| İstanbul caddeleri selleraen' j delik d KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 51 Yürüdü. Yorgancı Selim aklından |rın arasına gerilmiş iplere yatak çar - çıkmyıor. Abdurrahmandan nefret e- | şafları, donlar, gömlekler, masa örtüle- diyor. Sanki Selimin ölmesnide bütün İri seriyorlardı. Kendini zorlamasına kabahat Abdurrahmanınmış gibi geli-'rağmen usta, bu bahçe içinde, bu ça - yor ona.. kabahatları ferdlerin, ayrı ay-İmaşır asan kadınlar arasında Güliza - rı insanların üstüne yükletmek, Nuri | rın gölgesini göremedi ve anladı ki Gü. usta için bir tesellidir. O da bunun sa -/lizar buralara bir daha geri dönmemek dece teselliden, , yani kendi kendisini (üzere Kasımpaşalı olmuştur. aldatmaktan başka bir şey olmadığını biliyor. Fakat işin bundan ötesi Nuri yusta için öyle karanlık, öyle anlaşıl - maz bir karışıklık ki, bu teselliye müh- taç kalıyor. Selimin ölüm haberini ustanın ana- s1 oğlundan öğrenince önüne baktı: — Allah rahmet eylesin, dedi. Gülizarın gözleri yaşardı. Birdenbi- re çok eski günlerden sesler geldi ku- lağına. «Merdivenden tıkır da mıkır çı- Nuri usta, tulumbayla — uğraşırken , Çamaşır asan kadınların yanına gitti. Onlar Ömeri güler yüzle karşı - ladılar. Ömer hepsine teyze iamini ver» di. Fakat yarım saat sonra üç hizmet - giyi birbirinden ayırmak için birisine, en yaşlısına, şişman teyze, ötekisine, orta yaşlısına hanım teyze ve en gen. cine güzel teyze adını taktı. Şişman teyze sertti, öteki teyzelere ikide bir çıkışıyordu. Hanım teyze alaycıydı ve karden» türküsünü duyar gibi oldu. Zübeyde hanıma rehin bırakıları altın sanatle kösteği Selimin kucağına nasıl attığını hatırladı. Ve bu bol bol küfür eden, sık sık sarhoş olan, kendi peşine takılıp söz atan delikanlıya hiç bir za- man kızmamış, darılmamış olduğunu anladı. Yahud Gülizara şimdi bu böy- le geldi. Büzel teyze çamaşır asarken miril mi rıl bir türkü fısıldıyordu. Ömer onlara yardım etti. Sepetleri- nin kenarlarına yapışarak ipten ipe ta- şınmalarında kendini gösterdi. Güzel teyze Ömere bir salkım üzüm getirdi. Ve Ömer, ilk defa üzüm yedi. Teyzelerle ahbaplıkları tam kıvamı- e :Lb“lm'-lılu ki; Ömerden üç dört yaş Yeni ortak Seyfi beyin atelyeye ilk Püyük bir kız çocuğu geldi yanlarına. ve son gelişinin üstünden aylar geç - Teyzeler bu hl çocuğuna büyük bir miş, Nuri usta, Seyfi beyi büsbütün u- bf"’"“m'! gibi saygı gösterdiler. Kız nutmuştu ki bir sabah Ali bey ona: şişman teyzeye dadı diyordu. Ömerin — Bugün, Göztepeye gideceksin uı-,""m_ olduğunu sordu. Tulumbayı yap- ta, dedi. Bizim Seyfinin bahçesinde; | Mağa gelen ustanın oğlu olduğunu öğ- rüzgârla işleyen su tulumbaları var ya, | "'nce: hani şu değirmen fırıldağı gibi şeyler, işte onlardan — varmış. Bir yeri bozulmuş. Git bir bak.. Usta: — Gidemem, demedi. Diyemezdi. Yanına Ömeri de aldı. Ömeri bil - hassa yanına aldı ve Haydarpaşadan üçüncü mevkie binerek Göztepenin yo- Tunu tuttu. Ömerin başını okşuyor: — Seni ömründe hiç görmediğin bir bahçeye götüreceğim er, diyordu. Gideceğiz. Gör, bak. Ne güzel bahçe - lerde yaşıyorlar. . Bu sözleri bir çok defalar tekrarlar- ken bir taraftan da düşünüyordu. «Hayatın yarısı tesadülflerin ellerile işleniyor. Avusturya veliahtına Sırplı gencin kurşunu tesadüfen isabet et - meseydi, harp olmazdı. Harpte tesa - düfen Selimin ayakları dihinde şarap « nel patlamasaydı delikanlı ölmezdi, Te- sadüfen harp olmasaydı, tesadüfen Ali beyle Nuri bey ahbap olmasalardı, te- sadyfen Seyfi bey onların işine ortak girmeseydi usta, Ömeri alıp tesadüfen anasının hizmetçi olması yüzünden ©o - nun içinde doğup büyüyemediği bah- çeye götürmiyecekti.» Bu düşünce zincirlenişi ustanın üs- tünde öyle bir tesir yaptı, hele Seyfi beyin bahçesine, Ömerle beraber git - mekte oldukları o kadar şaşılacak bir ta sadüf kudreti gibi göründü ki, Gözte- dı. İstasyonun merdivenlerinden yu « karı çıkarlarken, ilk yaptığı tren yol « culuğunun zevki içinde etrafına güle- rek bakman Ömere, büyük bir ciddi - yetle, sanki koskocaman — bir adamla konuşuyormuş gibi: — Ömer, dedi. Talih denilen şey te- sadüf. Tesadüf her şey. Ve biz tesa « — Dur, dedi, benim de bir bebeğim var, adı Miloviç.. kolu kırıldı sana ge- tireyim de, sen de onu yap. Ömer, kolu kırılan bebeği gözden geçirdi. Hayret etti. Mahallede Ayşe- nin de bebeği vardı ama, bezdendi, böyle burnu, ağzı, gözleri yoktu. Ömer, bebeği elinde evirip çevirir - ken kız sinirlendi: — Haydi, dedi, yapsana.. sana para veririm., Ömer kaşlarını çattı: — Bunu ben yapamam, dedi, ama istersen gözlüklü amcam var benim, ona götüreyim, o kolunu takar, Kız, bebeği, Ömerin elinden çekip — İstemem, dedi, Miloviç köşkten dışarı çıkmaz.. — Sen bilirsin. Sustular. Ömer, kızı tepeden tırna- ğa kadar süzdü. Sordu: — Senin adın ne? — Leylâ.. — Benimki de Ömer... Haydi gel, çizgi oynuyalım.. er, kızın cevabinı almadan yere kocaman, çarpık bir müstatil çizdi. Sonra bunu, oda oda böldü. Bir taş ak dı, Leylâya da bir taş verdi: — Haydi, dedi.. ve kendisi hemen sekerek oynamağa başladı. — SON PosTA (Baştarafı 1 inci sayfada) büyük caddelerdeki kaldırım taşları çöktü, tramvaylar ve otomobiller işli- yemez hale geldi. Kadıköy, Üsküdar, Beyoğlu, lstan-ı bul cihetlerinde 50 yerde - itfaiyo, su Basan evlerin sularını boşaltmak için geç vakite kadar çalıştı. Bir çok evlere yıldırım isabet etti, elektrik entstala - siyonlarını yaktı, radyo antenlerini parçaladı. Yenişehri kâmilen su basmış bir çok evlerin zemin katları su altında kal - mış, bazı evlerin sular birinci katına kadar çıkmıştır. Galatasarayda — Ağahamamın'da İrfanın apartımanına yıldırım düşmüş, radyo antenlerini parçalamış, camlarını kızmış, su borusuna çarpmıştır. Yıldı- rım toprağa doğru sukut ederken apar- tımanın altındaki kömürcü dükkânında oturan Edhemi şiddetle karşı duvara fırlatmış, neye uğradığını şaşıran a - dam bir müddet kendine gelememiş - tir. Tophanede Boğazkesen — caddesi dünkü ikinci sel hücumuna tahammül edemiyerek çökmüş, sular parke taş « larını yerinden sökmüş, bu caddede seyriseler tamamen durmüuştur. Cihangirdeki aşağı mahallerde ev - leri su başmıştır. Cihangirde Kumrulu yokuştaki 9 ve 8 numaralı evlerin birinci katına kadar sular çıkmış, ev halkı hağmur kesilin- ceye kadar büyük bir heyecana kapıl- mışlardır. Ğ Tramvaya yıldırım Tiksim'de Cumhuriyet meydanında gitmekte olan bir tramvaya - yıldırım düşmüş, tramvayın sigortalarını yak. mıştır. Yolcular büyük bir telâşla dı « şarı atılmışlardır. Kazancı havalisini de sular basmış Dereiçi caddesinde dere gibi akmağa başlamıştır. Tepelerdeki bütün top - rak ve molozları caddenin üzerine yığ- mış, Dereiçi caddesi molozla tamamen kapanmıştır. Caddenin tramvay cadde- sile birleşen ağzı toprak, kum yığın - larile kapandığından Bebek - Eminönü hattı geç vakte kadar işleyememiştir. Ayazpaşının alt ktemındaki yokuş- ta seller bütün taşları sökmüştür Bir kulübe çöktü Cihangirde Cennet bahçesinin ya - nindaki duvar yağmurun tesirile bir - denbire yıkılmış, duvarın önündeki kulübe enkaz altında kalmıştır. Evden dört kişi kendilerini dışarı atabilmiş, bir kadın da kulübenin kapısından çı- karken üzerine taşlar yıkılmış ,etraf « tan yetişilerek kurtarılmıştır. — Yaralı kadın Beyoğlu Zükür hastahanesine nakledilmiştir. Dolmabahçe sarayı karşısındaki Hâş ahırları birdenbire sular basmış, ahir içinde olan Kâşif ile Receb ismindeki iki kişi pencere camını kırarak kendi- lerini sokağa atmışlar, ayaklarından a- Leylâ, küçük bir kuş gibi seken Ö- Bir surette yarzıhmmq!ıwhr. Yaralılar pede trenden indikleri vakit usta, çö -| mere haş bakıyordu. Sıra ona 81_'2&'!' m n lince, Ömer: — Haydi, dedi.. Leylâ somurtkan, cevap verdi: — Ben, bunu oynamasını bilmi - yorum., — Ben sana öğretirim.. — İstemem.. Ömer, kızdı: — Vay enayi vay, dedi, çizgi oyna- Kasımpaşadaki evlerin hemen he - men hepsi su içinde kalmıştır. Bu ara- da sokak aralarında çerçivelerin yüz - düğü görülmüş, itfaiye suları boşak - mak için geç vakte kadar uğraşmıştır. Fatih tarafında bir çok evler su al- tında kalmıştır. Samatya civarında su altında kalan evler bir itlaiye mülre- düflerin oyuncağıyız.. hayatın tesa -/masımı bilmiyor.. Öğreteyim diyorum, |Zesi ""h"d'“u tahliye edilmiştir. düfleri romanların tesadüflerinden da- ha mantıksız. Fakat bu mantıksızlıklar hayatın mantıkını yapıyor.. Ömer hiç bir şey anlıyamadı. Ba - basının yüzüne şaskın şaşkın baktı: — Peki baba, dedi. istemiyor.. yuumu bel.. Leylâ, kıpkırmızı oldu: — Terbiyesiz, arsız, utanmaz, diye haykırdı.. Ömer, şöyle bir baktı, Leylâyo son- Temmüz 27 tarafında görülmüştür. Çarşı göl hali-| &#ker ölmüş, bir cami harap olmuştur. ni almış, tramvaylar saat bire kadar Kadıköyde aüi Üküder iiniyeei tüç ieana önlik Kadıköy cihetinde Nıınlı rak evlerdeki suları tahliye etmek ü « zere akşama kadar çalışmıştır. Üsküdar adliyesinin her tarafı akmış, evrakları muhafaza etmek müşkül bir hale gel miştir, Üsküdarın muhtolif yerlerinde 16 ev, 17 muhtelif bina, bir bostan, hava gazı yol- ları, Kuzguncuk karakolu tamamen harap olmuş, dokuz lâğım patlamış, 17 düvar yıkılmış, 3 kulübe, iki ev şökmüş, bütün telefon hatları bozulmuş, bir at boğulmuş. 2 ahir şıkılmış, 31 ağaç devrilmiş, 7 evle bir kârakolu su basmış, bir çeşme ile 3 ye- re yıldırm. düşmüş, yıldırım isabetile bir Haydarpaşa ile Kadıköy arasındal bütün evleri sular basmıştır. Kadıkâ itfaiyesi de bir çok kısımlara ayrıları evlerin sularımı tahliye için ça tır, Ankara treni Saat 7 de kalkan Ankara ekeprefi Erenköyle Haydarpaşa arasında yağ " murlardan hat bozulmuş olduğundaf Paşadan gönderilen diğer bir lokomt' tifle katar hareket ettirilmiştir. İspanyada sokaklar baştanbaşa cesetlerle dolu (Baştarafı 1 inci sayfada) Şidd *li sokak muharebeleri Müudrid, 26 ÇALA.) — San Sebastlen,de şiddetli muharebeler vukua gel ” miş olduğu haber verilmektedir. Orada jandarma — kıyaletine girmiş — olaf genç faşistler, gazinonun taraçasına Mitralyözler yerleştirmeğe muvaffak of muşlardır. ç Hükümet kuvvetleri, bunlara karşı tasrruza geçmiş ve bir saat süren b muharebe olmuştur. Muharebenin sonunda faşistler, beyaz bayrak çekmif' lerdir. Bunun üzerine askerler gazinoya yaklaşmışlarsa da şiddetli bir tüfe ateşi ile karşılanmışlardır. Bunun üzerine muharebe daha büyük bir şiddet le yeniden başlamış ve faşistler yeniden beyaz bayrak çekmişlerse de as! ler onları tam hezimete uğratıncaya kadar muharebeye devam — etm di Diri olarak ele geçirilen faşist İideri Moles hemen idam edilmiştir. | Madrid'de sükün hüküm sürmektedir. Otellerin çoğu hastane haline g€ tirilmiş olup mülis kuvvetleri tarafından işgal edilmektedir 4 Bir kadın taburu teşkil edildi Madrid, 26 (A.A.) — Hükümet, milis teşkilâti vücuda getirmek üzere dir. , Hususi bir kadın taburu vücuda getirilmiştir. Bu tabur, sostyalıst ve ar şist kadınlardan mürekkeptir. İsyam hareketinin başlangıemdanberi Barcelone'da ölenletin mikdarı 310 baliğ bulunmaktadır. j Bitaraf devletlerin endişeleri —a Paris, 26 ÇALA.) — Bitaraf devletler, İspanyadaki dahili mücadelenizi suretle neticeleneceğini henüz kestirememektedir. Bu mücadelenin b milel bir takıma aksülâmeller hasıl etmesinden endişe edilmektedir. d Bütün devletler tebaalarmın hayatlarımı temin etmek için uğraşmaktadı! .Snkaklar cesetlerle dölü Brazen adıridaki İngiliz torpito muhribi, 118 İngiliz ve Amterikalıdan rekkep bir kafileyi Rümil olduğu Balde Malaga'dan Cebelüttarik'e gelmif | tir. Yolcular, Malaga'da 300 geminin batmaş, 5/)0 kisinin ölmüş ve 2000 | şinin yaralanımış olduğunu söylemektedirler. | Sokaklarda Bri çok cesetler yatmaktadır. Balear adaları âsilerin elinde Parcis, 26 (AA.) — Şarki Preneler den alınan haberlerde Bulear Gene bu haberlere göre Bir üsü harp gemisi Saint Sebastien önünde do tadır. Geminin şehti borubardıman — etmesinden korkuluyor. lar. va; yardim HİA Maytğır giki bamalari ci iz, aesikei. Boit Bf Yülep üNü Seyfi beyin köşkünü bulmakta güç- 'dı: | Kik çekmediler. Ustayla Ömer! bahçi- van tulumbanın yanına götürdü. Rüz- gârla işleyen su tulumbası — bahçenin arka taraflarında, enginarlıklarla ba « Zın arasındaydı. O gün köşkte çama « — İnerim hat Kara Ozman ile Fevzi Lütfi Kara Orman ve Ahmet Lütfi Kara Osmanın hadaları| » Fransa İspanya'ya silâh ihracımı mennetti gİ B Ömerin, taşı inmesine vakit kalma- dı, çönkü; şişman teyze yetişti, Öme-| — Cegazesi yerinli 28 temmuz ah gönü ve bir tokat attı ve imdat kuvvetinin ye- | saat on birde Kalamışta Kalamış cackle- tiştiğini gören Leylâ, feryadı bastı. Te- sinde 62 mumaralı evindem kaldırılıp Zühtü başladı. camünde namazı kılınarak Sahrays- Bayan Cavide Kara Osman vefat etmiştir. | ” karar vermiştir. Kabine, İspanya vakayii hakkında müzakeratta bulunarak, Fransanın di- ğer devletlerin dahili işlerine karışma- ajanlarının harp ve tayyare malıw satın almak üzere son zamanlarda |* ris'e gelmiş olmalarıdır. Ticaret tayyarçleri ihracatı ııljt şır yıkanmış olmalıydı ki, başlarını şöy- y ; le yalancıktan örtmüş kadınlar, a; Burakılmıştır. n vit SĞ (Arkası var) Iudu—ü-ı'—ı“d—:ü maktan ibaret olan ananevi siyasetine