece ve gündüz bir Jokma ekmek parası için didinen (Ye- ni Kâlin) dış bölük adile anılan resmi bir teşkilâtın hamallarıyız. x» (Eski Meyvahoş) — zamanmda hepimiz Anadolunun şurasından, burasından gel- miş; iyi okuma ve yazmamız olmadığın - dan hamallık ederek geçinmek için bu - Taya girmiş birer gençtik. O Vakittenberi aradan zaman geçli. Şimdi içimizde yaş- danmaş üç, dörü, beş ve hatlâ altı yedi ço- cuk babası olan kimseler bile vardir. Kö- mamıza rağmen bile biz burasını bir al- Dünya birincisi Lavelok atletizmi x» Berlin olimpiyadının akılları durdu- ran derecelerinden birini elde eden Yeni Zelandalı Lavelok Amerikada son defa koşacaktır. Büyük rakiplerini mağlüp ettikten başka müthiş bir dünya rekorunu ya- pan bu atlet üç teşrinievvelde olimpi- ,yadda mağlüp ettiği bütün. rakiplerine karşı Amerikada yeni bir müsabaka ya- pacaktır. Londra hastanelerinin birinde dok- tor olan Yeni Zelandalı atlet Amerika- da bir mil üzerinde koşacaktır. Lavelok'a karşı bin beş yüz metre * |olimpiyat ikincisi ve bir mil dünya ve- koörtmeni olan Amerikalı Glin Kanin- gam ile olimpiyad 800 metre üçüncüsü Kanadalhı zenci Edvard koşacaklardır. Yeni Zelandalı atlet bu müsabaka ile son yarışını yapacak — ve atletizmi terkedecektir. : ÖOvens'e Bir Sene Boykot Cezası Verildi On birinci Berlin - olimpiyadından sonra Stokholm'da — İsveç * takımıyla beynelmilel müsabaka yapan Amerika takımına yorgunluğu dolayısile iltihak etmeyen Övens Amerika amatör fede- rasyonu tarafından bir sene müddetle boykot edilmiştir. Amerika atletizm federasyonunun Balkan oyunlarına gidecek atletlerimizin son seçmeleri Yedinci Balkan oyunlarına iştirâk edecek olan atletlerimiz bugün Fener- bahçe stadyomunda son tecrübe müsa- bakalarını yapacaklardır. Bugün - yapılacak — müsabakalarda muvaffakiyet gösteren atletler Atina- daki müsabakalar için kat'i olarak se- gilmiş olacaklardır. Tesbit edilen proğ- rama göre müsabakalara saar 10 da başlanacak ve bütün atletik müsabaka- lar yapılacaktır. Yarınki Boks maçı Galatasaray klübü tarafından davet edilen Romanyalı boksör yarın Tak- Atletizm Federasyonu şehirler ara- rndlki müsabakaları önümüzdeki se- bırakıyor! * # Bir doktor olan Lavelok Amerikada son yarışını yaptıktan sonra sporu terke karar verdi Lavelok olimpiyadlarda rakibini büyük farklarla mağlüp ederken verdiği bu karar Ovensin henüz res- men profesyonel ilân edilmediğini gös- termektedir. Uşakta beş şehir müsaba- kası yapılacak Merkezi Bursa olarak yapilacak beş şehir atletizm maçını memleketin her tarafına yaymağı, esas faaliyet olarak kabul eden Atletizm federasyonu — bu müşabakaların ikinci merkezini de U- İşak olarak kabul etmiştir. 19 mayıs 1937 de Uşakta yapılacak müsabakalara Afyon, Kütahya, Deniz- Hi ve Manisa şehirleri iştirâk edecekler- dir. ne bütün memleketlere yaymış - ola- ,caktır. sim stadyomunda ilk müsabakasını ya- pacaktır. Teoderesko ile ilk maçı yapacak olan Romanyalı boksör bu müsabakada mu- Je yuvası ve ânne kucağı bildik ve ona bir evlâdının gösterdiği muhabbetle sa - rıldık, Şu günlere kadar bütün fırtıma - lara göğüs gererek ondan ayrılmadık ve bundan sonra da ayrılmıyacağız. * 1 Geçen sene (Yeni hâl) yapılıp da açıldığı zaman yapılan teşkilitta açıkta kaldık. Fa- Kat kıymetli belediyemiz bizi bu kadar se- nelik emeğimize mukabil mağdur bırak- mamak için (hâl'in sebge kasmında) — bir teşkilât kurarak adıma (Dış bölük hamal başılığı) dedi ve bözi bu teşkilâtın emrine “verdi. O zamandanberi mikdarmı bile yaz- maya utandığımız (pay) la geçinip gidi- yorduk. Yine geçen #enenin san aylarına gdöğrü bizim bu halimiz nazarı dikkate a- Hindı. Ve bize hâl dahilinden harlce yapı- lan taşıma işi de verildi. Buna pek çok memnunuz ve belediyemizin — şu iyiliğini Diç bir saman unutamıyacağız. İlk zaman- lar hâl içinde bulunan nereden geldikleri ve kim oldukları bilinmeyen küfeci ve pe- takende hamalların şaşkınlığından istifa- de ederek oldukça çalışabiliyor ve eski ha- Timizi aratmayacak kadar ekmek paramı- xa çıkarabiliyorduk. * Fakat artık bu — şikâyetimizi yazmağa mocbur kaldığımız ü günlürde imananız ki bir Çok geceler çoluk çocuğumuzla aç ya- vaffakiyet gösterdiği takdirde — ikinci müsabakayı gelecek hafta Galatasara- iyın ve memleketin en iyi boksörü Me- lih ile çarpışacaktır. tıyoruz. Bu acıklı halimizi bize yakın olma- sa lcap eden alâkadar makamlara anlattık. Bunlardan aldığımız cevap, ve yapılacağı vaadedilen şeyler o kadar netlcesiz ki artık gayanamadık. Bizler de birer vatan çocuk- larıyız, Ve elbette bizim de bu haklı şikü- yetimiz dinlenir ve nazarı dikkate alinir ümidile bu dileğimizi yazmağa — mecbur kaldık. * Belediyeye merbut bütün hamal teşkis dâtlarındaki bölüklerin mıntakasından ha- riçten hiç bir hamal ve külecinin yük al- ması belediyece yasak edilmiştir. Bu vazi- yet İstanbul belediye hududu dahilindeki yüzü geçen hamal bölükterinin bepsinde vardıf' Eğer büna muhalif bereket eden- ler olursga zabıta küvvetile yakalanır - ve haklarında kanuni takibat yapılır. x Biz de bu teşkilâttan biriyiz. Fakat bu böyle olduğu halde hâl dahili gibi mülüm - bir yere her çeşit Küfeci ve hamal serbest- çe girip çıkarak bizim ekmeğimizi ellmiz- den ahyor ve buna'da hiç bir kuvvet mânf olmuyor. Daha fazla mağdur kalmamıza mey: verilmemek için bu kabil kimselerin zabi- ta küvvetile hâl içinden uzaklaştırılmala- Tn katiyoruz.