Yazan : Orhan Selim KAN KONUŞMAZ! — Son Postanın Edebi Tefrikası: 15 — Sonrası, bu sabah ta geldi. Ya- kinda bilmem ne intihabatı — varmış, Gözü Çarşıda yorgancdlera 'söyle birim listeye rey — versinler, dedi, bu işi kı- vırırsan iki altın var sana, dedi.» Hani iki altın âz para değil be uatal Usta kıpkırmızı oldu. Sebebini ken- di de bilmeden utandı ve kızdı, Dar - gin bir seale: — Sen, ne dedin? dedi.. — Ben, hele bir düşüneyim, dedim. Bir danişayıiş dedira.. Ali wetaya gel dim. İşi açtım. «Eneyi misin ulan! Ne duruyorsun, dedi, ben de İttihatçıyım, dedi, İtilâfçıların anasını ağlatacağız, dedi.» Nuri usta şaştı: — Demek Ali usta İttihatçıymış ha? Bak bunu bilmiyordum. — Nerden bileceksin, o da taze İtti- hatçı olmuş, dün yazılmış. — Niye yazılmış? Ona da mı?.. Yoo! Onun-işi başka. Hani ka-| yısının, eski, ölen kocasından kalma bir bakkal dükkânı var ya Beyazıtta... — Var, nc olucak? — Ali ustaya demişler ki, eğer bize yazılırsan bir puntuna getirir, kaçak rakı satıyor filân diye Todorinin dük- kânını kapatırız. < Yanki Töddüüm? — Şu Ali ustanın karısının dükkâ- nı karşısındaki gâvur bakkal yok mu? Adı Todoridir. İşte onun dükkânını. Todorinin dükkânı kapanırsa Ali usta yaşadı gitti.. — Peki, kim demiş bunu Ali usta- ' yemedim ama daha avuç açmadım. | yap — İttihatçılar demiş, kim diyecek? Bizim çolak Abdullahın — arkadaşları, Sarı Niyazi, Arab Zeynel filân... Şim- di iş anlaşıldı mı? Ali usta yazılmış. Dedim ya, bana da yazıl dedi ama bir de saana sormağa geldim. Ne de olsa hepimizden çok aklın erer böyle dala- verelere.. yazılayım mı? Nuri usta emreder gibi haykırdı: — Yazılmal! — İtilâfçılık daha mı kârlı? Yoksa onlara mı yazılayım? — Onlara da yazılma! — Peki ne yapayım be iki gözüm. Nuri usta veremiyeceği bir cevabın aczini yüklenmedi. Dükkânın kapı - tanda birlal düraşlr. Nuri usta kapıda durana baktı, Se- lim de başını çevirip baktı kapıdakine, Usta atladı yere tezgâhın üstünden. Kapıda durana doğru koştu: — Nerlerdesin — Ahmed! Gel ba - kalım. Daha geçen hafta sordum seni. Çıkalı yirmi gün oluyor, dediler. Kapıdaki adam dükkâna girdi. Ahmed uzun boylu. Tıraşı uzamış. Üstünde siyah eski bir ceket var. Ce- ketin sağ kolu boş. Uzun ve parçalan- mış, siyah bir ölüm bayrağı gibi sağ omzundan sarkıyor. Ahmedin ayaklarında boyasız asker postalları. Ahmedin yüzü sapsarıdır. Bu sırada Nuri ustanın çırağı kahve tepsisiyle içeri girdi. Nuri usta tepsiyi çırağın elinden al- dı: — Koş, dedi, kahveden bir iskemle getir. Çırak gitti. Yorgancı Selim ayağa kalktı. İs - kemlesini uzattı Ahmede: — Buyur, otur, dedi. Ben çok otur- dum zaten. 'Tek kollu Ahmed iskemleye oturdu. Buruşuk pantalonunun kumaşı altın - dan uzun bacaklarının dizleri fırladı. Yaorgancı Selim kahve tepsisinden fincanı aldı. Ahmede uzatti: — Buyur! Ben çok içtim zaten. Ahmed sol eliyle kahve fincanını al- | dı. Fincan titriyor. Ahmedin, sol &lini daha yeni kullanmağa başladığı bel - h. Ahmed bir şeylere, birisine küskün- müş gibi konuşuyor: — Bir ay önce çıktım hastaneden. Kolum yok. İş yok. Dileniyorum. MKĞ —i gdd #iaklrimr Yorgancı Selim sordu: — Nasıl oldu da? — Kolum mu? Nuri usta atıldı: — Çatalcada ” parçalanmış, Bahriye merkez hastanesindeydi. Selim: — Vah! Vahi diye mınldandı. Bi- |zim Kâmuranın da bacağını obüs par- çalamış... Edirneyi Bulgarlardan alır- İerken hani © ön önde girmiş te kale den... Birdenbire sustu, sonra yüksek ves- le müjde verir gibi ilâve etti: — Bir terzi vardır, Aleko, onun ya- nında iş bulduk geçen gün Kâmura - na.. Ahmed ayni küskün sesle konuş - tu: zilik yapamam yaf.. Nuri usta atıldı yine; — Burada kal Ahmed. Tek kolla |da bana yardım edersin. n tek gözümle senin tek ko- Tun birleşince mükemmel iş çıkarır - lar. Anan öldüydü değil mi? — Evet, geçen yıl.. — Yukarda, dükkânın üstünde ya- tarsın, olmaz mı? Ahmed, Nuri ustanın yüzüne bak- tı. Bir şeyler söylemek istedi: belki, «teşekkür ederimm demek, belki de, İuben dileniyorum dedim sen sahiden İdilendiğimi sandın. İki gündür yemek Bana sedaka ma veriyorsua?» diye haykırmak. Fakat ne onu, ne ötekini söyledi. Başını eğdi: — Olur, dedi sadece... Çırak bir iskemle daha getirmişti. Selim oturmadı. Her nedense, sanki hem Nuri ustayla, hem Ahmedle kav- galıymış gi — Ben gidiyorum, boyça kalin! di- ye homurdandı ve fırladı dükkândan... e -.. Nuri usta o akşam eve döner - ken kafasındaki iki düğümün birini Ççözmüş, ötekisine el atmış bulunuyor- du: 1 — Dereye atılan kedi yavrusu hi- kâyesi Gülizarla olan minasebetini ay- dınlatmıştı. Kedi dile gelse de: «Beni kurtarma ,ben, beni dereye atani se - verim!» bile dese onu sudan çekip çe karmak doğru olur. Kangirenli bacak hastanın fikri alımmadan kesilir. Böy- le işlerde mesuliyetten korkmak alçak- lıktır. (Arkası var) Çine Salh Hukak — Hüâkiml Ölmesinden terekesinin yapılması Bura maliyesinte istenin kaza — belediye ebesi Şehverden —alacakh ve borçlu — olanların ilândan bir ay içinde T.K.M. nin 534 üneli maddesi mücibince alacak ve borçlarını tutulan defterlere kayıt ettinmeleri. Müteveffiyenin mirascısı olduğunu id - dia edenlerin ilândan üç ay içinde yine T.K. M. nin 561 inci maddesine tevfikan mirascılık sıfatlarını resmi bir vesika ile bildirmeleri lüzumu ilân olunur. İstanbul İkinci İflâs Memurluğundan: Bir Müflise ait olup İstanbul Gümrükle - rinde bulunan Yedi Sandık Sicim mevcud nümunesi vechile ve açık arttıma saretile transit olarak satılacaktır taliplerin 19 ha- ziran 936 cuma günü saat 10 da Adliyede İkinci İflâs dairesinde masa memurluğuna müracsat eylemeleri ilân olunur. (23736) İ Komisyonla çalışacak, sağlam referans ve noter garantisı verebilecek, evlerde elektrik aleti satmak Üzere bir şirket tarafından Memur aranıyor Posta kutusu No 2248, satış servisine müracaat — edilmesi. — Benim kolum yok. Ayağımla ter- | :| 165 de Mukadder Kayaalp, Beyağlu Mü SON POSTA Geçen Bilmecemizde Kazananlar (Dünkü nüshadan kalan kuem) LOSYON Kızıltoprak — 6 inci mektep Sacit, — İst. 21 inci mektep 19 Necdet, Vefa lisesi 3/B- , den 773 Sermet. MUHTIRA DEFTERİ hst. San'at mektebi 276 Yaşar Özeşık, Arnkara Mevcut mahallesi Merdivenli s0- |kak 14 « 18 de Zafer Taran, Çanakkale |gizli BL V. K. yüzbaşı Lütfi oğlu Necmed- |din, İst. Işık Ksesi talebesinden Remin Mit- hat, Çatalca | inci mektep 5 den 146 Sakt Öteş, Samatya 43 üncü mektep 3 den 45 | Vedat, İzmit Sırı paşa cad. 23 de Saim | kızı Nedime, Kasımpaşa 4 üncü mekteap 2- |den Nezahat, LÂSTİK TOP Erenköy ilk mektep 20 Leylâ Gönk. | Beyoğlu Sen Poşeri Fransız mektebi Şefi- İka Ateşoğlu, İst. Yerebatan Muhterem &- l*r.-nd; sokak 5 de Semiha. BOYA KALEMİ İst. 48 inci mektep 179 Sıtla, İzmit Ulu Gazi mektebi 612 Ziya, Bergama Gazi Paşa mektebi 2 inci sınıf Güzin Özeren, Hayrabolu makinist İsmail kım Şükran, İst Erkek Lisesi 1/E den 569 İbrahim. BÜYÜK SULUBOYA Etkişebir Ülkü mektebi karşısında 7 numarada Süveyda, Bursa Çekirge ilk - kuldan Hamdiye, İst. 49 uncu mektep 32 Şerafeddin, İst. 17 inci mektep 2/A dan İhaan Bekir, Kadırga 3 üncü mektep 5/B- den 285 M. Yılmaz. KÜÇÜK SULU BOYA Samatya Sakyan mektebi —sınıf 3 den Hümariza Nazlıyan, İst. Cağaloğlu Molla İfenari cad. 5 de Agop, Kayseri Şiremenli mahallesinde Al boyacı oğlu hane 46 da Aksoy, Mersifon — Çukur şadırvan civan Mmütekait İbrahim oğlu Yaşar, Büyükada | Nevruz mevkü 17 de Mihri. ALBÜM İat. 20 inci mektep 4 dea 167 Nüzhet | 'Türkân, Gelenbevi orta mektep 1/A dan | 352 K. Turnaoğlu, İst. Kız Lisasi 430 Ataz lay, Ankara İşıklar cad. 29 da Faik a -| part, Mediha Necdet, Ankara Çankaya ilk mektep 5 den 32 Mefküre, Bursa Atatürk çad. Yıldız kahvesi yanında No. | de İl -| han, Babaeski ilk mektep 3 dan 107 Akif| Apak, İst, Erkek Lisesi 385 Ekrem. KART Derince travers fabrikasında küçük Nu- ri, Gireson — Ziraat mücadele — sekrete- ti Bürhan Tacol, A D. yol-| ları deposunda makinist — Talât kım| Mühibbe, —Ankara — Bahriye — Caddesi 32 de Macide, Kuzguncuk Yüsuli sokak 2 de Fütuhat, Fakişehir Cumhuriyet ma - hallesi Roma sokak 51 de Gülen, Edirne Karanfil oğlu bakkal sokak 9 da Ferihan Parkan, Ankara Fenniyeci han 17 de Sup- |Bi Sayın, Ankara Saman pazan Hacı A- yaz mahallesi Mescit çıkmazı 36 da Ka: em, Yeşilköy Gazi Evrens sokakta Neza - hat Özgök, Adapazarı han altı bakkal Hü- seyin oğlu Nureddin,Konya İstanbul cad. Sivas sokak 29 da Ayda Emmeyan, Samatya Hacı Hüseyin ağa mahallesi Nazlı abe sa- kak 10 da Ayhan, Ankara İnönü okulu 241 Müjgâün Benli, İst. Vezneciler Vidinli Tevfik paşa end. 34 de Ayten, Ankar Hafı — Doğan — Mahallesi — İbadüllah ! Caddesi — Pala sokak | de — Tür - | kân, Ankara Doğan B. Mahallesi — Pala sokak 8 de Nüran, Ankara Misaki milli su- lu han sökak 6G! de Adram, Nurosmaniye cad. 16 da E. Akçel, Bandırma Park cad. 35 de Kemal, Denizli postahane karşısı kahveci Mehmet ğolu Ali, Tekirdağ Er -| tuğrul mahallesi Derviş Bey sokak 3 de Mithat, Sirkeci Tan otelinde Sadi, Gire - son Çınarlı mahallesi 28 de Faik, Düzce Deverekli S. Aalp Agot oğlu B. Alpagot, Samatya 43 üncü mektep 1/A dan 274 Hidayet, İst. 44 üncü mektep 149 Fatma, Gedikpaşa Esirci Kemaleddin cami sokak 12 de Ferda, İzmir elektrik tramvay cad. 1017 Muharrem - vasıtasile Hüseyin, İsı. 49 uncu mektep 33 Hikmet, İat. 49 uncu mektep 70 Abdurrahman, Kayseri Kor. Be. Ecz. Yb. H K. oğlu Arslan Kaplan, Tokat orta okulu 2/B den 330 Cihat, To- kat vilâyet tahrirat başkâtibi Tevfik kızı | Gönül, Samsun Çarşamba merkez ilk mek- |tebi 49 dan Alp Anad, Cağaloğlu Şeref İsokak B de Lâtif, Adana istasyonu çiltçi Behçet yeğeni Nahide, Ödemiş Otel sokak Tapu işyan Zekâi oğlu Sezâi, Çangırı as » kerlik şübesi muamelât memuru Sadri oğlu Ferhan, Ankara Vehbi Koç ticaretevi iş « #|yarı Nureddin oğlu Naci, Ankara muhafız alay bandosunda İsmail, Bursa Başak cad. ARTIK YAZABİLİRİM! Güzel Kamelya nasıl öldürüldü ? Yazan: Ermel Talu (Ercümend Ekrem) b ci T Hele bir akşam, Bonmarşenin kapısı ya- ninda iri siyah gözlü, enine bayuna, ince cik belli, mat çehreli bir yoama gözüne iliş- miş onun hayalini, günlerce, haftalarca, gözlerinin önünden silememişti. Bekârlık zamanından tanıdığı ve ufak tefek Aşıkane maceralarına tavassat — ettiği | Andon ismindeki bir adam, paşa, damat ol—] sonra da, dairesinden ayağını ket- ye Sultanın şüphelerini uyandırma- mak için, Andon Efendiye (fransızca mu- | allimi) payesi verilmiş, daire halkınca öye le tanınıyordu. Ve bu sıfatla, haftada iki üç gün saraya gelen bu herif, orada ba - zan geceleri de kalıyor, paşaya nedimlik ediyordu. Nureddin Paşa, aklımı çelen yosmanın iştiyakımı gönlünden bir türlü gideremiye- ceğini anlayınca, Andona akıl danıştı. Kadının şeklini, şemailini, olduğu gibi ona anlattı. Andoa bu gibi işlerde kaşar ? Janmış, kurt kesilmişti. Kendisina tarif e - dilen mahlüku tamır gibi oldu. — Paşam! dedi; eğer — yanılmıyorsam bu, Kamelya adında bir Rum kadınıdır. Fevkalâde güzel olduğu gibi, ayni zaman- da çok ta ağır başlıdır. Beyoğlunun en kes- | in hovardaları, peşinde dolaştıkları bal- de. eline bile dokunamamışlardır. Benim | bu kadınla tanışıklığım yoktur. Veli ize vadediyorum: Üç gün içerisinde, yapıp yapacağım, kendimi ona prezante ettireceğim. Muvaffak olur olmaz, gelir si- zi haberdar ederim. Ondan sonra da, sizi muradınıza erdirmek için münasip bir plân düşünürüz. Paya, sadık adamına hararetli teşekkür- lerde bulundu ve Andon da hemen işe gi- rişmek üzere, saraydan Beyoğlu canibine Uçtu. Dediği gibi, üç gün sonra, tekmil habe- rini getiriyordu. — Paşam, Kamalya ile tanıştım. Ban - ker Vlastarinin, ahbabım bulunan bir kâ tibi vardır. Bu adam, Madam Kamelya nın komşusu imiş Onun delâletile, dün ge- ce evlerine gittim. Hem, güzel bir de ba -| ane bularak: Güya, oturdukları evde bir | oda kiralamak istiyormuşum gibi davran- dim. Zira, arkadaşım. bu ailenin maişet hususunda birar darda bulunduğunu ve evlerine bir pansiyoner almak istedikleri - ni söylemişti. Maalesef, mahallelinin dedi- kodusundan korkarak bu niyetten vaz geç- mişler. Bununla beraber, vesile oldu, gö- rüştük, tanıştık. Bundan ötesi için emirle- rinizi bekliyorum! dedi. Nureddin paşa hâlü tereddüt içinde idi | Ya Andon başka birisile tanışmış. onu mev- | zuu bahsediyorsa? Nihayet, biraz düşün- | dükten sonra: — Acaba bir kere şöyle uzaktan, ken- dimi tanıtmaksızın göremez miyim? diye ne | sordu. İ — Hay hay, paşam? Onun da bir çare- sini buluruz. Meselâ, ben, pazar günü ma- dam Kamelya ile birlikte sokağa çıkarım. Kararlaştıracağımız bir saatte, siz de me- selâ gömlekçi Pigmalyon'un mağazasında | hazır bulunursunuz. Ben kadımı oraya g. Müslihiddan sokak — 186 — de Kayahan, Konya Süel orta mektep Hesap memuru Nesut oğlu Hikmet, Polatlı Topçu alayı | Bu Gd. Bş. Ça. Mehmet Ali, Ankara Cebeci Eriç sokak 26 de Rıdvan Nazmi, Uşak İnhisarlar muhasebecisi Tevfik oğlu Mu - zalfer. ( ririm, Bir boyunbağı zatın almak bahazte « sile dükkâna sokasdım, görümünüz. Olut mu? — Pekil Pazar günü, akşam saat onda (alaturka).. Pigmalyon dal — Baş üstüne -Ekselans! Pazarı iple çeken paşa, dediği matte, #* rabasını gömlekçi Pigmalyonun mağaza: sının önünde durdurdu. Kendide inip, içe riye girdi. Arabacı ile ağa bittabi dışarıda kalmışlardı. Paşa, takım takım iç çamaşırları, göm“ lekler, düzinelerle kravatlar — çıkarttırıp bunları tetkike başladı. Beğendiklerini bir tarafa ayırıyor, hoşuna gitmiyenlerin yeri" ne, raflardan başkalarını indirtiyordu. O, bu süretle meşgul iken, kapı açıldı ve içeriye, Andonla beraber, biri yaşlı, ö- teki genç, iki kadın girdi. Paşa yan gözle bu genç kadına bakar bakmaz, tepeden vurulmuşa döndü. Ta kendisil. —Bonmarsenin — kapısında gördüğü kadın bu idi! O anda, her türlü terakini elden bırakıp Andonun boynuna sarılacağı geldi. Fakat kendini zaptetti. Ayırdığı eşyanın, fatura" sile birlikte saraya gönderilmesini emreder rek, oradan çıktı, arabasına atladı ve u" zaklaştı. Ertesi gün, Andon'un gelmesini, tarif e- dilmez bir sabırsızlıkla bekledi. Nihayet. akşam üzeri Andon gelince: — Bravo, Andon! diye bağırdı. Yamat adamsın! — © mu imiş, paşam? — O.. ta da kendisi! Arkası var) eeei Bir Doktorun Günlük Notlarından —) Melankolik bir hasta: Muayenehaneme iki kişile beraber ge- Ten, Otuz yaşında bir kadın. Yanındakiler anlatıyorlar, Hayatından o kadar nevmit ki./ Haf - tanın muayyenr günlerinde evinde bir köşeye çekiliyor, kimse ile konuşmu - yor, yemek yemiyor. Kaç defa intihar edecek oldu, bırakmadık. — Şimdiye kadar tedavi ettirdiniz mi? — Çok, fakat ilâçlarını içmez. — Banyo yaptırıyor musunuz? — Sudan çok korkar. Müşkülâtla ba- zan silmeğe çalışırız. Kan muayenesi, lâboratuvar muaye - nesi yapıldı. — İzal — kesbi. bir şey değil. Ruhi bir sadameden sonra baş - lıyan bu hastalık iki senedenberi de - vam ediyort. Tedavi'altına aldım. Denize yakın bir ev tuttular. Her gün denize sokup çıkardılar. (va- ecin) ler yapildi. (Overfraiş) verdim. Deniz banyoları iştihâsını, deniz havası unulltuğu neşesini geri getirdi Muhitile alâkası uyandı. Ve iyi olme yacağı zannedilet bu hasta da kur - tuldu.. (*) kesip saklayınız, ya- but bir yapıştırıp kolleksiyon yapınız. bir dektor gibi notları albüme Sakıntı