31 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

31 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 Mayıs Londra zabıtasına karşı 6 muharrir: 4 “ SKALYONUN ÖLÜMÜ Son Postanın Yazan: Russell Thorndike İngilterenin en tanınmış altı za- bita romancısı Margery Allington, Anthony Berkley, Freeman Villa Grofts, Father Ronald Knox, De- rothy Sayers, Russell Thorndike kahramanları meçhul altı zabıta romanı yazıyor ve katillerin heşli- ni İngilterenin en maraf zabıta mü- fettişi «George Cornish» e bırakı- yorlar. Bunlardan üçünün eserleri: ni okudanuz. Polis müfettişi de fik- rini anlattı, Şimdi dördüncü mü- harrir Russell Thorndikenin eseri başlamıştır. Bu eser bitince gene polis müfet- tişinin katili nasıl tayin ettiğini ken- di ağzından dinleyeceksiniz. Karımın hususi bir iradı bulunduk! tan başka küçük bir çiftliği de vardı. Maksadımız iratlarımızı / birleştirerek çiftlikte yaşamaktı. Burada tavuk, do- muz yetiştirerek iratlarımızı yükselt meğe çalışacaktık. Bundan başka, ben de yazı yazmağa çalışıyor ve ileride bu yüzden de bir kazanç temin etmeyi düşünüyordum . Çiftlikte mükemmel bir hayat geçi“ receğimizden şüphe etmiyordum. Ben de, karım da bir an evvel çiftliğe ka- vuşmak için o kadar can atıyorduk ki balayını kısa kesmeğe ve evimizde yer- leşmeğe karar verdik. Yalnız akraba ve dostlara çiftlikte yerleştiğimizi çar- çabuk haber vermiyecektik. Onun için karıma: — Biz balayımızı tamamlayormuş gibi hareket edelim, Bu sayede başbaşa kalmış oluruz. Akraba ve dostlarımız bizi seyahatta sunarlar. Ve bu sayede bir müddet için misafirlerin tacizinden! kurtuluruz. Fakat karıma Skalyon hakkında bir tek kelime söylememiştim; Onun dü- ğüne gelmesi ihtimali beni fena halde korkutmuştu. Fakat çok şükür gelme- di. Gerçe ben de onu davet etmemiş- tim, Fakat bu çeşit adamların davet- nameye ihtiyaçları yoktur. e Gelseydi hüsnü kabul görür, bol bol içer, genç kızlarla eğlenir, ve sonunda kimbilir, me çıkarırdı. Fakat çok şükür gelmedi. Esasen beni çiftlikte yaşamağa sev- keden âmillerden biri de bu adamdan uzak kalınaktı. Onun nerede bulundu- ğumu anlıyamaması için her şeyi yap- tam, Kendimi uzun bir seyahate çıkmış gösterdim. İkimizi de tanıyanlarla alâ- a ve muhabereyi kestim. Karım da dostlarına ve akrabalahna (seyahate gıkacağımızı bildirmiş olduğu için Skal- Yon'un bizi bulmasına imkân kalma - Muşta, Karimin çiftlikteki evi bir hayli w ça ve bir tepenin yarı yolu üzerin- de geniş bir vadiye hâkimdi. Ve evinin #teklerinde bir ırmak akıyor, irmağın rında bir mabet, bir han, bir depo Göze çarpiyordu. i evimizin tarla veya bahçe - sinde çalışıyorken bize gelenleri uzak- görüyor, kendilerine görünmek is“ k evin arka tarafına çekiliyor Ye bizmetçilere ne diyeceklerini anlatı- Yorduk, Burada son derece rahatim ve bah- tiyardım. Rahatımı ve bahtiyarlığımı bi iki şey vardı. Biri Skalyon'un İr gün buraya dönerek yerleşmek is- ies, ikincisi karımdan bu sırrı sak- mak idi. da di kendime bir hayli düşündü - il halde bu sırrı karıma açmağa ar veremedim. a kat çok geçmeden karım, çok ke- k "li olduğumu sezerek bunu erkek ar- 4 Saşlarımdan uzak yaşamama hamlet- Karım bir defa bunu bana anlatarak: ER Evi kurmak işile o kadar meşgul dum ki hayatınızın donuk geçtiğine İl edemedim. tiraz ettim ve ömrümde. bu derece htiyar olmadığımı anlattım. Fakat o suçun hatırası bütün hayatımı alt tefrikası :35 üst ediyor, ve bahtiyarlığımı bozuyor- du. Bir gün karıma her şeyi anlatmayı düşündüm. Mesele kapanmış ben de ağır bir yükten kurtulmuş olurdum. Fakat bunu nasıl söyledim. Kendimi masüm mu göstermek gerekti. Yoksa iyarım yamalak bahanelerle kendimi haklı mı göstermeğ çabalamalı idim? İ Bütün bunlara bir şekil vermek için ev- İden uzaklaşmağa ve vaziyeti iyice dü- şerdim ve karıma çar- izin bazı mahsulleri- olacağımı söyle- İşünmeğe kara: İşıya inip çiftli ne sit işlerle meşgul dim. Evden çıkıp karıma karşı irat ede - ceğim hitabeyi düşündüm. Yavaş ya- yaş iniyordum. Karşıdan bir araba çayı geçiyordu. Arabacıyı selâmladım, fakat verdiği cevabı anlıyamadım. Ç | Arabacıya yaklaşarak ne dediğini sordum ve dikkat ettim: Arabacı siyah deriden bir bavul taşıyordu. Bu bavul, Skalyon'un para bulmak için yola çıktığı zaman taşıdığı bavu - 0 tıpkısı idi, Fakat kendime derhal teselli verdim. Onun bavuluna benze- yen binlerce bavul vardı. Bu bavulu görür görmez müteessir olmağa yer yoktu. Fakat bugün, bu bavulu düşün- mekten heli kalmadım. Ve akşam eve döndüğüm zaman onun misafir oda - sında oturup kahkahalar attığını gö- tünce hayret etmedim. Sopamı iyice yakalıyarak ve bu a . damı gebertmeyi göze alarak evime girdim. Skalyon misafir odasında ka - rımla oturmuş, konuşuyordu. Güneş i, Karımın| yüzüne baktım ve yüzünün güzelliği- ne hayran oldum. Lâpiska saçları, gü- ülümsiyen dudakları; iri, e- öneş aydınlığı içinde büsbü- karımın yüzüne aksetmi .örünce yerinden #içri- yarak koştu: — Kim geldi, biliyor musun? dedi, İkana bir yeğeninin bulunduğunu daha önce hiç haber vermemişlin. (Arkası var) emen Mes'ud bir tesadüf neticesi olarak bir Kimyagerin Cildi beyazlatmak için şayanı hayret bir keşfi Parisli bir kimyager, lâbo nında tecrübe ve melekelerle meşgul iken tesadüfi olarak ko gen biraz «Beyaz oksi) latıcı bir hassası olduğunu rette kalmıştır. Cildin sağı iekeleri hemen sali olmuş, be görerek eaime TOKALON tene yeni ve verir. Beyaz rengindeki yeni Tokalon kremine bu şayanı hayret «Bayaz ok- sijen; in ilâve edilmiş olmasına Tağ- nen fiyatı artırılmamıştır. Hemen bu- günden kullarımağı başlayınız ve seri Ye müsmir tecrübelerini görünüz SON POSTA PİN o Umumi kütüphaneler Umumi kütüphaneler açmek yeni bir şey değildir. Eski Babil devletinin şehirle rinde olan Nippur'da yapılan hafriyat, Mi: lâttan 3000 sene önce burada bir umumi kütüphane bulunduğunu göstermiş ve bu suretle umumi kütüphanelerin 5000 sene- lik tarihi olduğu anlaşılmıştır. Fakat bu - radaki itaplar levhm - lar üzerinde y Eski iphanelerin en meşhuru İeken- deriye kütüphanesi idi. Buradaki kitaplar kâğıt toman şeklinde idi, Bu kütüphaneyi Batlamyuslar de getirmişler, ve kütüphane Milâdın ilk vücu- asırlarında yanmış ve içindeki mahvolmuş, bu yüzden büyük bir irfan hazinesi ortadan kalkmıştır. Bu kütüphanedeki kitaplar tasnif edil miş ve raflara yerleştirilmişti. Kütüphane| herkese açıktı. Âlimler ve muallimlerden başka okuma ve yazma bilen her insan kütüphaneye girer ve çalışırdı. Bu yüzden İskenderiye büyük bir şöhret kazanmış ve mühim bir irfan merkezi olmuştu. Kitap toplamak merakı da kütüphaneci- lik kadar, hattâ daha çok eskidir. Yeni hafriyat ve yeni keşifler kütüpha - neciliğin ne kadar eski olduğunu meydana çıkaracaktır. Boğaziçi niçin çöküyor? (Baş tarafı Gıncı sayfada) Biz eğer Boğazı kazanmak istiyorsak ©- nu yalnız sayfiye olarak kullanmıyalım. Yaz ve kış; içinde oturabilecek bir şehir parçası haline koyalım. Boğazın hasta - neye, yola, tramvaya, modern evlere ih- tiyacı vardır,” Yalnız Taksim ile Yenimahalle arasın- da işliyen otobüsler o semtlerin şehir mer- kezile olan münasebetini temin (edemez. Bu köylerin ucuz ve seri nakil vamtalarile kendilerini şehrin merkezine bağlı hisset - meleri lâzımdır. Anadolu sahiline olduğu kadar, Rumeli sahiline tramvay lâzımdır. Yenimahallede oturan bir hemşeri iste- diği zaman bir tek nakil yantasile Aksa taya kadar gitmeli, vapor, otobüs, tram - yay değiştirmemelidir. Bence İstanbul şehrinin sayfiyeden da” ba fazla şehir parçalarına ihtiyaci vardır. Hudutları bu kadar geniş olan bir şehirde dört kattan © fazla binalar (o yapılmasını menetmek ve bazı mahalleleri güneşsiz kal maktan kurtarmak ve bu suretle sıhhi bina» larla şehrin boş taraflarını da doldurmak bilmem daha doğru olmaz mı?.. © Avrupanın büyük şehirlerinde arsa ol- madığı ve arsa kalmadığı için binalar öst- üste yapılır. Avrupa şehirlerine benzete- lim diye şehrin bir tarafına halkı yığmak ve diğer taraflarını tek ve tenha bırakmak bil mem ne dereceye kadar doğrudur. Bence sehir plânı yapılırken şehrin sayfiyelerile asl şehir arasındaki nisbetsizlik gözönün- de tutulursa, belki Boğaziçinin ölümüne de bir çare bulunur. Suat Derviş yal Aman... Yemek lekesi.. Kork- mayın Bayanlar ve Baylar... Lekeli elbiseleri Fatih istim Boya Fabrikası Akif Lâtf yep- yeni yapar. Merkezi : Fatih tramvay durağı. Şubeleri : Kadıköy Muvakkithane Sultanhamam Mesadet ban No. 2 tomarlar | Maurice Leblanc'dan Vapur limana girdi. Jak Düfriş vapur dan çıkar çıkmaz opostahanenin yolunu sordu. Burası bir çok âlimlerle beraber Af- rika kıyılarında yaptıkları yolculuğun son limanı. Karım o Gilberte'den muhakkak İmektup gelmiştir. Zarfi sevinçle kaptı, yırt. Mektup yir- mi sahife kadar. Karsı, aynldığındanberi geçen bütün hâdiseleri anlatıyor. Yakında birbirlerine kavuşunca duyacağı sandeti u- gun uzun yaziyor. Mektubunun sonunu İşöyle bitiriyordu. «Sevgili Jak, seni karşılamak için Mar- silyaya geleceğim. Bıraktığın gibiyim. Ha- yır. Çok ihtiyarlamadım merak etme. Se - nin sevginden ve seni mes'ut etmekten baş- ka bir düşüncem yok.. tavsiyen mucibin» İce artık amcazaden Jorjun ziyaretlerini kabul etmiyorum. Hakkın var kocacığım. Son zamanlarda sık sık gelişi benim de si- nirime dokunuyordu. Pazar günü Hanri - vetle bizi davet etti. Güya bizi Rambuiye köşküne kadar otomobille gezdirecekmiş... kabul etmedim tabii...» Mektubu bitirince gözleri yaşardı. Ka- ns onu ne kadar seviyor ve ona ne kadar bağlıydı. Gönül rahatile demirledikleri li- manın bütün güzel yerlerini dolaştı.. hare- “İket zamanı yaklaşınca limana doğru yol - landı. Yolda bir gözeteci dükkân gördü. Fran- sızca bir gazete istedi. Gazeteyi açar açmaz gözüne bir havadis ilişti. Kendini tutamıya- rak bağırdı. Dizleri titremeğe başladı. Göz“ leri o müthiş havadisin üstünde şunları oku- du: «Son saat: Pazar günü akşam üzeri Ram- buiye köşkü yakınlarında Jorj dö Brokur otomobilile birlikte bir virajı dönerken u- İçuruma yuvarlanmıştır. Kendisi ve yanın- da bulunan madam Jak Düfriş ve on ya » şındaki kızı ölmüşlerdir.» Jak ne yaptığını bilmiyerek bir gemici meyhanesine girdi. İki kadeh viski içtikten sonra çıktı. Ölmeliydi. Yaşamasında artık bir mana kalmamıştı. Elini arka cebine attı. Tabancası yok. Her halde kamarasında olacak. Gözünün önüne karsı, kızı geldi, çıldınyordu. De- mek kansı yalan söylemişti... Bütün yolular vapura gelmişlerdi. Ve berkes haberi okumuştu. Jak önlerinden geçerken kimseye bak- miyor. Başı önüne eğik yürliyordu. Kama- rasına indi. Tabancasını çıkardı. Taban - cayı şakağına dayadı.. fakat tetiği bir tör- lü çekemedi. İki saat sonra garson kapıyı vurdu ve yemeğin hazır olduğunu söyledi. Yemek salonuna gelince bütün yolcu » Bu Akşamki Program İSTANBUL 12,30: Muhtelif plâklar ve halk musikisi, 18: Dans musikisi (plâk), 1830: «Amba - sadör'den nakil. Varyete musikisi, 19,45: Haberler. 20: Gitar ve Mandolin (plâk). 20,30 Stüdyo orkestralar, 21,30: Sen ha- berler, Suat 22 den sonra Anadolu njansının gezetelere mahsus havadis servisi verilecek- tir, 18: Orkestra, 19,20: Küçük radyo or. kestrası, 20,201 Konserin devamı, 21,051 Radyo piyesi, 22,05: Koro konseri, 22,55: Operetlerden parçalar (Bariton ye tenor seslerle.) BUDAPEŞTE 19,20: İtalya » Macaristan futbol maçi- Bın ikinci haftaymını nakil. 20,20: Macar şarkıları, 21: Radyo piyesi. 23,10: Opera orkestrası, 24,30: Cazband. PRAG 17: Hafif musiki, - muhtelif. 18,50: Prag radyo orkestrası. 20,50: Askeri bando. 21: Org koman musikisi. 21,35: Piyes, 22: So- metananın «Satılmış nişanlın adlı opera - dan sahneler. 23,33: Şrammel musikisi, MOSKOVA 19,15: Konser. 20: Piyes 21,15: Arzu Üzerine verilen konser. 22: Almanca, 23,05 İngilizce, VARŞOVA 19,30: Küçük orkestra, 20,25: Muhtelif. 22: Eğlenceli neşriyat. 23,30: Koro, 23,30: Dans musikisi, 24,30: Plâk. 1 Haziran İstanbul 18: Hafif musiki (plâk), 19: Haber- ler, 19,15: Muhtelif plâklar, 19,30: Kızı- İlay namına konferansı Dr. Salim Ahmet Çifte kaza Faik Bercmen ları söfra başında buldu! — AHfedersiniz arkadaşlar beklettim dedi, Sâkin görünmeğe çalışıyordu. Yüzün « İde ıztırap izi yoktu. Etrafındakiler de konuşmuyorlar; kadaşlarının elemine hürmet ediyorlardı.“ Akşam oldu. Jak sükünetini bozmadı, © Zrtesi gün de öyle. A Artık günlerinin bir çok saatlerini marasında geçiriyor, yukanya pek s€; çıkıyordu. ğ Arkadaşlarının yanında bulunduğu za imanlar yine soğukkanlılığını kaybetmiyoğe du, â Nihayet yolculuk bitmek üzere idi. Fransa sahilleri görünmeğe başladı. İşe” te ufukta Marsilyanın silüeti.. Jak meydan da yok. Yatağında arka üstü uzanmış. © Gemi limana girdi... Rıhtımda sallanan bir sürü mediller.. herkes tekrar kavuşmat nın verdiği sevinç içinde idi. Arkadaşları onu beklediler. Bir felâkeği ten korkuyorlardı. im İçlerinden birini yanına yolladılar. Gi den arkadaşı kamarasının kapısını vurdut — Hanı mısın Jak? — Hazırım, Geliyorum. : Kamaradan çıktı, Arkadaşının kolun | girdi. Başı düşecek gibi önüne sarkmiştiş arkadaşına: — Beni tut.. düşeceğim diye kekeledi? ” Güverteye gelince onlara doğru bir Ka dinin koşmakta olduğunu gördü. Bir kadı veyanmda küçük bir kız. Kızı, — Jilberte, Hanriyet., Gelen karsı idi.. Jak afalladı. ğ Kucaklaştılar,. karısına, sayiklar gi” sordu: j — Sen. sen misin Jilberte.. sen misil sevgilim. ı İkisi de sevinçten ağlıyorlar. — Jak. Gazetedeki havadisi mi oku € dun? j — Evet. — Bizi mi zannettin? — Hayır. inanmadım karıcığım, — Nasıl? 3 — Çünkü Jorjun davetini kabul etme. diğini yazıyordun. — Demek bana o kadar çok inanıyor « sun. Ah, sevgili Jak. Bir yanlışlık ol « muş, kazaya uğrıyan teyzenin kızıydı, İw | simleri karıştırmışlar... Ah.. kim bilir ng © kadar üzülmüşsündür. : — Hayır üzülmedim. Yanımda senin | mektubun. vardı. Ve sana İtimat ediyor « dum. Onun için inanmamıştım. Tekrar kucaklaştırlar. Venüs Ruju: Gayet cazip renkleriyle ( kullananlari Kayretlere güşürür ve 24 snat dudaklarda sabit kalır, 3 Venüs Kremi: Terkibi, esrarlı, güzellik Kemlerinin Me çinde en şayanı emniyet ve itimad olani dir, Venüs Pudrası: 4 Şık ve kibar familyaların rağbetini Ka zanan, narin ve nazik cildlileri teshir eden yüksek evsafta eşsiz pudradır. Venüs Rimeli: Venüs Rimeli ile tuvalet gören kirpilda ler kalblere ok gibi saplanır. Beyoğlunda tanınmış ve maruf Kark man, N. Tarika, Şark Merkez ıtriyat ve tum bafiye mağazalarında satılır. N Deposu: Evliya zade Nureddin Eren, kimyevi ecza ve âlât ve ıtriyat ticarethane si, İstanbul - Bahçekapı, —immaraieasainşamenp orna li (Kızılay. haftası), 20: Sololar o (plâk)ş 20,30: Stüdyo orkestralar, 21,30: Son haberler. j Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi veriler | )cektir. “4

Bu sayıdan diğer sayfalar: