23 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

23 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Güzellik Cedveli Renginize ve tipinize göre * | pudra,ruj, allık, sürme kullanınız Kopya her şeyde kötü olduğu gibi güzellikte de, boyanmakta da gayet fenadır. Esmer birine yakıştı- Kı gördüğünüz her hangi bir pudra, ruju veyahut « Sürmeyi sarışın iseniz kullanmağa kalkmayınız. Ga- l Yet gülünç olursunuz. Her tip insana yakışan tuvalet “yası başkadır. Sarışınlar başka türlü, esmerler, baş* ka, kumrallar başka başka renklerle ttâ onların da yine sürme falanları gözlerinin ren- Bine göre değişmelidir. Yoksa kendinize getmiyen İ *öklerle, pudralarla tüvelet yapmak | ireceğine çirkinleştirebilir. Aşağıdaki cedvel size boya ve giyeceğiniz elbisele- » dâir bir fikir verebilir. Onu dikkatli okuyarak ken- | tip ve renginize uyan pudra, sürme ve elbiseleri Seçebilirsiniz... a Mi kesilecek. Eğer ufak ise > öylece | Neu istiyomanız, 42 su ile haşlayınız. Aleş- | ©n indirip sayu süzülecek. Pathcanlar u- ortadan ikiye bölünecek. Bir l yağlanacak. Patlıcanlar içerisine # - plinacak. Maden bir kaşıkla içleri oyu - çak (tahta kaşık küt okluğu için pek İK wmuyor). Fazla çekirdekler atılacak. il çan içerisine peynir, maydanoz, iki, üç İ Yahut daha fazla istediğiniz kadar yü- , ita | f kınlacak. Karabiber de ilâve edile- K Payiz tuzsuz ise biras da tir kona- a ie karıştırılacak. Patlıcanların iğe- a doldurulacak, Üzerlerine de biraz isılmış sade yağ gezdirilecek, | fırına mk ve yabat hariçte firma sönde'- iç Bu bilhama kır için gayet lezzetli kuru Yemek olur. ©... Çiçek İ ai kaç sene evvel başlıyan çiçek mo bütün hızile devam ediyor. Bu simdi elbiselerden başa kadar çık - ie Tipki eski köy kızları gibi yalnız a- bir fark var: Köy kızlarının taktık - i pek tabii idi. Begünküler ise sun'i- “iş, okat bunları elde etmek te pek kolay Yayla Çünkü memleketin her tarafına N akşam sanat mektepleri bahçeler i, Pütemadiyen sun'l çiçek yetiştiriyor. adi Bada FEŞ # bütün başlanacak. Lezzetli ölme |” boyanmalıdır. sizi güzel - RUJ, ALLIK, TIRNAK CİLASI Tırnak cilâs her zaman rujun rengine uyacaktır. Açık pembe, Parlak pembe. Açık, hafif pembe, Hafif, açık pembe. ag may ya MANMMAADMNMM e mp reg SON POSTA Mavi göz: Açık mavi Kestane göz: Mor Mavi göz: Açık mavi» Kestane göz: Yeşil Parlak pembe Gri göz: Yeşil Yeşil; Yeşil Hafif pembe. Sonbahar ve .. . . Yün işleri On on beş gün sonra sonbahara gi- riyoruz demektir. Hazır mısınız?... Bu mevsim için kiyafetinizi tamâmledı - nız mı? Yahut hazırlamağa başladınız mı?.. Henüz böyle bir işe kalkışma - mişsanız size buradaki güzel modeli - mizle yardım edebiliriz. Bolero biçimindeki, uzun kollu bu caket kendi rengine uyan eşarbı, yine örme veyahut ta örgüye benzer kumaş- tan yapılmış dengile harikulâde bir sonbahar kıyafetidir. Örgüsü dümdüz çorap , örgüsüdür. Bütün mârifet biçimindedir. Size bir fikir verebilmek ve işinizi kolaylaştır- mak için buraya batronun ufak bir nü- ryunesini de koyuyoruz. Siz bunu ken- ölçünüze göre mütenasiben büyül- türseniz, zahmetsizce bu nefis caketi, sizi mevsiminde bir çok külfetlerden kurtaracak olan bu şık kıyafeti hazır - İamış olursunuz; : Ev kadını Neler bilmelidir? Aleminyon kaplar Aleminyom kaplar yaş kalır, yahut içe” risinde daimi surette su bulundurulur ve- ya kaynatılırsa içleri kararır. . Bunun için bu kaplan daima iyi kurulamağa ve iç - lerini nemli, yaş birakmamağa dikkat e - diniz. * Yaş elle elektrik açmak Elektrik sudan ve rutubetten pek ça » buk geçer. Onun için elektrik ütüsü ya - parken yaş elle prize dokunmayınız. Ve yaş elle elektrik düğmelerini çevirmeyiniz. Elektrikli işleri her zaman kuru elle yapı - BiZ. * Elmaların renginin bozulmaması için Elma piştiği zaman ekseriya rengi de - ğişir. Buna mâni olmak için pişirmeden evvel elmaları suyun içerisine koyunuz. Bu suya biraz da limon sıkınız. Ve elmaları bir kaç dakika bu suyun içerisinde tutar - sanız, pişince renklerini muhafaza ettik - lerini. görürsünüz. Sayfa 7 “ 1940 da atletler saatta 36 kilometre koşacaklar!,, Amerikalıların Olimpiyatlarda herkesi hayrette bırakan Kara Fırtınası OOv Fransızca Paris Soir gazetesi yazıyor: Jesse Ovens; Kara Fırtına... Onu gör mek için Olimpiyat köyüne gittim. Al- manların sporcuları barındırmak için yap- tkları bu köy eylülden sonar harbiye tat- bikat mektebi olacak. Tek katlı odacıkla- rın arasında dolaştım, yıldızlı o Amerikan bayrağı direğe çekilmiş dalgalanıyordu. — Jesse Ovena nerede oturuyor? Bu suali sorduğum beyaz derili atlet suratını buruşturdu, yüzüme ademi tenez zülle baktı, ve sanki «bunlara da ne olu- yor. bu zencilerle amma meşgul oluyor İaro der gibi beni süzdü. Ağzını bile aç- madan eliyle işaret etti. Ben de fazla sor- mağa utandım, evlerin nihayete erdiği, a- Taçlıkların arasında bir kulübeye doğru ilerledim. Sağdaki kapıyı vurdum. — Jeme Ovens? — Solda üçüncü kapı. Kapıda iğnelenmiş kartlar görüye- rum «Metcalfe, Williams, Luvaller isim- İleri gözüme çarpıyor. OÖvens bir taraftan giyiniyor, bir taraf- tan da oda arkadaşı Jhonson ile geveze- lik yapıyor. «Bir gün tabiidir ki beni de geçeceklerdir. » Ben zencinin hislerini gıcıklamak iste- dim: — İşittim ki dedim, Şmelling'e yenilen Joe Lowis'in çok iyi bir o arkadaşıymışsı- mz, onun mağlöp oluşu sizi herhalde mü- teessir etmiştir. — Evet Joe Lowis'i çok severim, çok iyi bir arkadaştır. Fakat biliyor musunuz ki, mağlübiyeti de biraz hak etti, son Za manlarda fazla mağrur olmuştu. Nazarlarını yere dikti. Ayağının bur- nuyla keçenin kıvrılmış kulağını düzeltir- jken: — Bir atlet kendinden kat'iyetle hiç bir zaman emin olmamalıdır. Adamı bir tepesi taklak getirirler ki, o da şaşar! — Demek siz mağlübiyetten korkmu- yorsunuz? — Ben şimdiye kadar hiç mağlüp ol- madım, hendikaplı koşularda bile kazan- dım. Fakat elbette bir gün gelecek ben de mağlüp olacağım. Tabiatın (o kanunlarına karşı gelecek değilim ya... — Bazı rekortmenler, rekor kırmak i- çin kendilerini sür'ate teşvik edecek atlet- İer kullanırlar, yanısıralarında o koşturur larrmış. Siz böyle bir atlet kullandınız mı? — Hayır, ihtiyaç hissetmedim! — Demek vücudunuzu sonuna kadar hiç bir zaman zorlamadınız? — Hayır. — Şu halde bütün kabiliyetiniz ortaya atılmamıştır? Ovens güldü. Süküt etti, — Ya rekorlarınız? — Ben rekorlarımı kırmak icap ettiği zaman kıranm, yoksa her zaman enerjis mi israf etmek istemem. «1940 da yüz metre on saniyede koşulacak » — Tecrübelerinizden istifade oederek size bir sual sormak istiyorum. Acaba 100 ve 200 metre koşularda asgari rekorlar hangi hadde kadar indirilebilecek? — Antrenmanlanın fenni eürette islâhi ve koşu pistlerinin 100 metreyi on saniyede (o ve 200 metreyi de 20 saniyede koşabileceğimizi tahmin edi- yorum. Ben bu dereceleri elde edebilir miyim bilmem? Fakat 5 seneyi bulmadan bu dereceleri bulacaklarını hepimiz göre- ceğiz. Yüz metreyi on saniyede koşmak sa- atte 36 kilometre yapmak demektir ve bu da ayaklarla insan enerjisile yapılmakta" dır. daha düzeltilmesile «Ovens hayatını anlatıyor! Clevelond'da oturuyordum. o Orada doğdum, babam elektrik fabrikasında a- mele idi. Ben sekiz kardeşlik ailenin ye dincisi idim, küçükken basketbole merak ettim, 14 yaşıma bastığım zaman, futbol oynadım, bir müddet sonra koşmağa baş- ladım, koşu hiç hoşuma gitmiyordu. Fakat hocam elinde kronometre ben koştukça, âferin diyor. Memnun ve sessiz bir şeyler mırıldanıyordu. Aradan üç ay geçtikten sonra, bir gün bana dedi ki: — Sen çok iyi neticeler alacaksın. E- birinde memleketini fer böyle devam edersen günün şimpiyon olur ve belki de temsil edersin. Ben yülmemek için dudaklarım ir ens ile bir mülâkat | İd zik ME Ovens dım, bir zenci Amerikayı nasl debilirdi? O urada Jhonson söze karıştı: «— Fransızların omütedil dedikleri #- damlar vardır bilir misin, Ovens onlar- dandır. Meselâ ben onun katıla katıla gül- düğünü hiç görmedim, kendini bedbirliğe kaptıracak kadar teessür (duyduğuna da şahit olmadım. Ben suali gene Ovense tevcih ettim. temsil © — Neden haz duyarsınız, zevkiniz ne- dir? — Musikiyi, resmi severim. sinemaya bayılırım, Sonra bir aralık durdu... Radyoyu w- nuttum dedi, ondan da çok hoşlanırım. İlim ve fen bizim kabiliyetlerimizi tenmi- ye edebilecektir. — Hayatta ne olmak istiyorsunuz? — Ya bir antrenör veya bir koşu ho- cası! Bilhassa — Kaç yaşındasınız? — Yirmi iki ve sekiz kardeş arasında da spor yapan yalnız benim. Size şu arada mühim bir de haber ve- reyim: Ovene 22 yaşında olduğu halde evlidir, karsı spordan hiç anlamaz ve zevk duymazmış, fakat Ovens ona bu ipiilâyi aşılamış. Şimdi de kocasına menajerlik ediyormuş. — Oyvens, de pari şöyle yapaydın dört salise kazanırdın. diyormuş. «Uçan Zenci namını verdikleri bu Kara Fırtına haddi zatında melek gibi bir adammış. Kendisini yetiştiren antrenörü ve mektep hocası Lawrie Lnjder onun hak- kında bakınız ne diyor? — «Ovens melek gibi bir çocuktur. Kendisiyle dört senedenberi | çalışıyorü! bana inanınız bu çeşit insanlara & İdefa bile rastgelmek mümkün a değildir. kadar dünyaya gelen atletlerin en istidatlısıdır.» Şu karşınızda duran adam, çi Beyazlar zencilerin bu muvaffekiyeti- ni çekemiyorlar, Amerikan atletizm teşki- lâtı direktörü Dan surette halletmeğe karar vermiş, siyah ırk ile beyaz ırkın atletik mezayası- ni karşılaştırıyor ve siyahların bu müsaba- kalardaki tefevvuklarının sebebini öğren- mek istiyormuş.. bakalım ne netice caklar.. bu işi ilmi bir simdi, Fenis, ala- Somada bir yaralama vak'ası Soma (Hususi) — Büyük İşiklar köyünden Mustafa oğlu Yakup ayni köyden Hüseyin oğlu İbrahim ile Kü- çük Işıklar muhtarı Ömer tarafından ağır ve tehlikeli surette yaralanmıştır. Mecruh Yakup bundan evvel Öme- rin teyzesini öldürmüş, mahkâm ol , muş, mahkümiyetini bitirip çıkınca da Ömerin karısını o kaçırmaya teşebbüs etmiştir. Ömer de bundan muğber ol- müş, kayinbiraderi İbrahimle birleşe- rek Yakubu pusuya düşürmüş, üzeri- ne ateş etmiş, sonra da öldü zannile kaçmışlardır. Yakup ölmemiş, Manisa Memleket hastanesine kaldırılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: