“ön mecbur olmuş, ve bu ayrılış İngiltere- © son verecek bir plân hazırlaması Samuel Horun dönüşü: â © bir dış bakanı iş başımdan hemen ayrılma- Ii ay evvel İngiltere efkârı umumi” yesinin ansızın galeyanı karşısında nin Başvekili Baldvin tarafından siyasi bir © hayatın ansızın inhidemı sayılmış, İngilte © xenin daha başka siyasi mahafili ba yıkı- İhşta »kuvvetin hakkı ezmesin nazariye ve zihniyetinin devrilmesini sezmişli. Bu diş bakanı Sir Samuel Hor'du. O- nun altı ay evvel âdeta paldır küldür yu- varlanmasının sebebi, Fransa dı; bakam Laval ile birlikte İtalya - Habeş harbine ve bu plânla İtalyaya bir miktar Habeş arazisi verdikten başka bir iktisadi hülül mıntaka- si ayırması idi. Altı ay evvel bu plân, Milletler Cemi- © yetinin modası bile geçmeğe başlayan ta- birlerine ve İngilterenin o zamanki telâkki- © sine göre: Tecavüze uğrayan mâzlüm bir memleketi tecavüzün ihtiraslarma kurban etmekti. Bu yüzden İngiltere efkâri umu- miyesi galeyan etmiş, intihap (dairelerine giden İngiliz meb'usları (o zmüntehiplerinin Habeş dayvusına ve Milletler Cemiyeti ga- yesine harbi göze alacak derecede bağlı olduklarını görmüş, neticede Sir Samuel Hor diş bakanlıktan istifaya mecbur kalk mış ve İngilterenin siyasetinde esaslı bir © değişiklik beklenmişti. O zamanki görünüşe göre zecri tedbir- ler şiddetlendizilecek, belki de Süveyş ka- nalı kapatılacak, kısaca «tecavüze berta- raf edilecek ve Milletler Cemiyeti büyük ve esaslı bir zafer kazanacaktı. Samuel Horun istifasından altı ay son- ra görülen manzara, o zaman hüküm sü- ren bu hulyaların büsbütün aksidir. Bir kere Habeşistan İtalya tarafından fethedilmiş ve Habaş devleti ortadan kalk- miş bulunuyor. Vaziyeti Milletler Cemiye- tinin ortaya çıkardığı ıstılâhlarla ifade et- mek lâzım gelirse «tecavüz, umulmadık muvaffakiyetler kazanmış, ve bir devleti an kısa zamanda dünya haritasından silip süpürmüştüru demek icap eder. Altı ay önce siyasi hayatının ve tersi! ettiği zihniyetin yıkılmış olduğu söylenen Sir Samusl Hor da yeniden İngiliz kabine- sine alınmış ve bahriye nazırlığına getiril. miş bulunuyor. Sir Samuel Hor'un kabinesine yeniden girmesi, bilhama bahriye nazırlığına geti: rilmesi bir kaç bakımdan ehemmiyeti ha- izdir. Çünkü, Sir Samuel (Hor, hâdiselerin haklı çıkardığı bir adam vaziyetini almış- hi. İngiltere hükümeti de onu tekrar iş ba- gına çağırmakla bu vaziyetini tanımış bu- İunuyor, demek Samuel Hor-un siyaseti ve zihniyeti yıkılmamış, belki yeniden can- İanmıştır. © — Sonra İngiltere (ile İtalya arasındaki meselelerin en esaslı Akdenizde olduğu için Sir Samuel Hor'un bahriyeye getiril mesi İngilterenin bu meseleyi de dostça bir tesviye şekline bağlamak fikrinde olduğu- Du gösteriyor. i re için bundan sonra yapılacak iş dünü unutmak ve yarını düşünmek ola- caktır. Sir Samuel Hor da bu yoldaki çalış , malara önayak olacak görünüyor. © Son yedi sekiz ayın hödiselerini bir boks maçına benzetmek caizse İngilterenin ka- zandığını iddia etmek acaba mümkün o- ur mu? Özlü sözler Paraya dair... cesetlerimi aya nakledecek kimselere ikadar nemalânması ve dünya ahalisi- Canilerin sayısını azaltmak, cinayetin kökünü kırmak için yapılacak İş, mektep sıralarından başlayarak çocuklar içinde cinayete meyli olanları keşfetmek ve bunları çocukluk çağında aslâh etmektir. Bu İş de mürebbi ve muallim işidir. Her mual Emin okuttuğu çocuklara rubiyatçı gözüyle bakması, çocukları rahiyatçı zihniyetiyle terbiye etmesi gerektir. Çocuğu, cinayete sürükleyen âmillerin hiç biri esrarengiz değildir. Hiç bir çocuk cani olmak üzere doğmaz, Verasetin tesiri onun tesirini kısmak, yok etmek mümkündür. Bunun en esaslı şartı çocukla mukayyet olmak, çocuğu ihmal etmemektir. İh- — — aa inal olunmayan çocuk muhakkak wlâh edilebilir. Çocuğu ihmal etmemek; onun faaliyetlerini tahrip edici olmaktan korumak ve bu faaliyetleri yaratıcı bir sahaya çevirmek mümkündür. Çocuğu bu sahada çalışmağa alıştırmak onun müfit bir un- sur olmaktan zevk almasına, muzır ve tahrip edici olmaktan sokmasına sail: olur. Bugün çocuklarımızın ancak bir kısmı mektep görüyor. Fa-” kat hiç olmazsa mektep görenler bu takayyütle karşılaşır ve bu yola sevkedilirse mektep bir aydınlık yuvası olduğu kadar muzır unsurları karşı mücadele kaynağı da olur. yok değildir. Fakat söz ARAS Cesedinin aya Naklini vasiyet Eden Aimerikalı Otker isminde bir Amerikalı öldük- ten sonra, şu mektubu bırakmıştır: «Benden evvel vefat eden karım ile 100.000 dolar bırakıyorum.» ÖOkter bu vasiyetnamesinde cesetle- rin aya nakli için acele etmemektedir. Bıraktığı yüz bin doların şimdilik bir bankaya yatırılarak ay ile dünya are- sında muntazam seferler başlayıncaya nin ahat rahat gidip gelmeğe başla - dıkları zaman cesetlerin naklini tavsi- ye etmektedir. ... İngilizlerin muhaveresi İngilizler kısa konuşmaktan hoşla- nırlar ve tek heceli kelimelerle biribir- lerini pekâlâ anlarlar. Dört İngiliz bir kid pto, Gütrüydirlarnış ” İçlerinden; biri elindeki gazeteyi bırakmış: — Puah, demiş. Diğeri: — Hı...m diye cevap vermiş. Üçüncüsü: — Bah! diye söze karışmış ve nihayet dör - düncüsü : — Artık şu siyasi gevezelikleri bı- rakın da doğru dürüst konuşalım! de- miş. Dördü birden susmuşlar. ... : Polis dediğin böyle olur (1) Kânunusani içinde Amerikada İlli- nais'da bir banka soyulmuş. Şehrin valisi, polis müdürü ve bütün zabıta günlerce çalıştıkları halde failleri ele geçirememişler, nihayet bankanın mi dürü Vaşingtondan yardım istemiş. | Vaşington şehri de üç tane taharri me- müru göndererek üç gün zarfında hâ- diseyi aydınlatmıştır. Meğerse bu bu- lunamıyan haydutlar şehrin zabıta INDA Heryonun Fransız meclisinde Anlattığı hikâyeler Mösyö Heryo meclis reisi ol duktan sonra, in - tihabat esnasın - daki sıkıntı gün- lerini o unutmuş, meclis koridor - larında hikâyeler anlatıyormuş. Makdonald ile bir gün Londra- da, borçlar me- selesini müzakere ediyorlarınış. Mak- İdonald Heryoya : -— Hiç heyecan duymuyorsunuz, — Hiç heyeca nduymuyorsunuz, bu kadar soğuk kanlı müzakere olur #İmu? demiş . Heryo ,derhal şü fıkrayı anlatmış: w Harp esnasında İngiliz amiralle - rinden birine bir Fransız: (Şu anda heyecan duymuyor musunuz?) diye sormuş, Amiral (hayır) diye cevap vermiş, (bir İngiliz amirali hiç bir su- zetle heyecan duymaz!) Bu söze ikisi de gülmüşler. Ve Her- yo ilâve etmiş, «Bir Fransız nazırının bir ngiliz amirali kadar değeri vardır.» ... Kraliçe Marinla bedavacı yolcusn Kraliçe Mari vapurunun içinde bir sürü kaçak ve bedavacıların bulundü- ğu zannedilmişti. Halbuki gemi de bir tane kaçak varmış, bu bedavacıyı ga- zetecilerden biri bulmuş. Sonra sira - siyle bir çok kimseler muhtelif beda - vacılardan bahsetmişler. Meğerse bir kere yakalanan kaçak, boyuna kıyafet değiştiriyor ve her defasında başka şekle giriyormuş. «Gemide bir sürü | HERGON BIR FIKRA | Tedbir Salamon, geçen cumartesi günü, sa- at dört sularında, Beyoğlun: ruf İokantalarından birine girdi. Onun bu vakitsiz gelişine hâyret e- den lokantanın baş garonu kendisini karşılayıp, sordu: — Bayım! Bu gece için şimdiden bir masa mı tutmak arzusundasınız a- caba? Salamon manâlı manâlı gülümsedi. Sonra, cebinden bir lira çıkarıp, baş garsona uzatarak: — Hayır! dedi; fakat saat sekize doğru, yanımda iki tane bayanla bura | | ya geleceğim de.. bütün masaların tu- | | tulmuş olduğunu söylemeni tenbih et- meğe geldim! Dinamitten daha Kuvvetli bir iştial Maddesi: Mısır Amerikalı kimyakerlerden biri, bir toplantıda şu nutku söylemiş; «Ma- denlerde, yollarda, kanallarda dinamit kullanıyoruz. Bu bizim için büyük masraf kapıları açıyor. Elimizde mil - yonlarca tonu satılamıyan ve kokma - ğa başlayan mısır var. Hunları kullana- lm, dinamitten çok daha fazla işimi - ze yarar! . j Bir balığın seferi Rus balıkçıları, Cenubi Rusya rie - birlerinin birinde büyük bir balık tut-| muşlar, balığın sırtında şu yazı var - miş: (Hayvanat müzesi Oslo). Balık derhal Osloya gönderilmiş ve müze - de, balığın hangi yollan ne kadar za- manda takip ettiğini tesbit etmiş. Balık Norveç sahillerini takip ede - rek 3000 kilometre yüzmüş, şimal de- Parasını aziz eden kendisini zelil eder. | memurlarından bir kısmı ile bir ku-(nizini aşmış ve nehirlere girerek cenu-|kaçak var.» Sözü, bedavacılar, krah - Türk Atasözü Paranın he olduğunu üç kişi biliyordu, biri öldü, biri çaldırdı. biri de kayboldu. | Bir İngiliz devlet adamının sözü Para en iyi desi ve en tehlikeli düşman- | dır. , John Simon | Âşık çok şeyler yapar, pars daha çok! şeyler, SEMEN Para aşkı — Kızlar alfabeyi öğrenme «' den evvel bunu öğrenirler. Juvenal Parayı atlar gibi kazan, esekler gibi sar ine Pickle yumcu imişler. Kınılcahamam muhabirimiz yazıyor: Kazamızın Timurtcu Ören köyünden Duymaz oğlu Hüseyin namında birinin arkadaşlariyle 9 kilo helva üzerinde bahse gi- rişerek soluk almadan 50 gramlık dökme yuttuğunu ve arkadaşları tarafından Hüseyinin bu dirhemi na- âkibetinin merakla beklendiğini bildirmiş- sıl çıkaracağını ve tim. ? Evvelki gün Hüseyin kaza merkezine geldi bizza! kendisile görüştüm: — Ben, babsimde durdum ve dirhemi sekiz saat sonra dirhem benden çıktı. Fakat arkadaşlarım do- ETER ibi Rusyada yakalarımış. a İSTER İNAN ISTER nın bu marifetinderi galet imiş, İNANMA! kuz okkaya bedel bana ancak iki okka helva aldılar ve bana oyun ettiler, ben de bir şey demedim, dedi. Hüseyini hükümet doktoruna götürdüm ve meseleyi hikâ- ye ettim. Doktor hayretle dinledikten sonra Hüseyine döndü bir daha böyle bir bahise girişmemesini ve sonra Obağırsak- larının parçalanması ihtimali olduğunu söyleyerek nasihat elti, Hüseyin buna karşı ne dese beğenirsiniz? — Bay doktor evvelce yemek yiyemiyordum hiç iştiham yoktu. Bu dirhemi yutup çıkardıktan sonra iştiham son derece açıldı.» ir terazi dirhemini yuttum. Tam kırk 'NAN İSTER İNANMA! Sözün Külü 2 İniş aşağı Ermel Talu E" eski insanlar, hayatı (şekille tasvir etmek istedikleri vakit bir müselles yapmışlar. Bir tarafında yokuş.. çocukluğun ve gençlik çağının tırmandığı yokuş. Öte tarafında ise, olgunluk devrinden sonra, yokluğa doğru ileten iniş var. ; İ Bu iniş hangi yaşta başlar? Burasi münaziünfihdir. Öyle kimseler i nım ki, elliyi çoktan aşmiş olduklar halde, hâlâ müsellesin zirvesine var « rdır. Buna mukabil, hayatin i altında yıpranmış, çökmüş ve böylece vaktinden evvel kocamişf nice gençler vardır ki inişin yolunu çoktan tutmuşturlar. i tanı Her halde insanlar, müsellesin zir - vesine eriştiği anda ekseriyetle ye's& tutulurlar. Hayat, ne kadar mes'ut geçmiş olursa olsun, gençlik çağında tahayyül edilen şekliyle hakikat ara », sında daima büyük bir fark vardır. Hiç! birimiz, kendi kendimize çizdiğimiz yolu dümdüz takip edemeyiz; tesadü- fün, hayatımız üzerindeki tesii bü” yüktür. Onun içindir ki, iniş aşağı yürüyen« lerden bir çoğunun başı eğik, beli bü- kük olur. Müsellesin öte tarafına geçip de, iniş yolunu tutanların içerisinde, bah» tiyar sayılanlar, ancak dim dik dura : bilenlerdir! Te ve EĞE Biliyor Musunuz ? | — Lâle devrinin meşhur şairi Ne, dim İstanbulun hangi semtinde otururdü? 2 — Erkeğini öldüren dişi hayvan hangisidir? 3 — Amerikanın ismi nereden gelmiş; ör? 4 — Ammen nedir? (Cevapları yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Matbaacılığı Gütenberg isminde bir Alman icat etmiştir. 2 — Din kitaplarının bahsettiği Arar mev'üd Filistindir. 3 — Tütün Roma imparatorlarından bi ridir. 4 — Nilüfer Hatun Osmanlıların teşek: külü ıda Yar hisar kalesinin hâkimi nin kızı idi. Bir gece Tekfurün Birinci Os-. mapa karşı kullandığı bir hile sirasinda a- anmış ve şehzade Orhanla evlendirilmiş- tör. Birinci Murâdın anası bu kadındır. Asil ismi Holifirs idi. $ — Yabani öküzlerin yaşadığı yer On ta Asya'dır. 6 — Vezüv yanardağı milâttan 79 yi önce feveran etmiştir. Paraya dair... Parasız adam oksuz yaya benzer. İngiliz Atasözü Koca karının parası kendi yüzü gibi çirkin değildir. İskoç Atasözü Namusunla para kazanmazsan, nasıl is tersen öyle kazan. Horace Pararın bitmesile hürriyet de elden gi der. İspanyol Atasözü Cepte para tuzağa düşmüş tilki gibidir. Kurtulunca kaçar bubam kaçar. Bir Ekiop sözü Para şeytanm ta kendisidir. Para bütün kötülüklerin ai. VW.