2 Sayfa Tariedi — r Hava Tehlikesine Karşı [ ç İşleri Bakanlığı heva saklırmalarına karpı, yeni yapılacak ehemmiyetli bi naların gizlenmesi, sğınaklar inçası ve bü- yük yangınlara karşı tedbirler alınması hakkında yeni bir kanun projesi — hazırla- mıştır. Bundan soara yapılacak devlet binala- ©. fabsikalar ve bunlara benzer büyük bi naların izşasından önce dunların — hayati ehammiyeti haiz olup olmadıkları tetkik e- dilecek ve bu derece ehemmiyetli görül- dükleri takdirde havadan tahrip bakımın- dan yerleri, gizleme ve müdafaa keyliyet- leri gözününe alınacaktır. — Eğer bu türlü binalar şehirler civanında inşa — ediliyorsa şehirden ne kadar uzakta — yapılmaları lâ- zangeldiği slakadar makamlardan sorula- caktır. Kanun projesinin mucip — sebepler lâyihasında: deniliyor ki: «Celecek harp- lerde bilhassa tahrip bombaları taşıyan bü- yük hava kuvvetleri mukabil tarafın haya- H ehemmiyeti haiz yerlerine tevcih edile- cek ve buralarını tahrip ve imha etmeye ve mühimmat fabrikaları, erzak ve cepha- me silo ve depoları mühim garlar ve em- sali yerler havaya karşı büyük hedefler teşkil ettikleri takdirde, yerden müdafaa edilmiş olsalar dahi gene havadan bom- bardıman edilmekten kurtulamazlar, Bunun içindir ki bir çok memleketler- de, evvelden yanyana yapılmış olan böyle mühim binaları dağıtmak, ve yeni yapılan- ları da mümkün mertebe birbirinden uzak yerlerde inça etmek ve münferid binalar halinde yapmak usul ittihaz edilmiştir. Memleketimizde — rtejimin parlak ve şükrana lüyik eserlerinden olan genç ve muvaffakiyetli — endüstrimizi — ve mühim devlet binalarını kurma devrinde olduğu- muz şü #ralarda milyonlara mal olan bu binaları havadan kolayca görünecek — ve büyük hedef teşkil edecek tarada yanyana sokmuyarak, münferid şekilde ve münasip yerlerde yapmak doğru ve mühim bir key- fiyettir. Bu binaların inşasında gözönünden uzaklaştırılmaması İâzımgelen esas, tahrip bombalarının tesirile hep birden harap ol- mıyacak kadar birbirinden uzakta — yap- Maktır. Belediyelerin zehirli gazlara karşı şe- hir ve kasabalarda umumi gaz sığınakları yaptırmalarına karşılık olmak Özere bütün bülediye ve hususi idare varidat bürceleri tutarı üzerinden het sene yüzde — biteri İç İşleri Bakanlığı emcinde olarak — Belediye. ler Bankasına yatırlacektir; ve sığınak'lar İç İşleri Bakanlığının çizeceği şekil ve plân dairesinde yaptırılacaktır. Gelecek harplerde, yekir — ve kasabi- lar gibi geniş sahaları kaplıyan ve düşman tarafından tahribi arzu edilen yerleri, tah- tip bornbaları istimal suretiyle imba etmek müşkül ve ayni zamanda çok masrala mü- tevakkihir. Bu itibarla böyle yerleri gaz bombalarile gazlamak daha uygun olacak. tır. Bunları düşünen bir çok memleketler, melhuz - olan bu tehlikelere kazşı almacak tedbirlere venelerce evvel başlamışlar tertibatı ikmal eylemişlerdir. Gazlara karşt en iyi tedbir gaz mas keleri ve gazdan korunma — ağınaklarıdır. Fakat bir memleketin bütün efradına gaz maskesi ve elbisesi giydirmenin —paraya taallük eden müşkülünnı bir tarala bırak- ve kın aktif kımından başkası yani pasif halk kitlesi için gaz sığınakları yapmak zaroreti meydandadır. Gaz sığmakları aymi zaman- da yangın ve tahtip bombalarının parça- larına karçı da mahfuziyeti temin ederler.» Kanuna göre harp zamanında içinde çalışlacak ve oturulacak olan resmi bina- lar, umumi resmi ve hususi — mücsseseler, || mektepler, hastaneler, fabrikalar, — ticaret- haneler ve umumi binslarla bonlara ben- ziyen diğer yerler birer gaz sığmağı yap - tırmağa mecburdurlar. Gaz sığınaklarının vasıf ve — şartlarımı İç İşleri bakanlığı bir talimatname ile tes- bit edecek alükadar makamm tasvibin - den geçirecektir. kç İsleri Bakanlığı büyük şehir ve ka- sabalarımızın havadan yakılmaması — için Tözimgeleh tedbirleti, alâkadar — diğer ba- kanlıklarla birlikte tesbit ve Vekiller Hey- etinin tasvibinden geçirdikten sonra tatbik edilecektir. Tayyarelerden atılacak yangın bamba- lResımlı Makale , Tatil mevsiminin en büyük güzel- Hiği, çocukların güneşe, denize ve is - jtedikleri gibi oyuna kavuşmalarıdır. |. Çocuklar bu mevsimde tunçlaşırlar, içeliklesirler ve bir kat daha güzelleşir. ler. Fakat bizim memleketimiz dün - yanın en güzel deniz memleketlerin - den biri olduğu, hele İstanbulun her tarafını deniz çevrelediği halde deniz kıyılarımzıda çocuklarımızın ferah fe- rah oymyacakları, yerler pek azdır. Deniz kayılarında banyo yapmağa m soit olan yerler, büyüklere bile kâfi değildir. Halbuki gocukların ihtiyacı büyüklerin ihtiyacından daha başka - |dir. Çocuklar, koşmak, oynamak, ya- | rışmak, kumdan ev yapmak, yıkmak, arabalarla kum taşımak, taş toplamak ve bunlara benzer sürü sürü oyunlarla bunları temin etmek, deniz kenarla - rında istedikleri kadar oynamak, ora- da çocukluk hâtıralarında mes'ut izler birakacak mâceralar geçirmek için her kolaylık gösterilmelidir. elde edecekleri istifadeler çok büyük - tür. Bu istiladeleri yukarda hülâsa et- miş ve bu mevsimde çocuklar tunçla- şır, çelikleşir ve güzelleşirler demiştik. Viyana Üniversitesinde Genç kızların l Muvaffakiyetleri Viyana Üniversitesinde genç kızlar erkeklere nazaran şu dereceleri elde etmişlerdir : Eczacı yüzde elli bir, felsefe dok - törasında yüzde 49, Tıp fakültesinde yüzde 14, Mülkiyede yüzde 9, Tica - ret mektebinde yüzde 11. Bundan beş sene evvel ba mikdarla- rin yarısını bile bulmağa imkân yok - muş. a Yeraltı şimendiferlerinin tearihçesi İik yeraltı şimendiferleri bundan kırk sene evvel yapılmıştır. Şimdi Pa- tiste kırkıncı senei devriyesi tes'id edi- lecektir. Bu münasebetle yazı yazan Franeweca Petit Journal — gazetesi şa dzahatı vermektedir: «Bir hayli zaman yeraltı şimendi - ferlerinin yapılması — ortalıkta mwvzuu bahsoldu. Fakat herkes bu projeyi im- kânsız görüyordu. Hattâ akh erenler böyle bir şey olmaz diye gülüyorlar - dı. Nihayet ortaya Julien Telle diye SON POSTA Bunlara bir de çocukların toplu m rini ilâve edersek edilecek sıhhi ve iç- balde oynıyarak sevişmelerini, l:ılbıı— hınıî istifadelerin büyüklüğü kendini lkerinin )ardımma koşmayı oıreıımel: gösterir, ARASINDA HERGÜN BİR FIKRA | Onun içide boştur! Bektaşinin bii, bir gün öğle vakti bir düğün evinin önünden geçiyormuş. Bakmış: İçeride, tabla tabla yemek ta- gıyorlar. Anlamış ki bir ziyafet vardır. Kapıdaki mahalle bekçisini, bir bi - çimine getirip sorguya çekmiş ve on - dan da, davetli olmıyanların içeriye gi- remiyecelderini öğrenmiş. Bu vaziyet karşında, açlıktan da gözleri keraran Bektaşi alelâcele — bir çare düşünmüş, civardaki — bakkaldan satın aldığı bir mektup kâğıdile bir zar. fi iç içe koyup tekrar kapıya gelmiş. Bekçiye — Efendiye bir mektüp getirdim! deyip içeriye dalmış. Ve hazınladığı zarfı, sofra başında bulunan ev sahibine uzatmış, O da a- lıp cebine koymuş ve Bektaşiyi mnezake- ten yemağe davet etmiş. Yemekler yenip bittikten sonra, e - fendi mektubu okumağa — davranmış; bakmış ki zarfın üzerine yazı filân yok. — Bunda bir şey yazılı değil.. Bom- boş! Deyince, Bektaşi: — Kusura bakmayın, aceleye gel - di.. Onun içerisi de öylece boştar! de- bir adam çıktı, o herkesi iknâ etti ve| | miş, bu sutetle de Paris en çok sevdiği nakil vasıtasına kavuştu. ları ahşap evleri çok olan şehir ve kasaba- ıı.ııılı veya bıuııı damlar, ahşap wılııı Mmüreccahtırlar. Yaz tatili biter bitmez Kamutaya arze- ların en büyük düşmanıdır. Bu sebeple şe-|dülecek olan ba kanun prajesinin büyük kir ve kasabalarımın her şeyden evvel ah-|ehemmiyeti üzerinde durmağa bile küzum |iyi dinleyiniz... şap mahallerden kartarmak Tâzımdır. Dür| yoktur. Sıcaklığın 33-34 dereceye çıktığı mevsimdeyiz. 10-15 mahallenin lâğım- larını alarak büyümüş ve bir dere ha- line gelmiş olân bu büyük ana lâğı - Kraldan koca isteyen Bedbin kızlar Yi unan krah Makedonyada ufak bir seyahat yaparken karşısına ufak bir Ka ai Va ni Dön Düket takdiki etmiş, kral Jörj büketi almış ve yavru- met ve onun tarakdarları, bankanın yu da sevmiş, fakat kafasını kaldırdı - ği zaman uzaktan beyaz tüllere bü - rünmüş 200 kadar kadının kendisine doğru geldiklerini görmüş, ellerinde 200 imzalı bir istida varmış, beyaz tüllere bürünen bayanlar, koca bula - mıyan bedbin kızlarmış ve verdikleri istidada kraldan koca istiyorlarmış. e “Az konuşunuz, fakat iyi dinleyiniz,, Blum hükümeti Fransa Devlet ban- kasmın başına Mösyö Labeyrie is - minde birini getirmiştir. Yeni hükü - iki yüz sermayedar tarafından idare edtidiğini iddia etmektedirler. Mösyö Labeyrie eski divanı muha- sebat azasındandır. Ve çok marüf bir şahsiyettir. Kaç kere meb'us olmak is- temişse de bırakacağı boş yeri doldu- racak kimse bulunmadığından buna müsaade etmemişlerdir. Müösyö Labeyrie gayet yumuşak ve * (nazik bir adamdır. Bankaya yaptığı bir tamimde memurlara şu yolda di - yektif vermiştir : «Herkese ve hattâ birbirinize siz di- ye hitap ediniz, az konuşunuz fakat Bir şeyi iyi anlama - 'dan karar ve hüküm vermeyiniz.» İSTER İNAN İSTER İNANMA! İşte Çukurcuma caddesi baştan başa bu haldedir manın iki yakasının evlerle dolu bir mahalle olduğunu da göz önünde bulundurursanız iş bütün acılığı ile mey dana çıkar. İnsamın bu sokakta oturmıya değil ya, geçmeğe bile tahammül edeceğinc. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Ağustos 10 E Talu eçen gün bu sütunda « Kâhya » * latdan bahsetmiştim. Bugün de, yint onun bir başka nev'ini tasvire — çalışacı” ğım. İ Evet: Pazasız doktor da kâhyanın bif türlüsüdür. Fakat onun kadar sinirlendiric değildir; Zira, hemcinslerini görğü, tecröbt we ilminden (1) istifade ettirmek gibi in' sani bir gaye güder, Gelir, kahvenin bir köşesine çöker; et rafa bir göz gezdirir; ve tanısın, tarıumasilk kestirdiğine hitap eder: — Geçmiş olsun, beyefendi! Parmağı" mazdaki bu sarğı?. — Dolama oldu da.. — Kavrulmuş soğan bire birdir. Sıcak* ken, üzerine koyup, saracaksınız.. vaktilt ben de oldu idim. Cerrahlar az kaldı par> -*'ll M. lardı. — Rahmetli kayinpeder tan on — dört sene çekti. Sonra bakla çiçeği ile piripâk oldu. Eminolun, böbrek hastalığının birie «ik devüsı bakla çiçeğidir. Kaynatıp, bar: dak bardak içmeli. * — Ü ni öi PF Rahatsız mı idiniz? — Üzerinize âfiyet, bağırsaklarım.. sür- gön oldum. — Pirinç suyu.. şöyle koyuca.. üdetâ süzme âşüre gibi. Başka hiç çaresi yoktur Bendeniz bir tarihte, Çapakçurda malmü- dürü iken az kaldı ölüyordum. — Bununla kurtuldum ç * — Peklik dediniz?. Arzedeyim: Kuluej nuz bu yaşıma geldim.. leülhamd pekkk nes dir, bilmem, Sebebi de, her sabah, aç kar- ama bir kaşık gül reçeli, bulamazsam birf iki tane lokum şekeri yer, üzerine de bif bazdak su içerim. Şeker, malümu ihsanınii” müleyyindiri. * — Küçük bey, mahdum mu? — Evet, bendezadeniz. j — Ök, oh, maşallah! Lâkin büyle büraz süzgün gibi duruyor? — Kışım cpey hastalık geçirdi idi, hâlâ gelişemedi. — Onun kolayı var. Bol bol şeker yedi" rin.. gekerli maddeler verin. Zira, şeker â“ deta kuüvvet kaynağıdır. Peder bendenif tam seksen sekiz yaşındadır.. kışın paltoe suz gezer. Hep şeker sayesinde. Sabahlari İki tane çay şekerini suda eritir, içer. Öğ* leyin mutlaka sofrada bir tatlı — olacak. Sonra bütün gün de cebinde akide, limon yekeri eksik olmaz. Geveler durur. * — Ne o0? Gözünüzde arpacık var, ga Hba? Çil yirmi beşliği - amıma gümüş olar cak - kefareti budur, diye yedi defa sürüm 'bir şeye'ğiniz kalmaz! * — Nasır ma dediniz? Bilirim kâbril AZ ma çektim? Domates bir, çiğnenmiş zeytim, İ dki. Başka ne derlerse, nafile! kulak asma: yın.. * — Hanım! Bu çocuğun yüzündeki ve> biyeye ilâç yaptırmıyor musun? Bizaz kar laycı çamuru al, sür. Bir hafta sonra fay « dasını görmezsen, ben buradayım. Yazık değil mi bir damlacık masuma? * İşte size, parasız doktorun, her zamafi. her yerde dinlediğim veçeteleri! Onu, bu öğütleri bedava sağa sola vermekten me * mettiğiniz gün, emin olun ki biz tarafısll iner. Buna o kadar abşmış ve bundan © derece mahzuz olmaktadır! S ll g ESP E 53S EX€EER BELĞE EFFTFYPRE 3537 x 4 LIÇFER EÇELETAESY SEZET TE EEE