SON POSTA NÜ? Bayla Kumarda hesabın rolü olabilir mi? Maruf riyazî;eciler tarafından yapılan tetkik ve tecrübeler ne netice verdi? 'Talih oyunlarında ihtimalin ve riyazi- yenin rolünü şimdiye kadar bir çok kimse- ler ve hattâ maruf âlimler tetkik etmişler- ve Emile bulunmakta- Henri Poincare de Science et Hypothese — ismin- deki eserinde bu meseleye mühim bir ba- dir. Bunların içinde Alembert Borel gibi tanınmış simalar dır. Meşhur Puankarenin kardeşi his ayırmıştır. Burada işin ilmi cihetinden ziyade a- meli cihetini tetkik edelim. Ve en basit ku- mar oyunu olan yazı mi « tura mi'yi ele a- Talım. Bu çok muhtemeldir ki altı kere üstüste tura — gelsin. O zaman kaybetmekten usanan ve — verdiği parayı geri almak isteyen — kimse — kararımı değişlirir ve parasını — yar, Fakat aksilik devam eder durur. — İnsanların burada yanıldıkları mesele Her defasında para havaya atıldığı za- man yüzde elli ihtimalle tura veya yazı tarafına düşer, bu yüzde elli ihtimalin: makabline şümulü yoktur. Her hareket müz — takildir. Onun için altı kere tura geldikten — #onra pek âlâ yedinci defa yine gelir. h Bununla beraber oyun uzarsa bu sefer — yyazı ile turaların birbirine müsavileştikleri — görülür. Bu tecrübe şu suretle yapılmıştır: Bir torbanın içine bin adet kırmızı ve bin adet siyah fiş konmuş ve sonra — fişler teker teker çekilmiştir. Evvelâ aralarında mühim bir — nisbet- — sizlik görülmüşken keşide ilerledikçe — bu Şisbetsizlik de azalmış ve nihayst afıra — Müncer olmuştur. Yüz defa yazı mı tura mi oynarsanız “bu işdeki kaybetmenin veya kazanmanın — âhtimalini gu suretle — hesaplayabilirsiniz: Yüzü iki ile darbedersiniz. 200 rakamını bulursunuz. Bu rakamın cezri mürabbamı alıraınız, takriben 14 adedini bulursunuz onu da ikiye taksim ederseniz yedi adedi — bu farkı gösterir ve çok muhtemeldir. ki yüz defa parayı havaya attığınız zaman 43 defa tura ve 57 defa da yazı gelsin. » Bankalar da bu hesabı yaparlar. Gişe- 'hhiıı önünde şu yaptığımız hesaba her — gün her dakika şahit olursunuz. Bankalar — ppara yatıranlarla para çekenler arasında — hergün yazı mı tura mı oynarlar, — kasala- — mnda tutmağa mecbur oldukları depo işte — böyle hesaplanır. Ve daima yukardaki ka- İdeyi tatbik ederek © miktar fazla parayı — kasalarında ihtiyat tutarlar. — Bakara oyununda talih işi daha - kar- — gaktır.. Bankoda oturan filhakika diğerle- oyunda ihtimal yüzde ellidir. tura da, yazı da ayni isabetle gelir. Fakat yine turaya ko- rine nazaran daha iyi vaziyettedir. Kâğıt- larını en sön tetkik eder, ve tek kâğit ge- çip seçmemek hakkında en son karan o verir. Fakat bu avantaj - zannedildiğinden daha az kıymetlidir. Bu mesele hakkında u zün uzün tetkiklerde bulunan Möüsyö La- poigne nihayet işi hesaba vurmuş ve ban- koda oturan adamin yüzde beş fazla ka- zanmak ihtimali olduğunu görmüştür. Oyuncular üstelik Gagnotte olâarak da kasaya kazancın yüzde onunu veritler. Bu da tabil bankoda olan adamdan alınır, bu suretle fazla kazanmak ihtimali hemen he- men sıfıra kadar iner. Oyun oynayanların hâleti — ruhiyesini göz önünde tutmak lâzimdır. Zaman, u» zadıkça onların aleyhine işleyen bir unsur elur. Oyunu idare eden — krupiyeler kasa mamına para topladıkları ve kendileri de mütemadiyen kazandıkları içingoğuk kan- hdırlar. Onlara her kazanandan - aldıkları bahşişler ve kasaya yatırılan yüzde onlar, büyük bir servet temin ederler. Her nekadar oyun müddeti - uzadıkça, kâr ve ziyan birbirini korumağa başlarsa da, her defasında ortadan bir para bir zarman — gelir, yer, bitirir. Bütün bunlardan sonra bir de kumarı takbih etmek lâzım mıdır? sualini ele ala- lım. Bu suale derhal evet cevabını vermek lâzımdır. Yalnız ahlâkt bakımdan — değil mantiki bakımdan da kumar, doğru ve iyi bir şey değildir. Çünkü insanın bu yüzden para kazan- kaldırılan az ana sermayeyi masına imkân yoktur. Yeni bir esnaf cemiyeti Kuyumcular, antikacılar, saatçiler ve gözlükçüler bir cemiyet kurmağa karar vermişlerdir. Bunlar bugünlerde bir toplantı ya - parak bu mesele etrafında görüşecek- ler ve karar vereceklerdir. Yeni Haliç tarifesi Haliç vapurlarının yaz tarifesi dün- den itibaren tatbik edilmeğe başlan- miştır. b Yeni tarifede 48 sefer, elli ikiye çı- karılmış ve akşamları 21,30, 22 ve 22.30 da köprüye üç vapur daha kal- (dırılması temin edilmiştir. “CÖNÜL İŞLERİ p -Hercat - Bir genç Kız «Yaşım 27. Üç sene evvel hoppa bir kizla — karşılaştım. - Bana hercaf — oldü- iylediler. Alâkamı kestim. As « çerliğimi bitirip dönünce bu kız benimle fazla alâkadar oldu, beni fethetti. A- zadan bir çok zaman geçiyor. Kızı başe istiyor, fakat kız varmıyor, bu de- fa ben istetiyorum, beni de reddediyor. O vakit kızla tekrar alâkamı kesiyorum ve bu kamedyayı anlamıyorum. Aradan gene bir müddet geçti, bir gün onunla laştık, benj niçin mahçup vaziyete lüğünü sordum. Pişman olduğunu lâ beni sevdiğini söyledi. İlk hare - keti sevgimi nefrete çevirmişti. Fukat gimdi ona karşı gene zaal duyuyorum. O- nu unutamıyacağımı anlıyorum. — Yalnız gu var ki ben fakir bir çocuğum, kızın va. ziyeti biraz daha iyi, Bu itibarla arka - daşlar bu kızla evlenmemi muvafık gör- müyorlar. Kız benden evvel başkasile de görüşüp sevişmiş, bu da beni şüpheye dü. #ürüyor. Ne dersiniz, bu kızla evlene - yim mi?» $c Evlenirken ve evlendikten sonra ara- nızda mütemadiyen kavga mevzuu ola « cak iki mesele var: Biri aranızda içti - mai seviye bakımından küfüv olmaması, ikincisi kızın hercailiği ve evvelce başka birini sevmiş olması. Bu iki sebebi de or- tadan kaldırmak mümkün olmıyacağına göre evlenmenizi doğru bulmuyorum. TEYZE '! Hep bakına bakına, Gelme bana, sevmem bay! Sokulma hiç yakına, Ben seni istemem bay! Bana bakma öyle yan, Korkuttun birden aman; Kaçacaktım durmadan, Senden uzağa hem bay! Sen gitme amma uzak; Gel yakın gel biraz bak; İstiyorum anlaşmak; Artık demem, olmaz bay! Bayan Teşyiciler gidince Arkadaşlarile birlikte trene bindi. Tre- ne bindikten sonra valizini unuttuğunu ha- urlardı. Valizi almak için trenden indi. O binmeden tren hareket etti. Jİstasyon memuru güldü: — Talihiniz yokmuş, dedi; arkadaşla- tınız gitti, siz kaldınız.. Cevap verdi: — Akkadaşlarımın da talihleri yokmuş.: | dan çıkarmıyorsun? Söyliyecek sözüm var, Bir parçacık dur bayan! Sende benim gözüm var; Olmaz mı? Olur bayan! Bak dinle hele hele, Biz kol kola, el ele; Yapıversek seninle, Beraber bir tur bayan. Ne oldu? Kız masana? Sebep nedir tasana? Yaptığım me mi sana? Ne olacak kur bayan! Bay Aklıma geldi Büyük kardeş, küçük kardeşi dövmüş- tü Anne duüyduü. Büyük kardeşi ya- | kaladı: — Kürdetini niye dövdün? — Şeytan ona tokat at, diye kulağıma Tümldadı. — Selâm verirken yine sigaran) aözm-) ——— y tekme de atmışsın, önu da mi Korktum Çünkü gidecek onlar değillerdi. Beni tek | ——— Çok küçük kalmış ta elimle tutar -|#Yte" kulağına hsıldadı. sam elim yanacak diye korktum! yi için gelmişlerdi. " Rakı içene — Benim karım çoök huysuz, içeceğim suya bile karışmak tiyor.. — Ya benimki daha huysuz; ite neye sen hiç su içmezsin diye karışıyor. ... Resim — Kayınvaldenin — yağlı boya resmi üupatıp — kendisine benzemişti. — Nasıl kocacığım annemin | resmi? Sanki hemen konuşacak | cekmiş! gibi.. — Diışarı çıkalım, odanın kar pisini dışardan kilitleyiver! — -— ——— —— W Ger| — Kimseler yok, bu saatte banyo yapmanın biç faydası olmuyor. —e Korkuluk Çocuk bahçe duvarından atladı. Ağa- ca çıktı, erikleri kopardı.. ağaçtan inerken bahçenin sahibi kulağından yakaladı: — Ben 'biraz ötede dururken ne cesa- retle bahçeye girip ağaca çıkıyorsun?. — Ay o sen miydin, ben serçeler için konulmuş korkuluk zannetmiştim | ... Gider Oğlunu methediyordu: — Oğlum bugüne bugün insanların evlerine gider.. a t 3 Kti — Elektrik tahaildarıdır da! D Nasıl Erkek karısına kızdı: — İşlerin hiç de parlak — olmadığı bu zamanda, tencereleri parlatmak — için bir geyler alacağım diye benden masil para is« teyebilirsin! en tanınmış ... Sabıka — Sabıkanız var mı? — Ancak bir defa, o da on beş sene evvel.. — No iş görürsünüz? — Hiç, on beş senedir hapishanede ya| tıyordum. , — Babamın boşuna gitmemişsiniz. Beni size vermiye- — Öyle ise evlenemiyeceğiz demektir. — Bilâkis evleneceğiz. Babamın hoşuna gitmiyen her şey annemin hoşuna gider ve daima annemin dediği olur. — Hayır, e benim aklıma geldi. Başkalarına kalsın Kadın kocasına döndü: — Sen hasis olmasan ben bu mağazadaki bütün kumaşları alı- rim. — Hasinlikten — sana, - alma; dedim zannetme kancığım; baş- kalarına da kalasın istiyorum da., Şart Erkek çirkin karısile birlikte Yessamın atelyesine ördir — — Karımın güzel bir portres sini yapacaksınız.. — Hay hay kendisine benze. memek şartiyle yaparım! Hürriyet Hapishane kaçkını yakalanmıştı. — Hapishaneden niye kaçtın? — Hürriyetime kavuşabilmek için! — Kaçtıktan sonra ne yaptın? — Evlendim! — Buna hürriyete kavuşmak mı diyor- sun? Karısı kaçmıştı: — Müteessir olma, dediler, bir kaç ay içinde unutursun. — Nasıl unuturum, Daha on gün evvel ©n iki taksitte ödenmek şartiyle ona bir manto almıştım. istiyor Kızını anlatıyordu: — Kizım dans eder, fatbol, nar, dağlara tırmanır.. Genç erkek cevap verdi: — Kandisiyle evlenebilirim. Ayakkabı tamircisi olduğum için ayakkabı — masrafı bana fazla görünmez!. ... israf Az hasis söyledi: — Karım çok müsrif, kışlık mantosu yarken yaz geldi diye bir de yazlık manto yaptırdı. Çok hasis de söyledi: — Benim karim daha müsrif ya; saç için, diş için, elbise için, ayakkabı için ay- m ayrı fırçalar kullanıyor, ... — Küsuf ne zaman olur? — Kaynanam, karımla bir araya geçip oturduğu zaman! ... Şahin Tren gişesine sokuldu: — Şahin için bir bilet. Gişedeki memur şaşırdı: — Böyle bir istasyon yaktur. * — Tabif yoktur. ben çocuğumun adını #öyledim. Onun için bir bilet alacağım da.. tenis oy- Şahsıma karşı vuku bulan hücum- lar yüzünden, hayvanları himaye ce- miyetinden istifa etmek mecburivetin -