Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera — SON POSTA KORSANIN KIZI Son Posta'nın tarihi tefrikası — Doğru söyle!... Senin bir der - di" var... Diyecekti. devam edecekti: — Cezayirde olduğu gibi değilim... — Niçin? — Orası daha güzeldi. Orada daha rahattım. Hem beni burada istemedi -| meli ve umduğu gibi onunla konuş - ğim birisine, bir budalaya veriyorlar... — Yaaa... Demek orayı - özledin hat.. Fakat Cezayirde her zaman kor- ku var, Orada oturmak her yiğitin işi değildir. — Sen de, oradasın ya... Niçin kor- hyıuı? — O balde seni oraya götüreyim, is- ter misin? O zaman AÂyşe İlyasın ellerine sarı- larak, tunçtan yapılmış gibi sert olan o elleri kendisinin daha küçük fakat ge- he nasırlı ellerinin arasına alarak öpe- tekti. Ayyşe bir kenarda bu hülyalarla baş- dalmıştı. ane kadar zaman geçtiğini bilmiyor- — Reis geliyor... Reise yol verin... vulun!.. Diye bağıran bir levendin sesile ken- dine geldi, Doğruldu ve başını kaldırdı. Herkesin baktığı tarafa baktı. Tam yirmi dokuz yaşında dinç, iri, esmer bir delikanlı... Bıyıklarını Pala- biyık Ömer gibi uzatmıştı. O kadar u- Zun değildi ama, bir kaç yıl sonra daha Uzıyacağına ve Palabıyık Ömerin bı- yıklarından hiç bir farkı kalmıyacağı- Ha şüphesi yoktu. pabuçları, — çıplak bacakları, —kısa — şalveri, ve kırmızi kuşağı, — işlemeli yeleği ve — başındaki be - Yaz kavukla herkesin birdenbire gö « Züne çarpıyordu. Sert adımları, çevik Yürüyüşü, keskin bakışları ona ba - anları hayran ediyordu. Onu tanı » Yanların hepsi övünüyordu. Babası kalafatcı Hasan da yanında idi ve oğ- nun gemisini görmeğe geliyordu. İlyas Reis elini göğsüne koyarak ve ni yavaşça eğerek halkı selâmlı - Yordu . İki levent onun arkasında yürüyor- lardı. Hepsinin de kırmızı ve geniş ku- #aklarının arasından bıçakların, palala- Tin, piştovların saplarile uçları görü - hüyordu. Herkes İlyas Reise yol vermek için Açılıyor, lâkin Ayşe bu kalabalığın ara- Tna karışmak için acele ediyordu. Âdeta kendinden geçmişti. İlyas Reisin biraz sonra geçeceği Yetde, önüne gelenlerin arasından sıy- Nlarak ileri geçti. lyas Reis henüz ondan on, on beş &dim ilerideydi. Ayşenin kalbi yerinden fırlayıp gi - ek gibi çarpıyordu. Şimdi demindenberi gözlerinin altı- ha kadar kapalı tuttuğu yüzünü de aç Miş, gerek yüzünde ve gerek bakışla. î:"dın en derin ve engin gülümseyişle ül'!ı Reisin gözlerinin içini arıyor - U, İşte yaklaştı. Ancak üç adım kaldı ve o anda İl- Yas Reisin gözleri bir saniye için Ay - ün gözlerile karşılaştı. Bu yuvarlak | :ı! Yanık yüzlü Türk kızına da diğerle- 'ne olduğu gibi bir selâm vererek ge- "P gitti. | lçAy.e onun o bir saniyelik bakışında li ndisi için doğan bambaşka bir pa - H görmek istemişti. Fakat göreme - ti, —- Beni tanımadı ... Diye mırıldandı. i sızladı ve kalbinin çılgın çarpi - işları üstüne yağ dökülen dalgalı bir Diz gihi duruldu. — Beni niçin tanımadı? Demek ki Uttul.,. ve kılh ge- Yazan ! Kadircan Kaflı t kendine düşünmekte devam etti: — Belki hakkı var... Aradan tamam en bir yıl geçti. Ben o zaman ufacık bir Aralarındaki kanuşma şu şekilde|çocuktum. O zamandanberi neler ol ydu. Neler değişti. Hele onun başından kim bilir neler geçti? Fakat niçin böyle oluyordu? Onu unutmamalıydı. Yanına gel malıydı. Hattâ onu hemen alarak birlikte Cezayire gö gdi. O, ne güzel ve ne gösteriş dam olmuştu!... meliy bir a lü unutamamıştı. Yavaş yavaş evine dönerken önü nü görerek değil, rastgele yürüyordu. Artık o güzel hülyalarının da karardı- ğını, o güzel ümitlerinin de boşluğunu görmüş ve anlamıştı. Lükin bunu her şeye rağmen kabul etmek, boyun eğ- mek, kendisini taliin eline buakmak da elinden gelmiyordu. — Ne yapmalı da oraya gidebilme- liyim? Ne yapmalı da buradan kaçmalı- yım? BÜTÜN BAYAN BERBERLERİNE MÜJDE Elektriksiz. MAKİNESİZ İLÂÇSIZ yalnız tek bir kâğıdla senelik. datmt öndüle, Bu yeni icadımızı 15 Ağus- 108986 — tarihindan — itibaren tatbika başlıyacağız. Bu yeni icadımız yani (TEK BİR KÂĞITLA PERMANAN) bu defa Av- rupa seyahatinde VİYANA, BUDA- PEŞTE, BELGRAD ve BÜKREŞ şehir- lerinde pek büyük rağbetlere mazhar olmuştur. Yeni icadımız için 16/Haziran/Y36 tarihinde İSVİÇREDEN 4880/2 numa- rahı beynelmilel ihtira beratı dahi ahınmışlır. Bu defa Avrupanın en son sistem Permanant makineleri, baş yıkamak için Leyenler, Şesuarlar ve miznmpli alelleri gelirilmiştir. Satışlarımız. peşin ve TAKSİTLE dahi verilir. PERBAZIL Beyoğlu, Pnrmıkka%ıı İstiklâl cad- desli No 1338 Hasan Bey apartıman Birinci kat Telefon: 40348 Mukaddema Galatada Havyar ha- nında 81 sayılı odada sakin ve ayni yerde bekçitik etmekte iken hâlen ne- rede oturduğu bilinmeyen Mehmede, İstanbul 2 inci icra memurluğun- dan : Hazinenin Beyoğlu Sulbh Hukuk mahkemesinden aldığı 2012/934 ta- rihli ve 984 tarihli ve 932/399 sayılı 45 kuruşun 768 kurüş mahkeme mas- rah ve 8/3/9832 den itibaren 90 de beş faizle beraber tahsiline dair olan flâm dairemizin 036/1087 numarasile infaza tevdi olmuş olması üzerine namınıza tanzim kılınan icra emri ikametgâhınızın meçhuliyeti hasebile tebliğ edilmediğinden tebligatın bir ay bakkı itiraz tayin! suretile ilânen ierasına karar — verilmiştir. Tarihi HDâandan itibaren nihayet işbu bir ay içinde 9361037 numarasile dairemize mürac.atla borcu ödemeniz veyahut temyiz fadet mnhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden feranın geri b rakılmasına dair karar getirmeniz - zımdır, Aksi takdirde cebri icra ya- pılacağı ve yine bu müddet içinde mal heyanında bulnnmamz — bulun- mazsanız hapisle tazyık olunucağınız ve hakikate muhalif beyanda bulun- duğunuz takdirde hapis cezasile ce- zalandırlacağınız olbaptaki icra em- rinin tebliği makamına kalm olmak üzere keyfiyet tobliğ olmnur, (248'9) _—Ğ;yrımüba kemisine | Ayşenin hayalinde hep böyle bir yiğit yaşamış, babasını da belki böyle bir yiğit olduğu için bu kadar çok ve çılgınca sevmiş, bir tür- Numara : 38 Diye kendi kendine soruyordu. Oldukça yalçın bir kayalığın üstün- de yükselen şu kale duvarlarından aşa- gı kendisini fırlatmak, ş uengin denize atılmak, bir kuyunun başında karanlığına ve derinliğine uzun uzun bakarak gözlerini kararttıktan sonra Fakat onun kanında, babasının ka- nından geçme bir kudret kaynıyordu. Yılgınlık göstermeye bir türlü razı olamıyordu. Gene ve hepsinden daha derin bir a- c ile; — Ah erkek olaydım!... Babamın istediği gibi ben de erkek olaydım!... Diye mırıldandı. Erkek olmakı... Evine yaklaşırken birdenbire kafa - sında çok parlak bir fikir doğdu. Kafasının ve kalbinin içi birdenbire aydınlandı. .— Bunu yapmalıyım!... O kadar zor mu? Mademki beni tanımadı, o da |bilmiyecek!... Gemiye girip de yola çıktıktan ve hele Cezayire vardıktan sonra tanınmış olsam bile zarar yok. (Arkası var) , Mukaddema üsküdarda Selâmi Allefendi mahallesinde eski Manga ve yeni Trablus so- kağında 20 numarada mukim iken hâlenwne- rode oturduğu bilinmiyen Madam İpruk, İstanbul İkinei fera Meniurluğundan : HBazinenin üsküdar Birinci Sulh Hukuk mahkemesinden aldığı 18/2/935 tarihli ve 935/99 sayılı lüm mucibince alacağı bulunan 640 kuruşun 7346 kuruş masarifi muhakeme ile tahsiline dalr ilâmın berayı infaz dairemi- ze tovdi edilmiş olması üzerine namınıza tan- zim kılınan iera emri ikametgüâhınızın meç- huliyeti hasebiyle tebliğ edilmediğinden teb- liğatan bir ay hakkı Hiraz tayini suretiyle tebliğatın ilünen erasına karar verilmiştir. Tarihi ilândan itibaren nihayet işbu bir ay içinde 936/430 numarasiyle dajremize müra- eaatla borcu ödemeniz veyahut temyiz iadel muhakeme yoliyle ait olduğu mahkemede İc- ranın geri bırakılmasına dair bir karar ge- tirmeniz Iâzımdır. Aksi takdirde cebri lera yapılacağı ve gene bu müddet içinde mal be- yanında bulunmanız bulunmazsanız bapisle tazyik olunacağınız ve hakikate muhalif be- yanda bulunduğunuz takdirde hapis cezasile gezalandırilacağınız olbaptaki lera emrinin tebliği makamına kalm olmak üzere ilânen keyfiyet tehliğ olunar. ... (24818) İstanbul Yedinci İcra Memurluğundan: Galatada Bereket Zade Hacı Ali sokak fHâm mucibince alacağı bulunan42 İira (w 4 4 Niko Paraşkova'yat 30/9/938 tarih ve 26 sayılı İstanbul Asliye 4 üncü Hukuk mahkemesi ilâmı ve 21/4/936 tarih 1397 esas 995 karar nu- maralı temyiz mahkemesi ilâmı mucibince Unkapanı Kereste fabrikasında haczedilen mobilya vesaire üzerindeki haczin — fekki ile 1948 kuruş mahkeme masrafı ve 25 li- ra ücreti vekâletin — ve icra maşraflarının tahsil edilerek kendisine verilmesi hakkın- da alacaklı Türkiye İş Bankasının dairemi- ze müracaatı Üzerine 936/2653 numaralı dosyadanı tarafınıza gönderilen icra — emri ilametgâhınızın meçhuliyetine binaen mü- başir tarafından bilâ tebliğ iade edilmiştir. İşbu ilân tarihinden itibaren bu ay için. de borcunuzu bütün masraflarile ödemeniz veya iadei mubakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden bir karar getirmedikçe ceb- Yi icra yapılacağı ve gene bu müddet için- de mal beyanında bulunmanız ve bulun- mazsanız — hapis — ile — tazyik — oluna- cağınız ve hakikata muhalif beyanda bulu- nursanız hapis ile cezalandırılacağınız, icra emri makamına kalm olmak üzere ilân olunur. (24828) —— diller Cemiyetinden Nisabı ekseriyot olmadığından toplanamayan kongremiz Ağustosun yir- Minci Perşembe günü saat 15 ae İstanbul Halkevinde toplânacağında mukay- yed azanın teşrifleri mercudur, Ruzname: 1 — Senelik çalışma raporu, 2 — İdare Hoeyeti seçimi. — Hukuk Fakültesi Dekanlığından: Fakültemiz İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsüne 5S0 Hra ücretle bir daktilo t almacaklır. Yabancı dil bilmek şarttır. İsteklilerin Pazartesi ve Perşembe K VB“yİe düşündükten sonra kendi -! günleri Fakülte Dekanlığına müracaat etmeleri. «153» onun | baş aşağı gitmek bile aklına geliyordu. | Yazan:Mireille Brocey Ne zamandır d tum Aloya Pampille'i görmemiştim; © ak - şam da, bağrım dol - gun, cebimde topu to- pu seksen küçük kahveye girdi « ğim zaman onu rasge leceğimi hiç ummuyor- dum. Baktım, süt ren- gi bir aperitifin önüne oturmuş, keyifli keyifli piposunu — tüttürüyor. sanki bir ilâh (isterse- niz siz bir tayyare gi- bi deyin) gibi bulur - lara bürünüp fânilerin gözüne görünmez ol mak — istiyordu. He - otda bir kendini memnuniyet, * hattâ beğenme - hali men bir nevi gö - £ Anlatayım da dinle. Gustave La ! tanırsın, değil mi? Onun Pti » züme çarptı; zaten her zaman metelik- | gord'da Ermeline adında ihtiyar bir halasi siz, üstü başı perişan dolaşan Aloys Pam- pille'i insan yepyeni bir şapka ile görür de nasıl şaşırmaz? Evet, o Moptparnüsse'ta on yıldır dillere destan olan gapkasını at- mış, yerine bir yenisini, hem de son moda bir şapka almıştı. Beni gördü ve himayekâr bir tavır takı- narak yanına çağırdı. Nezaketle: — Ne içersin? dedi. Bu akşam benden.. * Bu davetin pek işime geldiğini inkâr et- #tem günaha girmiş olurum. Demek ki ce- bimdeki küçük sermayemi — (en kiymetli sermayeler küçük olanlardır), seksen beş frank yirmi beş santimi o gece de bozmı- yacaktım... Pampille'in elini ne kadar ha raretle sıklım, tasavvur edebilirsiniz. — Ne oldu? dedim; mirasa mı kon - dun? O, bir şeyler gizler gibi gülümsiyerek: — Hayır, dedi, henüz mirasa konma- dim. Sonra çalımlı bir eda takınatak: — Bir iş buldum da, diyı ve etü. Garsonun getirdiği içki az kaldi bo - ğazımda kalacaktı. dedim. Nasıl oldu? Para ge- tiren bir iş mi? Pampille bu buhran zamanında munta- zam, para getiren bir iş bulmayı, hem de — İş mi2 var, ondan miras yiyecekmiş. —Ermeline hâlâ dul bir kadıncağız. hiç çocuğu da ok mamış. Paracıkları da, köşkü de hep Guz tave'a kalacak ama o gözlüklü ve to » puzlu kocakarı fevkalâde hassasmış, ru » hunun okganmasından hoşlanırmış.... Göğe sünde üç tane madalyon asılı imiş, her bik tinde de şimdiye kadar vardığı ve kendii sinden evvel ölmek nezaketini göstermiğ olan üç kocasının birer renkli — Testmi..e Bunlar iyi ama Gustave işi idare etmezsi kocakarının tekrar kocaya — varmasındazi korkuyor. Ya bu seferki kocası ölmez, ka- tıyı Önüne katarsa?... Bütün paralar ont kalabilir... Bunun için Gustave Ermelinğ halanın gönül vermesine müni olmak istia yor, ona ancak mektup gönderecek bir Ök gık aradı, bu işe beni münasip gördü. — | — Çok şilkür ki, dedim, iş sadece mekhk tupla oluyor. Yoksa sende ruh okşıyacal surat pek yoktur.., ! Aloys Pampille bu sözüme hiç kızmadış parmağı ile piposunun külünü silkip devara etti: © N — Her hafta Gustave bana elli franl veriyor, ben de Ermeline halaya ahlı ofl! dört sahife mektup yazıyorum. Benim yaze| dıklarım da, ondan aldıklarım da ateş gil sözlerle dolu. Ben Ermeline'ciğime kendie sini otuz beş senedenberi sevdiğimi, fa « kendisi gibi elinden hiç bir iş gelmiyecek bir adamın iş bulmasını gayet tabii görü - yormuş gibi: — Elbette para getiren bir iş, dedi. Sonra benim hayretime — karşı mağrur bir hal ta - kınarak: — Biraz müsna - deni rica edeceğim, dedi; yazım var da. Baktım, Pampille kabvenin mürekkebi- ne, kötü kâğıtlarına da tenezzül etmiyor - du: cebinden altın kaplama bir dolma ka- lem, sahtiyan taklidi ve son derece — şık cüzdanından da açık eflâtün bir kâğıd çı- kardı ve hemen bunu küçük küçük harf - lerle doldurmağa başladı. Ben meraktan çıldınyordum : — Sen ne yapıyorsun, Allah aşkına? dedim. Aloys Pampille, elinin bir işareti ile ba- na susmamı emretli ve: — Rica ederim şaşırtma, dedi. Ben şim- di elli frank kazanıvereceğim! Her halde son derece nadir bir hâdi - senin şahidi oluyordum. Susup bekledim ama içim içimi yiyordu. Benim bildiğim | Aloys Pampille de benceleyin birtakım an- | laşılmaz gürler yazar, bunları bir iki yüz ta- İme basan mecmunlara verir, arasıra da hi bir tabiin kabul etmediği romanlar kalemi alırdı. Ne o mecmualara verdiği şürler, ne | de çekmecelerde farelere ziyafet olan vo- manlar kolay kolay elli frank kazandıra - cük şeyler değildi... Benim kadar da isti- dadı olmıyan bu Pampille'in başına nasıl | bir devlet kuşu konmuştu acaba? Merak -| tan önümdeki aperitifte tad bulamaz ol -| muştum. Yazdığı satırların altına kocaman — bir imza atıp zarfı da — tükrükledikten sonra lütfen işin aslını anlatmağa razı oldu: — Aşk mektupları yazıyorum. Hafta- da bir tane, elli frank. Ben hasetten boğulur gibi oluyordum. Bunu belli etmemek için gülümsemeğe ça- hşarak : — Maşaüllah! dedim. Mektuplar kime? Allah — versin.. | Yarınki nüshamızda Çocuk Yazan: Faik Bercmen , Akşamdanberi kafayı hayli tütsülemiş olan Pampille'in dili açılmıştı: İ kat kendimi göstermek, adımi * bildirmeli istemediğimi, başka birine varacak olursa yeisimden öleceğimi söylüyorum. İmza « m da — «Meçhuj gair» diye atıyorum, Basit bir şey umş herkesin aklına gel mez ki.. Aloys Pampille budalasının takın « dığı © muzafferanş eda çok fenama gl diyordu: g — İyi ama, dedim, senin her hafta yaze dığın dört sahifelik mektubun parasını, eliğ frangı Güstave nereden buluyor? Pampille bu sefer konferans verir gib$ bir eda ile: — Azizim, dedi, ınsan ciddi ve emni e yetli bir iş için bugün de kolavca sermay4 bulabilir, Bittabi mirasa kc an sontüç gimdi aldığı borçları faizi İle bermnber veres cek... Ama insan masrafı göze almazsıl bir şey kazanamaz ki! — Ama doğrusu tehlikesiz de değil. Ya Ermeline hala işin aslını öğrenirse? — Nereden öğrenecek a canım? Heni kadınlar, hele o yaştakiler, işlerine gelmis yen haberlere öyle çabuk çabuk inanmaz « lar... Cevap vermedim, çünkü boğuluyordum. Fakat o iki sefilin öyle ihtiyar bir kadıncas yzı kendilerine oyuncak etmelerine daha ziyade göz yumamazdım. Hemen ertesi güri Ermeline halaya ben de bir mektup yazıp hakikati anlattım: Madame, Meçhul bir şair (hem de ne kadar meç« hul!) her hafta sizin yeğeniniz olacak deli kanlıdan elli frank alıp size alçakça, het amuslu adamı isyan ettirecek bir oyun Oynuyor.. Ermeline hala bana cevap vermedi. Aloys Pampille'i yine götdüm. Bu se « fer yalnız şapkası değil, otomobili de son moda idi. Evet, kâfir kendine bir otomobi de almış! — Halası ölünce Gustave bana karga doğrusu çok kibarlık gösterdi. dedi. Sahi, senin haberin yok, Ermeline hala Tanrının Şimeden, bi tadan bir m: teğine inmış, gidivermiş...