SON POSTA Londra zabıtasına k'ar;ı 6 muharrir: 4 SKALYONUN ÖLÜM Son Postanın Yazan: Russell Thorndike İngilterenin en tanınmış altı za- bıta romancısı Margery Allington, Anthony Berkley, Freeman Vills Grofts, Father Ronald Knox, De- rothy Sayers, Russell Thorndike kahramanları meçhul altı zabıta romanı yazıyor ve hatillerin keşfi- ni İngilterenin en maruf zabıta mü- Fettişi «George Cornishe e bırakı- yorlar, Bunlardan üçünün eserleri- ni okudunuz. Polis müfettişi de fik- FİRi anlattı. Şimdi dördüncü ma- hazrir Russell Thorndikenin eseri Başlamıştır. Bu eser bitince gene polis müfet- tişinin katili nasıl tayin ettiğini hen- di ağzından dinleyeceksiniz. Bu gece böceklerin dördünü çıka - sapsağlam — çiviledim. Daha sonra a -|. tefrikası : 38 — Birazdan açılır. Fakat © zaman çok tehlikeli bir adam olacak. Bize za- rar vermemesi için şimdiden çaresine bakmak icabeder. Odaya git. Çekiç ile masanın üzerindeki çivileri getir. Karım sordu: — Ne yapacaksın? — Bu adamı yere mıhlıyacağım. Sonra zabıtaya haber vereceğim. Âr - tik bu heriften çektiklerimiz yoter, Skalyonu çekerek odanın en müna- sip yerine götürdüm. Sonra sırt üstü yatırdım ve kollarını uzattım. Ve ka-| | vıma dönerek ! — Haydi, dedim, çekiç ile çivileri getir. Bir deri parçasını yere mıhladıktan sonra kollarına geçirdim — ve uçlarını rarak birer birer zehirledim. Karım mi-|ayklarını da ayni şekilde çiviledim. Da- tafir için bir takım ;şörekler yapıyor - |ha sonra karnının üzerinden geçirdiğim du. Zehirli böceklerin hiç olmazsa bi-|bir deri parçasını da ayni şekilde yere rini Skalyonun midesine indirmek lâ-| yapıştırdım. Skalyonun uyandığı za' - zımdı. Sonra nikotinli viskiyi de hazır |man imkân kalmamış- bulundurmak icab ediyordu. Skalyontı, her halde geceleyi nuyanır ve şişeyi| Daha sonra karımı aldım ve yukarı temizlerdi. Daha sonra çekiç ile çivilerimi ha - şağı çıkarak yatmasını söyledim. Bense a - inecek, ayıldığı zaman kendisile urladım ve bu suretle cinayete ait bü- konuşacaktım. Karım hiddetlenmem - tün tertibatı tekmilledim. den korkuyordu. Kendisini temin et - Ertesi sabay fena halde hasta idi. Bi- tim: raz düzelmek ve kendini toplamak i - çin viski şişesine müracaat etti. — Böyle bir adama hiddet etmek Ben| 10ğru değildir. Çünkü hem deli, hem de onun viskiyi bol bol yutmasına ses (p » 4, Çıkardığı hâdise yüzünden çıkarmıyordum. Fakat Skalyon o gün ne sabah, ne öğle üzeri, ne akşamleyin bir şey yiyemedi. Aç olduğunu söyle- di. Fakat karım da yemeğin ancak sa- ait sekizde hazır olacağını bildirdi. Skal- yon vakit geçirmek üzere evden çık - ti ve civardaki köyün hanına doğru gitti. Gitmesinde isabet vardı. Çünkü herkesin onu yörmesi belnim lehimde idi. Saat sekize çeyrek kala han sahibi İle bekçi Skalyonu eve getirdiler. İki- #i de yüzüne gülüyor, onun haklı ol - duğunu söylüyorlardı. Fakat bekçi ev- vel&â karımın kulağına, sonra benim ku- lağıma Skalyonun müşterilere çok fe- na muamele ettiğini, bir daha hana ge- lirse müşterileri kaçıracağını anlattı. Hancı ile bekçi gittikten sonra Skal- yon biraz kendine gelir gibi oldu ve kahkahalar salarak köylülerin kendi - sini anlamadıklarını, bu yüzden ken - dilerine bir ders verdiğini söyledi. Son- rza karnının acıktığını anlatarak yeme- ğin hazır olmadığımı görünce yeniden kızdı. Yemek başına geçtiğimiz zaman Skalyonun iştihasına hayret ettim. Bu herifin bünyesine şaşmamak imkân - sızdı. O akşam karım tatlı olayak poding yapmıştı. Skalyon onu da yedi. Ben zehirli hamam böceklerinin birini, ka- yım da farkına varmadan, onun yuğur- duğu çöreklerden birinin içine koy - dum ve çöreğe işaret koydum. z Skalyon bunu da iştiha ile yedi ve zehirli böceği yuttu. Fakat bu adamın gözü karımdan ayrılmıyordu. Çok geç- meden ayağa kalktı ve masaya daya - narak karıma baktı ve: — Bana bak! dedi, senden biraz da- ha iyi bir muamele bekliyorum. Bu ak- şam fevkalâde güzelsin! Beni yakı - yorsun. Sonra bana dönerek: — Sen de, dedi, karına söyle. Bana karşı biraz daha iyi davransın. Baş ba- şa kalalım. Eğlenelim! Skalyon, zehirli viski şişesinin yarı- sını yuvarlamıştı. Karıma doğru — sıçramak istedi ve davrandı. Ben beklenen anın hulul et- tiğine kani oldum ve bütün masayı ü- zerine ittim. Skalyon yere yuvarlandı ve soluya soluya olduğu yerde kaldı. Ya alkal ya nikotin, tesirini yapıyor - du. Skalyon tık nefes olmuş, ölüm nü- betlerini. geçirmeğe başlamıştı. Yanına yaklaştım ve baktım. Vazi- eti berbattı. Karıma dönüp anlattım dt t çok mütcessirim. Fakat böyle bir hâ- dise artık tekerrür edemez. Amerika mektupları (Baş tarafı 6 ıncı sayfada) le bir de mehtap oldu mu, dar havuzlarda kulaç atmayı, şairane, romantik buluyor- lar, ve ekseriya ilâni aşklar, ufak buseler hep böyle zamanlarda kondüuruluyor. Kahvaltı hayli mufassal olmasına rağ - men öğle yemeklerine ehemmiyet vermi- Yorlar, sofralara pek fazla itina ediyor - lar, tabakların altın veya gümüşten olma- sına, oztalığı elektrik yerinc, şamdanların aydınlatmasına, pek fazla dikkat ediyor - lar, akşam yemeklerinde gölgelerin duvar- larda büyümesi, mumların pır pır etmesi, iştihalarını açıyormuş, buna ıılıbd. ga - yet az yiyorlar, ve dünyada hiç bir mille- tin yarışamıyacağı kadar süratli atıştırıyor- lar, Yemeğin yarısını tabakta bırakmak â- det, sonuna kadar yiyen kabalık yapmış o- luyor. Gözümün önünde, kibarlık uılşı- yım diye, kaç defa ağzım sulana vulana bir tavuk budunun önümden kaldırıldığına ta- hammül ettim. Bir çok defalar davet edil- diğim yerde yemeğe gitmeden ıvvıl.lı * GE tertip karnımı doyurduğumu biliyo * Ti satın ikagoda Kraliçe Mari vapurunu eat ıMŞ:ki kadar zengin bir madama ııı-hlı gitmiştim, garsonlar beyaz eldivenlerle hiz- met ederlerken orkestra güzel bavalar ça- hyordu. Buna mukabil yemek olarak al - tın tabaklarda önümüze gelirilen şey ne idi biliyor musunuz? Yağda yumurta ve ha lanmış fasulye. Hai T İA R ae Bd aei BALIKLI RUM HASTANESi İDARE HEYETİNDEN Muhammen bedeli: 4169, 29 Pey akçesit 312. B0 Beşiktaşta Sinan paşa mahallesinde Köyiçi caddesinde eski 16 yeni 48 ve .50 No, h (Yeni tahrirce Ortabahçe uddııı de 64 ve 66 No h) dükkânlı ıvııı tama- ulmak üzere on beş gün müddetle açık artırmaya çıkarılmıştır. İhalesi Hazi- ranın 12 inci Cuma günü saat on beşle yapılacağından isteklilerin yüzde yedi bu- çuk pey akçelerile beraber İhale gün ve sa- atinden evvel Vakıflar baş müdürlüğüne ihale komisyonuna gelmeleri. Dün geceki güreş- leri 4e karşı 6 ile biz kazandık Yazan: P, - L. Hervier — İnanılacak şey değil!.. İnamlacak şey değill.. Sesli sinemanın en maruf sanatkârla - yından, radionun herkes tarafından sevilen spikerlerinden Noel Lercor, odasında bir aşağı, bir yukanı gidip geliyor. Bazan, kendisini sıkan, korkulan bir düşünceyi savmak ister gibi elini alnına götürüyor. — Acaba rüya mı gördüm? Yoksa ben çıldırdım mi? O gün saat üçte, Auber sokağı ile Seribe sokağının birleştiği noktadan — geçerken karşısına tıpkı kendisine benziyen bir a dam çıkmıştı. O boy, o çehre. Ancak gi- yimleri biraz farklı idi. Noel Lercor şaşa - Jayıp durmuş. öbür adam da — durmuştu. İkisi de bu derece benzeyişi bir türlü akıl- Tanna sığdıramayıp biribirlerine put gibi baka kalmışlardı. Nihayet Nool Lercor: — Garip şey. değil mi? demişti. Size baktıkça hayretim arlıyor, Aramızda bir akrabalık olmasın? Tecessüsümü — mazur görün. Benim adım, soy adım Lercor; wi- Sakatlanan — Finlandiyalı güreşçi — |zinki? (sağda), Mustafa ile beraber — Rocrel; sizinkine mmh y Baştarah fadü — Cidden tuhafl Siz ma benzi » : A ; yorsunuz; soy adınız da benimkinin sağ - mağlüp etti ve çok alkışlandı. İkinci Müsabaka: l dan okunan şekli! Benim adım Noek — Benimki de Leon. Sekler Tet A Rine O V a a nni? bir fevkalâ - Yan hakemler: İsmail. Hakkı, Saip. — | | e EEL Hoi aalaada biç.'devkişi Güreşçiler ilk on dakika ayakta bae l e Te L e aan Oku » birlerini yoklaya yoklaya çalıştılar. İkin- HERbi si devrede Finlandiyalı alta dt —| V — Buzun üzerine civarda bir gazinoya gir- ARE SAA Te e arakaa valran İN snda Nöel Lercel Lacü Ruerel e HÜLE SN GT e el n dostça konuşup hususiyetini öğrenmek iste- Haa D ae y a edlen müzakika (Eütü... Leon Rocral ködü bir vezlrele ( mi dakika devam « k i - bi anlı ama sözlerinde bir üyet, yekebriğ t $eT ĞAM S Li Ledbinlik yoktu. Dört yıl önce hinden yKTia a rılmış, danberi de başka iş bu- Si çıkarılmış, o zamanı SR ea L S Z İsmamış, sıkıntı içinde idi. Gerçi kendine 29 Boi İlrebim » Veketes. . 5. | yor vesd edenler olmuşta, bunların hiş biri AAA Fabk CO Leino. / | doğra çıkmamıştı. Leon Rocrel elinde avır n h Sadallak, aeina P Kaanı da bitirmiz her gün iş peşin- ti ':_,h'"'l":'_ '_',:îb'“' ll :::::"Jî:_'de koşuyor, bazan küçük bir iş bulup bir K Falsdiğeke Di di SAŞBAP vüniye- |R*9 vünlük zafekası çilaryon bazan da mak Finlandiyakyı hi dela mğeli E L | g oatarından görebildiği yardımla yaşyord b eokta. Neticede tamamiyle U SD Lan. Çok düşmüş, perişan olmuştu. AAA M LA A Fakat bütün bu hali inlemeden, edebi 87 kilo: Mustafa - Karhanen . t ,ıı;:p;ı:ııı.—ı-mu—nıı* adam- K e ZaKE di Noel Lercor ona: Münder hakemit Laino, Yan hakemlerii (d Noş a rer a Haa aa ae a e lnla | Pen aldir sinema cehişlerleden biri Üa gö ü ü Vö i t sizinle uzun kuvvetli bir çabraz ile Finlandiyalıyı yere :::-::-_::ı"? e a a ipdirdi. Bir. mikddet hk_'l';“:' galışan bür | L ae bir kahvaltı, bir de içi dolu zarf reşçileri bakem ayağa Halaner . hazırlamıştı. O kadar dostluk, samimiyet Ayalan çapraı kelesen hazanda ” |gönterdi ki Leon Rocrel kendine ikram edi- “ğ;?&“îwh::m SO inen |len yiyeceği de. parayı da reddedemedi. Finlandiyalı kolu sakatlandığından, derhal hastaneye kaldınldı. Beşinci Müsabakat Grekoromen Ağır siklet: Sarvinen - Noemi, Minder bakemi: Seyfi Cenap. Yan hakemler: Sadullah, Leino. Bir müddet ayakta, bir müddet yerde * © zavallı, yaralarına sürülen merhemle biraz avunmuş bir halde çıkıp — gittikten sonra Noel Lercor bir yukarı, bir aşağı dolaşıp : — İnanılacak şey değil!.. İnanılacak şey değil!... demeğe başladı. ğ - F 'Tali, insanın zihnini perişan eden böyl g.ı.m pehlivanlar ilk devreyi — berabere| , — eEla SEyCEK el SEdMe macera çıkarmakla l - D İkinci devrede yere düşen Necmi 13,43 |YoT Sadece bir tesadüf mü? Olamaz. Ger tuşli lip geldi. : ıuııhuııını berı _:d. böyle tıpkı tıp- Riş sina benzeyiş. ikisinin adınım, soyadının 61 kil AAı::ı Mı.__, da ayni harflerden mürekkeb olması, hav- lo: . y Minder hakemi: Leino, Yan hakemleri: "'Ml:l:-b . m:ıiıl Saip, Seyfi Cenap. AMAY e. İlk on dakikada betabere kaldılar. İkinci devre başladığı zaman yalı ulta düştü. Yirmi dakika mücar den güreşçilerden Finlandiyalı Lanne sayı hesabiyle gali geldi. Yedinci amıyorum. .. dele e- |layı mağlüp oluverdi. Onuncu Müsabaka: — Serbest Ağır mklet: Samsunlu Ahmet - Minder *hakemi: — Sadullah, Yan ha- İ Lelino. jlo: Hüseyin - Kakko, kemler: İsmail Hakkı, Saip, 7Mı2’ıdab hakemi; Sadullah. Ayakta pek az devam eden oyun yerde v Yan hakemler: İsmail Hakkı, Leino, geçmeğe hı.lıdı.»-d Mi E p. z Sıııııhı' sak hükim bir vaziyeti ı d&hl :'::İlıll _l"i Samısunlu galip olarak bi- sinde 3, geldi. başlayan müsabaka Hüseyin — tuşla galip ılıd"! değt ü . Her şekilde hâkim güreş yapan Ahmet, Finlandiyalıyı nefes aldırmayacak hale 80- kuyordu. Bütün oyun csnasında hükim güreşti ve sayı hesabiyle galip geldi. Finlandiya güreş takımı bu akşam mil- H takım mamzetleriyle son maçını — yapa- caktır. Finlandiyalılar pazar günü dörtte Ro- manya yolu ile memleketlerine gidecek lerdir. Bugünkü güreşler şunlardır. 56 » Pertünen - Hüseyin: Grekoromen, 6! — Lanne - Yaşar: 66 » Ranta - Sadık: Serbest 72 . Kakko » Nuri: Grekoromen Sekizinci Müsabakat Grekoramen 66 kilo: Vefik - Ranta. Minder hakemi: Sadullah. Yan hakem- ler: Leino, İsmail Hakkı. —— MK (Finlandiyalı Ranta) ayni gece ikinci maçını yaptı. Birinci devre tamamiyle e- yakta ve berabere geçti. İkinci devre karşılıklı hücumlarla geç- ti ve Finlandiyalı Ranta sayı hesabiyle ga- D SO Maeilllsı Sabsik ” 79 kilo: Mevlut - Veksten. Minder hakemi: Leino, yan hakemler: Sadullah, İsmail Hakkı, Seyfi Cenap, Şayanı hayret bir muvaffakiyet göste- ren Mevlut birbirini takip eden oyunlarile| — 79 - Veksten - Ahmet: Serbesi ilk devreyi hâkim ve galip bitirdi. Ağır süklet - Jarvinen * Çoban: Greko- İkinci devrenin ilk dakikasında — yere|romen —— Finlandi- | düşen Mevlut köprü kuramadığından do- ) Çeviren: Nurullah Ataç Tam © sırada telefon çaldı. — Allo! Allol.. “Kim?.. Sen misinç Stephane Gros, Merhaba, doestum! Teşeke kür ederim, iyik.. Hayır, bu akşam kabil değil... Hayır, yemeği evde yiyeceğim..« Evet, sen benim akıllı uslu olmama ihti « mal vermezsin ama bu akşam yim... Ne? Lily Parme'i mi gördi onu görmiyeli altı ay oluyor... Ne dedin?.. Onu görmem iyi mi olacak?.. Ona iyilik mi edebilirim?.. Allo! Allo! Kentiler... On dakika sonra kararını vermişti. Bir * İzamanlar samimi bir aşk ile sevdiği ©' ka- dimi, eski karısını gidip görecek, bu fev « kalâde heyecanlı günde ona da biraz te « selli götürecek... Henüz geç değil, Tocgueville sokağıne da bir kışlaya benziyen © eve yaya gitmeli için vakit » Dar kaldızım hıncahing halkla dolu... Noel Lercor sordu: " — Ne olmuş, ne var? Orada herkesin sorduğuna cevap verip haberi yaymağı kendine eğlence edinen bir kasab çırağı anlattı: — Tabanca sesi duyduk... Bir kadıni öldürmüşler... Yine kıskançlık yüzünden- dir... Noel, hâdiseyi türlü tefsir eden kala- balığı yanıp — geçti;. kapıcı — kadın, pos lis memuruna meseleyi hararetli hararetli anlatıyordu: — Üç el silâh sesi işittim, odamdan çıke tım... Baktım, dostu koşarak kaçıyordu.. Uzunca boylu, şık bir adam... Onu bir ordu insan arasında görsem tanırım, Hiç şüp « hem yok, bu onun işidir. Kadın birden sustu, gözlerinde bir haye ret, bir hasyet okunuyordu; titriyen pare mağı ile Noel Lercor'u gösterip: — İşte bu, dedi. Yakalayın... Amma da küstah herif, hiç korkmadan yine gek miş. el Lercor ensesine polisin elinin in « diğini duydu. #Gebertinin diye bağıran halk arasında sürüklenip götürüldü.. Su « ratına, bacaklarına, asına tokatlar, teke meler, yumruklar indi... Bir sinemacı olsa da sahneyi filme alsal... Noel artık ken « dini müdafaa etmiyor. Şimdi bir adam onu merhametsizce sor« Bguya çekiyor. Noel yavaş yavaş kendine — geliyor, hakikati anlar gibi oluyor. —Hiç — güphesiz onu Leon Rocrel zannediyorlar... — Talün bir cilvesi ile Leon Rocrel, Noel Lercol'un eski karısı ile tanışmış, onun â. şıkı olmuş... Nocl Lercor, kendisine birle ü arkasına sorulan — süallere, kimsenin inanmıyacağı, kimsenin dinlemediği — bir masalla cevap veriyor. Eski karısının otüre duğu evde hiç kimse, onu her gün görme: ğe gelen adamın adını bilmiyor. Bütün şa» bitler onu, Noel'i yüzlerce defa görmüş? kapıcı kadının da, civardaki dükkâncıların da hiç şüphesi yok. Noel yine anlatıyor, fas kat o budalaca masalı kim dinler? Suçlu olmadığını, cinayetin olduğu saate te kendisinin nerelerde bulunduğunu ba « gprarak anlatıyor. Fakat o garip tesadüf( kulak asan bile yok. Bir memur, komise. ve akşam gazetelerini getiriyor. İlk sayıfar da koca koca harflerle bir başlık; şimdi bütün Paris onu okuyor: «Sinema aktörlerinden ve redio «pi « kerlerinden Noel Lercor bir delilik buhe ranı sırasında, eski karısını öldürdü.» — ——— ——— — Müsabakalar 8,30 da Taksim stadyos munda yapılacaktır. Türk - Polonya basketbol takımı maçı Berlin olimpiyatlarına iştiraklarından —— sarfınazar edilen Basketbolcular için ye- da Polonyalılarla bir maç yapacak, mu- vaffakiyetli neticeler alırlarsa olimpiyada — götürüleceklerdir. Küçükler turnuvası Kadıköy sahasında yapılan — küçükler turnuvasına pazar sabahı devam edileceke tir. Birinci maç: 9,40 da Fenerbahçe, Al- tınordu, hakem Emin. N İkinci maç: 10,30 da İstanbulspor, Gü- neş, hakem Hasan Kâmil, Feneryılmaz, Vefa maçı Bozkurt saha. sında on birde yapılacaktır. Viyanalı futbolcular dün geldiler İstanbul, Ankara, İzmir muhtelitlerile üç müsabaka yâpacak olan Firat Vi kımı dün sabah şehrimize gelmiştir. Viyana takımı çok kuvvetli bir kadro ile şehrimize gelmiştir. İlk maçını Cumars tesi günü yapacak olan Viyana takımı 088 dön ”“î“ seyahate cıkmıştır. LA e e e