5 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

5 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Ağustos B" — Hergün Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı Habeşistan, İtalya'ya karşı Ayaklanıyor? (Baş tarafı 1 inci sayfada) veketlerden başka Tana gölü civarında- ki yerlerde de İtalyanlara karşı taar - ruza geçmişlerdir. Bilhassa Condar taraflarında şiddetli bir muharebenin vuku bulduğu haber verilmektedir. Adisababada endişeler Cibuti, 4 (A.A.) — Adisababadan gelen haberlere göre Habeşler, Dedjaz Aberranın kumandası altında Adisa - babaya taarruz etmişlerse de püskür - tülmüşlerdri Yağmurlar mevsiminde Adisababa- ya karşı bu kabil taarruzlar yapılma » sından korkulmaktadır. Habeş baş papası kurşuna dizikdi Portsaid, 4 (A.A.) — General Ma- ajio kuvvetleri, normal bir şekilde işle- mekte olan tren yolunu tahrip etmek istiyen 2000 kadar âsiyi püskürtmüş - lerdir. Âsilerin Adisababaya karşı yapmış oldukları taarruz, Habeş cengâverleri- nin patronu bulunan Sen - Jorj yortu- su münasebetiyle yapılmıştır. Mütecavizlerle teşriki mesai suçu ile yakalanan Habeş baş papazı - Petros, kısa bir muhakemeden sonra sokak or- tasında kurşuna dizilmiştir. Söylendiğine göre, bu hâdise, hü - küm süren asabiyet ve karışıklığı arttırmıştır. — İtalyan otoriteleri — âsi- lerle ( vukuu — mühtemel - çarpış - maları önlemek üzere, —ahaliyi — ev- lerinden çıkmaktan manetmişlerdir. Adisababa şehrinde harp hali mev- cuttur. Sokakta müfrezeler dolaşmak - tadır. Adisababa Etrafındaki Muharebeler Portsait, 4 (A.A.) — Bazı — mevsuk haberlere göre, son günlerde Adisababa etrafında hakiki muharebeler cereyan et- miş ve bu şehir uzun müddet âsiler — tara- fından ihata edilmiş bir vaziyette kalmış- tır. Şehir civarının âsilerden tamamen te- mizlenmiş olup olmadığı hakkında elyem hiç bir malümat mevcut değildir. Mamafi, İtalyan otoriteleri vaziyete hâkim oldukla- | rını söylemektedirler. Dessie'den Adisababa'ya giden — yola hemcivar olan arazi, Decaz Aberra'nın ku» mandası altında bulunan ehemmiyetli Gsü kuvvetlerin işgali altında — bulunmaktadır. Bu kuvvetler, İtalyan kıt'alarına taarruz et. miş, fakat İtalyanların vöylediğine — göre, bin kadar ölü bırakarak — püskürtülmüşler- dir. Kamyonlar Tahrip Edildi Diğer taraftan, Habeşlerin altmış kadar kamyon tahrip ve iki yüz kadar yerli İtal- yan aekerini katlettikleri haber verilmekte- dir. Adisababa şehri, üç muhtelif — nokta- dan, binlerce üsünin hücumuna uğramıştır. Muharebe 28 ile 29 temmuz arası 36 saat kadar devam etmiştir. Ânilerin püskürtülme sünden sonra da tülek ve top sesleri devam etmiş şehrin civarındaki mühim miktarda üaü kuvevtleri oldukları yerlere tekrar yer- leşmişlerdir. Diredua'dan gelen üç motorlü bom- bardıman tayyareleri, keşif tayyarelerinin bareketine iştirüâk ederek Gsilerin püskür- Kilmesine yardım etmişlerdir. Asiler, bu tay- yarelerin birini düşürmüşlerdir. Asi kuvvetler taarruzunan püskürtül- mesi, vaziyeti düzeltmiş değildir. Bu va- tiyatin uzun müddet çok nazik madan korkulmaktadır. Vehip Paşa nihayet Atinadan çıkarılıyor mu? Roma, 4 (Hususi) — Yuna- nistandan gelen malümata göre Yunan hükümeti Habeş İmpıra- toru Haile Selâsiyenin —askeri müşaviri Vehip Paşayı Yunanis- tandan çıkarmıya karar vermiştir. kalma- Resimli Mdkale Kuytu ağaçların gölgelediği, yazın kuşların cıvıltılarile şen- kenen, ösüde, sevimli bir ev.. Çoluk, çocuğun neş'eli kahkahalarile dolu bir bucak, bir yuva.. Çalışma ile geçmiş bütün bir ömrün meşekkatlerine bedel, €en sonunda böyle bir yere kavuşmak, böyle bir eve sahip olup da ihtiyarlık demlerini orada geçirmek bangi mütevazi ve na- muskâr emekçinin emeli değildir? ler, tasarruf sandıkları, sigorta şirketleri, taksifle ev yapan, te- diyede kolaylık gösteren sosyeteler vardır. Onlar bizde de olsa, hem halkımız kolayca ev sahibi olur, hem de yurd şenlenirdi... Eh! İnşaallah o da olacak!. SÖZ ARASINDA Tahtından düşen Hükümdorlar arasında Yeni bir sima Tahtından düşmüş hüküm- darlardan bahse- derlerken Lundy hükümdarı 1 inci Martin Coles akla gelir mi? Gelmez değil mi? Halbu- ki o da sabık hü- kümdarlardan - dır. Bu hüküm - darın hayatı şöy- geçmiştir: Martin Coles Harman - geçnliğinde şeker satmakla vakit geçirmiş, bir müd- det dolaşıp da para yaptıkdan sonra işi büyütmüş zengin olmuş ve on bin İngiliz lirası mukabilinde Bristol ka - malında bir ada satın almış. Bu adada çiftciler ve balıkcılar otu- ruyormuş, Martin Coles onların ba - lıklarını yüksek fiyatlarla alıyormuş, onun için balıkcılar kendisini sevmeğe başlamışlar ve adanın kralı intihap et- mişler. O bu yere ısınmış, namına para dörbetmiş ve pul bastırmış; bu kadafina kadar musamaha eden İngiltere niha- yet dayanamamış ve adamcağızı ye « rinden tuttuğu gibi atmıştır. Şimdi bi- rinci Martin Coles tekrar tahta çıkma- ai bekliyormuş. Arnavutluğa hulül eden vatikan Arnavutlar ekseriyetle — ortodoks - turlar. Halbuki şimdi, Papanın adam- ları Arnavutlukta mühim bir faaliyet göstermekte — ve İtalyan nüfuzunun Arnavutlukta arttırılmasını - temin et- mektedirler. Bu hale kızan ortodoks - papazı, İ- talyanın aleyhinde söylediği için hü- kümet tarafından azledilmiştir. Bük - reşte intişar etmekte olan bir gazetc Vatikanın bu hulül siyasetine temas e- derek «Papa, Musolininin — âmüline hizmet ediyor.» demektedir. e a HERGÜN BİR FIKRA Ötesi var mı ? İsmi lâzım değil, bir arkadaşımız var- dır ki, uçarı denecek derecede çap kındır. Bir tarihte, nasılsa evlenmiş, istib - dat paşalarından birine damat olmuştu. Bu izdivaç, bittabi kendisini uslandır - madı. O gene bildiğini okudu; kelebek Bunu haber alan kaynatası, onu yola getirmek maksadile sigaya çekmek is - tedi. Huzuruna çağırıp, kaşlarını da ça- tarak, sordu: — Sen, karına hiyanet ediyormuşsun, öyle mi? Damat bey, sükünla cevap verdi: — Bakınız: Ben kırınızla, biliyor « sunuz ne kadar samimiyim.. Öyle iken, bu sorduğunuz şeyi ben ona dahi söy - lemedim!.. BULMAC 3 Ai b 10 1850 ton Dinamitle yapılan ün'i zelzele y Moskavada çı - Bunun için 36 tane kuyu açılmış, bu kuyulara 1850 ton dinamit yerleştiril- miş, infilâk müdhiş olmuş ve © civarı hep titretmiş, kayalar gökde 620 met- reye kadar yükselmişler, yerdeki de- lik 20 metre açılmış, ve bu sun'i zelze- leyi fen akademesi azası uzaktan sey- retmişlerdir. 10 — Her şeye alılan, alay. Yukarıdan aşağıya: | — Külhanbeyi, ömürlü ol. 2 — Spor fini atarsanız otomobilin kısa ismi olur, u- zağı güsteririz. 4 — Birden fazla üçten az kat, 5 — «Köpek havlamazı. 6 — Alış « ma. 7 — Koyun ve kuzların toplandıkları PEz aa e Sözün Kısası Bize bir propaganda Vekâleti lâzımdır. E Talu Yinımıci asrın en kuvvetli, en mükemiş mel, en müessir silâhı ne zehirli gazd4 lar saçan #on sistem bembalar, ne tankı lar, ne tayyareler, ne de dakikada bilmemi kaç yüz mermi savuran — mitralyözlerdir& Propagandadır! İ Propaganda sayesinde — ancak — ond iyi anlamak ve iyi tatbik etmek şavtiyle —& görülmiyecek iş yoktur. Fikir pm[ııg-dı ile yapılır, ücaret propaganda ile inkişal eder, siyaset propaganda ile yürütülür, tue tizm propaganda ile temin edilir, memles ket prapaganda ile tamıtılır. - ve sevdirili Hasılı, propaganda bir milletin maddi v manevi varlığı ve hayatiyeti bakımındam en mübrim bir ihtiyaçtır. Biz, her şeyi başardığımız, asrın — heğ isabına mükemmelen ayak uydurduğumuş bakde, bu işde her nedense çok geriyiz. Gerçi bazan, aklhmıza esiyor: Biz dd propaganda yapmak - istiyoruz. Fakat bus num için kullandığımız vesstit mazlesef çokf moksan ve iptidaidir. Sonra bu yolda har4 canan emekler ve kuvvetler, — perakendi | olduğu için dağılıyor, birbirini tutmuyor v& heder oluyer. n Yerli mallarımızın propagandasını yape mak için öteye beriye astırdığımız levhax lar, üç ay yerli yerinde darmadı. kaldırılı dı. Halbuki propaganda, reklâm, mücssit olabilmek için daimi olmak, mütemadiyen gözönünde bulunmak lâzımdır. Turizm propagandamız da çok zavallı« dır. Nedir o, güya Boğaziçinin, — İstanbu« lan güzelliklerini tecessüm — ettirmek için tertip olunan ve şuraya buraya — dağılılar çirkin, kaba afişler? İçlerinde, Rumelihisat Tn gösteren bir tanesi var ki, renkleri itir bariyle, bir Boğaz manzarasından ziyadd domatesli ispanak püresine benziyor! . Bu cazip (1)”afişlerle mi buraya — seyçi yah çekeceğiz? Kendi halkımızda, memel Geçenlerde Taksim bahçesinde açtığlı murz sâözüm ona serginin _v.“ |da yüreği parçalanan yurddaşlar ve için Çin gülen yabancılar eminim ki pek çok4 & ! Halbuki orada neler teşhir edemedt dikt! Memleketimizin toprak —mahsullerin« den, endüstri mamulâtından bir çoğu ora" da yoktu. ? Acaba, bunun sebepleri araştırıldı mıi Araştırılsaydı, muhakkak ki, benim bilmu4 hameke vardığım neticeye, hakikaten vari4 lırdı ki o da şadur: Bu memlekette propar ganda işlerini bir tek elden ve lâyık oldus |ğu ehemmiyetle, itina ile idare edecek ehil . |bir makam, bir propaganda vekâleti =ı1' - |zemdir! Meselâ, Türk tütünlerini, Türk — kurt yemişlerini, Türk şekerini harice tanıtamid yoruz. Zannediyoruz ki bunların — şöhzelli kâfi derecede, kendi kendine yayılmıştıfd ağıl, © — File" üç hartinin yerleri değiştiri-| Maalesef hiç öyle değil! Hâlâ bugün bizimi lince (azot) olur, uzağı gösteririz. 9 — Bir âzamız, sonuna bir (ağı) İüve edilime İzmirin kuru üzümünü Avrupa Korint Ü” zümü diye bellemiştir ve Yunanistandali geceleri yağar, bir nevi futbol maçı, |0 — geliyor samr. Meydan, hançerin eşi. Dünkü bulmacanın halli: Soldan sağa: 1 — Budalaca. 2 — Satıcı. 3 — Mi, İan, İrak, istihlâk eylediği şekeri başı ka yerlerden almaktadır. Çünkü Türkiye' nin gayet nelis şeker imal ettiğini dahi bel” Kü de bilmez. Bunları tanıtacak, yayacak | — Duadan sonra söylenir, bir mevi| | * — YCÜMD A D O ls S vlai gee ye ae veik di kayık. 2 — Futbolda topu başkasına ver- Belâ, 6 — İren, ezer. 7 — Kel, si, ala. Ve bu vekâletin işi yalnız harice kar$i mek tabiri, mülkü zamir, kaleye top girince|g — A, 'Tuna, il, 9 — Haroşo. 10 — Al-|değikdir: Şekerin kuvvet verici bir maddâ olur. 3 — Tok değil, ters okunursa itaetli olur, nota, 4 — vOkur» un aksi. $ — «Ya- yından hırlatılan ok» cümlesinin İki kelime- tınkum. Yukarıdan aşağıya: | — Amerikan. 2 — İbavet. $ — Uz, olduğunu, sıhhate nafi bulunduğunu, üzü? mün, kuru ve yaş yemişin vücuda faydâ* Yanıa halka öğretip bütün bunlara — kar$! lik hali. 6 — Kaynaz. 7 — Merd olmıyan. | <L 4 — Den, an, tat. 5 — Alom, suri. (şuurlu ve devamlı propagandasile rağbtl 8 — Asmaktan emri hazır, keder, nota. |( 6 — Lima, inan. 7 — Acem, be, aşk.|aritıracak da gene odur. 9 — Futbol tabiri, sonuna bir (R) ilâve |8 — Cı, keza, vu. 9 — Lâleli. 10 — Pa-| — Yoksa, bugünkü iptidai, dağınık ve can' ederseniz farsça altın olur, futbolda takım. zarola. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir arkadaşımızın günlük fıkrasından şu parçaları alıyoruz: «— Biliyoruz ki olimpiyatlara resmen Hiristiyan devletler- den başka resmen Müslüman, Mecasi, Budist ve Lâik devlet sporcuları da iştirâk etti. Olimpiyattaki sporcuların aratında ferdi vicdan kanaatleri bakımmdan Hiristiyan sporcular oldu- ğu gibi Müslüman, Mecusi, Budist, hattâ belki dinsiz sporcu- lar da vardır. * Bir olimpiyat mektubunda şu satırları okudum: a.. Daha sonra olimpiyadl yemini yapıldı. Her takımın bayrak taşıyıcılar ilerlediler. Yarım daire teşkil ettiler. Ve her biri takırmı namıma yeminini tekrarladı. yetine geliriliyor... den çalmımıştır...» Yeminin her tekrarlanışında bütün bayraklar selâm vari- luya ilâhisini (Hazreti İsanın Kudüse girdiği vakit — söylenen ilâhiyi) çalıyorlardı... » * Bir A. A. telgrafında şu satırlar vardı: «Bu sabah on birinci olimpiyad oyunlarının açılması müna- sebetiyle Protestarı mabedi ile Saint - Hedvvige kilisesinde di- ni âyinler yapılmıştır... »-Dini âyin yapıldığı sırada 935 kilisesinin çgnları hep bir- İSTER İNAN İSTER İNANMA! z şekliyle yaptığımız prapaganda, bua V ğurda harcanan paraları heder — etmektef başka hiç bir işe yaramaz! CA — Tn N ——j Namuslu hırsız Paristeki Polisler Bolanya ormanıt” |da bir ağaca bağlı bir köpek görmü$” ler, yanına sokuldukları zaman, köpt” İğin boynunda bir zarf bulmuşlar. Mek” tubu açtıkları zaman şu satırları okü” muşlar: «Köpeği çaldım. Maksadif sahibinden mükâfat koparmaktı. F”_ k kat, sonra vicdan azabı duydum, gö ” törüp elimle teslim etsem ceza gör Jİcektim. İyisi mi bu usulü tercih ettif" leketi tanımak, dolaşmak arzusunu _lın:— kamı uyandıracağır) v gARrEsryua z

Bu sayıdan diğer sayfalar: