Gâvur Mehmedin Yeni Maceraları GİBALI ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 21 Gâvur Mehmet, korkunç bir|Mehmet?. > ğ ğ tüya —görüyormuş — gibi, — etrafma| — Buna hükmetmek, tabiidir. Çün- M " İf“. öer Pitel :ef"ı;:' ! ,-ı bakmıştı. — Gözleri; — duvarlara da -kü, katil zabıtayı bir iki gün tahkikat | Muhalefet, hergün bir vesile yalı olan tabutlarla, her tarafı delik ile oyalamak.. ve bu müddet zarfında da İstanbuldan kaçmak için kadının deşik olmuş teneşirin arasından, yer - Yalnız kontrol - altındı lmak (de uzun bir bohça gibi duran bir cisme| başını kesmiş.. ve kaybetmiştir... Bun- Üzere, (Fuımoı:n Mcçverı:ı )nnq:e'lzle— kaymıştı. Bu cismin üstünde, kirli bir)dan da anlaşılıyor ki; bu cinayet, şöyle | ekti, İttihatçılar Devrinde / MUHALEFET Nasıl doğdu, Nasıl şahsından, cemiyetin umumi heyetine intikal eylemişti turu hareket; Avrupanın, Hiristiyan |halefet) işte, bu tarihlerden — itibaren âleminin, matbuatın mizacını okşıya-|baş göstermişti, | ei yaşadı,Nasıl öldü? a Yazanı Ziya Şakir ile artmış; seneler geçtikten sonra, Ahmet Rıza Beyin örtü vardı. Gâvur Mehmet, güçlükle nefes ala- tak yere çömelmiş.. usul usul çekerek örtüyü açmıştı. O zaman, başı omuz - larının hizasından kesilmiş, bir kadı- — , Man cesedi ile karşilaşmıştı. —— Gâvur Mehmet, heyecandan boğula- 'cak dereceye gelmişti. Evvelâ bu cesedin sağ elini kaldır - miş, mumun titrek ışığında dikkatle gözden geçirmişti. Dudaklarında, acı bir kıvrılma husule gelmişti. Ve sonra cesedin, kanlar pıhtilanmış olan göğsünü açarak sağ memesile |karnının arasını dikkatle gözden ge - 'çirmişti. Orada büyücek bir yanık e- 'serini görür görmez; artık kendini zap- tedememiş: —O.. evat, o... Hislerimde, kat'iy- yen aldanmamışım... Zavallı, Lüna.. zavallı Hâdiye... , Derken; âdeta kendinden geçerek o kanlı cesedin üzerine kapanıvermişti. Ortalık ağarmaya başlarken, Hüsnü bey yangın yerine gelmişti , Gâvur Mehmedi, orada ,yarı kav - rulmuş bir incir ağacının altında dü- ,şünüyor görür görmez, kalbinde derin bir iztırap hissetmiş: — Mütcecasir olma, birader.. vâkıa, mal canın yongasıdır; derler.. filhaki- ka, bu da doğrudur.. doğru amma.. ka- za ve kaderin önüne geçmek de müm- kün değildir... Olan, olmuş; geçen geçmiş.. canına gelecek kaza, malına gelsin... İnşallah, yakın zamanda da- çekildikten sonra, 1Nhat rahat oturur- sun. Diye teselli etmişti. * Hüsnü bey, şu anda Cüvur Mehme- din kalbini yiyip kemiren — ıztıraptan kat'iyyen haberdar değildi. Onun bü- tün bu tesellileri, Gâvur Mehmedin e- vini kaybetmesinden müteessir oldu- ğunu zannettiği içindi. Hislerini tamamen saklıyan Câvur ha iyi bir yerde bir ev alırsın da, iştenm| bir tesadüf veya, teevvür işi değildir. Peşinez düşünülmüş, taşınılmış.. on- dan sonra tatbik edilmiştir. — Sen, etrafta katilin izine dair bir şey bulamadın mı?. — Hayır, Hüsnü Bey.. bulamadı- ğim gibi, bulmak ihtimali olmadığını da anladım. Hüsnü Beyin çehresi, birdenbire kararmıştı. Gözlerini, bir kaç saniye, Gâvur Mehmedin gözlerinden ayırma- mıştı. Ve, Hüsnü Beyin bu gözlerinde, çelik kadar sert ve zehir kadar acı bir mana vardı. — Yaaa.. katili, bulamadın.. ve bul- mak ihtimali de yok; öyle mi?.. Pekâ- lâ.. ben bulurum, Diye mırıldanmış.. Gâvur Mehmede, selâm bile vermeden, oradan uzaklaş- mıştı. * Hüsnü Bey, doğruca zaptiye ne- zaretine gitmişti. Dalgın ve düşünceli bir halde odasına girmişti. Hasan Efen- | di ile Deli Kerim; süklüm, büklüm bir haldelerdi. Onların bu hali, nazarı dikkatini cak neşriyatta bulunmaktır. Bu heşri- Artık Ahmet Rıza bey, (ihvan) a- rasında, bir (hiç) derecesine indiril - mişti. Hiç şüphesiz k: bu zât, daha de- rin bir uçuruma yuvarlanmamak için artık kendisini topliyacak,. ve muhitini sinirlendirmiyecekti. (İhvan), böylece bir ümit beslemektelerdi. Halbuki Ahmet Rıza bey; Pariste bir Musevi tarafından Fransızca olarak yazılan (Tolerons Müzülman) iemin- deki eser hakkında (Mizan) gazetesi- ne bir (makalei takdiriye) yazdırmak meharetini göstermekle beraber; Fran- sızca Meşveret gazetesine de ger; pek sakat mevzulu bir yazı dercetnjişli. Bu yazının sahibi, - eserlerinin al - tında (Ümit) imzasını kullanan - bir yatın, menafii Osmaniyeye muvafık |gün ve her vesile ile artmış; seneler olmadığını hiç hatırına bile getirmez. (Osmanlıların ve Müslümanların bedhâhi olarak tanınmış olan (Patri) gazetesinin muhbirile Ahmet Rıza bey; cemiyetten tardını, ona şu suretle anlatmıştır: mülâkat eden — Şarkta Hiıristiyanlar, İslâmlardan Bu suretle başlıyan muhalefet, her geçtikten sonra cemiyetin en nüfuzlu bir şahsiyeti olan Ahmet Rıza beyin şahsından, cemiyetin umum?! heyetine intikal eylemişti. Bu (muhalefet) te asıl dikkate şa- yan olan bir cihet varsa, o da (kat'iy- yen memleketin ve milletin faydasına ziyade mağdur, mahküm ve mazlum- dur, Ben, onların da müsavt haklara nâiliyetlerine çalışıyorum. Cemiyet i- se, bilâkis Müslümanların taassubunu itahrik ile Hırastiyanları mahküm bi - rakmak istiyor. Bu sebeple birbirimiz- den ayrıldık. koyuyor. Rıza bey, bunu reddedemez. temas eden meselelere dair olmayıp) 1 sırf (şahsiyat) a taallük etmesi idi. Ni- tekim, o günden başlıyan (Mühale « fet); taaaa, Osmanlı imparatorluğu batıncaya kadar ayni iğrenç mecrayi takip etmiş.. (şahsiyetlere taarruz) hu- * |dudunu geçmemişti. Muhbir, bu muhavereyi gazetesine * Abdülhamid, (Jon Türkler) arasına Yunanlı idi. Mevzua gelince, bu da; (Osmanhıların, Tsalyayı işgale hakları olmadığına.. terk ve iade etmeleri lâ-|zimedendi. zım geleceğine) dairdi, (Rıza bey, altı senedir Fransada Bu yazıyı gören (İhvan) büyük birİmukim — bulunmasından bilistifade, heyecana kapılmışlar; —artık olanca| (Fransa himayesi) ne girmeyi istida kuvvetlerile, Ahmet Rıza bey aleyhin-|eylemek denaetini bile irtikâp ey - de harekete başlamışlardı. Bu heye -|ler... Buna da artık, (hayır) diyemez. can, birdenbire bir çığ gibi büyüyü -|Çünkü, muhakemeyi müteakip Fransa vermişti. Ahmet Rıza beye karşı, u -|evrakı havadisi bunu ilân ettiği zaman Reddetmek için, hiç olmazsa kendi gazetesile tekzip ve tashih etmek lâ- celbettiği için, Hüsnü Bey: — Ne var?.. Yeni bir şey mi oldu?.. Demişti. Hasan Efendi, asabiyetle: — Ne olacak, canım?.. - Artık bu meslek, çekilmez bir hale geldi. Bura- da, bu adamın maiyetinde çalışmaktan- sa.. vallahi.. billahi, Bağdada, Yemene giderek zaptiye neferliği etmeyi tercih ediyorum, Diye cevap verdi. Zaten fikren çok meşgul olan Hüs- nü Bey, bu sözlerden bir şey anlamıya- rak suallerine devam etti: — Kim olacak.. Müşir paşa?, — Ne oldu?. — Ne olacak, canım?.. Biraz evvel çağırdı. Firuzağa cinayeti ne oldu,diye mumi bir nefret ve bürüdet husule ge- tekzip etmesi icabederdi.) « Artık Ahmet Rıza beye son| — Ağir kısımlarından çoğunu tây e! - te'dip sillesi vurulmak istenilmiş.. bu-|tiğimiz bu yazılar: Ahmet Rıza beyin nun için de umumi bir içtima aktedil-|hayatında yazılmış, ve hattâ ilân e - mişti. Ve bu umumi içtimada; derecede müsaadekârlık nen ilân edilmiş.. Fransızca (Meşve -|da oldukça mühim bir âmdl olan (Mu- ret) gazetesinin tahsisatı da kesilmişti. n Doktor Şerafeddin Mağmumi be - yin rivayetine nazaran (cemiyet, bu mesleki sakimden vazgeçtiği takdirde, affu ve avdet kapısının açık olduğunu bildirmek gibi bir ulüvvü cenabi, bir merhameti de, diriğ eylemedi). Ison |dilmiş.. bir çok da münakaşalara sebe-|kir ve tahsil için paraya mühtaç olan- a ibraz olunup, |biyet vermişti. Bu münakaşalar ise, |lara, maaşlar tahsis edilecek... Şu şart» seyyiatı sâbıkasından asla bahsedilmi-| faydadan ziyade zarar temin etmişti. |la ki; bunlar, yerek) Ahmet Rıza beyin TOsmanlı | Nitekim; Osmanlı imparatorluğunun | olacaklar.. İttihat ve Terakki cemiyetinden tard|on senelik Meşrutiyet devrini felâket-|derhal terk edecekler; ve bilhassa, xâtf ve ihracına| karar verilmiş.. bu karar |ler ve fecaatlerle dolduran.. ve niha - şâhâne aleyhinde bulunmaktan külliy- da, (Mizan) gazetesile resmen ve ale- yet, o koca imparatorluğun batmasın- | yen Pazarlıkla Satılık Emlâk böyle bir nifak ve ihtilâf girdiğini ha- ber alır almaz, derhal bunden istifade etmek istemişti. Kendisinin en emin ol duğu (hususi bendegân) mdan (ser hafiye) ferik Ahmet Celâleddin pa « şayı (Paris) e göndermişti. Abdülhamid, bu sadık yaver ve tü- fekcisini (Paris) & gönderirken, bir hayli mikdar da bol para ve geniş de bir selâhiyet vermişti. Bu bol parayi hâmil ve bu geniş selâhiyeti hâix olanı Ahmet Celâleddin paşa, Parls'de şu vazifeyi ifa edecekti: B 1 — Tahsilde bulunan talebeden fa- I yalnız tahsil ile meşgul siyaset İşlerile uğraşmayi (Arkası var) . e - Faküt khak Ş isi- Mehmet ayağa kalkmıştı.. birkaç sözle sordu?.. Cevap verdim; efendim tah- a et Rıza bey, ne kendisi arkadaşına cevap verdikten sonra, söz! lerine devam etmişti. — Hüsnü bey!.. Sen gelinceye ka- kikat devam ediyor; dedim... Aman |Hin cemiyetten tardına ve ne de bunun efendim, aman.. açtı ağzını.. resmen ilânına, zerre kadar ehemmiyet gözünü... Söylemedik söz bırakmadı. | Yermedi. Bilâkiş muhaliflerinin propa- dar, ben tetkikatımı ikmal ettim. Ben- Siz, teftiş memuru değil, birer kaldırım | Sândalarına karşı: te hâsıl olan kanaat şudur... Her han- gi bir erkekle bir kı'Elm savişiyor. Fa- kat araya büyük bir — kıskanç - Ek giriyor. Erkek kadım öldür- mek istiyor. “Tenha bir yer ariyor. Tesadüfen bizim evin boş olduğunu kabadayısısınız, diye barbar bağırdı. Paşa, hazretleri!.. Katil veyahut katil- ler şerikimiz değil ki, yakalarından tu- tup getirelim. Yoksa, kandimiz katil mi icat edelim; diyecek oldum... Vay, efendim, vay...sen misin Pin söyliyen b ; : n Avazı çıktığı kadar, yıkıl karşımdan be | Öğreniyor. Bir desise ile kadını bura-» — ya getiriyor. Burada öldürüyor. Son-|P*tifi diye bağırmaya başlamaz mı?.. ra, kadının şahsı meydana çıkıp da tah-| — Htsnü Bey, Hasan Efendinin sözü- Hat birdenbire koodi alaybi .WZIMYw.mhhmıubıHı- sın diye, kadının başıni kesiyor. Ve -| ©- —— ğ : Dir T — Arkadaşlar!.. Hakkiniz var, Bu _W"' setrotmak için dea oye ateş ve esssir olmamak mümkün u , lılı-m' 'akat ben şimdi öize bir haki- peliln bar, B uöeleri dkkarle üt Ğ Ç ÜSÜ z tüi vi h haki- Halş: şüphesiz nazirın bu sözlerinden ziyade yi ğ bu - İmmüteccelr edecoktir. ŞA LA A getan DNÜ A0 GELİM İ PLZEE T DD Billa Efükin — Diye mirildanmişti... Bir kaç dakl -İgözleri, Hüsnü Beyin gözlerine dikil- ka şüküt ile geçtikten sonra, araların -| Mmişti... H_uıııü Bey, Sdota sesi titreye- “da, yine konuşma başlamıştı: rek sözlerine devam etti: — Pekâlâ... Kadının başı ne oldu,| — Arkadaşlar!.. Katil bulundu?, — dersin; Mehmet?.. İkisi birden bağırdılar: | — Ne olacak, Hüsnü bey.. yandı?..| — Katil bulundu mu?.. | —E berif.. katil... Mesele, asıl o-| — Evet.. bulundu?, — Nerede?.. | tun izini bulmak. —Ben, - bir senedenberi cemiyete hizmet ediyorum, Bir tek kusur ve ka- bahatle beni cemiyetten çıkarmak doğ- ru mudur, Sırtımdaki paltoyu sataca- ğim, Aç kalacağım. Gene, gazetemi çı- karacağım. Diye, fikrinde israr etti. Bu hezimet, Ahmet Rıza beyi olduk- ça müşkül bir vaziyette bırakmıştı. Birdenbire, muhaliflerinin adedi ço - galmıştı. Bu — muhaliflerin arasında, Doktor Abdullah Cevdet, Tunalı Hil- mi, İshak Sükütt beyler gibi Jon Türk- ler arasında temayüz etmiş şahsiyetler de vardı. Ahmet Rıza bey, inat ve isra » rında devam ettikçe bunlar da mücade- leyi arttırıyorlar, Ahmet Rıza bey hak- kında aynen şu yazıları yazıyorlardır (Ahmet Rıza, nedir?.. Ahmet Rıza bey fennen (mecnun) dur. Va, (cin- neti vahid monomani) denilen marazi akliye muptelâdır. Ve bu hastalık ken- disinde (cinneti taazzum) şeklinde gö- rülmektedir... Kendisini büyük görür. İndinde, kendisindan başka, kimsenin Esas No.sı Mevkii ve Nev'i Deporito 94 Heybeliada'da eski Yalı, Yeni Ay Yıldız s0- kağında 2 No.l1 gazino. 1000 Lira 100 Büyükada'da Nizamda Nizam deresi sokağında 19 No.lı içinde kuyu ve eski alât ve edevatı müştemil 4928 metre murabbat arsa, 20 , | 106 Büyükada'da Nizamda Nizam deresinde 5 > No.lı 1573,50 metre murabbaı arsa. .- 303 Heybeliada'da Tur yolunda 1,2, 3 No.lı 5398 H metre murabbu tarla, 4o , — 304 Heybelinda'da Tur yolunda 8 No. lı 15905 metre murabbaı tarla. 400 , 305 Heybelinda'da Tur yolunda 6 No. lı 3977 metre murabbar tarla, 160 , j 558 Büyükada'da Nizamda Yücetepede 2 Nolı 2031,25 metre murabbaı bahçe. di Ş 559 Büyükada'da Nizamda Nizam 172 ada, 7 parsel No. lı 2762 metre a 90 , 560 Büyükada'da Niramda Nizam sokağında y ada, 4 No.lı 8866 metre murabbaı arsa, 60 , — 641 'da Nizamda N!ıımı;hğmdı 1-3 kapı, 156 ada, 2 parsel No. eferoğlu köşklerinden ayrılma bahçeli ahşap köşk, 800 . Mevkileri yukarıda yazılı emlâk bedelleri peşin veya takaitle —| ödenmek üzere pazarlıkla satılacaktır. Geri bırakılan taksitler için saat onda Şubemize gelmeleri. B9 — | — Katili, bulamazsın Hüsnü bey... Çünkü.. katil, kaçtı?.. — Buna neden hükmediyorsun, TKazabanin Biricik sokağında bir kala - balık gördü. İki erkek yaralı rüyorlardı. Reginald onu ta- kaldırmış gö Reginöld hemen atılıp bağırdı: — Dolores! Kadırın iri gözlerinde hem ıstırap, hem » de sevinç vardı. Reginald: — Bir daha gitmiyeceğim! dedi D eli ÜRÜei aŞ kadri, ehemmiyeti, meziyeti, hizmeti içimizde... (Arkası var) — Gitmesen ben ne bahtiyar olacak » bir. kadını | tım. Çok kan kaybediyordu, kuvveti gittik- mıyıp tüyleri ürperdi. Kadın da onu tanıdı. | çe kesiliyordu. Kollarını Reginald'a uzattı ve o eğilince yavaşçacık: — Beni Ricardo öldürdü! dedi. Üç gün sonra Reginald herifi öldürdü. Fakat kadından ayrılmış olduğu — için kendini bir daha afletmedi, yoktur. Mazide de, gelmemiştir. Hâlen de yoktur... Vefatından sonra evrakı metrükesini aşırdığı; ve, lâyihalarının altına kendi imzasıni koyduğu mer - hum Şefkati beyin namını bile zik - retmez. t ÇO, niçin çalışıyor?.. İntikami şah - Si için.. (pozitivist) ler arasında işti - har etmek, Avrupa ekâbir ve ricaline yaranıp bir kapıya intisab eylemek için çalışıyor... Bu sebeple kendisince düs- sraağlnsz a ği bf İşner irer açakkymazeafara binasına yaj elektrik tesisatı açık eksiltmeye kon! e evrakı ")' şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülür. İstekli olanlarım Nafin Vakâletinden elektrikcilik ehliyetnamesi bulunması çarttır. Eksiltmeye girmek isteyenler 2490N.lı kanunun tayin ettiği vesika ve 63 liralık muvakkat teminat makbuz veya mektubile beraber 29 Temmuz 936 Çarşamba günü saat 15 de Daimi Encümende bulun” malıdır. (4022) — (B)