Yazan : Orhan SeIım KAN KONUŞMAZ! Son Posta — Annem nerede Gülizar? Kapı da ıda açık kalmış. - Annen komşuya açık bırakmış olacak. — Şen ne yapıyorsun böyle? — Sandığımı yerleştiriyorum. Kö mürlükteydi. Annenle yukarı çıkardık. Usta tuhaf oldu. Bu san- diık Göztepeden gelen — sandık a - lacaktı. Şöyle bir göz attı san- dığa. Teneke — kaplı, tahta çi - talı Ön tarafında uzun kuyruğu allı yeşlli bir cennet kuşu res- gitti Nuri. O bir bir. sandık. mi Var, Sandığa yaklaştı. Dışarıya çıkarılmış bohçalardan birinde küçük bir torba var. Torbayı aldı. İçinde ot ve açılır olacak, — Bu ne Gülizar? — Lâvanta çiçeği var da içinde. A- ma kurumuş Nuri, kokusu kaçmış. Göztepede toplanmış lâvanta çiçek- luri usta k ne fırlattı l üstü hışımla yaptı ki Gülizarın gözünden kaçmadı. Ustaya hayretle baktı. beğenmedi. Fakat bu hareketi öyle Usta AF -diler, özür ana yardım edeyim Gülizar, de- di. Ve sandığın başına çömeldi. 1 yarıya boşalın , renk renk kür bobça du-| yü | sta ftoğrafı aldı. Fakat ayni anda| Gülizar sarıldı fotoğrafa: — Biırak Nuri, diye haykırdı. Bırak! 1 yatan bir fotoğraf. orbayı sedirin | 1 ı | | nın Edebi Tefrikası: 37 bullak. Dayanamadım Fakat Ö- mere bir kötülük yapabileceğimi nasıl aklına getirdi ? Ustanın anası hapretle sordu:, — Ömere kötülük mü ? | Gülizarın yaptığı hareketi, usta, a-| nasına anlatmak istedi. Sanra vazgeç-| ti. Anasına ilk defa yalan söyledi: | — Yani onu kıskanmam, kı szmam | Ömere fenalık değildir elbette.. Ustanın anası oğlunun bir şeyler gizlediğini anladı. İsrar et -| medi. | — Her ne hal ise, dedi, bu gece eve | gel. Konu komşuya karşı ayıp olur, — | kendinden | Usta o gece eve gitti. Anasının ya- nında Gülizarla konuştu. Fakat yalnız | kları vakit ağzı kilitlendi ve tek Gülizarı görmez oldu.. yülizarı, onun Ömeri kendine kar- şt korumak istemesini affedemiyordu. | « ! | MAHALLE W Ali usta geçmeden mahalleden taşındı. Çok evkaf kâtibi Nuri bey de gitti. Bakkal, mahallelinin gitgide borç- larını asmağa başladıklarından şikâ - etçidir ve kahveci ocağın yanındaki beşir çizgilerini silmeksizin ço makta. Kafeslerin arkasında her gece biraz daha erken sönüyor ve| mahalle çocukları macuncuyu, kâğıt hel itgide daha seyrek durdu ruyorlar. Nuri ustanın mahall Allah aşkına bakma., Gülizar sapsarıydı. İri iri açılmış gözleri ıslak Gülizarın telâşı ustaya her şeyi an - lattı. Bu Seyfi Be Hızla çekti fotoğrafı Gülizarın elinden. Çe - virdi. Baktı. Üzerinde üç kitab duran ince uzun ayaklı bir masaya dayanmış, | kumral resmiydi. yorla |yorlar, denbire acılaşıp tükenen bir türküye benziyor. Mahalleli günden güne da - ha sinirli oluyor. Kadınlar kavga edi- birbirlerine küsüyorlar, misa- | firliğe gitmiyorlar. Erkekle ya iki söz- | de bir küfrediyor ya dalgın susuyor. 1 Nuri ustanın mahallesi bir göldür L.r içine dökülen suların kaynakları çar-| bir delikanlı. Başı açık. Arka-|şıdadır. Kaynaklar bulandığı ve kuru-/önü Köprüb: çlira ikramiye verilmesi k SON POSTA > Bir Doktorun Günlük Notlarından Karpuz kürü 1 dan, 2 Çarşamba C) - Bel ağrısından, kum sancıların « — Mide ekşimesinden. Sikâyet eden bir hastama her &ı karmma karpuz yemesini ve buna da tenbih cttim. b « faaliyetini Karpuz, böbr arttırdı. Mütemadiyen idrar muaye - ve oksalat çıkaran bu hastamın yaptığı nesini yaptıra; karpuz. - küründen sonra idrarında oksalattan eser kalma- di. Mide ekşimeleri de geçti. Fazla su içe- rek midenin bu suretle hazım kabili - yetini güçleştirdiğinin farkına — varan ve artık fazla su içmeğe de lüzum gör miyen bu hasta da (karpuz) yardımile iyileşti. Karpuzu ayni hastalıkla muztarip has- talarıma tavsiye ederim. Günde azami 1-2 k karpuz yi » yeceklerdir. Bu da iki buçuk — kiloyu geçmiyecektir. —— (*) Bu notları kesip saklayımız, ya- hut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapımız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. MÜSABAKA Bebek Sergisi W.ükâfatı 100 Lira Kızılay C yeti Emsinönü Kolun nelkmnilel Be idan: k Sergisi terlip hey erli bebekler w akaya iştirak ©- 100 laştırılmıştır. eklerden birin azanana Müsabakaya iştirak şart | — Bebekler bez, k prese, mulaj vesai strplake, karton « gibi her türlü malze» meden yapılabilirler. > 2 — Beoyları 80 santlimetreden fazla |olmıyacaktır. 3 — Nihayet 28 temmuz akşamına ka- | dar Eminönü Köprübagı meydanında K zilay Cemiyetinde Sergi Tertip Hey'etine teslim edilmeleri lâzımdır. Fazla malömat Kızılay Cemiyeti Emin» Te- aşı Şubesinden alınabilir. da sütun sütun derinleşen, tiyatro per-| mağa başladığı için sular eskisi gibi ak- | lefon 21035 gibi bir saray dehlizi var. Usta resme uzun uzün baktı. Güli -| ga kalkmıştı. Usta bâlâ sandığın elmiş. Başini aşağıdan yu- desi zar ay önünde ç kald Bu Seyfi Bey değil mi? Söyle -| et Demek kömürlü karıy sordu: kte gizlenen san- Bey vardı. Söylesene... stanın eli titriyor. Konuştukça kı: k ıkça yorgancı Selir leşiyor, çırak Hasan niyor, ki laşıyor. | esene! Sandığı bunun — için n değil Seyfi Bey. A lah gibi delik m'- Benim gibi tek gözlü bu Bunca zamandır yırt- | nrııwaın' | ) a başladı. ağa kalktı. ı yanına koşup içinden ve kor '1 tehlikeden k ak ister gibi kucağına aldı. Ellerile çocuğun başını| Gülizarın yaptığı hareketin ne de me kolduğunu usta anladı. Bir şey| söylemek, açocuğu öldüreceğim mi | sandın?» diye bağırmak istedi. Güli-| iatin yaptığı bereketi o kadar haktz| ve kendini o kadar zavallı buldu ki, birdenbire patlak veren kıskançlığı birdenl Kafasma yumruk yemiş gibi sersemledi. Gülizarı, ku - cağında hâlâ ağlıyan Ömnerle odanın | köşesinde bırakıp sokağa fırladı. O Eri sabah öğleye dükkâna. Usta dük-| li bu anasının ilk gelişiy- söndü. ce eve gelmedi. doğru n açtı a 1su... u gibi anlat -| Re le yra bütün ge m mese sandıkta di lizar Seyfi 1 tur bile ninde so smi ol inu unutmuş ma ne yapayım anne, e - a ben de erk İtadı kaçtı maz oldu. Göl durgunlaşıyor, yor. Çarşının tadı kaçtı, mahallenin ta- dı kaçtı, evlerin tadı kaçtı, ins Halbuki ışıkları, genç renkleri kararı-| üstünde bayılmağa baş İbar ha tedir. şıltılı maviliğiyle ve geceleri bazen yıl- hılı kai e bazen mehtea ]"*(ıı(ın ]w ar L( Tâ gunlaşıyor. IL buki Nuri ustanın mahallesi Ve dan biraz d kap F in değil id. |madığı içi dönerek, yemek o yunlarını battıktan kadar sürdürerek yaşamaktadı güneş sonrala: halle- den, Veznecilere çamaşıra ,—ıdıu ilk kadın oldu. Onun peşinden tahta sil -| meğe, göç kalldırmağa gidenler ço - ga Marangoz Rüştünün karısı, ma Mahallesinin gözle görülür elle tu - tulur yuvarlanışını Nüri usta görü - yordu. Ve Abdurrahmana diyordu ki: alle, lâmba fitili gibi sönmeğe baş tükenen şey- mabh — Bizim gazı yol him. iköy Birinci kıstım trik ve Terkos suyu tes parası peşin ve sırf nak 3/7/936 perşembe © k payı erim 12 Temmuz ARTIK YAZABİLİRİM! Saraylının başına gelenler Yazan: Ermel Tala (Ercümend Ekram ) - - 26 - Müdürü amumi, vazifefinden gayri bir şey tamımıyan pişkin bir memur İtavrile: — Vallahi, azizim kâtip beyl dedi; İcasusluk işlerinde değil bir müttefik devlet sefirini, İnımam! Ben, şüpheli kimi yakalarım. Sonra, sahversin. Ben vazifemi yapayım da. — Peki. Beni niye çağırdınız, o hal- de? — E, tabii değil mi ya? Türkiye se- faretinde, casusluk işlerile siz meş - gulsünüz. Bir kaç işte sizinle temas et- tim. Bu sefer de, tevkif edilen şahıs si- görürsem zin tebaanızdan olduğu cihetle ve bil-| hassa taşıdığı malâmat ta - aldığım ra- |Pora nazaran - sizin memleketinize ta- lallâk eder olduğundan, alelüsul |haberdar etmek istedim. — Bu havadise çok sıkıldım, müdür |bey! Emin olun.. İnjEgz Hleremfhy cmf hycemf hmbb — Ya, ben? Sıkılmadım mı sanı - ter mi idim? Fakat görüyorsunuz ki, İmel'unlar, her fırsattan istifade etmek istiyorlar. Akılları sıra, bir prenses yetinde gelecek olanı genç bir kız bizima sıkı kontrolumuzdan kolayca kar çıracaklardı. Fakat benim memurlarım, hep seçmedir. Açık gözdürler. Kuş w çurmazlar, Ben onları öyle yetiştirdi — Tabif ben şimdi sefirime bu de - diğiniz şey akledeceğim, Herr Von H.. gü — Türk isimlerini belle: için o kadar zor kil, Telefonda söy-|/ lediler amma, aklımda tutamadım. — Nerede şimdi bu kız? — Mahfuzen, otamobille getirildi - ğine göre, bir saate Kalmaz, dir ek bizim Burada - sanırım | — Öyle ise ben sefarete kadar gi - deyim; bir saat sonra gcnu gel nm — Fakat mutlaka geliniz l NASIR İLACI KARPHZUK &5 DOKTOR Nasır ilüet bütün , En eski nasırları künden çıkarır. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu - İstanbul tamu- kö- Operatör - Ürolog Dhnâ%medAlİ idrar yolları bastalıkları mütehassısı. Köprübaşı Emii ban Tel: 21915 Doktor Hafız Cemzi Dahiliye — mütehasıım Pazardun maada hergün 3-6 Diyanyolu (104) No. Telefan: 22898 Tel. Kandilli 38 - Beylerbeyi 48 üğünden : mahallesinin ceki dokuz oda vesair müştemilâtı, elek- eni 137 No. h kâgir evin yarı e altı bin iki yüz elli | ş R bedel , saat on iki buçukta kapalh zarf usulile . İsteklilerin 750 liralık muvakkat teminat mektuplarile teklifna- sim. Kıs -|melerini yevmi mezkürde saat on bir buçuğa kadar Komisyon Başkanlığı - İlislere s |vabını sizin huzurunuzda yapmak is - terim. — Her halde gelirim! p çıktı. Doğruca sefarete gitti ve | büyük elçi Hüseyim Hilmi Paşanın ya nına koştu Vak'ayı olduğu gibi anlattı. Sefir şaşırmıştı. Babıfliden casusluk if edilecek kim oğlum! dedi. Bu işle umduğu derhal lık varsa, tamir et A;ıı h etine kalm relim. kabili: Kâtip: Başüstüne! ip te odadan çı - abihi de geçli saatine cereyanı ah tdar et, e mi? — Edcı m, efendim | * Kâtip, emniyeti umumiye müdürü irosundan içeriye ikinci defa gi arbay Von H...: nün £ rinc — Tam vaktinde geldiniz! diyerek, kol girdi ve dairenin üst kabında başka bir odaya çıkardı. Orada, iki tane polisle bir kadın me- L nin nezaretleri altında, genç, ayakta d mur zel, sarışın bir kızcağız yordu. M amumi, almanca: - İşte, casus buf Kızım | kâtip, an ve bitap halini , kendisine acıyarak, oradaki Allahın emrini bile ta-| hükümetim isterse | sizi | İyorsunuz? Böyle bir şey olmasını is -| te oturt muyorsunuz? Müdürü umumi atıldı: P — Otmazt Sakm hat Cürmün li kaybolur! »H ip afallamıştı. Cürmün d Ne münasebet? Fakat bunu anlamayı sonrayı I ! karak, bu sefer, 'rap etti: — Kızım! Adın ne senin? Candan bir ses ve bir lisan dv ca, sevinçten gözleri yaşaran kız türkçe, kızcağız vap verdi: —N..., efendim! — Sen, Hanım Sultanın maiy de misin? Evet, efendim! Kalfalarınd: Seni banlar ne diya yükala Bilmem, efendim. Sırbista geçiyorduk; sabaha karşı idi. Sul <cığım daha kalkmamıştı. Benim b duğum vagona iki adam geldi; İbir şeyler söylediler. Dil bilme için, ne dediklerini anlamadım. Su L la iyor sandım; ark |dan gittim. Halbuki beni biş istas indirdil derken tren kalktı, yi Ben orada bu adamlarla kal Ağladım, çırpındım. Zorla beni is |yonda bir odaya soktular; İçırçıplak ettiler. Pertavsızlarla vü pdü orada ıma baktılar. Sonra gene giydird bir otomobile koydular.. hep ayakt larak, oturmaklığıma kat'iyyen mü erek buraya getirdiler. R rüsva oldum! Artık bundan yaşamasını istemem. Başıma ge pişmiş tavuğun başına gelmemi; Aslancığım duyarsa, Allah verme bır tarafına iner. Duymasım, kuz beyefendi ! Zavallıya lâzim gelen teselli ve minatı veren kâtip, bu defa da en yeti umumiye müdürüne döndü ve selenin iç yüzünü bir de ondan de etmi 8 du. Müdür, oradaki memüreye : — Maznunu alın da, muayene sına götürün ve itina ile soyun.. de geliyoruz! dedi. İçeriye, bu muayene odası deni irdiklerinde, biçare kızcağız yere g İzi, arkasında bir tek gömlekle karşı Müdürü umumi kendisine: — Dön! dedi. Kız müreye emretti: Kaldır, göm &i kale ıw di. i. Bu sefer müdür, takım, tersine uknuş, 5 harfleri görülüyordu. lüdür, kâtibe — Bak ız! dedi. ver şey senin dirayet ve İst düşar ğildi, tebliğ, kelimeler söktü Kâtip « bektı: tı harbiye m fransızca — AÂcaipl Diyerek, takrar kızı sorguya çek Ve o zaman, az kaldı bir dram ha. Siasalı ol bui Konsedinlir iç yüzü laşıldı. (Arkası vaz) | Arabi ser 1355 Hızar G4