Koca evi şarkılaril Diye derin bir nefes aldilar. » Meliha, Seyit İbrahimden daha çok Mustarıp olmakla beraber; sükün, iti- BB vo iradesine daha ziyade hakimdi. — Dirseklerini dizlerine ve çenesini de avuçlarının içine dayayarak başını Sa- - İihe çevirdi: — Meseleyi adamakıllı anlıyalım. Salih, şimdi vak'a nasıl oldu ise, bize sırasile anlat. — Dedi. e Salih, Melihaya biraz daha yaklaş- den hâdisatı, birer birer anlattı. Nihayet söz, Cemilin Abdülbari ile kaleye gittiktikten sonraki kısmına — geldi. Salih, onu da şöylece hikâye etti. — — Efendi, bana çantasını teslim et- “miş.. Eğer ben, bir haftaya kadar dön- Mezsem; bu çantayı götür, Seyit İbra- him Efendiye ver ; demişit. Ve sonra da, Abdülbari ile çıkıp gitmişti... Fa- — kat şeytan, benim aklıma bin türlü Şeyler getirmişti. Aradan üç dört saat / geçer geçmez kaleden Nâsır Mebhütun — sekiz on adamı geldi. Bunlar, doğruca — bizim eve girdiler. Her tarafı aradılar. — nihayet çantayı buldular. Ben verme- — mek istedim. Hattâ çantayı vermemek İçin ölümü bile ihtiyar edecektim. Fa- kat bu kadar kalabalığa — mukave - met edemedim. Ellerinden pek güç kurtulabildim... Ve artık, efen - İllnin başına gelen felâketi hisset - Miştim. Onu kurtarabilmek — için seye görünmeden kaleye gittim. bahane ile içeri girmek istedim. — Burada da iki büyük tehlike geçirdim. — Artık, hiç bir şeye muktedir olamadan /— avdet ederek, koşup meseleyi size ihbar /—etmeye karar verdim. Fakat talih, karşı- “—Ma, halazademi çıkardı. Aslen Yamlı “olan bu genç, meğer altr aydanberi üc- “yetle Nâsır Mebhütun maiyetine girmiş. —© zamandanberi de kalede muhafızlık — gtmekte imiş, Hemen ona yalvardım, /— yakardım. Paralar ve hediyeler adadım. — Efendinin ne olduğunu anlamak için İçeri yolladım. Eğer kafası kesilmişse, © kesik kafayı buldurup, size koştura- caktım.. Halbuki, halazademi geldi. Nâ- sir Mebhât, her nedense o Türkün ka- — fasını kesmemiş. Sedece zencire vur- muş; dedi. Artık orada, bir dakika bile (durmadım. Geceyi, gündüze kattım. Doğruca buraya .... — Meliha; elile Salihe işaret etti: — Yeter, Salih... Teşekkür ederiz... Hadi sen git. Karnını doyur. istirahat Fakat bir yere kaybolma. Biz, seni erar çağırlırız. Dedi.” k * İ ©O gece Seyit İbrahimin evini derin atinde koca evi neş'eli şarkılarla çınla- tan Meliha, o akşam erkenden odasına ekilmişti. Odasında ışık yakmamıştı. x klerini pencereye dayamış; göz- deri, karşıdaki Cemilin odasının pen- “cerelerine dalmıştı. Bu pencereler, sım- —gıkı kapanmıştı. Orada Cemilden değil; hun hayalinden bile eser kalmamıştı. — BSeyit İbrahim de gecesini üzüntü- rle geçirmişti. Tam yoluna giren iş- lerin, böyle birdenbire bozuluvermesi, onu çok müteessir etmişti. — Salih; genç ve cahil bir Cebelli ol- makla beraber şimdi İbrahim Efendi onun sözlerine hak veriyor! # — — Ah, Cemil.. Ne lüzumu - vardı, bu kadar fazla ve müfrit bir cür'et gös- menin?.. — Diye söyleniyor. — — Kaç kere ben ona bu memleketin ususiyetlerinden.. Nâsır Mebhütun “gizli ve müthiş kuvvetlerinden bah- »» Kaç kere onu zorla itidale sevk- ... İşte şimdi, yalnız kendi haya- tehlikeye atmakla kalmadı. Bizim eri de altöst edecek bir cereyan açtı. di onu oradan, Nâsır Mebüt'un inden nasıl çekip alacağız?. “ Son Posta ,, nın tefrikası: 95 Z tı. Seyit Tâhanın köyünde cereyan e-|ra, Seyit Yazan A. R. e çınlatan Meliha K ğ İ Ğ '—'. ğ -o akşam erkenden odasına çekilmişti Kraliçe Mari ile Azize Mari Diye düşünüyordu, Bu düşüncelerle sabahı güç etmiş - ti... Fakat Cemili hiç bir şey düşüne ye karar verememişti. Yapılacak şeyleri mağazasında ta - sarlamak için sokağa çıkmağa hazırla- nirken, içeri küçük bir cariye girdi: — YA seydi.. Seyyide Meliha, sizin- le görüşmek istiyor, Dedi. Aradan bir kaç saniye geçtikten son- İbrahimin odasına Meliha girdi. Kapıyı sımsıkı kapadıktan son - ra, Seyit İbrahime sediri göstererek: —Oturün, biraz konuşalım, . Meliha, gayet sâkin ve ciddi İdi... Seyit İbrahim, şimdiye kadar onu, hiç bir zaman bu halde görmemişti. Onun için uysal bir çocuk gibi önun sözlerine itaat etti. Sedirin kenarına o- turduktan sonra, gözlerini Melihanın gözlerine dikti. Meliha, ayni sükün içinde: — Seyit İbrahim!.. Ben, gidiyo -« rüm, Dedi... Seyit İbrahim birdenbire anlamadığı bu sözlere, yine birdenbire cevap veremedi. Gözlerini kırpmadan, Melihanın yüzüne bakmakta devam et- ti. Onun bu sükütu, Melihaya hayret vermişti: — Anlamadın mı, Seyit İbrahim?. Ben gidiyorum. Diye, sözlerini tekrar etti, Bu sözlerin azim ve kat'iyyeti kar- şısında kendini toplıyan Seyıt İbrahim harekete geldi: — Nereye gidiyorsun, Meliha?.. Diye sorarken, sesi titremişti, — Nereye mi?.. Doğruca, Mebhütun kalesine... Seyit İbrahimin vücudu, bir anda buz keilmişti... Melihanın çıldırıp çıl- dırmadığımı anlamak için ona doğru biraz daha eğildi. — Nereye?. Nâsır Mebhütün kalesi- ne mi?.. —Evet, — Orada ne yapacakın?. — Cemili kurtaracağım. — EI. Sen, çıldırmışsın; Melihat.. — Hayır... Aklıma, tamamile sahi- bim... Bütün gece düşündükten son- ra, buna karar verdim. Seyit İbrahimin hayret ve heyecanı artmıştı. Ve, Melihanın artık hakika- ten çıldırdığına hiç şüphesi kalmamış- Nâfır ransızlar bir Transatlantik yaptı « lar. Vaktile küçücük gemilerine bi- nerek Atlas denizine hâkim olan ve ta A- kurtarabilmek için| merikaya kadar giden Normand korsan » memiş, hiç bir şe-larının hâtırasından gelen bir ad koydular, gemiye Normandiya dediler. Bu isim, At- las denizinde meydan okumak idi. İngilizler de bir Transatlantik yaptı « lar, Vaktile küçücük bir gemiye binerek Atlas denizini aşan ve Amerikayı keşfe - den Kristof Kolomb'un hâtırasından ge - len bir ad koydular: Kraliçe Mari dediler. Kristof Kolomb da Amerikaya «Âzize Mari » Santa Mariya» gemisile gitmişti. Bu isim de, Atlas denizi hükümdarlığını i- lân etmek demektir. Bence Normandiya adı da, Kraliçe Mari adı da manalı ve güzeldir. Fakat şöbret ne kadar fani bir şeydir. Herkes muazzam Notmandiyayı unuttu, Kraliçe Mari ile meşgul. z Atlas kraliçesi ilk seferine bu ayın 27 sinde çıktı. Bu yazımı karilerimin okuya- cağı gün belki de Amerikaya varmış ola- cak. Norman korsanının tekorunu — kırıp kırmadığımı öğrenmiş bulunacağız. Atlas kraliçesinin boyu posu ve hususiyetleri hak- kında bilgi edinmiyen kalmadı. Benim öl çüme göre Nörmandiyaya ve Kraliçe Ma- Tiye vgemir demek yanlıştır. Onlar deniz üstünde yüzen ultramadern birer - gehirdir. Bunlarla seyahate çıkan bir yolcu, eğer is- terse denizin yüzünü görmeden Avrupa - dan Amerikaya varabilir. Ve öyle sanırım ki bunların özerinden denizi seyretmekle denize bakan her hangi bir muhteşem bi « naniın taraçasında — bulunmak — farksızdır. Bence bu ihtişam ve kudret, deniz yolcu- luğunun zevkini kaçırmaktadır. Büyük deniz yolculukları bir «Santa - Mariyav ile yapılmalıdır: Kristof Kolombun gemisi otuz metre uzunluğunda idi. San - ta Mariyanın büyüklüğünde olup 1609 da İngiliz seyyahı Hudson'u şimali Amerikaya götürmüş olan Demi - Lune gemisi de 1909 da Amsterdamdan Nevyorka, bir posta vapurunun arka güvertesine koli ha- linde konularak yollanmıştı. Bugün Kraliçe Mari ile Amerikaya gi - den yolcular, hakikt bir Amerika yolcu » luğu yapmak isterlerse, «Santa — Mariya» yı «Kraliçe Mario nin yıkanma havuzla - rında yüzdürerek içine binebilirler. Fakat Kraliçe Marinin kilerinde bulunan 10 ton gekerden, 35 ton taze etten, 24 ton seb- zeden ilh... istifade etmemek şartile. Eski büyük deniz yolculuklarında, © cesur gemiciler, erzakları tükenince yelkenlerin sırımını kaynatır, tahtaları rendeliyerek ta- laş yapar ve bunları yerlerdi. Reşad Ekrem Koçu YUSUF İZZEDDİN Öldü mü, ö!dürüldü mü? Mayıs 31 Eski Osmanlı Veliahtı katledilmiştir. Yazan: Ziya Şakir ö SÜi Yusuf İzzeddin Ziya Şakir 3 Aslanım!.. Allah aşkına şu ilâçları almayın. Hamdolsun, neniz var. Siz, dünyada hiç kimsenin sırtını yere getir- meye muvaffak olamadığı bir pehliva- nın sulbünden dünyaya geldiniz. Siz- de hastalık ne arar?.. Hem vallahi, hem billahi bu mel'un İttihatçılar, bu ilâçlarla midenizi çürütecekler. Allah göstermesin, sizi yataklara düşürecek- ler. Ondan sonra da Vahdeddin Efen- diyi başlarına tâç edecekler. Atın şu zehirleri,.. Diyordu... Ve bazan de — veliahtın kendisine küçük bir hak vermesinden şımararak ilâç şişelerini pencereden dı- Efendi vekarını hiç bozmomış, hissi- yatını ketmetmişti. Sadece baş mabeyinciye: — Zati şâhâneyi bizzat görmek is- tiyorum. Arzediniz. Demişti. Baş mabeyinci, harem dairesine ka- dar gitmiş gelmiş: — Şevketmeap efendimiz, bilhassa selâm buyuruyorlar. İstifsarı hâtırı i- çin buraya kadar bizzat zahmet buyur- duğunuza mahzuz oldular. Fakat şu anda pek şiddetli sancı çekiyorlar. Bu ıztıraplarile — necabetpenahilerini de muztarip etmeyi arzu buyurmuyor - lar. Diye cevap vermişti. Şarıya fırlatıyordu. Halbuki bir taraf- Baş mabeyincinin söylediği, haki « tan yine o esrarlı sigaralar hazırlanı-| kattı. İhtiyar padiaşh o anda mesane « yor; her fırsatta, şerbetlere damla|sindeki taşların verdiği ıztıraptan inim damla kokain katılıyor; zavallı veliah-(inim inlemekte idi... Fakat Yusuf İz « tın sinirleri her gün biraz daha hırpa-| zeddin efendi buna derhal aksi bir ma- lanıyordu. na vermiş; Vahdeddin efendi ile u - Tedricen bu iki meş'um zehirin te- | yuşulduğu için kendisine istiskal göste- siri altında kalan veliaht günden güne İrildiğini zannemişti. durgunlaşıyor. — Neş'esini - büsbütün| — O teesaürle doğruca saraya gelmiş; hıkbedi:;r: kokain::ıh tesirlerini gece|hakikatı anlamak için doktor Bahaed - uykusunda geçirmekle beraber, gün-|din Şakir beğe haber göndermişti. Ve düzleri de odasının bir köşesine çekile- dokıîh:ırıyı gelipte karşımına çıkar rek vaktini — dalgın ve düşünceli bir| çıkmaz: “"İ;“e FçiîiYâ;d“Ah v — Aşkolsun, doktor. Vahdeddin e- ynizamanda, hassasiyeti de artı-|fendiyi tahta 1yor muşsunuz, Öy- yordu. Evvelce, hiddetini celbeden bir|1. mi,;. rrede d mesele karşısında mümkün olduğu ka-| — Demişti. dar temkin ve vekarını muhafaza eder-| — Bahaeddin Şakir bey fena falde bo« ken; şimdi iradesine hakim olamıyor; zulmuştu: öfkesini izhar ediyor.. Bazan de| — . Ne münasebet efendim. Bunu si: bu ölkesi uzun sürüyor; hele zihnini|,., kim söyledi?.. kurcalıyan bir mesele zuhur — ederse, artık onunla uzunuzadıya meşgul olu- yordu. 1331 senesi mayısının son haftası içinde padişah Beşinci Sultan Mehmet birdenbire hastalanmış; mayısın yirmi dokuzuncu cuma günü -ilk defa ola- rak - selâmlığa bile çıkamamıştı. Padişahın hastalığı halk arasında türlü sebeplere - ve bilhassa nüzul isa- (Arkası var) -Spor I Bugünkü lik maçları İstanbul Hik maçlarının bir an evvel bet etmesine - atfedilmişti. Bir kaç gün zarfında, yeni bir cülüs görüleceğine dair halk arasında bir dedikodu baş- göstermişti. Fakat bu mesele ile en fazla alâka- dar olan başlıca iki şahsiyetti. Bunun biri velinht Yusuf İzzeddin Efendi; diğeri de Vahdeddindi. Vahdeddin, daha iki gün evvel, padişahın mesane- sinden fazlaca mustarıp olduğunu du- yar duymaz doğruca saraya koşmuş; (istifsarı hatır) bahanesile büyük bi- raderini görerek hakikati öğrenmişti. sona ermesini düşünen futbol heyeti Taksim sahası hariç diğer statlara bir çok maçlar vermiştir. Fenerbahçe - Beykoz İstanbul şampiyonasının en başın « da bulunan Fenerbahçe bugün Bey « koz takımiyle Kadıköy sahasında kar- şılaşacaktır. Beşiktaş - İstanbulspor Haftanın en mühim oyunu hiç şüp- he yok ki Beşiktaşla, İstanbulapor ara- sındaki maçtır. Anadolu - Eyüp ” |Bundan başka çare bulamadım...O za- PONCULAR : A Sahâyda () çikmazdan tı... Ne söylyeceğini, ne cevap verece- gini şaşırmıştı. Fakat Meliha, onun söz söylemesine meydan bırakmamıştı: — Evet.. Bütün gece düşündüm. TniT xa açi Biz Woleee Ki ya Nis unutmayınız Mebhütun zindanlarında çürüyecek.. veyahutta kafası kesilip bir tarafa atı- hverecek... Buna, benim vicdanım ta- hammül etmiyor. (Arkası var) İnhisarlar U. Müdürlüğünden: 50.000 tabaka Tampon sünger kâğıdı 150 top — battal çizgili kâğıt r ö 750 top «2» No, çizgili kâğıt Yukarda cins ve mikdarları yazılı kırtasiye pazarlıkla — satın almacaktır. Vermek istiyenlerin şartname ve nümuneleri görmek üzere her gün ve pa- zarlık için de 12/6/936 Cuma günü saat 14 de 95 7,5 güvenme paralariy- le birlikte Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alım Komisyo - nuna müracaatları. «2905» — İnhisarlar - İstanbul Başmüdürlü- v .. ğünden: Kasımpaşa ve Sirkeci tuz ambarlarına bir sene içerisinde gelecek ve ambar- lardan sevkedilecek tuzların nakliyesi şartnamesine göre 8/6/936 da saat 14 de pazarlıkla ihale edileceğinden isteklilerin gösterilen günde Beşmüdiri- yette müteşekkil Komisyonda bulunmaları. -«2902 Klala S ğ |lere sevketmek teşebbüsüne girişmiş- işah, henüz ölecek derecede hasta| İkinci likten birinci like geçen ta - g:;iıl:iıi’.ı he kımlar içinde en kuvvetli vaziyette o- Fakat vaziyeti, derhal işine gelmişti. |lan bu iki takımın maçı baştan sona Bu mesele etrafında da veliahdı tahrik |kadar bir heyecanla geçecek bir. oyun etmek v bir takım füzuli hareket-|olacaktır. ; BLüMei İstanbul atletizm bayrami İstanbul atletizm bayramı bugün Vahdeddinden aldıkları emir üzeri-| Bebekte Amerikan mektebi sahasında ne yine İbrahim ile Beşir ağa, veliah-| yapılacaktır. Müsabakalara 2,30 da dın karşısına dikilmişler; geçit resmiyle başlanacak, ııvıff.ıln- — Aslânım, ne duruyorsunuz. Za-|yet gösteren atletlere mükâfat verile - tışahane haletinezide imiş, Vükelâyı|cektir . saraya celbetmiş; kendisine bir hal o-| — Fenlândiyalılar bguün geliyor lursa, saltanat makamına Vahdeddin| — Dört müsabaka yapmak üzere şeh- Efendinin geçirilmesi için vasiyet ey-|rimize gelecek olan Fenlândiyalı güreş- lemiş. çiler bugün Romanya vapuriyle Kös - — Aman... tenceden geleceklerdir. — Amanı, zamanı yok. Taht elden| Romanyalılar birde vapurdan çıka- gidiyor... Derhal başınızın çaresine|caklarına göre bugün 6 da ilk müsa - bakın. Fakat dikkat edin, sizi aldatır-|bakayı Tııkıim stadyomunda yapacak- lar. İttihatçıların sözlerine sakın inan-|lardır. mayın. Kendilerinden senet alın. Voleybol maçları Veliaht, kendisini ikaz eden Beşir| — İstanbul voleybol _mpimıımı ağa ile İbrahime teşekkür etmiş; der-|Galatasaray lokalinde devam ':dıldı. hel otomobiline binerek saraya gitmiş- İlk oyunda Beykoz gelmo(!ıgmflcn ti... Saray derin bir sükünet içinde|Topkapı hükmen galip sayıldı. İkıııf.l idi. Sultan Reşadın bendegânı, vazi- maçta Galatasaray İstanbusporu (15- yetten müteesssirdi. Onun için velinh-|4) yendi. Son oyun Feneryılmaz « E- ta karşı her zamanki gibi iltifat ve şa-|yüp arasında oynandı, Feneryılmaz tafatlı hüsnükabul gösterememişlerdi. | (15 -13) Eyübe galip geldi. Puvan Bu hal, veliahtın kalbine fena - bir lih'bariyle P&nery.ılx'nıl şampiyonanın şüphe vermişti. Fakat Yusuf lıuddinırıkipıiz namzedidir, ti. 4 d