Gâvur Mehmedin Yeni Maceraları GİBALI ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 34 — Gâüâvur Mehmet, derin derin içini|mek istemem... Fakat, öyletebi- gekti. Ve sonra parmağile birer birer | lirsen, o başka?.. N /— göstererek sözüne devam etti: B— Sen, Kaptan Mihaloviç.. sen,| Petri, birdenbire ayağa kalktı. Petri.. sen, Papaviç... Ben sizi, biraz| — Bağlayın, şu keratanın ellerini.. , merd.. biraz daha erkek ve kaba- 'taş odaya götürün, dayı ruhlü insanlar zannederdim...| — Diye bağırdı. Beni, bir pusuya düşürüp öldürebilir- * 'İiniz. Nitekim, işte şimdi; ben sizi av-| — Zaptiye müşiri Mehmet paşa, öfke- _*ııııyı çalışırken; siz beni ele geçirdi-|sinden çıldırıyordu. Karşısında, bir sı- ; ve öldüreceksiniz.. bu, âlâ.. buna, |raya dizilerek divan duran, serteftiş iç sözüm yok... Haydi, benden inti-| Hüsnü beyle, Hasan ve Deli Kerim e- kam almak için, evimi de yaktınız.. | fendilere mütemadiyen soruyordu; M 'Lunıdı bir şey diyemem. Bu da, hak«| — Firuzağa yangınından çıkarılan kınızdır... Fakat; bana olan hüsume- başsız cesedin kime ait olduğu öğrenil- acısını bir zavallı kadından çı-|di mi?.. armak doğru mudur.. soruyorum, si-| — Tahkikat devam ediyor, efendi- miz, — Peki, bu cinayetin fâili?.. ş. — Onu da arıyoruz, efendimiz. - — Zavallı mı?.. Zavallı kadın mı?..| — Ya, yangının sebebi zuhuru?.. D, kadın değil; bir hâin yılandı... Seni,| — O da henüz kat'i olarak anlaşıla- b vdi. Ve bu sevgi uğruna, çetemizi ele|madı, efendimiz, Fakat kastolduğu verdi. Hepimizi, berbad ve perişan et- | muhakkak, lü... Onu, nasıl affedebilirdik. Tabiidir| — — Onu, baban da bilir Böyle bir H, hakkımız olarak onu ölüme mah -| fikir beyan etmekle gözümü mü bo- — küm ettik. yıyacaksın... Aç gözünü iyi bak, Ben; — Gâvur Mehmet, gözlerini kapadı... | bugüne bugün, sâyei şâhânede, kosko- - Bevgilisinin feci bir şekilde ölümüne |ca bir zaptiye müşiriyim. Lep, deme - |emas eden bu sözler, kızgin bir kor|den leblebiyi anlıyan bir herifim. Bir gibi onun kalbini yaktı. Fakat ayni za-|harik vukuunda onun derunundan baş- I_ı_:md;., yanan kalbinde büyük bir se-| sız bir ceset çıkarsa, elbet ve elbet, winç uyandı. Bu sevinçle, içi titredi, |kasde delâlet eder... Amma ve lâkin.. — —— Oohi.. Şu mel'unlara, yaptıkları |bu kasdin fâili kimdir?.. Cevap vere - - ginayeti itiraf ettirdim. Hiç olmazsa, Diye mırıldandı. — Kaptan Mihaloviç, dişlerini gıcırdat- , Hafif hafif başını salladı: hakikatı öğrendim. a — Kelimeleri zihninden geçti. Fakat, ceksen, buna cevap ver, âlâ.. hani, kayıkta bir herif İttihatçılar Devrinde | C MUHALEFET © Nasıl doğdu, Nasıl yaşadl. Son Posta'nın siyasi tefrikası : Nasıl öldü? & Yazanı Ziya Şakir Ali Nadir, sarhoşluk esnasında yaptığı bir boşboğazlıkla, İstanbuldaki İttihat ve Terakki teşkilâtının ilk safhasının kapanmasına sebep oldu 3 — Bu sırada, birinci fırkanın alay- ları da işe karışacak.. mesele, umum? bir isyan halini alacaktı. dan hafiye fışkıran bir memlekette bunlar tatbik edilemez. Hayatında olur olmaz şeylere kız- değildi. Nitekim, Talât bey de Baha beye hak vermiş; nizamnamenin bazi maddelerinin, İstanbul muhitine uygun 4 — Bunun üzerine, derhal Yıldız| mak âdeti olmıyan Manyasi zade Re- | gelecek surette tadil edilmesini tavsiye — sarayı askerle kuşatılacak.. Abdülha -|fik bey; avukat Baha beyin bu kestir-| eylemişti. j mit saltanattan feragate icbar edilerek | me cevabından fena halde öfkelenmiş-| — Nihayet, arada itilâf husule gelmiş- yerine veliaht Reşat efendi tahta çıka- mlacaktı , Bu plânın tatbikine, hemen hemen remak kalmıştı... Fakat bu komiteye dahil olanlardan, (Nümunei Terakki mektebi) müdürü Ali Nâdir beyin sar- hoşluk esnasında yaptığı bir boş bo - ğgazlık yüzünden her şey meydana çık- mış; İstanbuldaki İttihat ve Terakki teşkilâtının bütün erkân ve azaları, çil yavrusu gibi her tarala dağılmıştı... Bu suretle de İttihat ve Terakkinin ilk safhası kapanmıştı, . Aradan, seneler geçmişti... 321 se- nesi, gelmişti. O tarihte Galatada (Mertebani so- kağı) nda avukatlıkla meşgul olan (A- vukat, Manyasi zade Refik bey), yazı- hanesini Osmanlı Bankasının karşısın. daki (Tahta Burunyan Hanı) na nak- letmişti. Biraz sonra da bu yazıhaneyi, en aziz arkadaşlarından (avukat Mus- tafa Bahâ bey) e terkederek - evvelâ, (Kavala) ya, ve sonra da - Selânik'e gitmişti. O yaz, öylece geçmiş; kış mevsimi hislerini onlara belli etmedi. Derin bir | yakalanmıştı. Elindeki zembilde bir ke- hülül etmişti... Bir gün, Baha bey yazı- tevekkülle başını önüne eğerek: — — Ben, artık mağlüp oldum. Size bir şey yapacak vaziyette deği « im... Çünkü, sizin elinizden sağ kur- mıyacağımı pekâlâ biliyorum. Ben her şeyi Allaha bırakıyorum. - Dedi. -Bu sefer de, Petri çorbacının sesi — gürledi:. — — Eeceh,Gâvur Mehmeti.. Şimdi de benim sorduklarıma cevap ver... on Vlâdmirin oğlu meselesini kim- öğrendin? — Bu sual, Gâvur Mehmedi o kadar Hu Ni — gayıp onun boynuna sarılarak: — — Yaşa be, Petri çorbacı... Demek , bu meselenin ucu da size dayandı, öyle mi?.. p Diye bağırıverecekti. Ğ Gâvur Mehmet, bu sualin ehemmi-| | yetini derhal takdir etti. — — Bütün hayatım, bu suale bağlı... Vaziyetimi ,çok hesaph idare etmeli - — Kelimeleri, yildırim gibi 'zihninden geçti... Derhal esrarengiz bir hal aldı. unı önüne eğerek; — Bunu, nasıl söyleyebilirim, Be- n sanatıma ait bir sıtdır. - “Diye mırıldandı. — Petri çorbacı öfke ile bağırdı. — — Bu sırrı ahrete götürmekte ne a var?.. Biz, dostlarımızı ve düş » manlarımızı öğrenmek isteriz... Bu - nu, söyliyeceksin Gâvur Mehmet!.. % er söylersen, hiç olmazsa rahat rahat “ölür gidersin. Fakat inat edersen, çok iztırap çekersin. Bu sözlerden, Gâvur Mehmedin ü - midi büsbütün arttı. Başını, ağır a - — ğar iki tarafa salladı: — — Yemin ettim, Petri çorbacı.. © arcı söyliyemem... — Hem, artık nasıl olsa; ben, ölüme mahkümum. Bir baş- kaşını da ölüme mahküm edemem. — Bir kelime söyle.. sana, bunu ha- ber verenin sadece ismini söyle. — Petri çorbacının yüzü, korkunç ve İ" ditkâr bir hal aldı. Dişleri gıcırdadı. — — Gâvur Mehmet!.. Ben seni, bül- b | gibi söyletirim, — Diye, bir canavar gibi homurdandı. Gâvur Mehmet de, ellerini ovuştu- garak, önüne baktı: İi Yenir ettim Hı; hir_py_ıöylo— ! he j l öelle a e sik kadın başı vardı. O mesele ne ol - du?.. — Efendimizi.. - Fâili hapsolunmuştu. — Evet. — Bahçekapı karakolunda, tahkikat devam ediyordu. — Sonra?.. — Fâil, her nasılsa bir gece firar et- ti. — Bak, şunun yediği naneye?.. Fa- il, karakoldan nasıl firar eder?.. ptiye müşiri, yanındaki al ipek yakalanmış, tarafında bir çıngırak şıngırdadı. Kapı bir anda açıldı. Bir çift mahmuz şıkır- dısı, kalın bir kılıcın şakırtısına karıştı. Odanın ortasına kadar ilerleyen bir ya- ver: — Emir buyurunuz, paşa hazretle- ril.. Diye mırıldandı. Zaptiye müşiri, artık zaptolunamı- yan bir öfke ile bağırdı: — Gitl.. Alay beyine söyle... Şim- di, Bahçekapı karakoluna gitsin. Ta - burağası Karakaşın kılıcını alsın. On beş gün karakolda hapsetsin. O, deve kuşu kıyafetli herif (1) de karakoldan mahbus kaçırmanın ne olduğunu öğ - rensin, (Arkası var) (1) Sonraları İstanbul zaptiye alayıma alay beyi olan (Karakaş Mehmet Bey) ga- Kızılay Balosu 25 Agustos Pazar gecesi BÜYÜKADA Yat kulübünde Milli Müdafan Vekili Kâzım Öz - alp'ın himayesinde her yaz mevsimi « nin en zengin ça nezih balosu olan Kızılay balosu bu yıl da Büyükada Yat Kulübünde verilecektir. Baloda şehrimizin en kıymetli san'at kârlarından mürekkep bir caz takımı bulunacağı gibi ayrıca yüksek — kadın san'atkârımız Pakize, İzzet Nezih — ile Bayan Zirkin tarafından keman ve pi- yano konseri verileceklir. Bundan başka bir çok — sürprizler, şık ve zengin kotyonlar dağıtılacaktır. İstanbula vapur temin edilmiştir. Bir çift 3 lira BİLETLER : BiL Çişi 2 Tiradır. Biletlerin satış yerit Büyükada Yat kulübü. —— —— hanesinde otururken, Manyasi zade Refik bey birdenbire içeri girmişti. Ve avukat Baha beyin hayreti arasında, yanında bulunan arkadaşını takdim ey- lemişti: — Selânik posta ve telgraf başkâti- bi, Talât bey. Oturulmuş.. bir müddet, dereden tepeden hoş beş edilmişti. Fakat bu ziyaretten maksat, sadece ahbaplık et- mekten ibaret değildi. Nitekim, beş on dakika sonra, Talât beyle beraber ya- zihanenin küçük odasına geçen Man- yasi zade Refik bey; Baha beyi de i- dirdi ki; az kalsın, sevinçten sıç- | kordona şiddetle asıldı. Kapının dış çeri çağırarak bir sandalye gösterdik - ten sonra: — Bir şey okuyacağim. Dinle. Demişti. Refik bey, okumuş.. Baha bey din- lemişti... Okunan şey, Selânikte he - nüz teşekkül etmiş olan (Osmanlı Te- rakki ve İttihat Cemiyeti) nin prog - ramı idi. Epeyce uzun olan bu prog - ram, başlıca üç kısımdan mürekkepti: 1 — Aza kaydi. 2 — İhanete karşı muhakeme. 3 — (Heyeti adül) ve (kuvvei ic - râlye). Bu okuma, ve dinleme bittikten sonra, Manyasi zade Refik beyle avu- kat Baha bey arasında, şöyle bir ko « nuşma geçmişti: e — Cemiyet, teşekkül etmiş ve faa- liyete de geçmiştir. Ne dersin, bu ni - zamnameye?.. Âlâ.. mükemmel. — Demek ki, stn de kabul ediyor - sun?.. — Hiç tereddüt etmeden, — Şu halde.. burada bu işleri sen i- dare edeceksin. — Hay, hay... Ancak şu var ki; siz Selânikte, emin bir muhittesiniz. Za- bıtayı, hükümeti, adliyeyi ele alabilir- siniz. Ve bu nizamnameyi de istediği- niz gibi tatbik edersiniz... Fakat, biz burada bir sürü hafiye ile muhâtız. O- nun için nizamnameyi, aynen tatbik e- demeyiz. — Meselâ... — Meselâ... Bu nizamname muci- bince; cemiyete kaydedilecek bir fer « din gözleri bağlanarak sokaklarda do- laştırılmasından.. şuraya buraya so - kulup çıkarılmasından,. böylece de, tahlif edildiği yerin tamamile meçbul kalmasından bahsediliyor. Sokakların- u. — Efendimi. Bu, ne kadar korkak- hk.. biraz fedâyi nefsedemez misi - niz?.. Avrupadakiler; işte, öylesine.. emniyet ve istirahat içinde lâklâk edip ti. Ve Baha beye: — Tek, sen burada cemiyetin bir şubesini teşkil ot de; nasıl münasip görürsen, öylece hareket et. Denilmişti... Ve, o gece Manyasi duruyorlar. Eğer siz de burada hayatı-| zade Refik beyin evinde tekrar birleşi- | vızı istihkar edemez; ve, fedakârlık gösteremezseniz; yirmi otuz sene daha meşrutiyete kavuşamayız. Refik bey merhum, fena halde si- nirlenmişti. Fakat, Baha bey de haksız lerek son ve kat'i karar verilmiş; o ge- ceden itibaren (Terakki ve İttihat Ce- miyeti) nin (İstanbul Şübesi) teşek- kül eylemişti. (Arkası var) Berlinde güreşcilerimiz neden yenildi? | Buştarafı 8 inci sayfada | tur yıı;ııılcş. maraton kapısi Üzerindeki a- toşi tutuşturdu. Bu ateş olimpiyatların ka- panacağı güne kadar yanacaktır. İhtiyar Yunanlı Atlet e 1896 da Atinada ilk olimpiyatlarda maraton müsabakasını kazanan ihtiyar Yu- manlı atlet efzun kıyafetinde Yunanistandan getirdiği zeytin dalını yavaş yavaş yürüye- rok Hitlere verdi, ve o da müthiş alkışlandı. Olimpiyat yemini için bütün bayrak- lar yanyana dizildi. 1932 Amerika olim- piyatlarında yanım ağır gülle kaldırma | in- cisi ve Almanyanın en eski sporcusu İsma: yer hazırlanan kürüye çıktı. «Müsabakalar nizamatına muti kalaca- iimıza — ve memleketlerimizin gereli için çarpışacağımıza yemin ederize gdedikten sonra merasime nihayet verildi. Berlin, (Sureti mahsusada giden arka- daşımızdan) — İlk güreş müsabakaları, o lanpiyat oyunları için yapılan, Hale» salonunda yapıldı. Müsabaka salonunda iki minder kon- duğu için müsabakalar iki tarafta birden yapılıyordu. Müsabakalara 10,30 da başlanacaktı. Daha erkenden salon dolmağa başlamıştı. Müsabıklar da minder civarında dolaşarak heyecanlarını gidermeğe çalışıyorlardı. * Berlin olimpiyadını seyre gelen Türk- ler, Türk spor kurumu umumi reisi, spor kafilesi reisi hepsi yerlerini vaktinden evvel alanlar meyanındaydı. Müsabaka için tartı 10 da başladı. Tar- tıdan sonra kur'alar çekildi. Türk güreşçi- leri ilk ağızda en çetin rakiplerle karşıla- şacaktı. Sıra Bizde ; Minderde bir sürü güreşler yapıldı, ni- hayet sıra bize geldi. 56 kiloda Ahmet, Alman Herbertle mindere çıktı. Alman minderde çok daha kuvvetli görünüyordu. İlk saniyeler karşı- lıklı denemelerle geçti. Alman pek az son- ra Ahmedi yere indirdi. Alman zorlamağa başladı. Alman çok çevik güreşiyor ve al- t dakikalık bir zaman içinde Ahmet tuşla mağlüp oldu. Yaşar Nasıl Güreşti? 66 kiloda Yaşar, Macarların en iyi gü- reşçisi Tot'la olan müsabakası minderi par- çalayacak bir güreş oldu. Tot Avrupa şampiyonudur, daha ilk dakikada Macar hâkim bir vaziyet aldı. Hiç görmediğimiz bir şekilde Yaşarın kafasını ve ayağını bir- den yakaladı. Bu vaziyet kurtulur bir şekil değildi. Yaşar tamamiyle müdafaa halinde çalışıyor. İki defa köprüye düşen Yaşar ni- hayet son bir efora rağmen 13,22 gibi bir zamanda mağlübiyetten kurtulamadı. Akşam Yapılan Güreşler Güreşlerin diğer kısımı akşam üzeri ya- pildi. 66 kiloya giren Sadık, rakibi Amerika- hının daha ilk dakikalarda altına düşüver- di. Bu mücadele ilk devre berabere geç ti İkinci devre Sadık altta kaldı. Sonra Üste çıktı. Altta, üstte geçen bütün — çalış- malar Amerikalının hâkimiyeti ile geçti- gönden Sadık sayı hesabile mağlüp oldu. 71 kiloda Ankaralı Hüseyin — Fransız Jurlin ile mindere çıktı. Hüseyin her za- manki cesur güreşiyle maça başladı. Buna devre berabere gecti t İkinci devrede Hüseyin alta düştü. Fransız bu müddet zarfında Hüseyini çok zorladıysa da fazla bir şey yaparnadı. Hü- seyin üstte hemen hemen hiç bir şey yapa- madı. Ayağa kalktıkları zaman Fransız âde- ta sakdırırcasına müsabakaya başldı. Çok bariz bir surette hâkim güreş yapan Fransız sayı hesabile galip geldi. * Güreş müsabakalarının ilk kısmı, faz- Ia heyecan ve fazla tecrübesizlikten olacak, aleyhimize kaydedildi. Atletizm Olimpiyat müsabakalarının birinci gü- j nü atletizm müsabakalarının — seçmelerile açıldı. ma seçmeleri için olimpiyat stadına 90 bin seyirci toplanmış, seçmeleri seyreden halk öğleden sonra başlayacak tekrar yetişebilmek için koca etadı yarım saatte boşalttı. On buçuğa beş kala bütün — hakemler beyaz pantalon ve açık bej ceket giymit oldukları halde sahaya çıktılar. Müsabakalar Maraton kapısından ve sahanın — içine 100 metre, gülle atma ve yüksek atla- çıkan tünelden atletler de büyük bir alkış- —| la sahaya girdiler. Tribünleri dolduran seyirciler kendi kos şucularını çılgınca alkışlamağa — başladılar. Hareket âmirinin ilk ihtar düdüğü öttü. 100 metre birinci seçmesi altışar atletten IZ e ti olarak ayrılmış, her seride muhtelif bü- yük şampiyonlar taksim edilmiş — olduğu halde 10,40 da ilk müsabaka başladı. Yunan şampiyonlarından Skalaryu ilir seride sonuncu oldu. Birinci gelen İsveçli Strandberg 10. 7ile birinci oldu. Yugoslavların Balkan şampiyonu Boer ikinci seride sonuncu oldu. Holandalı Ber- ger 10.8 ile birinci geldi. Yedinci seride Amerikanın Los Anger los olimpiyadı ikincisi meşhur Metkalf â« deta yürür gibi bir koşu ile 10.8 yaptı. Dünya Rekoru 100 metrelik yarışın son serisinde dün- yanın en çabuk koşan adamı Amerikalı zen: ci Övens en yakın rakibini dokuz —metre geride bırakarak 10.3 gibi bir derece - ile dünya rekoruna müsavi bir koşu yaptı ve çılgınca alkış topladı. Gülle Atma Gülle atma müsabakası ümidin bilâhas | da Amerikalıların mağlübiyeti, Almanların ise zaferiyle geçti. Birinciliği Alman Valke 16.20, Finlan- diyah Barlema 16.12, Alman Stok 15.66 atarak derece aldı. Yüksek Atlama Sahanın en heyecanlı müsabakaların: — dan biri de yüksek atlamada oldu. Sekiz atlet 1.90 dan fazla atladı. Bil: hassa Amerikalı zenci bu mesafeyi yün ek — bisesiyle atladı. Çıta 2 metreye geldiği za- — man üç Amerikalı bir Finlandiyalı sahadâ —| kaldı. tesna zorlukla aştı. Bu dört atlet bu mesafeyi Conson müs — | Çıta 2.3 metreye çıktığı zaman bunü — yalnız Conson aştı ve yeni bir rekoru tesiş etti. İkincilik ve üçüncülük için yapılan mü” sabakayı da Amerikalılar kazanarak oline piyat direğine üç bayrak birden çektiler. olimpiyal — |