LA Fransada 108 yaşma vardığı için nişanla taltif edilen kadın “Bu 108 sene içinde hangi hükümet devrinde en fazla mes'ut oldunuz ?,, sualine “İmparatorluk dev- rinde ,, cevabını verdi ve sonra ilâve etti: “Fakat yanhş anlamayın! keramet İmparatorlukta değildi, | | duğuna ve hiç de seyyah gelmemiş Bundan bir kaç gün evvel Fransa hükümeti 108 yaşına varan Madam Bembaron namında bir kadına Leji - yondenor nişanını verdi ve bu yüzden Fransız kadını birdenbire şöhret ka » zandı , Gazeteciler kendisini derhal bularak Wzun uzadıya konuştular ve sordukları süönllere cevaplar aldılar, * Sorülan swsllerin en mülhimmi şu- dr: — Hayatınızın en bahtiyar Jevresi- | ni hangi hükümetin devrinde yaşadı » nz? “Kadın bütün gazetecileri Kayretteh donduracak bir cevap vermiştir? — İmparatorluk devrinde! Gazetecilerin hayrete düşmesine se- bep imparatorluk devrinin Fransa için | sefalet, felâket, harp, ihtilâl Hevri ol | masıdır. Gazeteciler bu noktalari kadına an- latmışlar, fakat o sözünden dönmiye- rek: — Bunların hepsi de doğrudur, de- | miş, ve ilâve etmiş: — Fakat ben o sırada ilk aşk mace- Tasini geçirdim ve sevdiğim adamla ev- | lendim! Fransiz gazetecileri de sicak kanlı we mantıklı adamlar olduklari için bu “cevap karşısında susa kalmişlar. “Fransiz muharrirleri sustuklari hal- de İngilizler kalemi ele alarak 108 ya- şimdaki madama hek veren yazılar yazmışlardır. 'Burların biri di , «Fransız kadını haklıdır. “Gerçi im- paratorlük devrinde Almanlar Parisi aç bırakmışlardır, o kadar ki bir fareyi yakalayip derisini yüzdükten sonra tencereye atıp pişirenler kendilerini sefahet yapmış sayıyorlardı, sonra memlekette dahili harp patlak vermiş ve sel gibi kanlar akmıştı, nihayet ihti- Mi devri başlamış we 'yer yerinden ©y- Damışti. Fakat bütün bunlara rağmen, bu - gün 108 yaşında olan Madam Bomba- Ton o zaman bahtiyardı. Çünkü ilk aşkın zevkini yasıyordu! GF zanaız madamımın sözlerine ba - kıp bugünün kadmlarını değişmiş san- mak abes olur. Bugünün kadınları da Madam Bombaron gibi düşünüyorlar. “Yarın da öyle düşünecekler. Bugün bir memleket tehlikeye uğ - tar ve düşmanlar tayyarelerini ve sair (Yasıtalarını gönderebilirler. Bundan GÜ Bir gönülde İki Sevda öGeçen sene iki kızla tanıştım. Bun- lardan birile arkadaş gibi idik, diğeri ile 'yalmız selâmlaşıyorduk. Bunlar kışın gehsa indiler. Bu yaz gene geldiler. Ar. kaduş olmuşlar. Bana ikisi de ne iltifat ediyor. ne de selâm veriyor, Bir tane #ipr mektup yazdım, cevap (o verme Halbuki ben onu şimdi şiddetle sevdi - ğimi hissediyorum. Ne yapayım?» Sarıyer: Bakışkan İşi zamana bırakın, Eğer bunlardan biri size karşı bir meyil beiliyorsa ergeç konuşur. * «Çok eskiden kana karşı temayülü NUL İŞLERİ £ müteessir olacak ve derhal paçayi 4i - vayacak, müdafaa için ne lâzımsa yap- mağa koşacak olanlar erkeklerdir, Er- kekler bu gibi hâdiselerde evvelâ elle» xzinden geleni yapmayı düşünü yapmağa koşarlar. Sonra çocukların, lari, evleğini hatıflarlar. Kadınlarsa hâdiseleri heyecanlarile ölçerler. Meselâ bir kadına: — Şu hâdise ne zaman vuku bul « du? Diye soraçik olursanız: —'Kocamdan ayrıldığım senel Yahut: — Oğlumun filân hastalığı geçirdi ay! Diye cevap verir ve Glâdistonun fi- lân nutku söylediği seneyi hatıtlamaz- Jar, Kadırilar, tarihi yapan hödiselerle değti, hayatı kuran hâdiselefle alâka dar olurlar, TTimarhaneleri dolduran kadınların yüzde yetmiş beşi, talihsiz aşk, gerisi ile hayatı üzerinde tesir yapan kuv- vetli heyecanlar yüzünden buraya'düş- müşlerdir. l Erkeklerin çoğu ise iş hayatına mit sademeler yüzünden timarhaneye dü- şerler. i Elhasıl Madam Bombaron haklıdır. Çünkü erkek evvelâ sosyal, sonra beşeri, “kadınsa evvelâ beşeri, sonra sosyal birer -mahlâktu NR B 75 olan bir genç taniyorum. O vakit daha gok küçüktüm, Onun hislerine mükabe- le edemedim. Uzun zaman birbirimizi görmedik. Şimdi tekrar karşılaştık. Ba- na katşı hâlâ ayni temayülü muhafaza ettiğini görüyorum. Bu defa ben de ©- na karşı ayni şeyi duyuyorum. Acdba kendisine bu duygumu bir mektupla bik dizimem doğru olur mu?» Beşiktaş: Yıldız Doğru olmaz. Bekleyiniz bunu o yap- sın. Siz yalnız fırsat düşerse hissinizi iz- hardan kaçınmayınız, bu kadarı kâfi - dir. * Bursada N. R.: Siz düha pek toy ve çocuksunuz. He- muz aşk maceraları başaracak kabili. yette değilsiniz, onun için kendinizi bu işe karıştırmasanız daha isabet etmiş 0- Tursunuz, * TEYZE SON POSTA Halkın fikri Festival ve halk g stanbulda 40 gün 40 gece sü- İos bir Festivalin tertip €- dildiğinin ve bunun başladığnın farkında mısınız? Farkına varilmak için bu işe baş- ka türlü başlamak Tâzm gelmez miydi? Maksat seyyahları celbetmek 0i- bulunduğuna göre acaba işe yanlış raftan başlamadık mı? Üst üste yapılacak eğlencelere İs- tanbul halkının bütçesi müsait de - ğildir. Bunlara, İstanbulda seyyah dlmadığına göre kim gidecektir? Hiç değilse ekserisi bedava olma - malı me idi? Bakınız, halk ne düşünüyer: Avrupa Notları: Yazan: Buyün gazeteletimizin b — Bursanın 'bir seyyah şehri haline ge- tirilmesi için çalışılmaktadır, şeklinde bir cümle okudum. Aziz Bursalıların bu hedefe erişmek için De yaptıklarını bilmiyiorum. Fakat şayet maksatları Bursayı, yurdumuzun diğer kö- gelerinde yaşıyan vatandaşlarımıza tanıt- maksa bunda muvaffak olmaları imkânsız değildir. diyeceğim. Buna mukabil seyya- bi memleketin dışından çekip getirmek he- vesinde iseler bu her şeyden evvel bir şe- hir öşi değil, bir memleket işidir, memie - ket ie maalesef bu sahada hiç bir şey yap- mız ve reklâm ol- mak üzere turistev- lerine afişler gön“ 'dermemiz lâzımdı. > Eğer festival bi- j a xim için yapiliyor. ©“ l sa masraf edilmesine Tüzum yok. | (Çürikü “bundan evvel 'bağka ihtiyaçlar var. Mesdlâ “şöhri imar edelim ki.. bajka- İsi da gelsin bizimle beraber eğlensin. Âsüri atikayı tamir etsinler, güzelleş- tirsinler. Bağazün, Aralarda “turistlerin iz- tirahatine lâzım “olan vesait temin edilsin. Böylelikle hem #urist celbedilir hem de şehrimiz güzelleşir. Yunanistana her sene (1000 2000) Masırlı gile giderler, Bunları yapılacak bir imardan sonra pek âlâ Adalara, Boğeza Eski Müstantik Hikmet Tekçe: Böyle bir işe me- rasinile o başlamak daha “doğrudur. Ve bu başlayış tarzı bilhassa cenebilere Karşı güzel değil dir, Festivalleri —bu gün çin seyyah gelmemiş olmasına rağmen — “halka vi inhisar ettiği andan itibaren bedava yapilması taraftarı- yım. Zira hiz eğlencelere para sarfedecek kadar bütçeleri düzgün ve dolu insanlar Ve hükümetin bundan evvel şehrin i- marmı düşünmesi icap ederdi ki. gelecek seyyahlar şehri daha canlı daha temiz gör- sürler, ... Yol Müteahhidi Lâtfü Eyüp oğlu: İlamirde 'bir gün kalmak şartile | İstanbula mamıştır, demek lâzımdır. * Son bir buçuk ay içinde Avrupanın beş muhtelif memleketini dolaştım. On, on beş şehrinde kaldım, her ayak bastığım şehir- de mutlaka bir iki seyahat acentasna uğ- tadım. bu seyahat acentalarında da sey - yahi celp değil, cezbetmek âstiyen memle- ketlerin ilk ve en kolay iş olarak ne sap - tiklarını gördüm. talarının duvatları $#e iyen memleketin renkli afiş- lerile baştan başa kaplıdır, ber afişin el - tında dn küçük bir çekmece vardıfffçi o memleketin evvelâ umumi durumuma, son- ma «dn belli başlı her şehrine it renkli re - sinili sisaleciklerle doludur. İster seyahat etmek isteğinde olunuz isterseniz olmayınız, bu rinaleciklerin her birinden birer taneyi alıp götürmek hakkinizdir. Bu risaleleri aç- tağıniz zaman, meselâ bir haftalık bir seya- hat içinde farzedelim “İngilterenin netele yahı tini ve ne miktar para İle görebileceğinizi arilarsınız. sonra muavin tinilelere geçerek İngilterenin Londradan başlıyarak belli başlı şebirlefinin hususiyeflerini öğrenirsi- niz. Acı bir hakikat olarak söyliyeyim: Uğradığım seyâhat acentâlarnın hiç bi rinde memleketimize ait tek 'bir duvar nı, tek bir zisile bulamadım. Daha fenası da wardır, Deniz yolile dönmek istiyordum. gelebilmek için İzmirde hangi gün vapur bulabileceğimi de öğrenemedim. Halbuki bana izahat weren acenta memuru Şanghay limanından haftanın hangi gününde hangi yapımın kalkacağını pek iyi biliyordu, Şanghay limanurda hamâlın bir valizi va- pura kaç kuruşa götüreceğini de biliyordu. Başkalarının yaptıklarımı yapmak ya- tevakkuf eder, asla! Hükümet merkezlerinin birinde seya - hat acentasına sordum: — Her hükümet veya her belediye Bi- 20 ayda 'bir defa 'bir'kaç sandık visile yole lar, biz de memleket dehilindeki bütün şu- belerimize dağrtırız, cevabını verdi. Şu hülde başkalarının ilk iş olarak yar pıp tm bizim yapamadığımız şey zevki s- Pazar günkü gü zetelerde festivale <2 Veli efendi. at yas : nılarile merasimle bağlanacağı söyleni, | yordu. Halbuki bu ümdan bu şenlikler, © halka parasız ol İl Sola malıdır. Bunda belediyenin kazancını düşünmem, O İvaridatını her yerden ve nasıl olsa çıkarabilir. Korunması İcap eden halktır, ... Borsacı İhsan Kök Bitik: Festivallere stelâ- de başlamak mas vef noktai nazsrın- dan daha mürec- cahtır. Ve-bugünküü olduğu gibi seyyah gelmezse ya bunla” ni kaldırmalı yahüt| da hulka parasız yapmalıdır. Ekseri-| yi memur ve işçi ©-| lan 'bir milletin eğ- İencelere e dökecek parası olmasa ge- rek, ğ “Bence festivaller masraflar seyyahlar. lime uygun bir.kaç risale teyip sdip otrafa dağıtmaktan ibarettir demek oluyor, Hü « lâsa senede üç 'beş bin liralık 'bir masrafı! matbaa * “Bunun ehemmiyelini küçük görmemeli: İsviçre huğudunün Avüsturyaya geç « ğim saman vagonda anne kız bir Fransız müs —— smsanmmaaanasasasanasaamaa dan çıkarıldığı takdirde her sene yapılma- lıdır. Bu vesile ile memlekete bir kazanç yolu açılmış olur. ... Bakırköyde Bürhan Duray: Bir festivale baş. lamak için gazete. — lerdeki 3 - 4 satır lik ilânlar Okiflayej etmez. Esaslı çalış. mask ister. Maksat bu silen. ciler | “deleyinile memleketimizi ©c- nebilere (tanıtma ise onlar üzerimde birakılacak ilk tesi zin “büyük sekem- miyeti vardır. İşe böyle girişin mes'uliyeti onunla meş gul olan bey'ete aittir. Ve bugün için seyyah olmadığı halde seyyahtan beklenecek istifadeyi halktan beklemek doğru değildir. Bu eğlencelerin hiç olmazsa bir kısmı bedava olmalıdır. | Ağustos 4 Bir propaganda müdü- riyetine ihtiyacımız var! Seyahat meraklısında Türkiyeyi görmek isteğini uyandırmak için şimdiye kadar hiçbir şey yapmadık Ekrem Uşaklıgil Kız büyük bir mücs1cs€“ nede on beş gün tetili hilesi İle tanış — Paris bir programımız yoktu, (İnsburg) » kadar bilet aldım, orada bir gece kaldık, ettesi gün şehri gezdik, akşam üzeri de seyahat Aâcenlasna uğrıyarak risalelere baktık. G zümüzü en ziyade tutan Prag oldu. Şimdi Çekoslorakyaya gidiyoruz. İstanbulu biç hatırlayıp hatırlamadıklar rını sordum. İşte cevabı: , — Alişlerin we risalelerin arasında gö * ziöümüze çarpmadı, kim bilir belki de mew cudu kilkamıştı, Maamafih gözümüze çarpsaydı “da gidemezdik. Çok uzak. Pa“ isten üç buçuk gün sürüyor. Gidip gelme yedi günü yolculuğa çıkarırsak on beş gün“ hük tatilden elimizde ne kalır? * Ben bu uzaklığın Türkiyeye seyyah cez bi üzerinde büyük tesir yaptığına kaniim. Fâkat tatil müddeü deba uzun, kesesi daha dolgun inserilar ve nihayet menildketimizâ Fransa ve İngiltereden yakm memleketler de yök değildir. Her ne ise memlekete sey” yah celbi üzerinde bu propaganda servisi- win ilk rolü oynadığını kaydettikten sonm bu propaganda simlelerinde vâd edis len kolaylıkların ikinci ve daha'kal'i rolü-oy nadıklarını da söylemeliyim: Seyahate çıka mak istiyenin ilk harcedeceği para pasapora turu vizesidir. Halbuki seyyah celbine g* hemmiyet veren meselâ İtalya gibi mem lekeler bu propaganda risalelerinin başına ilk “madde olarak kaydetmişerdir: I — Memleketimize gelecek ecnebiler- den vize ücreti alınmaz. Z — Bu seyyahlara trenlerle yan 'ya'» rıya tenzilât yapılır. 3 — “Otomobilleri varsa kendilerine ga- yet ucuz benzin verilir. 4 — Otellerde az püra ile kalmaları te- min edilir. Almanya, Macazistan gibi bazı memle- keilerde ise daha ileriye gidilir, seyyahlara hudutta getirdikleri #cnebi parasına mu « kabil yayiç fiatdan yüzde otuz eksiğine Alman veya Macar parası verilir, seyâhet getirilir, parasm hudutta tesadüfen değiştirememiş olan seyyahın deki müöşkülüln uğraması mümkün değildir. Her istasyonda bilet gir masrafları yüzde otuz eksiğine pılamıyacak “bir iş midir, fazla paraya mı |103inin yanı 'başında mutlaka birtane eses mi sarraf» vardır. İstediğiniz parayı işine de İulanduğunuz memleketin akçetine teb- dil edebilirsiniz. Halbuki bizde pasaporturu vize ettir w mek istiyen her seyyah kom olorhanemiz& uğrayınca harç olarak altı adit Türk Tiran vermek mecburiyetinde kalır. Her hangi bir istasyonumuzda ise «resmi sarrafu hiç yoktur. Meselâ Karaağaca, Uzunküprüye, Sirkeciye, veya ccnup hudutlarımıza ce » binde Türk parası olmadan igiren bir seye yakın Merkez Bankasını buluncıya kadar uğryacağı ziyanın ve müşkülâtm “derecesi, nisanlık siz düşününüz. * Yazımın bir yerinde gezi keilerde memleketimize ait hiç bir propa- yanda afişine veya riselesine Tastrelmedi- imi söylemiştim. Sonradan hatmma geldi. Bunun “Bir noktasını tashih edeyim: Bir arkadaşım “Peşte konsolothanemizin du « varında bir aliş görmüş, bir hayli sıkılmış? — İstanbulun tersim edilecek daha Baş- ka bir köşesi bulunamaz mıydı? deyip du- ruyordu. Fakat iyi de olsa bir konsolotha - nenin duvarma asılan bir afisten ne çıkar? Hülüsa edeyim. Memleketimize seyyah gelmesini istiyorsak : I — Diğer memleketler derecesinde a- fiş ve risale propagandası yapmak, 2 — Vizeyi kuldırmak, demiryolu “ve vapur ücretlerini sadece ecnebilere muh » sus olamk yen yarıya indirmek, 3 — Seyyahlsra memleke cedecekleri Türk Tirasını ray vermek, tümizde her eksiğine 4 — Otel ücretlerini maktulaştırmak lâ zumdır, hattâ biraz duha ileriye giderek yaz aylarında Karadenizin ve Akienizin belli başlı limanlarından yen ücretle İstanbula ve İzmire vapur tahrik edilmelidir. Bütün bunlar da propaganda weküileline “olmasa bile bir propaganda müdüriyetine mite * vakkufrır. deri en Cia İN lm DÜ” SANMA PA iL