B Sayfa bir ameliyat yüzün düello STARMSA TERMETE Macaristanda iki operatör eemer ünden ettiler ! Çarpışma kıyasıy;a olau, ikisi de ağır surette yaralandılar, bir önce Bundan kaç Ma ca ris ta nm gün merkezi olan Budapestede — bir Hüclle — hâdisesi vuku buldu, dü- bllo iki genç ara- sında, keskin, a - iar kılıçlarla pildi. Düelloyü ya - pan iki genç de doktor ve ikisi de eperatördürler Düello aırasında İki gencin — de birbirini öklürmek için ellerinden ge- len her şeyi yaptıkları görülüyordu. yar Düello, para, kadın, şeref, haysiyet tor bir hasta üzerinde yapılan ameliya- yüzünden vuku bulmamıştır. İki dok- tin doğru olup olmadığını münakaşa etmişler, münakaşayı bir noticeye bağ- hlayamadıkları için düelloya karar ver- mişlerdir. Şimdiye kadar yapılan düclloların hiç biri de ilmi ve mesleki bir sebep üzünden vuku. bulmadığı için bu iki lacar genci yeni bir çığır açmış bulu- buyorlar. İki gencin biri doktor Farkos, biri Be doktor Krauss'tur. İkisi de belediye hastanesinde çalı- Byoklardı. Geçenlerde döktor, Farkasa kanserden mustarip bir hasta getiril - di ve konsoltasyan yapıldı. Doktor Krauss'a göre hastaya ameliyat yapıl- maması gerekti. Doktor Farkos — ise hastanın ameliyat ile kurtarılmasına imkân bulunduğu fikrinde idi ve ame- İiyati yaptı. Doktor Farkos, ameliyattan sonra arkadaşlarına neticeden bahsediyordu. Krauss itiraz etti ve : — Sen, dedi, hastaları birer insan değil, birer vak'a saymakla hata edi- yorsun. Bu hastaya ameliyat yapılma- # yanlıştı. Çünkü daha önce kendi: ne ameliyat yapılmış ve — netice alı - namamıştır. Fakat sen, bu «vak'an yı denemek, hakkında konuşmak ve yazı yazmak istediğin için ameliyatı tekrar ettin. Bu hareket yanlıştır. Doktor Farkos kızdı ve arkadaşı « na: — Sözünü geri al! dedi, çünkü ben hastayı kurtarmak imkânını düşüne - sek ameliyatı yaptım. Doktor Krauss sözlerini geri alma- B öDORM önltlğ buna rağmen sebep olan iddia hâlâ aralarında düelloya ortada mevcut dığı için — münakaşa * kızıştı ve doktoör birbirlerini evvelâ tokatladılar, sonra düelloya karar verdiler. Muayyen saatte doktorlar ve şahit- ler düello yerinde hazır bulundular ve insan hayatını korumağa yemin eden iki doktor kılıçları ele alarak karşılaş- tılar . Düelle iki tarafın birinin, ö - tekini öldürmesine kadar devam ede- cekti Verilen işaret üzerine iki doktor dö- vüşmeğe başladılar. Fakat o kadar sert dövüşüyorlardı ki bir iki hamleden sonra kılıçlar büküldü ve değiştirildi. İkisi de yaralanmış ve yaralarından kan fışkırmıştı. Fakat bu kadarı birini de tatmin etmedi. İkisi de birbirine hamle etmekte — devam ediyorlar- di * Nihayet doktör” Krause'şid - deli — bir hamlede — bulunduğu için arkadaşı da mukabele etmiş, neti- cede, Krauss kafasının ortasından ye- diği bir darbe yüzünden yere yuvarlan- mış ve düello yerinden kaldırılarak tedaviye götürüldü. Farkos da feci bir vaziyette yara - lanmış olduğu için o da hastaneye kal- dırıldı. Farkos'un yaralari kapanmış — ve hastaneden çıkıp vazifesine başlamış - tır. Doktor Krausa ise hâlâ tedavi edil- mektedir. Maksadı, iyileştikten sonra bir mu- ayenehane açmak istediği için, hasta- neden istifa etmiş bulunuyor. İstifana- mesinde «arkadaşlar arasında ahenk bulunmadığın için çekilmek istediğini söylemiştir. Doktor Krauss, hâlâ yapı- lan ameliyatın yanlış olduğu fikrinde- dir. “CÖNÜL İSLERİ İyilik yaptım Diye sevgimi Söyliyemiyorum «Bir yolculuk esnasında tuhaf bir te- öadüf neticesi olarak bir kızla tanıştım. Ona karşı insani bir vazife yapmak |â - tam geldi, bu vaziyet dost olmamıza se- bep oldu. Şimdi dostça ve - kardeşçe Mektuplaşıyoruz. Ayrı şehirlerdeyiz. Fa- Kat ben onu seviyorum. Yalnız sevgimi eksik etmiyor, hattâ benim son zamanda mek söyliyemiyorum. O da mektubu tubumu azalttığımdan — şikâyet ediyor, Gevgimi söylemeğe cesaret edemiyorum, günkü yaptığım iyiliğin diyetini istemak Bibi bir şey olacak diye - korkuyorum. Maksadım macera yapmak değil, onum- Ça mes'vd bir yuva kurmaktır, bana na- # hareket etmekliğimi tavsiye edersi - Biz? » Ali Yurdakul Eğer kaza bir macera aşkı teklif —et Mmek isteseydiniz, düşünceniz doğru ola- bilirdi. Halbuki siz sevginizde samimi- tiniz ve onunla evlenmek istiyorsunuz. Bu takdirde iş kolaylaşır. Doğrudan doğ- Yaya ailesine müracaat ederek kım is - tersiniz. Bu suretle meseleyi kökünden halletmiş olursunuz. * Uzunköprüde U, Y. R.: Bence silenizin düşüncesi daha doğ- rudur. Onlar sizi birdenbire sefalete düş- müş görmek istemiyorlar. Siz kafanızla değil, hissinizle düşünüyorsunuz. Yarın verirsiniz. Fakat © vakit İş işden geçmiş olur. TEYZE SON -POSTA - Konuşma Hilmi Ziya Ülken Nurullah Ataç Hilmi Ziya Ülken'in «Yirminci asır f- lozofları» (1) adlı yeni eserinden bahse - debilmek isterdim gibi kimselerin bir hüküm vermek için de #i, ancak istifade için okuyacağı kitaplar- fakat © kitap, benim Mevzuu, bugünün insanını en ziya- mevzut dandır de alâkadar etmesi lâzim gelen zamanımızın başlıca fikir cereyanları, içine kanşmış olduğumuz hâdiselerin kaynakla- telâkkileri... karşı n, onlara sebeb olan cihan Fakat çok yazık ki bizde felsefeye pek alâka yok; gerek geçmiş asırların, ge- vek kendi zamanımızın filozoflarını merak etmek töyle dursun, mücerredata itibar et- memekle öğündüğümüz bile oluyor. Bir felsefe tarihi hakkında hüküm ver meğe salâhiyetim olmaması, onu yazan için beslediğim muhabbeti söylememe — mâni değildir. Hilmi Ziya Ülken insana, insan rdandır. Ben onun ça- ikirlere karşı duyduğu tecessüsü, her gün kendini geçme arzusu Tekrar ede - lığı sevdiren a lışma kabiliyetini, nu pek az kimsede gördüm. yim: eserinin değeri hakkında bir büküm vermek bana düşmez. Fakat şimdiye kadar çıkardığı kitapların kıymeti, fikrinin isabeti, derinliği, vüzuhu ne olursa olsun ©, arka - ; |daşlarına ve gençlere örnek olacak insan- lardandır. Onunla konüşurken, sözlerine işti rak etmeseniz bile, sözün ulu orta sarfplu- nacak bir şey olmadığını anlarsınız. Ken- disi düşündüğü gibi sizi de düşünmeğe da- vet eder. Hilmi Ziya fikirle oynamaz, sizi de “onunla oynamamağa sevkeder. Yıllar- danberi tedeki darslerinde talebesine felsefeyi sev- gerek liselerde, gerek Üniversi - dirmiştir. Herkesin çör çöp kabilinden kısacık zılar aradığı bir zamanda büyük kıtada d yüz küsur sayfahk bir kitap neşretmesi de mesleğine aşkını, okuyacakları oyalamak- ciddi bir hizmet etmek arzusunu gösterir. Bugün memleketimiz - tan ziyade on deki en fena ve bhakiki kültür için en za - rarlı buylardan biri de kısacık kitap merakıdır. Bu sürat a , ufacık da insan- Tp Halbuki zamanımıza sürat asrı de - nilmesine sebeb olan milletler uzun yazıla- ra, €ild &ild kitaplara pekâlâ tahammül &- diyorlar. Biz sadece tembelliğimizi güzel bahanelerle örtmeğe çalışıyoruz. Okumağa niyetimiz yok, fakat medeni insanların ki- tap sevdiğini de biliyoruz; meraksızlığı - mızla kültür sahibi geçinmek — hevesimizi, gabucak, kolayca okunur şeyler aramakla tebf etmek istiyoruz. Bizde hakiki kültür, uzun yazıya, büyük kitaba — sabrettiğimiz tün başlıyacaktır. Kısasından — başlıyarak gitgide uzun kitaplara tahammül edece - Bimiz iddiası da esassızdır. Zaten onun ne kadar yanlış olduğunu hâdiseler isbat edi- yor: yıllardanberi yazılammız günden güne kısalıyor, kitaplar küçülüyor. O kadar ki on forma, yalmız 160 sayıfa artık büyük bir cild sayılmağa başladı. «Yirminci asır filozolland nin - büyük bir tağbet göreceğini ümit etmek belki ol « mıyacak duada bulunmak demektir. Fakat olmıyacak dualar etmek, ciddi kitapların çok kari bulncağını ummak, saflık da olan, yine gönle daba hoş gelir. (1) 1 cild, 440 sayıfa, 275 kumuş. (Ka- naat). Dış Bakanı İstanbulda Hariciye Vekili Doktor Tevfik Rüş- tü Aras dün sebahki ekspresle geh « mize gelerek Park oteline inmiştir. Yeni bir kuyruklu yıldız daha Son günlerde Pelter kuyruklu yıldızm- dan sonra Tokyo rasathanesinden ye- ni bir kuyruklu yıldız görülmüştür. Bu yıldız (1936. B) kuyruklusu — ismini alacaktır. Bu yeni kuyruklu yıldız he- nüz memleketimizden görülmemiştir. Parti genyön kurulu toplandı Cümhuriyet Halk Partisi Genyön Kurulu, dün İstanbul parti merkezin de İçişleri Bakanı ve fırka genel sekre- teri Şükrü Kayanın Başkanlığında toplanmış, geç vakte kadar müzakere- lerde bulunmuştur . Deniz Banyolari Doktor (Etem Vassaf) in ikinci makalesini yarın bu sayfada " bulacaksınız ların daha fazlasına tahammülü olamaz - KIRK GÜNDE DEVRİÂLEM | Tanımadığınız memleketler ve insanlar | M. Ekrem Kışın kutuplarda soğuk, yazın Afrika kadar sıcak memleket: Sibirya Yazanı Fecri Şimali İssz buzlu çöllerin, ormanların, ve kışın termometreyi sıfınrın altında 50 - 60 dere- cede tutan dondurucu soğukların hüküm sürdüğü bir kıt'a Sibirya dendiği zaman hemen herkesin aklına müthiş soğuklar ge- lir, Bugün Sibiryanın büyük bir kıemm her türlü insan hırsını söndürecek zannini ve- ren tabil şartlar altında Pek uzun süren kış böyle olmakla beraber bulunmaktadır. yazın da Sibiryayı sıcaklar kasıp kavurur. Avrupa büyüklüğünde — olan bu kıt'a teşrinievvelden itibaren ölüm kefenine bü- rünmeğe başlar. Kış şiddetlendikçe soğuk her tarafı sarar hattâ dağlardan pek — sür- atli akan nehirler bile donar. Bununla be- ber hava tam bir berraklık içinde bulu- nur. Aylarca semanın parlaklığını hiç bir sis ve bulutun örtmediği görülür. En şid- |detli soğuklar kânunusanide bastırır. Ter- mometre sıfırin altına doğru 20 - 30 . 40 - 50 mütemadiyen iner. Hantâ Sibiryanın şi- mali şarkisinde kâin Verkhoyansk — kasa- basında termoametrenin sıfırin — altında 70 dereceye indiği görülmüştür ki bu nok- ta dünyanın en soğuk noktasıdır. Sibirya- man bu hali tabiatte her şeyin uyuduğu, his- sini verir: Kara yosunları, otlar karlar al. tında veya doalar arasında sıkışır kalırlar. Buz tutmuş &lan ağaç dalları, ölü bir halde sarkarlar. Hayvanlar deliklerinde büzülür kalırlar. Yalnız bu körkunç soğuklara in- sanın meydan okuduğu görülür. Ne kadar giddetli olsa Sibirya kışı sıhhate muzir de- Gildir.. Çünkü burada rTütubet ve hararet değişmez. Devamlı bir surette yerleşen s0- Çouğa uzviyet yavaş yavaş alışır, Kışın şid- detli rüzgürlar da yoktur. Çünkü baremet- re daima yüksektir ve hava daimi bir sü- künet içinde bulunur. Nisanda ise ilkbahar âni olarak — gelir. Sıcaklık her şeyi eritmeğe başlayınca kar- lar, ve buzlar çözülür, nehirler şiddetle taş- mağa başlarlar; o zaman ova geniş bir göl maazaratı arzeder, ağöçlar yapraklanır. Tabiat yenileşmeğe başlar. İlkbaharın gel- mesiyle canlanan tabiat birdenbire yazın yakıcı sıcakları ile karşılaşır. Hattâ İrkutsk şehrinde hararetin 38 dereceye çıktığı gö- rükür, Sibiryanın, şimalden cenuba — doğu, i- çinden geçercek neler görürüz; Evvelâ şi: mal buz denizinden itibaren ve bütün Si- biryanın şimalini geniş bir şerit gibi kapla- yan alçak ve bataklık ovalar görülür. Se- kiz dokuz ay devam eden kuş müddetince bu eva kar ve buzla örtülür. O zaman üzeş denilen hâdise rinde ne bir ot, ne bir çay hiç bir şey gö* | tülmez. Yazın ise bunun 30 - 40 santimet4 resi çözülür, aşağısı daimi donmuş — oldut ğundan satıhta eriyen İar ve buzların sus yu etrala yayılarak her tarafta bataklık teşe kil eder, Bu mintakaya buzlu çöl manaste | na gelen Tundra adı verilir. Tundra'larda ayı ve kurtların takip ettiği geyikler, ve ket | mirici hayvanlar ve bilhassa — milyonlarca | kuğu kuşları, ördekler, martiler — bulunute Çünkü buralarda pek çok balbklar — vardifi. Tundra'ların büyüklüğü Türkiyenin 5 - mislidir. ğ Bu saha içinden geçtikten sonra Tund! ra'nın cenubunda, garptan — şarka — doğrli kesilmeden devam eden ormanlarla kapli | bambaşka bir ovaya gelinir. Taiga adı vet | rilen bu ormanlar da Türkiyeden 7 - 8 det fa büyüktür. Taiga'lar son derece mağmumdur. Ormaf altı çimensiz olup hiç-bir haşere hiç bir kuş | bulunmaz. Sibirya ormanlarında ebedi bif #üküt hüküm sürer. İnsanlar pek azdır. Fas kat kürklü hayvanlardan Kakım, Zerdevas | kışın kürkü beyazlanan tilkiler, sincapları tavşanlar, ayılar bu ormanlarda dolaşırlar Ormani sahasının cenubunda — ise Rusların Çernozion dedikleri gayet münbit kara topraklar uzanır, Bu topraklarda buğdayi yulâf, kış çavdarı, arpa ve yerelması ekik Hr, Zaten Rus muhacirleri de buraya geliji yerleşirler. Bugün Sibiryanın iktısadi kıy4 metini tâ Moskovadan başlayıp Japonya karşısında Vladivostok şehrine kadar uza* man 8000 kilometre uzunluğunda tren yos ha arttırmaktadır, Bu hat bugün Avrupa ilâ Uzak Şark arasında yegâne ehemmiyetli hattır, Süveyş kanalıyla takip edilen deniğ yolundan daha kısadır. Paristen, Yokahor maya bu hatla 2) günde, halbuki Süveyi kanalıyla 34 günde gidilir. (| Büğün Ruiyayâa'ek olan Sibirysma l fusu 12 milyondur. Sibiryanın — şimalinde Tundra'larda Samoyed'ler; cenupta ise Ot | tak'lar ve Tunguz'lar bulunup av ve balıl avı ile geçinirler. Çernozlion mımtakasında ise Ruslar ve Kazaklar Sibiryâ madence çok zengindir. Taş kömürü, de* mir, bakır, plâtin, petrol, ve bilhassa altr ni çoktur. Altın itibariyle cenubi Ahikâr Birleşik Amerika devletleri ve Kanadadaft sonra Meksika ve —Avustralya — ile bera* berdir. Başlıca şehirleri idare merkezi olt — Novo - Sibirak, Tobolsk, Omak, Tomskı Krasmoyarak, İrkutek, — Blagovcchtchenale ve Vladivostok'tur. bulunur. l